Heyamola Hey
Havuzluk => Genel => Konuyu başlatan: Hasan Toparlak - 27 Şubat 2017, 21:31:07
-
Kabul etmekte zorlansak da çocuklar yuvadan uçtu ve biz Hanımla edi-büdü gibi kaldık. Velhasılı, internet üzerinden ırk özelliklerini inceleyip eski deneyimlerimizi de göz önünde bulundurarak Çakıl'ı evimize buyur ettik. Çakıl sarı kulaklı beyaz bir dişi golden retriever yavrusu, henüz 40 günlük.
Son bir hafta içinde 3 kg vermeme neden olan faaliyetleri ile sağlam bir tekne aktivitesine kavuştuğumuz görüşündeyim.
Irk seçiminde ;
1. Denizi (yüzmeyi) sevmesi
2. Sıcağa tahammüllü olması
3. Beyaz renkli olması (Sıcak ve güneş)
4. Ola ki denize düştüğünde gözden kaybolmayacak kadar küçük olmaması
5. Misafir geldiğinde küçük bir mekanda sıkıntı yaratmayacak sakin bir karakteri olması
6. Bir koku için bizleri terketmemesi (Bu nedenle dişi)
7. Denizcilik terimlerini kısa sürede öğrenecek zekaya sahip olması ;D
kriterlerini göz önünde tuttum. Sonunda Golden Retriever'da karar kıldık.
Du bakali noolcek...
-
Hasan reis ailenizin yeni minik üyesi hayırlı olsun :) fotoğrafa bakınca çektirdiği dertleri ve verdirdiği kiloları tatlılığıyla telafi ediyor gibi :) güzel günleriniz olsun :)
-
Evinizin ve teknenizin yeni tayfası hayırlı ve hoş gelmiş olsun.
Uzuun bir birlikteliğinizin tadını doyasıya çıkartın.
Üstelik Çakıl sizi siz istemedikçe bırakmaz da.
En uygun zamanda ameliyatını yaptırın ömür boyu huzurlu olun.
-
Hayırlı olsun minik Çakıl :)
Pek sevimli.
-
Hayırlı olsun abi.
Başlığa bakarak diyorum ki tekne ve deniz için en ideal köpeğin Portekiz su köpeği olduğunu düşünüyorum. Gerçekten çok akıllı, neredeyse hiç tüy dökmeyen, alerjen taşımayan, tüylerine rağmen koku problemi minimum düzeyde olan, halatı karaya çekebilecek kadar becerikli, balık sevecek ve hatta yakalayabilecek kadar denizci, iyi bir bekçi, özellikle çocuklarla ve diğer evcillerle anlaşabilen, harika bir arkadaştır. Tabii ki bulunabilirse ;D
-
Ben yerim onu. :)
-
Kedi , köpek , enik menik bunların hiç birini sevmem, beslemem de. Belki çocukken hoş olmayan anılarım var ondandır, Köpeklere karşı günahım çok, hoş görümde pek yok, onlarında bana zararı çok. İşyerinde arkadaşlar bir şey besliyorlar, arjantin dogo muymuş neymiş , 1 yılda dana kadar oldu. Birbirimize iyi davranmıyoruz. O beni tenha zamanlarda işyerine yanaştırmıyor, bende iş günleri onu kapının önüne bile yanaştırmıyorum. Ama Hasan Abi , sizinki sevimli duruyor. Hayırlı olsun.
-
Portekiz su köpeği mi o ne yav..
-
Bizimkinin Balıkavına katkı sağlayamayacağı aşikar. Yabani yunuslarla bile dostluk kuran bir cins.
Portekiz Su Köpeğine Kaan Reis bahsedince bir baktım. Sanırım zor bulunan bir cins..
-
Portekiz şu köpeği Denize 2 teknesi reisi Banu Öney in köpeğidir ve gerçekten denize uyumludur.
Hasan Reis yeni mürettebatınızı hayırlı olsun pek sevimli.Kotu bir huyu olacak sizden izinsiz denize atlama ve yüzme meraklısı olacak.Ancak teknede köpek bence tadından yenmez.Fox teriye ile Jack Russel arasında gidip gelirken karşıma bir Jack Russel çıktı ve 13 yıldır teknede mutlu mesut yaşıyoruz. Boyutlarına bakmadan bugüne kadar ciddi bir caydırıcı ve yol arkadaşı oldu.
Ömrü uzun,paylaşımlarınız doyumsuz olsun.
-
Hasan reis,
Ömürü tüyleri kadar çok olsun maşallah çok şirin.
Kaan reis.
Cidden ilk defa duydum bende Portekiz su köpeğini :),google amcaya sorunca çok peluş oyuncak gibi bir şey olduğunu gördüm ;D.
-
Tekne için ideal köpek kişiden kişiye değişir.
Seçim kriterlerinde Öncelikler;
-Bizim denizlerimizde sezon sıcak geçeceği için kısa tüylü nispeten küçük türler olmalı.
