İlk günün acemiliğini atlattıktan sonra biraz kendimize geldik bu arada bir çok kişi tarafından fark edildik. Ertesi gün start kaçta diye sorup soruştururken bilgi geldi. Start saat 12:00 de Marmara adasına 18 mil Kala İmralının batısında bir yerlerde olacakmış. Biz tabiki şok olduk, çünkü biz bu etapların tamamı yarış diye biliyorduk. Böyle olunca her şey altüst oldu. Çünkü bizim makine seyir süratimiz ortalama 5,5 mil. Vaktinde orada olabilmek için gece 3-3,5 arası yola çıkmamız gerekiyordu. Zaten bundan sonraki her gün neredeyse bu tempoyu yaşayacaktık. Her gün 40-45 mil yol gidip sonrasında 20 mil yarış. Birde yarışlar hep guletlerin yürüyebileceği şekilde apaz olarak başlatılıyor, hiç orsa yok, bu nedenle gövde hızına endeksli bir yarış modunda oluyor. Neyse efendim bu şoku atlattıktan sonra hemen plan yaptık erkenden yatıp gece 3te kalkıp 3,5 ta yola çıkacaktık. dediğimiz gibi de yaptık verilen koordinatlara gitmek üzere tam vaktinde yola çıktık.
Bundan sonra her gece sabaha karşı vardiyalı olarak bu şekilde olacaktık. Yorucuydu ama çok keyif aldık.
Rüzgar poyraz ve bir gün öncesinin ölü dalgaları var. Çabucak trafik ayrım düzeninin güneyine geçerek yolumuza devam ettik. Ay karanlığı var ve deniz balıkçı dolu, sabaha kadar epey yol almışız, gün ışıdıktan sonra hakem teknesi ve komite teknesi bize yetiştiler. Bizde onların peşi sıra start noktasına devam ettik. Keyfimiz yerinde kahvaltımızı yaptık, vaktinde orada oluyoruz.
Kahvaltı hallerimiz,
Yolculuk boyunca hiç aç kalmadık ve üşümedik , kumanyamız fazlasıyla boldu, bol bol fırın kullandık.Uzun seyirlerde, denizin ortasında sıcak bir şeyler yemek kadar güzel bir şey olamaz.
Birde bu seyri normal bir İstanbul Bodrum Yolculuğu yada tekne transferi gibi düşünmeyin çünkü şartlar ve durumlar çok başkaydı. 40 metre üzeri teknelerin temposuna uyulmaya çalışılan bir seyirdi. Sadece seyir kısmı olarak ta düşünmeyiniz konaklama bile başka bir şey. Çünkü bu büyüklükte tekneler herhangi bir yerde alarga kaldığında Liman konforunda oluyor ve herkes istediği gibi dinlenebiliyor , bir nevi gemi yani.
Ufukta diğer teknelerde görünmeye başladılar. Yetkililer start hattını oluşturdular. Neredeyse 100 metre derinliğe şamandıra attılar. Bu sefer biz hazırlıklı olduğumuz gibi , komite botunda çok hazırlıklı, start işlemleri nizami yürütülüyor.
Sonunda yarış başladı, finish Asmalı Feneri. Yine Apaz ve rüzgar yüksek. o koca tekneler yine yürüdüler. Bizde tempoya ayak uydurmak için yine Spinnaker ile gidiyoruz. Bizim de hızımız yüksek. 20 millik yarış neredeyse 3 saat olmadan bitiverdi. Yine iyi dereceyle tamamladık yarışı ve ratingimiz bir tık daha yükseltildi. Sağlık olsun ne diyelim bu bizim yarışımız değil ki. zaten bizim teknemiz yarışabilecek bir tekne değil. Ama buna rağmen tekneyi gövde süratine yakın süratlerde her havada götürebiliyoruz.
Yarış bitince teknelerin bir çoğu Asmalı'da kaldılar. Bir kısmı alarga da demirledi, sanırım bir kısmı da içeri girdi. Burada biz müsade istedik çünkü bir sonraki günkü etap Babakale den başlayacaktı ve Babakale bizim için 24 saatlik yoldu. Bizim sayemizde grubu Çanakkale inişin de serbest bıraktılar. Bir kısmı Gelibolu'ya devam etmiş. Biz önce Marmara Adsına gitmeye karar verdik bizimle birlikte nispeten küçük olanlardan bir kaçı da geldi. Bizim niyetimiz Marmara 'da yemek yemek ve Öcal Abiyi ziyaret etmekti. Malum adanın yeni sakini olur kendileri.
Bir kaç telefon trafiğinden sonra Öcal Abi bizi ana iskeleye aborda etti. Marmara adasında değişiklik var. Ana limandaki o güzel kahve falan kaldırılmış. Hava limanı kulesi gibi bir balıkçı kooperatifi binası falan yapılmış. Biz hemen kayığı kapatıp düştük bir restaurantın yoluna. Öcal Abi'de kayığına yeni yaptığı lakerdalardan almaya gitti.
Marmara Adası Hatıramız
Sezon olduğu için Ada da her balık var ve biz yorgunluğun üstüne güzel bir ziyafet çektik. Öcal Abiyle hasret giderdik. Öcal Abi orada fenomen olmuş , balık tuzlamış, lakerda yapmış, özel brendisinden komşu balıkçılara ikram etmiş, ondan için Adamın biri takma dişlerini denize düşürmüş, iki günde kendisine gelmiş falan . Hikaye bol keyifle dinledik çok güldük epeyce de birlikte vakit geçirdik.
Marmara Adasında Öcal Abiyle birlikte geçirdiğimiz hoş vakitlerden sonra , gece seyri ile Çanakkale 'ye gitmek üzere yola koyulduk Plan Babakale yolculuğunu ikiye bölüp Çanakkale de biraz dinlenmek.
İlk vardiya Burak 'la bende. Zello da Böke, Enes ve Mücahit Reisler var. Sohbet ediyoruz. Böke rotamızı soruyor, Ben de Trakya kıyısına geçip her zaman yaptığımız gibi oradan geçeceğimizi söylüyorum. Böke ' de burada diyorki hiç geçme , ben bu sene direkt Çardağa doğru indim rahat etti diyor. Eğer hava müsaitse değerlendirin diyor. Biz de çok kısa sürede değerlendirip Böke'nin önerisini uygulamaya alıyoruz. Böylelikle iki kez seperasyonu geçmemiş oluyoruz. Hava çalkantılı ama çokta rahatsız olmuyoruz. Omurga salma ve karpuz kıç teknenin faydaları. Boyuna salınıyor hiç aykırılamıyor ve insanı rahatsız etmiyor. Normalde deniz tutan bir çok insanı da bu tarz teknelerde deniz tutmayacağını söyleyebilirim.