Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Devekuşu nun Seyir Defteri 2018

  • *
  • İleti: 1240
  • Selamlar
Ynt: Devekuşu nun Seyir Defteri 2018
#45: 14 Kasım 2018, 06:30:39
Hoşgeldiniz İsmail abi


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

  • *
  • İleti: 36
Ynt: Devekuşu nun Seyir Defteri 2018
#46: 16 Kasım 2018, 19:11:04
  Karaburun ve Çeşme yi geçmenin benim için zor etaplar olduğundan bahsetmiştim. İki gün hava nın rahat olacağı bilgisini edindikten sonra 30.Haziran. 2018 Cumartesi günü sabah 5.30 da Karaburun Yeni liman dan hareket ettim.

  Hedefim yaklaşık 28 Dm güneydeki Çeşme idi. Hava da veya bende bir terslik olursa diye kendime arada girebileceğim yerler belirledim. Bunlardan biri 12 dm uzaktaki Eğri liman, 20 dm uzaktaki Kara Adanın güney koyları, 24 dm sonra Gerence koyu veya Ildır idi. 24 Dm mesafedeki Gerence veya Ildır ı  kaçış yeri olarak düşüneceğine 4 dm daha git Çeşmeye ulaş diyor olabilirsiniz, ancak asıl mesele Sakız(Chios) ile Çeşme arasına girebilmek. Ki öyle de oldu.

  Saban erken saatlerinin verdiği sakinlikle Eğri Limanı geçmiş, rotamı Kara Ada ile Çolak Burnu arsından Toprak ada ya doğru çevirmiştim.Kara adanın kuzeyine kadar rahat gelmiştim ama, ögle saatleri yaklaşıyor yavaş yavaş  rüzgar ve dalgalar  kendini hissettiriyordu. Kara adanın yanıbaşına kurulmuş olan balık çiftliklerini geçerek güneye doğru yoluma devam ettim.

   Kara adanın güney koylarından birine özellikle batıda olan koya girmeyi düşündüm. Daha sonra da Çeşme ye bir şey kalmadı. bir saat daha gitsem varırım diye düşünerek devam etmeye karar verdim.

   Kara ada nın koruması bittiğinde Yukardan esen rüzgar ve kaldırdığı dalgalar Devekuşu nu iskeleye yatırarak sürat kazanmasını sağladılar. Gayet güzel gidiyordum. Her metrede rüzgar sanki bir borunun içinden üfler gibi hızını arttırıyordu.

   Ucburunlar ın ucundaki kayalıklardan kurtulmak için,Uzun ada nın güneyinden çıkmayı planlıyordum ama ha bire kayalıklara da yaklaşıyordum. Büyük bir yelkenli kuzeyden gelerek, Kara Ada ile Uzun adanın arasından  tam arma  ıldır körfezi ne doğru yol aldı.

   Önümdeki kayalık bölgeyi tam olarak bilmiyordum. Yelkenle aralardan geçmekte başarılı olamayabilirdim.Bu şartlarda burnu dönmeye çalışıp Çeşme gitmeyi kendimce riskli bularak iki dalga arasından geri döndüm. Yani Çeşme ile Sakız adası arasına giremedim. En güzeli sabah erken saatte karıncalar su içerken geçmek.  Devekuşu nun armasının en çok sevdiğim tarafı  sadece dümen ile dönebilmek.  Ana yelkeni dönüş esnasında biraz boşlayarak dümeni döndürdüğümde, mizana kendini hemen rüzgarın yönüne göre atıyor, ardından ana yelken ıskotasını kasarak kendime yeni bir rota tutabiliyorum.

    Rüzgarı geniş apazdan dalgayı da kıçtan alarak Ilıca Koyu istikametine hızla yol alıyordum. Navionix ten harita kontrolu yapmak için telefonuma baktığımda hızımın 5,2 ila 6  bazen 6.5 dm aralığında gidip geldiğini de görmüş oldum.

    Sancağımda Top burnunu bordaladıktan sonra kıyıya yanaşmaya başladım ve hızım da düşmeye başladı. Kararım Dalyan koyuna girmekti. Daha ileriye gidersem sabah erken de çıksam Ucburunlara kadar geçireceğim zaman kaybından dolayı tekrar Çeşme boğazında sıkışabilirdim.

   Dalyankoyu na geldiğimde yelkeni indirmek için rüzgara döndüm. Yelkeni indirip bumbaya sarana kadar bir de baktım ki Dalyan girişinden aşağıya doğru sürüklenmişim.  Çalışır durumdaki motora yol vererek Dalyan koyu girişinin kuzeybatısındaki kocakarı plajı olarak isimlendirilen yerde  2 mt ye demir attığımda saat 14:00 olmuştu.

   Denize girmeyi hak etmiştim. Sudan çıkınca tenteyi gerdim. Buz çantasına dün akşamdan koyduğum buzların tamamı erimemişti. Ayrıca içindeki her şey de  hala soğukluğunu muhafaza ediyordu...
  • IP logged

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı
Ynt: Devekuşu nun Seyir Defteri 2018
#47: 16 Kasım 2018, 23:00:18
İsmail Abi, o Dalyan Koyunda solugan falan oluyormu, bir de koyun güneyinde fiyort gibi bir yer  var, oraya tekne falan girebiliyormu?
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 36
Ynt: Devekuşu nun Seyir Defteri 2018
#48: 17 Kasım 2018, 00:12:55
   Karaburundan sonraki hedefim Çeşme olmasına rağmen Dalyan Koyu nda kalmıştım. Pazartesi hava sertleşecekti ve benim demirlediğim plaj dışında bir yere varmam lazımdı. Bu Çeşme olur, Alaçatı olur,Sığacık olur veya bunların arasındaki herhangi bir koy dahi olabilirdi.

   Güneş daha doğmadan motoru çalıştırıp yola koyuldum. Çeşme boğazına girmeden önceki kayalıkları navionix yardımıyla geçtikten sonra rüzgar olmamasına rağmen ana yelkeni açtım. Bu bölgedeki kayalıkların birçoğu belli olmuyor. Derin su kesen teknelerin kardinallere dikkat ederek özellikle uzun ada istikametine çıkarak geçmelerini öneririm.

