Yazmaya başlamadan önce şöyle bir bakayım dedim kimler var forumda.
İzmir de yakın komşum Rami biraderimi görünce sarıldım telefona. Kendisi uzun yıllar Wosmer'de çalıştı biliyorum. Muhabbet motorun videosuna geldi ben burada internet sınırlı diye izlememiştim. Motor tamir için atelyeye gelen bir motor ki sağlıklı ses vermiyor diyen Rami'ye dinleyince hak verdim. Bu arada motor yağı için zeytin yağına kalın düşer şanzuman için uygun, motorda ise ben çiçek yağını öneririm dedi.
Neyse Özgür biraderimin de kulakları son günlerde çokça çınlıyorsa bilsin ki dede çınlatıyor. Tekne almasak bile emekliye uygun tarihlerde Göcek'te tekne kiralayalım fikrini hatuna kabul ettirdim Hatta meşhur Laguna Azzurra Portorosa - Messina / Sicilya'ya gidip o güzel otelde tatile bile evet dedirttim.
Dönelim seyahatimize. Oto pilotu tamir için Patras hedefte idi diye aklımda kalmış. Oto pilot göz altında yolculuğumuza tekrar başladık. Ama yerini tam hatırlayamadığım bir Mörfi müdahalesi daha yaşadık ve çart plotterda yerlerin isimleri kayboldu. Zaten o kadar da önemli değildi ama keyfe keder bir olay daha yaşamıştık. Neyse Erkan Biraderim sorunu bir müddet sonra halletti. Ben merak ettiğim yerlerin isimlerini yanıma aldığım haritalardan bakıyordum. Zaman geçirdiğim bir eğlence bile diyebilirim.
Önümüzde kefalon'yaya kadar tam benim bayıldığım non stop bir yolculuk vardı. Kulakları çınlasın Enes biraderimin Mesina boğazındaki kendisine geçişi sırasında sıkıntı yaratacak akıntıları ben kendi adıma hiç hissetmedim. Fatih Aksu'nun o tekneyi döndüren girdapları falan hissettiğimi de söyleyemem.. Çizmenim ucunu dönerek tabanın dan topuğa yükselmeden İyon denizinden ver elini Kefalonia.
İyon denizinde bizden önce kuvvetli bir hava varmış ve ölü dalgalar gelir bizi çalkalar durumu dedeyi fena bozdu. Rotamız icabı tekne gidiş istikametnde burgu hareketi yaparak ilerliyordu. Erkanın dediğine göre buna yunuslama deniyormuş. Yunusları çok severim ama bunu aklıma getirince bile fena oluyorum. Belki de dedenin aman uzun yollar beni bekliyor modunda bir denizci olamamasının başında bu mide durumları etkin oluyor. Salonda başım gidiş istakametinde yatmamı önerdi Erkan ve ben de uyguladım.
Akşam denizler düzelmiş ve çok güzel bir yolculuk yapıyorduk. Akifin önünde adet olduğu üzere bir kadeh şarabı muhabbet falan derken Erkan ve ben içimiz rahat yataklarımıza çekiliyoruz. Bu arada koca denizin ortasında yorgun minik bir kuş bize misafir oluyor.
Uykunun kabasını almışım ve güverteye Erkan ile muhabbete çıkıyorum. Bir süre sonra tek başımayım. Minik misafir o an mı ne zaman tam hatırlayamıyorum öldü. Bu yolculuğun en üzücü olayı olarak anılarda yer aldı. Düm düz denizde süzülen teknede güneşi doğurmak kadar güzel bir şey yok. Mırıl mırıl motor sesi ve teknenin kendine yol açmak istercesine denizi yarmasının senfonisi eşliğinde tabii ki. Minik kuşun ölümü de olmasa tam cennettesiniz. Nihayet sabah oldu ve Akif kaptan kokpitte görünüyor.
Kefalonya'ya nereye yanaştık tam anımsayamıyorum ama gün ışığında vardık ve alargada geceledik. Sabah ise Vira demir (arada denizci terimleri olunca daha havalı oluyor) Patrasa dümen simidi tuttuk.
Aslında İzmirlilier simide gevrek der ama sadece dolap havalı olmuyor.
Son paragraftaki simit gevrek ne alaka diyenlere bilenler anlatsın.