Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Büyük Türk denizcisi Tekeş Bey

  • *
  • İleti: 320
Büyük Türk denizcisi Tekeş Bey
OP: 10 Nisan 2020, 17:38:23
Sudan çıkmış balığa döndük.

Samos Günlükleri çıktı ya, hani geçen şubatta. “Eh be bizim oğlan, Samos da Samos, nöttürüp durun, yitee gaari!” gibilerden kestik ya adayla ilişkimizi. Onu diyorum işte, sudan çıkmış balığa döndük diye. Meğer bunca zamandır, ne kadar da oyalamış bizi Samos mevzusu. İki aydır dergide neyi anlatayım diye karın ağrısı çekiyorum. Yok konu bulamadığımdan değil de. Bir sayı bir konudan, öteki sayı bambaşka bir konudan, sonraki sayı gezilerden, ardından tarihten filan yazarsam ve de bunları birbirine bağlayamazsam kötü olacakmış gibi hissediyorum. Hayatı amaçsızca günlük yaşar gibi bir sıkıntı. Yazacaksan şöyle aylarca yıllarca bir “şey”in omurgasında yazacaksın. O “şey” belki bir ada olur, bazen bir yazar, bazen de bir tekne yapımcısı. Hale bak. Birbirinden bağımsız konu yazmaya çekinir hale gelmişiz. Yazdıklarımızı sündürmekten, uzun uzun anlatıp sonra toparlayıp bir yerlere bağlamaktan, hafiye gibi ipuçları takip etmekten kimyamız bozulmuş. Sırf bu çekincelerden bir önceki sayı yazmak gelmedi içimden mesela, uzunca süredir ilk defa boş geçtim geçen sayıyı.

Konu yok mu, var elbet. Hele bu virüs günlerindeki eve kapanma zamanlarımda ihmal ettiğim bir çok olaya, konuya, salim kafayla geri döndüm, tekrar üzerine düştüm. Fakat bu Samos sahiden de kimyamı bozmuş. O defteri kapattık diyerek arkamı dönüp gidemiyorum. Bilmem kaç yılında adadaki hangi eşkıya ne suç işlemiş de kadıdan ne ceza almış, ne hüküm giymiş filan okurken buluyorum kendimi. Suç ortakları kimmiş, kim kime rüşvet vermiş de, hey hey de, hey hey. Çok saçma, ne alaka artık bu detaylar, bırak şu Samos’u. Yok, bir arıza olmuş, bağımlılık gibi de değil, böyle hani bin kere ayrılıp yine bir araya gelinen, bırakılamayan eski sevgili gibi de değil, bir garip ilişki, tanımlayamadığım. İçip içip gece yarısı mesaj atacağım Samos’a neredeyse. Öyle bir manyaklık.

Bir ara Urla’yı yazayım dedim. Şöyle güncel hallerinden tarihteki detaylarına, çıkayım bir Urla yolculuğuna. Çok da asil bir konu olurdu, senelerce süren. Cesaret edemedim. Yeni bir ilişkiden çıkan Berkecan’ın ergen buhranları gibi canına yandığımın, cesaret edememişmiş, lafa bak. Samos’u çaldırıp kapatsam mı acaba ya. Ya babası çıkarsa?!?!?!?

