Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: GÜNLÜKLERİM

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4254
Ynt: GÜNLÜKLERİM
#30: 17 Nisan 2019, 09:30:52
"Yaban"(cı)sınız işte.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

s

serdar çırak

Ynt: GÜNLÜKLERİM
#31: 17 Nisan 2019, 14:27:58
Hey allaahm ya..:)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 92
Ynt: GÜNLÜKLERİM
#32: 17 Nisan 2019, 19:02:52
Önemsenme hastalığı;

Geçen gün ayak üstü konuştuğum bir tekne sahibi “Ben doktorum.” dedi..  İyi de, ben hasta değilim ki.. 
Önemsenen biri belli.. Teknesi 54 feet jeanneau..  Daha ne olsun ?
Fakat önemsenme katsayısı artsın istiyor.     

Hepimiz bu hastalığa tutulmuşuz.. Önemsenmek, fark edilmek istiyoruz.. İnsan kendinde olmayanı ister..

Ya beceri ve kabiliyetlerimizle,  ya güzelliğimizle, yada iç olmazsa sahip olduklarımızla hep beğenilmek, önemsenmek istiyoruz..

Mesleğimizle, oturduğumuz semtle, kullandığımız araçla, tekneyle, gezdiğimiz yerlerle... Daha bir çok şeyle..

Buna neden ihtiyacımız var ki? Bilmiyorum..

Kasabadaki nalburdan ufak tefek bir iki şey alıyordum. Tekne için olduğunu söyleyince kasada duran patron “Yatınız mı var? “ Dedi

“Evet..” deyince, neden gerekti anlamadım  “Bey efendiyle ilgilenin! “ dedi. Bana olan ilgi arttı.. Tuhaf oldum... Hoşlanmadım..

Son yaptığım otobüs yolculuğunda yanıma oturan  kişi, yol boyunca hayatını anlattı.. Dinliyorum..

Benim bilmediğim hayatını isteği gibi biçimlendirebilir..  Öyle de yapıyor, eminim..

Ne kadar büyük işler yaptığını, başarılarını, ailesini falan anlatıyor.. Çünkü önemsenmek istiyorlar...

Yani bana diyor ki “ Hey! Sen bu yanına oturan adamı öyle sıradan biri zannetme..“

Ama ne yazık ki büyük ama çok büyük bir kısmımız sıradanız... Önemsiziz .. Yani olsak ta olur, olmasak ta.. Çok acı di mi?

Bunu kabul etmek çok zor, ama öyle..

Belki, ben de bu yazıları bunun için yazıyorumdur.. Önemsenmek istiyorumdur.

Ama önemsemeyin..
  • IP logged

  • *
  • İleti: 663
    • S/Y DUA-1 SEYİR DEFTERİ
Ynt: GÜNLÜKLERİM
#33: 17 Nisan 2019, 21:23:21
"Vazifeni yap, Vazife-i İlahiyeye karışma"
"Mağrur olma, senden büyük Allah var"
En nihayet ölüm var. Ben mesajımı aldım.
  • IP logged
S/Y DUA-1 Hayatta olabileceğiniz en güzel yer, bir DUA'nın içinde yer almaktır. Şems-i Tebrizi

  • *
  • İleti: 92
Ynt: GÜNLÜKLERİM
#34: 18 Nisan 2019, 08:00:24
Klişe konuşmalar;

İnsanlarla uzun sohbetler yapamıyorum.... Hep klişe şeyler...

"Hayat pahalı, geçim zor."

“Bu devirde paran olacak..”

“İnsanlarda ahlak, terbiye kalmadı..”

"İktidara gelen kesesini dolduruyor...."

" Ne zamandan beri emekli ? Kaç para maaş alıyor.?"

Bıkmadan, yorulmadan hep aynı şeyler... Kendisine ait bir tek cümlesi
 olmayan yüzlerce insan biliyorum.

Bu derece sığ olmaya bazen dayanamıyorum..

Kasabada bir çiçekçi var... Çarşıda bir işim varsa motosikleti önüne bırakıyorum.....
  Selam veriyorum..  Motosikleti oraya bırakmamın hiç bir mahsuru
yok  ama, izin istiyorum.. 

Ayak üstü bir iki kez konuştuk.  Biraz tanışmış gibi olduk..

