Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: İstanbul Adaları'nda Uzun Bir Seyir

  • *
  • İleti: 290
İstanbul Adaları'nda Uzun Bir Seyir
OP: 08 Ağustos 2020, 11:21:40
2020 yılı her açıdan ilginç bir sene.
Çocuklar olanlardan daha da fazla etkileniyor.
Bu sene hiçbir şekilde Yunan tarafının açılmayacağını dolayısıyla teknede yunan adası tatili olmayacağını öğrenen Ömer Deniz ve Çağla'nın yüzündeki şaşkınlık ifadesini hiç unutmayacağım...
Asıl önemlisi belki de acaba onlar unutacaklar mı? Seneler sonra çocuklarına veya torunlarına kendi çocuklukları ile ilgili acaba ne anlatacaklar? Bunu bazen çok merak ediyorum...

Standart olarak İstanbul çıkışlı Marmara geçişlerini gece yaparız. Aslında her hazırlığımız tam. Tekneye geldikten sonra zaten bir hazırlık yapmaya gerek yok. Lotus tüm kış boyunca devam eden direk boyanması ve arma değişimi gibi ağır tamiratlar sebebiyle hep İstanbul'daydı. Eksiği yok... Son dönemde devam eden eğitimler sebebiyle de hatta bayağı formunda. Marşa basıp ertesi sabah Asmalı'da uyanmak gayet basitti aslında...

Esasen plan başkaydı. Güya tekneye binip hızlı bir geçişle tekneyi Kuzey Ege ve özellikle uzun yıllardır gitmediğimiz Gökçeada-Saroz ve Bozcaada üçgenine götürecek, kurban bayramının en az birkaç günü oralarda takılmak istiyorduk. Olmadı! Olsun.
Trabzonluların lafı gibi olacak ama, "teknede olduktan sonra bana her yer tatil"

Yanılıyor olabilirim ama sanırım Nurettin İşletici'nin bir sözü, "nerede uyanırsan uyan, eğer teknendeysen evinde uyanmış sayılırsın" gibisinden birşeydi. Bizim de genel düsturumuzdur. Senelerdir yaptığımız detaylı planların birçoğunda çıkan aksilikler ve değişiklikler sebebiyle tatile hep planladığımız yerde başladık ama çok azını planladığımız yerde bitirdik. Bundan dolayı artık gittikçe daha az plan yapar oldum şahsen, en fazla biraz meteoroloji bakıyorum.

Ama ne kadar plansız olursak olalım, birkaç gün önceden, tüm kurban bayramı tatilini Heybeliada koylarında geçirecek olacağımızı söyleseydi birisi güler geçerdim. 
Gülmemek lazımmış... )))
-devam edecek-
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1238
  • Selamlar
Ynt: İstanbul Adaları'nda Uzun Bir Seyir
#1: 08 Ağustos 2020, 12:38:14
Enteresan bir yazı dizisi olacak gibi, bekliyoruz devamını


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

  • *
  • İleti: 52
Ynt: İstanbul Adaları'nda Uzun Bir Seyir
#2: 10 Ağustos 2020, 00:39:34
Kalemine sağlık Mehmet kaptan.  bekliyoruz..
  • IP logged

  • *
  • İleti: 592
Ynt: İstanbul Adaları'nda Uzun Bir Seyir
#3: 10 Ağustos 2020, 09:43:27
Mehmet Abi yazılarını bekliyoruz.. Şimdiden merak uyandırdı...

Planla ilgili söylediklerini okurken “hahh tam da bu” dedim, ben de iki senedir ne planlar yapıyorum, neler oluyor...

Bu sene Marmara Geçişi rekorumu kırdım.. Tam 14 gün..!!! Tabi Allah hiçbirimize kaza, bela vermesin; bunun uzun bir dönemi talihsizce kestiğim ayağım yüzünden ve havaların da ayarsız olmasından dolayı Avşa günleriydi.. Hakan Erim’e çok teşekkür ediyorum, günlük kamera, fotoğraf vs ile tedavi sürecini üstlendi ve kesin dikişlik bir yaranın dikilmeden iyileşmesine usanmadan hep yardım etti...(Dikişi koronadan dolayı yapamadık, dikişlik işleri bile Bandırma’ya sevk ediyorlardı) Ama neredeyse 14 gün sonra denize girebilirsin izni verdi.. O da su geçirmez bantla ve sadece dal ve çık şeklinde  ;D  Bu doktorlar çok acımasız  :D

Konuya kaynak oldu, kusura bakma abi...