Ortaokuldayken filan öyleydi. Cep telefonu yok tabi, Abdülhamit başta o dönem. Hoşlandığın kız telefon numarasını verirse, akşam arardın, babası ya da abisi filan çıkardı telefona, çat kapatırdın. Tırsa tırsa. Allahtan kimin aradığı bilinmezdi de, yırtardın. Küçüklüğümüz ne matrakmış be. Saflığın saflık olduğu zamanlar. Telefonun üzerinde koca bir tekerlek vardı, delikli, car car onu çevirirdin, beklerdin sonra geri gelsin diye. Sıfırı çevireceksen, en uzunu oydu mesela, deliğe parmağını sokar çevirir, sonra geri gelsin de öbür numarayı çevireyim diye bayağı bir beklerdin. Neyse ki numaralar 4 haneli filandı. Birkaç sene sonra 5 haneli sonra 6 haneli olmuştu. 70 ler güzeldi be. Sıkı kar yağardı mesela. Pencereler bildiğin ahşap, tek camlı. İzolasyon vesaire hak getire, evlerde soba olmasa donarsın. Soba da tek odada yanar, diğer odalar buz. Büyük şehirler o zamanlar nasıldı bilmem de, Ege’nin, Anadolunun ortasındaki şehirlerde her çocuğun hayatı benzer geçmiştir. Zengin de olsan fakir de olsan mesela “beden dersinde” yerli malı spor ayakkabı giyerdin. Bir de pamuklu, çizgisiz lacivert “eşortman!” Paranın olması bir şey değiştirmiyordu yani, harcayacak lüks mal yoktu ki. Almanya’da filan akrabası olan nadir çocuklarda görürdük markalı spor ayakkabıyı, kenarı çizgili sentetik kumaştan “eşortmanı”. Ayakkabı boyatmak, tabanına pençe yaptırmak, pantolon dizlerine yama yapmak filan da normaldi sahi. Yama demeyelim de böyle hani dizlere takviye yapılmış pantolon diyelim, biraz özenli, azıcık düzgün takviyeler.

Spor ayakkabı dedim de, 86 yılıydı, üniversiteyi kazanmışım, İstanbul’a okumaya gidiyorum. Ha o seneleri anlatırken şunu da belirtmek lazım, İtü, Odtü, Hacettepe filan azıcık sıkı çalıştın mı bizler için girmesi kolay okullardı. Lisedeki öğretmenler müthişti, özel okullar kapmıyorlardı, çünkü özel okul neredeyse yoktu! Eğitim bedava ve çok kaliteliydi. Ama işte ah o spor ayakkabılar yok muydu, Kapalıçarşı girişindeki dükkanda. Ben hayatımda “canlı” olarak görmemişim o markaları. Haftasonları Kapalıçarşının sahaflar tarafındaki kapısından girişte, soldaki o küçücük dükkanda aklım kalırdı, gider gider seyrederdim. Aylık harçlığın kaç katı fiyat olur mu lan bi çift ayakkabı, diye isyan ederdim. Oluyordu işte, alması imkansız. Vay anasını küçük bedeni ne sızlatmış be, yaş yarım asrı geçti, hala içimde sızısı. O markaları şimdi bayram harçlığıyla rahatça alıyor veletler. Her AVM’de satılan, sıradan şeyler oldular. Bisikletler de öyle. Abdülhamit başta o dönem demiş miydim?

Komediye bak, torunlarına çocukluğunu anlatan dedelere döndük. Sıyrılalım şu halden, aman yeter. Sahi büyük Türk denizcisi Tekeş Bey’den bahsedeyim mi size? Biraz kafamız dağılır. İlginç bir konu.

Büyük Türk denizcisi Tekeş Bey!

Çok ciddi soruyorum, hiç Tekeş Beyi duydunuz mu? Bir kitapta ya da ansiklopedide Tekeş bey hakkında bilgi bulabilen, görebilen var mı aramızda?
  • IP logged
« Son Düzenleme: 10 Nisan 2020, 17:41:07 Gönderen: Çetin Kent »
Yaşayıp gidiyoruz.

