Efendim yazacak çok şey var, selametleyenler uğurlayanlar, karşılayanlar, yol üzerinde bekleyenler, ne güzel bir on gündü. Herkese teşekkür ederek bu güzel günleri yazıya dökmeden önce vaziyetimizi özetleyen şu diyaloğu yazmak istiyorum.
Malumunuz bu İstanbul Challenge e katılan tekneler Bodrum'dan gelmişler, kaynaşmışlar zaten birçoğu birbirlerini çok iyi tanıyorlar. Biz ise nerden nasıl dahil olduysak çıktık geldik Cumartesi günü Fenerbahçe marinaya. Pazar günü ise forumda paylaştığımız üzere birlikte bir kahvaltı yaptık. Dostlar bizi uğurlamaya geldiler. Necip Bulut, Ersin Böke, Kemal Gündüz, Melih Keskin, Enes Save, Oğuzhan Oğuz ve diğer uğrayan dostlar. Şu diyaloğun geçtiği sırada iskelede Enes Abim var, diğer dostlar da duvarın üzerinde oturuyorlar.Daha sonra farklı diyaloglarımız olacak arkadaşın biri sordu.
- siz bununla mı katılıyorsunuz? Bodrum'a kadar gelebilecekmisiniz?
- Evet bununla katılıyoruz, Bodruma geliyoruz, arkadaşımız Yalıkavak Marinaya Müdür oldu ona hayırlı olsuna gidiyoruz, yarışta bahanesi oldu işte.
- yok canım, şaka yapıyorsunuz.
- Yo hayır daha önce Kıbrıs'taydı oraya da gitmiştik.
- Denizden mi?
- Evet ama bu kayıkla değil.
(Tabi ki adamcağız inanmadı konu değişsin diye başka soruya geçti.)
- Kaç metre bu?
- Dokuz ama su hattı boyu 8,30.
- Nedir bu tekne?
- Baba 30.
- adımı Baba 30?
- Yok Abicim markası Baba 30 ismi Baba Tunca.
- A Türk Malımı bu? Nere yapısı?
- Yok Abi bu Amerikan Üretimi, Tayvan da yapılmış, Robert Pery dizaynı bir tekne bu.
- Kaç kişisiniz?
- Dört kişiyiz.
- Ama zor olmaz mı bu tekneyle dört kişi, çok zorlanabilirsiniz.
(Ben artık dayanamıyor ve diyorum ki.)
- abi şu iskele deki adamı görüyormusun.
- evet görüyorum.
- Hah işte en normalimiz o adam.
- Nasıl yani?
- Botla hiç karaya çıkmadan İskenderun'a mı ne gitti geçen sene.
- Adamcağız hiç bir şey daha sormadan uzadı gitti.
Yadırgamadım çünkü diğer teknelerin sadece 3-4 tanesi 15-22 metre arasındaydı. Diğerleri 36-46 metre arasındalardı. Sonradan Abimizle bayağı sıkı fıkı olduk, bizi defalarca tebrik etti.