-Agresif türler olmamalı
-Agresif olmayacak diye hırsıza da kuyruk sallamamalı ;D
-Az yemeli ( Dolayısı ile az hacet gidermeli )
-Otur kalk, gel gitten anlayacak kadar eğitime yatkın olmalı
-Mümkünse dişi olmalı ( kısırlaştırma kesinlikle yapılmamalı ) ( bu konu çok su kaldırır bilahere tartışırız )
-Saf kan olmaması bazen avantajdır. ( köpeklere özgü hastalıklara daha dirençlidirler )
-Köpekler istisnasız suyu severler. ( Sahibi severse tabi ) (Ama alıştıralım diye yavruyken suya zorlanmamalı )
-Tuvalet eğitimi alabilecek yapıda olmalı. ( bazı köpek türleri ne kadar eğitirseniz eğitin yemek kabına sıçar )
-İyi yürekli olmalı. ( insanların iyi yürekli kötü kalpli olduğu gibi hayvanlarda da bu dürtü vardır )
-Gurme türlerden olmamalı. ( ortada kalmış ne varsa tadına bakar )
-Ahmet'i korkutup direğe çıkarmayacak sevecenlikte olmalı.
-Bana hırlamamalı ( Akılıysa hırlamaz )
-Psikopata bağlayıp gidip direğin yanına yatacağına gelip patisiyle dürtüp sev beni diyecek kadar girişken olmalı.
-Eşeğin kulağına su kaçırır cinsten önüne geleni dürtmemeli. ( tiki olanların ANANIII nidasıyla koy çınlamamalı )
-İçeriye gircem diye arsızlık yapıp mıyıklamamalı.
-Yemek masasındakilere rahatsız etmemeli ( bu durum sahipleri tarafından yaratılmakta maalesef )
-Ay yerim ben onu diyenlere hemen yelken açmamalı
-Çocuklara karşı ilgili ama abartılı ilgiden uzak olmalı ( olmadık bir anda çocuğa şirinlik yapacam derken küçüğe zarar verebilir )
-
-
-
- aklıma geldikçe yazarım..
sevdim bu konu başlığını
-
Tercihen kısa tüylü olmalı - yoksa silkelendiği zaman etrafında ne / kim varsa batırır..
Gene tercihen yere sağlam basan, dengeli ve kompakt yapıda olmalı ve 20-25 kilo ağırlığı geçmemeli.
Suyu sevmeyen, hatta kaldırımdaki su birikintisinin etrafından dolaşan ırklar var. Aynı şekilde su kabındaki suyla oynamaya bayılanlar da var.... :)
Bunların dışında en önemlisi huy ve söz dinleme dürtüsünün yüksek olması, yoksa ya tekne gider ya köpek :)
-
Şimdilik durum aşağıda.. Büyümeye devam, 20 günde ağırlık %100 arttı. 2 kg -> 4 kg.
Tüyleri traşlarızda, ağırlığı ne yapacağız bilmiyorum..
-
Dedesi sana ebebeyniymişin gibi bakıyor ;D
-
Büyüdük. Tekneyi sevdik. Yüzmede kaptanı geçtik. Birasına ortak olma derdindeyiz.
(https://uploads.tapatalk-cdn.com/20170517/709bab6f0e757b81757c576a510fdb03.jpg)
Sent from my iPhone using Tapatalk Pro
-
Kocaman olmuş , ama çirkinleşmiş biraz.
-
Bi bu kadar daha büyüyecek. Koparıcı dişler geliyor. Daha da korkunç olacağız.

Sent from my iPhone using Tapatalk Pro
-
Hasan reis,
Maşallah hataları ısımırmıyor mu ? :D
-
Birkaç uyarı ile nerelere dokunulmayacağını öğrendi. 3-4 kez sahil turumuz oluyor.
Çok yüzdürürsek, fazla tuzlu su yutunca kaçırma kazaları hariç iyiyiz. :)
Sent from my iPhone using Tapatalk Pro
-
Birkaç uyarı ile nerelere dokunulmayacağını öğrendi. 3-4 kez sahil turumuz oluyor.
Çok yüzdürürsek, fazla tuzlu su yutunca kaçırma kazaları hariç iyiyiz. :)
Sent from my iPhone using Tapatalk Pro
:D
-
Aileden denizde yüzen varsa onu tekneye çıkarana kadar yanından ayrılmayan, tekneye çıkınca silkelenirken kuru kimseyi bırakmayan, büyüyünce tekne küçükse bir çok yere sığamayan çok tatlı bir cinsdir goldınlar
Çakıl'ınız hayırlı olsun Hasan Kaptanım
-
Bizim bir Terrier'imiz var. Denizden it gibi korkuyor. Tekneye getirdiğimizde, birimizin kucağına siniyor, kalbi o kadar hızlı atıyor ki, birazdan ölecek sanırsınız.
Ne yapıp etseniz paseralla'dan geçemiyor, illa kucakta olacak. Tasmasını çekseniz bile adım atamıyor.
Bir gün Umay ve Yersu, pontona çıktı, artık nereye gideceklerse. Tabii, Şanslı da peşlerinden. Paserella'dan geçti, pontona çıktı. Birden durdu. Kafasını çevirip paserallaya baktı.Bir kaç dakika öylece kaldı. Umay ve Yersu çağırsa da tepki vermedi. Döndü, paserella'dan bir daha tekneye geçti. Sonra bir daha pontona, bir daha o tarafa, bir daha bu tarafa... ardından kuyruğunu sallaya salaya, muzaffer bir komutan edasıyla, salına seke kızların yanına gitti.
-
başarmanın tadı başka..
-
Köpeklerle ilgili düşüncemin niye çok olumlu olmadığını bir aralar şöyle özetlemişim.
