Heyamola Hey

Havuzluk => Genel => Konuyu başlatan: Doğan Erbahar - 23 Mayıs 2019, 02:11:22

Başlık: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Doğan Erbahar - 23 Mayıs 2019, 02:11:22
Bu başlık altında özellikle çok tartışmalı, üzerinde mutabakata varılamamış, her kafadan bir ses çıkan konular üzerine kendi bakış açımı ve anlayışımı paylaşmaya çalışacağım. Çark etkisi ile başlıyorum.

-----------------------------------------

Pervane Çekme Etkisi (çark etkisi)

Bu etki tornistanda teknenin kıçını bir tarafa atması olarak biliniyor yaygın olarak. Sebep olarak ise anlatılan şey pervanenin suyu sadece baş kıç hizasında değil yana doğru da belli bir miktar ittirmesi olarak anlatılıyor. Bu anlatım doğru ama çok yüzeysel. Biraz daha derinine inelim ve soru cevap şeklinde yapalım:

Soru: Pervanenin bir kanadı suyu bir tarafa diğer kanadı da öteki tarafa ittirmeyecek mi her zaman? O zaman bu sağa ve sola ittirme birbirini dengelemeyecek mi?

Cevap: Güzel soru. Dengelemeyecek. Çünkü pervanede suyu sağa atan kanat sola atan kanat ile aynı derinlikte olmuyor.

Soru: Doğru ama bunun derinlikle ne ilgisi var ki?

Cevap: Derinlik basıncı (ve dolayısıyla su yoğunluğunu) etkiliyor. Misal olarak pervane tornistanda arkadan bakan biri için saat yönünün tersine dönüyorsa daha derindeki  kanat suyu sancağa, yukardaki kanat iskeleye ittiriyor ama sancağa ittiren kanat daha derinde (yani yoğunluğu yüksek olan suda) çalıştığı için bu işi daha "verimli" yapıyor. Dolayısıyla totalde sancağa ittirme ortaya çıkıyor ve etkiye tepki prensibinden kıç iskeleye kaçıyor.

(https://i.hizliresim.com/4p208q.jpg) (https://hizliresim.com/4p208q)

Soru: Anladım. O zaman bundan belli sonuçlar çıkarmak adına pervanenin çapının buna etkisi olacağını söyleyebilir miyiz? Ne kadar büyük pervane o kadar derinlik farkı, o kadar güçlü çark etkisi mantığıyla yani...

Cevap: Evet söyleyebiliriz! Bunu zaten herkes söylüyor ama kimsenin söylemediği birşey daha var. O da pervanenin kendisinin su seviyesinden ne kadar derine yerleştirildiği.

Soru: Nasıl yani? Bu niye etkiliyor çark etkisini?

Cevap: Pervane yüzeye yakınsa aşağıdaki kanat ile yukarıdaki kanat arasında daha büyük bir "nispi" basınç farkı var da ondan. Misal; yüzeye yakın bir pervanede fark 1:2 olabilirken aynı pervaneyi daha derine koysanız bu fark 4:5 gibi oluyor bu da totaldeki etkiyi azaltıyor.

Soru: Bu da tamam. Peki hepsi bundan mı ibaret ?

Cevap: HAYIR! Çok önemli ve yine kimsenin fazla konuşmadığı bir etki daha var. Pervanenin kanatları yukarıda ve aşağıda iken suyu sağa ve sola atmasından konuştuk şimdiye kadar. Peki pervanenin kanatları sağda ve solda iken bir taraftan suyu yukarı diğer taraftan da aşağı doğru ittirmeyecek mi?

Soru: Bir dakika kafam karıştı. Deminki sağa sola ittirme etkisinden farklı birşey mi söylüyorsun?

Cevap: Farklı değil BAMBAŞKA bir şey söylüyorum. Pervane suyu sadece sağa ve sola değil, kanatları yanlardayken yukarı ve aşağı da ittiriyor.

Soru: Eee? Bunun çekmeye ne etkisi var.

Cevap: Belki daha büyük bir etkisi var çünkü su bir taraftan doğrudan gövdeye çarparken diğer taraftan derine savrulup hiçbir yere çarpmıyor. Gövdeye çarpan su gövdenin kavisli yapısından gövdeyi yalayarak yana doğru yönleniyor ve yine etkiye tepkiden bu da bir çekme etkisi yaratıyor. (Bunu su seviyesinde bir değişim olarak da tasvir eden var aşağıdaki şekildeki gibi)

(https://i.hizliresim.com/9Y8Gq8.jpg) (https://hizliresim.com/9Y8Gq8)

Soru: Düşündüğümden de karışıkmış.

Cevap: Daha bitmedi üstelik. Pervanenin teknenin kütle merkezine (kemere hattına) ne kadar yakın olduğu da önemli. Şaftlı teknelerde olduğu gibi pervane kıça yakınsa bu iki etkinin döndürme momentleri de fazla oluyor. Sail drive gibi kemere hattına yakınsa döndürme momenti zayıflıyor.

Soru: Kapıyı kolundan itip açmanın kolay olması, menteşeye yakın yerden ittirip açmanın zor olması gibi mi?

Cevap: Evet. Daha güzel bir örnek bulamazdım.

Soru: Teşekkürler, hepsini bir toparlayabilir miyiz?

Cevap: Evet, tornistanda kıç atma olgusu ÜÇ MEKANİZMA altında toplanabilir.

1. Pervanenin kanatları düşeydeyken suyu sağa ve sola farklı oranlarda itmesi. Bunun fiziksel sebebi ise derinlik farkı.
(Pervanenin çapının bu mekanizmanın büyüklüğüne etkisi var, pervanenin su kesiminden ne kadar aşağı yerleştirildiğinin de buna etkisi var. Dikkat ederseniz sail drive bu açıdan da avantajlı çünkü pervane şaftlı teknelere göre daha derinde, dolayısıyla nispi basınç farkı da az)

2. Pervanenin kanatları yataydayken suyu bir taraftan yukarı bir taraftan aşağı ittirip gövdeye çarpmasının yarattığı su seviyesindeki değişme ve kıçın daha "alçakta kalan" tarafa kayması.
(Şimdi bu mekanizmanın etkisinde salma ve gövde yapısı devreye giriyor. Pervane bazı omurga salmalarda olduğu gibi gövdeye yakın hatta "gömülü" ise etki de büyük, sail drive yine avantajlı çünkü pervane gövdeye nispeten uzak. Deplasmanlı teknelerin bundan daha çok etkilendiği de genel bir argüman olarak söylenebilir.)

3. Pervanenin kemere hattına olan uzaklığı. 1. ve 2. mekanizma kaynaklı çekmeyi büyüten, hatta iyice görünür hale getiren şey de bu belki de. Kısaca döndürme momenti yani.... Sail drive'ın bu açıdan rahatlığını zaten söylemiştik.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: nuri_kongur - 23 Mayıs 2019, 08:00:47
Çok teşekkürler Doğan reis. Pervane kanat sayısının bu denklemde bir etkisi var mı?
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Doğan Erbahar - 23 Mayıs 2019, 08:26:06
Çok teşekkürler Doğan reis. Pervane kanat sayısının bu denklemde bir etkisi var mı?

Çapı pitchi vs. gibi herşeyi aynı olan sadece kanat sayısı farklı iki pervaneyi karşılaştırırsak kanat sayısıyla etki artar Nuri Hocam. Ama genelde 3 ten 2 kanatlıya geçince diğer özellikler de değişiyor, daha çetrefilli bir iş haline gelebilir karşılaştırma.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 23 Mayıs 2019, 09:16:26
Doğan Hocam elinize sağlık, harika bilgiler.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: nuri_kongur - 23 Mayıs 2019, 10:45:25
Çok teşekkürler Doğan reis. Pervane kanat sayısının bu denklemde bir etkisi var mı?

Çapı pitchi vs. gibi herşeyi aynı olan sadece kanat sayısı farklı iki pervaneyi karşılaştırırsak kanat sayısıyla etki artar Nuri Hocam. Ama genelde 3 ten 2 kanatlıya geçince diğer özellikler de değişiyor, daha çetrefilli bir iş haline gelebilir karşılaştırma.
2 kanatlı yerine 3 kanatlı daha mı dengeli sence?
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Doğan Erbahar - 23 Mayıs 2019, 11:47:39
Çok teşekkürler Doğan reis. Pervane kanat sayısının bu denklemde bir etkisi var mı?

Çapı pitchi vs. gibi herşeyi aynı olan sadece kanat sayısı farklı iki pervaneyi karşılaştırırsak kanat sayısıyla etki artar Nuri Hocam. Ama genelde 3 ten 2 kanatlıya geçince diğer özellikler de değişiyor, daha çetrefilli bir iş haline gelebilir karşılaştırma.
2 kanatlı yerine 3 kanatlı daha mı dengeli sence?

Bildiğim birşey değil Nuri Hocam.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Hüseyin Tayfun Durmaz - 23 Mayıs 2019, 12:07:00
Deniz suyu veya sadece su basınçla nasıl oluyor da yogunluğu değisebiliyor?
Benim bildiğim yoğunluk tarifi:Belli bir hacimdeki cismin agırlığıdır.Yani bir 1cm3 su 1 gramdır deyimi ile suyun yoğunluğunu 1 kabul ediyoruz.Peki sıvılar yanı su basınç ile sıkıştırılamadığına göre yani kutlesinin hacmi azaltılamadığına göre nasıl oluyor da teknenin farklı derinliklerinde suyun yogunluğu farklı diyebiliyoruz?
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Doğan Erbahar - 23 Mayıs 2019, 12:18:42
Deniz suyu veya sadece su basınçla nasıl oluyor da yogunluğu değisebiliyor?
Benim bildiğim yoğunluk tarifi:Belli bir hacimdeki cismin agırlığıdır.Yani bir 1cm3 su 1 gramdır deyimi ile suyun yoğunluğunu 1 kabul ediyoruz.Peki sıvılar yanı su basınç ile sıkıştırılamadığına göre yani kutlesinin hacmi azaltılamadığına göre nasıl oluyor da teknenin farklı derinliklerinde suyun yogunluğu farklı diyebiliyoruz?

Sıvıların sıkıştırılamadığı önermesi yanlıştır. Sıvılar gazlar kadar olmasa da sıkıştırılabilir. Değer olarak suyun hacimsel sıkıştırılabilirlik katsayısı (bulk modulus) kauçuğunkine yakındır. Dolayısıyla derinlik arttıkça yoğunluk da artar. Artış derinliğin üstel bir fonksiyonu olarak ifade edilir.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Hüseyin Tayfun Durmaz - 23 Mayıs 2019, 13:41:21
Sıvılar pratikte basınç altında sıkıştırılıp hacim küçülmesi yaşanıyorsa 1 atmosfer basınç altında iken küçülme oranı nedir?
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Doğan Erbahar - 23 Mayıs 2019, 14:25:28
1/20.000
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Hüseyin Tayfun Durmaz - 23 Mayıs 2019, 16:05:06
1/20.000
Böyle bir oran ile hesap yapılacaksa bunun anlamı pratikte önemsenemiyecek kadar küçük bir deger olup sifır sayılır.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Doğan Erbahar - 23 Mayıs 2019, 16:15:50
Sildim.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 23 Mayıs 2019, 16:35:57
Silme, bilelim.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 23 Mayıs 2019, 18:28:59
Bu konu benim yıllar sonra yeniden muhatap olduğum bir konu. Ne güzel Asterix te böyle bir sorunumuz yoktu. Pervane etkisi hissedilmiyordu bile. Yeniden omurga salma bir tekneye dönünce acemilik başladı. Geçen çekek alanında havuzdan zor çıktım.

Hüseyin Abi konu başlığı pratikte nasıl olacağı değil dikkat edersen fizikçi gözüyle olaya bakılıyor. Yoksa pratikteki halini yaşıyoruz zaten. Bu yüzden önemli bilgiler. Ben şimdiye kadar yoğunluktan bahsedildiğini duymamıştım. Pratikte ihmal edilebilir de olsa benim için yeni bir bilgi.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: nuri_kongur - 23 Mayıs 2019, 18:55:57
Yoğunluk kavramı burada Hüseyin reisin anladığı gibi gazın yoğunluğu şeklinde olduğunu sanmıyorum.  Suyun pervanenin görece daha derinde olmasını dolayısıyla pervanenin kaldırmak zorunda kaldığı su ağırlığı yüzeye yakın olana göre daha ağırdır. Bu da pervanenin ürettiği tork kuvvetinde altta olan ile üstte olan arasında fark olacaktır. Aynı şey yüzerken de geçerli. Kulaç suyun yüzeyine yakın dönerse daha hafif, vücuttan derine indikçe daha ağır olur.
Konu hakkında bildiğim bir şey yok , Doğan reisin anlatımı ve biraz da yüzme deneyimimden çıkardığım yorum bu. Doğan reisim yanlışım varsa düzelt lütfen .
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Doğan Erbahar - 23 Mayıs 2019, 20:56:15
Pervane etkisinin tüm standart anlatımlarında benim 2. mekanizma olarak yazdığım şey anlatılıyor. Büyük olan bileşen bu muhtemelen. Onun görselini wikipediadan aldım.  1. mekanizma Zafer Türkmen in geçenlerde yolladığı e postada anlatılıyor. Ben de bunu destekliyorum. Oradaki görseli de e postadan aldım. 3. mekanizma ise şaftlı tekne ile sail driveın arasındaki farkı açıklamak için elzem.