  Güneye doğru ilerleyerek, nasıl olup ta bizim karasularımızda kalmış olan  Boğaz adası ile beyaz burun arasından geçerek Çeşme boğazını çıktım. İskelemde Alaçatı ve Dümbelek adasını geçerek  Sarpdere koyuna geldiğimde Özkan Gülkaynağı arayarak onun Teos ta çıktığı yere bağlanıp bağlanamayacağımı, bu konuda bana yardımcı olmasını rica ettim. Marina müdürüyle konuşmuş, onun yerine çok cüz i bir bedelle bağlanabileceğimi bildirdi.

  Teke burnuna yaklaştığımda çoktan öğlen olmuş ve batı esmeye başlayarak Ege nin açıklarından getirdiği dalgaları sancak bordoma vurmaya başlamıştı. Burnu döndükten sonra rüzgarın ve dalganın arkamdan gelmesi dalga açısından beni rahatlatıp hız kazanmama fayda sağlasa da kıçtan aldığım rüzgarla pupa seyirde dümen tutmam zorlaşmıştı.

  Rotamı biraz kuzeydoğuya çevirerek rüzgarı genişapaz almaya başladığımda dümen tutmam az da olsa rahatlamıştı. Gene inat ederek 45 dm yol yapmıştım.neye inat bilmiyorum ama bazen bana geliyorlar. Akıllı adamın denizde ne işi var? değil mi? Çeşme Sığacık ve Didim Gümüşlük arasına dönüşte özellikle fazla zaman ayırarak gezmeyi şimdiden planlıyorum.

  Sığacık körfezindeki balık çiftliklerine hayret ederek ve biraz da zorlanarak Teos un girişini buldum. Eşek adasının kuzeyinden döndükten sonra ana yelkeni zorlanarak ta olsa indirmeyi becerdim ve motorla körfezin içinde alargada duran teknelere doğru yol almaya başladım. Eğer marina da bağlanma şansım olmasaydı ben de buralarda bir yerde demir de kalmayı göze almıştım ama karaya nasıl çıkacaktım? Balıkçı barınağında maalesef yer bulma şansı yok.

   Teos Marina da Kayıtsız ın yerine bağlandığımda on saattir yolda olmanın yorgunluğu birden üzerime çöktü. Devekuşu2 çok şanslı bir yere bağlanmıştı. Hemen yanımda Rüzgar Baba (Haldun Abi) nın eski teknesi Maviş duruyordu. Hemen arkamda yıllardır facebook tan yazıştığımız Adnan Toprakseven in teknesi bağlı imiş. Ve nihayet Adnan Kaptanla tanışabilmiştim. Derenin içinde bağlı rota 6.60 ıyla Halil kaptanla  tanışma şansım oldu.

  Hep söylerim, bu gezilerde beni mutlu eden diğer birşey de değişik platformlarda yazıştığım dostlarla tanışmak olmuştur.  Adnan kaptanın teknesiyle yaptığımız kısa turlar  sayesinde Sığacığın güzel koylarını keşfetmek apayrı bir zevk oldu.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 36
Ynt: Devekuşu nun Seyir Defteri 2018
#49: 17 Kasım 2018, 00:17:59
İsmail Abi, o Dalyan Koyunda solugan falan oluyormu, bir de koyun güneyinde fiyort gibi bir yer  var, oraya tekne falan girebiliyormu?

Ahmet kardeşim
orada bir dalyan koyu bir de dalyanköy koyu var. ben Dalyanköy koyunun girişindeki otelin önündeki plaj olan koyda kaldım. o gece solugan almadı ama poyraz eserse alır diye düşünüyorum.Sabah ta gün ışımadan çeşmeye doğru hareket ettim.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı
Ynt: Devekuşu nun Seyir Defteri 2018
#50: 17 Kasım 2018, 10:29:35
İsmail Abi, o Dalyan Koyunda solugan falan oluyormu, bir de koyun güneyinde fiyort gibi bir yer  var, oraya tekne falan girebiliyormu?

Ahmet kardeşim
orada bir dalyan koyu bir de dalyanköy koyu var. ben Dalyanköy koyunun girişindeki otelin önündeki plaj olan koyda kaldım. o gece solugan almadı ama poyraz eserse alır diye düşünüyorum.Sabah ta gün ışımadan çeşmeye doğru hareket ettim.

Teşekkürler Abi, bende poyraza açık gibi gördüm o yüzden merak ettim. Gerçi orada poyraz deniz kaldırmaz sanırım, koyun diğer yakası gibi duruyor.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 36
Ynt: Devekuşu nun Seyir Defteri 2018
#51: 17 Kasım 2018, 13:48:41
 Sığacıkta kaldığım bir hafta boyunca Cem Gür ü ziyaret ederek Ionia yı görmek ve Ekrem İnözü üstadın Anok la yaptığı Horn burnu nu geçişi de kapsayan seyahatinin sunumunu izleme şansım oldu.

   Buradan sonraki hedefim Kuşadası na doğru gitmekti. Eşe dosta nerede barınacak yer bulurum ve bu güzergahta nelere dikkat etmem gerekir diye soruyordum. Gümüldür ü bir basamak olarak kullanıp Kuşadası na geçmek planı kafama yatmıştı. Aldığım bilgiler Kuşadası nda yer bulamayacağım ancak mendirek dışında bir yerde demirde kalabileceğim, Gümüldür de ise zorlanarak ta olsa bir gecelik kalabilme imkanı bulabileceğim yönündeydi.

   Ayrıca Kuşadası körfezini ortadan geçmemem, derinlik farkları ve öğlen başlayan batı nedeniyle o bölgenin çok dalga kaldırdığı, bu nedenle zorlanabileceğim konusunda uyarılar aldım. Önerilen  Doğanbey burnundan sonra kuzey kıyıya yapışarak Gümüldür oradan Kuşadası na geçmekti.

   7 temmuz 2018 Cumartesi sabahı güneş doğmadan Teos tan ayrıldım ve kıyı kıyı Doğanbey burnuna doğru yol almaya başladım. Bu sefer ana yelkeni camadan da açmıştım.

    Doğanbey adasının dışından geçerek doğuya doğru yol alıyordum. Saat daha 10:00 olmamıştı. Yaklaşık 15 Dm yol gelmiş ve Kuşadasına  en fazla bir o kadar daha yolum kalmıştı.Yani yaklaşık 18 Dm. Kuzeye kıyıya yapışırsam yol 6-7 dm daha uzun olacaktı.