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4272
Ynt: Büyük Türk denizcisi Tekeş Bey
#1: 11 Nisan 2020, 01:43:37
Hiç ama hiç duymadım.
Bekliyorum.
  • IP logged
« Son Düzenleme: 11 Nisan 2020, 01:45:35 Gönderen: Bülent Büyükdağ »
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

e

erdal duran

Ynt: Büyük Türk denizcisi Tekeş Bey
#2: 11 Nisan 2020, 02:01:42
   Google aramasında çıkan sonuca göre Tekeş bey, Çaka bey olarak bildiğimiz denizci.
http://earsiv.sehir.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11498/25271/001584597010.pdf?sequence=1&isAllowed=y
 
   Tayfun Timuçin'in Çaka(Tekeş)beyle ilgili yazısı.
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/tayfun-timocin/damat-kiliciyla-katledilen-buyuk-denizci-caka-bey-41358770

   Ama hikayeyi sizden dinlemek daha keyifli olacak diye düşünüyorum.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 320
Ynt: Büyük Türk denizcisi Tekeş Bey
#3: 11 Nisan 2020, 03:57:37


İnternet aramalarında birkaç basılı yayına ulaşılabiliyor. Genelde de parantez içinde kullanılmış. Hangi ismin yanında mı? Sıkı durun, “Çaka Bey” isminin yanında.

Çaka bey hakkında detaylı bilgiyi bir çok yazıda bulabilirsiniz, klasik malumat, fakat bizim derdimiz başka. Neden Tekeş? Ve hatta Çaka ismi bile gerçek olmayabilir mi mesela? Öyle ya, yakın tarih boyunca ülkemizde “Çaka” isminde mahalleler, okullar, anıtlar, romanlar oluşmuşken, ya “Çaka” diye bir isim hiç olmadıysa? Çaka ismi bir hayalden ibaretse? Çok fena yanılıyorsak?

Yukarıda “hakkında detaylı bilgi” dedik de, aslında lafın gelişi. Neredeyse bin sene önce yaşamış Tekeş Bey hakkında detaylı bilgi nasıl bulunabilir ki? Osmanlının kuruluşunda bile detaylı tarih tutan, yazan kimse olmamışken, Osmanlıdan bir kaç yüz sene önce yaşamış Çaka Bey ya da Tekeş Bey hakkında kim bilgi verebilecek ki? Anca belki Bizans kaynaklarından bir kaç bilgi kırıntısı o kadar. Bizans imparatorunun kızı Anna babasının zamanındaki olayları kitaplaştırdığı için ve orada da bu büyük Türk amiralinin “adı” geçtiği için tarihte bu “ismi” “var” kabul ediyoruz. Ama hangi “ad”, Tekeş mi, Çaka mı, haydi aklınızı biraz daha karıştırayım, Çağa mı, Çahas mı, Çaha mı? İyice karıştı işler değil mi? Kahveleriniz hazırsa bu Tekeş bey “ismi” konusundaki heyecanlı maceraya dalalım.

Tekeş Bey ismine Donanma Dergisinin eski sayılarından birinde rastladım. Ocak-Nisan 1961 tarihli, 73. Cilt, 432-433 sayılı Donanma Dergisinin 50. sayfasında! Üç ayda bir çıkan derginin sayılarını maddi durum elverdikçe, sahaf mahaf arayarak, almaya çalışırdım bir zamanlar, artık onu da alamıyoruz ya neyse. Okurken yazarın Tekeş’ten kısaca bahsettiği satırlara gözüm takıldı. Yok, öyle sıradan aramalarda bulabileceğiniz "Çaka Bey" yanında parantez içinde "Tekeş Bey" yazması gibi değil. Çaka maka demeden direkt Tekeş yazmış adam, Tekeş! Yani 1961 yılında Çaka Bey’e Çaka demiyor muyduk acaba? Garip değil mi? Koskoca bahriyemizin çıkardığı dergide, yazar, Çaka Bey isminden hiç bahsetmeden neden sadece Tekeş Bey desin? Şimşek gibi aniden çakan sorular, sorular, sorular ve ardından gelen o ağız sulandıran merak! Şu an yazarken bile bulmaca çözüyormuş gibi bir keyif süzülüyor parmak uçlarımdan klavyeye, oradan ekrana. Niye Çaka Bey demiyorsun komutanım? Niye sadece Tekeş Bey dedin ki?

