Heyamola Hey

Havuzluk => Genel => Konuyu başlatan: Ersin Böke - 04 Ekim 2020, 22:11:20

Başlık: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 04 Ekim 2020, 22:11:20
(https://1.bp.blogspot.com/-HKfzXQKfGNE/Xl1d7pmzMoI/AAAAAAAAD5M/Hv3GRfOvT4Ug8R7OtL4U8e__jO9TieZbgCLcBGAsYHQ/s640/simi-rodos%2Bkanal%25C4%25B1.png)

Piri Reis Kitab-ı Bahriyye 'yi okudukça ve kopyalar ile ilgili araştırma yaptıkça karşıma  çok başka bir Piri Reis çıktı.

Burada bu konu ile ilgili bilinen tarihi bilgilerden çok Piri Reis'in denizci daha doğrusu yelkenci kişiliği ile ilgili bir şeyler paylaşmak istiyorum.

Döneminde yelken kullanıldığı için bundan sonra kendisinden yelkenci, Bahriyye 'den de Bahriye diye bahsedeceğim.

Denizcilik tarihi ile ilgili okuduğum bir çok akademik çalışmanın sahipleri yelkenli bir tekne ile seyir konusunda çok sınırlı bilgiye sahip.

Geçenlerde bir yelkenci  yazdığı seyir notlarında bir pilot kitabı eleştiriyordu. Eleştirdiği nokta pilot kitapta yanaşacağı ada ile ilgili birçok  bilgi olduğu ancak demirleme yerleri ile ilgili yeterli bilgi olmadığından yakınıyordu.

" bana ne kardeşim adanın yüzölçümünden! sen bana nereye demirleyeceğim onu söyle " diye yazmış.

Binlerce yıldan günümüze yelkencilerin balış açısı hiç değişmedi. Çok daha modern ekipmanlarımız var ama kaygılarımız hala aynı.

Oysa okuduğum bir akademik çalışmada yazar Bahriye'de  yeterli derecede coğrafi bilgilerin yer almadığını eleştiriyordu. İşte bu yorum Bahriye 'nin yazılış nedeninin hiç anlaşılamadığını gösteriyor.

Bahriye ile ilgili birşeyler yazmayı ilk kez bu yorumu okuyunca düşünmeye başladım.

Bahriye seyir sırasında kullanılmak üzere kaptan için yazılmış bir seyrüsefer. Üstelik haritalı. Yani yazı formatı kim tarafından yazıldığı bilinmeyen MS III yüzyılda yazılmış Stadiasmus Maris Magni ile çok benzerlik gösteriyor. Ancak ondan çok daha üstün.

Yazı formatı olarak Bahriye bir periplus formatında yazılmış bir seyrüsefer (stadiasmus ) tur. Konu ile ilgili kullanılan terimleri araştırma yapmak isteyecekler için özellikle yazıyorum. Arama yaparken bu sözcükler çok faydalı oluyor.

Yukarıda modern bir yelkenli ile seyir yapan ve elindeki pilot kitaptan şikayet eden yelkenci dostumuzun  yorumu o yüzden çok önemli.

Piri Reis Bahriye ve Stadiasmus Maris Magni'de aralarında bin yıldan fazla zaman olmasına rağmen yelkenci ruhu ile yazılmış günümüz pilot kitaplarıdır. Bu seyrüsefer dökümanlarında sadece kaptanın ihtiyacı olan bilgiler vardır. Aynı yelkenci dostumuz gibi antik çağlarda da kaptanların ihtiyacı aynıydı. Kısa ama ihtiyaç duyulan bilgilere seyir sırasında ulaşabilmek çok önemliydi ve aradan binlerce yıl geçmesine rağmen hala da önemli.

Gelin bir örnek ile devam edelim. İlk örnek Maris Magni 'den Kıbrıs ile ilgili notlardan.

307. Phileous‟tan Akra‟ya (veya Extrema Burnuna) 60 stadia vardır. Her ikisinde de su
bulunan biri açık mavi diğeri beyaz iki demir atma yeri vardır. Üst kısımda Aphrodite
Tapınağı yer alır. Ancak burada uzanan iki adanın her ikisinde de yukarı akıntı vardır


Ve Piri Reis;

Buradan ötesi 6 mil Magosa'dan tarafta İstadiye denilen iki ada vardır. Bu adalara Yıldız tarafından girilir. On iki kulaç yerde demirlenir

Aralarında bin yıldan fazla var. Anlatım benzerliğine dikkat. Kısa ve öz bilgiler. Elbette Bahriye 'de ayrıca portalanlar var.

Gerçi Maris Magni ile ilgili yapılan yorumlarda bu anonim eserde giriş bölümünde anlatılan rotaların önemli bir bölümü eksik. Tam bir eser henüz bulunamadı. Beliki haritalar da vardı. Kim bilebilir?

Anlatım benzerliği ve kitpların ruhuna bakıldığında bir gün bir yerlerden Maris Magni 'nin haritaları da bulunursa hiç şaşırmam.

Bahriye, Yelkenci bir ustanın diğer yelkencilere yol göstermesi için yazılmış bir seyrüsefer idi. Kopyaları çoğaltıldı ve kullanıldı.

Piri Reis görülen eksikliklerin ve değişimlerin haritalara işlenmesini de istemiştir.

Piri reis bu uzun ömründe bile tüm yaşamını bu haritaları çizmeye ayırsa yine de zamanı yetmezdi.

Zaten kendisi Bahriye'de bir çok eski zaman haritalarından yararlandığını yazıyor. demek oluyor ki Piri Reis çok iyi bir harita arşivine sahipti ve elindeki haritalar ile kendi seyir tecrübelerini birleştirerek bu haritaları çizdi.

Piri Reis haritaları sıfırdan kendisi çizseydi bile bu yaptığı Bahriye 'den daha kıymetli olamazdı.

Çünkü Bahriye, kendinden önce yapılmış olan harita ve seyrüseferleri de bir şekilde güncellenerek günümüze aktarılmasını sağladı. Yani Bahriye, kendisinden önce çalışmaları da kapsayan ve bunları doğrulayarak aslında o çalışmaların da günümüze ulaşmasını sağlamış oldu.

Gelin bunu kendi cümleleri ile de pekiştirelim.

Bu denizlere ait bilgiler edindim. Gözlerimle gördüm. Okudum. Bütün bunlara dayanarak kusursuzca yazdım.

Yine kitabın kime yazıldığı çok açık. Şöyle diyor Piri Reis;

Ümid ederimki bu yolda yürüyen bilginin ehli kardeşler de bu kitabı okudukları ve ona göre hareket ettikleri takdirde bana dua etmeyi unutmazlar.


Yani bu kitap, gemilerini yürüten kaptanlar için yazılmış, onların seyir sırasında ihtiyaç duydukları bilgileri veren bir seyrüsefer idi.

Mütevaziliğe de dikkat çekerim. Hepi topu gemicilerden istenen bir dua. O da eğer bilgiler işe yararsa.

Piri Reis ile ilgili yazmak ciddi iş. İnsan haliyle sen kim Piri Reis ile ilgili yazmak kim diye geçiriyor içinden. Ancak haritaları inceledikçe ve metinleri okudukça insan bunları paylaşmadan edemiyor.

En azından Piri Reis'in yelkenci kişiliğini ve bunu yansıttığı eserlerini bu gözle incelemeye çalışmak belki ufuk açar diye düşünüyorum. Diğer konulardan  farklı olarak çok daha ciddi ve belkide sıkıcı gelebilir yazdıklarım. Ancak Piri Reis ile ilgili bir şeyler yazmaya çalışmak bu ciddiyeti gerektiriyor.

Sanemoğlu, çevirisini yaptığı kopyanın önsözünde Fransızların 400 yıl önce yazılmış eserleri günümüz Fransızcasına çevirmeye cesaret edemediklerinden hareketle yaptığı çeviriyi bir hizmet değil de fazla cesaretli buluyor. Burada cesaret kelimesi yazılan eserin büyüklüğü karşısında hadsizlik yaptığını düşündüğü anlamına geliyor.

Gerçekten bu büyük ustanın yazdığı  eserin büyüklüğü karşısında yorumlar yapmak insana hadsizlikmiş gibi geliyor.

Peki nelere bakacağız? Hürmüz 'den Hindistan'a seyir yapılırken kullanılan bir çeşit almanağı, Haritalarda çizili gemilerin ne anlama geldiğini, Rüzgar yönlerinin nasıl verildiğini yazacağız.  Okudukça günümüz modern deniz haritalarında olan her bilginin benzer bir şekilde Bahriye portalanlarında da olduğunu görüp şaşıracaksınız.

Günümüz haritaları ile kıyaslayacak ve benzerlikleri görünce Bahriye 'nin hala kullanılabilir olduğuna hayret edeceksiniz.

Deniz fenerlerinin de haritada işaretlendiğini, hatta denizcileri ürküten ve dilden dile anlatılan korkunç hikayeleri duyacaksınız.

Gürülmeyen topukları ve belkide batıkların işartlendiğini düşüneceksiniz.

Tüm bu yazdıkları karşılığında kullananlardan sadece basit bir dua isteyen hey koca Piri Reis. Büyük Usta!  Elbette dualarımız sana.

Bu vesile ile bu denizlerde yelken basmış göçmüş ya da yaşayan tüm yelkencilere selam olsun.

Başlıyoruz efendim. Yelkenci gözüyle Kitab-ı Bahriyye




Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Özgür Ökten - 04 Ekim 2020, 23:18:52
Yuppii! Beklediğim yazı dizisi başlamış! :D

öZgür (mobil)

Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 06 Ekim 2020, 09:54:34
Piri Reis ile ilgili detaylara girmeden önce biraz haritacılık ile ilgili bilgi vermek istiyorum. Sonuçta harita bir resim. Ama haritayı harita yapan çizilen bu resmin Dünya ile öpüştürülmesi gerekiyor. Şöyle düşünün;

Dünya bir portakal olsun. Çizdiğiniz harita da aluminyum folyo üzerinde diyelim. Bu resmin harita olabilmesi için bu alüminyum folyoyu portakalın üstüne sıvamanız gerekiyor. İşte o zaman çizdiğiniz resim harita oluyor.

Fazla işin tekniği ile okuyucuyu sıkmamak için çok tekniğe girmeyeceğim ancak bu işlem günümüzde şöyle yapılıyor.

Haritası yapılacak olan bölgede bir arazi çalışması yapılıyor. Yüksekliği ve koordinatları bilinen birçok nirengi noktası belirleniyor. Bu noktalar arasında da birbirlerini gören poligon noktaları atılıyor. Sonra matematik bir yöntem ile resim harita haline getiriliyor.  Eğer bu işlemi doğru yapılmaz ise örnek Midilli ile Ayvalık arasındaki mesafeyi haritada doğru okuyamıyorsunuz. Çünkü Dünya yüzeyine resminizi iyi yapıştıramamış oluyorsunuz.

Şimdi dönelim tekrar Piri Reis ve Bahriye'ye. Rüzgar gülünü anlatırken son on altı yönün rüzgarı göstermediğini , bunların yol bulmak için olduğunu yazıyor.

Bir 16 eklenir çizgi çizi iğneden
fakat bunlar rüzgarlardan değildir
otuziki tanedir tamamı da bunların
hepsi birden yol bulmakta tanınır

Geldik evvelki sekiz yelin haline
NADOR ilmi ile istimaline(kullanılmasına)
Ne vakit kullanılır diyeyim
Ne vakit ki deniz derya geniştir
Adalar görünmez ufka gitmiştir
O zaman kullanılır bll iyice

 
Sanemoğlu, çevirisinde bu NADOR ilmi ile ilgili araştırma yaptığını ancak her hangi bir bilgi bulamadığını bir çeşit navigason yöntemi olduğunu düşündüğünü yazıyor.

Piri Reis, tüm harita sistemini işte bu rüzgar gülleri üzerine oturtmuş. NADOR ilmi olarak adlandırdığı bu yöntem ile haritaları çizdiğini düşünüyorum. Bir daha da bu ilimden bahsetmemiş.

Bu rüzgar gülleri ile belli bir açıda ve mesafede gidilidiğine ulaşılan limana başka bir yerden farklı ve yön ile mesafeden gelindiğinde kestirme yapılarak bunları haritaya yerleştirdiğini düşünüyorum. Muhtemel her bir liman için üç yön ve mesafe kullanmış olmalı. Bunun adına haritacılıkta "kestirme " deniyor.

Bu vesile ile Piri Reis'in öyle uzaydan filan dünyayı gördüğü gibi zırvalar ile bu eserin değerine gölge düşüren kimseleri de kınıyalım.

Piri Reis bu haritaları , kendisinden önce yapılmış olanları çok dikkatlice inceleyerek ve kullanarak, kendi seyrüsefer bilgileri ile birleştirerek muhteşem bir eser ortaya koymuştur. Tüm bunları da tamamen matematiği kullanarak yapmıştır. Dehası da buradadır.

BU yönü ile daha önceden de yazdığım üzere Piri Reis kendisinden önce yapılmış olan çalışmalardaki bilgileri de kullanıp, güncelleyerek bir şekilde kendisinden daha eski yapılmış olan çalışmaların da günümüze ulaşmasını sağlamıştır.

Bu döküman bilinen Dünyadaki en iyi düzenlenmiş  haritalı bir stadiasmustur.
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Özgür Ökten - 06 Ekim 2020, 11:26:28
Bu rüzgar gülleri ile belli bir açıda ve mesafede gidilidiğine ulaşılan limana başka bir yerden farklı ve yön ile mesafeden gelindiğinde kestirme yapılarak bunları haritaya yerleştirdiğini düşünüyorum. Muhtemel her bir liman için üç yön ve mesafe kullanmış olmalı. Bunun adına haritacılıkta "kestirme " deniyor.
Denizcilikte de "PARAKETE SEYRİ" (Dead Reckoning) deniliyor ya.. :)
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 06 Ekim 2020, 20:52:29
Şöyle örnek vereyim. Aşağıda Midilli haritası var.

(https://www.altayli.net/wp-content/uploads/2015/02/Midilli-Piri-Reis-Haritasi.jpg)

Şimdi Midilli adası burada tek başına çizilmemiş. Anakara olan Anadolu ile birlikte çizilmiş. Zaten gerekli olanda bu.  Şimdi Midilli adasını bu haritada Anadolu'ya göre doğru konumlandırmamız gerekiyor. Babakale -Molivos mesafesi ve bu doğrunun kuzey ile yaptığı açıyı, Ayvalık-Mitillin arası mesafeyi ve bu mesafenin kuzey ile açısını, keza Foça -Polimari arasındaki mesafeyi ve bu rotanın kuzey ile yaptığı açıyı bilrseniz Midilli çizimini Anadolu'ya göre doğru konumlandırmış olursunuz.

Bunun için bu limanalrdan diğer limanlara olan rotayı, mesafeyi ve açıyı biliyor olmanız gerekiyor. Kestirme dediğim bu. Günümüzde örneğin köprü ayaklarının proje üzerindeki konumunu dünya yüzeyindeki pozisyonu
bu yöntem ile belirliyorsunuz. Buna kestirme deniyor haritacılıkta. 

Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Özgür Ökten - 06 Ekim 2020, 22:28:28
Mmm.. Buna da "kerteriz" demeyi tercih ederim sanırım! :D

Neyse, pardon, bakma sen bana.. :)

Benim bu eski haritalardaki pusula gülü ve "kestirme" çizgileri ile ilgili anlamadığım, bazı çizgiler kara üstünden geçiyor (yani o çizgi üstünde seyir yapılamaz) ve bazılarının başlangıç veya bitiş noktaları karadaki belirgin noktalar değil (boğaz, ada, kıstak, dağ-tepe) gibi.

Yani bu çizgiler pratikte nasıl kullanılıyor anlamadım?

Eskiden (elektroniklere bu kadar güvenmez iken) uzun transferler öncesi haritadan ders çalışır, not tutar, hiç elektroniksiz ve haritasız kıyı seyri yapabilecek parakete seyir hazırlığı yapardım. Ama bu eski haritadakilere benzemiyordu yaptıklarım.

öZgür (mobil)

Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 07 Ekim 2020, 00:50:08
Elbette kerteriz demek daha doğru. Ben biraz şantiyeci dili kullandım.

Baştan çok kafa karıştırıcı gözüküyor çizgiler. Kimileri diğer bir rüzgar gülüne bağlanıyor ama kimilerinin çıkış noktalarında rüzgar gülü de yok. Düğüm noktaları diyebileceğimiz bir merkezden dağılan çizgiler var.

Tarihte yapılmış olanları anlayabilmek için ilk yapmamız gereken bugünün mantığı ile düşünmeyi bırakmak olmalı. O günün şartlarını hayal edip, öyle çıkarımlar yapmamız gerekiyor.

O şekilde düşünürsen çizgilerin ne anlama geldiğini kolaylıkla bulabilirsin.

Öncelikle Bahriye'nin elimizde orjinali yok. Kopyaları ise dünyada mevcut. Deniz Müzesinde İstanbul 'da 4 tane var. Diğer müzelerde de kopyaları var. Benim kullandığım Baltimore 'de Walters müzesindeki sayısal kopya. Vatikan 'da bir tane olmalı. Üstelik bunların kağıtları incelendiğinde ve kağıt geçtiğimiz yüzyılda dahi çok kıymetli olduğundan kağıtlardaki üretici mühürlerinden kopyanın ne zaman yazıldığı kolaylıkla tahmin edilebiliyor.

Piri Reis orjinal çalışmayı 1525 yılında bitirmiş. Kendisi böyle yazıyor. Akla gelen her soruyu dikkatle okursanız kitabın içinde bulabiliyorsunuz.

Dünyada bulunan örneklerin tamamı bu kadar eski değiller. Bu Bahriye 'nin defalarca kopyalandığını gösteriyor. Yani sürekli kullanılmış ve geliştirilmiş bir kitap bu. Şimdi gelelim senin ve bir çoklarının kafasına takılan şu çzigi meselesine.

Aynen dediğin gibi çizgiler karadan da gidiyor ve eğer her bir çizgi bir rotayı temsil ediyor ise neden bu çizgiler karadan geçiyor? Hem neden bu kadar çizgi var? Daha şaşırtıcı olanı bu çizgiler her kopyada var.

Her bir kopyayı yapan üşenmemiş ve bu çizgileride çizmiş. Önemli bir detay daha vereyim. Piri Reis haritalarının zaman içinde güncellenmesini de istiyor açıklamalarında. Yani Piri Reis haritalarının kpyalanacağını da biliyordu demek oluyor aynı zamanda.

Piri Reis bu yöntemi kendisi mi buldu yoksa daha önceden de kullanılıyormuydu ayrı bir inceleme konusu. O dönemde çizilmiş başka haritaları da incelemek gerek.

Dediğim gibi tarihi dönemler ile ilgili merak ettiğin  soruların cevabını bulabilmek için günümüz düşünce yapısını bırakman gerekiyor. O günkü şartları hayal etmeye çalışmalısın. Aksi taktirde Uluburun batığının taş çapalarını görüp, günümüzde demir baş taraftan atıldığından batığın kıçını , pruvası sanabilirsin. Oysa daha önce de yazdığım gibi o dönemlerde çapa kıçtan atılıyordu. Baş taraftan değil.