    Rüzgar azdı ve öğlene kadar gidebilecek üç saatim daha vardı. Motora biraz gaz vererek, yelkeni camadandan boşlayarak hafif esen rüzgarı da iskele kıç omuzluktan almaya ve 4,5 Dm süratle doğuya Kuşadasına doğru keyifle ilerlemeye devam ettim.

   Kuşadası nda yer bulamazsam Güzel çamlı veya Davutlara giderim diye aklımdan geçiriyor, bir yandan da öğle saatlerinde Güneye inerken yandan alacağım dalgaların getireceği rahatsızlığı düşünüyordum.

   Arkadan gelen dalgalar ve rüzgar an be an şiddetini arttırıyor Devekuşu2 nin hızı 5- 5.5 Dm ne kadar yükseliyordu. Biraz sancak yaptım kıçtan aldığım rüzgarı iskele kıç omuzluğa alarak geniş apazda daha konforlu bir gidiş sağladım. Ancak rotam da artık Kuşadası değil Güzelçamlıydı.

   Sancağımda Samos un Kuşadasına doğru uzanan burnunu net olarak görüyordum. Saat 11:00 i geçince geleneksel olarak batı ve kaldırdığı dalga arttı. Rotam artık gitmek istediğim değil rüzgarın beni götürdüğü istikametti. Bir yandan da Güzelçamlı olmazsa Samosa girmeyi kafama koymuştum.

   Netice de hava Devekuşu na göre sertti. Kuytu bir yere demir atar bekler akşama doğru hava sakinleşince karşıya Güzelçamlıya geçerim diye kendimce Samos a uğramak için bahaneler üretiyordum.

   Artık istesem de Kuşadasına dönemezdim. Çünkü yandan alacağım dalgalar beni belki de hesaplayamadığım kadar çok hırpalayacaktı. Bu sene ilk defa kullandığım teknedeki en büyük teknoloji olan navionix ten kontrol ettiğimde Yunanistan karasularına girmek üzereydim. Hemen Mizana direğine bir Yunanistan bayrağı toka ettim ve komşu kıyılarına yaklaşarak yoluma devam ettim.

  Prason burnunu (umarım isim doğrudur. bendeki harita da öyle yazıyor) yalarcasına döndükten sonra ne hava kaldı ne de dalga.Önümdeki koyda sakin sakin ilerlemeye ve demir atacak bir yer aramaya başladım. Kullandığım harita da fenerden sonraki burnu döndüğümde Poseidenio adlı küçük bir  koy görünüyordu. Feneri bordolayarak koya doğru ilerledim.  Girişteki kayalıkları geçtikten sonra yelkenimi indirerek  koyun içine ilerledim.

   Sancak tarafıma birkaç yelkenli ve küçük tekneler, iskelemde yabancı bayraklı birkaç yelkenli demirlemişti. Kıyıya lokanta olduğunu tahmin ettiğim yapıya doğru ilerleyerek 4 metreye demir attım. Tamamen kaçak olarak yabancı bir ülkenin sularındaydım. Biri gelip kovalarsa hemen karşıya 1,5 Dm mesafedeki Güzelçamlı ya geçerim diye düşünüyor,karaya adım atmadığım için daha kötü bir uygulama yapacaklarını düşünmüyordum.

   Karaya çıkmanın yasak olduğunu biliyordum ama denize girmek yasak olmamalı diyerek koyun sularına kendimi attım. Bu arada koydan çıkan balıkçı olduğunu sandığım bir küçük teknedeki denizci yaklaşarak güzelçamlı gibi birşeyler söyledikten sonra kendisine İstanbul dediğimde hayretler içinde kaldı,gülümseyerek el salladı ve devam etti.

    Adada koylar arasında gezi turları yaptığını sandığım tekneler gelip lokantanın önündeki iskeleye aborda oluyorlar ve yemeklerini yedikten veya molaları bittikten sonra geri gidiyorlardı. Bu arada Türk bayraklı bir motor yat gelerek biraz açığıma demirledi. Botla karaya çıktılar. Kıyıdan Ankaranın bağları ezgileri gelmeye başladıktan yaklaşık birkaç saat sonra dönerlerken orada market benzeri birşey olup olmadığını sordum. Hemen kıyıda var dediler.

   Karaya çıkmanın yasak olduğunu biliyor ve cesaret edemiyorum. Yanımda sadece vizesi bitmiş pasaportum var bunun dışında hiç bir şey. Akşamüzeri güneş adanın arkasına doğru eğilip iskeledeki bağlı tekneler gittikten sonra demir alarak lokantanın önündeki iskeleye yanaşmak üzere hareket ettim.

   Lokantanın görevlisi oraya yanaşmamamı iskelenin diğer tarafına gelmemi işaret etti. O tarafa yöneldim. Kıçtan demir atarak karaya uzaktan zıplamak gereken bir yerdi. Bacağımın durumunu göstererek benim için buradan inmenin zor olacağını tarzanca işaretle anlatınca, yüzünden anladığım kadarıyla üzüldüğünü anladım. Tekrar iskelenin diğer tarafına geçmemi işaret etti. Ben kıç demirini atmıştım. Baş halatımı aldılar. Devekuşu nun baş tarafına bir iskemle getirerek inmeme yardımcı oldular.

   Eurom olmadığını, Türk parası veya kredi kartı vereceğimi söyledim. No problem diyerek buyur ettiler. Biraz ilerdeki marketten 2 litre uzo alarak geldim ve Devekuşu nun bağlı olduğu yerdeki bir masaya oturdum. Bir duble uzo ve birkaç meze siparişi verdim.

   Daha yeni yemeğe başlamıştım ki zaten uyduruktan attığım kıç demiri tam tutmamış Devekuşu da lokantaya girecekmişcesine rıhtıma yaklaşmış neredeyse burnunu lokantadan içeri sokacaktı. Garsona  Devekuşu nu göstererek teknenin uygun olmadığını yiyeceklerimi paket yapmasını bu arada da hesabı getirmesini yarı ingilizce, çoğu el kol hareketiyle söyledim.

   ''Arkadaş no problem'' diyerek  bir garsonu çağırdı. Devekunun civadrasından tutturarak usturmaça görevlisi olarak tayin etti. Buna rağmen rahat değildim ve hızlıca içkimi bitirdikten sonra kalktım. Hesabı kredi kartıyla ödedim.