Derginin yazarları genel olarak zamanında aktif görevde olan ya da emekli olmuş bahriyeli askerler. Bahsettiğim yazıyı da yaşıyorsa ömrü uzayası, kaybettiysek mekanı cennet olası bir subayımız, o tarihte asteğmen olan Metin Tüzüner yazmış. Sonraları hangi rütbelere yükseldiği ya da görevleri için araştırma yapılabilir ama çok dallanıp budaklanmayalım şimdi.

Peki niye Tekeş? Hafiyeliğin keyfinden şarkılar mırıldanarak biraz daha detaya gireceğiz. Kahveden bir yudum daha alalım.

(Devamı gelecek)
  • IP logged
Yaşayıp gidiyoruz.

  • *
  • İleti: 320
Ynt: Büyük Türk denizcisi Tekeş Bey
#4: 13 Nisan 2020, 03:06:34
Edirne ve yöresi eski eserleri sevenler kurumu

İlginç değil mi? Böyle bir kurum varmış eskiden. Bu kurum, ya da dernek, bir kitap bastırmış. 34 sayfalık minicik bir kitap. Sene kaç mı? Sıkı durun, 1936! İşte bu kitap Çaka Bey’e “Çaka” ismini tam manasıyla veren ve artık Türk tarihinde silinmez bir “isim” olarak kalmasına vesile olan kitap. 34 sayfalık minicik bir kitaptan bahsediyoruz, çok ilginç. Ne konular vardır ki hakkında külliyat yazılır, ne teoriler ne kanıtlar sunulur ama yine de benimsenmez, yaygınlaşmaz. Fakat düşünün ki bu 34 sayfalık minicik kitap “Çaka Bey” ismini artık silinmeyecek şekilde ulusal hafızamıza nakşetmiş, kazımış. Haydi biraz daha detaya inelim.

Daha önce de dediğim gibi derdimiz Çaka Beyin yaptıklarını, zaferlerini, Bizansla ilişkilerini filan anlatmak değil. Şu isim meselesi ve bu ismin belirlenmesinin ardındaki müthiş hikaye çok cezbedici.

Akdes Nimet Kurat

Kitabın yazarı Akdes Nimet Kurat. Biraz yabancı geldi sanki değil mi? Haklısınız. Akdes Nimet hoca 1900 lerin başında bugünkü Tataristanın Kazan şehrine yakın bir köyünde doğmuş ve liseyi bitirene kadar hep Rus okullarında okumuş. Daha on sekiz yaşındayken Almanya’ya gidip mühendislik okumak istemiş fakat Polonya’da pasaportsuz olması sebebiyle hapse atılmış, çıktıktan sonra da bir süre orada çalışmış. Leh dilini öğrenmiş. Sonra da büyükelçiliğimizin verdiği bir belgeyle ülkemize gelmiş. Felsefe ve tarih konularında eğitim almaya başlamış, kısa sürede yükselmiş, öğretim görevlisi olmuş, Türk vatandaşlığına geçmiş. Tarih bölümünü bitirdikten sonra Almanya’ya gönderilmiş, orada Doğu Avrupa, Bizans tarihi, felsefe ve ekonomi tahsil etmiş. Dönüşünde orta zamanlar tarihi doçent adaylığına getirilmiş. Henüz otuzlu yaşlarının başında. Hayata bakar mısınız? Müthiş. Yurt dışındaki bir çok arşivde çalışmış, bildiği diller, çalışma disiplini ve metoduyla oldukça önemli eserlere imza atmış. Ağırlıklı olarak Rusya tarihi, Orta Asya’da Rus-Türk ve Rus-Osmanlı ilişkileri alanlarında kıymetli eserler vermiş. Ellili yaşlarının başında Akdes hoca Ortaçağlar tarihi profesörlüğüne yükselmiş, Dil Tarih Coğrafya fakültesinde dekanlık bile yapmış. Türk lehçelerinden başka Rus, Leh, Alman, Fransız, İngiliz ve İsveç dillerine de hakim olan bu büyük hocamızın rüya gibi başarılarla dolu hayatı, maalesef 1971 yılında bir trafik kazasıyla son bulmuş.