Neyse lafı çok dolandırdım galiba. O çizgiler bir rota değil. Onlar bir harita çizim yöntemini temsil ediyorlar. Zaten o yöntem sayesinde haritalar rahatça kopyalanabiliyordu. Eserin ölümsüzleşmesinin nedeni işte o çizgiler. Haritaları kopyalamak isteyen resmi çizmeden önce o gördüğün çizgileri çiziyor olmalı. Çizgiler resmin kolayca ve doğru çizilmesini kopyanın da birebir aslı gibi olmasını sağlıyor.

Önce çizgileri çiziyor sonra aslına bakarak kopyanın resmini çiziyor olmalılar. Sen bugün bitmiş haritaya baktığından sana çizgiler karada da gidiyor gibi gözüküyor. Neredeyse her bir çizginin belli bir uzunlukta kıyı boyunca bir detaya denk geldiğini dikkatlice bakarsanız görebilirsiniz.

Bu arada kopya işleminin de nekadar zahmetli olduğunu ve günümüze kadar gelen kopyaların nasıl meşakkatli bir çalışma ile yapıldığını bir düşününüz. 

İşte o çizgiler haritanın doğru bir şekilde 500 yıl boyunca aslı gibi kopyalanmasını sağladı. Deha sadece haritayı yapmakta değil yani. Bunu yüzyıllar boyunca güncel tutabilecek yöntemi de ortaya koymakta.

Merak ettiğim bu yöntemi Piri Reis 'mi buldu yoksa kullanılan bir yöntemdi de Piri Reis bu yönteme göre mi çizim yaptı? Bu şu an çalıştığım konulardan bir tanesi.

İşte daha bu. Karşımızda sadece denizci kişiliği ile değil, matematik bilgisi ile de bir deha duruyor.

Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 07 Ekim 2020, 01:08:21
Özgür gibi bu işlere merakli zeki birisi şu soruyu da soracaktır. Madem bunlar çizim için kullanılan çizgiler neden daha basit bir yöntem olarak kare kullanılmamış? Öyle ya çizim yapmak daha kolay olmazmıydı?

Cevabı yine Bahriye versin. Piri Reis haritanın kenarını 100 bahri mil olarak çizmiş. Sıkça pergel kullanımından bahsediyor. İşte bu çizgiler sadece kopyalamayı kolyalaştırmak ile kalmıyor  seyir sırasında elinizde bir pergel ile mevki koymayı ya da rota planı yapmayı ciddi şekilde kolaylaştırıypr. Birden fazla rüzgar gülü ve düğüm noktası pergelin bir ucunu koyacağınız noktayı gösteriyor.  Çizgilerin karadan gitmesinin nedenide budur.

Yani uzunluk birimi haritanın kenarından alınacağından çizgi her durumda kenar ile kesiştiriliyordu.
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Özgür Ökten - 07 Ekim 2020, 09:53:29
Tamam, mesafe ve ölçeği çizgilerden anladık, seyirde bu çizgilerden nasıl yararlanıyoruz?

Kıyı seyri için bu çizgiler çok da lazım değil aslında. Bir harita karadaki belirgin nirengi noktalarını ve tehlikeleri göstersin yeter, onlardan kerteriz alıp giderim. Ama okyanusta bu çizgilere göre parakete seyri yapmak hayati olmalı.

öZgür (mobil)

Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Özgür Ökten - 07 Ekim 2020, 11:21:40
Bu pusula gülünün nasıl kullanıldığını anlamaya çalışırken şu dökümana ulaştım, hem gülleri güzel anlatmış, hem içinde çok hoş eski harita örnekleri var;
http://www.kartografija.hr/tl_files/Hkd/dogadjaji/kARTografija/prezentacije/Faricic.pdf
(https://miro.medium.com/max/6836/1*jDJrpK_C9X8muhVAweHx2w.jpeg)

Neticede anladığım bu çizgiler direk üzerinde parakete seyri yapmak için değil harita üzerindeki yönleri anlamak için kullanılıyormuş.
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Onur Öztürk - 07 Ekim 2020, 20:44:44
Piri  Reis  haritasını değerlendiriken atlanan bir detay  var;   o dönemin Haritacılık  ekosistemini  anlamak için  çok kıymetli bir kaynak ;

https://www.youtube.com/watch?v=YtpeH63kcIo

Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Onur Öztürk - 07 Ekim 2020, 21:01:02

Colomb'un  Amerika seyahati , ama nasıl ?  ;  Gemici Henry'nin   Lizbon Navigasyon  okulu,  ve Mercator'ün konuya dahil oluşu ,  kayıtta 6.25'den  sonra çok ilginç bilgiler var.   

 https://www.youtube.com/watch?v=xTorJceScZk

Bu iki kaynak   benim açımdan  Piri  Reis  dönemini ve haritasının  arka planını aydınlattığı için konuya ilgi duyanlarla paylaşmak  istedim.
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 07 Ekim 2020, 22:50:11
teşekkürler Onur bey . Kıymetli bilgiler.
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 14 Ekim 2020, 06:26:40
Sayın yetkili arkadaşlar resim boyutlandırmasında sorun var. Harita kullanacağım ancak bu hali ile çok anlamsız. Lütfen düzeltirmisiniz?

Yaptığım akademik okumaların çoğunda Türk olanlar da dahil olmak üzere Bahriye'den hiç alıntı yok. Batılı çalışmlar daha çok örnek alınmış gibi duruyor. İnsan okurken ister istemez bir çekmememzlik olduğunu hissediyor Piri Reis ile ilgili.

Belki de sorun Piri Reis'in sansasyon yaratan dünya haritasındadır. Bu harita öylesine çok konuşuldu ki Bahriye bu dünya haritasının gölgesinde kaldı. 

Oysa Piri Reis haritası özellike sualtı arkeolojisinin mutlaka dikkate alması gereken bir kaynak olmalı. Nitekim Nefertiti (Uluburun ) batığı ile ilgili batma senaryoları konuşulurken  Piri Reis'in Bahriyesi hiç dikkte alınmamış. Oysa Piri Reis haritalarında tam da batığın olduğu yerde kayalıklar gösteriliyor. İsmi bile var. Sanemoğlu çevirisinde bu kayalıklara Aspre Petre ismi verilmiş.

Piri Reis ile ilgili bence başka çok önemli bir konu daha var. Örneği dünya haritasından verelim. Piri Reis açıkça dünya haritasının bir bölümünü Kolomb haritasından aldığını yazıyor. MAlum KOlomb hairtası kayıp.
ancak yazıldığı üzere Piri Reis'te bu harita var. Piri Reis'in Bahriye'yi yazarken a da Dünya haritasını çizerken
Kullandığı dökümanlar ve eski haritalar nerede?  BU dökümanlar en az Piri Reis haritaları kadar değerliler.

Okuduklarımdan Piri Reis'in bu arşivini ciddi şekilde tasanif etmiş ve korumuş olduğunu düşünüyorum. İlk olasılık Bahriye 'yi yazdığı Sultaniye ve Klitbahir kaleleri. Bu kalelerin şu andaki durumunu incelemeli bellkide.


Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 14 Ekim 2020, 06:38:20
Çok acıdır ki Piri Reis 'in haritaları çizdiği bu kalelerin Türkçe tanıtımında Piri reis^den bahsedlmiyor bile.
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Özgür Ökten - 14 Ekim 2020, 22:32:06
"Aspre Petre" denilen kayalıklar aşağıdaki haritada Kaş yönünden gelip Uluburun'u dönüp Aperlai'ye doğru giderken görülen 2 küçük adacık mıdır?
(Üzerindeki arapça veya osmanlıca yazıyıyı büyütüp kalitesini arttırıp google translate'e çevirtmeye çalıştım ama anlamlı bişey çıkmadı! Osmanlıca ise gugıl anlamamış olabilir tabi..)

(https://www.tarihnotlari.com/wp-content/uploads/2013/04/map-of-kas-and-kastelorizo-by-piri-reis.jpg)

Bu bölgenin güncel deniz haritaları ve uydu fotolarına göre burada tehlikeli kayalık olarak görülebilecek birşey görünmüyor.
Bir yarım ada gibi ÇILPACIK adası ve ileride küçücük bir ada olan KÖRMEN adası var ki ikisi de kıyıya yakın, Kaş-Kekova hattında (veya Kaş-Aperlai) seyirde tehlike yaratacak pozisyonda değilller. (Muhtemelen Piri'nin haritasında görülen iki küçük ada bunlar..)

Navionicsden derinlik haritalarına (SonarChart) da bakıyorum, bölgede öyle su altında kalmış, sivri bir çıkıntı, kayalık vb. yok.

Bölgede bana tek seyir tehlikesi olarak görülen şey Kaş'dan Uluburun'a gelirken, hemen uluburun'a varmadan görülen SIĞTAŞ adası. ki o bile tam seyir rotası üstünde değil, o adaya çarpmak için uluburun'u kurtarmayan bir seyir yapıyor olman gerekir. (Adaya çarpmasan burna çarpacaksın gibi!)

Peki nerede bu Aspre Petre?
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Özgür Ökten - 14 Ekim 2020, 22:41:58
Bir de Piri Reis'e bir serzenişim var;

Aşağıdaki Fethiye körfezi haritasına bakınız, detaylar, ölçekler ne kadar kötü!
Arkadaş dünyanın baya başarılı haritasını çizmişsin, toparlamışsın, akdeniz deniz ticaretinin en önemli limanlarından biri olan fethiye bölgesini ne kadar az detayla çizmişsin?
Diğer haritalara göre biraz başarısız buldum.. (Ne haddime ise artık!!)

Neyse, şaka bir yana, ilginç birşey gördüm bu haritada.
Kelebekler vadisi civarlarında, ölüdeniz önlerinde şimdi olmayan bir ada çizilmiş, acep nedir nedendir?

ve farkettiğim bir güzellik ise Afkule manastırının haritada yer alması.. (Bilmeyenler için Afkule manastırı Kayaköyden 30-45dk'lık bir yürüyüşle ulaşılabilen, deniz kıyısından yüksekte, dimdik kayalıklara oyulmuş muhteşem bir manastır. Trabzondaki Sümela manastırının aynısını düşünün, onun 1/10 ölçülerinde küçüğü gibi.. aynı...)

bir de haritada Babadağ diye düşündüğüm (Ölüdeniz'in arkasındaki) tepenin üstünde aynı St.Nicholas'ın üstündeki gibi bir kale çizilmiş.
Ama bildiğim kadarı ile Babadağ veya oralardaki yüksek tepelerde böyle bir kale vb. yok.


(https://www.tarihnotlari.com/wp-content/uploads/2013/04/fethiye-turkiye-haritasi-by-piri-reis.jpg)
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Kenan Biçen - 15 Ekim 2020, 13:16:29


Neyse, şaka bir yana, ilginç birşey gördüm bu haritada.
Kelebekler vadisi civarlarında, ölüdeniz önlerinde şimdi olmayan bir ada çizilmiş, acep nedir nedendir?



(https://www.tarihnotlari.com/wp-content/uploads/2013/04/fethiye-turkiye-haritasi-by-piri-reis.jpg)

O dönem haritacılarının,özellikle Portekizli ve ispanyolların sevdikleri yada aşık oldukları kadınlar için aslında varolmayan adaları haritalara işlediklerini bir yerlerde okumuştum, hatta bazıları o adalara o kadınların isimlerini bile verirlermiş.
Eğer depremler ile batan bir ada değil ise,Piri reisin Fethiyeli bir sevdiceği olabilir mi??  ;D ;D
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Özgür Ökten - 15 Ekim 2020, 13:59:58
Aşk adası mı? Kim bilir, neden olmasın! :)

ama bazı haritalarda şaşırtıcı detaylar varken Fethiye bölgesinin böyle zayıf olmasına şaşırdım doğrusu.
Göcek koyları, Ölüdeniz lagün gibi o dönemin denizciliği için korunma/saklanma/ikmal için önemli olabilecek detaylar görünmüyor.

Ama Afkule gibi (ki denizden kolay görünmez, kıyıya yaklaşıp bakmak lazım..) ince bir detay verilmiş. İlginç.

bu arada bu haritalara baka baka birşeyden emin oldum ki bu harita gülleri transit hatları değil, sadece rüzgar yönleri, kerte hatları.
Şuradan şuraya bu hat üzerinden gidersin gibi bir kolaylık yapılmamış.
Yönler belli, pusulanı kullanıp kendin parakete seyrini yapacaksın diye düşünülmüş.

Şimdiki haritalarda feneri, liman girişi, sığlık, kanal gibi yerlerde sıklıkla kullanılan transit hatlarının olmaması ilginç. (belki var, ben göremedim?)
zira şimdiki imkanlarla transit hatttı çok büyük ihtiyaç değil, ama o dönem için çok basit ama hayat kurtarıcı bilgiler olabilirdi.
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 15 Ekim 2020, 22:30:57
Özgür, Aspre Petre diye bahsedilen kayalıklar tam da Nefertiti (Uluburun)  batığının olduğu yerde çizili. Hem de farklı haritalarda özellikle çizilmiş.

(https://1.bp.blogspot.com/-m-Up4YQuE54/XkAeWTxmpKI/AAAAAAAAD1g/rfLaUc29pIkUWpI7Sfzfh9BL9aunTk4GwCLcBGAsYHQ/s640/piri_uluburun1.png)

(https://1.bp.blogspot.com/-3q4275Qb9vo/XkAeW6ipYpI/AAAAAAAAD1k/SMX5DOEjzyYq_I1PAHC2Y17EbEdlprL6gCLcBGAsYHQ/s640/piri_uluburun2.png)

(https://1.bp.blogspot.com/-iQApqZE0_2c/XkAevpiMwMI/AAAAAAAAD1w/9dRXvCKCCW07V6YnQAlAENudtbIFNmsxACLcBGAsYHQ/s640/piri_text.png)

Çok net tarifler. Piri Reis açık bir şekilde körfeze girdikten sonra bir kayanın olduğunu ve dikkat edilmesi gerektiğini yazıyor.

BU Özgür'ün Nefertiti (Uluburun ) batığının batış şekli ile ilgili yorumunu destekler nitelikte.

Piri reis'in koca Akdeniz'de her bir taşı tek tek bilmesi mümkün değil. Muhtemel kendinden önceki haritaları da kullanarak Bahriye 'yi ortaya çıkardı. ASPRE PETRE diye işaretli noktalar belki de Piri Reis'in haritalarında başka bir detayı , batığı yada batıkları ifade ediyordu. Kim bilir?

Rüzgar güllerine gelince, bunlar haritaların doğru şekilde kopyalanması için kullanılan çizgiler. Haritanın her kenarı 100 Deniz mili olarak alınıyor ve paftaya önce bu rüzgar gülleri ve bunları birbirine bağlayan çizgiler çiziliyor olmalı. Sonrasında bu çizgilere göre harita çiziliyordu.

Piri Reis haritalarının kopyalarının birbiri ile bu kadar benzer olmasının nedeni de bu.

Yine Özgür çok doğru bir yorum yapmış Fethiye körfezi ile ilgili. Osmanlı'nın yönetimindeki yerler çok da önemsenmemiş gibi. Sonuçta Piri Reis'in bir deniz savaşçısı günümüz deyimi ile Amiral olduğu unutulmamalı.

Avrupa Kıyıları özellikle İtalya kıyıları çok daha detaylı anlatılıyor eserde. Keza Osmanlı'nın Avrupa politikaları ve buraya doğru genişleme arzusu bence esere de yansımış durumda.

Burada akademik çalışma yürütenlerin gözden kaçırdığı bir detay var. Bu haritalar birer portalan. Yani limanları anlatıyorlar. Ancak bunların eserdeki dizilişini limanlar arasında bir rota gibi düşünmek doğru değil.

Bu yanlış yorum yüzünden şu basmakalıp ifade hala günümüzde doğru kabul ediliyor. Akdeniz 'de seyir saat yönünün tersi ve kıyıdan yapılır ifadesi küllüyen yanlış.

Adamlar çatır çatır Avrupa limanlarından İskenderiye 'e gidiyorlar. Hem de Akdeniz'in ortasından. Kaç gün sürdüğüne kadar her türlü detay antik yazarlar tarafından kayıt altına alınmış durumda.

Ancak yine altını çizmeliyim ki Piri reis haritaları ne yazık ki birçok akademik çalışmada bir kaynak olarak dikkate alınmıyor. Bunun ne kadar yanlış olduğunun Kanıtı Nefertiti batığının bir şekilde Piri Reis haritalarında işaretli olduğu gerçeği.





Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 15 Ekim 2020, 23:48:08
Ve işte gecenin bu erken saatinde Piri Reis 'e başvuracağımız bir konu daha.

Önemli bir çalışmayı antik rotalar bölümünde anlattım.

SEYİRLERE IŞIK TUTAN KAYIP İŞARETLER – ANTİKÇAĞ’DA PHAROS’LAR İLE SİNYAL KULELERİ –
VE M.Ö. I. YÜZYILIN SONU – M.S. I. YÜZYILIN BAŞINDA ROMA DÖNEMİ ANEMORIUM’UNDAN
GÜNÜMÜZE ULAŞAN İKİ KÜÇÜK SİNYAL KULESİNE İLIŞKİN NOTLAR

T.M.P. DUGGAN∗ AYKAN AKÇAY

Bu çalışma ile ilgili yorum diğer konu başlığında. Ancak başlıktan da anlaşılacağı üzere Kıbrıs seyri için çok önemli bir noktada olan Anamur antik limanındaki  iki fenerden bahsediliyor.

Bu fenerlerin Proa ve Anti Proa olarak konumlandırıldığını , Farkı yükseklike kurulan bu fenerlerin gece temiz havalarda Kıbrıs'tan görülebildiğini , farklı yüksekliklerde olmasının liman girişini tanımlamak için olabileceğini öne süren son derece iddalı bir çalışma.

İfade edildiği gibi bunların fener olarak kullanıldığının hiç bir arkeolojik kanıtı yok. Ancak ileri sürülern tez çok mantıklı. Üstelik fenerlerin günümüze kadar olan gelişimini de gösteriyor.

Tamam da bu tezin tarihi bir döküman ile de desteklenmesi gerekir. Ne yazık ki bu çalışmada antik çağın her yazarı yer almış ama Piri Reis yine yok.

Eğer Anamur antik limanında yüksekte kurulmuş olan kuleler eğer deniz feneri ise bir benzeri de yakın bir limanda da olmalı.

Ne yazık ki Anamur ile ilgili Piri reis çok detay vermemiş. Sadece Anamur kalesini nişan olarak veriyor. Ama bakınız Alanya limanı için hem yazılanlar hem de haritalarda çok ilginç bilgiler var. Yukarıda Anamur ile ilgili çalışmanın ışığında gelin Piri reis Alanya haritasına bir bakalım.

Anlaşılan Alanya limanı Piri Reis döneminde önemli bir liman haline gelmiş.

(https://www.arthipo.com/image/cache/catalog/poster/piri-reis/piri-reis-99-map-of-the-Fortress-of-Alanya-500x500.jpg)

Gelin birde Piri Reis Alanya 'yı nasıl anlatmış bakalım.

Alaiye'nin denizden nişanı üzerindeki yüksek dağlardaki üç kuledir. Ortadaki kulenin altında Alaiye vardır.