   Devekuşu na binmem için tekrar sandalye getirdiler ve iki garson beni adeta umuzlarında taşıyarak devekuşuna bindirdiler. Yasadışı bir seyahat olmuş ve üstüne aldıklarımı kredi kartıyla ödeyerek delil bırakmıştım.

   Devekuşu nu tekrar önceki demirlediğim yere demirleyerek geceyi bekledim. Bakalım bir sıkıntı olacakmıydı?
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4254
Ynt: Devekuşu nun Seyir Defteri 2018
#52: 17 Kasım 2018, 19:17:24
Abi kitap ?
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 1062
Ynt: Devekuşu nun Seyir Defteri 2018
#53: 17 Kasım 2018, 21:59:47
Hoşgeldiniz ve paylaşımlarınız için teşekkür ederim İsmail ağabey.

Kitabınız için tebriklerimi lütfen kabul edin. Nereden edinebiliriz?
  • IP logged
Güvenlik daha çok batıl bir inançtır. Doğada bulunmaz... Helen KELLER

  • *
  • İleti: 36
Ynt: Devekuşu nun Seyir Defteri 2018
#54: 17 Kasım 2018, 22:23:42
 Kitabı Cinius yayınları internet sitesinden satacak diye biliyorum. Ancak siteden denedim sanırım daha satışa açmamışlar. Pazartesi günü giderek tam olarak ögrenip paylaşacağım.
Kitap hakkındaki tüm iyi dilekleriniz için teşekkür ederim.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 36
Ynt: Devekuşu nun Seyir Defteri 2018
#55: 17 Kasım 2018, 22:32:17
Akşam teknede birkaç bardak uzo daha içtikten sonra mışıl mışıl uyumuşum. Sabah erkenden uyandım ve hala demir attığım yerde idim. Yani Poseidonia koyunda. Sanırım bu tür karasuyu ihlallerine Yunanistan makamları  göz yumuyordu. Kısa bir kahvaltıdan sonra demir alarak çıktım.  Hedefim Didim

  Erkenden hareket ettim ki dilek boğazında rüzgar borudan üflemeden geçebileyim. Çıkar çıkmaz ana yelkenimi açarak bizim kara suyumuzda olduğunu tespit ettiğim üzerinde fener olan Bayrak adasına doğru yönlendim. Yaklaşık 5 dm mesafe kat ettikten sonra boğazdan çıkmış olacaktım. Bu da takriben birbuçuk bilemedin iki saatlik bir zamana tekabül edecekti.

  Ben adaya doğru yaklaştıkça rüzgar arkamdan sertleşiyor ve Devekuşu nun hızı da artıyordu. Demek ki bu hızla bir saat içinde burnu dönebilecektim. Dipburnu nu bordaladıktan sonraiki seçeneğim vardı. biri tavşan adasıyla burun arasından geçmek diğeri ise tavşan adasını dolaşarak doğuya dönmek. Harita da sığlık olarak belirtilen ada ile burun arasına yaklaşırken derinliği bir de navıonıx ten kontrol etmek aklıma geldi. Başlangıcında derinlik 3 metre idi ama iki kara arasında bulunan kayalıklar gözle dahi görülebiliyordu.

  Tek seçenek Tavşan adasının dışından dönmek kalmıştı. Ama Dipburun tepesinin o kadar saçağına gelmiştim ki rotamı güneybatıya çevirdiğim anda birden elimden ana yelken ıskotasının kaçarak ucundaki düğümün cemkilite takılıp kaldığını Devekuşu nun sancak tarafının suya girerek tekrar çıktığını gördüm. Bence iyi ki ıskota ekimden kaydı. yoksa Teknenin doğrulması çok zor olabilirdi.

Iskotayı tekrar kavradım dümeni hafif sancağa kırarak ıskotayı kastığımda navionix in ekranında hız olarak 7.2 Dm yazıyordu.

   Bin nasihat bir musibet hikayesi oldu bu. Tüm kitaplarda yelkenle tepelerin, yükseltilerin en az üç misli mesafeden geçilmeli demelerine rağmen, saçağına girdiğin tepenin dibinden uzaklaşırken böyle bir şey olması talihsizlik falan değil düpedüz aptallıktı.

   Tavşan adasını Güneydoğuya doğru bayaaa geçtikten sonra Didim e doğru çevirdim. O aralarda Agothonisi gibi adı olan bir küçük Yunan adası var. O ada hizalarında sanırım Atburgazı sığlıklarının da etkisiyle kaba dalgalar artmaya başladı. tabi ki saat gene 10:00 geçmiş batı da esmeye başlamıştı.

    Balık çiftliklerinin hizasına gelmiştim. Puslu da olsa didim Tekağaç burnu uzaktan siluet halinde belirmişti ama dalgadan dolayı bir türlü kendimi sancağa atamıyordum.

   Tam karşımda Yenihisar Çukurca koyu onun biraz güneyinde sedef koyu vardı. Her iki koy da batıya açıktı. Akşama doğru rüzgar genelde şiddetini azaltıyor ama bu koylara giren soluganlar ne olacaktı.

   Yenihisar Çukurca koyuna iskelemdeki kayalıklara dikkat ederek girdim. Kayalıkların arkasında eski bir balıkçı teknesi baştan kara yapmış kıç demiriyle onun berisinde de iki küçük sandal vardı. açıktan gelen dalga kayaların ( döküntülerin) arkasına geçemiyor ve orada sönümleniyordu. Derinlik girişte 1,5 mt idi. İlerledikçe 1,2- 1,0- ve nihayet 90 santimetreye düştü. Sedef koyuna geçmeye gerek duymadım. ve 1- 1,5 metre derinliğe demir attım. Demirin halatla birleşen yerindeki mapaya yedekte duran küçük demiri de ilave ettim.

   Devekuşu demirde gezindikçe bazen derinlik 1,4 mt bazen de 80 cm ye düşüyordu. Rüzgar batı estiği sürece arkam kum bir plaj olduğundan en fazla kuma otururdum. Devekuşu 60-70 santimetre suya girebilecek şekilde plan almıştık. şimdi deneme zamanıydı.

   Gece 23 e kadar rüzgar dinmedi. Koyun, bana söre iskelemde kalan taraftaki burunda dalgaların patlamaları devam ediyordu. Orada çok güzel bir gün batımı seyrettim ama gece rahat uyudum desem yalan olur.

