Aslında, şimdi büyük ihtimalle diyorsunuz ki, “amaaan başka iş mi kalmadı, ha Çaka olmuş ha Tekeş. İsmin ne önemi var?” Bizler gibi sıradan meraklılar için deseniz doğru da, bu “isim” işini bilimsel olarak ele alan; hem de eserler, makaleler, kurultay sunumları yapacak kadar ciddiye alan bilim adamları var yahu. Kendi fikrimizi değil onlarınkini güreştireceğiz, aklınıza başka bir şey gelmesin.
Çaka Bey ismini çürütecek sağlam bir bilimsel karşı görüşe geçmeden önce kısa süreliğine en başa dönelim. Hani Donanma Dergisinin bir sayfasında bahsedilmiş diye girdim ya konuya. O sayfadaki paragraf şöyleydi:
“Marmarada muvaffak olamıyan Selçuklar, Adalar Denizinde taarruza geçtiler, Süleyman Şahın oğlu Alpaslanın kayınbabası Tekeş Bey İzmir, Sisam, Midilliyi zaptetti ve Adalar Denizinde Bizans Donanmasını mağlubetti. (1092)” Şimdi çok acayip bir yere geldik dostlar. Yukarıdaki cümlede büyük sıkıntılar var. Öyle böyle değil. O zamanın imla kurallarını filan geçtim. Dilimizle sürekli oynandığı için kırk elli yıl önceki cümleler bile günümüzdeki kullanımından uzak. Onu da anlarım. Makalede geçtiği gibi birebir, değiştirmeden yazdım cümleyi. İmla ve noktalama hatalarını filan o yüzden saymıyorum, derdim başka. Bir cümle içinde kaç hata olabilir, onu hala anlayabilmiş değilim. Şöyle ki:
İlk büyük hata Alpaslan! Süleyman Şah’ın öyle bir oğlu yok, kastedilen belli ki Kılıçarslan! Bizans kaynağında bile Kılıçarslan denmiş. Belli ki 1071’de Malazgirt’te Türklere Anadolu kapılarını açan Alpaslan’la karıştırılmış ve Süleyman Şah’ın oğlu ve Çaka Beyin damadı olan 1. Kılıçarslan yerine maalesef Alpaslan denmiş. 1071 nere, 1090’lar nere. Alpaslan’la Anadolu’ya giren genç Çaka’nın damadı yine Alpaslan olabilir mi. Çok talihsiz bir hata!
İkinci büyük gariplik, yazımıza da omurga olan isim, Tekeş bey! Taa, Atatürk sağken, 30’larda Çaka Bey olarak benimsenen bir isim, nasıl olur da 60’lı yıllarda, hem de devletin resmi bir kurumunun dergisinde, üstelik ordunun disiplini ve kesinliğine sahip olması gereken böyle bir dergide nasıl “Tekeş Bey” olarak geçer? Bunu hala çözemedim ve o yüzden bu yazı ortaya çıktı ya zaten.
Ve elbette üçüncü ve en büyük hatalardan biri de sondaki parantez içinde verilen 1092 tarihi. Kastedilen zafer Koyun adaları zaferi. Çaka Beyin Bizansa karşı kazandığı ve Türklerin ilk deniz zaferi sayılan savaş. Savaşın tarihi maalesef 1092 değil, 1090.
Bu zafer Türk Deniz Kuvvetlerinin başlangıç tarihi kabul edilmiş. Yani 1090. İstanbul Deniz müzesindeki büstün altında öyle diyor. Açın Deniz Kuvvetlerimizin internet sitesini bakın, orada da diyor ki, 1081 yılı Türk Deniz Kuvvetlerinin kuruluş yılı olarak kabul edilmiştir. Yani Çaka Bey’in beyliğinin kuruluşu ve İzmir’i ele geçiriş zamanları. Biz hangisini doğru kabul edeceğiz? Deniz müzesindekini mi, Deniz Kuvvetlerinin sitesindekini mi? Ve hatta Çeşme ilçemizde Çaka Beyle ilgili kitabede ölüm yılı 1096, ki değil, 1095, ve ölüm sebebi de Çeşme’de şehit düşmesi ?!?!?!?! Aslında kaynaklara göre Çanakkale’de damadı tarafından öldürüldü, Çeşme’de savaşta şehit olmadı yani. Çeşme’de adına yapılan anıtta neyse ki Çanakkale’de öldüğü belirtilmiş. Kaynağa göre bildiğin kayınpeder-damat sofrasında damadı tarafından öldürülmüş. Bir başka deyişle Bizansın gazına gelen damat 1. Kılıçarslan, kayınpederi Çakayı Çanakkale'de yemekte öldürdü. Düzeltsenize şunları arkadaşlar. Resmi söylemleri ve müzelerdeki, tarih kitaplarındaki her şeyi karman çorman ederek nasıl sağlam bir tarih sunacağız çocuklarımıza? Bin senelik konuyu düzeltmek için daha neyi bekliyoruz? Birkaç sene önce olsa neyse, bin sene yahu, bin sene. Neden bu laçkalık? E kaynaklarda kesinlik yok derseniz de, kendimiz niye kafamıza göre tarih uyduruyoruz ki?
Daha ilgincini söyleyeyim. Koyun adaları zaferinin 1090 yılı civarı olması gerek. Bin sene önceki sınırlı sayıda kaynaktan süzülebildiği kadarıyla öyle. Son dönemde bilin bakalım Koyun adaları zaferinin tarihinden ne diye bahsediyorlar? Sıkı durun: 19 Mayıs 1090 ?!?!?! Resmi olarak sitelerde yazılmış. Nasıl bulduk abi bu 19 Mayıs kesin tarihini? Hatta daha da ileri gidip bir öğleden sonra bile demişler?!?!?! Sonra gelsin “aaa ne mubarek tarihmiş bu 19 Mayıs” filanlar. Abicim önce siz şu tarihleri, yerleri ve hatta Çaka mı Tekeş mi, Çağa mı her neyse şu ismi filan bir kesinleştirin de, 19 Mayıs tarihini sonra hep birlikte belirleriz, gözünüzü seveyim. Gepegerçek 19 mayıslara haksızlık ederiz. Bin sene önceki, “seneleri bile belirsiz” olaylara şu gün ve öğleden sonra diye nokta atışı tarih belirlemeden önce, başka çok düzeltilecek şey var.
Resmi bir ideolojimiz olsun, tarihten kendimize kaynak bulalım, kendimizi yüceltelim, her şeye tamam da, böyle değil yahu. Bu “esneklikte” değil.
(Devamı gelecek)
Yaşayıp gidiyoruz.