"Bu sırada fenerin altındaki çeşmeden küçük su bidonumuzu dolduruyorum. Her zamanki gibi oradaki başıboş köpekler kovalıyor ve ben kaçıyorum. Sonra rahmetli kahveci süpürgeyle onları kovalıyor.Zaten bu yüzden hayat boyu hiç köpekleri sevemedim. Üçü beşi bir araya geldikleri her yerde beni kovalarlardı. Kasaba ve çevresinde o kadar çok köpek vardı ki belediyenin kadrolu adamı vardı köpekleri itlaf ederdi.Tüfek omzunda dere kenarlarında dolaşırdı."
Böke ile İnebolu'ya giderken konuşuyoruz ben ona köpeklere karşı ilgisizliğimi anlatıyorum. Neyse limanda Amerikalının beslediği sevimli av köpeklerini gördük, bizimle birlikte balık yediler ardından eniştemin evinin önünde bağlı olan köpeği gördük. Onlar köpekse bu ne dedi Böke bile? Resmen avludan içeriye girdiğimizde tüm sahipleri orada olmasına rağmen vatandaş zinciri kopartmaya çalışıyor. Neredeyse kulubesini yerinden sökecek. Yani ya zincir kopacak ya kulubeyi yerinden sökecek. Bir de bu vatandaş geceleri serbest. Şimdi bana köpek denildiğinde Hasan Abinin Çakıl gibi bir şey aklıma gelmiyor maalesef.
-
Köpeklerle ilgili düşüncemin niye çok olumlu olmadığını bir aralar şöyle özetlemişim.
"Bu sırada fenerin altındaki çeşmeden küçük su bidonumuzu dolduruyorum. Her zamanki gibi oradaki başıboş köpekler kovalıyor ve ben kaçıyorum. Sonra rahmetli kahveci süpürgeyle onları kovalıyor.Zaten bu yüzden hayat boyu hiç köpekleri sevemedim. Üçü beşi bir araya geldikleri her yerde beni kovalarlardı. Kasaba ve çevresinde o kadar çok köpek vardı ki belediyenin kadrolu adamı vardı köpekleri itlaf ederdi.Tüfek omzunda dere kenarlarında dolaşırdı."
Böke ile İnebolu'ya giderken konuşuyoruz ben ona köpeklere karşı ilgisizliğimi anlatıyorum. Neyse limanda Amerikalının beslediği sevimli av köpeklerini gördük, bizimle birlikte balık yediler ardından eniştemin evinin önünde bağlı olan köpeği gördük. Onlar köpekse bu ne dedi Böke bile? Resmen avludan içeriye girdiğimizde tüm sahipleri orada olmasına rağmen vatandaş zinciri kopartmaya çalışıyor. Neredeyse kulubesini yerinden sökecek. Yani ya zincir kopacak ya kulubeyi yerinden sökecek. Bir de bu vatandaş geceleri serbest. Şimdi bana köpek denildiğinde Hasan Abinin Çakıl gibi bir şey aklıma gelmiyor maalesef.
Bir enik bile kovalardı beni. O kadar korkardım. Karşıdan köpek geldiğinde taksiye bindiğim bile olmuştur. 35'inde bir köpek aldım, o iş bitti. Tabii köpeğin köpek olduğunu hiç unutmamak lazım, o ayrı mesele.
-
Sezar diye bir meksikalı var, National Geographicte köpek eğitimi serisi var. Onun köpekler için bir tanım sıralaması var.
1. Hayvan
2. Köpek
3. Cins
4. Kimlik
Bu sıralamada öncelik hep üstte. (Köpek sahipleri bazan unutuyorlar hayvan olduğunu, varını yoğunu 12-13 yaşında köpeğinin kanser tedavisine harcıyor. )
Diğer önemli bir husus da, köpeğin eğitiminde göz önüne alınan amaç. Dost, koruyucu, kavgacı vs.
Golden'lar tür özelliği sevgi dolu olmasına rağmen 1. maddedeki hayvan özelliği tür özelliğine baskın olabiliyor. Mesela ;
Sent from my iPhone using Tapatalk Pro
-
Çok güzel bir başlık olmuş, Hasan Reis'im tebrik ederim, çok tatlı bir köpek ve belli ki başta düşündüğünüz gibi iyi uyum sağlamış.
Eşim ve ben de hayvanları çok severiz. Köpek beslemek için içimiz gidiyor ama malum tüm gün işte olunca hayvanı bir apartman dairesine kapatmak bize pek doğru gelmiyor. Ama bir gün bahçeli bir evimiz olursa ilk işimiz herhalde bir köpek sahiplenmek olur...
Hasan Reis'im Sezar programlarında, köpekler açısından olayı çok güzel anlatıyor. Bir köpeğe göre siz alfa olmalısınız, bunu sağladığınız sürece sizinle birlikte hareket edecek, aidiyet hissedecek ve itaat edecektir. Tabii, uygulama her zaman bu kadar kolay olmuyor ;D
Bu arada 3 yaşında kara bir kedimiz var; küçücükken sokakta ayağımıza dolandı ve o gündür bugündür bizimle. Evde tek başına olmaktan çok memnun ve artık bizim ne zaman evde olacağımızı çok iyi biliyor. Sadece haftasonları yanında olmadığımızda "arıza" çıkarabiliyor.