   Haldun ağabey (Haldun Sevel) ile sürekli irtibat halindeydik. Bana her gün değişik sitelerden takip ederek yorumladığı  hava durumu iletiyordu.  11 Temmuzdan sonra en az bir hafta sürmesi beklenen fırtınamsı rüzgarların başlayacağını bildirdi. Önümde kendime sağlam bir yer bulmak için sadece bir en fazla birbuçuk günüm vardı. Kısacası 11 Temmuz Çarşamba günü saat 10:00 a kadar uzun süre kalabileceğim güvenli bir yer bulmam gerekiyordu.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 36
Ynt: Devekuşu nun Seyir Defteri 2018
#56: 18 Kasım 2018, 03:57:03
Dün Didim e niyet etmiştim ama kısmet Yenihisar a imiş. Neticede  Didim e varamamıştım. Havanın bir hafta kuzeyden fırtına şeklinde eseceği bilgisini aldıktan sonra eşten dosttan kalınacak yer ama uzun süreli bir yer soruşturmaya başladım. Daha önce Kuşadasında olduğunu bildiğim bir dostumun Akbük ten sonraki Kazıklı iskelesinde olduğu haberini almıştım. Onu yer olup olmadığı konusunda  aradım ama yanıt olumsuzdu. Bir gece olsa belki bir şekilde idare edilebilirdi.

  Marinaları düşünmüyordum.  Ya Iasos ya da körfezde bir koyda kalmak dışında pek seçeneğim kalmamıştı.  Bazı arkadaşlarla görüşmelerim sonunda güvercinlik koyunun bu havalarda çok emniyetli olduğunu, bir iskeleye yanaşamasam bile kıyıya bir şekilde çıkarak alışveriş yapabilme imkanımın olduğunu söylediler.

   Bu arada Çeşme den sonra olduğu gibi, Didim civarı ve Güllük körfezini es geçecektim. Bu yolun nasılsa dönüşü de var, dönüşte de atlayarak gittiğim yerlere uğrarım  diyerek   Güvercinlik koyuna karar kıldım.

   Rüzgar her gün saat 10:00 dan sonra başlıyordu. Tabi ki önünde sürüklediği dalgalar da... Kaldığım yerden Didim yaklaşık 5 Dm Didim Güvercinlik arası da 19 Dm yani toplamda 24 Dm. Gerçi günde 40 -50 Dm mesafeler yaptım ama hepsinde de ögle saatlerinde başlayan batı rüzgarı ve getirdiği dalganın dayağını yedim. Ortalama 4 Dm hız yapsam 6 saat sürecek, dünden kalan istemsiz kavançanın korkusu da hala geçmemişti. En iyisi Yenihisardan bu sabah Didim Tekağaç burnuna kendimi atayım, kalan mesafeyi de erkenden yola çıkarak dört saatte kat ederim diye düşündüm. Yani saat 5:00 te çıksam 9:00 da Gümüşlüğe varabilirdim. Hadi bilemedin 10:00 olsundu.

   Sabah karşı burundaki dalgaların kayalara vurarak çıkardığı köpükler bitmişti. Ben de hemen topuklayarak Tekağaç burnuna doğru yollandım.

    Burnu döndükten sonra yan yana iki koy var. İkicisi yani Didim tarafında olanı haritada daha uzun görünüyordu. Daha sonra sahil güvenliğin botlarını bağladığı şamandralar olduğunu anladığım büyük dubaların yanından geçerek koya girdim. Uzun olmasına rağmen yarısından sonrası benim bile giremeyeceğim şekilde sığ idi. Koyun batı yakasında bir tesis vardı. Tesisin önüne yakın bir yerde 2 metreye demirledim.

   Daha sonra tesisten su, sigara vs bir şeyler satın almak için paramı torbaya bağladım şortumun cebine koydum. İki günlük çöpümü de  ikinci bir torbaya koyup bağladıktan sonra suya atladım. Ama gözlüklerimi çıkarmayı unuttuğumu birkaç kulaç attıktan sonra anladım. Yapacak bir şey yoktu. Şemsiye açılmıştı bir kere.

   Karaya çıktığımda önce çöpümü konteyner a atarak tesise doğru ilerledim. Tesis daha yeni açılıyordu ama önceden çay demlemişlerdi. Çayımı içip eksik malzemelerimi tamamladıktan sonra yüzerek Devekuşu na döndüm. Burasını pek beğenmemiştim. Ya da içimde diğer koyu da görme hevesi olduğundan batıdaki Çukurca koyuna geçtim. Gelirken yanından geçtiğim dubaya bir sahil güvenlik botu bağlamıştı bile.

    Koya girdiğimde iskelemde balıkçı teknelerinin bağlandığı bir yer, tam karşımda da üzerindeki antenler olan kuleden, askeri tesis olabileceğini tahmin ettiğim bir bina vardı. içeride bir fransız bayraklı katamaran demirlemişti.

   Katamarana doğru ilerleyerek gene 2- 2,5 metrelere demirimi bıraktım. Devekuşu nun altındaki su pırıl pırıldı. Dayanamadım ve tekrar ama bu sefer gözlüklerimi çıkararak atladım. Tuzlu suyu gören gözlüklerim de daha sonra ne kadar pahalı suyla yıkamış olsam da paslanarak sap ekleminden kırıldı.

 Öğlenden sonra katamaran gitti ve akşama doğru gene yabancı bayraklı bir yelkenli gelerek benden daha derin bir yere demirledi.

  Gece bir ara köpek sesleri ve bağırışlarla uyandım. Havuzluğa çıktığımda koyun doğu kıyısında jandarma veya polis araçları olduğunu sandığım araçların üstündeki yanıp sönen kırmızı mavi ışıkları gördüm. Bağırış çığırış ta bir yandan devam ediyordu. Her halde kaçak mülteci kovalıyorlar diye düşündüm. Düşünmez olaydım. Sen şimdi gel de yat uyu. Zaten mültecilerin kaybedecek bir şeyi yok. Ortada bir tekne duruyor. bu tekneye çıkıp kaçmayı denemezmisin? Vatandaş pardon kaçak göçmen merdivenden çıksa hadi gidelim dese ne yapmak lazım. Ben mi onun kafasına bir şey vuracağım yoksa o mu beni tekneden atıp devam edecek. Samos tan bu yana işler pek iyi gitmiyordu.Acaba bir kurşun falan mı döktüreydim. :)