Kısaca tanıtmaya çalıştığım Akdes Nimet hoca, işte bize “Çaka Bey” ismini armağan eden kişi. Edirne’deki bir derneğin bastırdığı 34 sayfalık minicik bir kitapta, ilk defa bu Türk Denizcisinden Çaka Bey diye bahsetmiş ve öylece kalmış.

(Devamı gelecek)
  • IP logged
Yaşayıp gidiyoruz.

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4272
Ynt: Büyük Türk denizcisi Tekeş Bey
#5: 13 Nisan 2020, 12:19:31
İlgiyle takip ediyorum.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 830
Ynt: Büyük Türk denizcisi Tekeş Bey
#6: 13 Nisan 2020, 20:01:10
Çetincim, ben mi kaçırdım.. yoksa sonra mı anlatacaksın? Hangi kitap veya kitapçık dan bahsediyorsun..

Ben de herzaman ki gibi ilgi ve merakla takipteyim..
  • IP logged

  • *
  • İleti: 320
Ynt: Büyük Türk denizcisi Tekeş Bey
#7: 13 Nisan 2020, 21:29:55
Geliyor abi  :) normalde yazıyı bitirince paylaşırdım ilk defa forumda online yazıyorum :)
  • IP logged
Yaşayıp gidiyoruz.

  • *
  • İleti: 86
Ynt: Büyük Türk denizcisi Tekeş Bey
#8: 13 Nisan 2020, 22:40:40
Eline sağlık Çeto.
Çaka Bey hep olumlu algılanır bizde (kim olduğunu bilmeden), ama dediğin gibi bir kişi bile oğluna bu adı koymamış. Barbaros var, Uluç var, Turgut var,... ama Çaka Diye tanıdığım kimse yok...
  • IP logged

B

Burak Doneray

Ynt: Büyük Türk denizcisi Tekeş Bey
#9: 14 Nisan 2020, 01:44:18
Derya Beyi Çaka Bey'in (Yunanca Tzachas ,Chaka )Bizans donanması'nı Sakız adası ile Karaburun arasında yenilgiye uğrattığı 19 Mayıs 1090 Koyun Adaları Zaferi , Türk Deniz Kuvvetlerinin kuruluş tarihi olarak kabul edilmiştir.
  • IP logged
« Son Düzenleme: 14 Nisan 2020, 01:56:47 Gönderen: Burak Doneray »

B

Burak Doneray

Ynt: Büyük Türk denizcisi Tekeş Bey
#10: 14 Nisan 2020, 02:09:06
https://www.dzkk.tsk.tr/pages/denizwiki/konular.php?icerik_id=11&dil=1&wiki=1&catid=4

Resmi sitede 1081 kuruluş yılı olarak yazılmış . Deniz müzesinde'ki Çaka Bey büstünde yazan 19 Mayıs 1090 tarihi kuruluş kabul edilmiştir deniyor. Biraz kafa karıştırıcı hangisi doğru bilen varmı ?

  • IP logged
« Son Düzenleme: 14 Nisan 2020, 02:12:09 Gönderen: Burak Doneray »

  • *
  • İleti: 320
Ynt: Büyük Türk denizcisi Tekeş Bey
#11: 14 Nisan 2020, 19:00:46
İsterseniz artık bu kitabın tam adını söyleyelim:

“Çaka Bey, İzmir ve Civarındaki Adaların İlk Türk Beyi MS. 1081-1096“

İlk baskısını 1936’da yapan kitap, 1945, 1966, 1987 yıllarında tekrar basılmış. İnternet sahaflarında 1966 basımı daha kolay bulunurken, 1945 yılındaki 2. baskıyı bir kaç sahafta bulabilirsiniz. İlk baskıyı, tahmin edebileceğiniz üzere, bulmak çok zor, kimbilir ne kadar kıymetlidir.