Geçen gün çay içiyordu..  Beni davet etti...  İşim var dedim ama bir çay da bana söyledi..
Yandaki pasajın içinde çay ocağı var... Çay hemen geldi..

  Konuşmayı seviyor... Aslında benimle konuşmayı değil, kendisini
dinleyen biri olmasını seviyor.. 

Ben iyi bir dinleyiciyim.. Anlattığı şeyleri anlayan ve dinleyen  ciddi biri..

Arada ufak tefek şeyler söylüyorum. Onun akıl aramadığını sadece
anlatmak istediğini biliyorum.. Bu nedenle sözlerimi kısa kesiyorum..

Dükkan babasından kalmış.. Babası bu dükkanda büfe işletirmiş.  Tekel bayii gibi..

Babasından sonra kendisi daha sakin bir iş diye dükkanı çiçekçiye   çevirmiş...

  Bir kızı varmış, evli..  Damadı adam olsa dükkanı ona devredermiş ama damadı
 adam değilmiş..   Falan........ filan....... Bir sürü klişe...

Onun hikayesini belki farklıdır diye dinledim  ama o da aynı çıktı..

Yalnızlığıma geri dönmeliyim..
  • IP logged

  • *
  • İleti: 92
Ynt: GÜNLÜKLERİM
#35: 18 Nisan 2019, 18:43:04
Aile içi bir mesele;

Az önce ablam aradı.. 
 
    Pek sık görüşmüyoruz... Tek tük rastlantısal..  Tahmin edeceğiniz gibi bunun da suçlusu benim..

Ama onu seviyorum.. Doğduğumdan beri  aramızda hatırlayacağım tek bir kötü anı yok.. 

Konu şu;

Anneme  babasından kalan birkaç parça mülk var... Bir iki tarla, birde eski bir ev..

Hepsinin tapusu ablamın üzerinde... Miras sırasında öyle bir durum gerekmişti..

Ablam bir gün bana geldi... “Cemal bu malları satalım... Daha iyi gelir getirecek bir yer alalım.. " Dedi

Sonra da;
"Anneme haber vermeyelim....”  dedi...

Annem çok otoriter ve malların satılmasına şiddetle karşı...  Zaten iki kardeşiz... Ablam ve ben...

“Tamam...” dedim. “Bana uyar..”

Ablam malları satmaya girişti... Zaten tapular onun üzerinde...
 Annemin kulağına uzak yerlerden haber geldi... “Malları satıyorlar...” Diye..

Annemle ablamın arasında savaş çıktı... 

Annem telefonla beni aradı; “Senin durumdan haberin varmıydı ?” diye sordu..

Ben de “Evet.. Haberim vardı... “  dedim

Annem “ Bu kız seni kandırdı, değil mi..?” Dedi 

“Eeeevet ...” Dedim

Annem ;
 - Ben biliyorum zaten... Çocukken de seni kandırırdı.. Elinde ne varsa alırdı...  Hiç değişmedi... Hala aynı..   Dedi

Bütün suç ablama kalmıştı.. Yine ben masum ve temiz çocuk olmuştum...   

Gülmekten yerlere yattım...

Ne yaparsam yapayım neden hep masum olan ben oluyorum...Ailemin
güvenini kazanmak için hiç bir şey yaptığımı hatırlamıyorum..   Yoksa bu doğuştan gelen bir ayrıcalık mı? 

Sonra onları barıştırmak bana düştü... Zaten barıştırmak ta kolay oldu...

İşte ablamla yine bu mesele hakkında telefonda konuştuk..
  • IP logged

  • *
  • İleti: 92
Ynt: GÜNLÜKLERİM
#36: 19 Nisan 2019, 08:06:47
İyiliğin Gücü;

Bu gün yazdan kalma bir gün...

Motosikleti aldım ,çıktım yola... Plansız gezmek gibi bir huyum var. Ve uzun yol gidiyorum..

Çam ağaçları , dağlar, virajlı yollar beni götürüyor.. Birkaç yol ayrımına  geldim, aklıma esene girdim...

Bir yol sapağında, kahve rengi tabela antik harabeleri gösteriyordu.  İçimden oraya gitmek geldi.. Kendi halinde bir harabelik göreceğimi düşünüyordum

Bu ıssız yerde, bir gişe, bir de görevli var... Giriş bileti aldım...
 