(Kimse kusura bakmasın ama nümerik değerler üzerinden sezgisel konuşmak abesle iştigal. Hele de sıvıların sıkıştırılabilirliği gibi daha varlığından bile yeni haberdar olduğu temel bir olgu ile alakalı bunu yapmak... bişey demek istemedim, o yüzden sildim mesajı...)
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Mücahit Karabaş - 23 Mayıs 2019, 22:45:56
Fizik, bildiğimiz tüm enerji türlerini ve onların sonucunda  etki gösteren dört temel kuvveti açıklamaya calışan bir bilim dalı. Fizik kanunları yoktur, doğanın kanunları vardir. Fizik bu kanunları cözüp açıklamakla yükümlüdür. Çoğu zaman duyduğumuz, "fizik kanunlarina aykırı" veya "fizik kanunlarına meydan okumak" deyimleri büyük birer yanılgıdan ibaret.

Üniversitede fizik mühendisliği okurken ailemle geçirdiğim her tatilde babam bana sürekli fizikle ilgili sorular sorardı. Kendisi ilkokul mezunu ama çok okuyan ve cok araştıran birisidir. Ben dilim döndüğünce onun anlayabileceği şekilde soruları cevaplamaya calışırdım. Babam bu anlamda benim kendimi daha cok geliştirmemi sağladi. Cünkü bir yerden sonra ben okulda ne öğrenirsem öğreneyim konuyu bunu babama nasıl anlatabilirim diye düşünerek ele aliyordum. Ve daha iyi öğreniyordum. Doğan Hocam bu konuyu açınca aklıma o eski gunler geldi.

Pervane hesapları, son bir aydır iyi çalıştığım bir konu. İki kanatlı pervaneden üç kanatlıya geçtikten sonra geçen hafta sonuçlarını test edip  hesaplarımın sağlamasını alma firsatını buldum. Pervane çapı ve pitchinin hıza etkisiyle ilgili sonuclara odaklanmışken teknenin kıçını suya daha fazla gömülmesi nedeniyle bu sefer de pervane, tekne boyu, motor  ve salma boyutları arasındaki denklemleri denkleştirmeye çalışıyorum. Deney laboratuvarımız olan denizdeki koşulların her deneyde değistigini de gözönüne alırsak ortalığın çok neta olduğu söylenemez. 

Doğan Hocam bu konuyu açınca ben de bir öğrencisi olarak  heyecanla konuyu takip etmeye başladım. Kendisine teşekkür ederim. Öğrenmeye devam. 
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Doğan Erbahar - 23 Mayıs 2019, 23:01:44
Estağfirullah Mücahit kaptanım, öğretme gibi bir derdim yok, iddiam da olamaz zaten. Yazının başında da yazdığım gibi olayların benim gözüme nasıl göründüğünü yazmaktan başka derdim yok.

Ha bunu niye yapıyorsun derseniz şunun için, insanlar çeşit çeşit; herkese hitap eden kavrayış biçimi farklı olabiliyor. Ben analitik ifadeleri seviyorum mesela, o şekilde anladığım zaman bir daha unutmuyorum. Benim gibi düşünenlerin işine yarayabilir bir noktada...

bir de bir sürü bilgi bölük pörçük heryerde, biraz organizasyon hastalığı diyeyim.  :)
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Cevat İpekçi - 23 Mayıs 2019, 23:38:06
  Tornistan da saat yönünde dönen pervane, teknenin kıçını sancağa çekiyor. Bunu ezberledim ve
yanaşmalar da bunu göz önüne alıyor, manevramı ona göre yapıyordum.
Şimdi de bunun neden böyle olduğunu öğrendim. Teşekkür ederim Doğan kaptan.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Erol Şar - 23 Mayıs 2019, 23:38:24
Pervane kanat sayısı ne kadar azsa o kadar verimli.

Daha az sürtünme direnci,daha az hidrodinamik direnç.

Kanat sayısı azaldığında pervane çapı doğal olarak artıyor.Bu da bir yer meselesine sebep oluyor.Daha az sayıda kanat,daha büyük çap,

yer varsa daha verimli oluyor.

Dünyanın en büyük rüzgar türbini Amerikada kurulmuş ve tek kanatlı bir pervanesi var.

Ne kadar az kanat,o kadar çok verim.

Model uçaklarla ilgilenenler bunu iyi bilirler.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Hüseyin Tayfun Durmaz - 24 Mayıs 2019, 09:28:36
Pervane etkisinin tüm standart anlatımlarında benim 2. mekanizma olarak yazdığım şey anlatılıyor. Büyük olan bileşen bu muhtemelen. Onun görselini wikipediadan aldım.  1. mekanizma Zafer Türkmen in geçenlerde yolladığı e postada anlatılıyor. Ben de bunu destekliyorum. Oradaki görseli de e postadan aldım. 3. mekanizma ise şaftlı tekne ile sail driveın arasındaki farkı açıklamak için elzem.

(Kimse kusura bakmasın ama nümerik değerler üzerinden sezgisel konuşmak abesle iştigal. Hele de sıvıların sıkıştırılabilirliği gibi daha varlığından bile yeni haberdar olduğu temel bir olgu ile alakalı bunu yapmak... bişey demek istemedim, o yüzden sildim mesajı...)
Nümerik değerler üzerinden sezgisel konuşmak nasıl bir  şey acaba?
Şu sıvıların sıkıştırılabilir olduğunun Temel bir olgu olduğu  nerede var acaba?
Soru sormanın hele bir şeyi bilmediğini belli etmenin suç, kabahat olduğunuda bilmiyordum.
Ben bu güne kadar egitimimde ve hayatımda karşılaştığım her yerde sıvıların sıkışmadığını üstlerine uygulanan kuvveti aynen içinde bulundukları kabın her yerine aynı kuvvet miktarı ile ilettiğini okudum,bu mantıkla yapılmış çeşit çeşit makina gördüm kullandım.Lise Fizik dersinde bunun ile ilgili olarak örnek verilen alet ise  SU CENDERESİ  dir.Günlük hayatımızda arabalarımızdaki fren sistemi aynı mantıkla yani su cenderesi mantığı ile çalışır.Nerede sıkışan fren sıvısı?
Ben normal hayatın içinde pratikte uygulamaları örnek olarak yazdım yazacagımı.
Bir hesaplama yaparken hesaba giren diger hesap rakamlarına göre oranla çok küçük rakamlar sıfır yani yok kabul edilebilir.Bunda bir yanlışlık varmı.Örnek olarak istanbul Üçüncü bogaz koprüsü açıklığı şu kadar  diye bilgi verilirken Uzunluk ölçüsü olarak metre kullanılır ama o açıklık ölçümünde olan ne santimetreler söylenir nede milimetreden bahsedilir.ve sadece metre cinsinden belirtildi diye hata var da denmez.Su sıkıştırılınca  1/20 000 oranında küçüldüğüne göre suyun yoğunluğuda bu oranda artacak yani bir litre suyumuz bu hesaba göre 1 kilo agırlığı  sadece yarım gram artacaktır yani suyumuz artık bir kilo yarım gram olacaktır.Bu litrede yarım gramlık artışın getirecegi kuvvet hesaba katılsa ne olur katılmasa ne olur.Bır detay daha var bu bir litre sudaki değişme oranı 1 atmosfer basınç içindi.bizim teknelerimizde pervane çapı en fazla yarım metre edersek pervanenin en uç noktaları arasındaki basınç farkı 10 metre suyun 1 atmosfer basınç yaratması hesabından 1/20 atmosfer olur yani 1 atmosfer basınç ile suyumuzun 1 litresi yarım gram agırlaşıyorsa bizim pervane nin en alt ile en üst kısmı arasında yarım gramın yirmide biri kadar agırlık artışı yani kuvvet farkı olur.Yarım gramın yirmide biri yüzde bir gram yapar.Pervaneden 100 litre su geçince 1 gramlık kuvvet oluşacak 100 ton su geçince 1 kğ lık bir kuvvet oluşacak Hani şu suyun sıkışması konusundan dolayı.Acaba tornistanda kaç dakika sonra 100 ton suyupervane yerinden oynatmış olur.Yani diyorum ki bazı değerleri yok saymak ne bilgisizliktir  nede hesap sonucunu değiştirir.
Kibirlenmek serbesttir amma hiç hoş bir şey değildir.Hele ki cahillikle suçlamak
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Doğan Erbahar - 24 Mayıs 2019, 09:50:49
Birincisi soru sordunuz, üslubunuzu daha önceden bilmeme rağmen ciddiye alıp cevapladım. Hiç öyle kibirdi, cahillikle suçlamaktı, bilmemek suç mu diye ajitasyon yapmayın.
 
O cevabı size vermek için de 3-4 dakikamı verdim çünkü öyle bakkal hesabı yapılmıyor bu işler,  diferansiyel denklem çözülmesi gerekiyor. 10 metrede bu kadarsa yarım metrede 20 ye böl o kadardır diye dört işlemle hesaplanmıyor maalesef... Dünyanın lise bilgileriniz ötesinde karmaşıklıklar içerdiği için fizik adına sizden özür dilesem siz de bir iyilik yapıp susar mısınız artık acaba?

Özenerek açtığım bu konu başlığında değil de kendiniz bir konu başlığı filan açıp orada yapsanız hesaplarınızı lütfen? Böyle anlaşabilir miyiz? Ben size bir daha cevap yazmayacağım burada zira...
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Hüseyin Tayfun Durmaz - 24 Mayıs 2019, 10:26:17
.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Hüseyin Tayfun Durmaz - 24 Mayıs 2019, 10:32:32
Kibirin entegral hesaplı förmülüde var mı?
Uslubunuzu bildiğim halde derken ne hakla dolaylı yoldan en azından küçümsüyorsunuz?Siz hesap yapınca önemli emek vermiş oluyor ben yapınca bakkal hesabı oluyor oh be ne ala memeleket al sana yine bir küçümseme tepeden bakma durumu daha maşallah.
Bakın bir tek öğretmen edası ile gizli azarlama modundaki  susarmısınız  ricanızı dinleyeceğim.
Unutmayın ki burası yüksek okul dershanesi  değil yazılarınızı okuyanlrın içinde size göre cahil olabilir.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Aziz Eryavuz - 24 Mayıs 2019, 11:04:20
Birbirimize kızarak saygı sınırlarını zorlamak yakışmaz. Aynı şekilde düşünmeeiz gerekmez daima. Ve ben öyle düşünmüyorum demek yeterli arkadaşlarım.
 
Burada bilgi paylaşıyoruz. bazısı bize doğru gibi gelmiyebiliyor. Taraf tutmak gibi olmasın yazmamıştım ama 30-40 cm lik pervanenin alt ve üst kanatları arasındaki basınç ve yoğunluk (?) farkının bu kadar dinamik ve görülebilir bir etkisinin olması bana da pek yeterli gelmedi. Ama arkadaşımız fizik kuralları içinde bir açıklama getirmiş. Okudum. Daha doğru bir gerekçe ve açıklama bilmediğim için sustum.

Hüseyin bey fikrini ortaya koydu. Tamam işte. Forumun amacı da bu. Görüşleri paylaşmak. Bu bizi üzmemeli, uzaklaştırmamalı, aksine paylaşımın keyfi ile yakınlaştırmalı.

Ben de Sevgili öğütmen gibi teknemde tornistanda sağa çekme olduğunu biliyorum ve bunu değerlendiriyorum manevralarımda. Ve yazıdaki kadar hafif değil bu etki, s drive olmasına rağmen. bayağı güçlü.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Mücahit Karabaş - 24 Mayıs 2019, 11:07:41
Doğan Hocam,

Siz burada her ne kadar bir şey öğretme kaygısında olmayıp fizikçi gözüyle yorum yapsanız da anlatmak istediklerinizi herkesin anlayacağı şekilde ifade edebilmek için bir takım temel bilgileri de vermeniz anlaşılabilirlik bakımından gerekli olabiliyor. Hüseyin Reisin soru tarzı bana da  hep sert  gelmiştir ama anladığım kadarıyla onun bilgiyi isteme metodu biraz ateşli ve belki de farkında olmadan karşısındaki kişiyi kışkırtabilecek şekilde olabiliyor.

Bütün büyük bilimsel tartışmalar geçmişten günümüze hep kavga gürültü içinde gerçekleşmiş. O nedenle hakaret vb. olmadan bu başlık altında da biraz gerilim fena olmaz  :) Çünkü tartışma sonucundan bir sürü kişi yararlanacak. Hüseyin Reisin anlatmak istediği, bize fizikte en başta öğretilen “Fizik ihmaller bilimidir” esprisi olabilir. Özelden bir iki yazışmayla tartışmayı tatlıya bağlayabilirsiniz diye düşünüyorum.

