Evet Sakız Samos etabı için yine gecenin bir vakti yola çıktık. Bu sfer demir atıp kıçtan kara olmak zorunda kalmıştık. Bilmediğimiz bir liman, bir şeye takmadan demirimizi alabilmek için hepimiz dua ettik desek yeridir. Sonuçta sağ salim demirimizi aldık, derinlikte biraz fazlaydı kaloma da 60 metre verilmişti. Hatta Mustafa Abi sorun yaşarsak diye demiri ve zinciri feda etmenin yollarını bile düşünmüş. Ama limanın içi o kadar endişe vericiydi ki demirimizin sağlıklı bir şekilde gelmesine çok sevindik. İyi ki çıkmışız , çıkmasak saat sabah beşbuçuğa kadar çıkış vermeyeceklermiş. Çünkü 4-5,5 arası iki büyük yolcu gemisi manevrası varmış bu yüzden giriş çıkışı durduracaklarmış. İyi zaman da kaçtık oralardan yani.
Yolumuz yine epeyce var bu sefer ki etabı Doğanbey Burnundan başlatacaklar. Yine Apaz ama bu sefer hava daha sert, etap da uzun , bizim aleyhimize bir durum. Koca tekneler gövde süratlerine çıkabilecekler ve bu bizden çok daha yüksek hızda gidebilmeleri demek.
Bu gün balık tutalım istedik. Dün akşam Sakız da bir marin malzeme dükkanı bulmuştuk. Oradan fırdöndü de almıştık. Hemen kurduk düzeneği. Bizim Burak sevmiyor bu balık işini. Bu oltayı arkamızda unuturuz falan diyor. Biraz gittikten sonra hemen bir tane bir şey asıldı fakat alamadık. Tamamen benim hatamdı. Çünkü çıkrık denen modern aleti ilk defa görüyorum. Frenini tamamen boş bırakmışım, anladığım kadarıyla biraz sıkı olması lazımmış. Balık iyice köstekleyince freni yavaş yavaş bırakması gerekiyormuş.Zaman içinde öğrendim. Peşi sıra ikinci geldi hemen aldık vurduk satırı. Biraz kuyruğundan bağlayıp dümen suyunda çektik temizleyip attık buzluğa.Baktık çok balık tutulacak gelecek balıkları salıvermeye karar verdik. Ardı sıra gelenleri Mustafa Abi saldı denize.
Mustafa Abinin Balıklarla olan diyaloğu
Burağın tabiriyle balık denize dönünce arkadaşlarına diyordur. Yukarıda bi adam vardı önce boğazımı sıktı sonrada öpüp geri bıraktı diye. Bu arada balıkçılık günlerim aklıma geldi. Ağdan ilk çıkan balığı alnından öper atardık güverteye selam olsun o günlere.
Neyse efendim balık , kahvaltı falan derken yaklaştık DoğanBey Burnuna , bu arada diğer tekneler de yetiştiler. Hava iyice sertledi.Bizi geçenlerin bir kısmı Doğanbey koyuna demirlemişler. Biz de en son buraya Tayo-Mar ile Burak ,ben ve Böke girmiştik. Hatta bir günübirlik Gulet teknesinden yemek almıştıkta paramızın üstünü getirmemişti.
Ben bu koya girerken oltayı harbiden unutmuşum. allah'tan Burak farketmiş toplamaya başlamış bile. Bu arada Koya giriyoruz yolda bizi geçen bir sürü tekne demirlemiş ve insanlar yüzmeye başlamışlar. Biz aralarından geçiyoruz , insanlar bize yine garip garip bakıyor, kendi aralarında muhtemelen konuşuyorlardır, yine geldi bunlar , bak bak sırtıyı da unutmuşlar diye . Bu sırada Burak bu bir yere takıldı diyor, bende yardıma koştum yine çektik değişik bir balık. Tam da bu sırada teknelerin bordasında gemiciler balık tutmaya çalışıyor biz balıkla boğuşuyoruz. Şaka gibiyiz, zaten millet bize hafiften garip bakıyor. Gerçi kabul etmek lazım bizde biraz garibiz.
Sonunda koyun en dibine gittik en rüzgarsız yere demirledik. Dışarıda kıyamet kopuyor içeride yazdan kalma bir gün. Yarışın başlamasına daha bayağı vakit var, erken geldik keyfini çıkartalım. Bendeniz atlar hemen suya, deniz o kadar güzel ki. Bu koyda ikinci defa yüzüyorum, her taraf balık dolu, tur tekneleri olmayınca heryer tertemiz. Yüzdüm çıktım karaya , biraz yürüdüm kendime geldim, her şey harika. Zaten denizin yüzü insan dolu ,herkes atlamış suya.