1-2 defa kendisini tekneye götürdük, tabi şartlar köpeğe göre çok farklı; haliyle denizi ve suyu sevmiyor içgüdüsel olarak. Henüz tekneye tam adapte olamadı, teknede kendisini bıraktığımız anda kaçacak delik arıyor. Tahta bir tirhandilde de delik çok olduğundan o konuda zorlanmıyor ama bir yandan da meraklı gözlerle dışarıyı gözlemeyi ihmal etmiyor. Biz denize girdiğimizde tekneden bize bakışını görmeniz lazım; "siz kafayı mı yedinizi ne işiniz var orada" der gibi bakıyor : )
Kedi mekanı sahiplendiği ve onunla bağ kurduğu için zamanla tekneye de alışacağını ( 1-2 balık ödülüyle bu işi halledebileceğimi düşünüyorum) ve artık gezilerimizde bize dahil olabileceğini düşünüyorum.
Ailenizle ve yeni dostunuzla güzel günler dilerim...
-
Erman Reisim aşağıdaki link sana. Okumuşsundur mutlaka :)
http://www.diyabetikkedi.com/tr/2015/06/05/dunyaya-yine-gelsem-bu-hayati-secerim/
Sent from my iPhone using Tapatalk Pro
-
Erman Reisim aşağıdaki link sana. Okumuşsundur mutlaka :)
http://www.diyabetikkedi.com/tr/2015/06/05/dunyaya-yine-gelsem-bu-hayati-secerim/
Sent from my iPhone using Tapatalk Pro
Hasan Reisim, Sadun Boro'nun kedisini biliyordum ama bu yazıyı okumamıştım... Böyle denizcinin kedisi de ancak böyle olur
bakalım bizimkisi ne hal olacak
SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
Bir gün Umay ve Yersu, pontona çıktı, artık nereye gideceklerse. Tabii, Şanslı da peşlerinden. Paserella'dan geçti, pontona çıktı. Birden durdu. Kafasını çevirip paserallaya baktı.Bir kaç dakika öylece kaldı. Umay ve Yersu çağırsa da tepki vermedi. Döndü, paserella'dan bir daha tekneye geçti. Sonra bir daha pontona, bir daha o tarafa, bir daha bu tarafa... ardından kuyruğunu sallaya salaya, muzaffer bir komutan edasıyla, salına seke kızların yanına gitti.
Müthiş bir olay
-
Sezar diye bir meksikalı var, National Geographicte köpek eğitimi serisi var. Onun köpekler için bir tanım sıralaması var.
1. Hayvan
2. Köpek
3. Cins
4. Kimlik
Bu sıralamada öncelik hep üstte. (Köpek sahipleri bazan unutuyorlar hayvan olduğunu, varını yoğunu 12-13 yaşında köpeğinin kanser tedavisine harcıyor. )
Diğer önemli bir husus da, köpeğin eğitiminde göz önüne alınan amaç. Dost, koruyucu, kavgacı vs.
Golden'lar tür özelliği sevgi dolu olmasına rağmen 1. maddedeki hayvan özelliği tür özelliğine baskın olabiliyor. Mesela ;
Sent from my iPhone using Tapatalk Pro
Merhaba Hasan kaptanım,
Anladığım kadarıyla videodaki köpek saf golden değil, bir melezlik durumu var. Bir de bu hayvanların da bazen insanlar gibi, mental hastalıkları olabiliyor (yetiştirmeyle de alakalı).
Mesela birçok golden (benimki de dahil) ısırmayı bilmez..
Yavru iken elinizi hem dişlerini kaşımak, hem de kardeşlerine yaptığı gibi size üstünlük kurmak için ağzına almak isteyebilir; tam o dönemde bunun çok kötü bir şey olduğunu öğrenmeli.
Sürüsü olarak gördüğü ailenin, her daim en alt üyesi olduğunu bilmeli..
Selamlar,
-
Kabul etmekte zorlansak da çocuklar yuvadan uçtu ve biz Hanımla edi-büdü gibi kaldık. Velhasılı, internet üzerinden ırk özelliklerini inceleyip eski deneyimlerimizi de göz önünde bulundurarak Çakıl'ı evimize buyur ettik. Çakıl sarı kulaklı beyaz bir dişi golden retriever yavrusu, henüz 40 günlük.
Son bir hafta içinde 3 kg vermeme neden olan faaliyetleri ile sağlam bir tekne aktivitesine kavuştuğumuz görüşündeyim.
Irk seçiminde ;
1. Denizi (yüzmeyi) sevmesi
2. Sıcağa tahammüllü olması
3. Beyaz renkli olması (Sıcak ve güneş)
4. Ola ki denize düştüğünde gözden kaybolmayacak kadar küçük olmaması
5. Misafir geldiğinde küçük bir mekanda sıkıntı yaratmayacak sakin bir karakteri olması
6. Bir koku için bizleri terketmemesi (Bu nedenle dişi)
7. Denizcilik terimlerini kısa sürede öğrenecek zekaya sahip olması ;D
kriterlerini göz önünde tuttum. Sonunda Golden Retriever'da karar kıldık.
Du bakali noolcek...
Hasan Kaptanım,
Çok güzel bir şey yapmışsınız, ömrü uzun olsun...
Bizim kız, 2 aylıkken bize geldi; bu Eylül'de 6. yaşı bitiyor. Tekneye bayılıyor... Ne zaman tekne için çanta hazırlasak mutluluktan havalara uçuyor... marina en sevdiği yer...