Tan Kaan Reis burada olsaydı aşağıdaki Özer Aydoğan karikatürünü paylaşır işi tatlıya bağlardı  ;)


Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Doğan Erbahar - 24 Mayıs 2019, 12:24:55
İki tane şnorkeli üst üste takıp su altında 30 - 40 cm daha derinden nefes almaya çalışmak bu "kısa" mesafenin basınç üzerinde nasıl bir fark meydana getirdiğini kelimenin tam anlamıyla "hissettirebilir" insana.

30 - 40 cm de olsa basınçta bir fark var mıdır? Vardır. Peki bu fark yoğunluğa yansır mı? Yansır.

Soru ne kadar yansır? Ve bu gözlemlenen etkiyi açıklayabilir mi?

Bu sorunun cevabının oturup hesaplanması lazım, öyle kolayına cevapları yok bu şekilde nümerik analiz gerektiren soruların. O kadar çok örneği var ki fizik tarihinde ilk başta size ters gelen bir şeyin hesap sonucunda mümkün olduğunun göründüğü. Bizzat benim bu şekilde yaptığım yanlışlar var. O yüzden öğrendim abur cubur konuşmamayı zaman içinde.

Ve yine insanların kariyerlerini harcadıkları sorulara elini kolunu sallayarak o öyle olmaz denilince bu benim tepemi attırıyor işte. Hele hele temelsiz şekilde karalanan "hesaplar" buna eşlik edince akorsuz piyanoyu dinleyen müzisyen misali asabiyem bozuluveriyor. Bu konuda mazur görünüz beni... Bu kibir filan değil, mesleğin verdiği bir formasyon...

Burada ilk mesajda yazdığım 3 mekanizmayı ben icat etmedim. Wikipedia maddesinde sadece 2. mekanizma ile açıklanıyor pervane çekme etkisi. Buyrun: http://www.wikizero.biz/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvUHJvcGVsbGVyX3dhbGs

1. mekanizma yani burada itiraz edilen şey ise Zafer Türkmen beyden 17 Nisan tarihinde aldığım e-postada detaylandırılıp anlatılıyordu.  Kendisi sağolsun emek harcamış böyle bir açıklama getirmiş ve paylaşmış, bu da bana mümkün göründüğü için detaylı bir hesaba kitaba girişmeyip yazıda yer verdim. Esasında 1 ile 2 yi birleşik bir etki gibi düşünmek lazım. Tabiat bizim kategorizasyonlarımızla ilgilenmiyor, yazıdaki ayrım izah babında...

3. mekanizma ise çoğu kimsenin konuşmadığı bir şey, bir iki forum yazısında rastlamış olabilirim ama önemli olduğunu düşünüyorum. Yani pervanenin kıça yakın olması çok basitçe döndürme momentinin yüksek olmasına sebebiyet veriyor. Sail drive tekne kullanan ne kadar tanıdığım varsa çok fazla şikayetçi değil çark etkisinden (Aziz Bey'in mesajı bu anlamda bir istisna oldu benim için ama fikrimi değiştirmiş değilim...)
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Murat Erciyes - 24 Mayıs 2019, 13:29:47
İzin verirseniz ben de akışkan mekaniği uzmanı olarak farklı bir açıdan olaya dikkatinizi çekmek isterim.

Pervanelerin ardına bıraktıkları akışkan (ki bizim konuştuğumuz konuda su) pervanenin bağlı olduğu uskur yönünde doğrusal olarak pervanenin döndüğü düzlemi dik olarak terk etmez. Her bir pervane kanadının firar kenarında alta doğru bir akış yönü sergiler. Bunu yelken ya da uçak kanadında gösterimlemek kolay da iş pervane olunca zihnimizde canlandırmak pek kolay olmuyor maalesef.  Ama bugünlerde hele yazlıklarda çokça kullanılan vantilatörlerde çok açıkça görebiliriz.  Vantilatör pervanesinin havayı üflediği tarafta, ucunda bir tüy ya da yün parçası takılı bir çubuğu gezdirirseniz, havanın vantilatör pervanesini bir burgu şeklinde (helix) terk ettiğini göreceksiniz.

Pervaneli uçaklarda da bu böyledir ve hatta uçağın nispeten düşük hızlarında, yerde taxi yaparken veya kalkış sırasında pervaneyi terk eden bu burgu hava akışı dikkatli olunmazsa uçağı gövde ekseni boyunca istemsiz olarak döndürebilir. Sebebi burgu şeklinde pervaneden çıkan akışkanın gövdeye belli bir açıyla çarpmasıdır.  Aşağıda tek pervaneli bir uçağın pervanesinin ardındaki hava akışı gösterimlenmiş.

(https://i.hizliresim.com/yG89mj.jpg) (https://hizliresim.com/yG89mj)

İşte teknelerimizde de üzerinde yol yokken yaptığı manevra sırasında pervaneyi terk eden akıştaki bu açısal değişiklik suyun tekne karinasını itmesi ile sonuçlanıyor olabilir, tıpkı uçaklarda olduğu gibi.

Sail drive pervanelerde bu neden az olabilir? Bunu tam olarak açıklayamam, ama sail drive pervanelerin klasik uskurlu pervanelere göre teknenin ağırlık merkezine daha yakın olduğunu biliyoruz.  Dolayısıyla burgu şeklinde tekne karinasına çarpan akışın sebep olduğu yan itme kuvvetinin moment kolunun daha kısa olmasından dolayı daha az bir etki söz konusu olabilir?

Doğan Hocamızın yaklaşımına ek bir görüş şeklinde yazdım.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Hüseyin Tayfun Durmaz - 24 Mayıs 2019, 13:48:59
Bakın ben sizin ögrenciniiz veya astınız değilim.Bana öyle temelsiz hesap  abur cubur ,tepem atıyor diyemezsiniz,buna hakkınız yok ayrıca burada hiç kimse sizin egitiminiz veya işinizi küçümsemiyor hafife alacak şeyler yazmıyor.
Yaptığım hesabın neresi tutarsız izah edermisiniz?
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Doğan Erbahar - 25 Mayıs 2019, 12:48:43
İzin verirseniz ben de akışkan mekaniği uzmanı olarak farklı bir açıdan olaya dikkatinizi çekmek isterim.


Katkınız çok değerli Murat Reisim,

Koyduğunuz görsel çok şeyi açıklıyor. Benzer bir görsel wikipediada çizilmiş.

(https://i.hizliresim.com/nbVZk1.jpg) (https://hizliresim.com/nbVZk1)

Suyu döndürüp salma etrafından asimetrik fırlatıyor. 1 ve 2. mekanizma olarak sınıflandırdığım şeyin bir bileşkesi...

Moment kolu ile tespitinize tamamen katılıyorum. Bu da azımsanmayacak bir etki bence de ve sail drive farkını açıklıyor.  3. mekanizma olarak anlattığım şey bu.

Akışkanlar mekaniği o kadar zor bir dal ki uzmanlığına ayrı bir saygım vardır...
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: serdar çırak - 25 Mayıs 2019, 13:55:39
İşte bu..konu çözülmüş bence..Pervane ne kadar öne uzaksa,çekme etkiside iyice fazlalaşıyor demekki..
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: serdar çırak - 25 Mayıs 2019, 14:10:43
Marinada tekne bağlıyken gaz verdiğimde,belirli zamanlarda rahatsız eden az vibrasyon ve ses bozukluğu (sudan gelen fokurtu)hissettim,çok az hissedilen bu durumu kafaya taktım..denize çıktım,defalarca gaz verdim o durum oluşmadı..Palamutbükü limanında da oldu..Aynı şey tekrar marinadayken olunca yanmar servisi çağırdım,pervane bozukluğu yada line ayarı problemi diye düşünüyordum..Benim istememle iyice kontrol ettiler ve problem bulamadılar..nedeninin mekanik değil ÇÜRÜMÜŞ SU ya denk geldiği için dediler..
Böyle çürümüş su diye birşey mi var..
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Doğan Erbahar - 25 Mayıs 2019, 16:00:24
ÇÜRÜMÜŞ SU ya denk geldiği için dediler..
Böyle çürümüş su diye birşey mi var..

Ben ilk defa duyuyorum  :)
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: erdal duran - 25 Mayıs 2019, 16:10:37
   Çürük su, pervanenin dönmesinin sebep olduğu içinde hava kabarcıkları olan, dolayısıyla da yoğunluğu düşmüş olan sudur, diye biliyorum.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: serdar çırak - 25 Mayıs 2019, 16:13:59
Heralde tuzlu su farkı..Tuzlusu tatlı suya göre daha fazla kaldırma gücü var..daha yoğun diyeyim..Mesela Netsel marinanın suyu direk gelen dere suyu ile karışıyor..benim fikrim bu..
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 27 Mayıs 2019, 23:24:13
Donatan temsilcilerinin aşağıdaki mesajı doğrultusunda konu tekrar paylaşıma açılmıştır.

"

Konu bütünlüğünün kaybolmaması ve reislerin itidal içerisinde tekrar konu içeriğine döneceği inancıyla başlığımız tekrar paylaşıma açılmıştır.
 

Sevgiler, selamlar,"
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 27 Mayıs 2019, 23:37:33
   Çürük su, pervanenin dönmesinin sebep olduğu içinde hava kabarcıkları olan, dolayısıyla da yoğunluğu düşmüş olan sudur, diye biliyorum.

Çürük su için doğru tanımlama Erdal Abinin yukarıdaki iletide tarif ettiği şekilde. Bazen yük teknelerinin, yüksüz oldukları durumlarda, kıçının boşa çıkması sonucu pervanenin pallerinden birinin uç kısmının su yüzeyine çıktığı durumlarda da oluyor. Örneğin gemiler geminin kıçının basması için balans tanklarını suyla doldurup gemiyi kıça trimlerler. Dolayısı ile pervane  boşta dönmez çürük su yapmaz.

Bizde balıkçı teknelerinde kıç altına kovanın üstüne beton yada zift dökerdik. Bu kovanı sabitleyip korumanın yanısıra kıçın basması için ağırlık yapardı.

Eskiden kayık ustaları kayığı yaptıktan sonra , dengesine bakarlar, özellikle pervane suyunun kayık boşken ne kadar uzaktan çıktığına bakarlar ve bu kayık tam düşmüş derlerdi. Dışarıdan bakanlarda kayığın gidişini ve endazesini görünce falanca usta bilmem kimin kayığını ne güzel düşürmüş arkadaş derlerdi. Bunun anlamı plansız yapılan kayıkların tam denk gelmiş, çok güzel olmuş  demekti.

Zaten makine bağlarken kayıkların genelinde makineyi olabildiğince dik bağlayıp pervane üzerinden  çok su geçmesini sağlamaya çalışırlar. Pervanenin olabildiğince dolu suda dönmesini ve kayığın kıçını istenilenden fazla gömmesini engellemek için yaparlar. Başka nedenleri de vardır elbette.

Pervanenin dümenle yakınlığı da  çekme etkisi üzerinde etkili diye biliyorum. Bununla ilgili bilgisi olan varsa paylaşırsa sevinirim.

Aklımda bir kaç şey daha var, konu ilerledikçe onları da soracağım.

Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Birol Otağ - 28 Mayıs 2019, 00:49:31
Elinize bilginize sağlık Doğan Korsan, bu bilgiler gerçekten meraklıları için enteresan olabilir ama pratikte pervane nizin dönüş yönüne ve çekme yönüne vakıf olanlar için, bu bilgilerin pek de bir katkısı yok gibi geliyor bana.  Ama her defasında merakla okuyorum tabi. Yakın bir arkadaşım var prof. İtü de akışkanlarla uğraşıp duruğ, bir gün onu (onun için ilk olacak) yelkene davet edeyim diyorum, çok akademik bir seyir olacağa benzer...
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Doğan Erbahar - 28 Mayıs 2019, 08:00:25

Pervanenin dümenle yakınlığı da  çekme etkisi üzerinde etkili diye biliyorum. Bununla ilgili bilgisi olan varsa paylaşırsa sevinirim.


Ahmet Reisim, dümeni alabanda basıp ileri yol verdiğinize kıçını olduğu yerde attırması üzerine etkili olabilir (Ben sail driveda bile yapabiliyorum bunu) ama tornistanda teknenin üzerinde henüz yol yokken dümeni ne tarafa basarsanız basın kıçını aynı şekilde yürütüyor çünkü pervaneden çıkan suyun ilk muhattabı dümen değil gövde oluyor.

Elinize bilginize sağlık Doğan Korsan, bu bilgiler gerçekten meraklıları için enteresan olabilir ama pratikte pervane nizin dönüş yönüne ve çekme yönüne vakıf olanlar için, bu bilgilerin pek de bir katkısı yok gibi geliyor bana. 

Bizzat ben meraklısı olarak meraklıları için karalıyorum zaten Birol kaptanım, konu başlığı da buna vurgu yapıyor. Denizcilik bilgilerinin külli ekseriyeti "ampirik bilgiye" dayanıyor. Bu bakış açısının ikmale ihtiyacı olduğunu düşünmem de işin başka cephesi...