Sonrasında ekip disiplinimiz gereği herkesten önce starta hazırlandık, usturmaçalar ve benzeri herşey toplanıyor, hiç birşey düşmeyecek şekilde içerisi neta ediliyor, uçacak düşecek hiç bir şey bırakmıyoruz . İşin doğrusu da bu bütün yarış boyunca sadece iki bardak kırıldı, onlarda düşmeden dolayı değil, dökülen , akan, devrilen , uçan hiç bir şeyimiz olmadı. Biraz bu psikoloji fazlaca hazır olmamızı sağlıyordu.
Geldik start hattına , ölçtük biçtik, hava bayağı sert, bizim için keyifli seyir havası ama , bize yarış havası değil. Bu sefer belki ratingimizi düşürürler diye yolu uzatalım diyoruz ama nafile yine aralarda bir yerlerde gidiyoruz.
Efsane startlarımızdan yine biri işte,
Devasa teknelerin arasından ayrılda gel vaziyetlerimiz
Görüldüğü gibi riskli durumlar, ama dümenci efsane , öyle bir sıyrılıyoruz ki aralarından ders niteliğinde
Her startta böyle sıyrıldık aralarından, ama hava yükseldikçe , rüzgar arttıkça , bu sert havalarda da ortalarda bir yer edindik kendimize.
Bugün kü etabın yarısından sonra simetrik balonu topladık, cenova trinket kombinasyonuna geçtik. Yapılan değerlendirmelere ve Leo'nun bilgilendirmesine göre Baba Tunca'da Spinnaker kullanım üst sınırı yarışta 22 knot , cruise da 18 Knotlar mış . Çünkü bundan sonraki rüzgarlarda tekne gövde süratini aşıyor, bu yüzden kapatılması gerekiyor. Biz zamanında topladık ve konforlu seyre devam ettik ama bir sürü balonu yırtılan oldu.
Samos'a da vakitlice geldik. Bu etapta çok gerilerdeydik ama yine bir sürü teknenin önündeydik. Bir de finishe yakın, bir kaya parçası etrafından dönüş ve kısa bir orsa vardı. Buradan dönemeyen tekneler oldu. Çünkü hava iyice sertleşmişti.
Samos'un Limanına girdik . Liman berbat durumda, kirlilik ,lağım kokusu had safhada, soluganı sormayın kayık parçalanacak neredeyse . Mecbur demir attık ve kıçtan kara olduk. Tekne yi güvende hissetmedik ve hemen yanımızdaki grubun en nazik insanlarla dolu guleti Büyük Yunus'tan koltuk aldık. Sağolsunlar bize her yerde selam verdiler ve sohbet ettiler. Bir de Miho Teknesi Murat Bey ve Silvermoon Teknesi Ahmet Abi ile ekibi varki onlardan en son bahsedeceğim.
Leo daha önce bu adaya gelmiş burada rehberimiz o oldu. Telaşeden iskeleye bakmamıştık. Aman allahım , oda ne? Diğer adalarda hiç mülteci yokmuş, hepsi buradalarmış aslında. Maalesef zor durumdalardı, artık ne kadardır oralardalarsa, gelen teknelere resmen saldırıyor vaziyetindeydiler. Yüksek sesle Samos hakkın da küfürler savuruyorlardı. Hem üzücü hemde ürkütücü bir durum. Kimse bu durumda olmak istemezdi sanırım. Şu insanlar ne kadar kötü diye düşünmeden edemiyor insan. Koca dünyayı paylaşamıyoruz.
Karaya çıkınca önce toplu olarak gümrüğe gittik ve çıkışlarımızı yaptık, artık yurda dönüyoruz. sonrasında biz ayrıldık ve başladık kordon boyu Leo'nun peşi sıra yürümeye. Epeyce yürüdük ve iki katlı bir evin girişinde pizzacı olarak işletilen bir yer bulduk. Müşteri falan yok sezon bitmiş sayılır. Karı koca asmanın altına oturmuşlar televizyon seyrediyorlar. Neyse biz rahatlarını bozduk. açız biz dedik, o kadar mutlu oldular ki ne yapacaklarını bilemediler. Biz o varmı bu varmı derken, vakit varsa her şeyi yaparız dediler. Bizde de bu gün vakit bol, wifi de var. Kurulduk yine en rahat köşeye. Bu sırada kadıncağız fırını yaktı adam markete koştu. Muhtemelen bu gün tek müşteri biziz. Seyahatin en güzel ve nezih yemeklerinden birini yedik. Adaya özel kendi yapımları içecek ve yiyeceklerden ikram ettiler. Her şey çok güzeldi, Samos'un tüm kötü görüntüsünü unutturdu. Geç saatte ayrıldık oradan ve tekneye gelip yarınki seyrin şokunu yaşadık. Sabah 45 mil Didim taraflarına biryere start hattına gideceğiz. Ondan sonra Yalıkavağa 25 mil yarışacağız. Hadi hayırlısı bakalım. Selametle