   Sesler azaldıktan sonra uyumuşum. 4:30 a saat kurmuştum. Uyandım. Kahvemi içtim. motoru çalıştırıp, ana yelkeni de hemen basarak yola koyuldum. Artık hedefim Gümüşlük tü.
  • IP logged

e

ersinboke@icrs.com.tr

Ynt: Devekuşu nun Seyir Defteri 2018
#57: 18 Kasım 2018, 07:47:56
Ne güzel geldi sabah sabah. O duyguyu çok iyi biliyorum. Güllük körfezi de Kuşadası körfezinden farksız  Orta Ege den kalkan hava gelip, Kuşadası , Güllük, Gökova körfezlerinde sıkışıp deniz yapıyor. ÇOk hoş anlatım. Tekrar teşekkürler.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 101
Ynt: Devekuşu nun Seyir Defteri 2018
#58: 18 Kasım 2018, 08:59:44
Pazar sabahı, hava soğuk, yağmur var ama kahve ve bu yazılar çok iyi geldi, kaleminize sağlık... :)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 36
Ynt: Devekuşu nun Seyir Defteri 2018
#59: 18 Kasım 2018, 20:29:40
  Gümüşlük ve Turgutreis Civarları
  Didim Tekağaç burnuna dün demirlediğim koydan yaklaşık  2 saatte gelmiş ve geceyi burada geçirmiştim. Güllük Körfezini geçmek için  10 ve 11 temmuz sabahları hava bana göre uygun. Daha sonra bir hafta boyunca esecek olan batı ve kuzeybatılı rüzgarlarda  körfezi geçmek Devekuşu için adeta imkansız olduğunu bir önceki paylaşımımda belirtmiştim..
  Ayrıca hafta sonuna doğru gelmesini beklediğimiz ikinci torunumu da İstanbul a giderek görmek ve tekrar geri dönene kadar da Devekuşu nu emniyetli bir yerde bırakmak istiyorum. Güllük körfezini dolaşmak belki hoş ve güzel olacak ama uygun bir yer bulamazsam sıkıntı yaşayabilirim. Bunun için bazı yerleri dönüşe bırakmakta fayda olabilir diye düşünerek  Gümüşlük e gitmeye karar verdim.
  Güllük körfezi de tüm Ege de olduğu gibi öğlenden sonra esen batı rüzgarları nedeniyle çok dalga kaldıran bir bölge. Bu nedenle henüz güneş doğmadan saat 5:00 te yola koyuldum. O saatlerin standart havası doğudan esen çok hafif rüzgarla ama aslında makine gücüyle 175 dereceye rota tuttum.
   Bir saat sonra güneşin ilk ışıkları ortalığı aydınlatmaya başladığında Didim  arkamda kalmıştı. Rotamı navioniks tan kontrol ettim. 175-180 arasına dümen tutmam gerekiyordu. Pruvamda bu rota da hiçbir şey görünmüyordu. Her zaman olduğu gibi yaklaştıkça ve güneş biraz daha yükseldiğinde ufukta belirecek kara parçalarından daha rahat kerteriz alabilirdim.
  Hava birden kaldı ve dünden kalan havanın etkisindeki soluganlar Devekuşu nu sakin bir salınımla etkilemeye başladı. Bumbayı ortaya alarak lastikle kastım.  Güllük körfezinin ortalarına yaklaştım. Haritadan incelediğim kadarıyla buralarda bir yerlerde Yunan karasularına girme ihtimali vardı. Küçücük bir ada (Farmakonisi)  nedeniyle iki burun arasında düz rota takip etmek neredeyse tüm egede imkansızdı. Yunan karasularına girsem de bunun kısa bir süre ve mesafe için olacağından nezaket bayrağı çekmedim. Bir terslik olsa karşıdan gelen bir tekne görsem iki dakikada Türk karasularına geçmek mümkündü.
   İlerledikçe ve güneşte yukarı çıktıkça ufukta puslu bir görüntü oluştu. Yalıkavak burnu olmalıydı. Tekrar navioniks ten kontrol ettim ,tahminin doğruydu.  Batıdan başlayan hafif rüzgar Devekuşu na muhtemelen  0,5 ila 1dm katkıda bulunuyor olmasına rağmen yandan gelen kaba dalgaların etkisiyle yapacağı salınımdan kurtarıyor ve daha konforlu bir seyir imkanı sunuyordu. Kendime kerteriz olarak ufukta çıplak kaya parçası gibi görünen, yaklaştığımda Yalıkavak ın beton siteleri olduğunu anladığım tepeyi seçtim.
   Yaklaşık üç saatlik yol yaptıktan sonra yalıkavak beton siteleri ve onun ardında İnceburun belirginleşti. Ardından Büyük kiremit adası belli belirsiz seçilmeye başladı. Haritaya göre iskelemde Küçük kiremit adasını görmem lazım ama denizde şekilleri  anlamayı beceremediğimden adayı dibine gelmeden göz le algılayamadım. Navioniks i internet paketimden ve şarj dan çok yediğinden  sürekli açık tutmuyorum. Arada açarak kesinleştiremediğim yerleri kontrol ediyorum. İstanbul da çaresini buldum. Tablete yükleyerek çevrimdışı harita yükledim ve artık internetsiz kullanabileceğim.
   Büyük kiremit adasının arkasında görülen Çavuş adasını gördüğümde iskeleye dönüp Gümüşlük koyu na girmem gerekiyor. Bu arada internet gurubundan tanıdığım arada telefonla görüştüğümüz Tayfun Kabaran ı aradım. İskelemdeki üzerinde bayrağın dalgalandığı burundan mı dönüyoruz diye sorarak teyit aldım. Bayrakla Tavşanadası arasından gireceksin dedi ve beni tavsan adasının  arkasındaki döküntüler hakkında uyardı.  Tatlı tatlı eserek bana hız kazandıran rüzgarı da arkama alarak koya girdim. Koyun içinde rüzgara kafa vererek ana yelkeni indirdim. Mizanaya döndüğümde Tavşan adasına doğru kaydığımı fark ederek motora yol verdim. Mizanayı indirmek çok kolay çünkü indirmiyor direğe sarıyorum.