Yelken meselesinde bahsedeceğim, Arvel Gentry yelken teorisini tam ve eksiksiz olarak açıklayınca ilk itirazlar "daha mı iyi yelken yapacağız şimdi bu bilgilerle" nevinden itirazlar olmuştu... 20 yıl sonra yazılan yelken kitaplarında onun bulduğu sonuçlar atıf vermeden ve ampirik bilgiler olarak sunuluyor ...

Buraya birkaç ay önce geliştirilmiş meridyen geçiş metodu isimli bir yazı yazdım. Çok fazla bir dönüş olmadi ama ben kafamda iyice pişirince bunu bir akademik makale olarak hazırlayıp bir Ingiliz navigasyon dergisine yolladım. Hakemlerden çok yerinde dönüşler aldım ve düzeltmeler üzerinde uğraşıyorum. 2-3 ay içinde tekrar bir dergiye sunacağım. Bu tip bir fonksiyonelliği de oluyor benim için bu yazdıklarımın. Yukarıda Murat Reisin yazdıkları gibi mükemmel dönüşler alabiliyorsunuz çünkü...
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Doğan Erbahar - 28 Mayıs 2019, 12:03:03
VOLTALAMANIN FİZİĞİ

Daha önce bu konu hakkında birşeyler yazmıştım. Bir babanın veya vincin veya koç boynuzunun etrafına halat voltaladığınızda en önemli şey TUR SAYISIDIR ve ağırlığı taşıma etkisi yarıçaptan bağımızdır. Sadece ne kadar döndüğünüz önemli...

Bugün eski üniversiteme uğradım, labda arkadaşlar yardım etti sağolsunlar küçük bir video çekerek deneyini yaptım. Şuradan erişilebilir:

https://youtu.be/aRTSZU1j1yo

Videonun linkinde de bu işin teorisi anlatılıyor, ipin üzerindeki gerilim sarma açısının ve sürtünme katsayısının çarpımı ile değişiyor... çok sezgisel birşey değil...

Önemli bir nüans videoda da bahsettim: ipin yüzeye iyi tutunabilecek kadar oturduğunu varsayıyoruz bunun için. Kalın bir halatı orantısız derecede ince bir vince sarıp bunun olmasını beklemek olmaz...
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: nuri_kongur - 28 Mayıs 2019, 12:11:28
Doğan hocam, video çok açıklayıcı olmuş. Çok teşekkür ederim
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 28 Mayıs 2019, 12:53:57
 :)xx :)xx :)xx  video ve bilgilendirme için teşekkürler.
Bu tekniği  küçüklüğümde  yeterince voltalayamadığım için denize düşerek deneyimleme şansı yakalamıştım. Nasıl diyeceksiniz? Şöyle ki ;
baştan kara çapada duran bir tekne düşünün ve bu tenkeye binmek için , tekneyi baş ipinden çekerek iskeleye yaklaştırıp öyle biniyorsunuz. İskele dediğimiz derme çatma bir beton üzerinde baba falan yok demir kazıklar var ve teknenin başı bu iskeleden yaklaşık bir metre yüksekte. Sorun inip binerken değil aslında , tekneye bir malzeme koyacağınız sırada yalnızsanız ortaya çıkıyor. Çünkü kayığı çekip bırakınca yine yerine gidiyor. Bu yüzden bende kayığa mazot ,su kumanya götürdüğümde kayığı çekip üstüste voltalayıp bu işleri öyle yapardım. en üste kilit voltası atmazdım çünkü kayığa binice kayıktan boşlayabilmem gerekirdi. Bu yüzden boştan voltalamam gerekirdi. Bu arada aynı tarz kayıklarda yine aynı yöntem kullanılıyor.
İşte efendim bende kayığı çektim , baş ipini kazığa voltaladım, bir bir bidonları koyuyorum baş üstüne. Son bidonu koyduğum sırada bidon devrilir gibi olunca , bende boyumun yettiğince uzanıp bidonu düzeltmeye çalışıyordum. Tam bu esnada kayık geri gitmeye başladı ve ben bir müddet köprü vaziyetinde boyum yettiğince kaldım ayak uçlarım iskelede, ellerim teknenin başında. o sırada başımı çevirip kazıktaki voltalanmış halata son bir baktım, sonra gücüm bitti ve kendimi bıraktım , kayıkta çapanın üstüne yerine gitti. Yeterli tur voltalamadığımın pratiğini yaşamıştım, şimdi bilimsel izahını da görmüş olduk
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Oğuzhan Oğuz - 28 Mayıs 2019, 20:42:53
VOLTALAMANIN FİZİĞİ

Daha önce bu konu hakkında birşeyler yazmıştım. Bir babanın veya vincin veya koç boynuzunun etrafına halat voltaladığınızda en önemli şey TUR SAYISIDIR ve ağırlığı taşıma etkisi yarıçaptan bağımızdır. Sadece ne kadar döndüğünüz önemli...

Bugün eski üniversiteme uğradım, labda arkadaşlar yardım etti sağolsunlar küçük bir video çekerek deneyini yaptım. Şuradan erişilebilir:

https://youtu.be/aRTSZU1j1yo

Videonun linkinde de bu işin teorisi anlatılıyor, ipin üzerindeki gerilim sarma açısının ve sürtünme katsayısının çarpımı ile değişiyor... çok sezgisel birşey değil...

Önemli bir nüans videoda da bahsettim: ipin yüzeye iyi tutunabilecek kadar oturduğunu varsayıyoruz bunun için. Kalın bir halatı orantısız derecede ince bir vince sarıp bunun olmasını beklemek olmaz...
Doğan reisim , eğer bu çapa göre değişken olsaydı o zaman sürtünme kuvvetinde de sürtmeme yüzeyini hesaba katmamız gerekmez miydi zaten ? F sürtünme = kuvvet x sürtünme katsayısı formülünden yola çıkarak sordum. Teşekkürler paylaşım için.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Doğan Erbahar - 28 Mayıs 2019, 21:06:27
Erkan Reis çekme etkisi konusuna çok önemli bir katkı yaptı. Buraya da eklemek istedim. Max prop pervane taktıktan sonra çekme etkisinin önemli ölçüde azaldığını gözlemlemiş.

Firmanın kendi sitesinde şu adreste 14 numaralı maddede bunun tornistanda hücum kenarı ileride de geride de aynı kalması neticesinde olduğunu söylüyor.
http://www.maxprop.it/2014EN/Supporto.html

Buradan şu sonucu çıkarmak mümkün: normal pervaneler tornistanda "yanlış" hücum kenarı ile suyu kestiklerinden ideal olan baş kıç hattı harici yönlere de hatırı sayılır miktarda su fırlatıyorlar... önemli bir faktör bence, bunu bilsem (veya kestirebilsem) ilk yazıya eklerdim...
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Doğan Erbahar - 28 Mayıs 2019, 21:15:15


Doğan reisim , eğer bu çapa göre değişken olsaydı o zaman sürtünme kuvvetinde de sürtmeme yüzeyini hesaba katmamız gerekmez miydi zaten ? F sürtünme = kuvvet x sürtünme katsayısı formülünden yola çıkarak sordum. Teşekkürler paylaşım için.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

Anladım demek istediğinizi Oğuzhan kaptanım, ancak bu sarılma probleminde yük düzgün bir şekilde dağılmıyor çubuk etrafına gittikçe zayıflıyor, dolayısıyla dediğiniz prensipten yola çıkarak bu etkiyi kestirebilmek (en azından benim açımdan) çok kolay değil.

Videonun altında verdiğim linkte walter lewin adım adım çıkarılışını gösteriyor 22. dakikada. Ben ilk gördüğümde şaşırmıştım açıkçası yarıçapın sadeleşmesine
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Zafer Dedeoğlu - 29 Mayıs 2019, 07:22:13
VOLTALAMANIN FİZİĞİ

Daha önce bu konu hakkında birşeyler yazmıştım. Bir babanın veya vincin veya koç boynuzunun etrafına halat voltaladığınızda en önemli şey TUR SAYISIDIR ve ağırlığı taşıma etkisi yarıçaptan bağımızdır. Sadece ne kadar döndüğünüz önemli...

Bugün eski üniversiteme uğradım, labda arkadaşlar yardım etti sağolsunlar küçük bir video çekerek deneyini yaptım. Şuradan erişilebilir:

https://youtu.be/aRTSZU1j1yo

Videonun linkinde de bu işin teorisi anlatılıyor, ipin üzerindeki gerilim sarma açısının ve sürtünme katsayısının çarpımı ile değişiyor... çok sezgisel birşey değil...

Önemli bir nüans videoda da bahsettim: ipin yüzeye iyi tutunabilecek kadar oturduğunu varsayıyoruz bunun için. Kalın bir halatı orantısız derecede ince bir vince sarıp bunun olmasını beklemek olmaz...

Doğan Kaptanım,

Senin deneyde çapa bağlı değil 6,5 sarım olmalı diyorsun. Vinç sektöründe kanca aşağıda iken tambur üzerinde minumum 3 sarım olmalı kuralı vardır. Burada tamburun çapının büyük olmasından mı kaynaklı?
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Oğuzhan Oğuz - 29 Mayıs 2019, 07:23:02


Doğan reisim , eğer bu çapa göre değişken olsaydı o zaman sürtünme kuvvetinde de sürtmeme yüzeyini hesaba katmamız gerekmez miydi zaten ? F sürtünme = kuvvet x sürtünme katsayısı formülünden yola çıkarak sordum. Teşekkürler paylaşım için.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

Anladım demek istediğinizi Oğuzhan kaptanım, ancak bu sarılma probleminde yük düzgün bir şekilde dağılmıyor çubuk etrafına gittikçe zayıflıyor, dolayısıyla dediğiniz prensipten yola çıkarak bu etkiyi kestirebilmek (en azından benim açımdan) çok kolay değil.

Videonun altında verdiğim linkte walter lewin adım adım çıkarılışını gösteriyor 22. dakikada. Ben ilk gördüğümde şaşırmıştım açıkçası yarıçapın sadeleşmesine
Tekrar izleyeceğim . Teşekkür ederim Doğan reis.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Doğan Erbahar - 29 Mayıs 2019, 08:23:00
Zafer abi, senin soruna alakalı olarak aşağıdaki görseli çizdim, bu hem deneyi hem de vinç olayını açıklıyor.

(https://i.hizliresim.com/P73bnO.png) (https://hizliresim.com/P73bnO)

Burada büyük M topun kütlesi yani 100 gram. Teta da sarma açısı, ama bu açının biriminin RADYAN cinsinden yazılması şart. Benim durumda 6 tur 6 x 2 x pi gibi yazılıyor yani. Bu da 37,7 ediyor. Mü ile kast edilen de sürtünme katsayısı buna da 0,2 gibi bir şey atalım benim deney için. 37,7 x 0,2 = 7,5 oluyor.
Bunu da e'nin yani 2,718'in üzerine koyuyoruz sonuç 1808 gibi büyük bir rakam çıkıyor. Yani 100 gramlık topu 0,05 gram gibi miniminnacık bir kuvvet dengeleyebiliyor. Bunu da işte öbür taraftan sarkan ipin kendi kütlesi gibi düşünebiliriz.

Vinç örneğinde vinçlerin yüzeyleri tırtıklı ve sürtünme katsayısı yüksek yapılıyor. Biz yine de temkinli davranıp sürtünme katsayısına 0,5 gibi orta bir değer verelim. Bu durumda yukarıdaki oran:
eğer 1 tur attı ise: 23 
eğer 2 tur attı ise: 535
eğer 3 tur attı ise: 12.391

gibi oranlar çıkıyor. Yani yelken 2 tonla çekse sen de sadece 2 tur voltalasan 4 kiloluk kuvvet yeterli olur onu tutmaya. 3 tur voltalsan serçe parmağınla tutarsın  :)

Burada çok önemli bir nokta bu işin prensibi sadece DURDURMA ve KONTROLLÜ SALMAYA yarar elbette. ÇEKMEK istersen bambaşka bir durum, bu sefer bütün o oran ALEYHİNE işlemeye başlar. (Yani 4 kiloyu çekmek için 2 ton vermen gerekir gibi...) O yüzden vinç dediğimiz tasarım mükemmel zekice yapılmış birşey, bir tarafa dönmüyor o yönü kontrollü salmak ve durdurmak için kullanıyoruz. Diğer tarafa ise dönebiliyor, döndüğü zaman zaten bambaşka bir fizik var, bu sefer doğrudan kaldıraç prensibi ile çalışan vinç kolu ve içindeki dişliler çalışarak mekanik avantaj veriyor.

Yine vinçlerde önemli bir nüans var. Eski tip vinçlerde çekmeye çalışırken birinin halatın ucunu tutması gerekirdi, çünkü kaymayı engellemek için bir miktar da olsa kuvvet lazım. Yani bir vinci iki kişi kullanırdı. Yarışçılar hala böyle yapıyor. Self tailing dedikleri kıstırmalı tip vinçleri icat ettiler sonra çok şükür bu dertten kurtardılar. Bir ucunu kendi üzerine kıstırıp tek kişi çalışabiliyoruz.

