Pirat'ı donatır donatmaz hemen yelkene çıktık, tabii...
İlk önceleri bazı kişiler vardı etrafta.
İtiraf etmeliyim ki sitede benim düşündüğümden çok daha fazla sayıda yelken meraklısı varmış. Şaşırmıştım.
Çocukluğumuzda yeni bir ev alındığında, eve misafirliğe gelen eşe dosta evin sağını solunu göstermek adettendi.
Buna benzer şekilde, bir anda teknenin etrafında "beni de gezdir" diyenler grubu oluştu haliyle.
Liste başlangıçta bayağı uzundu...
Rutin olarak uzandıkları şezlongtan bakınca, açıkta yelken yapan tekne ile ilgili kafalarında nasıl bir imaj oluştu tam olarak bilemiyorum ama, sahildeki herkes resmen sıraya girmişti.
Dragos tepeye doğru kısa bir rota Mor Kayalar veya DSİ kampı önünden dönüp gelme, yaklaşık 1 saat ya sürüyor, ya sürmüyordu.
Günler geçtikçe bizim tekneye olan yatkınlığımız artıyordu.
Hem kendimize hem de tekneye olan güvenimiz arttıkça, yelken yapma tekniğimiz de değişiyordu, şüphesiz.
Sahilde bekleyen kişi sayısı ise aynı oranda mı emin değilim ama hızla eriyordu.
Beklentileri karşılanmadığı için mi yoksa denizde yelken yapmak hayal kırıklığı yarattığı için mi ya da bir başka sebepten mi gittiler bilmiyorum ama çok da uzun olmayan bir süre sonunda artık sadece 4-5 kişi kaldığımızı şaşkınlıkla farkettim.
Deniz işinin herkes için benim için ifade ettiğinden farklı şeyler demek olduğunu anlamam, sanırım o döneme rastlar.
Ben hep dümende oldum, en yakın arkadaşımın küçük kardeşi Serkan ise floktaydı.
Zaman geçtikçe birbirini artık konuşmadan anlayan bir ekip olmuştuk.
Rutin bir sıradanlıkla, her sabah kalkar kalkmaz çekeğe gidiyor, teknenin üstündeki brandayı kaldırıyor, donanımı gözden geçiriyor, hava müsaitse karada değilse denizde yelkeni basıyor ve denize açılıyorduk.
Bu işler sırasında neredeyse hiç konuşmadan iş bölümünü paylaşıyor, sanki üst rütbeli birer donanma subayı ciddiyeti ile kısa sürede sahilden uzaklaşıyorduk.
Açık denize çıkınca altımızdaki tekne resmen değişiyordu.
Hızı ve hareket kabiliyeti sanki tamamen farklılaşıyor, dönüş yoluna geçince de sanki bizimle konuşuyor, "lütfen beni çekeğe götürmeyin, burada kalalım" dediğini duyar gibi oluyorduk...
Aslında değişenin tekne değil ama bizim kendi ruh halimiz olduğunu uzun süre anlamadım.
_ . _