Adet dönemlerinde, veya kaçırma riski olması durumunda; biz 6 numara çocuk bezi takıyoruz. Kuyruk için arkadan bir delik delmek yeterli; kaymaması için de üstten beze ufak bir parça kağıt bantı yatay olarak yapıştırabilirsiniz. Zaten normalde de şort giydiriyoruz, eşim o haliyle bir yerlere oturtturmuyor :D
Selamlar,
-
Bizim miço rahmetli olduktan sonra bir daha köpek almayız demiştik.
Aradan bir kaç yıl geçtikten sonra ve de bir kaç dost kazığı yedikten sonra yine bir gerçek
dost istedik yanımıza ve arayışa girmiştik.Teknede en uygunu hangisidir diye.
Rahmetli yürürken bile suyu görse etrafından dolanırdı.
Labrador retriver cinsinde karar kılmıştık.Golden ile yakın akraba ama kısa tüylüsü.
Parmak araları perdeli ve yüzücü bir köpek.Orta boy olması da bizim önceliğimiz idi.
Tam alacaktık ki kızım baba benim it geliyor istersen biraz büyüyünce deyince erteledik.Derken 2. it de gelince tamamen ertelendi gibi oldu.
Bence gerçek dostum diyebileceğimiz yaratıklar.
Sizi izlerken gözlerindeki sevgiyi görebiliyorsunuz..
Benim miço sharpei cinsi buruşuk bir it idi ve göz kapakları doğuşta ameliyatla düzeltilmesine rağmen buruşukluk nedeni ile gözleri alttan bakmaz isen pek görülmezdi.
Ama ben yine de bana sevgi ile baktığını bilirdim.
-
Ben de bir labrador kırması var, 4,5 yaşında oldu hala çok yaramaz ve çok hareketli, bu da insanı yoruyor. Birde bizimki lider ruhluymuş ve hiper aktivite var, barınağa götüremiyorum, barınaktaki rotwayler e saldırıyor. Birdefa tekneye bindireyim diye götürdüm arabayla, arabadan indirmeyi bırakın zor kaçırdım oradan, arabanın her tarafı çizildi, bir de hanımdan fırça yedim :D
-
(https://hizliresim.com/4MLroJ)
-
Hasan Kaptanım,
Çok güzel bir şey yapmışsınız, ömrü uzun olsun...
Bizim kız, 2 aylıkken bize geldi; bu Eylül'de 6. yaşı bitiyor. Tekneye bayılıyor... Ne zaman tekne için çanta hazırlasak mutluluktan havalara uçuyor... marina en sevdiği yer...
Adet dönemlerinde, veya kaçırma riski olması durumunda; biz 6 numara çocuk bezi takıyoruz. Kuyruk için arkadan bir delik delmek yeterli; kaymaması için de üstten beze ufak bir parça kağıt bantı yatay olarak yapıştırabilirsiniz. Zaten normalde de şort giydiriyoruz, eşim o haliyle bir yerlere oturtturmuyor :D
Selamlar,
Murat Reisim,
5 aylık oldu. Bugünlerde biraz ergen davranışları var herhalde. Ya da 2 aydır teknedeyiz, 1 aydır da medeniyetten uzak. Horozlanma denemeleri vb. Düzelir umarım.
Bir de 24 saat beraberlik sonucu yanından ayrılır ayrılmaz havlamalar başlıyor.
Zaten artık yalnız da yüzemiyoruz cumburlop atlıyor peşimizden.
Marina demişken, pasarelladan yallah, pontonda tekne önlerinden terlik, ayakkabı getirme huyumuz başladı. Bağlıyor musunuz? Ne zamanlar ?
Halatları neden kemirmiyor ?
vs. vs. vs.
Bu açık renkli, karadut renkli karınlı olanlar İngiliz Standardı imiş...
-
Ahanda bu da bizim teknenin delisi Zeyno.
(https://i.hizliresim.com/ERVg69.jpg) (https://hizliresim.com/ERVg69)
4 yaşına yaklaşıyor ama hala hiperaktif. Tekneye deli oluyor, dingi zaten kendisinin makam aracı. Ayaklarının değmediği yerden denize girmez. Seyirde teknenin kıçına devrilir, keyifle dümen suyunu izler. Limanda pasarellaya tırmanarak ya da yan teknelerden sekerek bir yolunu bulup kaçar. Bazen yanlış hesap yapıp geceyarısı suya düşer... :)
(https://i.hizliresim.com/qW4bBD.jpg) (https://hizliresim.com/qW4bBD)
Arada tekneye erkek de atar :)
Muhtemelen uzun seyirlerimin yoldaşı olacak kendisi...
-
Hasan Kaptanım,
Çok güzel bir şey yapmışsınız, ömrü uzun olsun...
Bizim kız, 2 aylıkken bize geldi; bu Eylül'de 6. yaşı bitiyor. Tekneye bayılıyor... Ne zaman tekne için çanta hazırlasak mutluluktan havalara uçuyor... marina en sevdiği yer...
Adet dönemlerinde, veya kaçırma riski olması durumunda; biz 6 numara çocuk bezi takıyoruz. Kuyruk için arkadan bir delik delmek yeterli; kaymaması için de üstten beze ufak bir parça kağıt bantı yatay olarak yapıştırabilirsiniz. Zaten normalde de şort giydiriyoruz, eşim o haliyle bir yerlere oturtturmuyor :D
Selamlar,
Murat Reisim,
5 aylık oldu. Bugünlerde biraz ergen davranışları var herhalde. Ya da 2 aydır teknedeyiz, 1 aydır da medeniyetten uzak. Horozlanma denemeleri vb. Düzelir umarım.