Tekne benim gözümde nasıl eğlenceli bir laboratuar anlatamam...  :) :) :)   
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 29 Mayıs 2019, 17:17:37
Bende konuyla alakalı güncel uygulamamı paylaşayım. Kayığa hala böyle binip iniyorum. Klavuz halatı boşta volta ederek. Benim kayığı 7 tur kurtarıyor.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Sedat Oztekin - 29 Mayıs 2019, 19:18:04
Yolculuklarda rapala ile balık tutabilmek için çıkrık, kamış gibi donanımlarınız yok ise aşağıdaki basit sistem işe yarıyor.
Misinayı seyir halindeyken yeterli kaloma verdikten sonra boşta olan vinçlerden birine tersten (saat yönünün tersine ) birkaç tur sarın.Tur sayısını denize giden kısmı elle hafifçe çektiğinizde vinçle beraber dönecek şekilde belirleyin.Balık geldiğinde vincin sesi sizi uyaracaktır.
Rastgele.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Doğan Erbahar - 29 Mayıs 2019, 20:20:11
Yolculuklarda rapala ile balık tutabilmek için çıkrık, kamış gibi donanımlarınız yok ise aşağıdaki basit sistem işe yarıyor.
Misinayı seyir halindeyken yeterli kaloma verdikten sonra boşta olan vinçlerden birine tersten (saat yönünün tersine ) birkaç tur sarın.Tur sayısını denize giden kısmı elle hafifçe çektiğinizde vinçle beraber dönecek şekilde belirleyin.Balık geldiğinde vincin sesi sizi uyaracaktır.
Rastgele.

Çıkrık almadan önce düşünseydim bunu keşke... teşekkürler Sedat kaptanım...  :)xx
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Cevat İpekçi - 30 Mayıs 2019, 08:14:44
 Gerçekten güzel bir fikir.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 30 Mayıs 2019, 14:20:33
Yolculuklarda rapala ile balık tutabilmek için çıkrık, kamış gibi donanımlarınız yok ise aşağıdaki basit sistem işe yarıyor.
Misinayı seyir halindeyken yeterli kaloma verdikten sonra boşta olan vinçlerden birine tersten (saat yönünün tersine ) birkaç tur sarın.Tur sayısını denize giden kısmı elle hafifçe çektiğinizde vinçle beraber dönecek şekilde belirleyin.Balık geldiğinde vincin sesi sizi uyaracaktır.
Rastgele.

Güzel fikir, sağol Sedat Abi hiç düşünmemiştim.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Mehmet Erem - 30 Mayıs 2019, 15:11:56
Vinçleri kendi üstlerine gelen halatlar ve yüklere göre kullanırsak genelde zaten bu yukarıda açıkladığınız yükler vs önceden hesaplanmış olduğu için fazla sorun olmuyor. Asıl sorunlar herhangi bir başka yerden getirilecek halatı ve yükü o vince uygularken karşılaşıyoruz. Buradaki konu vince uygun olmayan kalınlık veya incelikteki halat olabileceği gibi halatın vince giriş açısı da olabiliyor. Özellikle vinç seviyesinin üstünden gelen halatları üzerine voltaladığımızda halatın tüm yükünün vinç kapelasının yukarı doğru gevşemesine engel olan basit bir mekanizma veya dişliyi (genelde segman) kırması ile halatın boşa çıkması, yükün gevşemesi hatta asılı olan bir motorun suya düşmesi gibi istenmeyen sorunlar ile karşılaşılabiliyor )))
Eğer halat vince uygun olan kendi donanımdaki halat ise 3 tur yeterli. Daha ince halatlarda daha fazla tur sarmak gerekebilir.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Cevat İpekçi - 30 Mayıs 2019, 20:36:07
Bu da iyi bilgi. Sağ olasın Mehmet.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Doğan Erbahar - 31 Mayıs 2019, 00:34:27
ÖLÇEKLEME ARGÜMANLARI

Gece uyurken bir büyücü geliyor, sizi, evinizi ve evin içindeki her şeyi tam iki kat büyütüyor. İki kat derken her boyutu kastediyorum, eniniz, boyunuz, derinliğiniz. Aynı şekilde yatağınız, yorganınız, odanız, eviniz vs… Soru şu: sabah uyandığınızda bunu fark eder miydiniz?

Cevap: Elbette! Her boyutum iki kat büyüyorsa hacmim 8 kat artacaktır, yoğunluğumun aynı kaldığını farz edersem kütlem de 8 kat artacaktır. Ama ayaklarımı bastığım ALAN sadece 4 kat arttı. Dolayısıyla ilk hissedeceğiniz şey ayaklarınızda muazzam bir ağrı olur. Basınç iki katına çıkmış durumda çünkü. Kendinizi zar zor yataktan çıkarıp salona gittiğinizde avizenizi kopmuş, yerde görebilirsiniz aynı sebepten dolayı, onu taşıyan zincirin kesiti 4 kat arttı ama kütlesi 8 kat, dolayısyla taşıyamadı, vs... böyle ipuçları ile bir terslik olduğunu hemen farkederdiniz…

Galileo Galilei buna benzer ölçekleme argümanları kullanarak hayvanların boyları ile kemik kalınlıkları arasında ilişkiyi kurmaya çalışmıştı 17. yy’da... Bir filin ayaklarının gövdesine nispeten ne kadar geniş olduğunu farketmişsinizdir. Ağırlığı taşıyabilmek için ayaklar fazladan geniş olmalıdır… Bir farede aynı oran çok çok daha küçüktür. Galileo buradan yola çıkarak hayvanların mümkün en büyük ölçülerini bulmaya çalışmıştı, çünkü belli bir boyuttan sonra hayvanın sadece kemikten ibaret bir kütle olması gerekiyordu. (Bazı büyük dinazor tasvirlerinin devasa kalın ayaklarını düşünün…)

İşte buna benzer bir düşünce şekli her yerde kullanılabilir ve hiç tahmin edilmedik etkileri ön görmemize fırsat verebilirler. Mesela kuşlar küçüldükçe neden daha hızlı kanat çırparlar? Güvercin fıt fıt fıt diye uçarken arı kuşu pırrr diye uçar… Cevabını merak ediyorsanız çok eskiden karaladığım şu yazıma bakabilirsiniz:

http://fizikkaralamalari.blogspot.com/2012/04/nefis-bir-olcekleme-sorusu.html

Ölçekleme argümanları çok basittir ama çok güçlüdür. Denizcilik bağlamında bunu birçok yerde kullanabiliriz. Bu yazıyı sadece bir metod yazısı olarak düşündüğümden sadece bir örnek inceleyeceğim. Sonraki konularda (özellikle çapa ağırlığı meselesinde) dönüp dönüp buna atıf verebiliriz.

Şimdi çok kabaca bir hipotez atalım ortaya ve deneyelim: “Yatların deplasmanı ortalama olarak boylarının kübü ile orantılıdır.”  (Yukarıda söylediğim sebeten dolayı)

Bu hipotezi test etmek çok kolay: sailboatdata.com a girdim ve arama kısmına bilinen bir marka olan Bavaria yazdım. Sonra da bir excel tablosuna 26, 33, 35, 39, 42, 46, 51, 54 ft boylarındaki modellerin boylarını ve deplasmanlarını girdim. Boy sütununun kübünü alıp deplasmana karşı grafiğini çizdirdim.

(https://i.hizliresim.com/r0YRja.png) (https://hizliresim.com/r0YRja)

Fena görünmüyor değil mi? Korrelasyon katsayısı 0,99 yani fonksiyon olarak doğrusal ilişkiyi çok sevmiş demek bu... Demek ki ölçekleme argümanım işliyor gibi, buradan cesaret alarak başka şeyler söyleyelim o zaman:

Teknenin boyu iki kat olduğunda deplasmanı 8 kat oldu ancak yüzey alanı (ve ıslak yüzeyi) 4 kat arttı. Bu ne demek? Belli bir hızla giderken yol kestiğiniz zaman boyu iki kat büyük olan tekne 4 kat büyük sürtünme kuvvetine maruz kalacak ancak kütlesi de 8 kat büyük olduğundan yavaşlama ivmesi 2 kat daha düşük olacak (F = ma). Yani çok daha uzun sürecek yavaşlaması. (Burada sürtünme kuvveti hıza da bağlı olduğundan doğrusal bir yavaşlama yoktur o yüzden şu kadar zamanda bu kadar kat daha azaldı gibi konuşmak yerine hızının şu kadar KESRİNE iki kat daha uzun zamanda düştü denilebilir, teknik bir detay...)
 
Büyük teknelerde çok daha önceden yol kesmemiz gerekiyor demek ki. (Devasa gemiler miller öncesinden boşa alırlar.)

Bunu tersinden de düşünebiliriz. Tekne üzerine etkiyen rüzgar veya dalgaların yarattığı kuvvetler de alan ile orantılı olduğundan yine aynı mantıkla büyük teknelerin bu tip etkilere (rüzgar sağanakları, dalga çarpması, vs.) karşı daha ATALETLİ durduğu söylenebilir. Çünkü kütlelerindeki büyüme alanlarındaki büyümeden fazladır. 

Burada akla gelebilecek bir diğer hususiyet de yelken performansı. Yine kaba varsayımlarla ilerleyelim. Tekne iki kat büyüdü her şeyiyle, direk arma filan. Yelken alanı 4 kat artar. Peki performans ölçümüz ne olacak? Şu meşhur SA/D oranını alalım mı?
(Bu oranın nasıl hesaplandığını merak edenler için daha önce şurada yazdım: )

https://heyamolahey.com/yelkenli-tekneler/sad-(yelken-alani-deplasman)-orani-hakkinda/

Pay ile payda ikisi de aynı oranda artar ve SA/D değişmez !! (İsteyen yukarıda söylediğim tekneler için sailboatdata.com a bakabilir kontrol edebilir bunu…) Bu ilk başta şaşırtıcı bir sonuçtur. Büyük tekne ile küçük tekne aynı hızda mı gidiyor diye düşünebilirsiniz ancak demin yazdığımız gibi büyük tekne olumsuzluk yaratabilecek her türlü kaotik etkiye karşı küçük tekneye karşı çok daha mukavim ve ataletlidir.

(Mustafa Ertör abimiz 30 ftlik Baba Tunca’sıyla Bodrum Cup İstanbul Challenge’da hayvan gibi guletleri geçip harikalar yaratırken fizik kanunlarına çok aykırı birşey yapmıyordu esasında, ama Burak Döneray, Ahmet Kabaalioğlu ve Leo Kolff'den oluşan muhteşem ekip kesinlikle çok daha DEZAVANTAJLI ve ZORLU şartlarda mücadele ettiler, bir de bu gözle bakıp tekrar tebrik etmek lazım kendilerini… )

Neyse efendim ölçekleme argümanları cebimizde dursun, dönüp dönüp kullanabiliriz… Bu gecelik bu kadar… Güzel yazı oldu sanki...   :P
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Murat Erciyes - 31 Mayıs 2019, 08:03:28
Bundan sonra Doğan Hoca Reis’in yazılarına sabah uyanınca bakmayacağım. Kalan nöronlar da yandı beynimde :)
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: nuri_kongur - 31 Mayıs 2019, 09:35:57
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 31 Mayıs 2019, 09:40:23
Çok güzel bir bilgilendirme yazısı olmuş, bir kısmını pratikte biliyoruz ve uyguluyoruz ama birde hesabını kitabını duyunca daha bir yerine oturuyor bilgiler.
Yarışlarda sanırım sizin bu yazdıklarınızın bir kısmı kullanılarak rating hesaplarını yapıyorlar. Tabi anladığım kadarıyla başka şeylerde ekliyorlar.

Bu arada müsadenizi alarak , çarkçıbaşı yetkisinin bir avantajını da kullanarak Baba Tunca'nın 26 ft olarak anımsadığınız boyunu 30 ft olarak değiştiriyorum.

Elinize sağlık, tekrar teşekkürler
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Doğan Erbahar - 31 Mayıs 2019, 09:51:15
Evet Ahmet Reisim, sonra farkettim sürçmeyi, değiştirmek için geç olmuştu. Özür... Leo Reisin de soyadını hatırlayamadım.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Mustafa Ertör - 31 Mayıs 2019, 13:35:48
Bu fotoğraftaki gibi.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Erman Yerman - 31 Mayıs 2019, 13:59:55
Yolculuklarda rapala ile balık tutabilmek için çıkrık, kamış gibi donanımlarınız yok ise aşağıdaki basit sistem işe yarıyor.
Misinayı seyir halindeyken yeterli kaloma verdikten sonra boşta olan vinçlerden birine tersten (saat yönünün tersine ) birkaç tur sarın.Tur sayısını denize giden kısmı elle hafifçe çektiğinizde vinçle beraber dönecek şekilde belirleyin.Balık geldiğinde vincin sesi sizi uyaracaktır.
Rastgele.

Sedat Reisim gerçekten harika fikir.. Varolun..
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Erman Yerman - 31 Mayıs 2019, 14:16:37
Bu fotoğraftaki gibi.

Ne harika bir fotoğraf.. Gördükçe hem gurur duyuyorum hem tekrardan heyecanlanıyorum... Ne iyi ettiniz katılmakla Mustafa abi..
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Doğan Erbahar - 31 Mayıs 2019, 15:20:09
Bu fotoğraftaki gibi.