   Lokantaların önündeki bir balıkçı teknesine aborda oldum. Karaya çıkıp kahvaltımı yaptım ve Tayfun  kaptanın önerdiği koyun dibindeki ağaç iskeleye yöneldim.
   Koy kıyıdan sonra birden derinleşen bir kuyu gibiymiş. Derinlik 20 metre ve dibi balçık mış. Genelde tekneler baştan demir atarak kıçtan kara kayalara bağlanıyor yada ortaya demir atıyorlar. Ben uzun kalacağımdan fiziki durumumunda etkisiyle karaya çıkabileceğim bir rıhtım veya iskeleye bağlanmak zorundayım.  Koyun sonundaki  tahta iskelede iki boş yer vardı.
  Kıçtan büyük demiri atarak baştan bağlanmayı planladım. Arada geçen zamanda rüzgar şiddetini arttırmış standart meltem başlamıştı. İskelede yeni bağlandığını tahmin ettiğim teknesini neta eden daha sonra adının Gökhan olduğunu öğrendiğim birine rastladım. Bana yardım etmesini rica ettim. Yanına bağlanabileceğimi söyledi. Demir atmak için dikkatli olmamı, ortada tonozların zinciri olduğunu demirin ona takılmaması için biraz kıyıya yakın demir atmamı söyledi. Bu arada rüzgarın etkisiyle aşağıya kaydım. Tekrar yol vererek  ilerledim. Kendimce uygun bir yere demiri bıraktım ve iki küçük tekne arasına girebildim. Gökhan ın teknesine aborda olamamıştım. Gökhan baş ipini alarak tahta iskeleye bağladı. İnce ayarları yapmak bundan sonra kolaydı.
  Rüzgar batı kuzeybatı esiyordu. Attığım demir tutmuş gibi görünmesine rağmen n olur ne olmaz diye Gökhan ın teknesinden koltuk aldım. Kıçtan attığım demiri kontrol ettim tutmuştu. Baş halatlarının boylarını ayarlayarak tekneyi neta ettim.

    11 Temmuz günü öğlen saatlerinde Gümüşlükten ayrılarak İstanbula gitmek için Tayfun un aracıyla bodrum otogarına geldim. Gece sabaha karşı İstanbul a vardım.  Gerekli ziyaretleri tamamladıktan sonra 17 Temmuz  Salı günü Gümüşlüğe geri döndüğümde iskeleye bağlı baş halatının biraz kasılmış olduğunu ve ben yok iken yapılan bu iş nedeniyle mi yoksa benim bağlamamda bir eksiklik olduğundan  mı Devekuşu nun burnu tahta iskeleye sürterek boyasının kazındığını tespit ettim.
   Bu hafta Gümüşlükten ayrılarak Gökova körfezine geçmek istiyordum. Önümde benim çıkabileceğin uygunlukta hava sadece bir gün vardı. 18 temmuz günü. Ardından tekrar sert esmeye başlayacak. Eğer Bodrum civarında uygun bir yer bulamazsam birkaç gün demirde kalmam gerekeceğinden yola çıkışımı  erteledim.
   Teknelerinde iki yaşındaki kızlarıyla beraber yaşayan genç bir çift var. İstanbul u terk ederek  borç harç aldıkları first 32 yle buraya gelmişler. Murat içi dökük olan teknesini bir yıldır onarmaya çalışıyormuş. Karaya çıkmak için küçük bir bot kullanıyorlar. Onları ilk gördüğüm gün gitar çalıp şarlıkar söyleyerek eğleniyorlar dı.
  Devekuşu ndaki yedek küçük çapayı atmak için Murattan yardım istedim. Botla çapayı uygun bir yere bıraktı. Şimdi iki yerden tutabiyorum Devekuşu nu.  Baştaki kazınan boya hizasına bir patlak usturmaca koydum. Şimdi iskeleye vursa bile hasar büyümeyecek ve teknenin içinde olduğum için ben de hemen müdahale edebileceğim.

  Gümüşlük köyü (mahallesi) bir kilometre kadar yukarıda. Deniz kıyısındaki lokanta ve çay bahçelerinin olduğu bölüme yalı diyorlar. Deniz kıyısı Gümüşlük yalısı,  Bitez yalısı gibi. Yerleşik halkın ekonomik yapısını bilmiyorum ama gelen kişiler iki ayrı sosyoekonomik gurup ve bunu hemen anlıyabiliyorsunuz.  Koyun güney tarafındaki oteller  restoranlar daha pahalı ve oralarda kalanlar üst gelir gurubuna yakın,  koyun içinde kalanlar çadırlarında tatil yapmayı tercih eden gençler, öğrenciler veya biraz daha ekonomik tatil yapmak isteyen guruptan oluşuyor. Bunlar geceleri ateş yakarak şarkılar söyleyip eğleniyorlar.
    Koyun sonuna aynı zamanda benim bağlandığım tahta iskeleye giderken bir patika yol var. Bunun dışında bir seçenek yok. Patikaya denize girmeden geçemiyorsunuz. Denizin sıfır noktasına yapılmış olan ve şu anda pansiyon olarak kullanılan evin önüne gelince denize adım atıp , evi geçtikten sonra patıkaya ulaşabilirsiniz. Bundan sonra ineklerin altında otladığı ağaçlık bir alan var. Kafama takılan , imar barışından yararlanarak yasal hale gelme olasılığı olan bu ev , kıyı kenar kanununu ihlal etmiyor mu olacak. Neyse .

   Kıyıdaki marketlerden alışveriş yaparsanız biraz pahalı. Daha ekonomik alışveriş yapmak isterseniz bir km ilerdeki köye minibüsle giderek zincir marketlerden alışveriş yapabilirsiniz. Belediyenin işlettiği çay bahçesindeki fiyatlar normal seviyede .  Yakınındaki  çay bahçeleri  bu fiyata uymak zorunda kalmışlar ama uzaklaştıkça diğer restoranlarda fiyatlar uçuk olabiliyor.
  Burada boş boş oturmak yerine minibüs ile civarı gezmek istedim ve önce Bodruma gittim. Bodrum yat limanını belediye işletiyormuş. Üzerinde belediyenin kulubesi olan bir pantona bağlı küçük tekneler ve alışveriş için teknelerden gelen botların geçici bağlandığı bir yere rasladım. Yürüyerek içeri girdim. Bekçi kulubesinde kimse yoktu. Bilgi alabilmek için belki görevli biri gelir diye oturup bekledim. Gelen giden olmadı. Bir sigara içimi zaman geçirdikten sonra kalktım. Kos adası ve diğer Yunan adalarına sefer yapan teknelerin acentelerinin bulunduğu noktaya doğru ilerlerken motorsikletle gelen bir belediye görevlisine rastladım. Nereden bilgi alabileceğimi sordum. Beni acentelerin yanındaki ön büroya yönlendirdi.   