Oysa haritada gördüğünüz üzere Alaiye kalesi kule dolu. Peki Piri Reis neden sadece 3 kuleyi nişan veriyor?

Verdiği üç kule haritada görüldüğü üzere içinden duman tüten kuleler. Yani fenerler. Ortadaki kulenin altında da tam da yazıldığı gibi Alaiye var.

Yani Bahriye 'de nişan olarak verilmiş olan yerler deniz fenerlerini gösterebiliyor. Böylece tarihteki bir çok fener ile ilgili bilgileri Bahriye 'de bulabileceğiz demektir.

Doğu tarafa bakan iki kuleden duman tütüyor. BUnlar aynı Anamur antik limanındaki küçük kuleler gibi farklı yükseklikte. Anamur fenerlerinde alçakta olan Sancak girişi gösteriyordu.

Piri Reis'in Alaiye fenerlerinde de alçak olan limanın sancak girişini gösteriyor.

İlginç değilmi ? Şimdi bu bilgiler ile Patara anti paros nerede ve kaç metre tahmin etmek mümkün. 







Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Özgür Ökten - 16 Ekim 2020, 00:23:28
Bence bu yazıda bahsedilen bölge Uluburun, Kaş tarafı değil, Kekova adası.
Bölgeyi çok iyi biliyorum, kerelerce tur yaptım, okuyunca direk gözümde canlandı.


(https://i.ibb.co/6Zwh1DB/piri-reis-kekova.png)
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Özgür Ökten - 16 Ekim 2020, 00:37:15
Sanırım senin yazıyor dediğin aşağıda düzenlediğim haritadaki Kaş-Kekova yönünde Uluburun'u dönünce Aperlai'ye doğru giderken iskelede kalan KÖRMEN ve ÇILPACIK adaları.
ama bunlar pek öyle körfezin ortasında, seyire tehlike oluşturacak adalar değil, hatta Çılpacık ada bile değil, yarımada.

(https://i.ibb.co/30MgCf9/piri-reis-kas-meis-bolgesi.png)

Uluburun batığı için benim tahminim;
- Eğer açıkdenizden (veya Kekova tarafından) Kaş'a doğru geliyorlarsa İçada'nın güney ucundaki sığlıklara çarptılar.
- Eğer Kaş tarafından Kekova'ya doğru gidiyorlarsa Uluburun'un kendisine çarptılar.

Hiçbir gemi öyle çarptığı gibi cumburlop batmayacağına göre, bir şekilde kıyıya, sığlığa, koya gitmeye çalışırken şimdi bulunduğu yerde batmışlardır. (ve hatta o dönemki gemilerin batması için bir yere de çarpması gerekmiyor, yüklerinin/safralarının kaymasına neden olacak bir fırtına bile yeterli batma sebebi..)
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 16 Ekim 2020, 08:14:39
Piri Reis Akar boğazını çok güzel tarif etmiş yazıda. Buradan geçtikten sonra binaların önünde bir taş vardır dikkat etmek lazımdır diye yazıyor.
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 16 Ekim 2020, 08:26:23
Bence bu yazıda bahsedilen bölge Uluburun, Kaş tarafı değil, Kekova adası.
Bölgeyi çok iyi biliyorum, kerelerce tur yaptım, okuyunca direk gözümde canlandı.


(https://i.ibb.co/6Zwh1DB/piri-reis-kekova.png)

"Tamam da Tüm bunları gün doğusu tarafında bırakıp , Lodos tarafında Anadolu burnunun ucndaki bir adanın arasından geçerlerse" diyor. Yani 7 mil uzunluğundaki ada ve arasındaki küçük adaları gün doğusu tarafında bırakıp lodos yönünde ilerlersen Akar boğazına gelmiyormusun?
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Özgür Ökten - 16 Ekim 2020, 21:06:44
Bence bu yazıda bahsedilen bölge Uluburun, Kaş tarafı değil, Kekova adası.
Bölgeyi çok iyi biliyorum, kerelerce tur yaptım, okuyunca direk gözümde canlandı.


(https://i.ibb.co/6Zwh1DB/piri-reis-kekova.png)

"Tamam da Tüm bunları gün doğusu tarafında bırakıp , Lodos tarafında Anadolu burnunun ucndaki bir adanın arasından geçerlerse" diyor. Yani 7 mil uzunluğundaki ada ve arasındaki küçük adaları gün doğusu tarafında bırakıp lodos yönünde ilerlersen Akar boğazına gelmiyormusun?
Cık..
7mil boyunda dediği ada aslında 3 millik kekova adası.
Girişteki iki kayalık ada arasından geçilmez, bu adalarla kekova adası arasından geçersen 38 kulaç (20m) su bulursun (şu an 38m), tüm bunları doğuda bırakıp, küçük adalarla Anadolunun ucu arasından girersen (şu an tercih edilen giriştir) 25 kulaç (13m) su bulursun. (şu an 33m)
Buradan içeri bir de girişinde görünmez tehlikeli kayalar olan üçağız köyü önüne (binalar) geçilir.

Bu tanımlar akar tarafına uymuyor.
Doğu tarafından girişle birlikte 3 girişi olan sadece kekova var. Bence bu kesin.

Benim anlayamadığım akar ile uluburun arasında, burunların kendileri hariç hiç kayalık yok. Navionics sonarchartı detaylı inceledim, o körfezde öyle batmış, altta kalmış, eskiden ada olabilecek bir çıkıntı da yok, çok derin her yer.

öZgür (mobil)
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 16 Ekim 2020, 23:04:21
Buraları avucunun içi gibi bilen sensin. Söylediğin mantıklı. Bu durumda iş çok daha ilginç hale geliyor.

Geriye iki alternatif kalıyor. 1700 Lü yıllarda Akdeniz'de çok büyük bir deprem oluyor. Fransız ticaret odasının kayıtlarında Antalya konsolosluğunun kayıtları var. Depremde Antalya limanının hemen karşısında kuş adası olarak bilinen adanın battığını yazıyor. Nitekim bu ada Piri reis haritalarında çok net gözüküyor.

Belki burada bir yerlerde topuk vardı ve depremde battı. Ama o zaman depremin batığı da etkliemesi gerekirdi. İskele kıç omuzluğu dağılmış sadece teknenin. Yani derbeyi buradan aldığı kesin gibi. Jeolojik yapı bir topuk olma olasılığını zayıflatıyor açıkça.

Bundan sonrası biraz senaryo oluyor ama o kayalıklar bence batığın olduğu yerin işareti. Eğer öyle ise iki batık var demektir. Uluburun batığının daha derininde bir batık daha çıkasa şaşırmam en azından.

Senaryolar üretmek mümkün. Belki korsanlar saldırdı ya da bir triremenin mahmuzunun hedefi oldu kim bilir. ?

Ancak bir kesin durum var. O da Uluburun batığında bulunan çapaların fazlalığı bu geminin bilinen limanlarda durmadan uzun bir seyir yapmayı planladığı. Bu kesin. Diğer batıklarda en fazla bir taş çaoa vardı.BU kadar yüklü bir geminin deneyimli kaptanı bu kladar taş çapayı yoksa neden alsın?

Teknede hiç ceset ya da insan vücudu ile ilgili bir parça bulunamadı. Bu teknenin batmadan önce mürttebatın kurtulduğuna işaret olabilir mi?  Sonuçta bu teknenin neden battığı muhteml hiç bilinmeyecek ya da başka bir keşif sonucu ortaya çıkcak gibi geliyor.
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 16 Ekim 2020, 23:09:52
Bu pusula gülünün nasıl kullanıldığını anlamaya çalışırken şu dökümana ulaştım, hem gülleri güzel anlatmış, hem içinde çok hoş eski harita örnekleri var;
http://www.kartografija.hr/tl_files/Hkd/dogadjaji/kARTografija/prezentacije/Faricic.pdf
(https://miro.medium.com/max/6836/1*jDJrpK_C9X8muhVAweHx2w.jpeg)

Neticede anladığım bu çizgiler direk üzerinde parakete seyri yapmak için değil harita üzerindeki yönleri anlamak için kullanılıyormuş.

BU çalışmada da Piri Reis yok. Çok ilginç
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Özgür Ökten - 16 Ekim 2020, 23:52:06
Evet, bu gün de bu merkator'un ilk arktik haritası çıktı karşıma, burada da piri'den bahsedilmemiş;

https://sol.org.tr/haber/kuzey-kutbunun-ilk-haritasi-17112
(https://sol.org.tr/sites/default/files/images/content/article/2020/10/16/Ekran%20Resmi%202020-10-16%2014.06.37.png)


öZgür (mobil)
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Özgür Ökten - 16 Ekim 2020, 23:55:34
Bir gemi nasıl kıç omuzluktan yara alır?

Kayalara çarptığını sanmam, bir saldırıya maruz kalmak daha mantıklı geliyor bana.

öZgür (mobil)

Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Özgür Ökten - 17 Ekim 2020, 00:12:59
Mmmm. Antalya liman önlerinde görülen ada biraz ileride, kemere giderken konyaaltı balıkçı barınağı önlerindeki SIÇAN adası olabilir sanırım.

Sonar haritalarına baktım, öyle eskiden ada olup çökmüş, batmış gibi götünen bişey yok liman yakınlarında.

Sonraki ÜÇADALAR net görünüyor zaten.
Yardımcı buruna yakın büyük olan ise SULU ADA.
Ve tam burundaki BEŞADALAR.

Bu eski haritalarda oran, ölçek, düzen biraz garip! :)

(https://encrypted-tbn0.gstatic.com/images?q=tbn%3AANd9GcRBZGJVb-g89V9AEZzWaTYSxgEaSUc47LmNaA&usqp=CAU)

öZgür (mobil)
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 17 Ekim 2020, 09:12:54
Piri Reis portalanlarını kullanmak ile ilgili şöyle bir yol izliyorum.  Örnek bu Antalya açıklarındaki batık ada ile ilgili bilgileri Fransız Ticaret Odası 1700 lü yıllarda Antalya bölgesinde olan bir depremi kayıt altına almış.

O sırada Akdeniz'de deprem üreten Helen fayı ile ilgili bir yazı okuyordum. Keza bu deprem sırasında Antalya limanında tüm sular çeklimiş. Yani ciddi bir tusunami olduğu kesin. Bodrum Kara İncir koyunda 6 şiddetindeki deniz depreminde koyda suların nasıl çekilip sonra koya hücüm ettiğini görmüş birisi olarak bunun bir tusunamiye de yol açtığını söylemek mümkün.

Sonra 1525 yılında çizilmiş olan Piri Reis haritalarına baktığımda  gerçekten de burada bir ada olduğu net bir şekilde gösterilmiş. Ölçeği hatalı ya da konumu yanlış olabilir. Bu doğal. Ama burada ilginç olan Piri reis haritalarının doğruluğu.

Yani Piri Reis haritalarının doğruluğu başkaca kaynaklar incelendiğinde de görülüyor.

Bu arada unutulmamalı ki elimize ulaşan tüm eserler kopya. Orjinal Piri Reis Bahriye kitabından 300 yıl sonraya tarihleniyorlar. 300 yıl boyunca sürekli kopyalanmış olan haritalar bunlar. Bence orjinali çok daha etkileyici ve ölçek açısından doğru olmalı.

Bu arada Özgür'ün verdiği örneklerde de Piri reis haritalarından hiç basedilmiyor. Keza antik liamnar ile ilgili çalışmalarda da haritsalar bahsedilirken Piri reis haritaları hiç referans gösterilmemiş.

Piri Reis dünya haritasının sansasyonelliği ya da ülkemizdeki şarlatanların Piri reis ile ilgili saçmalıkları belkide ciddi araştırmacıları Piri reis'den uzak tutmuş olabilir.

Konuya dönersek Fransız Ticaret Odası kayıtları Antalya açıklarında bir adanın olduğunu ve depremde battığını alenen yazıyor. Piri Reis haritaları da burada bir ada olduğunu ortaya koyuyor. Ama bu bölgenin sualtı haritalarında burada bir ada olduğu ile ilgili bir jeoloji görülmüyor.

Buradan hareketle 3500 yıl önce batmış olan Nefertiti kraliyet gemisinin o dönemde varolan ama sonrasında aynı Antalya açıklarındaki ada gibi depremler ile birlikte yok olduğunu ya da battığını düşünebilirmiyiz?

Sonuçta bunların hepsi  birer tahmin. Ama gerçek olan bir şey var. Piri Reis portalanlarında yani Bahriye 'de Nefetriti (Uluburun batığı ) net bir şekilde işaretlenmiş. Ama kayalık olarak ama batık olarak.

Bu Piri Reis haritalarının tarihi olaların incelenmesinde mutlaka başvurulması gereken bir kaynak olduğunun açıkça ortaya koyuyor.

Bizlere de düşen görev böylesine önemli bir çalışmanın ciddiyetini ortaya koymak.
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Özgür Ökten - 17 Ekim 2020, 13:36:08
Coğrafi şekillerin 3-5bin yıl gibi kısa sürelerde modern derinlik haritalarında görünmeyecek kadar yok olması pek mümkün değil.
Marmaranın meşhur kayıp adası Vordonosi gibi bariz görünmesi gerekir.

(https://encrypted-tbn0.gstatic.com/images?q=tbn%3AANd9GcT-AOk5gdV-9zzEyifMeiNUvI5KlRH8iBQolg&usqp=CAU)

Bence bu antik haritalarla ilgili iki sorun var,

- orijinalleri yok, kopyanın bilmem kaçıncı kopyasına bakıyoruz ki o dönemin elle çizerek kopyalama yöntemlerinin hassasiyeti mechul.

- orijinali ne hassasiyetle çizilmiş, ölöeği doğru mu vb. Ya da çizer sevgilisi için bir ada mı eklemiş.

O nedenle bunları aynen senin yaptığın gibi çapraz araştırma ile incelemek en doğrusu.

öZgür (mobil)
(https://uploads.tapatalk-cdn.com/20201017/2544891c8ce70c229dd6698dd079c7ec.jpg)
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Özgür Ökten - 17 Ekim 2020, 17:00:15
Benim Pirireis Antalya haritasından anladığım budur;

(https://i.ibb.co/v4Y2WmB/piri-antalya-izahli.jpg)
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Özgür Ökten - 17 Ekim 2020, 17:13:22
Mmm.. Şimdi şöyle bişey yaptım;
Piri reis haritasında Antalya limandan geçen kuzey-güney çizgisi ile Phaselis'den geçen doğu-batı çizgisini yeni harita üzerine çizdim. (kırmızılar.)
Sonra bunların kesişim noktasından (yani eski haritada pusula gülünün ortasından) 315 dereceye (Karayel yönüne) bir çizgi çektim(mor), tam bu kayıp adanın üstünden geçen. Buraya güncel haritada baktığımda tam kemer'in önünden geçiyor.
ve Bingo!
burada eskiden bir ada olmuş olabilecek, şu an su altında kalmış, coğrafi şekiller var! Acaba kayıp ada bu mudur?

(https://i.ibb.co/S7Sfwkg/piri-reis-antalya-ada-bulmaca.jpg)
(https://i.ibb.co/wWdYn6X/kemerdeki-batik-ada.jpg)

Eğer piri haritasındaki pusula gülünü doğru kabul edersek bu mantıklı görünüyor, ama bu durumda pirinin haritası aşırı bozuk bir ölçekte görünüyor. Kemer ile Antalya limanı arasındaki uzuuun alan neredeyse yok kabul edilmiş ve kocaman Sıçan adası hiç yok? biraz mantıksız.. Bu kadar ölçü kaçık değildir bu haritada..
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 18 Ekim 2020, 17:59:51
Eline Sağlık Özgür. Özllikle son çalışma muhteşem olmuş. Şöyle ki;

Dediğin son derece anlamlı. Aynı İstanbul örneğinde olduğu gibi batık adanın bşr şekilde izi olmalı. Oysa Antalya körfezi çok derin. Sonuçta oluşan değrem sonucunda tusunami olduğu kesin. BU durumda depremi üreten fay düşey atımlı demektir. Sonuçta düşey atım demek denizde fay kırığının bir tarafının düşmesi anlamında. İşte Batık ada efsanesi de buradan doğuyor olmalı. Sonuçta tusunami bütün Antalya'yı yok etmediğine göre çökme fazla değildi demek ki. ama sonuçta bir adayı sular altında bırakmaya yetmiş olmalı.

Bu durumda Özgür'ün yaklaşımı daha önemli hale geliyor. adanın suyun altında kalabilmesi için kıyıya yakın olması anlamlı.

Ben size söyleyeyim bu işin sonunda hepimizin iyi dalış takımları olur :)

Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Özgür Ökten - 18 Ekim 2020, 19:20:07
Şöyle bir bilgi buldum;

8-20 Mart 1743 Antalya Depremi
8-20 Mart 1743 tarihleri arasında Antalya’da korkutacak derecede büyük depremler olmuştur. Depremde, limanda bir süre kurumalar meydana gelmiş, çok sayıda ev çökmüş ve Konsolosluk duvarında yıkılmalar meydana gelmiştir. Deprem sonucu birçok köy yok olmuş ve Reşat Adacığının (şimdiki adı SIÇAN adası) batısında yer alan dağ tamamen suya gömülmüştür (Ambraseys ve Finkel , 1995 ).


Antalya körfezinin sonar haritası ile fay hatlarına aynı anda bakınca zaten birbiri ile kesiştiği kolayca görülüyor.
Zamanında Konyaaltı ve Kemer bölgesi fena etkilenmiş gibi.

(https://www.researchgate.net/profile/Cenk_Yaltirak/publication/262196577/figure/fig14/AS:551188898775060@1508425082909/Synthesis-of-the-tectonic-framework-of-the-Finike-Basin-and-environs-Antalya-Fault-Zone.png)
(https://i.ibb.co/QFcS5Dv/antalya-sonarmap.png)


Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Özgür Ökten - 18 Ekim 2020, 19:51:25
Bu arada Antalya'da batık ada ararken Fethiye'de buldum!
Ölüdeniz Kabak koyu önlerinde, kıyıya 1 mil mesafede, etrafı 100m derin, kendisi 4,5m su altında olan 500x300m boyutlarında bir ada buldum!

(https://i.ibb.co/FJjbGd3/kabak-adasi.png)

Yasak bölge de değilmiş! Tiryakiiii biiiiiziiiiii dalışaaaa götüüüüüüür! :D
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 18 Ekim 2020, 21:04:21
Bu sene nereye seyir yapalım diye soruyorlardı. Yelken , dalış, antik limanlar.. Tqdından yenmez.
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Cenk Ayvaz - 18 Ekim 2020, 22:14:29
O kadar guzel paylasimlar yapiyorsunuz ki modern bir Indiana Jones filmi izliyormus gibi hissediyorum.Ellerinize saglik.
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 26 Ekim 2020, 09:42:38
İlgilendiğim konular ile ilgili olkuma yaptıkça Piri Reis Bahriye 'nin kimi bölümlerini tekrar okuyorum. Çok ilginç detayalr çıkıyor ortaya.