Tam ölçekleme konusunun fotoğrafı olmuş hakikaten de...
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Mustafa Ertör - 31 Mayıs 2019, 16:10:06
 Fotoğraftan fotoğraf çekip gönderebildim.O yüzden kalite kötü kusuruma bakmayın. :)
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 31 Mayıs 2019, 16:52:56
Evet Ahmet Reisim, sonra farkettim sürçmeyi, değiştirmek için geç olmuştu. Özür... Leo Reisin de soyadını hatırlayamadım.

Doğan Hocam ne özürü, dikkatimi çekti hemen değiştirdim. Leo Abimizin de  soyadı Kolff, onuda cümle içinde tadil ediverdik. Tekrar eline sağlık.

Mustafa Abi efsane çıkışlardan birini paylaşmışsın, gözümün önünde canlanıverdi aralarından sıyrılışımız. Çok güzel bir şey yaptık sayende, Doğan Hocam hatırlattığın için sağol.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Doğan Erbahar - 03 Haziran 2019, 13:36:52
DEMİRLEMENİN YEGANE PRENSİBİ: ÇEKME AÇISI

Bu deniz-derya işlerine daha tam bulaşmadan önce (bazen bulaşmaz olsaydım dediğim oluyor) amatör denizcilik kitaplarını okurken demirlemiş bir tekneyi gösteren resimlerde demir zincirinin çizdiği o muhteşem eğri hemen dikkatimi çekmişti.

(https://i.hizliresim.com/M19NY1.gif) (https://hizliresim.com/M19NY1)

KATENER EĞRİSİ Boyu belli olan bir zincirin verilen iki noktadan asıldığında kendi ağırlığı altında aldığı şekle bu isim veriliyor. Bu eğrinin özelliğini bilmeyen biri nedir ki bu, parabol işte diyebilir ama şekil olarak parabole çok benzemesine rağmen teknik olarak başka bir denklem ile ifade ediliyor. (Bu eğriyi temsil eden fonksiyona hiperbolik kosinüs deniyor.)

(https://i.hizliresim.com/6DYgR0.jpg) (https://hizliresim.com/6DYgR0)

Tamam da niye bu kadar heyecanlandırdı bu seni ilk gördüğünde diyecek olursanız sebebi tamamen duygusal, subjektif; ama izninizle arz etmek isterim: Fizik lisans 3. sınıfa geldiğinizde klasik mekanik diye bir ders verirler. Başta şaşırır, dersin içeriğine bakarsınız ee bunu aldık zaten 1. sınıfta diye düşünürsünüz standart Newton mekaniği değil mi bu? Ama işin rengi öyle değildir. (Bu ders fizikçilere özeldir, mühendisler filan almaz… bazen meraklı matematikçiler gelir dinlerler…) Newton’un adı dahi anılmadan bütün bir mekanik yeni baştan kurulur bu derste; hem de çok estetik ve farklı bir prensipten başlayarak: kısaca denir ki kainattaki değişimler her zaman EN KESTİRME yolu izlerler. Dolayısyla bir anda bütün mekanik problemleri bir MİNİMİZASYON problemine dönüşür.
 
(Biraz daha detay merak edenler şu yazıma bakabilirler: http://fizikkaralamalari.blogspot.com/2012/03/kainatn-en-temel-ilkesi.html )

İşte bu derste kullanılan metotları öğrencilere alıştırmak için verilen örneklerin başında katener eğrisi gelir. Denir ki bir ipin var, yoğunluğu şu kadar, uzunluğu bu kadar, şu iki noktadan astım. Yerçekimi altında hangi şekli alır? Hiç böyle bir problemle karşılaşmamışsınızdır, ve problem farklı olduğu kadar heyecan vericidir de çünkü sanki tabiat olası her şekli deniyor da potansiyel enerjiyi minimize edecek eğriyi bulmaya çalışıyor gibi bir yaklaşımı telkin eder insan fikriyatına. O yüzden ben katener eğrisine bayılırım, her demir atışımda da kendisini anar ve saygılarımı sunarım. (Fizikçi gözüyle denizcilik kavramları tam olarak böyle birşey işte…)

Nasıl ki katener eğrisinin şeklini bulurken alternatif bir metot kullanılıyor işte buna bir nazire olarak bu yazıda da demir atmanın alternatif bir formülasyonunu yapmak istiyorum. (Alternatif formülasyondan kastettiğim şey farklı birşey söylemek değil, bildiğimiz (ama çoğu zaman ezberden bildiğimiz) kurallara alternatif ve mantıki bir yoldan ulaşmak… Kimseye birşey öğretmek derdim olmadığını tekrarlayıp bu “nazire” esprisinin anlaşılacağını ümid ediyorum.)

Başlıkta bahsettiğim yegane prensibe gelelim, bütün teorimizi bu tek prensip üzerine kuracağız:

“NEREDEYE TÜM ÇAPA TİPLERİNDE GEREK AZAMİ TUTUNMA GÜCÜ, GEREKSE ÇAPAYI TUTTURMANIN HIZI VE BAŞARISI ÇAPAYI DİPTE ÇEKTİĞİNİZ KUVVETIN YATAY İLE YAPTIĞI AÇI İLE TERS ORANTILIDIR.” 

"With almost all anchor types, both ultimate holding, and speed and reliability of setting, increase as the angle of pull, when measured against a horizontal line, decreases."
( https://www.morganscloud.com/2018/12/10/anchor-chain-catenary-when-it-matters-and-when-it-doesnt/ )

(Referans verdiğim kaynak Danfort ve Fortress tipi çapaların bu kurallın bilinen tek istisnası olduğunu söylüyor ama bu detaya girmiyorum.)

Şimdi sadece bu prensibimizden yola çıkarak ve üzerine sadece biraz matematik ve hayal gücü koyarak neler bilebiliriz neler çıkarabiliriz, görelim.

Herşeyden önce prensibimiz bize demirlemede gerek tutturma, gerek tutunma olsun EN ÖNEMLİ şeyin çekme açısı olduğunu söylüyor. Dolayısıyla ilk bakmamız gereken şey bu. Bütün bir demirleme teorimiz bu açıyı olabildiğince azaltmak üzerine kurulu olacak, o yüzden de hemen herkesin 1-2 dakikada çözebileceği gibi yapılması gereken en önemli şey çapayı tekneye bağlayan zincir veya halatı bol bol salmaktır. Bilindiği üzere buna kaloma vermek deniyor.

Bu bize aynı zamanda demirin nasıl atılması gerektiğini de söylüyor çünkü hatırlayalım prensibimiz demiri tutturmak için de olabildiğince küçük açıyla çekilmesi gerektiğini vurguluyor. O zaman işlem basit: demiri attınız, henüz asılmadan en az 4-5 oranında kaloma vererek geriye süzülün, ondan sonra asılma işlemini yapın…

Demirimizi bu şekilde tutturduk. Şimdi tutunma meselesine bakalım. Olayı iyice basitleştirelim ve şimdilik katener eğrisini filan unutalım, bakın aşağıdaki basit model bize neler söyleyecek…

(https://i.hizliresim.com/LvdkY0.png) (https://hizliresim.com/LvdkY0)

Çok basit bir trigonometri problemi çözmemiz gerekiyor. Yukarıdaki şekil demirlemiş bir tekneyi gösteriyor. Halat veya zincir uzunluğunun derinliğe oranı kaloma oranı olarak biliniyor. İşte madem çekme açısını minimum yapmak istiyorum o zaman acaba bu çekme açısı kaloma oranıyla nasıl değişiyor ona bakmak lazım herşeyden önce. 40 farklı kaloma oranı için bunun bir grafiğini çizdim.

(https://i.hizliresim.com/4pY7Dq.png) (https://hizliresim.com/4pY7Dq)

Grafikte görüldüğü gibi kaloma oranı 1 ise 90 derece (apiko), 2 ise 30 derece, 3 ise 19,7 derece, 4 ise 14,4 derece, 5 ise 11,3 derece oluyor ve artık 7-8’den sonra çok da fazla değişmiyor. Bu da bize bütün pratik denizcilik bilgilerinde (buraya dikkat) KOŞULLARDAN BAĞIMSIZ olarak maksimum kaloma oranının 8 olarak söylenmesini açıklıyor. 8’den fazla vermek hiçbir pratik avantaj sağlamamakla beraber tam tersine bu sefer çok geniş bir yarıçapta gezmeye müsaade ettiği için dezavantajlı yanları var. Dolayısıyla alt limitlerin haricinde üst limitleri de bilmek önemli.

Peki burada katener etkisini ihmal ettiğimizi söyledik ve zinciri dümdüz çizdik, çok mu fazla basitleştirdik problemi? HAYIR! Bilakis fırtına koşullarını TAM olarak göstermiş olduk esasında çünkü çok sert rüzgarlarda artık ortada katener eğrisi filan kalmıyor. Zincirimiz dümdüz oluyor şekildeki gibi. Buradan çıkarabileceğimiz çok önemli bir sonuç var. 8 oranında kaloma vermeme rağmen öyle bir rüzgar var ki zincirim dümdüz oldu, işte o zaman kullandığınız bağlantı elemanının zincir mi halat mı olduğu ÖNEMLİ DEĞİL! (Mukavemetin mevzu olmadığını bilsem böyle bir durumda kalın bir halatı zincire bile tercih edebilirim şokları soğurabilme bakımından.)
 
Buradan çıkarılabliecek bir diğer önemli sonuç: TEKNEYİ TUTAN ŞEY ÇAPADIR, ZİNCİR DEĞİL. Çapanın ağır olması ve iyi bir dizayn olması EN ÖNEMLİ şeyler. Yatlarda ağırlık açısından yatırım yapılması gereken şey kesinlikle çapadır. Tabiatın güçleri kendisini göstermeye başladığında yine tabiatın kanunları gereği zincirin hiçbir esprisi kalmadığı bir durumda ah azıcık daha ağır bir çapam olsaydı derken bulabiliriz kendimizi…

Tekrar etmek gerekirse katener eğrisinin yok olduğu bir koşulda çok basit bir trigonometri probleminden başka birşey yok. Halatmış zincirmiş önemli değil. Pratikteki maksimum kaloma oranı 8 civarında. Bir kere bu çıkarımlar önemli bence…

Peki yukarıda çizdiğim şeklin gerçekçi olduğu, yani katener eğrisinin (dolayısıyla zincirmiş halatmış) fazla önemli olmadığı başka bir durum hayal edebilir miyiz? EVET! 3-5 metre gibi sığ sulara demir attığınızda katener eğrisi çok fazla iş yapmıyor. (Bir miktar zincir peşine halat uygulaması esasında en mantıklı uygulama böyle durumlarda.) Çekme açısı açısından pratik olarak hiçbirşey kaybetmemiş oluyorsunuz…

Peki nedir kardeşim bu zincir sevdası sorusuna gelelim o zaman? Hiç mi bir esprisi yok zincirin kaçlık olduğunun?

KATENER – KALOMA İLİŞKİSİ

Giriş kısmında bahsettiğim katener eğrisinin şeklini belirleyen ÜÇ parametre var. Birincisi yerçekimi ivmesi, ikincisi zinciri yana doğru çeken kuvvet, üçüncüsü de zincirin yoğunluğu. Teknenizi alıp başka bir gezegende yüzdürme niyetiniz yoksa yerçekimi ivmesini değiştiremezsiniz. Yatay kuvveti yaratan şey ise rüzgar, buna da genelde pek hükmümüz geçmiyor malumunuz. Ama üçüncüsünü yani zincirimizi kaçlık kullandığımızı ayarlamak bizim elimizde. Daha ağır bir zincir, katener eğrisinin karakteristiği gereği size her zaman çapada daha düşük bir çekme açısı veriyor. Ve ne diyordu prensibimiz?

Tutturmak mı istiyorun? ÇEKME AÇISI!
Tutunmak mı istiyorsun? ÇEKME AÇISI!
Önemli olan şey ÇEKME AÇISI. Ezbere kaloma değil!

Kaloma çekme açısını azaltmaya yarıyorsa anlamlı, ama açımı azaltmamın başka bir yolunu bulursam önemi azalıyor. İşte katener eğrisi ve dolayısıyla ağır zincirler bu işe yarıyor. Ve katener eğrisinin bütün güzelliğiyle arz-ı endam ettiği koşulların başında da DERİN SULAR geliyor.

Şimdi bir önceki yazımda yazdığım ölçekleme argümanlarına bir göz kırpalım. 10 metre bir tekne var çapası 15 kg. 100 metre bir geminin çapası kaç kg olur? 15 ton mu? Öyle görünüyor ki gemiler çok daha azı ile idare edebiliyorlar çünkü genelde derin sulara demirliyorlar. Ağırlık açısından yapacakları yatırımı zincire yapmaları daha mantıklı oluyor böyle durumlarda da. Çünkü katener eğrisinin bütün avantajlarını kullanabiliyorlar. Yine ölçekleme argümanlarının şaşırtıcı sonuçlar verdiği durumlara çok güzel bir örnek gemiler ile yatların kullandıkları zincirlerinin çapalarına oranı.