Gelelim yazarın “Çaka” ismine ulaşmak için nasıl bilimsel bir yol izlediğine. Koskoca bir alimden bahsediyoruz. Hocanın kullandığı metod, Bizans ve dillere olan hakimiyeti, bilgisi onu çok detaylı ve sağlam temelli bir analize ulaştırıyor. Birazdan kullandığı mantığı paylaşacağım. Eminim sizler de çok etkileneceksiniz.

Öncelikle hocanın elinde tek bir kaynak var. Bizans İmparatorunun kızı Anna Komnini’nin yazdığı Alexiad adlı eser. Bu prenses Anna’nın soyadının yazılışına takılmayın, bir çok şekilde karşınıza çıkabilir. Komnini, Komnena, Comnen vs vs. Sorun tam da buradan çıkıyor zaten. Grekçe yazılan bir çok ismi bir türlü günümüze getirememek esas problem. O zamanın söylenişi nasıldı, Prenses kitabında bu ismi nasıl harflere döktü ve nasıl okundu? Öyle ya, Bizanslı biri başka milletlerden birinden bahsederken o ismi nasıl telaffuz edecek ve Grek alfabesiyle nasıl yazacak? Hele hele bin sene sonra biz o kelimeyi nasıl okuyacağız?

Hocanın bir başka sıkıntısı olayları ve kişileri başka kaynaklarla doğrulayamaması. Prenses Anna’nın şöyle olmuş, böyle olmuş dedikleri ne derece sağlıklı? Ne kadarı gerçek, ne kadarı uydurma. Anna, imparator babasının zaferlerini övmek için ballandıra ballandıra anlatmış, bunun ne kadarına güveneceğiz. Acaip sorunlar.

Anna’nın kitabı haricinde Bizans kronikleri diyebileceğimiz birkaç kaynakta daha Çaka’dan yüzeysel olarak bahsediliyormuş. Gelinen nokta şu: Ege’yi hallaç pamuğu gibi atan bir cengaver Türk denizcisi var, o kesin. İzmir’i, Urla’yı, Foça’yı, Edremit’i, Midilli’yi, Sakız ve Samos’u hatta Rodos ve Çanakkale boğazının çevresini Bizanslılardan söke söke alan yiğit bir Türk beyi bu. Müthiş bir adam. Mutabıkız...da... bu adamın adı ne arkadaş?!?!?!?!?!?!?!

Hoca bu kısımda sanatını ve bilimini konuşturmuş resmen. Kurduğu mantık, kullandığı metod tüyleri diken diken edici cinsten. Sözü hocaya bırakacağım, onun ağzından büyülü bir mantık örgüsüne, hazır mısınız? Derin bir nefes alın ve kendinizi kelimelere bırakın.

(Devam edecek)
  • IP logged
Yaşayıp gidiyoruz.

  • *
  • İleti: 320
Ynt: Büyük Türk denizcisi Tekeş Bey
#12: 14 Nisan 2020, 19:36:14
Söz Prof. Akdes Nimet Kurat’ta