Bunlardan birisi de köle ticareti ile ilgili. Afrika limanları anlatılırken Şibaki limanına Sicilya'dan kalyon ve kareveleler buğday getirir, arab-siyah ile değiştirirler diye yazmış Piri Reis açık açık. Bu yıllarda köle ticareti ile ilgili önemli bir bilgi.
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Erman Yerman - 26 Ekim 2020, 12:09:11
Müthiş keyifli, Böke'ye ve Özgür'e çok teşekkürler...
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 28 Ekim 2020, 20:10:43
Teşekkürler Erman. Hala ekmeğin iyneye nasıl takılacağı ile ilgili bir video göndermedin ama. :)

Oturdum Bahirye 'yi yeniden okuyorum. Açıkçası Piri Reis nerlere kendisi kesinlikle gitmiş ya da ilgilenmiş tahmin edebiliyorum. Belli bölgeleri öyle detaylı yazmış ki.

Tekrar okumamın nedeni deniz fenerleri. Hatırlayacaksınınz bir akademik çalışmada Anamur antik limanında iki adet fener olduğu ve bunların iki farkli yükseklikte bulunduğu, alçakta olanın limana giriş yönünü gösterdiği yazılıyordu. 

Buradan hareketle Piri reis Alanya haritalarında gözüken ve fener olduğu kesin olan kalenin iki kulesinin birbirnden farklı yükseklikte oldukları ve daha alçakta olanın aynı Anamur'da olduğu gibi limanın girişini gösterdiğini görmüştük.

Piri Reis bu derece açıkça fenerleri çizdiği halde neden Bahriye 'de deniz fenerleri ile ilgili bir bilgi yok? Bu çok ilgimi çekiyor.

Oysa Piri Reis gece seyrlerinden öyle çok bahsediyor ki.  Örneğin Hürmüz boğazından Hindistan'a giderken kuzey kutbundan ölçü alınarak kullanılan bir almanağı anlatıyor. Öyle ki eğer gece seyri yapmıyor iseniz Hindistan 'a gitmeniz mümkün değil.

Yani yönünüzü doğrulamak için kuzey kutbunu görmelisiniz. Bu yüzden de gece seyri şart. Hal böyleyken hiç deniz fenerlerinden bahsedilmemiş olmasını çok garipsiyorum. Mutlaka bir detay olmalı. Buradan elde edeceğimiz en ufak bir bilgi krıntısı dahi Anamur antik limanı ile ilgili tezi doğrulayacağı gibi daha da ilginci
yazıtlarda bahsedilen  Patara " anti paros "  unun da yerini ve daha önemlisi yüksekliğini belirlememize yardımcı olabilir.

O yüzden yazdıklarım karışık gelebilr. Ancak geliştirdiğim etod şu; Yukarıda yazdığım gibi Patara anti paros 'un nerede olduğunu bulmak için Anamur 'a gitmek ve buradaki öne sürülen bilimsel teorileri kadim denizcilik bilgileri ışığında tarihi dökümanlarda doğrulatmaya çalışıyorum.

Dediğim gibi pafta pafta fener arıyacağım bu akşam. 
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 02 Kasım 2020, 02:46:36
Yok! Bütü Bahriye 'yi neredeyse tekrar okudum. Fenerler yok. Gece seyri ile ilgili onca bilgi var ama fenerler ile ilgili bilgi yok.  Fener betimlemesi sadece Alanya kalesini gösteren portalanda var. Muhtemel bunu da Piri reis değil de sonrasında çizildiği izlenimine kapılıyorum. Çünkü Alanya kalesinde fener olarak kullanılan iki kule çok net bir şekilde gösteriliyorken yazılı kısımda bunlar ile ilgili bir bilgi yok.

Ancak bunların konumlandırması ve liman girişi gösterimi aynı Anamur antik kentinde olduğu gibi. İki fenrr var ve kısa fener limana doğru giriş yolunu gösteriyor.

roma sikkelerinin üzerinde şu anda yıkılmış olduğu halde gözüken bir çok önemli deniz feneri resmedilmiş. Yani deniz fenerleri Piri Reis döneminde çoktan denizcilik ve rotalr için vazgeçilmez olduğu halde Neden portalanlarda yok ve yazılarda da hiç bahsedilmiyor?

Tekne tipleri, rüzgar yönleri ve yelkenlilerin trimleri bile bu derece doğru resmedilmişken fenerler yok. Oysa Bizans döneminde Çanakkale'den giriş ypan bir düşmen teknesinin bir saat içerisinde duman yolu ile İstanbul'a bildirildiği açık açık yazıyor Bahriye 'de.

Tekneler arasında haberleşme ile ilgili filo haberleşmesi ile ilgili bir bilgi de yok. Çok ilginç. MUtlaka bir nedeni olmalı.
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 02 Kasım 2020, 03:12:13
Yüzlerce yıl denizcilere yol gösteren Cenova'nın  La Laterna deniz feneri belkide bize yol gösterecek bu sefer.

Fransız donanması kuşatmasında yıkılan fener 1543 yılında  yeniden yapılmış. daha ilginci ise fenerin bekçilerinden birisi KOlomb'un amcası Antonio Columbo 1449 yılında bu fenerin bekçisi imiş.

Yani Cenova kentinde Piri Reis Bahriye 'yi yazdığı sırada bu fener faaldi. Bakalım La Laterna Piri Reis poralanlarında gösterilmiş mi?
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 02 Kasım 2020, 03:35:11
(https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/d/d3/Nuremberg_chronicles_f_58v_1.png/800px-Nuremberg_chronicles_f_58v_1.png)

Soldaki kule La Laterna. Aşağıdaki harita ise malum Piri Reis haritası. Cenovayı gösteriyor. Yukarıdaki resim ile birebir aynı.

(https://1.bp.blogspot.com/-Ou-c5IZ9_ak/X59VDEuTypI/AAAAAAAAES4/6eYMOecz7BYgB5PUrHSgNB82w8ftz_vqQCLcBGAsYHQ/w640-h368/cenova%2BPiri%2BReis.png)
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 02 Kasım 2020, 04:05:57
Buldum. La Laterna Piri Reis tarafından açıkça yazılmış.

"Liman ağzının iki kenarında iki büyük kule vardır. O kulelerde her gece fener yakarlar . Gece seyreden tüdcar gemilerinin rahatça limana girmesi içindir bunlar."

Yani Piri Reis fener olan kuleleri açıkça yazıyor. Şimdi gelelim çok önemli bir detaya. Piri Reis şöyle devam etmiş.

" limana girerken gündoğusu tarafında olan kuleye yakın yürürler"  yazıyor. Resimde ise gündoğusu tarafındaki kule daha kısa. Anamur , Alanya fenerleri ile aynı özellikte.

Bir önemli not daha. Piri Reis La LAterna ve diğer kuleyi açıkça yazdığı ve çizdiği halde yine kendisinden bahsedilmemiş. Hatta fenerler ile ilgili önemli bir çalışmada (Veli akçaoğlu ve Sunay Akçaoğlu'nn deniz fenerleri ile ilgili çalışması ) Piri reis  Bahriye 'den bahsedilmemiş.
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Özgür Ökten - 02 Kasım 2020, 11:31:06
ve bu fenerin halen dimdik ayakta ve faal olması çok güzel değil mi?

(https://www.agenziainliguria.com/agenzia/wp-content/uploads/2020/03/Genova-dallalto.jpg)
(https://www.telegraph.co.uk/content/dam/Travel/2019/May/genoa-lighthouse-xlarge.jpg)
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 03 Kasım 2020, 04:12:04
Piri Reis haritasında gözüken ve eski resimlerde gözüken ikinci kule ile ilgili önemli bir resime ulaştım.

(https://theportandthecity.files.wordpress.com/2015/11/genua-ansicht.jpg?w=700&h=387)

(https://theportandthecity.files.wordpress.com/2015/11/genova-1766.jpg?w=700&h=497)
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 03 Kasım 2020, 04:31:28
resmin orjinal adı

View of Genoa in 1597 by Christoforo de Grossi

Beni ilgilendiren ise sancak feneri. Görüleceği üzere La Laterna'dan daha kısa. Piri reis her iki kulede de fener yakıldığını , La Laterna 'nın karşısındaki kuleye yakın seyir yapılarak limana girildiğini yazıyor.

Alanya kalesi kullelerinden alçak olan da sancak feneri ve Anamur antik kentinin de alçak feneri limanın sancak girişi.

BU durumda Patara'nın ikinci feneri de iu anda bulunanın hemen hemen karşısında ve daha kısa olmalı.

Antik çağlardan neredeyse günümüze kadar gelen liman yapılarında sancak fenerlerinin daha kısa olduğunu artık rahatlıkla söyleyebiliriz.
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Özgür Ökten - 03 Kasım 2020, 12:47:30
Bu konuda bir şey bulabilir miyim diye dolanırken fenerler hakkında çok güzel bir kitap buldum! :D

http://www.dtoizmir.org.tr/dosyalar/yayin/denizfenerleri.pdf
(https://i.ibb.co/vhDrHC2/fenerler.png)
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 04 Kasım 2020, 15:48:35
Piri Reis Bahriye ile ilgili çalışma yöntemim tarama. Yani eğer fenerler ile ilgili bir çalışma yapıyor isem hızlıca Bahriye'nin çevirisini tekrar okuyorum. Her okumada gözüme farklı detaylar takılıyor. Açıkçası rahmetli Sanemoğlu 'nun da dip notları çok önemli. Bakın bir kaç ilginç bilgi.

16. yüzyılda Osmanlı denizcileri sancak ve iskele tabirlerini henüz kullanmıyorlardı.

16. yüzyılda demir atılırken hala halatlar kullanılıyordu. Palmar , Tonoz, Kefal gibi s sözcükler günümüze kardar değişmeden gelmiş.

Yine bu devirde kullanılan bir ölçü birimi de Urgan. Piri Reis aynen şöyle diyor. " denizciler bu döküntülerin önünden bir urgan mesafe bırakarak geçerler. "

Sanemoğlu da bunun günümüz ölçü birimini bulmak için bugün aynı benim izlediğim yolu izlemiş. Günümüzde gemilerin demir zincirlerinin kilit aralığının 12-15 kulaç olduğunu, burdan hareketle beher urgan boyunu 10 kulaç almış. yani 18,5 metrye karşılık geliyor.

Bugünkü İstanbul'da avrupa yakasındaki KAdırga parkının aslında Kadırga limanı olduğunu Piri reis 'in İtalya'daki bir limanı Kadırga limanına benzetmesinden anlıyoruz. Gerçi başkaca kaynaklar bursının Bizans'ın önemli bir limanı olduğunu belirtiyorlar ise de Piri Reis sayesinde 16. yy da burasının hala bir liman olarak işlev gördüğünü de öğrenmiş bulunuyoruz.

Keza özellikle İtalya kıyılarında limanların girişindeki küçük gözetleme kulekerinden bahsediyor. Bunlara   "pirgos " diyor.  Pharos yani fener kelimesini ne kadar da andırıyor. Bu gözcü kulelerinin fener olarak da kullanılıp kullanılmadığını bilmiyoruz. Ancak neden olmsın.

Demir taramak yerine " sürmez " sözcüğünü kullanıyor.

Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 05 Kasım 2020, 03:59:48
Kİmilerinize bu konuların sıkıcı geldiğinin farkındayım. Ancak başkalarına öyle gelmiyor. Bakınız 1480 Yılında yaşananlar günümüzde ne şekilde kullanılıyor. Gedikli Ahmet Paşa 'nın İtalya'nın topuğundaki Otranto kalesini ve çevresini ele geçirmesi ile birlikte yaşananların  günümüze olan etkisini görünce ilginizin artacağını düşünüyorum.

Piri reis'in bu çalışmasının dönemin siyasi gelişmeleri ışığında değerlendirdiğimizde neden özellikle İtalya'nın bu kadar detaylı anlatıldığını da görmüş oluyoruz.

Osmanlı imparatorluğunun Fatih ile birlikte ortaya koyduğu strateji Batı Roma'yı da ele geçirmekti.  Fatih, çok akılcı bir politika ile kendisini Doğu Roma imparatorluğunun sahibi olarak görüyor ve Özellikle İtalya'nın güneyinde yaşayan Ortadoks Greko'ları da kendi tebası olarak görüp , İytalya'nın güneyinde hak idda ediyordu. Bugün bile bu bölgede yaşayan nüfusun %15 oranında Yunan soyadı taşıdığı biliniyor. İtalya'nın tam da topuğu uzun yıllar bir Grek kolonisi olarak kalmış.

Kaptan-ı Derya Gedik Ahment Paşa'nın Otoranto kalesini ele geçirmesi sonrası bölgede gereksiz şiddet uyguladığı dönemin Hristiyan tarihçileri tarafından öne sürülür. Paşanın 800 erkeği Minerva , şimdiki Şehitler tepesinde  din değiştirmeye zorladığı ve halkın terzi Antonio Primaldo liderliğinde teklifi red ettikleri için öldürüldükleri anlatılır. Öyle ki kafası kesilen Primaldo , katliamın sonuna kadar ayakta kalmış ve onu düşürmek mümkün olmamış. Üstelik bu sahneye şahit olan bir Osmanlı askeri anında Hristiyan olmuş ancak bunun sonucunda çarmıha gerilmiş.

Fatih'in tebası olarak gördüğü insanlara bu şeklide davranmış olabileceği ve İstanbul 'un fethi sonrası şehirde yaşayan gayri Müslim'lere tanıdığı hak ve hoşgörü dikkate alındığında bu anlatılanlar daha çok dönemin Papalığının bir propagandası olarak düşünülebilir. Öyle ki toplamda 12 bin kişinin bu şekilde katledildiği ileri sürülmüş o dönemlerde.

dediğim gibi fazla propaganda kokan bir kayıt. Din değiştirmeyen cesur Otoranto halkı, kafası kesildiği halde yere düşmeyen bir terzi, bunu gören bir Osmanlı askerinin Hristiyan olması ve sonrasında İsa gibi çarmıha gerilmesi.. Çok Vatikanvari bir senaryo geldi açıkçası.

Tarihten bir kesit işte diye düşünebilirsiniz ancak neden Vatikanvari bir senaryo dediğimin bir kanıtı şimdi geliyor. Çoğumuzun haberi bile olmamıştır ancak 2013 yılında Vatikan, Antonio Primaldo ve 800 arkadaşını aziz ilan etti.  O zaman bile sadece mukaddes sayılan ve Aziz ilan edilmeyen bu insanlar neden bunca yıl sonra aziz ilan ediliyor?

İşin ilginç yanı burada gerçekten de şiddet uygulayan buradaki Grekoları katolikleştirmeye çalışan ancak başarılı olamayan Vatikan uyguluyor aslında.

Bir gün Vatikan 'ı ziyaret etme şansınız olursa, Türkler karşısında başarılı olan Papaların şapellerinin nasıl öne çıkarıldığını ve daha şatafatlı olduğunu görüp şaşırabilirsiniz.

İstanbul 'un fethinden hemen önce 1439 yılında yapılan Floransa konsülünde Doğu ve Batı kliselerinin birleştirilmesi görüşmelerinin başarısız olması sonrasında burada yaşayan Grekolar Bizans Katoliği sayıldılar.

Baskıya bakarmısınız? Ortadoks yerine Bizans Katoliği ! 

1439 yılında başarılamayan birleşme sonrası Doğu Klisesi kaybediliyor. 1821 yılında Yunanistan 'ın bağımsızlığını kazandığı ayaklanmalarda baş rolü Fener Rum Partiği çektiği idda ediliyor. Patrik yargılanıyor ve Patrikanenin ana giriş kapısı önünde idam ediliyor. O dönemde bağımsızlığını ilan eden Rumlar İstanbul İşgalden ! kurtulana kadar bu kapının açılmayacağı ve önünde bir Türk büyüğü asılacağı yemini ediliyor. Bu kapı hala kapalı.

Bizim hatırlamadığımız ve bilmediğimzi tarihi elin oğlu unutmuyor. Yüzlerce yıl önce yaşanmış bir olayı bugün gündeme getirmenin amacı belli. Bundan sonrası politikaya girdiği için burada kesiyorum. ama Vatikan bana hiç de sembolik bir devletmiş gibi gelmiyor. Karşımızda günümüze kadar isim değiştirmeden gelmiş 2000 yıllık bir devlet var. 

Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 06 Kasım 2020, 23:03:45
Ertuğrul Önalp 'ın Piri Reis 'in idamına yol açan çalışmasını heyecanlı bir polisiye roman okur gibi bir solukta okudum. Çalışma, Piri Reis'in ölümüne neden olan son seferini Portekiz tarihçilerine dayandırarak  yapılmış olması açısından son derece kıymetl.

Çalışmada ayrıca denizcilik terimleri yanlış kullanılmış olsa da Portekiz Fusta'sı ile Osmanlı kadırgasının savaş detaylarını anlatıyor. İki geminin savaşı başkaca deniz savaşlarına da örnek olması açısından da önemli bir örnek.

Üstelik Piri Reis'in oğlu olduğu idda edilen kadırga kaptanı Ahmet 'in burada yaptığı bir yelkencilik hatası bana göre Piri reis'in idamına ve Osmanlı 'nın Hürmüz boğazını kaybetmesine neden oluyor. İlgilenenlerin bu çalışmayı alıp okumasını öneririm. Sonuçlarına bakıldığında Piri Reis'in İdamı ağır bir ceza olsa da yaptığının çok önemli bir hata olduğunu düşünüyorum.

Portekiz'in Hint okyanusunda ve Hindistan'daki faaliyetleri üzerine Osmanlı Süveyş 'te bir donanma üssü kurar. Bunun başına da Piri reis geçirilir. Piri Reis , Hint okyanusuna açılan tek Osmanlı limanı olan Aden'de çıkan ayaklanmayı bastırır. Muhtemel ayaklanmanın kışkırtıcısı Portekiz'dir.

Bu başarı sonrası Kanuni, Piri Reis 'e Hürmüz boğazını kontrol eden Hürmüz adasını alması görevini verir. Plan şu şekildedir. Piri Reis Suveyş'den yola çıkacak , donanmayı Hürmüz boğazından geçerek Basra'ya gidecek ve Basra'da kendisini bekleyecek 15000 asker ve diğer gemiler ile birlikte Hürmüz adasını Portekizlerden alacaktır. Basra'ya gidene kadar Portekizlileri rahatsız edecek bir faaliyette bulunmayacaktır.

Bu Kanuni İran ile ilgili politikaları gereği Hürmüz boğazının kontrolünü kesinlikle ele geçirmek istemektedir.

Ancak yapılan plan açıkçası hayli tuhaf. Muhtemel Piri Reis bu planı çok beğenmemiş olmalı. Portekiz kontrolündeki Hürmüz boğazından Portekizlileri işkillendirmeden Basra 'ya geçmek bence çok mantıksız. Portekiz, Osmanlı'nın planlarından gayet haberdar olmalı. Her iki rakip de birbirlerinin Hindistan 'a giden yoldaki limanlarını ele geçirmek istemekte.

Portekiz Aden emirini kışkırtarak Osmanlıya karşı ayaklandırırken  bu ayaklanmayı bastıran Piri Reis 'in koca donanma ile Basra'ya tatile gitmediği çok açık.

Keza bu Basra 'dan alınacak 15 bin asker ve diğer gemiler konusu da çok su kaldırır. 15 bin asker buradaki Portekiz varlığı için çok fazla.