Kaloma hekesin dilinde ama katener mantığını çoğu kimse bilmiyor. Aşağıda süper bir grafik gösteriyorum. 40 knot gibi ciddi korkutucu bir rüzgar altında demirlemiş 10 metrelik bir yat var. 8 mmlik zincir kullanmış. Farklı derinliklerde çapadaki çekme açısını 6,5 derece gibi bir değerde sabit tutabilecek kaloma oranları verilmiş. 3-5 metreye demirlediğinde 6-7 kat kaloma vermesi gerekirken 30 metreye demirlediğinde 4 kat kaloma yeterli oluyor. 40 knot gibi ciddi bir rüzgarda bile katener yok olmuş değil ki bu etkiden faydalanabiliyor.

(https://i.hizliresim.com/00bvkR.jpg) (https://hizliresim.com/00bvkR)

Bir iki nüansla toparlayacak olursak sadece halat kullanırsanız katenerden hiç faydalanamazsınız. (Çünkü katenerin bağlı olduğu parametrelerde yoğunluk var dedik ama bu esasında su içindeki hafiflemiş yoğunluk. Zincirin bariz avantajı burada. Metalin 7-8’lerdi yoğunluğu 6-7’ye düşerken halatınki 1,5-2 lerdeki yoğunluğu 0,5-1 lere düşüyor.)

Rüzgar şiddetlendiğinde katener etkisi azalır, zincir halat farkı azalmaya başlar. O zaman kaloma tek başına belirleyici olmaya başlar.
Halata veya zincire ağırlık asmak, tandem demirlemek, yamaca demirlerken az kaloma vermek, önce zincir sonra halat gibi uygulamalar artık ne kadar bariz bir şekilde aynı prensiple açıklanabiliyor değil mi?

100 metre zincirim var, sert koşullar dahil olmak üzere 25 metreye güvenle demirleyebilir miyim? Aşağıdaki sitede gösterildiği gibi demirleyebilirsiniz.

https://www.sailmagazine.com/cruising/short-scope-anchoring-in-deep-water
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: nuri_kongur - 03 Haziran 2019, 13:50:51
Doğan hocam, harikasın. Eline sağlık. Açı kısmını biliyordum ama böyle bilimsel açıklama ve görsellerle daha kendinden emin oluyor insan. Meselenin dinamiklerinin belirginleşmesi derinlik ve rüzgar kuvveti gibi, bizlerin değişken koşullarda basiretli karar vermemize katkısı büyük olacaktır. Yeniden çok teşekkürler.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Doğan Erbahar - 03 Haziran 2019, 13:59:11
daha kendinden emin oluyor insan

Kesinlikle Nuri Hocam! Zincir takıntım vardı mesela benim, mezuyu biraz inceleyince ve açı kaloma grafiğini çizince daha bir emin hissediyor insan. Çok teşekkürler ilginiz için...
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Eyüp Oğan - 03 Haziran 2019, 14:48:54
Doğan hocam, bu başlığı anca okudum, eline sağlık, çok güzel, ipuçları da içeren, merak uyandırıcı dolayısı ile kışkırtıcı içerikleriyle çok ilgimi çekti.

Devamını bekliyorum..

Sevgilerle..
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Kenan Biçen - 03 Haziran 2019, 15:08:14

Elinize sağlık Doğan hocam.
Anlayabileceğim ölçüde fizikle açıklamalarınız çok iyi geldi.
Bu tür konuları yazmaya devam edin lütfen çok bilgileniyoruz
Teşekkürler , sevgiler.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Hulusi Gülen - 04 Haziran 2019, 00:05:44
Hah işte; hoca dediğin böyle  olur, hayatın tam göbeğinden meseleyi bir örnekledi mi öğrenci o formulleri şıp diye kavrayıverir.

Hep savunmuşumdur, hocalar tanjant, kotanjant, sinüs, kosinüs'ü anlatmadan önce derse o formulü gerçek hayatta nerede kullanılacağını örnekleyen bir girizgah yapsa, görün bakın o zaman derse ilgisiz öğrenci kalır mı?
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Mustafa Erol - 04 Haziran 2019, 18:12:22
Dogan hocam ilgiyle takip ediyorum. Sayenizde bilgileniyoruz. Gecenlerde bir capa firdondusu almistim. 800 kg kopma yuku vardi. Sonra capaya binen yuku merak ettim. Tasirmi tasimaz mi diye. Gekoda ve Yabanci bir forumda bazi hesaplamalar gordum. Tabi bunu anlatabilecek bilgiye sahip degilim. Benim teknem icin yaklasik 200kg gibi bir yuk biniyordu  firdonduye. Teknem 33 feet, yaklasik 5 ton gibi. 8 lik zinciri var. Bize bununla ilgili bir hesaplama yapabilirmisiniz, belkide ilerde yapacaksiniz erken sormus olabilirim, bircogumuz da bunu merak ediyor olabilir,
Simdiden tesekkurler

ASUS_X00DD cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Doğan Erbahar - 05 Haziran 2019, 10:46:29
Dogan hocam ilgiyle takip ediyorum. Sayenizde bilgileniyoruz. Gecenlerde bir capa firdondusu almistim. 800 kg kopma yuku vardi. Sonra capaya binen yuku merak ettim. Tasirmi tasimaz mi diye. Gekoda ve Yabanci bir forumda bazi hesaplamalar gordum. Tabi bunu anlatabilecek bilgiye sahip degilim. Benim teknem icin yaklasik 200kg gibi bir yuk biniyordu  firdonduye. Teknem 33 feet, yaklasik 5 ton gibi. 8 lik zinciri var. Bize bununla ilgili bir hesaplama yapabilirmisiniz, belkide ilerde yapacaksiniz erken sormus olabilirim, bircogumuz da bunu merak ediyor olabilir,
Simdiden tesekkurler

ASUS_X00DD cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Çok teşekkür ederim Mustafa Reisim, malum dönem sonu yoğunluktan fırsat bulabildiğim kadar yazıyorum, aklımda bu konu, aldığım notları paylaşacağım.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Deniz Akaltan - 05 Haziran 2019, 17:55:07
Doğan Hocam tekrar teşekkürler. En sevdiğim dersin, mesleğimle ilgili açıklamalarını sizin anlatımınız ve yaklaşımınızla okumak çok keyif veriyor. Ellerinize sağlık.

Çürük su ile ilgili mesajlara küçük bir ek yapmak istiyorum (başlığı ancak okuyabildim, kusura bakmayın); çürük su aşağıdaki hallerde oluşuyor,
1- Ahmet Reis'in dediği gibi pervanenin bir kısmının suyun dışında dönmesi,
2- Pervanenin tamamen su altında olmasına rağmen, oluşturduğu basınç farkı ile su yüzeyinden hava çekmesi,
3- Pervaneye yeterli miktarda su gelmemesi ve pervanenin önü ile arkası arasında artan basınç farkı nedeniyle kavitasyon - hava kabarcıkları oluşması.

Örneğin büyük beygirli dıştan takma motorlu teknelerde, Serdar Reis'in dediği gibi tekne bağlı iken makinaya yol verirseniz, tekne hareket etmediğinden pervane yeterince su çekemez ve kendi yarattığı hava kabarcıklarının içinde dönmeye başlar; devir birden yükselir ve titreşim yapar.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Özgür Ökten - 06 Haziran 2019, 12:55:45
100 metre bir geminin çapası kaç kg olur? 15 ton mu? Öyle görünüyor ki gemiler çok daha azı ile idare edebiliyorlar çünkü genelde derin sulara demirliyorlar.
Merak eden olduysa bunun cevabını da ben ekleyeyim;

100m'lik bir gemi ~700m uzunlukta 60-70mm'lik (~100kg/m) lokma zincir ve 1ton civarı çapa 'dan iskele-sancak olarak iki set sahiptir. Genel olarak tek aylarda sancak, çift aylarda iskele demir kullanılır.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Kemal Gündüz - 08 Haziran 2019, 10:50:39
Doğan Hocam harika bilgilendirme için teşekkür ediyorum.
Çıpa ve zincir seçiminde benim tercihimde mümkün olan en ağır çıpa ve büyük kalibre zincir.
Burada marka vermek yanlış olmuyor diye biliyorum. Hanse ve yan firması Moody teknelerde; 35 ve 45 kg Delta veya Ultra çıpalar,ı, 10’luk zincirle veriiyor. Tekneler ise ortalama 20 ton ve hatta üzeri olabiliyor. Anladığım kadarı, zincirliğin hacmi, onları büyük kalibre ve yeterli uzunlukta zincir verebilme konusunda kısıtlıyor. Ama ciddi bir handikap.
Öte yandan, Ultra’da zincir seçiminde ( herhalde Alman kalite paslanmazın kopma mukavemetinin fazla olması avantajı ile) tekne boy ve tonajına göre genelde bilinenin tersine bir boy ufak zincir tavsiye ediyor.
Tekrar teşekkürler


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Ahmet Kabaalioğlu - 08 Haziran 2019, 11:36:37
Bir de Burak'tan duymuş olduğum bir tespit vardı. Bu modern çapaların yüzey genişliğinin , tutunmaya etkisi üzerine. Yani çok daha hafif bir çapa , tutunma yüzeyi sayesinde , kendisinden çok daha ağır bir çapanın yaptığı işi yapabiliyordu.  Sanki fortress örneği buna uygundu.
İşin içine bir bileşen daha girdi işte. :)

Eline sağlık Doğan Hocam güzel bir derleme oluyor.
 
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Doğan Erbahar - 08 Haziran 2019, 11:37:56
Değerli reisler, hem ilginiz hem katkılarınız için çok teşekkür ediyorum. Benim için de güzel bir öğrenme ortamına dönüştü bu başlık...
Mustafa Reisin sorusunun aklıma getirdikleriyle devam ediyorum...
 
-----------------------

ELMALAR ELMALARA, ARMUTLAR ARMUTLARA…

Fizikte BOYUT ANALİZİ dediğimiz muhteşem analiz metodunun özü budur. Elmalar elmalara, armutlar armutlara eşittir... Ne demek şimdi bu? Detaylandıralım…

Rüzgarın bir cisim üzerine uyguladığı kuvvet nelere bağlıdır? Böyle bir soru sorulsa; normalde bu soruya cevap verebilmek için insanın belli seviyede bir aerodinamik ihtisasına sahip olmasını bekleyebilirsiniz. Ama boyut analizi dediğimiz yöntem bu tip sorulara çok kestirme cevaplar vermemizi sağlar.

Boyut analizi şöyle işler: Herşeyden önce soruya soru ile cevap verirsiniz: Olsa olsa neye bağlı olabilir ki? Bundan sonra bir takım mantıklı varsayımlar yapmaya başlarsınız.

Ee herşeyden önce hızına bağlı olacaktır tabii ki dersiniz. Daha hızlı estiğinde daha kuvvetli ittirmiyor mu? Çok mantıklı!
1. Hız, yaz kenara. Başka?

O cismin rüzgar yönünde dik kesitinin alanına bağlı olabileceğini de tahmin etmek zor olmasa gerek basit tecrübe sonuçlarından. Geniş bir levhayı rüzdara dik tutmak ile yan tutmak fark eder elbette ki. Bu da tamam!
2. Dik kesit yüzey alanı, onu da yaz kenara. Başka?

Belki de başka bir şey lazım değildir?
 
Ama dikkat edelim kuvvet elde etmek istiyoruz ve kuvvetin birimi kg.m/s^2. Oysa elimizde sadece rüzgar hızı (m/s) ve yüey alanı (m^2) cinsinden şeyler var. Bize bir de kilogram içeren birşey lazım.

Hangi fiziksel nicelik olabilir ki kilogram içeren? Biraz daha üzerinde düşününce rüzgar nedir ki diye düşünürüz? Hava! Bu havanın kütlesi ile ilgili olabilir mi? Olabilir elbette, akışkanlar için de bunu en güzel niteleyen nicelik yoğunluktur. (kg/m^3).
3. Yoğunluk, bunu da yazdık kenara.

Ee? Hız, alan ve yoğunluktan nasıl kuvvet elde edeceğiz? Hepsini çarpsam? (m/s).(m^2).(kg/m^3) = kg/s verir. Olmadı! Demek ki dümdüz çarpmıyoruz, bölebiliriz, karesini alabiliriz, kübünü alabiliriz, karekökünü alabiliriz, yani üzerinde biraz oynamaya izin var... Peki hızın karesini alıp öyle çarpsam ötekilerle? (m/s).(m^4).(kg/m^3) sonuç: (kg.m/s^2) verir.
Tam isabet! Kuvvet elde ettim.

Yani kuvveti veren formülüm (rügar hızının karesi) x (cismin dik kesit yüzey alanı) x (havanın yoğunluğu) şeklinde olabilir. VE ÖYLEDİR DE! Tam olarak öyledir. (Bir de birimsiz bir katsayı vardır başında) Bakın iki satırda aerodinamiğin önemli formüllerinden birinin FORMUNU türettik, işte buna boyut analizi deniyor. Çünkü fiziksel niceliklerin boyutlarını (cinsleri demenin teknik ismi bu) analiz ettik.
 