  Binlerce sene önceki insanların yürüdüğü sokaklarda yürüdüm..  Tek ben varım, başka kimse yok..  Tabelalarda yazıyor, burası tapınakmış, karşısı sokak dükkanları, daha yukarısı antik tiyatro... Evler, meydanlar..vs..

Böyle bir şehir neden yok olur ? Bir gün bizim yaşadığımız şehirleri de gelecekte antik kent olarak gezecekler mi acaba ?

Zaman nasıl geçti anlamadım.. Geç olmuş..  Acıktım..

  Bende kabahat. Yola çıkarken niye yanıma bir şeyler almıyorum ki?

 Dönüşte bir köyün içinden geçerken evinin önünde tarhana, bulgur, kabak satan yaşlı bir teyze oturuyordu.

-Teyze buralarda yemek yiyeceğim bir yer var mı ? Dedim

-Yok be evladım ! Dedi.. Bakkal var ama kapalı. Akşam üzeri açıyor. Dedi

Yapma ya .. Neyse.. dedim.

-  Karnın mı aç?  Dur bi dakika.. Deyip içeri gitti.
 
  Bir kaç dakika içinde geldi.. Ekmeğin içine otlu peynir, kızarmış biber gibi şeyler   koymuş, getirdi...

-Elcezine alır yolda yersin.. Dedi..

Şaşırdım... Ne diyeceğimi bilemedim...  Sanki ekmek istemiş gibi oldum..
 
Yemin ederim ben istemedim...   

Aldım... Teşekkür ettim...

 Korkmayın..!   Bu dünyanın devamını sağlayacak “iyiliğin gücü” hala yaşıyor..

Yola koyuldum... Köyden çıkınca vadiyi gören bir yerde çeşme buldum..  Motosikleti çektim.. Çeşmenin yanında oturdum, yedim.. Bu ne lezzet..
 Karşımda manzara, yanımda su, elimde yemek..

Ben gezmek için yaratılmışım..  Denizde veya karada fark etmez..  Seviyorum ben bu hayatı..

Dağlara karşı avazım çıktığı kadar....
“Ela gözlüm ben buuuuuu  elden giderseeeeeeeeeeem...”

Dünya güzelmiş be.....
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1631
Ynt: GÜNLÜKLERİM
#37: 19 Nisan 2019, 14:08:50
çok güzel


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1649
    • instagram
Ynt: GÜNLÜKLERİM
#38: 19 Nisan 2019, 15:02:04
Cemallettin Reis bence tüm forumların en varoluşçu yazarı, hatta çoğu varoluşçudan da varoluşçu.. Yanılıyor muyum?
  • IP logged
Akdenizli, Balıkçı

  • *
  • İleti: 594
Ynt: GÜNLÜKLERİM
#39: 19 Nisan 2019, 18:40:49
Cemalettin Reis,
Yemin ediyorum tüm ayarlarımı bozuyorsun...
Yazılarını okuduktan sonra kendime gelmem zaman alıyor...

Lütfen yazmaya devam et..
  • IP logged

  • *
  • İleti: 92
Ynt: GÜNLÜKLERİM
#40: 19 Nisan 2019, 18:49:56
Hidayet;

İnsanları gözlemlemeyi seviyorum.

Hidayet'te  bunlardan biri..

Teknenin tentelerini yaptırdığım yerde çalışıyor.  Ustasıyla kendisi, iki kişiler..

Askerden geleli üç sene olmuş..

Yakındaki köylerden birinde yaşıyor.. Eski bir motosikleti var.  Onunla işe  gidip geliyor.
Motosikleti bazı viteslere girmiyor.

Bu gün yanına uğradım. Öğle yemeği yiyordu.. Ustası yoktu, yalnızdı.

Masaya desenli bir mendil açmış. Evden getirdiği dolma ve cacığı yiyordu.
Ekmek evde yapılma. Beni de buyur etti.. Karnım toktu.. Sadece ekmekten biraz  yedim..

- Evlimisin Hidayet ? Yemekler evden gelme... dedim.

- Yok abi yaa.... dedi.   Yemekleri annem yapıyor...

- Evlenmeyi düşünmüyor musun ?

- Düşünüyorum da kız bulamıyoruz.  Dedi

- Nasıl yani..? Sizin köylerde kız mı yok ? Hele senin gibi işinde gücünde çalışan, düzgün birine..