Ancak şu bir gerçek ki Piri Reis , Mısır ve Basra beylerbeyi ile ciddi bir husumet yaşıyor olmalı. Basra beylerbeyi Kubad paşa , Basra'ya gelen Osmanlı donanmasına ihtiyaç duydukları kürekleri dahi vermez.

Burada Portekizli tarihçilerin bahsettiği 15 bin Osmanlı askeri bu ada için fazla. Bu askerler İran için mi gönderiliyorlardı bunu bilemiyoruz.

Muson mevsimi başlamak üzere olduğundan ve Aden'in yeniden Osmanlı denetimine geçmesi sonrası yapılan hazırlıklar Portekizli Hürmüz kale komutanının işkillendirir. Portekiz Merkez Valiliği Goa 'dadır ve buraya haber vermek ve yardım istemek hava şartları nedeni ile nerede ise imkansızdır.

Bunun üzerine kale komutanı ciddi hazırlık yapar. İki adet Fustayı da Rass'al Haad burnuna gözcülük yapmak için yollar. Verilen emre göre fustalardan biri eğer Türk Kadırgaları 20 den fazla ise durumu haber vermek üzere Goa 'ya hareket edecekti. Diğeri ise Hürmüz adasına geri dönecek ve yolda Portekizlilere haraç veren emirliklere  Türk donanmasının geldiğini haber verecekti.

Ağustos ayının ilk haftasında Türk kadırgaları Rass'al Haad burnunda görülür. İlk fusta aldığı emir gereği kadırgaları görür görmez emirliklere haber vermek üzere Hürmüz 'e doğru yola çıkar.

İkinci Fusta kaptanı Simao da Costa, kadırga sayısının az olduğunu görünce bu durumdan şüphelenir. Çünkü kendilerine bildirilen sayıdan çok daha az kadırga ile karşılaşmıştır. Piri Reis , Hürmüz'e gelmeden önce Aden Şhir ve Zufar limanlarına uğramıştır. Buradaki bağlantıları sayesinde Portekizliler  Piri Reis'in donanmasının kaç parçadan oluştuğunu biliyorlardı.

Aslında daha başından Osmanlı'nın Portekiz 'i rahatsız etmeden Hürmüz'den geçme planı suya düşmüştü. Gelenler Piri reis'in öncü olarak gönderdiği oğlu Ahmet  komutasındaki az sayıda kadırga idi. Muhtemel Piri Reis , Portekiz gözcü teknelerinin olabileceğini düşünerek az sayıda kadırgayı öncü olarak göndermiş olmalı.

Ancak kararsız kalan ikinci fustanın kaptanı Simao da Costa arkadan başka kadırgaların da gelip gelmediğini anlamak için burnu Aden istikametinde dönünce Osmanlı Kadırgaları tarafından fark edildi. Bu sırada kafadan gelen sert rüzgar ve dalgalar fustayı zor durumda bıraktığından Portekizli kaptan daha fazla daynanamayıp rotayı Hürmüz boğazına çevirdi. Aslında Portekizliler fark edilmemek için yelken açmamışlardı ve kürekle ilerliyorlardı. Ancak fark edilince Osmanlı kadırgaları fustanın peşine düştüler.

Ve deniz savaşı başlıyor..

Piri Reis'in oğlu Ahmet, kısa sürede uygun rüzgar sayesinde fustayı yakaladı. Ancak top atışı ile batırmak yerine iyice yaklaşıp , hızla tramola atarak kürekleri havaya kalkmış vaziyette iken kadırganın pruvası ile fustanın pruvasına çarpti. Kürekler sayesinde de anlaşıldığı kadarı ile fustayı hareketsiz bırakmak istediler.

İşte kader anı tam da burası. Tramola atıp rüzgar üstüne dönen Kasırgada yelken mayna edilmediğinden tersten gelen rüzgar ile Kadırga ve Fusta birbirlerinden kolayca ayrılırlar. Fustanın kaptanı kürkçilere ileve altın vaad ederek küreklerini geriye doğru çektirmesi de bu ayrılmayı kolaylaştırmış olmalı. Hızla kaçan fustaya kadırgadan top ateşi yapıldıysa da dalgalı deniz yüzünden fusta yara almadan kaçmayı başarır. Takip yeniden başlar ama gecenin karanlığında fusta izini kaybettirir.

Bu saldırı Osmanlı'nın gerçek niyetini ortaya koymuş olmalı. Tramola atıldıktan sonra yelkenin mayna edilmemeiş en azından yapraklanmaya bırakılmamaış olması Piri reis'in oğlu olduğu Portekizlilerce idda edilen Ahmet'in çok büyük bir hatası olmuştur. Yelkenler mayna edileydi belki de fusta kaçırılmayacaktı.

Sonrasında Ahmet ve Maskat 'tan yola çıkan bir Maskat teknesini ele geçirir. İçerisinde bulunan Porekizli yolculardan birisi Maskad da yapılmakta olan küçük bir kalenin komutanının karısıdır. Sonrasında Piri Reis ile buluşan Ahmet Makat 'da yapılan kaleyi babasına anlatır. Bunun üzerinde Piri Reis Maskat 'a saldırır şehri ele geçirir ve yağmalatır. 7 Gün süren kuşatma sonrasında tam birmemiş Maskat kalesi alınır ve 128 Portekiz askeri esir edilir.

Neredeyse zamanın tarihçileri ve günümüzdeki yorumlar  bunun Piri Reis 'in bir hatası olduğunu kabul ederler. Oysa Maskat 'ın haritadan konumu incelendiğinde Hürmüz adası kadar olmasa da Hürmüz boğazının kontrolü açısından önemli bişr noktada olduğu görülür.

Yine gözden kaçan bir nokta Maskat kürek yelken tekneler olan Osmanlı kadırgaları için önemli bir ikmal noktasıydı ve Aden 'den yola çıkan gemilerin burada ikmal edilebilir olması Maskat 'ın neden alındığını ya da en azından Portekiz varlığının nenden yok edildiğini açıkça gösteriyor.

Bu arada şu Basra'da bulunan 15 bin asker konusu da ilginçlüğünü koruyor. Hepi topu Maskat 'da 128 Portekiz askeri vardı.

Yani Piri Reis, çoktan suya düşen Portekizlileri rahatsız etmeden Hürmüz'den geçip BAsra'ya gitme planını doğal olarak değiştirmiş olmalı. Dediğim gibi BAsra 'da bekleyen 15 bin Osmanlı askeri Hürmüz adası için değil muhtemel İran 'a yapılacak harekat için hazırlanıyorlardı.

Mevsim dikkate alındığında Piri Reis'in İstanbul 'a durumu haber vermek ve yeni harekat planını onaylatmak için hiç vakti yoktu. Kaldı ki Kalhat 'taki Portekiz ticarethanesinin görevlisi her türlü güçlüğe rağmen denize açılmış ve Goa 'ya varmıştı.

Yani daha muhtemel kuşatma başlamadan ya da başladığı anda Goa 'daki Portekiz merkez valiliği Hürmüz adasının kuşatma altında olduğundan haberdar olmuş ve hemen yardım gemileri göndermişti bile. Nitekim ekim ayında 30 kalyon ve 70 fusta ile Goa'dan yola çıkar. Ancak Türklerin kuşatmayı kaldırdığını öğrenince donanmanın büyük bir bölümü ile Diu 'dan Goa 'ya geri döner.

Piri Reis 20 gün boyunca kuşatmayı sürdürdü. Ama işler Aden ya da Muskat 'taki gibi  gitmedi. Hürmüz adasının önemini bilen Portekiz 'li kale komutanının aldığı önlemler sayesinde kaleyi alamadı. donanma için en önemli tehlike Goa 'dan gelecek olan Portekiz donanması idi.

Kuşatmayı kaldıran Piri Reis donanmayı Basra 'ya götürdü. Bu sırada yanında Hürmüz adası ve çevresindeki yerlerden yağmaladığı ganimetler de vardı.

İŞin daha heyecanlı kısmı geliyor. sonrasında iki askeri deniz gücünün kıyaslamasını da yapacağız efendim.









Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 07 Kasım 2020, 10:44:05
Bundan sonrasını çalışmadan alıntılayalım;

Pîrî Reis Basra’dan Üç Kadırgayla Ayrılıyor


Pîrî Reis, gemileri tıka basa ganimetle yüklü olarak Basra’ya geldiğinde
buranın valisi (Kubad Paşa) tarafından hiç beklemediği soğuk bir karşılama
gördü. Hatta Paşa, Maskat’ın ve Hürmüz’ün yağmalandığı haberini alır
almaz İstanbul’a bir mektup göndererek Divân-ı Hümâyûn’u durumdan
haberdar etmişti.27 Basra valisi, Kanunî Sultan Süleyman’ın emirlerine
uymadığını Pîrî Reis’e şu şekilde hatırlattı: “Portekizlilerin dikkatini
çekmeden donanmayı Basra’ya getirmen gerekirken sen bunun tam tersini
yaptın. Padişah bu durumu öğrendiğinde bakalım ne diyecek?”28
Bu sözler üzerine yaptığı hatanın farkına vararak dehşete kapılan Pîrî
Reis, padişahı bizzat ikna etmek için derhal İstanbul’a hareket etmeye karar
verdi. Donanmanın en hızlı üç kadırgasına muazzam ganimeti yükleyerek
Kızıldeniz’e gitmek üzere 1553 yılının Şubat ayı başında Basra’dan ayrıldı.
Maskat’ta esir ettiği Portekizlileri de kadırgalarında zincire vurdurmuş,
kürekçi olarak kullanıyordu. Fakat Şattülarab’dan Basra Körfezi’ne girdikten
sonra Antão de Noronha’nın, gözcülük etmeleri için gönderdiği iki Portekiz
catur’u tarafından tespit edildi. Bu catur’lardan bir tanesi geldiğini haber
vermek için Hürmüz’e yönelirken, diğeri de belirli bir mesafeden kadırgaları
takip ediyordu. Bir gece, geride kalan kadırgalardan biri muhtemelen aşırı
yükten dolayı Katif yakınlarında karaya oturarak parçalandı. Gemi ertesi
sabah görünmeyince Pîrî Reis geriye dönerek kazaya uğrayan geminin
bulunduğu yere geldi ve zevatı ve hamulesini diğer iki gemiye taksim etti. O
sırada, parçalanan kadırgada bulunan Portekizli esirler yüzerek yakındaki bir
kara parçasına sığınmışlardı, Pîrî Reis onların gitmelerine engel olmadı ve
yola devam emrini verdi.29
O esnada Antão de Noronha, catur’un getirdiği haber üzerine Türk
kadırgalarının yolunu kesmek amacıyla donanmasıyla hareket etmişti.
Donanmada çok sayıda fusta’nın muntazam aralıklarla mevzilenmiş olması
sebebiyle Türk gemilerinin Portekiz donanmasına fark ettirmeden Hürmüz
Boğazı’nı geçmesi hemen hemen imkânsızdı. Ama o gece çıkan bir fırtına
Portekiz gemilerini birbirinden uzaklaştırmıştı, Pîrî Reis’in iki kadırgası
zifiri karanlıkta kıyıya çok yakın olarak Portekizlerin ruhu bile duymadan
boğazı aşmayı başardı. Eğer Portekiz gemileri tarafından fark edilmiş

26 Saturnino Monteiro, a. g. e., Cilt III., s. 142-143. 27 Couto, a. g. e., Déc. VI, Liv. X, Cap.X. 28 Saturnino Monteiro, a. g. e., Cilt III. s. 155. 29 Couto, a. g. e., Déc. VI, Liv. X, Cap. X.
Pîrî Reis’in Hürmüz Seferi ve İdamı Hakkındaki Türk ve Portekiz Tarihçilerinin
Düşünceleri
13
olsalardı, Pîrî Reis ve adamları için kurtuluş ümidi kalmayabilirdi. Hava
düzelip de deniz sakinleşince Antão de Noronha donanmasıyla kadırgaların
peşinden Rass’al-Haad Burnu’na kadar gitti, daha sonra takibi durdurarak
burada bir süre kalmaya karar verdi. Bununla birlikte kadırgaların ardından
iki fusta gönderdiyse de bu gemiler onlara yetişemediler.30
O sıralar Aden Körfezi’nde genel valinin 1553 yılının Ocak ayı
sonlarında göndermiş olduğu Pero de Ataíde adlı bir kaptanın komutasında
bir başka Portekiz filosu da dolaşıyordu. Kızıldeniz’in girişinde ise Moha
kaptanı Sefer Reis’in komutasında birkaç Türk kalitesi bulunuyordu.
Müslüman ticaret gemileri Sefer Reis’e Portekizlilerin bu sularda
bulundukları haberini vermişlerdi, o da Kızıldeniz’i korumak amacıyla Aden
Körfezi’ne açılmadı. Sonunda Pîrî Reis’in şansı yaver gitti ve bu Portekiz
filosuna da rastlamadan Bâb’ül Mendeb Boğazı’nı aşarak Süveyş’e ulaşmayı
başardı. Fakat Basra valisi (Kubad Paşa), İstanbul’a gönderdiği bir başka
mektupla Pîrî Reis’in üç kadırgayla Basra’dan ayrıldığını, Portekizlilerin çok
güçlü bir donanmayla Hürmüz’e geldiğini ve bir başka Portekiz
donanmasının da Bâb’ül Mendeb Boğazı’nın önünde olduğunu rapor
etmişti.31
Kahire’ye varan Pîrî Reis Mısır beylerbeyinin emriyle tutuklandı, daha
sonra İstanbul’dan gönderilen padişah fermanı uyarınca yine Kahire’de
boynu vurulmak suretiyle idam edildi.32 Pîrî Reis’in bu seferi hakkında
ayrıntılı ve güvenilir bilgiler sunan Portekizli tarihçilerin, onun Mısır’a
ulaşmasından sonra verdikleri bilgiler gerçeği yansıtmaz. Mesela onun
İskenderiye’den deniz yoluyla İstanbul’a geldiğini ve orada padişahın
emriyle boynunun vurulduğunu kaydetmektedirler.


Öncelikle Osmanlı tarafından uygulanan savaş planının yanlış olduğunu görmek mümkün. Aden'in yeniden alınmış olması Portekizlileri zaten yeteri kadar rahatsız etmiş ve dikkatleri çekmiş olmalı. Basra'nın da alındığı düşünülürse Süveşten yola çıkan donanmanın sonuçta boşu boşuna Hürmüz'e yol almadığı son derece açık.  Kürek yelken süratli tekne olan kadırgaların kalabalık mürettebat nedeni ile menzilleri zaten kısa. Nitekim Hürmüz 'e gelene kadar donanma tam üç limanda mola vermiş dururmda. 

Piri Reis , baştan bu seferi gizlemek için Hürmüz'e önden öncü kadırgalar göndermişse de Uyanık Portekizli fustanın kaptanı durumu anlamak için kendisini açık etmek pahasına gerideki tekneleri araştırma ihtiyacı duyuyor. Sonuçta Portekiz, donanmanın geldiğini biliyordu.

Dikkat ederseniz Portekizli kale komutanları her durumda Goa 'daki merkez valiliğie ve onun verdiği emirlere sıkı sıkıya bağlılar. Oysa Osmanlı da böyle bir itaat olmadığı gibi İstanbul'un gidişata hiç müdahale etmediği görülüyor. Oysa Kubat paşa Muskat 'ın yağmalandığını İstanbul'a haber vermişti.

Piri Reis Paitahta görüş bildirmediği gibi emir de beklemiyor. Kubat paşa Piri Reis İstanbul'a gitmek üzere ayrılır ayrılmaz da İstanbul 'a haber gönderdiğini biliyoruz.

Portekiz kaynakları Piri Reis'in İstanbul'a gittiğini ve burada idam edildiğini yazıyorlar. Bizim kaynaklar ise Kahire 'de.

Tecrübeli bir padişah olan Kanuni'nin bence ne olduğunu anlamak istemiş olması muhtemel. O yğzden Piri 'nin İstanbul 'da padişahın huzuruna çıkarılmış olabilir. Ciddi bir haber alma ağı olan Portekizlilerin İstanbul 'a gitti iddası yabana atılmamalı.

Aslında Piri reis'in harekatı tek başına düşünüldüğünde başarılı görülebilir. Zaten bu derece kafa karışıklığı yaşanması bu yüzden. Ancak sonuçları Kanuni'nin isteğinin tam tersi. Sonuçta bu harekat ile Portekizliler artık Osmanlı 'ya hiç güvenmedikleri gibi Osmanlı tehdidini önemsieyip Hem Aden körfezinde hem de Hürmüz 'de sürekli gemi bulundurmaya başlamalarına neden olmuş.

Bu çalışma ve kayıtlar antik çağlardan beri kullanılan Triremelerin gelişmiş bir çeşidi olan Kadırgaların menzilleri ile ilgili bilgiler ile Antik çağda kullanılan ataları ile ilgili menzil bilgilerini tahmin etmemize imkan verir mi? Bakacağız efendim.

Ancak menzili belirliyen kalabalık mürettebatın ihtiyaçları olduğundan İstanbul deniz Müzesinde bulunan gerçek bir kadırganın bu gözle incelemek artık kaçınılmaz. Gerçek bir kadırga. Piri Reis zamanından beri kullanılan bir kadırgayı gerçekten görmek ve incelemek çok ilginç olacak.

sonuçta Hürmüz adası al gibi Hint Okyanusundaki tüm Portekiz varlığı uyandırılmış oldu.
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 08 Kasım 2020, 00:43:53
Kitab_ı Bahriyeyi de okumamış biri olarak bu konuyu geniş zamanda okuyacağım, bir süre forumdan uzak kaldım, çok birikme olmuş.
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 11 Kasım 2020, 21:58:17
Peki Piri Reis'ten sonra ne oldu? Bu bölüm de en az bir önceki kadar acı. Yine bir solukta okunan bir makale.

Yine Portekiz kaynakları ile karşılaştırmalı olarak Ertuğrul Önalp 'in müthiş makalesini okumanızı tavsiye ederim.

Gelin O'nun kaleminden kısaca ne olduğunu öğrenelim.

Linki aşağıda verdim.

http://kames1979.or.kr/cont/105/tab1_file/2009103002-20121204223102.pdf

Bu makalede Donanmayı Seydi Ali Reis 'e Basra 'dan kalan donanmayı acil olarak Süveyş 'e getirmesi istenir.

Yine aynı dönemde benzer bir çalışma da Özalp benzer titizlikle Sefer Reis 'in Hint okyanusundaki faaliyetleri anlatılır.

Burada verilen denizcilik bilgileri inanılmaz. Bu bilgiler bize antik çağda Kadırgaların atası olan Triremeler ile ilgili bilgiler de verecek.

Ama öncelikle Portekizlilerin Hintli savaşçıları yerel balıkçı kılığında BAsra 'da Türk donanması hakkında nasıl casusluk yaptıklarına dikkat çekelim.

Bir ikinci önemli detay ise Hürmüz boğazında kadırgaları bekleyen ağır Portekiz donanmasının nerede beklediği. Maskat 'da. Yani Piri Reis'in Hürmüz 'e saldırmadan önce yapılmakta olan Portekiz kalesini yıktığı ve ele geçirdiği Maskat'dan bahsediyorum.  Piri Reis Hürmüz'ü alamayacağı durumda bir B planı yapmış olmalı. Maskat'ın Hürmüz alınamadığı takttirde ne kadar stratejik bir konuma geldiğini Piri Reis ^ten sonra Portekiz 'in tekrar Maskat 'ı ele geçirmesi ve ağır donanmasını burada bekletmesinden anlayabiliriz.