**Diğer kaptanlara not: Konunun daha fazla bölünmemesi için “geçmiş olsun” mesajlarınız için şimdiden teşekkürler. Mehmet abinin konusun altını doldurmamak için mesaj yazmasanız da iyi dilekleriniz bana gelecektir..  :)
  • IP logged
« Son Düzenleme: 10 Ağustos 2020, 09:48:34 Gönderen: Murat Ayduk »

  • *
  • İleti: 290
Ynt: İstanbul Adaları'nda Uzun Bir Seyir
#4: 10 Ağustos 2020, 10:19:02
Bilenler bilir ben Heybeliada'da doğdum. Çocukluğumun ilk 7 yılı orada geçti. Adalar bana göre hala İstanbul'un en az değişen yeri ama haliyle en hızlı değişen şey insanın kendisi olduğu için sanırım "çocukluğumun adası artık yok" gibi klişe bir cümle her ne kadar hiç söylemek istemesem de maalesef kabul etmeliyim bu mümkün değil...

Önce insanlar değişti...
Sonra yerler...
En yavaş değişen aslında Ada'nın kendisi ama o bile değişiyor.
Faytonları kaldırdılar mesela. Buna haklı olarak itiraz eden, ya da yine haklı olarak etmeyen tam tersine kızan kişiler olacaktır. Amacım polemik değil. Kendim ile ilgili bölümü açıklayayım. Geçtim diğer detayları Ada artık benim çocukluğumdaki gibi kokmuyor. Bir daha da hiç öyle olmayacak sanırım.
Bu gerçeği şimdiye kadar kabul etmek zorunda kalmamış kimse yoktur sanırım aramızda.
Zaman akıp gidiyor...

"Bir insanın anavatanı çocukluğudur" gibi bir deyim var.
Benim durumumu en iyi o açıklıyor sanırım.
Yoksa o malum kokuyu özler mi insan?
Özlenen koku değil tabi ki...
Çocukluğun kendisi
  • IP logged

B

Burak Doneray

Ynt: İstanbul Adaları'nda Uzun Bir Seyir
#5: 10 Ağustos 2020, 13:35:47
23 senedir Adalarda evim oldu Heybeli adada 2 evde oturdum son olarak Büyükadaya taşındım son 13 senediir Büyük adada evim var. 2010 da  10 sene önce Adadan ayrıldık bizim için artık tüm özelliğini kaybetmişti Arap akınları zamanıydı .Ayrı kalınca özlüyor insan o nedenle Ben hala çok seviyorum kokusunuda çok severdim misafirliğe gelen arkadaşlarım burda bu kokuda nasıl yaşıyorsunuz diye sorarlardı ne kokusu diye düşünürdüm mimozaların kokusu benim zihnimde kalan .
  • IP logged
« Son Düzenleme: 10 Ağustos 2020, 13:40:02 Gönderen: Burak Doneray »

  • *
  • İleti: 10
Ynt: İstanbul Adaları'nda Uzun Bir Seyir
#6: 11 Ağustos 2020, 17:36:45
Bilenler bilir ben Heybeliada'da doğdum. Çocukluğumun ilk 7 yılı orada geçti. Adalar bana göre hala İstanbul'un en az değişen yeri ama haliyle en hızlı değişen şey insanın kendisi olduğu için sanırım "çocukluğumun adası artık yok" gibi klişe bir cümle her ne kadar hiç söylemek istemesem de maalesef kabul etmeliyim bu mümkün değil...

Önce insanlar değişti...
Sonra yerler...
En yavaş değişen aslında Ada'nın kendisi ama o bile değişiyor.
Faytonları kaldırdılar mesela. Buna haklı olarak itiraz eden, ya da yine haklı olarak etmeyen tam tersine kızan kişiler olacaktır. Amacım polemik değil. Kendim ile ilgili bölümü açıklayayım. Geçtim diğer detayları Ada artık benim çocukluğumdaki gibi kokmuyor. Bir daha da hiç öyle olmayacak sanırım.
Bu gerçeği şimdiye kadar kabul etmek zorunda kalmamış kimse yoktur sanırım aramızda.
Zaman akıp gidiyor...

"Bir insanın anavatanı çocukluğudur" gibi bir deyim var.
Benim durumumu en iyi o açıklıyor sanırım.
Yoksa o malum kokuyu özler mi insan?
Özlenen koku değil tabi ki...
Çocukluğun kendisi

Benim çocukluğum ve gençliğim Ankara'da geçti..33 yıldır istanbuldayım ve son 10 yıldır Bostancıdan bakıp adaların isimlerini karıştırmadan sayabiliyorum..lütfen kısa geçme, uzun uzun anlat..çok merak ediyorum o çocukluk anılarını..deniz kenarında doğmak, onun içinde büyümek ve hikayeleri çok keyifli..heyecanla bekliyorum...sevgiler
  • IP logged

  • *
  • İleti: 290
Ynt: İstanbul Adaları'nda Uzun Bir Seyir
#7: 12 Ağustos 2020, 15:31:36
1976 yılında 7 yaşında iken terk etmişim Heybeli'yi.
O zamana kadar Ada ile ilgili hatırladığım arkadaşlarım, sokakta geçen oyunlar ve kıyıya varan yokuşların arasından görünen mavilikti.
Aslında ailede kimse denizcilik ile ilgilenmiyordu.
Adada olmamıza rağmen hiçbir tanıdığımızın teknesi veya kayığı da yoktu.
Denizcilik açısından olan yegane aktivite, eşi dostu görmek için şehre gitmek amacıyla bindiğimiz Ada vapuruydu.
Ama artık o mavilik nasıl içime işlediyse, deniz olmadan bir yaşam hiç düşünmedim, düşünemedim.