- Annem durmadan arıyor.. Ama çoğu kız “Benim sevdiğim var.” deyip geri çeviriyor.    Dedi.

-  Senin sevdiğin yok mu ? Dedim..

- Yok abi,  hiç olmadı.. Biz hep işte, güçteydik..  Dedi.  Sonra;

- Geçen gün birini bulduk, çok takı istediler........ olmadı.   Dedi.

Çok takı istediler ha..!  Ne kadarda kabullenmiş. Normal bir şeymiş gibi söylüyor.

Bu çocuğu iki bileziğe mi sattınız?

Yemeğini yerken bir süre onu izledim.   İçimden şunlar geçti ;

Ey kızlar !  Öyle havalı, dar paça pantolonlar giymiş, saçları son moda, ağzı laf yapan,
doğru düzgün işe bile gitmeyen züppelere  kanmayın...

Böyle düzgün çalışan, annesinin yaptığı yemeği işyerine  getirip yiyen, Hidayet gibi gençleri bulun.. 

Emin olun böylesi sizin için çok daha iyi...
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1165
Ynt: GÜNLÜKLERİM
#41: 19 Nisan 2019, 23:45:40
Bu hafta başı Babakale’den dönüşümde Bursa’da otobüs değiştiriyorum. 16 numarada tekli koltuktayım. Ben den sonra binen 25 yaşlarında bir genç panik bir ses tonuyla 19 numarayı arıyor. Hemen arkamdaki yeri gösteriyorum. Sanki madde bağımlısı birisi gibi...  Muavinden telefonunu isteyip annesini arıyor. Otobüsün koltuklarındaki TV'ler çalışmıyor. Bizimki ısrarla muavinden kulaklık istiyor.  Sürekli bir şeyler istiyor. Huzursuz olduğu belli. Ben de yorgunum. Daha sakin bir yere geçip uyuyakalıyorum.

On- on beş dakika sonra seslerle uyanıyorum. Arkadaş koridorda bayılmış. Yardımcı şoför ve sağlıkçı olduğu anlaşılan bir genç kız müdahale ediyorlar. Genç, ayılıp yerine geçiyor. Önlerden 60 yaşlarında sempatik bir hanım gelip onunla konuşuyor ona şefkat gösteriyor. Genç çok mutlu oluyor. Rahatladığı belli. Babasının yeni vefat ettiğini iş aramak için geldiği Bursa’dan acilen İstanbul’a döndüğünü. Aslen Mardinli olduğunu, babasının ev sahibine 750 TL  borcu olduğunu, ödemezlerse annesinin evden atılacağını anlatıyor. Ama konuşması bozuk olduğu için bunları 10 dakikada zar zor anlatıyor. Otobüsteki yolcuların yardım edip edemeyeceğini soruyor. İlaçlarının bagajda bavulunda olduğunu söylüyor. Kadın çok etkileniyor. Yardımcı şoföre anlatıyor. Az önce gence acıyan bütün yolcular bir anda tepki göstermeye başlıyorlar. Kimisi alaya alıyor. Kadıncağız yalnız kalınca ısrar etmiyor. Yardımcı şoför gencin yanına gelip yadım istediği için onu azarlıyor. " Dilenmeye utanmıyor musun?" diyor. Genç arkadaş, Pendik’e gidecek. Gebze otogarına gelince onu indirip servise bindiriyorlar. Çocuk gittikten sonra herkes arkasından dalga geçiyor. Otobüsü beklerken birilerinden mont istediğini sonra bir yerden mont bulup bu sefer sigara istediğini anlatıyorlar. Bayılmasının numara olduğu konusunda delillerden bahsediyorlar. Hepsi baştan anlamışlar zaten sahtekar olduğunu. Kahkahalar, gülüşmeler...

Ben en baştan beri hiç karışmıyorum. Başlangıçta varlığı beni biraz tedirgin etmişti ama sonra hikayesi yalan da olsa inanmak istedim. Gerçekten yalancı da olsa gariban bir hali vardı. Yardımcı olsak ne olurdu. Sonunda müdahale eden sağlıkçı kız beni işaret ederek “abi baştan anlamıştı hiç bir şey söylemedi “ gibi bir şeyler söyleyince dayanamayıp “yeter artık garibana yardımcı olmadık arkasından  konuşmayalım” diyorum. Bayan şefkatle göz göze geliyoruz. Bana da şefkatle gülümsemesi içimde bir mahcubiyet hissi uyandırıyor. Ondan sonra otobüs sanki o genç hiç olmamış gibi Dudullu’ya doğru devam ediyor. Başka sohbetler filan.