Haritaya bakarsanız Maskat 'ın stratejik önemini görmeniz için asker ya da stratejist filan olmanız gerekmez.
Piri Reis 'in Maskat 'ı ele geçrimesi ve Portekiz kalesini yerle bir ederek Portekiz varlığını neden yok etmek istediği çok net olarak gözüküyor. HEY KOCA PİRİ REİS NE DE YAZIK OLMUŞ SANA!   

Sydi Ali Reis görüldüğü kadarı ile iyi bir taktisyen. Barbaros'un Preveze zaferinde önemli görevler üstlenmiş.
Nitekim kıl payı tüm donanmayı Portekizlilerden kurtarmak üzereyken 6 kadırgayı ve tüm askerlerini kaybetmiş.  BUndan sonrası ise çok ilginç.

Seydi Ali Reis Suveyş'e dönmek yerine rüzgar uygun olmadığı için Suveyş yerine Hindistan'a dümen kırar. Geri kalan Kadırgalar da burada telef olur. Suveyş'e muhtemel boynu vurulacağından korkarak dönmemiş olmalı.

Seydi Ali Paşa'nın Hindistan 'dan İstanbul'a dönmesi 4 koca yıl sürer. Oysa Suveş tarafında Sefer reis Portekizlilere ciddi sıkıntı yaratıyordu. İşin en acı yanı Donanmayı Basra'dan getirmek için giden Seydi Ali Reis'in İstanbul 'a karadan ve 4 yılda dönebilmesi diye düşünüyorum.

Piri Reis belki Hürmüz 'ü alamadı ancak en az Hürmüz kadar önemli Maskat 'da Portekiz varlığını sona erdirmişti ve eğer burası elde tutulsaydı. Donanma kaybedilmeyecekti. Bu öyle kesin ki.

Okuduklarımdan kendi çıkarımım şu oldu. Piri Reis Kanuni 'nin Portekizlileri tahatsız etmeden önce Basra'ya geçip , sonra Hürmüz'e geri dönüp saldırmayı çok anlamsız bulmuş olmalı. Denzcilikten bir haber sadrazam Rüstem paşanın etkisi ile hazırlanmış olan bu saçma savaş taktiğinin uygulanması yaptıklarına bakılırsa hiç de kafasına yatmamış olmalı.

MUhtemel Aden 'de olduğu gibi Hürmüz Kalesini de çok kolaylıkla alşacağını düşünmüş olmalı. İşte evdeki hesap burada çarşıya uymamış. Dişli çıkan ve casuslık ağı sayesinde Türk'lerin Hürmüz'e saldıracağını anlayan kale komutanı Piri Reis 'in donanmasını an be an takip ettirmiş.

Nitekim Maskat gibi önemi limanı da Portekizlilerden alınca Hürmüz'ü çantada keklik görmüş olmalı. Kader anı kesinlikle Piri reis 'in oğlu olduğu idda edilen Ahmet'in yelkenleri geç mayna etmesi nedeni ile gözcü iki fustayı kaçırması olmuş.

Osmanlı'nın kendine olan bu aşırı güveni, askeri önlemleri dikkatlice almamış olduklarını rahatlıkla görmek mümkün. Yine Portekiz'in bunun tam tersi çok daha profesyonel bir askeri düzene sahip olmaları.

Merak ettiğim Portekiz Hindistan 'da bu derece söz sahibi olduktan sonra nasıl olup buraları İngilizlere kaptırdığı. Neyse bu şimdilik konumuz dışında.

Benim yine ilgimi çeken ise Piri Reis 'in Bahriye 'den sonra ölümüne kadar geçen sürede başkaca hiç bir eser yayınlamamış olması.

Özünde bir tirireme olan kadırgalar ise öyle sanıldığı gibi Hint okyanusu için uygun olmayan tekneler değillerdi. BU konuyu da ayrıca çalışacağız. Kimilerinin idda ettiği gibi Osmanlı 'nın Hint denizindeki başarısızlığı sahip olduğu teknelerden öte saray entrikaları ve bunlardan çok etkilenen padişahın yanlış kararları.

Şimdi tarihte geriye gidip, Rodos seferini çalışacağız. Bakalım orada hangi denizcilik uygulamalarını öğreneceğiz?

Küçük bir detay. Seydi Ali Reis, denize düşen Omanlı denizcilerinin sandallar indirilerek toplandığını yazıyor. Bu da akla kadırgalarda kayıklar nerede taşınıyordu sorusunu akla getiriyor. Keza burada kürekçilerin sadece kürekçi olmadıkları, savaşa fiilen katıldıkları da görülüyor.
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 12 Kasım 2020, 09:31:16
Seydi Ali Reis ile ilgili bir önemli detay daha var. Kanuni o sıralarda Portekizlilere kök söktüren hakkında çok az şey bildiğimiz Sefer reise de Seydi Ali Reis 'e yardımcı olması için emir verir. Ancak bu emrialdıktan sonra Hürmüz'e gitmek üzere hazırlık yapan sefer reise Seydi Ali Reis'in Maskat önlerinde 6 kadırgasını kaybettiğini ve Hindistan 'a doğru yol aldığını öğrenir.

Seydi Ali Reis eğer kalan kadırgalar ile Hindistan'a gitmek yerine Suveyş 'e dönseydi Sefer Reis kendisine yardımcı olabilirdi.

Ertuğrul Önalp 'in bu konuda da yine Portekiz kaynaklarından derlediği makalenin linki de aşağıda. İlgilenenlerin okumasını öneririm.

http://www.acarindex.com/dosyalar/makale/acarindex-1423910772.pdf

Piri Reis'in haritalarını çizerken ve Bahriye de anlattıklarına bakarak ne kadar iyi bir denizci olduğunu görmek mümkün. Bir kıyaslama yapmak gerekirse Seydi Ali Reis'in geçemediği Hürmüz 'ü  Piri Reis üç kadırga ile üstelik önemli ganimetler ile birlikte geçmeyi başarmış ve Suveyş 'e dönmüştü.

İlginçtir ki Piri Reis'in Suveyşe getirdiği iki kadırgayı Sefer reis Kanuni'den ister ve Kanuni bu talebi kabul eder. İşte Piri Reis'ten kalan kadırgalar ile Sefer Reis Portekiz gemilerine karşı savaşmıştır.









Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Özgür Ökten - 12 Kasım 2020, 12:29:57
Şöyle bir iki foto/harita ile görsellik katalım bu güzel yazılara;

(https://www.altayli.net/wp-content/uploads/2012/07/Piri_Reis-02.jpg)
(https://i.pinimg.com/originals/4e/8a/eb/4e8aebd254e4b8028d8f11630c0f3696.jpg)
(https://dl.wdl.org/2923.png)
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 12 Kasım 2020, 22:16:33
Şimdi Piri Reis ile ilgili çok önemli bir konuya geliyoruz. Piri Reis'in Bahriye 'de çizdiği gemi figürlerine.

Ne ilginçtir ki 2018 yılında Okay Sütçüoğlu Piri Reis'in gemileri adlı eseri kaleme alana kadar gemi figürleri ile ilgili ciddi bir çalışma yapılmamış.

Bu akademik eserde görüleceği üzere Bahriye portalanlarında çizilen gemi figürleri orada süs olsun diye bulunmuyorlar. Sütçüoğlu çalışmasında gemileri sınıflandırmış, detaylar konusunda çalışma yapıp , Gemi liman ilişkisini çok doğru şekilde yakalamış.

Kitabı daha okumadım ancak Haritada gemiler hakim rüzgarın estiği yönü ve o bölgede hangi gemilerin seyir yapabileceğini ve doğru yelken trimlerini de göstermektedir. Keza Bahriye de fenerler, liman kuleleri ve bunların üzerindeki bayraklar da yine limana girişte hakim rüzgar yönünü göstermekteler.

Bir kaç gemi figürünü burada kullanalım önce.

(https://1.bp.blogspot.com/-HKfzXQKfGNE/Xl1d7pmzMoI/AAAAAAAAD5M/Hv3GRfOvT4Ug8R7OtL4U8e__jO9TieZbgCLcBGAsYHQ/s640/simi-rodos%2Bkanal%25C4%25B1.png)

Aşağıda gördüğünüz ada Symi. Kalyon çizimindeki detaya , rüzgar yönüne göre yelken trimlerinin nasıl da doğru çizildiğine dikkat ediniz.

Bir başka resim ise tarihi seyir rotası olan Delos Kos Adasına batıdan yaklaşılırken çizilen gemi figürü. Detaylara, rüzgar yönünün doğruluğuna ve yelken trimlerine dikkat. Piri Reis 'in gemileri! bakalım bize neler söyleyeceklar.

Önce kadırga ile başlaycağız. Üstelik elimizde 500 yıllık orjinal bir tane var. Istanbul 'da Bşiktaş'da görmeden önünden geçtiğiniz Deniz Müzesinde duruyor. Ispanyol ve İtalyanların yaptığı gibi replika da değil.  Bildiğiniz 500 yıllık bir kadırgadan bahsediyorum. Fatih Sultan Mehmed 'in kullandığı bir kadırga olma olasılığı çok yüksek. Hadi canım diyorsanız güzel hatırınız için II Beyazıd Han dan kalma . Daha yeni değil yani.

Bugün bu muhteşem ve paha biçilemez kadırganın çok detaylı fotoğraflarına ulaştım. Çalıştıktan sonra yayınlayacağım. Düşünsenize Piri Reis döneminden kalma bir kadırga elimizin altında öylece dururp duruyor.
Fatih Sultan Mehmed'in, II Beyazıd'ın, Yavuz Sultan Selim 'in Kanuni'nin kullandığı Padişahlara ait bir kadırga bu. Birçok deniz savaşlarının planları bu kadırgada yapıldı belki. Girit seferinde KAnuni'nin kullandığı kadırga idi belkide. Piri Reis 'in Suveyş'e getirdiği sonrasında Sefer reis emrine verilen kadırgaların tıpkısının aynısı. Seydi Ali Reis'i Hindistana götüren BAsra 'da bekleyen kadırgaların kardeşi.. Orada Beşiktaş 'da duruyor.

Bunca yıllık tarihine rağmen son kadırga savaşı İnebahtı deniz savaşıdır. Bu tarihten sonra 2 yüzyıl daha kullanılan kadırgalar tarih sayfasındaki yerlerini almak üzere denizleri ve savaşlarını terk ettiler.
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 13 Kasım 2020, 02:48:30
BU arada modernize edilmiş olan kadırga çizimleri de burada bulunsun.


(https://1.bp.blogspot.com/-D0v0VC8TRIQ/XsU0TM4tk0I/AAAAAAAAOAY/YZiyuYsXNzYasIvRd_AYb-t1503B9Cd5QCLcBGAsYHQ/s400/01.png)

(https://1.bp.blogspot.com/-o9Bo1IsO3XQ/XsU0kIcQnXI/AAAAAAAAOAc/ac--A0oe70ceK4Ab1Ed5zs4P4OVTxpKHACLcBGAsYHQ/s400/02.png)
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 13 Kasım 2020, 20:10:57
Bu arada bu başlığın konusu değilse de Piri reis'in dünya haritası üzerinde ne yazdığını merak ettiniz mi?

Avni Alanyalı bloğunda TTK 'nun Piri Reis ile ilgili çalışmalarından derlediği açıklamalar var. Şurada.

https://gezginmimar-merze.blogspot.com/2020/09/piri-reis-1513-dunya-haritasnn.html?view=flipcard
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 19 Kasım 2020, 02:55:57
Bahriye'yi okudukça Piri Reis'in nereleri çok daha iyi bildiğini de fark etmeye başlıyorum. Özellikle İtalya kıyılarına çok hakim. Buralarda amcası Kemal reis ile yaptıkları korsanlıkları da son derece normal bir şekilde anlatıyor.

Bu kaleyi bir tarihte merhum Kemal reis ile fethedip talan ettik. evleri yıktık. Ama sonra tekrar yaptılar

Ve meşhur Monte Kristo. Meşhur roman dolayısı ile adını modern zamanlarda duyuran bu ada, Piri Reis için son derece önemli bir konumda idi.

Monte Kristo 'nun İsa dağı anlamına geldiği , bu dağlık adanın en yüksek noktasında bir gözcü Pirgos'u olduğu ve gözcülerin asla eksik olmadığı ve 50-60 deniz mili mesafeye kadar gemilerin görülebildiğini yazıyor  Piri Reis.

 Bu kulenin 645 metre yükseklikte olduğunu buldum. Ciddi bir yükseklik. Ancak 50-60 mil uzaklığı görmek de ciddi bir mesafe. Çalışmak gerekecek.

Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 19 Kasım 2020, 09:22:07
Yine Cenova fenerleri ile ilgili bilgi verirken , Piri Reis fenerlerin açıkça gece seyri yapan ticari gemiler için yakıldığını yazıyor.

BU benim için önemli bir kanıt. Yazıları takip edenler kıyı seyrinin sıkça durmak zorunda kalan savaş gemilerince yapıldığını , oysa ticari gemilerin açık denizde bilinen rotalarda ve bilinen zamanlarda yola çıktıkları, gece seyri yapabildiklerini ve açık deniz rotaları kullandığını öngörüyordum.

Okuma yaptıkça , kadim denizcilik bilgileri sayesinde yaptığım öngörülerin bu tür tarihi ve önemli dökümanlarda kanıtlarını görmek beni cesaretlendiriyor.
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Özgür Ökten - 19 Kasım 2020, 11:19:47
Monte Kristo 'nun İsa dağı anlamına geldiği , bu dağlık adanın en yüksek noktasında bir gözcü Pirgos'u olduğu ve gözcülerin asla eksik olmadığı ve 50-60 deniz mili mesafeye kadar gemilerin görülebildiğini yazıyor  Piri Reis.

 Bu kulenin 645 metre yükseklikte olduğunu buldum. Ciddi bir yükseklik. Ancak 50-60 mil uzaklığı görmek de ciddi bir mesafe. Çalışmak gerekecek.
Çok çalışacak bişey yok, 645m yüksekliğin ufuk mesafesi 52 deniz mili ediyor.
Ufuk Mesafesi (NM) = 2,08 x kök(645m)

Ki gözledikleri gemilerin de 20-30m direk yüksekliği olduğunu da eklersek 60 milin üstüne çıkıyor görüş..

(https://i.ibb.co/GkTnVkc/monte-kristo.jpg)
Her yeri görüyorlarmış maşallah.. :)
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 19 Kasım 2020, 20:58:35
Tam da bu formülü arıyordum:) 

Ne ilginç değil mi? Sonuçta kulenin menzilini bu derece doğru tahmin etmek ya da bilmek önceki ya da kendi tecrübelerinden kaynaklanıyor olmalı.

Cento adasını anlatırken şöyle önemli bir bilgiyi de naklediyor Piri Reis;

Üzerinde kalesi olan sarp, ıssız bir adadır. Halkı hep gözcüdür. Denizi gözetlerler. Denizde bir gemi gördüler mi Ateş yakarak Rumeli tarafına haber verirler. Kaç gemi olduğunu bildirirler.

Benzer bir durumu da Gökçeada için anlatır Piri Reis. Çanakkale boğazına giren gemileri duman ve ateş ile iki saat içinde İstanbul 'a bildirirlermiş. BUnu daha eski zamanlarda diye anlatıyor.

Benzer yöntemin antik çağlarda da Ege denizinde, Adalarda ve Yunan anakarasında da kullanıldığını hatırlatalım.

Peki bu ne anlama geliyor? Günümüzde değişim inanılmaz. Her şey çok hızlı değişiyor ve gelişiyor. İki yıl önce kullandığımız dünyanın parasını verdiğimiz telefon demode oluyor. Ama geçmişte bu böyle değildi. Değişim o derece hızlı değildı ve yüzlerce yıl boyunca haberleşme yöntemleri hiç değişmedi.

Bunu arada hep hatırlatmak istiyorum. Piri Reis sadece kendi dönemini değil, O'ndan önceki dönemlerdeki bilgileri de doğruluğunu değerlendirip, haritalarını ve yazılarını yazdı. Böylece bu eski bilgiler de Bahriye ile yeniden yazılmış ve kopyalanmış oldular. Bundan 500 yıl önce yazılmış  bilgiler bu tarihten çok öncesine de ışık tutuyor anlayacağınız.

İşte bu yüzden Piri Reis Bahriye bu derece önemli bir kaynak.


Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 19 Kasım 2020, 21:53:37
İlginç bir detay daha paylaşmak istiyorum. Bahriye'yi böyle satır satır okuyunca Piri Reis'in kişiliği ile ilgili de önemli detaylar yakalıyorum.

Bakınız şu satırlar ;

İzle Dare adalarına Türk tayfaları üç adalar derler. Fransa'nın bu adaları Türk ve Arap donanmaları için av alınacak yerlerdir.

Çünkü o sahillerden kafirlerin ticaret gemileri eksik olmazlar. Gidip gelirler. Merhum Kemal Reis ile bir defa buradan üç adet barçayı avlayıp, Tunus'a götürüp sattık.


Şu cümleyi bu konular ile ilgili bilgisi olmayan biri okusa "barça " yı iri bir balık türü filan zannedebilir.

Piri Reis, tarihte karşımıza bir çok kimlikle çıkıyorsa da her şeyden önce bir Korsan idi.  Bu açıdan bakıldığında bir korsanın yazdıklarını okuyor olmak da heyecan veriyor insana.

Tunus'ta bulunan bu liman, muhtemel Sicilya 'dan buğday getirip " Arab" (köle) ile takas eden gemilerin bulunduğu ilmandı belki de. 

Piri Reis 'in yine cümlelerini dikkatlice okuduğumuzda öne sürdüğüm bir görüş de kanıtlanmış oluyor.

Şu cümlelere bir bakalım;

 " Evvela Rumeli tarafındaki yüksek dağ gözükür. Bu dağa Monte Roso derler ki Kızıldağ demektir. Gerçekte de kızıl bir dağdır. "

Bilmem detayı farkedebildiniz mi? Her durumda elde ettiği bir bilgiyi mutlaka kendisi de kontrol ediyor. Piri Reis evet bu bölgelerde çok dolaştı, akınlar düzenledi korsanlık yaptı. Bölgeyi çok iyi biliyor olması doğal.

Ama hadi gelin kendimizden ve günümüzden bir çıkarma yapalım. Gökova 'dan İstanbul 'a kadar kaç liman, burun, koy isim aklınızda tutabilirsiniz? Benim isim hafızam zayıf. saydım bir seferde hatırladıklarım 20 isimi geçmiyor. Oysa Piri , her bir burnu, limanı , koyu hem yöresel dildeki isimleri ile hem de Türk ve Arapça isimleri ile biliyor.

Bu detayları elinde daha önceden elde ettiği döküman ve haritalardan derlediğini düşünüyorum. Bir de şu var. Yukarıda da okuyacağınız üzere üç barça avladık diye yazmış. Hint okyanusunda da avladığı Portekizilieri kürek mahkümü olarak kullanıyordu.