   Belediye nin ön büro çalışanlarından Fatih Bey e teknemi ve kendimi tanıttım. Burada bir gece kalabilme şansımın olup olmadığını ve fiyatın ne olacağını sordum. Fiyat 79. Tl çünkü 20 m2 üzerinden hesaplıyorlar. İşlemi böyle yapmasalar Devekuşu nun gerçek metrekaresine göre ödemem gereken rakam 28 tl olacakmış. Fatih bey fiyatlarının çok ucuz olduğunu söyledi. Küçük tekneler için sırada 400 tekne varmış ancak ayırdıkları kontenjan sadece 80 tekne imiş. Bu tür uygulamaları marinalarda görüyor ve onlar ticari işletme amaçları kar maksimizasyonu diyoruz. Belediyeler hizmet kurumları değil mi? Belediyelerin mantığını anlayabilmiş değilim.
  Gelmişken Bodrum kalesini ziyaret edeyim dedim. Ancak retorasyondaymış ve geri dönmek zorunda kaldım. Bu işlere neden turizm sezonunda başlanır veya turizm sezonuna  kadar neden bitirilmez?

  Ertesi gün Yalıkavak ı ziyaret ettim. İyi ki Yalıkavak ı pas geçerek Gümüşlüğe gelmişim. Yalıkavakta  rüzgar daha sert ve dalga kaldırıyor. Bir tarafta marina diğer tarafta balıkçı barınağı var. Demirde kalmak için tekneler karşı  kıyıyı kullanıyorlar.

   Artık barınaklardan kooperatiflerden bahsetmek istemiyorum. Hatta Devekuşunda imkanım olsa ihtiyaç temini için alışverişler dışında bir yere bağlanmak ta içimden gelmiyor. Ancak şimdilik Devekuşunda bunu uygulamam için yeterli olanak yok.
 Artık barınaklarda duyduğum şu laflardan çok sıkıldım.
-abi oranın sahibi var.
-oraya tekne gelecek şimdi denizde
- burası paralı ama
  Bunları söyleyenler genelde oradaki ne sıfat taşıdıklarını anlayamadığım kişiler. Bugüne kadar böyle bağlandığım hiçbir yere tekne gelmedi, bir veya ikisi dışında hiçbir kooperatif görevlisi de elinde fiyat tarifesi ve makbuzla gelmedi. Gelenler kafalarından bir fiyat söylediler, yani ne koparırsak mantığı.
  Gümüşlüğe ilk bağlandığım akşamüzeri bir botla yanıma gelen adının İhsan olduğunu söyleyen kişi bağlandığım tahta iskelenin paralı olduğunu söyledi. Ben yarın kooperatife uğrayacağım dedim. Tamam dedi ve ayrıldı.
   Ertesi gün İstanbul a gittiğimden uğrayamadım. Daha sonra elimdeki kayıtlara baktım burada kooperatife teslim edilmiş bir barınak veya barınma yeri yok. Kooperatif veya birileri buraya iskele yapmış ve buradan ne tutturursak mantığıyla para topluyorlar. Bu konulardan o kadar usandım ki sormak dahi içimden gelmiyor.
  Dün İhsan gene gelerek senin demirin ortadaki tonoz zincirine takılmış dedi. Olur mu olur. Yada çekilerek taktırılmış olabilir mi? İkinci ihtimalin olmamasını diliyorum. Neyse. Onu kurtarırım sen merak etme dedi ve ne zaman çıkacaksın diye sordu. Pazartesi sabah erken dedim. Faikin gayfesine çay içmeye oturduk. İhsan bu iş kaça patlayacak dedim. İşte tüpü, tüpün havası, sana bağlanmayı da dahil edelim 300 tl dedi. Sonunda 150 tl ye indi. Ama  çapa 50 tl dediğimde kendi maliyetlerinden , yaşam zorluklarından bahsetmeye başladı. Pazar günü Devekuşu nun demirini kurtarmayı deneme kararı aldık. Bu kişi kooperatif başkanının kardeşiymiş.
   Pazar günü Devekuşu nun demirini kurtarmayı deneme kararı aldık.edek çapa için Tayfun kaptana sordum. Tayfunun tarif ettiği hurdacıya giderek çapa baktım. Sanırım 70 tl ye alınabilir. Bugün Tayfun la beraber çapa bakacağım. Takılmışsa yedek bir çapam olur. Yok denizdeki çapayı kurtarsam bile ikinci bir yedek çapa ileride takılma ihtimallerine karşı faydalı olacaktır.
   Önceki gezilerimde pek demirde kalmamama rağmen bu gezide uygun yer bulduğumda karaya çıkmadan demirde kalmayı tercih ediyorum. Bunun devamı için küçük bir bot edinmem lazım,birde hava basacak minik kompresöre.
  Bugüne kadar yakın çevreme hep yelkenli tekneler denk geldi. Hiçbirinden yüksek sesli müzük veya gürültü duymadım. Bu akşamüstü(20 temmuz 2018) çapa bakmaktan dönüp Devekuşu na gittiğimde bir yelkenli hanse bir de azimut magandayatı havuzluğumun dibinde gördüm. Buraya kadar sıkıntı yok her şey normal. İş hava kararınca değişti. Yüksek sesli müzik başladı. Magandayatın havuzluğunda bir genç hanım ve erkek ön sevişmelerine başlamış. Birinin kaptan olduğunu tahmin ettiğim üç kişi de havuzluğun köşelerine nöbetçi  asker edasıyla dikilmişler. Bu tür teknelerde çalışmak zor olsa sanırım.

  Bu arada Tayfun kaptan oğlu can ile birlikte Devekuşu nu ziyaret ederl Deniz kokan Sohbetlere renk kattılar.

  23 Temmuz pazartesi gününden sonra hava Devekuşu için uygun hale geliyor ve bu uygun durum şimdilik Perşembe gününe kadar devam edecek gibi görünüyor. Hava durumu tahminlerinde Haldun Sevel günlük hatta saatlik olarak bana yardımcı oluyor. Gümüşlükten Pazartesi sabah erkenden saat 5:00 gibi çıkmayı planlıyorum.  Sadun Boro ustanın  rotasını becerebildiğim ölçüde takip ederek  Gökova körfezini  dolaşacağım.
  • IP logged

 
Yukarı git