Bu günlükleri okurken aklıma o gece geliyor. Anadolu’da böyle bir şey olmaz herhalde diye düşünüyorum. Biz İstanbul insanları gerçekten çok acımasızız. İnsanlara güvenimiz sıfırın altında. Zayıf birisini görünce bir anda değişiyor ve  onu yok etmeye çalıyoruz. Aklıma Lars Von Trierin yönettiği Dogville filmi geliyor. Allahtan işim gereği ben de Anadolu’ya çok seyahat ediyorum. O güzel insanlarla bir şekilde karşılaşıyorum. Onlar bana kendi ruhumdaki kirlenmeleri de fark ettiriyorlar. Böylece arınmaya çalışıyorum.

  • IP logged
« Son Düzenleme: 19 Nisan 2019, 23:48:08 Gönderen: Mücahit Karabaş »

  • *
  • İleti: 92
Ynt: GÜNLÜKLERİM
#42: 20 Nisan 2019, 08:11:49
Tahammülüm kalmadı;

Bu gün hiç tadım tuzum yok.. Sebepsizce keyifsizim.. Ne tekne, ne motosiklet bu gün  gündemimde değil.

Hayatımda hiç bu kadar boş kalmamıştım. Bütün ömrü çalışmakla geçmiş ben ilk defa zaman nedir, sorumluluk nedir bilmeden yaşıyorum..

Meğer içimde korkunç bir haylazlık varmış..

Kasabanın uğrak olmayan yerlerini geziyorum.. Saçma sapan pasajlara girip eski ayakkabı tamircilerini izliyorum.. Sadece pantolon paçası ve küçük işler yapan terzilere bakıyorum..

Yukarılara çıkıp , kasabanın kenar mahallelerini geziyorum.. Bu fakir mahallelerde sokağa asılan çamaşırların altından geçiyorum.. Sokaktan bağıra çağıra çocuklarını toplayan kadına bakıyorum..

Bazı yerlerde ne kadar fakirlik var.. Sobanın borusunu pencereden çıkarmışlar..

Evlerin aralarındaki boş arsalarda güvercin kümesleri var. Demek buralarda güvercin beslemeyi sevenler var.
Şimdi dikkatimi çekiyor, zengin semtlerde hiç güvercin besleyen yok.    Tuhaf di mi?

Biraz  yukarıda evler bitiyor. Kasabanın sonu.. Sonrası boşluk.. Tek tük ağaçlar, çalılar..  Sağdan soldan getirilip atılmış bir sürü ıvır zıvır.... Kırık klozet, yayları çıkmış yatak, ayakları kırık eski koltuk............

Tepedeki taşa oturdum. Aşağıya bakıyorum. Önümde hayata tutunmaya çalışanların dünyası var...

Yaşlı, zayıf biri bastonuna dayanarak patika yoldan bana doğru geldi.  Yaklaşınca fark ettim..

Selam verdi, yanımdaki taşa oturdu.. Bir süre nefes aldı.. Nefes alırken zorlanıyor.

Daha sonra;

-Ne ediyon buralarda?  Dedi.
-Hiç... dedim.. Öyle dolaşıyorum..
-Buralı değilsin belli.  Nerelisin?
-İstanbul.. Dedim.   

Cebinden tabakasını çıkardı bir sigara yaktı.

-Buralar eskiden ucuzdu amma şimdi iyi para ediyor.. Dedi.

İyi para nedir?  Bu sefalet mi iyi para ediyor? Senin paradan başka derdin yok mu? Parayla  n'apacaksın?   Beş yıldızlı hotellerin havuz başında şampanya mı patlatacaksın?

   Tokat'lıymış.. Aşağıdaki iki katlı gecekondu onlarınmış. Kapının önündeki kırmızı şahin araba büyük oğlununmuş.. Nefesi arada sıkıştırınca oğlu arabayla onu doktora götürüyormuş.. Övünüyor..