Bir de 24 saat beraberlik sonucu yanından ayrılır ayrılmaz havlamalar başlıyor.
Zaten artık yalnız da yüzemiyoruz cumburlop atlıyor peşimizden.
Marina demişken, pasarelladan yallah, pontonda tekne önlerinden terlik, ayakkabı getirme huyumuz başladı. Bağlıyor musunuz? Ne zamanlar ?
Halatları neden kemirmiyor ?
vs. vs. vs.
Bu açık renkli, karadut renkli karınlı olanlar İngiliz Standardı imiş...
Hasan Kaptanım,
İstemediğiniz şeylerde ceza (ama tam hemen ardından olmalı), yapmasını istediğiniz şeylerde de ödül vermeyi unutmayın.
Ceza olarak, çok sert olmadan kuvvetli ve otoriter şekilde "Hayır" diyerek, burnuna işaret parmağınızla hafifçe vurmak çok etkili. (aman sert değil, zira burunları zaten çok hassas; hafif bir pıtt'dan bile rahatsız olurlar) Bir süre sonra sadece hayır demeniz yeterli olacaktır zaten..
Mesela, havlamasının hemen ardından bunu yapın, bir süre sonra yanlışlıkla istemeden havlasa bile, dönüp "eyvah" anlamında size bakacaktır :)
Teknede yalnız kalması ile alakalı da en baştan kısa kısa teknede bırakın, ve döndüğünüzde sevin ve sevdiği bir ödül maması verin. Ve bu yalnız kalma işini yavaş yavaş uzatın.. Zira her seferinde onu terk ettiğinizi düşünüyor ve ondan ağlıyor, havlıyor.
Bir de aman siz izin vermeden denize atlamasın, Allah korusun istemediğiniz şeyler yaşanabilir. (Bizimki benden izin almadan asla atlamaz; illa ben denizdeyken,çıkmadan gelip ellerini tutacağım. ama ben gelene kadar da beni de al diye ağlar :) )
Bir süre sonra fotoğraftaki gibi de uslu uslu otururlar..
Kolay gelsin...
-
Sebastian, bira ve cips lütfen !!!
(https://uploads.tapatalk-cdn.com/20170712/3eab67ca8a1193743e982c0128ca34e3.jpg)
Sent from my iPhone using Tapatalk Pro
-
Hasan reis.
Koltuk halatını kıyıdaki babaya dolayıp geri getirmeyi de öğrenirse bu iş tamamdır.
-
Sebastiyan, bira ve cips lütfen !!!
(https://uploads.tapatalk-cdn.com/20170712/3eab67ca8a1193743e982c0128ca34e3.jpg)
Sent from my iPhone using Tapatalk Pro
Yok canım, daha neler!
-
Hasan reis.
Koltuk halatını kıyıdaki babaya dolayıp geri getirmeyi de öğrenirse bu iş tamamdır.
Sedat Abi bence yakında onu da yaptırır Hasan Abi.
-
Bodrumda bir Alman kuçusunu bu iş için eğitmişti. Hayranlıkla izlemiştim.
-
Kaptan kalk artık, sıkıştım. Beni karaya çıkar !!!
(https://uploads.tapatalk-cdn.com/20170917/303cc1107ce177689fd5e4121553a820.jpg)
Sent from my iPhone using Tapatalk Pro
-
Burak Reis sezon başı köpek pasarellası hediye etmişti. Büyüdük ve bu işi pasarellasız da halleder olduk !
-
Oooo tekneyi kaçırmaya az kalmış ;D
-
Kaçak Köpek Hektor’un Hikayesi
(Deniz Dergisi, Cilt 2, Say› 16, Temmuz 1956)
Kaptan Kenneth DODSON* (Reader’s Digest)’ den çeviri
S. S. Hanley’in 3. kaptanı Harold Kildall’ın nazarı dikkatini her şeyden fazla köpek çekti. Hanley, Admiral - Oriental Line’nin yük gemilerinden biri olup Vancouver B. C. Hükümet rıhtımında yük yükleyen beş gemiden biri idi. Hadise 1922 senesinin 22 Nisan’ında oldu.
Kildall güverte yükünün bosalarını kontrol ederken rıhtıma verilmiş olan iskeleden gemiye girmeye çalışan siyah benekli, zeki bakışlı, ufak yapılı bir köpek gördü. Köpek gemiye girince, bütün güverteyi dinledi, etrafa göz gezdirdi. Köpek, yeni kesilmiş ve güverteye istif edilmiş olan keresteyi ve 4 numaralı ambara yüklenen çuvallı hububatı iyice kokladı. Sonra sahile çıkarak İngiltere için çam kütükleri, buğday unu ve elma yükleyen diğer gemi ye gitti. Bu kontrol Kildall’in nazarı dikkatini çekti ve şark sahilleri için, kağıt yükleyen gemiyi kontrol eden köpeği seyretmeye başladı. Köpek diğer gemileri de aynı eda ile dolaşıp kontrol etti. Bundan sonra Kildall geminin harekete hazırlanması dolayısıyla köpekle pek meşgul olamadı ve öğleyin Japonya seferine çıktılar.