“Anna Komnena’da Çahas, Bizans kaynaklarına göre Tzachas yazılan bu adın asıl şeklinin nasıl olduğunun tesbiti güç olmakla beraber, bunun Çaka veya sonraki şekli ile Çağa olduğunu kabul edebiliriz. Beşinci asır Bizans yazıcılarından, Attila’nın sarayına giden Priskus’un eserinde, Türk Hanlarından Günhan’ın adı Kougchas (okunuşu kunhas)  yazılmıştır. Çünkü bu sözün Grekçedeki akkuzativ şekli “kougchan”dır. Onun için nominativi akkuzativden ayırmak için nihayetteki “n” yerine “s” konulmuş ve “künhan” yerine “kunhas” olmuştur. Aynı suretle Çaha’nın nominativi “Tzachas”, akkuzativinin de “Tzachan” olduğuna bakarak, nominativdeki “s” nin hakikatte”n” olması icabettiği ve bu adın da “Çahan” olduğu hükmünü vermeliyiz. Fakat bu sıralarda, bildiğimize göre Anadolu  Beyleri arasında böyle bir isme umumiyetle tesadüf edemiyoruz. Diğer taraftan Anna Komnena Türkçedeki “k” sesini “ch” olarak yazdığı, Selçuk Beylerinden Ebul Kasım’ı “Apel Chasem” olarak yazması, “Tzachas”daki “ch”nin “k” olduğunu gösterir. Bunu teyid için Porsuk Bey’in adını Anna’nın “Prosouch”, Berkivaruk Beyin de “Pargiaruch” olarak, nihayette “ch” ile yazdığını göstermek kafidir. Baştaki “Tz” nin “ç” gibi telaffuz edildiği ise Bizans kroniklerinden bir çok misallerle tesbit edilmiştir.

Sonraki “s” ye gelince, bu alelumum isimlerin nominatif şeklini gösteren bir ektir. Dukas, Athanasios vs adlarda mesela Ömer “Umaros” , Muaviye “Mavias” olduğu gibi. Bu suretle Anna Komnena’nın “Tzachas” hattı zatında Çaka’dır. Nitekim bir Bizans kaynağında “ch” yerine “k” yazıldığını görüyoruz. 11. Asır sonlarında yaşayan Glykas’ın kroniğinde Çaka’nın adı çok bozuk bir şekilde Tzakatsas olarak yazılmakla beraber, ismin altında “ch” yerine “k” yani Çaha değil Çaka olduğunu göstermektedir."




Bu...Bu... Bu inanılmaz bir yaklaşım. Kesinlikle doğru diyebilir miyiz? Bilim bu, şüphe hep olmalı. Hocanın yanılmış olması mümkün mü, elbette mümkün, aksi taktirde bilim olmazdı. Ama gördüğünüz metot, akıl yürütme ve çözümlemedeki sanata bakar mısınız?

(Devamı gelecek)
  • IP logged
Yaşayıp gidiyoruz.

  • *
  • İleti: 320
Ynt: Büyük Türk denizcisi Tekeş Bey
#13: 14 Nisan 2020, 19:44:43
https://www.dzkk.tsk.tr/pages/denizwiki/konular.php?icerik_id=11&dil=1&wiki=1&catid=4

Resmi sitede 1081 kuruluş yılı olarak yazılmış . Deniz müzesinde'ki Çaka Bey büstünde yazan 19 Mayıs 1090 tarihi kuruluş kabul edilmiştir deniyor. Biraz kafa karıştırıcı hangisi doğru bilen varmı ?


Doğrusunu kimse bilemez, çünkü konuya dair tek kaynak imparatorun kızının yazdıkları. Onda bile bazı tutarsız tarihler var ve Çaka hakkında söylenen tüm tarihler "kabaca yaklaşımla" belirlenen tarihler.
  • IP logged
Yaşayıp gidiyoruz.

B

Burak Doneray

Ynt: Büyük Türk denizcisi Tekeş Bey
#14: 14 Nisan 2020, 20:10:34
Çetin Reis çok teşekkürler Çaka bey'in 1081 de esirlikten kurtulduğu ve İzmire gelip 50 parçalık bir donanma yapmak için tersane kurduğu yazılıyor Türk tarihinin ilk deniz savaşı ve zaferi 19 mayıs 1090 bana daha anlamlı geliyor 1081yılında 50 tanegeminin  yapılıp denize inme şansı varmı yada o gemiler nasıldı neye benziyorlardı çok merak ediyorum ben bulamadım  sen bulabilirsen paylaşırsan çok sevinirim.
  • IP logged

 
Yukarı git