Sakalın bir haftalık...!  Ağzında doğru düzgün diş kalmamış..!  Zor nefes alıyorsun, hala sigara içiyorsun.!

Yeter be!

Fakirlikten de, cehaletten de gına geldi..
  • IP logged

  • *
  • İleti: 235
Ynt: GÜNLÜKLERİM
#43: 20 Nisan 2019, 13:47:24
Bu güzel başlığı dağıtmış olmak istemem. Ancak yazacaklarım bu başlıkla da ilgili.
Zaten Cemalettin kaptanım akşama kadar bir şey yazmaz, fırsattan istifade araya gireyim.
Başlığı da canlı tutmuş oluruz böylece.
Mücahit'in otobüste yaşadıklarını okurken kendimi orada farz ettim ve hangi düşüncede olacağımı
 kendime sordum.
 Yaşadığım geçmişi düşündüm ve eski dilencileri gözümün önüne getirdim. Çok eski paltosunun, yıpranmış omuzuna, çaprazlamasına asılı, heybeye benzer bir torbası olurdu. Kapıyı tıklatır;
- Allah rızası için bir sadaka derdi.
Para çok nadiren, daha çok bir parça ekmek veya biraz yiyecek verilirdi.
- Allah razı olsun deyip giderdi.
''Allah razı olsun '' cümlesini ilk onlardan duymuştum. İyiliğin tek karşılığının ''teşekkür ederim''
olarak  biliyordum. Neyse, zaman içinde  dilencilik de birçok şey gibi yozlaştı. Toplumsal çöküş
her alanda yaygınlaştı. Çöküş bir obruk gibi allta oluyor ve bizler bunun büyüklüğünün farkına
varamıyoruz. Birden bire oluyor.
 Ancak toplum bilimciler ve tıp insanları bunu daha açık görebiliyorlar.
 Ben, o gencin zayıf birisi olduğunu değil, sahtekar olduğunu düşünenlerin tarafındayım.
Belkide bende, toplumsal çöküşün acı sonucu olan ''birbirimize güven'' duygusu azaldı veya yok
oldu.
Bak Cemalettin Kaptan da Fakirlikten ve cehaletten bıktığın yazmış. Hatta tahammülü kalmamış.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 92
Ynt: GÜNLÜKLERİM
#44: 21 Nisan 2019, 08:51:12
Melankoli;

Dışarıda yağmur yağıyor.. Bardaktan boşanırcasına..  Teknenin içinde yağmur sesi daha çok oluyor.. Sanki şelalenin altındaymışım gibi.. Dört tarafım zaten sularla çevrili...

 Bu kadar su gökte ne arıyor?  Gökyüzünde deniz mi var ?

 Bütün gün devam etti.. Dışarı çıkmanın imkanı yok..  Küçücük teknenin içine sıkıştım kaldım..

Saatlerce içeride kitap okudum, gitar çaldım, çay demledim, sudoku, satranç çözdüm....

Şu an gece yarısı..  İçeride loş bir ışık var.. Aydınlanma için küçük bir  lamba yakıyorum.. 

 Bir fincan filtreli  kahve yaptım.. Yanımda..   Kokusu burnuma geliyor..
 
   Kahve içmeyi çok seviyorum..

Bilgisayarda yine o sevdiğim  “gitar konçertosu" çalıyor..  İçimde bir hüzün var..  Çok derin.. Gözlerimde damlacıklar birikiyor...

Ağlayan erkeklerden nefret eden ben, gitgide sulu gözlü biri olmaya başladım.

Sebep?

Sebep yok.. Bir melankoli işte.. Gelip geçici..

Ama beni buna hazırlayan etkenler var.. 

Gece... Karanlık...Soğuk.... Yağmur... Loş ışık..  Kahve.. Okuduğum kitabın son bölümü... Dinlediğim konçerto.. Yalnızlığım.. Bir de benim duygusal yanım..

  Şimdi buradan yüzlerce kilometre uzakta lüks restoranlarda, sinema salonlarında, avm lerde ışıklar içinde olan insanlar aklıma geliyor..

"Kim bilir ne mutlu insanlardır." Diye düşünüyorum..

Yani ben hariç herkes mutlu.. Olabilir mi böyle bir şey..?

Melankoli böyle bir şey demek ki..
  • IP logged

 
Yukarı git