Ertesi gün köpek kaptan kamarasının yanında bir Hindistan cevizi çuvalı üstünde uzanmış olarak bulundu. Görünmeden gemiye girmiş ve kaçak olarak Japonya seferine iştirak ediyordu. Kaptan köpekleri sevdiğinden bu zeki bakışlı hayvana sıcak bir hüsnü kabul gösterdi ise de karşılığını göremedi. Kildall ve diğerleri de aynı yakınlığı gösterdilerse de gene soğuk tavırlarla karşılaştılar. Az sonra köpek ayağa kalkarak kaptan güvertesinde gezindi ve tuzlu havayı kokladı. Yemek zamanı Kildall aşağıya inince köpek de onunla beraber aşağıya indi ve mutfak kapısında ümitle beklemeye başladı. Aşçı ona en iyi yemeklerinden verdi... Kildal vardiya için köprü üstüne çıkınca köpek de peşinden geldi ve pilot, harita kamaralarını gezerek miyara çıktı, pusulanın yanına uzandı. şurası kat’i olarak belli idi ki bu kaçak eski bir deniz kurdu idi.
Hanley, Pasifikte seyre çıkalı, 18 gün olmuştu. Tayfa ve zabitan köpeğin sevgisini kazanmak için yapmadıkları kalmıyordu. Başının okşanmasına müsaade ediyordu ama teşekküre lüzum görmüyordu. Kildall ile vardiyaya çıkmadığı zamanlarda ya kaptanın kamarasının önünde bekliyor veyahut aşağıya inerek yemeğini yiyordu. Honshu sahilleri göründüğü zaman kaçak, sahilden gelen rüzgarı koklamaya başladı ve karayı bordalayıncaya kadar baktı. Hanley, Yokahama’da gümrük iskelesi açısındaki demir yerine varınca, köpeğin dikkati daha da fazlalaştı. Burada yükünü boşaltan birçok gemi vardı. Kildall yükü kontrol ederken köpeğin yerinde duramaz olduğunu, kuyruğunu sağa sola süratle oynattığını ve burun deliklerinin diğer gemilere bakarken açılıp kapandığını gördü. En yakın olan gemi Nederlandline’in S.S. Simaloer’i idi ve o da Hanley gibi kereste boşaltıyordu.
Az sonra Hanley’in kıçı med ve cezirin tesiri ile bu Hollanda gemisine doğru saldı ve mesafe 300 yardaya indi. Birdenbire köpeğin bütün dikkatle bu gemiye baktığı görüldü. Derhal kıça koşarak küpeşteye tırmandı, havayı kokladı, heyecanlandığı bariz şekilde belli oluyordu. Kildall bunları seyrederken Simaloer’e bir kayık yanaşarak gemiden sahile çıkacak olan iki adam aldı. Gümrüğe doğru yönelen kayığın Hanley’in kıçından geçmesi icap ediyordu. Köpek hafif inleyerek etrafına bakınıyordu. Birdenbire olduğu yerde zıplamaya ve delicesine bağırmaya başladı. Bu haykırışlar kayıktaki iki yolcunun nazarı dikkatini çekti. Güneşin ışığı gözlerine geldiğinden elleri ile siper yaparak Hanley’in kıçına doğru baktılar. Yolculardan birisi derhal ayağa fırlayarak bağırmaya ve ellerini sallamaya başladı. Kayık Hanley’e doğru yöneldi ve iskeleye yanaştı. Fakat köpek iskeleye doğru olan yolu çok uzun görmüş olacak ki kendisini suya attı. Bağıran adam köpeği sudan çıkararak sarmaş dolaş oldular. Köpek ağlayarak bağırıyor ve sahibinin yüzünü yalıyordu. Artık efendisini bulduğu belliydi.
Kaçak kopek ile sahibinin buluşması her iki gemide de konuşulan mevzu oldu. Köpeğin adı Hector idi. Sahibi ise W. H. Monte olup Smaloer’in 3. kaptanı idi. Vardiya ve vazifeleri Kildall ile ayni idi. Vancouver’de; Simaloer Hükümet rıhtımından bonker için başka bir rıhtıma şifting yaparken, Hector uzun sefere çıkmadan evvel son defa biraz dışarı çıkmıştı. Monte, Hector’u çok aradı ise de bulamadı. Ve onsuz sefere çıktı. Hector bu kadar gemi içinde sahibine götürecek olan gemiyi seçmesindeki inanılması güç olan esrar nedir? Acaba yüklediği yükün çeşidi veya diğer işaretler mi Hanley’in de kendi gemisinin gittiği yere gideceği fikrini kendisini verdi? Sonra gemide seyir boyunca sahibi gibi ayni vazifelere malik olduğu için mi 3. kaptana bağlandı? Bütün bu suallere ancak bu hadiseyi bizzat gözleriyle görenlerin cevap verebileceği gün gibi aşikardı.
(*) Kaptan Kenneth Dodson, 25 senedir denizde ve II. Dünya Harbinde de U.S. donanmasında çalışmıştır. “Away All Boats”
adındaki romanın yazarı olup gecen sonbaharda Little Brown and co. tarafından “Stranger to the Shore” adındaki kitabı
yayınlanmıştır. Kaçak köpek Hector’un hikayesini ilk olarak 34 sene önce işitmişti. Hadisenin kahramanlarından olan iki
vardiya kaptanının hadiseyi teyit etmesinden sonra hikayeyi kaleme almıştır.
Alıntı: Kaptan Refik Akdoğan’ın “Akıntıya Kürek mi Çektik?” Kitabı Sayfa 14-16.
-
Muazzam bir hikaye, paylaştığınız için sağolun Mücahit Reisim.