Ancak çocukluğum ile ilgili en keskin detaylar ile hatırladığım hadise esasen herkesin çok iyi yüzüyor olduğuydu.
Ablalarım, kuzenler ve tüm herkes Heybel'nin farklı plajlarında çocuklar için değil yetişkinler için bile çok uzun mesafe sayılabilecek parkurları grup halinde yapıyorduk.
Şimdilerde turuncu şamandıralar ile yapılan açık deniz yüzme aktiviteleri bizim aile için 1970'lerde rutin bir haftasonu aktivitesiydi.
Sadece şamandıralar turuncu değildi.

-devam edecek-


  • IP logged
« Son Düzenleme: 12 Ağustos 2020, 17:27:46 Gönderen: Mehmet Erem »

  • *
  • İleti: 5782
    • Son Denk Kayıkçısı
Ynt: İstanbul Adaları'nda Uzun Bir Seyir
#8: 12 Ağustos 2020, 16:01:21
Takipteyim, adalarda görüşemedik ama olsun. Bir dahakine  inşallah.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 1238
  • Selamlar
Ynt: İstanbul Adaları'nda Uzun Bir Seyir
#9: 12 Ağustos 2020, 19:18:07
Evet arası çok olmasın lütfen Mehmet Kaptanım  ( bir nedenle reis diyemiyorum, affola )
  • IP logged

  • *
  • İleti: 929
Ynt: İstanbul Adaları'nda Uzun Bir Seyir
#10: 12 Ağustos 2020, 20:25:55
Keyifle okuyorum, elinize sağlık
  • IP logged
"...parce que je suis heureux en mer et peut-être pour sauver mon ame..." - Bernard Moitessier

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4217
Ynt: İstanbul Adaları'nda Uzun Bir Seyir
#11: 19 Ağustos 2020, 10:31:52
Benim gibi olma Meremcim. Devam et lütfen :)
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 87
Ynt: İstanbul Adaları'nda Uzun Bir Seyir
#12: 19 Ağustos 2020, 12:59:40
Keyifle okudum devam lütfen
  • IP logged
YOLO
You Only Live Once

  • *
  • İleti: 290
Ynt: İstanbul Adaları'nda Uzun Bir Seyir
#13: 24 Ağustos 2020, 10:30:08
Denizcilik ile yaşadığım en büyük ve ilk ikilem Babam'dı.
Ailede herkese yüzme öğreten O'ydu.
Zamanın en büyük hastanelerinden birisinin başhekimi olması sebebiyle, doğal ve kesin bir otoriteye sahip olduğu için mi bu işe soyunmuştu, yoksa çok iyi bir sporcu olduğu için mi ya da belki sudan çok korktuğu için mi? Emin olamıyorum...

Kendisi de uzun yıllar futbol oynamış, sporun içinden gelmiş birisiydi ama denizcilikten hiç hoşlanmazdı.
"Denizle şaka olmaz" lafı çocukluğumuzun en unutulmaz söylemlerinden birisi olarak zihnimize kazınmıştı hepimizin.
Ama denizden ve denizcilikten neden bu kadar çekindiğini ve hepimizi uzak tuttuğunu o zaman hiç anlayamamıştım.
Anlamam için çok uzun yıllar geçmesi gerekti...

Fakat Ada'da doğmuş, çocukluğu maviliğe bakarak geçmiş her küçük erkek çocuk için denize açılmak özgürlüğün kesin tanımıdır.
Dolayısıyla ister bir küçük kayıkla olsun, isterse de bir sal veya yelkenli bir tekneyle yapılsın,  denizcilik işi, bahsi geçen erkek çocuğun kafasında ve daha önemlisi kalbinde çok önemli bir yer tutar.

Uzun yıllar boyunca Deniz Harp Okulu'nun Heybeliada'da konuşlanmış olması da belki aynı mantığa hizmet etmektedir.
Okula yeni başlamış genç subay adaylarının kafasında değil ama kalbindeki izi pekiştirmek için yapılmış olabilir mi o koca koca binalar?
Onu ben bilmem.
Ama avludaki Yavuz'un ana direği ve sereni  sadece subaylar ve subay adayları değil Ada halkının her ferdi için önemli bir gurur kaynağıydı, benim orada geçirdiğim yıllarda...
_._

  • IP logged
« Son Düzenleme: 24 Ağustos 2020, 12:33:55 Gönderen: Mehmet Erem »

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4217
Ynt: İstanbul Adaları'nda Uzun Bir Seyir
#14: 25 Ağustos 2020, 10:22:48
E abi sen de benden beter, bir lokma veriyon duruyon.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

 
Yukarı git