Bu derece harita ve belgelere düşkün bir kaptanın Fransa kıyılarında ele geçirdiği üç barçanın içerisinde bulunabilecek harita , kitap ve seyir ekipmanlarını da "avladığını  " rahatlıkla düşünmemiz gerekir.

Piri Reis'in elinde inanılmaz bir arşiv olmalı. Daha önceden de yazdığım üzere Bahriye 'yi Seddülbahir 'deki kalelerde yazdığına göre belkide bu arşiv ile ilgili bu kalelerde bir ipucu bulunabilir. Arişivin kıymetini şöyle düşünün. Var olduğunu tahmin ettiğim bu arşiv bulunabilirse muhtemel içinden Kristof Colomb'un bulunamayan haritası da çıkabilir. Ele geçirilmiş, satılmş, yakılmış gemilerin seyir defterleri çıkabilir.

Düşünsenize Akdeniz'de yol yapmış batmış ya da avlanmış gemilerin seyir defterleri. Nasıl da eşsiz bir kaynak olurdu bunlar.
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 20 Kasım 2020, 10:12:25
Gördüğünüz üzere top çeviriyorum aslında. Nedeni basit. Bahriye 'de çok önemli bir konudan,  çizili olan gemi motiflerinden bahsedeceğiz. Ama bu konuya başlamadan önce Okay Sütçüoğlu 'nun kaleme aldığı Piri Reis'in gemileri kitabını bekliyorum. Bugün artık gelmiş olması gerekiyor. Bu kitabı okumadan birşeyler yazmak istemiyorum çünkü.
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 20 Kasım 2020, 23:07:07
Ve sonunda kargo geldi. Okay Sütçüoğlu 'nun yazdığı Piri Reis 'in Gemileri kitabı. Bu işe meraklı olanların mutlaka kütüphanesinde olması gereken bir kitap. Formatı da çok güzel. Basım kalitesi açısından bakıldığında 65 TL resmen komik bir bedel.

Yapılan çalışma tek kelime ile muhteşem. Hayran kaldım. Piri Reis Bahriyye portalanlarındaki gemi figürleri tek tek çıkartılmış, sınıflandırılmış ve bir portalandaki tüm gemiler ayrıca değerlendirilmiş.  Filo halindeki gemi çizimleri ayrıca bir bölümde toplanmış . Hem figürler alına ugun şekilde yeniden çizilmiş hem de Bahriye 'deki konumu ve portalanı gösterilmiş.

Kesinlikle çok değerli bir eser. (Mücahit özellikle senin özellikle alman gereken bir kitap)

Kitabı iki saattir soluksuz okuyorum. Burada yazılanlar elbette bir akademik değer taşımıyor. Yol gösterici ana kaynak ise sadece kadim denizcilik bilgileri. Bu bilgilere dayandırdığım yorumları destekler kanıları akademik çalışmalar içinde bulduğum zamanlarda çalışma şevkim daha bir artıyor.

Kitab-ı Bahriyye 'deki gemi resimlerinin metini desteklemekten ziyade çok daha özel nedenlere dayalı , iddalı bir emeğin ürünü oldukları tespitini baştan yapmalıyız.

Sütçüoğlu tüm bu gemi resimlerini büyültüp yeniden çizince ilk bakışta dahi geleneğe dayanan denizcilik bilgileri ile ilgili de çok önemli ipuçları bulabiliyorum.

Sütçüoğlu , bu konuda çalışacakların farklı akademik disiplinlerde bilgi sahibi olması gerektiğini yazmış ki çok doğru ancak eleştirebileceğim tek nokta bu disiplinlerin içinde yelkenciliği katmamış.

Konuyu uzatmadan gemi figürlerinin neyi gösterdiğini anlatmaya başlayalım.

Sütçüoğlu'nun da belirttiği gibi hangi gemilerin hangi limanalrda demirleyeceğini gösteriyor.

Ancak Sütçüoğlu yelkenleri mayna edilmiş ya da fora edilmiş ya da kısmen fora edilmiş yelken çizimlerinin neyi gösterdiği ile ilgili bir yorum yapmamış. Biz yazalım.

Yelkenler çizilfiği noktada rüzgar yönünü ve şiddetini gösteriyor. Yelkenleri mayna edilmiş ve kürek ile ilerlyen tekneler bölgede rüzgarsız bir hava olabileceğini anlatıyor.

BU kadar detaylı çizilmeisinin en önemli nedeni yelken tirimlerini doğru verebilmek için. Keza liman girişlerindeki kulelerin direklerinde çekili bulunan ince uzun üçgen byraklar da liman girişinde rüzgarın yönünü beliritiyor. O dönemim tekneleri için liman ağzında rüzgarın nereden estiği hayati önemdeydi çünkü. Keza son tahlilde yelken direklerinin üzerindeki bayrakların yönü de yelken trimine uyuml olarak rüzgarın şiddetini göstermekte.

Kimilerinde sadece yelken trimi değil feminin ne kadar bayıldığını bile görmek mümkün. Geminin konumlandığı noktada pupa, geniş apaz, apaz ve darapaz gidebilmek için yapılan yelken trimleri  de çizimlerden açık şekilde anlaşılıyor.




Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 21 Kasım 2020, 11:51:17
Yukarıda yazdığım yazının bir paragrafında kendi yazdıklarımın bir akademik çalışma niteliği taşımadığını anlatmaya çalışırken sanki bu çalışmayı kastettiğim gibi bir anlam çıkabiliyor. Bunu düzeltelim. Piri Reis 'in gemileri gerçekten de eşsiz bir çalışma olmuş.

Yine de bir iki eleştiri getirmek gerekirse Osmanlı donanmasında bulunan kadırgalar Hint okyanusu şartlarına ne kadar uyumlu idiler? Hemen hemen tüm çalışmalarda bu tekne tipinin Hint okyanusuna uyumlu olmadığı anlatılıyor ve Osmanlı 'nın Hint okyanusundaki başarısızlığı kadırgalara bağlanıyor.

Bence okyanus şartlarına uyumundan çok menzil çok daha önemli bir kıstas diye düşünüyorum. Portekiz karaka ları çok daha fazla yük kapasitesine sahiptiler ve sıklıkla kıyıya uğramadan seyir yapma imkanına sahiptiler. Onların bu özelliği denizde özellikle açık denizde daha fazla kalabilmemereine de olanak sağlıyordu.

Zavallı kadırgalara suç bulmadan önce Osmanlı 'nın yetersiz haberalma ve haberleşme teşkilatı ve temelinde korsan olan dönemin askeri yöneticilerinin başına buyruk hareketleri çok daha etkili olabilir diye düşünüyorum.

Seydi Ali Reis'in Basra 'dan donanmayı Suveyş 'e götürememesinin nedeni kadırgalar değil, ciddi yanlış kararlar idi. Seydi Ali Reis muhtemelen başının vurulacağından korktuğundan İstanbul 'a 4 yıl sonra karayolundan dönmüş  ve bu süreçte uğradığı ülkelerin hükümdarlarından da referans mektubu diyebileceğimiz dökümanları padişaha sunmuş ve belkide böylece idam edilmekten kurtulmuş olabilir.

Portekiz tekneleri ile Osmanlı kadırgalarının birbirine olan üstünlüğü ile ilgili bir yorum yapılacak ise Piri Reis 'in üç ganimet yüklü kadırga ile Hürmüz boğazından onları bekleyen Portekiz donanmasını atlatarak geçmesi önemli bir örnek olarak görülmelidir.

Üstelik gece ve fırtınalı bir havada Piri Reis tüm Portekiz donanmasını atlatmayı başarmış dahası karaya oturan bir kadırgayı ve denizcilerini ve ganimeti de geri dönüp almış ve yoluna devam etmiştir.

Elbette okyanus şartları önemli etken olsa da Portekiz donanmasının Karaka 'ları yeni yapılmakta olan gemilerdi. Dikkatlice incelendiğinde bunların yükseltilmiş bordalarının ve kabuk ağırlığını taşıyacak olan armanın yalpa etkisi ile okyanuş şartlarına uyumluluğu ayrıca değerlendirilmelidir.

Daha uyumlu olsalar dahi sevk ve idaresindeki tecrübesizlikler çok belirleyiciydi. Piri Reis'in  Hürmüz kalesini kuşattığında Muson mevimi olduğu ve biçok ticari geminin Muson mevsimini geçirmek için Hürmüz kalesinin önünde demirli olduğunu da hatırlatmak gerekir.

Portekizlilerin gemilerini korumaya aldığı mevsimde Piri Reis kadırgaları ile Maskat kalesine saldırmış ve burayı ele geçirmişti. Hindistan'daki Portekiz valisinin Hürmüz  kuşatmasını haber aldığı halde donanmayı hemen göndermemiş olması da Portekiz gemilerinin okyanus şartlarına uyumu ile ilgili sıkıntılardan kaynaklı  olabilir.

Akdeniz şarlarını da öyle çok küçümsememek gerektiğini de hatırlatarak kökü yüzlerce yıl önceden beri yapılmakta olan triremelere dayanan kadırgaların denizlere olan uyumunu ayrıca değerlendirmeye devam edeceğiz.

Yelken trimi yapan gemicilere halatçı denildiğini de bu kitaptan öğrenmiş bulunuyoruz.

Sütçüoğlu gemilerin çizimlerini yeniden ve büyük ölçekte yapınca Teknelerde çapanın nasıl taşındığı ile ilgili önemli bir detay da ortaya çıktı.

Bugünkü tur tekneleri admiralti çapayı bordalarına halat ile çekerek taşıyorlar malum. Çizimlerde yarım asır öncede kadırgaların demirlerini bu şekilde taşıdıklarını görmek hep vurguladığım gibi denizcilik bilgilerinin yüzlerce yıldır değişmeden günümüze kadar geldiğinin ayrıca bir kanıtı. Bu bilgiler ile geçmişe dair birçok olaya farklı yaklaşımlar getirmek mümkün olabilecek.

Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Özgür Ökten - 21 Kasım 2020, 14:49:06
Kitabın ilk 16 sayfası (önsöz, içindekiler vb.) burada;
https://www.otuken.com.tr/u/otuken/docs/p/i/piri-reisin-gemileri-1-16-1556201631.pdf (https://www.otuken.com.tr/u/otuken/docs/p/i/piri-reisin-gemileri-1-16-1556201631.pdf)

(https://pbs.twimg.com/media/D5EBkbGUUAEcUgC.jpg:large)
(https://pbs.twimg.com/media/EVv_hS2XQAEUtAo.jpg)
(https://pbs.twimg.com/media/D5aPhx2XoAAsfqh?format=jpg&name=4096x4096)
(https://pbs.twimg.com/media/D5aPhx_WkAIIHZg?format=jpg&name=4096x4096)
(https://pbs.twimg.com/media/D5aPlmlX4AM5Qg-?format=jpg&name=4096x4096)
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 21 Kasım 2020, 21:02:03
Tam da bunu yapacaktım..  ;) Teşekkürler Özgür.
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Kemal Gündüz - 23 Kasım 2020, 07:51:16
Günaydın iyi haftalar,
Üyesi olduğum, emekli deniz subayları tarafından kurulan facebook grubu Çamlimanı Akademi’de bu akşam saat 21.30’da Kitabı Bahriye konulu bir zoom sunumu olacak. Sunumu emekli deniz kurmay albay Ali Rıza İşipek yapacak. Zoom meeting id 6943430765, şifre 525953
İzlemek isteyenler için sayı sıkıntısı olacağını sanmam. Facebook davetini buraya kopyalamayı becemeyeceğim için Ahmet’ten rica ettim
Hoşçakalın


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 23 Kasım 2020, 09:30:12
Günaydın iyi haftalar,
Üyesi olduğum, emekli deniz subayları tarafından kurulan facebook grubu Çamlimanı Akademi’de bu akşam saat 21.30’da Kitabı Bahriye konulu bir zoom sunumu olacak. Sunumu emekli deniz kurmay albay Ali Rıza İşipek yapacak. Zoom meeting id 6943430765, şifre 525953
İzlemek isteyenler için sayı sıkıntısı olacağını sanmam. Facebook davetini buraya kopyalamayı becemeyeceğim için Ahmet’ten rica ettim
Hoşçakalın


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

Ektedir.
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 24 Kasım 2020, 00:29:26
Çok iyi bir sunumdu. Özellikle Alanya 'daki tersanenin bir kadırga tersanesi olduğunu bilmek benim için önemli bir bilgi oldu.

Keza benim için önemli bir bilgi ise Yavuz  Sanemoğlu 'nun baskısında kullandığı Bahriye 'nin Sultan Süleyman 'a sunulan orjinal kopya olduğunun düşünülmesi.  Bu açıdan bakıldığında Okay Sütçüoğlu'nun hangi Bahriye'yi esas aldığı önem taşıyor. Kitabın başında 2014 yılı Kültür BAkanlığı tıpkıbasımı dikkate alındığı yazmakta.

Eğer bir orjinal Bahriye var ise bunu tayin edecek olan gemilerin çizimleridir diye düşünüyorum. Gemi figürlerinin ünlü hattat ve üstelik reis olan NAsuhi tarafından çizildiği ispatlanabilirse o zaman bu Bahriye 'nin orjinalliğinden bahsedilebilir.

Keza benim de kullandığım Baltimore Walters Museum 'daki kopyanın Türkiye 'den kaçırıldığı bilgisine de ulaştım. BU kopyanın orjinal olup olmayabileceği ile ilgili detayları iyi duyamadım. İşipek 'e ilk fırsatta sormayı düşünüyorum.

İşin içine girdikçe konu daha da ilginçleşiyor açıkçası.
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Kemal Gündüz - 24 Kasım 2020, 07:28:52
Günaydın
İyi niyetle bir şeyler yapmak istiyorlar. Çok yeni bir oluşum. Benim izlenimim; Ali Rıza bey çok donanımlı, fakat sanki bildiklerini aktarmada o kadar iyi değil gibi. Halbuki akademide öğretmen olarak görev yapmış.
Birde sunum dünkü nahoş olayın gölgesinde kaldı.
Onun dışında bu konuda Ersin’in bilgisi hoca kadar var en az.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 24 Kasım 2020, 21:10:26
Utandım şimdi. Teşekkür ederim. 

Hazır sırası gelmişken birkaç kez yalayıp yuttuğum Piri Reis 'in gemileri kitabından kimi detayları vermek istiyorum.

Kitapta hareket eden gemiler bölümünde çok önemli bir ayrıntı var. 260b Katolonya Adalarından Sardinya adası çiziminde bir karaka'nın olduğu görülmektedir. Resmin özellği karakanın heniz seyre çıkmaya başlamış olduğu görülmektedir. Çapa henüz çekilmekte olup, tırnaklar hala sudadır.

İlginç olan ise grandi direğinde açılmakta olan yelken detayı vardır. İlk bakışta sıkıntılı bir durum görünüyor gibi ise de Aslında bu teknelerin hız kesmek için kullandıkları av camadanına benzemekte. Yazar belkide bu tür camadan yöntemlerini bilmiyor olabilir. Çünkü mizana direğindeki ve civadradaki yelkenler tamamen dolmuş durumda ve sert bir havayı işaret etmekte. O nedenle ana yelken sanki av camadanında çizilmiş gibi duruyor.

Bir de tornistan giden gemi figürü var ki bu ayrıca önem taşıyor . Muhtemelen alargada demir atmak için gerektiğinde yelkenler tamamen ters şişirilerek geri gidilebiliyordu. Hey gidi kadim denizciler.. Biz elimizin altında dizel motorlar ile tornistan gidemiyorken Koskoca yelkenli bir karakayı  yelkenleri ters şişirterek tornistan yaptırmak? Yok artık diyorum. Başka bir şey demiyorum.

Resimleri buraya özellikle koymuyorum. Öyle detaylı bir çalışma yapılmış ki. Telifi ödenmeden paylaşmak istemedim. Bu konuya ilgi duyan okuyuculardan ricam lütfen bu kitabı alsınlar. Cüzzi parasal getirisinden öte yazarın bu çalışmalarına destek açısından çok önemli.
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 25 Kasım 2020, 21:23:10
Yola nereden çıkıp nerelere geldik.  Piri Reis ile ilgili ciddi sayıda önemli akademisyen ve araştırmacıların yazılarını okudum. Tamamında ilgimi çeken bir detay var. Her kim ki Bahriye'yi okumuş, karşılaştıkları eserin muhteşemliği karşısında hayrete düşüyor.

Bakın size şöyle bir örnek vereyim. İddalı sanabilirsiniz ancak öyle değil. Bugün bile kimi harita gösterimlerinde Piri Reis haritalarının gerisindeyiz. Hepimiz yelken yaparken  rüzgar hareketlerini veren online siteleri kullanıyoruz.

Ancak hiç biri esen rüzgara göre o bölgede yelkenlerimizi nasıl trıim etmemiz gerektiğin söylemiyor. Oysa Piri Reis haritaları gösteriyor.

Benim Bahriye ile karşılaşmam Uluburun (Nefertiti ) Batığı yüzünden idi. Yazdığım üzere Piri Reis haritalarında tam da batığın olduğu yer açık bir şekilde işaretlenmişti. Kaza depremde batan Antalya açıklarında batan ada da bu portalanlarda açıkça gözüküyor.

ancak şimdi başka bir problem ile karşı karşıyayız. Elimizde 11 tane yazma var. BUnların en eskisi bence ilk yapılana en yakın olan. Belki de içlerinden birisi orjinal. Şimdi benim ihtiyacım olan mümkünse Piri Reis'in kendi yazdığını bulmak. Çünkü benim ilgilendiğim alan Aslında Piri Reis'ten öncesi. Piri Reis elindeki haritaları güncelleyip kendi bilgi ve çizimleri ile harmanladığından eski haritalardaki kimi bilgileri de bu haritalarda bulmak mümkün bana göre.

İşte şimdi Piri Reis yazmalarının hangilerinin orjinal olduğuna odaklandım. Sanemoğlu ve Sütçüoğlu 'nun kullandıkları Bahirye Topkapı müzesinde olan. Her iki araştirmacı da bu Bahriye'nin Sultan Süleyman 'a verilen kopya olduğunu düşünüyor olmalı ki bu Bahriye 'yi kullanmışlar. Nitekim Topkapı müzesindeki kopya 16 . Yüzyıla tarihleniyor. Ondan daha eski olan Ayasofya müzesi kopyası ise en eski olan. Piri Reis in ilk kopyası olduğu  ve 16 yüzyılın erken dönemine tarihleniyor. Ancak hiç biri için işte budur demek mümkün değil. Ancak Topkapı müzesinde bulunan Bahirye , Ayasofya müzesinde bulunandan daha fazla gemi figürü içeriyor. O yüzden bu benim için daha önemli. Nitekim OKan Sütçüoğlu da öyle düşünmüş olmalı ki en eski yerine en çok gemi figürü olanı tercih edip Piri Reis 'in Gemileri adlı eseri yazmış.

Ancak diğer kopylar içinde de çok iyi durumda olanlar var. Nitekim Wlaters Müseum 'da bulunan kopya benim sıklıkla başvurduğum. Tabi burada bir eleştiri getirmeden edemeyeceğim. BU kopyaya ücrtsiz olarak internet üzerinden ulaşmak mümkün. Ancak Türkiye'de bulunan bu kopyalara internetten ulaşmak mümkün olmadı. Bilmiyorum belki ben beceremedim. Dur bir Topkapı Müzesinin sitesine gireyim bakalım bulabilecekmiyim?



Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Kemal Gündüz - 25 Kasım 2020, 21:28:56
Bence İşipek’e yazsan kesinlikle yardımcı olur Ersin. Facebook gruplarına kayıt olmanı tavsiye ederim


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 25 Kasım 2020, 22:17:43
Ali Rıza İşipek ile dün bir saate yakın telefon ile görüştük. Çok yardımcı oldu gerçekten. Her şeyden önce mükemmel bir sohbetti.  Alanya 'daki tersanelerin Neredeyse dünyada örneği olmadığını Unesco dünya mirasına girmesi için çalışma yapıldığını, katkı vermek istediklerini ancak başarılı olmadıklarını  ancak dosyanın tam istenen şekilde hazırlanamadığı için bu listeye giremediğini üzülerek anlattı.

Tersaneler ile ilgili daha çok çalışma yapmak gerekecek sanırım. Bugün bu konu ile ilgili önemli otelcilerle bir görüşme vardı . Orada bahsettim biraz. Belki yol almak mümkün olabilir.
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 26 Kasım 2020, 10:05:20
Gemiler ile ilgili daha konuşacağımız çok şey var.  Kısa kısa geçelim.

Hareketli gemilerin hiç birinde insan resmi yok. Sadece kayıklarda insan figürleri çizilmiş.Hiç insan figürü olmamasının bir nedeni varmıdır? merak ettim.

Kadırgalarda çizimler büyütüldüğünde teknenin orta bölümünde bir sıra kürek eksik çizilmiş özellikle. Sütçüoğlu burasının mutfak için ayrıldığını yazıyor. Bence çok mantıklı. Tam ortada olan mutfaktan baş ve kıç tarafına servis çok daha kolay yapılabilir. Kıç taraftaki mutfaktan baş taraftaki kürekçiye yemek götürmek yerine ortada bir mutfak en optimum çözüm. Şimdi antik çağlardaki teknelerde de bu durum böylemiydi incelemek gerekecek.

Şimdi size çok önemli bir tahminimi açıklamak istiyorum. Malum haritalardaki rüzgar gülleri dikkate alınarak çiziliyor. Buna 16 lı kartografik ağ deniliyor. Sonuçta tüm bu haritaların çizilmesi en iyi şartlarda yüksek bir yerde bakılarak çizilebilir. ancak bu her durumda mümkün olmayabilir. Sonuçta harita bugünkü gibi hava fooğrafları üzerinden değil aynı zaviyeden bakılarak çiziliyordu.

Bugün, hava fotoğrafları ile karşılaştırıldığında oluşan uyumsuzluğu biz o dönem ki imkansızlıklara bağlıyoruz ya. Bence pek öyle değil gibi. Mutlaka bugünkü doğrulukta olması beklenemez ama şöyle bir detay var.

Bunu benim gibi kıyı seyri yapan yelkenciler doğrulayabilir. Hava fotoğraflarına göre kullandığımız modern sayısal haritalara göre seyir yapıyoruz ancak denizden bakıldığında bu haritalara göre karalar özellikle burunlar sanki deforme olmuş gibi olduğundan farklı görünmüyorlar mı?  Ben buna bir anlam verememiştim üzerinde de çok durmamıştım.

Oysa Piri  Reis bu haritaların denizde kullanılması için yazdığını açıkça söylüyor. Bu durumda  denizde aynı zaviyeden bakıldığında bu haritaların bu bakış açısı ile uyumlu olması gerekir. Sonuçta elinizde başka bir yön bulma imkanı olmadığına göre. Bunu birkaç seyirde özellikle test etmek istiyorum. Yani günümüz haritalarına göre yanlış sandığımız bu deformasyon aslında denizden bakış nedeni ile özellikle çizilmiş olabilir.

Dediğim gibi inceledikçe iinsan bu büyük eser karşısında hayrete düşüyor.
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 27 Kasım 2020, 15:40:44
Bahriye'nin önemi konusunda birkaç detaya değinmek istiyorum.

dönem olarak Bahriye yazıldığında dünya denizciliğinde bir devrim yaşanmaktaydı. Okyanuslara artık açılmaya başlanmış ve buna uygun tekneler geiştirilmeye başlanmıştı. 16. Yüzyılda Portekiz , artık bir deniz imparatorluğu haline gelmişti. Ancak bundan öncesi ile ilgili değişim pek de bu kadar hızlı olmamıştı.

Malum ilgilendiğimiz konu Antik limanlar. Biraz önce Knidos ile ilgili önemli bir çalışmayı okudum. Knidos askeri limanı girişindeki kule kalıntısının fener olabileceği üzerinde durulmuş. Ancak bir kanıt bulunamamış. antik kentler ile ilgili kaynaklar sadece antik çağlarda yaşayan coğrafyacıların yazdıklarından ibaret. Bu yazılanlar ile kazılar sonrasınde elde edilen bilgiler ile yetiniliyor.

Knidos'ta askeri liman girişindeki kulelerin fener olabileceği ile ilgili nasıl bir kanıt bulunabilir? Sonuçta dönemin sikkeleri önemli kanıt olarak ortaya çıkıyor. Ya da binanın kendisi üzerinde yazılanlar bir kanıt olabiliyor. Örnek Patara feneri.

Oysa antik deniz yollarını bilmeden ve dönemin denizciliği ile ilgili bilgiler olmadan limanlar, ilgili liman devletleri ile ilgili yorumlar eksik kalıyor. Örnek vermek gerekirse Knidos askeri limanı girişindeki kule bir fenermiydi? sorusuna cevap verebilmek için kadim denizcilik geleneklerine bakmak gerekiyor. Antik deniz yollarını ve menzilleri bilmek gerekiyor ki o limada bir fenere gereksinim olup olmadığı anlaşılsın. Sonuçta o dönemerde fener işletmek pahalı bir işti.

Peki kadim denizcilik geleneklerine ne kadar güvenebiliriz? Bence çok güvenilir bir kaynak. Piri Reis'in gemileri kitabında karaka çizimlerinde admiralti çapanın seyir sırasında taşınma yöntemi ile bugün tur teknelerinin admiralti çapayı taşıma yöntemleri birebir aynıdır. Arada 500 yıl olduğu halde ve son 50 yılda çok iyi olduğu idda edilen pulluk tipi çapalara rağmen admiralti çapa binlerce yıldır kullanılmaya devam ediyor ve edecek.

Piri Reis, İtalya kıyılarını anlatırken gözcü kulelerini , bunların haberleşme yöntemlerini ve Cenova antik limanının girişindeki fenerleri açıkça yazıyor. Keza rotalar ile ilgili çok önemli detaylar var. Ispanya kıyısında avladıkları üç gemiyi Tunus'a götürüp sattıklarını yazıyor. Bu ve benzer tarifler deniz yollarını ve tekne özelliklerinden de gece seyri yapıp yapmadıklarını anlamak mümkün.

Şöyle anlatayım. Gece seyri yapılsa bile antik limana giriş zamanı deniz ve rüzgar şartları nedeni ile hep gündüze denk geliyor ise muhtemel bu limanın feneri yoktu diyebilriz.

Piri Reis okumaları işte bize 500 yıl önceki denizcilik ile ilgili çok önemli bilgiler verdiğinden liman kentler ile ilgili fenerlerin durumunu öğrenmemize yardımcı oluyor.

Bahriye portalanlarında neredeyse fenerin üstelik çalışırken gösterildiği en bariz örnek Alanya portalanı. Kalenin her iki kulesi de (birisi alçakta ve diğeri yüksekte , alçak olan sancak girişini gösteriyor) fener olarak kullanıldığı açık. Keza Batı tarafında da bir kule açık şekilde fener olarak kullanılırken gösteriliyor.

Bu durumda her iki yönden de Alanya antik limanına gece tekne girişi olduğunu söylemek mümkün. Peki fenerler neden bu derece yükseklere yapılıyordu? Elbette yükseklik fenerlerin görülme menzilini arttırıyor ama bir neden de az dahi olsa şehir ışıkları ile karışmaması ayrı bir neden olmalı.


Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 10 Şubat 2021, 00:31:24
Bahriye 'de tam da Uluburun batığının olduğu yerde iki kayalık işaretli malum. Bir çok kez yazdım. Piri Reis bunları Aspire Petre olarak isimlenndirmiş. Latince 'de ve tüm yaşıyan dillerde araştırdım. Bir anlamını bulamadım.

Ben de günümüzden hareketle şöyle bir yöntem geliştirdim. son derece meşakkatli oldu ama çok daha başka ilginç çıkarımlarım oldu. Şöyle ki;

Malum günümüz deniz haritalarına baktığımızda çok sayıda Bozburun, Baba Burnu gibi isimler birden fazla kullanılmış durumda. Belki bu iki sözcük başka bir coğrafya için de kullanılmıştır diye Tüm Bahriye'yi yeniden ve özellikle yer adlarını tespit ederek okudum.

Ortaya iki önemli sonuç çıktı. Birincisi tüm Akdeniz haritası portalanlarında aynı ismin verildiği ikinci bir yer adı yok.

Yani Aspire Petre sadece Uluburun'daki iki adacığı isimlendirmek için kullanılmış. Benzer bir isim hiç bir portalanda kullanılmamış. Yani Aspire Petre Uluburun 'un doğusunda bulunan ada/kayalık olarak gözüken yerin adı. Başka hiç bir yerde bu isimde bir yer yok. İlginç değil mi?

Peki neden? Bunu açıklamadan önce ikinci tespitime geleyim. Aspire Petre kelimesinin anlamı çok önemli. Eğer anlamını bilebilirsek neyi gösterdiğini de anlarız diye düşünüyorum. Aspire kelimesini bulamadım ama Petre "taş " anlamına geliyor. Piri Reis kendisi bunu söylemiş üstelik. Bu durumda Kayalık isimlerinin en azından birisinin ne anlama geldiğini biliyoruz demektir.

Bu Taş yani Petre sözcüğü Bahriye 'de sadece belli bölgelerde kullanılmış. Tunus, Libya , Mısır , Kıbrıs ve Teke yarımadası portalanlarında. İtalya kıyılarında taş için bu kelme  kullnılmıyor mesela.

BU durumda Piri Reis 'in elinde Tunus , Libya , Mısır, Kıbrıs ve Teke yarımadası için ayrı bir harita gurubu olduğunu düşünebiliriz. Böyle olmasaydı Petre kelimesi İspanya'nın hakim olduğu yerlerde de kullanılıyor olmalıydı.

Haritalarda isimlerin hepsinin farklı olması da Piri Reis 'in elinde bu bölgeler için ayrı ayrı dillerde portalanlar olduğunu gösteriyor. Zaten kendisi de bunu açıkça belirtiyor. Bir ada ile ilgili farklı ulusların nasıl isimlendirdiklerini ayrıca anlatıp sonra Türkçe anlamını ya da karşılığını veriyor. Tek kelime ile müthiş.

Bu konuyu destekleyen başka kanıtlar da buldum. Ancak haritaya çok dayalı ve detaylı ve hayli uzun oldu. Haritasız anlatmak çok zor olduğundan bloğa koymak durumunda kaldım. Detayları merak edenler şu adresten takip edebilirler. Amacım bloğa yönlendirmek değil anlış anlaılmasın.

https://ersinboke.blogspot.com/2021/02/piri-reis-bahriyye-ve-uluburun-batg.html


Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Özgür Ökten - 10 Şubat 2021, 02:28:55
Pirinin haritalarını gözünde güncel ile karşılaştırmada zorluk çekenler için üzerlerine isimleri yazdım;

(https://i.ibb.co/ZNd409c/pirireis-kekova-haritasi.png)
(https://i.ibb.co/HqpSzCh/pirireis-kas-haritasi.png)
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Özgür Ökten - 10 Şubat 2021, 13:25:48
Bu arada, piri haritalarını biraz inceleyince normal su üstünde görülen adaların, kayalıkların içlerinin mavi, sarı, kırmızı renklerle boyandığı, kıyılarının ise hepsinde sarı ile kontür çekildiği görülüyor. ama bu Aspire Petre ve diğer bazı yerlerde mavi ile gösterilmiş, kenarında sarı köntür çekilmemiş olanların tehlikeli su altı kayaları olduğunu düşündüm. Sarı kontür kıyı şeridi anlamına geliyor gibi.

Meis'in batısındaki Georgios adasının önünde de üç tane bu mavi işaretlerden var, ama günümüz haritalarında buralarda görülen bir su üstü kayalığı yok, ama sonar haritalarında sanki buralarda zamanında bir çıkıntı varmış gibi görünen yükseltiler var.

Aynı şekilde Kekova adasını gösteren haritada adanın güneyinde bir tane sarı kontür çekilmemiş mavi işaret var, bölgenin güncel sonar haritasında pek çok su altı çıkıntısı var, bunlardan biri o zamanlarda gemilere tehlike yaratacak kadar yüzeye yakın olabilir.

Aperlai antik kentinin Kekova tarafında halen su üstünde görülen küçük bir kayalık var, mesela bu Piri haritasında kenar kontürü olmayan sarı ile boyanmış bir yuvarlak olarak yer almış. Kekova bölgesinde bu sarı küçük adalardan birkaç tane var. (Akvaryum koyunun önü ve arkasında birer tane, Üçağız girişinde sağlı sollu birer tane, Simena önünde bir tane gibi.)

Bu mantıkla sarı kontürsüz mavi dolgulu olanların su altı, sarı dolguluların su üstü kayaları olduğu, ama bir ada gibi kabul edilmediği için sarı kontür çekilmediği gibi düşünüyorum. (Gerçi Aspire Petre kaş haritasında mavi, kekova haritasında sarı ile boyanmış.)


Bir de o dönem için 50m derinlikteki bir batığın tespit edilip haritalara işlenmiş olacağı bana pek mantıklı gelmedi.
Hem tespiti zor hem de seyrüsefer açısından haritaya işlenecek kadar bir önemi yok.
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 10 Şubat 2021, 21:18:13
Bölgeyi iyi tanıyan Özgür^ün yorumları ne kadar da değerli. Şu tartıştığımız konu en azından şu ana kadar yaptığım okumlarda hiç değinilmeyen konulardan birisi. Piri Reis 'in Bahriyesinde çalışılması gereken öyle çok konu var ki.

Özgür'ün yorumları çok mantıklı. Ancak sorun da burada. Bahsettiğimiz dönemi bugünün mantığı ile yorumlarsak çok doğru sonuçlara ulaşmak her zaman mümkün olmayabiliyor.

Daha önceden yazdığım Synesius 'un mektuplarında Synesius 'un yolculuk yaptığı gemi kaptanının Musevi olduğu için Pazar günü çalışmadığı ve teknesinin yönetimini biraktığı düşünülürse (Synesius 'un bir Hristiyan piskopos olduğu ve Musevileri sevmediği açıkça metinde belli o yüzden Museviliği kötülemek için abartmış olabileceğini de göz ardı etmemek gerek ) ve bu yüzden teknenin fırtınada batma tehlikesi geçirdiği yazılı.

Bugün için çok da mantıklı gelmiyor açıkçası. Eğer o fırtınada gemi batsaydı Synesius bu mektupları hiç yazmamış olacaktı ve bizler de bu batığı bulsaydık batış nedeni ile ilgili aklımıza gelecek hiç bir varsayımda kaptanın pazar günü gemi yönetimini bıraktığı için battığı olmayacaktı.

denizcilik kanunlarının temelini oluşturan Rodos yasalarının o dönemde geçerli olduğu ve batan her tekne için bugünkü anlamda bir rapor tutulduğu düşünüldüğünde böylesine değerli bir teknenin battığı noktanın işatetlenmiş olduğunu düşünmeden edemiyor insan.

Bahriye 'de zaten batık olarak işaretlendiğini düşünmüyorum açıkçası. Ben burada kullanılan haritanın Piri Reis'in elinde bulunan bir grup haritadan bakarak çizdiğini sanıyorum. Tunus, Libya , Mısır Kıbrıs ve Teke yarımadasını içine alan bir harita grubu olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu bölgelerin çizildiği portalanlarda diğer bölgelerden farklı bir dil kullanıldığı anlaşılıyor.

Piri Reis'in arşivinde bulundurduğu eski bir harita da işaretlenmiş olan bu yerin Piri reis tarafından deniz ütünde görülmeyen bir kaya olarak yorumlanması ve her durumda önlem olarak dikkat çekmek için haritaya işlendiğini düşünüyorum.

Bu bölgenin tekrar tekrar araştırılmasında fayda var. Denizin altında tarama yapmanın öyle basit ve kolay bir iş olmadığını geçenlerde Burak anlatmıştı telefonda. Burada da yazarsa çok faydalı olur sanki.
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Özgür Ökten - 10 Şubat 2021, 23:09:22
Daha önce Ersin'e bahsetmiştim, aşağıdaki 32dk lık kaliteli belgesel 66 yıl önce Fethiye körfezine acil iniş yapan ve sonra da batan Fransız uçağının batığının bulunuşunu anlatıyor.

https://youtu.be/-mc6HrD0Uac

Yüzlerce metre derinlikte zemin yapısının ve objelerin böylesine hassas ve detaylı şekilde görüntülenebilmesi etkileyici.

Kampanya başlatalım, Uluburun bölgesi detaylı taransın, tarih yeniden yazılsın!
Yaşasın Nefertiti batığı! :D

öZgür (mobil)

Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Ersin Böke - 11 Şubat 2021, 06:21:33
Alem adamsın ÖZgür:) Keşke yapılsa. Ama bu ülkede en zor şey o senin dediğin.

Kaldı ki 1984 ile 1996 arasında binlerce kez dalış yapılmış. Muhtemel zaten gerekli taramalar yapılmıştır. Ancak  bir sonuç alınamadığı için kazı raporlarında çok detaylı bahsedilmemiş olabilir.

Bu vesile ile yazdıklarımın denizci kahvesi muhabbetleri çerçevesinde algılanması gerektiğinin altını bir kez daha çizeyim. Geç antik çağ tarihi çok ilgimi çekiyor gerçekten. Hele bir de an itibarı ile yaşadığım yerin bu dönemin en önemli coğrafya parçalarından biri olması konuya olan ilgimi daha da arttırıyor. Düşünsenize Uluurun batığının olduğu yerden geçebiliyorsunuz mesela. Ya da Knidos gibi bir antik limana girip demir atabiliyorsunuz. Bu gerçekten bir çok yelkencinin yaşayamadığı bir durum bana göre.

Şu belgeseli merak ettim şimdi. İlk fırsatta sakin kafa izleyeyim şunu.
Başlık: Ynt: Yelkenci gözü ile Piri Reis ve Kitab-ı Bahriyye
Gönderen: Özgür Ökten - 11 Şubat 2021, 10:57:35
Yeni teknolojiler (side-scan ve multibeam sonar) ile binlerce metre derinlikte objelerin net görülebildiği taramalar yapılabiliyor, çok zor değil, bu aletler memlekette mevcut;

(https://www.hydro-international.com/cache/f/1/7/8/6/f1786b0b9a2f4b5497a99b7cbaf58cb49226c002.png)
(https://i.redd.it/phvbloov0am21.jpg)