Bir belgeselde, şehir dışına çıkan sahibini evde sakince bekleyen köpeğin, sahibinin dönüş yoluna geçmesiyle birlikte kapı önünde saatlerce heyecanla beklediği gösterilmişti.. Ancak paylaştığınız hikaye gerçekten tüyler ürpertici..
SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
Mücahit çok teşekkürler , harika bir paylaşım.
-
O kadar süre bekler mi bilmem ama bizim köpeğimiz ben işyerimden çıktığım andan itibaren balkonda beni bekliyormuş.Çıkmadan önce hep telefon edip bir ihtiyaç var mı diye sorarım.(Belki telefonu dinliyor.)
-
İlkokula yeni başladığım yıllardı. Ablalarım Motorlu Tren ile ilçeye liseye giderlerdi. İstasyon ile ev arası yaklaşık 1 km gibiydi sanırım. Bizim Toni onları her sabah yolcular sonra eve dönerdi. Birgün dönmedi. 3-4 ay sonra Babamla bitişik kasabaya gitmiştik. Bir çay bahçesinde otururken yanımıza kirden rengi değişmiş şekilde koşarak gelmişti. Hızını alamamış motorluya atlamış ve ilk istasyonda inmiş muhtemel.
Onu hatırladım.
-
Yarış !
https://youtu.be/CtybASQxmvE
-
Çok güzel abicim ya.
-
Yarış !
https://youtu.be/CtybASQxmvE
Harikaa... keyfiniz daim olsun...
SM-G920F cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
Maşallah, benim köpeğim ise denize girdiğimde yakalayıp sudan çıkarırım korkusu ile benden kaçıyor
Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
-
Süper.. çok keyifli.. :)
-
Yarış !
https://youtu.be/CtybASQxmvE
Kocaman olmuş.
-
Fenomen oldu Çakıl. Çakıl gel gezelim diye birileri geliyor. Geziyor bizimki keyifle.
(https://uploads.tapatalk-cdn.com/20180726/28877d2c5bb95ece2816dfcaaa19733a.jpg)
-
Hasan reis, bu gidişle Çakıl Ankara'ya dönmek istemeyebilir.
Bırakın beni burada hayatımı yaşayayım der gibi fotoğraflarda. :D
-
Şimdiye kadar 5 köpeği 2 de kedim oldu ;
Hepsi güzel anılar yanında ölümlerinde üzüntü bıraktı .
Geçmişte yavru olarak sokakta bulup büyüttüğüm köpeğim Tomy yi Apartmanda olmuyor diye
Akçaya dayıma bıraktım.yıllarca her gittiğimde evin 1 km ötesinde Çanakkale yolu kavşağında geldiğim aracı beklerdi.trafik kazasında kaybettim .
diğerleride sadık güzel anlar sonunda gerek ömür gerek hastalık lardan kaybettik bu yüzden artık düşünmüyorum.
Tekne içinde ise onlar için uygun ortam olmadığını düşünüyorum.
Sert bir havada kedimin tekne de salonun ortasına korkudan kakâsını yaptı sonrasında tekneye güçlükle
bindirebildim .
-
Portekiz şu köpeği Denize 2 teknesi reisi Banu Öney in köpeğidir ve gerçekten denize uyumludur.
Hasan Reis yeni mürettebatınızı hayırlı olsun pek sevimli.Kotu bir huyu olacak sizden izinsiz denize atlama ve yüzme meraklısı olacak.Ancak teknede köpek bence tadından yenmez.Fox teriye ile Jack Russel arasında gidip gelirken karşıma bir Jack Russel çıktı ve 13 yıldır teknede mutlu mesut yaşıyoruz. Boyutlarına bakmadan bugüne kadar ciddi bir caydırıcı ve yol arkadaşı oldu.
Ömrü uzun,paylaşımlarınız doyumsuz olsun.
Kaan Reisimizin sevgili dostu ve miçosu Zıpkın’ı iki gün önce kaybetmişiz.
Çok üzüldük. Kaan Abi ve Gamze Ablaya baş sağlığı ve sabır diliyoruz.
-
Şimdi öğrendim ben de. Çok çok üzüldüm.
-
Allah sabır versin Erdem ailesine
-
Kaan abi üzüldüm, sabır dilerim.
-
Dostlar,
Çok teşekkürler.Bizim için de son derece sürpriz ve hızlı gelişen bir vedalaşma oldu.Daha evvelce kedimizi kaybetmiş ve çok üzülmüştük, o zaman Zıpkın kızımız henüz 8 aylık falan dı sanırım o zamanki üzüntümüzü hafifletmiş.Ama bu kayıp açıkçası çok koydu.Bilen biliyor Zıpkın ın 14.5 yıllık yaşamının nerede ise 12 yılı 24 saat benimle geçmiştir inanılmaz karşılıklı bir bağımız var idi.
Şimdi kendimizi toplamaya çalışıyoruz ama tekne bana dar geliyor.
Geçecek inşallah.
Tekrar sağ olun.
-
Kaan hocam , Cussy ve ben sabırlar diliyoruz. :(
-
Öcal Reisim çok teşekkürler. Cussy e sevgiler
-
Zıpkın'ı ben de tanıyordum, çok üzüldüm.
Çok zor, ne diyeceğini bilemiyor insan..
Gamze ve Kaancım sabır dilerim..
-
Eyüpçüğüm çok teşekkürler. Alışmaya çalışıyoruz.