( Cambazlık yapıyorsun diyenler olabilir. Bu cambazlığı tek yapan ben değilim diye cevap vereyim. Bundan 6 sene önce Marmaris Turunçta -yakın bir yerde olduğum için- hanımın protestosuna rağmen tatilimi askıya alarak dinlemeye gittiğim Yunan fizikçi Economou’nu tüm fizik müfredatını 6 ayda bu metod ile öğretebileceğini iddia ettiği bir kitabı var. Kitabın adı da “Kuarklardan Evrene”. Yani her ölçekte kullanıyor bunu… O kadar güçlü bir metod boyut analizi. Benim de zamanında karaladığım bir yazı: http://fizikkaralamalari.blogspot.com/2012/02/boyut-analizinin-gucu.html)

-------

Denizciliğe dönecek olursak yukarıda türettiğimiz rüzgar kuvveti formülünün FORMU rüzgara maruz kalan teknenin üzerindeki kuvveti verdiği gibi yelkenin üzerindeki kaldırma ve direnç gibi kuvvetlerde de karşımıza çıkar.

Biz şimdilik Mustafa Reis’in sorusu üzerinden gidelim ve bu basit formülden demirlemiş bir teknede  demire binen yükü hesaplamaya çalışalım. 

Teknem 33 feet, yaklasik 5 ton gibi. 8 lik zinciri var.

Yukarıda gösterdiğimiz gibi teknenin veya zincirin ağırlığı bu hesaba girmiyor. Sadece boyu üzerinden bir şeyler kestirmek ise pekala mümkün. Ölçekleme argümanları yazımda boy iki kat arttığında kabaca her ölçünün iki kat arttığını söylemiştim. Bu hesap tekne ağırlığını kestirirken işe yarıyordu ancak kesit alanının kaç kat arttığını hesaplarken sadece yaklaşık bir sonuç veriyormuş. Daha doğru bir ifade aşağıdaki linkte verilmiş.

http://alain.fraysse.free.fr/sail/rode/forces/forces.htm

Teknenin rüzgar kesit alanı tekne boyunun 1,6 – 1,7’inci üssü ile artıyormuş. (Tam bir ölçekleme ile artsa idi bu üs 2 olurdu. Öyle görünüyor ki daha büyük tekne dizayn edenler enden genişletmektense daha fazla boydan uzatmayı tercih ediyorlar demek ki.)

Linkteki hesap makinesine bakarsanız sadece boyu ve rüzgar hızını istiyor sizden, hava yoğunluğu belli zaten çünkü. Linkteki hesap makinesinde boyu yerine koyunca 10 metrelik tek gövdeli bir tekne 10 knot rüzgara maruz ise 41 daN’lik bir kuvvete maruz kalıyormuş. (Burada daN birimi deka Newton anlamına geliyor ve yaklaşık olarak kg’a eşit.) Yani 10 knot rüzgarda çapanıza 40 kiloluk yük biniyor.

Rüzgar 20 knot’a çıktığında kuvvet rüzgar hızının karesi ile arttığından bu kuvvet 160 kiloya çıkıyor. Rüzgar (Allah muhafaza) 40 knot’a çıktığında ise 700 kiloları geçebiliyor. Bu hesabı ortalama olarak düşünmek lazım elbette.

Denizcilik kitaplarından hatırlarsanız demirde fırtına atlatmaya hazırlanan teknelerde güverte üzerinde RÜZGAR TUTABİLECEK herşeyden kurtulmaya çalışılır. Yelken, lazy bag, bimini, panaller, hatta halatlar, kısaca NE VARSA. Çünkü rüzgar şiddetlendiğinde rüzgar kuvveti korkunç bir biçimde hızın karesi ile artacak, bu konuda yapabilecek birşey yok, bari kesit alanımı düşürebildiğim kadar düşüreyim gibi bir mantık var burada.

Tekne kütlesi bu işin içine doğrudan girmiyor; (dolaylı olarak girebilir çünkü çok fazla gezmeyip ataletli durup zinciri ve dolayısıyla çapayı ani şoklara karşı korumak da önemli.)

Ölçekleme ve boyut analizi hem çok basit hem de çok güçlü metodlar; gerek denizcilik üzerinde olsun gerek başka bir mevzu üzerinde olsun düşünürken biri sol cebimde biri sağ cebimde durur hep… Geçen gün çapa statiği üzerinde düşünürken de elime kağıt kalem alıp bunun tutunması nelere bağlı olabilir ki diye boyut analzi yaparken buldum kendimi. Bir sonraki yazıda bununla alakalı yazmayı düşünüyorum.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Doğan Erbahar - 08 Haziran 2019, 12:03:21
Peki hızın karesini alıp öyle çarpsam ötekilerle? (m/s).(m^4).(kg/m^3) sonuç: (kg.m/s^2) verir.
Tam isabet! Kuvvet elde ettim.

Küçük bir düzeltme; doğrusu şöyle olacak:

"Peki hızın karesini alıp öyle çarpsam ötekilerle? (m^2/s^2).(m^2).(kg/m^3) sonuç: (kg.m/s^2) verir.
Tam isabet! Kuvvet elde ettim. "
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Mustafa Erol - 08 Haziran 2019, 16:46:14
Dogan hocam,kiymetli bilgiler ve verdiginiz cevap icin tesekkur ederim.

ASUS_X00DD cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Doğan Erbahar - 09 Haziran 2019, 13:29:21
Hazır aklımdayken kısa bir not paylaşmak isterim, küçük bir bilgi ama bilmeyen için hayat kurtarır:

GÜNEŞ GÖZLÜĞÜ NE İŞE YARAR?

1.   Göze giren ışığın parlaklığını azaltarak gözü rahatlatır.
2.   Havalı gösterir.

Ama üçüncü ve denizciler için çok önemli bir özelliği daha var. Yansımayı yok eder ve denizin dibindeki olası sığlıkları daha rahat görmemizi sağlar. Bu söylediğim sadece polarize gözlüklerde geçerli bir özellik. Olayın fiziğine bakacak olursak aşağıdaki şekil gayet açıklayıcıdır.

(https://i.hizliresim.com/zG2AW7.png) (https://hizliresim.com/zG2AW7)

Işığı elektrik alanda bir dalgalanma gibi düşünebiliriz. Burada ışık ışınlarının üzerine çizilmiş kırmızı küçük oklar elektriksel alanının titreştiği yönü göstermektedir. Bu yöne polarizasyon denir. Gelen ışık her yönde polarize olmuş olarak geliyor. Seçilmiş bir yön olmadığı için de buna kısaca polarize olmamış ışık diyoruz.  Ama ışık bir yüzeyden yansırken yüzeydeki yerel yükler yüzeye paralel yönde titreşmeye daha meyilli olduklarından yansıyan ışıkta dikey yöndeki polarizasyon ciddi oranda azalıyor. Hatta öyle kritik bir yansıma açısı var ki (Brewster açısı) o açıdan baktığınızda %100 yatay yönde polarize olmuş ışık görmek mümkün.

Polarize filtreler ve polarize güneş gözlükleri işte esas bu işe yarıyorlar. Yasımaları azaltıyorlar. Fotoğrafçılar bu etkiyi çok kullanırlar, gökyüzünden gelen ışık da kısmen polarize olduğundan bulutların güzelliğini filan çok güzel ortaya çıkarır polarize filtreler, veya camın arkasındaki bir objeyi çekmeye çalıştıklarında camdaki yansımaları azaltır. Denizde ise bu estetik amaçlar ötesinde kritik bir işe yarıyor. Sığlıkları daha rahat görebiliyoruz. Teknede polarize bir güneş gözlüğü önemli bir gereksinim bence…

(https://i.hizliresim.com/any544.jpg) (https://hizliresim.com/any544)

(https://i.hizliresim.com/dLW2zD.jpg) (https://hizliresim.com/dLW2zD)

(https://i.hizliresim.com/zG2Vv7.png) (https://hizliresim.com/zG2Vv7)

(https://i.hizliresim.com/GZpkQr.jpg) (https://hizliresim.com/GZpkQr)
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Enes Özüren - 10 Haziran 2019, 09:50:52
Çok hoş olmuş, bilgileri pekiştirmek adına gayet keyifle okudum, ellerine sağlık hocam.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 11 Haziran 2019, 15:17:20
Okuyorum,
kısmetse anlayacağım da!
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Melih Keskin - 15 Haziran 2019, 07:31:43
Tornovida bile alsa önce kullanım kitabını okuyan benim gibi birisi için harika bir derleme olmuş. Çok teşekkürler. Çıpa tutunmasında, kaloma ve zincir yoğunluğunun etkisini gördük. Çıpa ağırlığı ile yüzey geometrisi nedeniyle (ve aklıma gelmeyen başka etkenlerle)  tutunması ve yerinden kurtulması arasındaki ilişki sanırım biraz daha karmaşık?
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Doğan Erbahar - 15 Haziran 2019, 09:41:48
Tornovida bile alsa önce kullanım kitabını okuyan benim gibi birisi için harika bir derleme olmuş. Çok teşekkürler. Çıpa tutunmasında, kaloma ve zincir yoğunluğunun etkisini gördük. Çıpa ağırlığı ile yüzey geometrisi nedeniyle (ve aklıma gelmeyen başka etkenlerle)  tutunması ve yerinden kurtulması arasındaki ilişki sanırım biraz daha karmaşık?

Çok belalı konu Melih kaptanım, döndürüp duruyorum nereden başlayacağımı bilemiyorum...  :)
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Atilla Şayan - 19 Haziran 2019, 17:25:31
Tornavida bile alsa önce kullanım kitabını okuyan benim gibi birisi için harika bir derleme olmuş. Çok teşekkürler. Çıpa tutunmasında, kaloma ve zincir yoğunluğunun etkisini gördük. Çıpa ağırlığı ile yüzey geometrisi nedeniyle (ve aklıma gelmeyen başka etkenlerle)  tutunması ve yerinden kurtulması arasındaki ilişki sanırım biraz daha karmaşık?

Süpersin sen dostum  ;D :)xx
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Öcal Turan - 28 Haziran 2019, 12:24:20
Çok güzel bir konu olmuş , ellerinize sağlık.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: nuri_kongur - 24 Temmuz 2019, 02:12:46
VOLTALAMANIN FİZİĞİ

Daha önce bu konu hakkında birşeyler yazmıştım. Bir babanın veya vincin veya koç boynuzunun etrafına halat voltaladığınızda en önemli şey TUR SAYISIDIR ve ağırlığı taşıma etkisi yarıçaptan bağımızdır. Sadece ne kadar döndüğünüz önemli...

Bugün eski üniversiteme uğradım, labda arkadaşlar yardım etti sağolsunlar küçük bir video çekerek deneyini yaptım. Şuradan erişilebilir:

https://youtu.be/aRTSZU1j1yo

Videonun linkinde de bu işin teorisi anlatılıyor, ipin üzerindeki gerilim sarma açısının ve sürtünme katsayısının çarpımı ile değişiyor... çok sezgisel birşey değil...

Önemli bir nüans videoda da bahsettim: ipin yüzeye iyi tutunabilecek kadar oturduğunu varsayıyoruz bunun için. Kalın bir halatı orantısız derecede ince bir vince sarıp bunun olmasını beklemek olmaz...

Doğan Kaptanım,

Senin deneyde çapa bağlı değil 6,5 sarım olmalı diyorsun. Vinç sektöründe kanca aşağıda iken tambur üzerinde minumum 3 sarım olmalı kuralı vardır. Burada tamburun çapının büyük olmasından mı kaynaklı?
Doğan hocam, iyi ki yazmışsın bunu, çok işime yarayacak direği indirirken. Çok teşekkürler
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Özgür Ökten - 09 Şubat 2020, 15:07:47
Doğan hocam,

Biraz önce çayımı karıştırırken aklıma bir soru geldi;

(https://66.media.tumblr.com/2150c18bed545a3865419cc77341a985/tumblr_npxa79ZFnH1qhzgq2o1_500.gifv)

Çayı hızlıca karıştırırsak çay sıvısı bardağın kenarlarından yukarı doğru yükselir, ortada bir çukur/girdap oluşur ama çayın içindeki çöpler kenarlara/dışarı doğru kaçmaz, normal yerlerinde dönmeye devam eder ve hatta girdabın sönümlenmesi sırasında ortada toplaşırlar.

Bu minik yüzen çöpler bu dönme hareketi sırasında neden merkezkaç kuvvetinden etkilenip bardağın dış kenarlarına doğru toplaşmazlar?

Olayı büyütüp dünyayı, galaksimizi filan düşündüm, hepsinin merkezinde bu merkezkaç kuvvetini dengeleyen bir karşıt kütleçekim kuvveti var, çay bardağında ne var?
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Doğan Erbahar - 09 Şubat 2020, 19:19:26
"Çay yaprağı paradoksu" diye biliniyor bu, zamanında en büyük beyinleri bile meşgul etmiş. Doğru açıklamayı ilk kim vermiş tahmin edin: Einstein.

https://en.m.wikipedia.org/wiki/Tea_leaf_paradox

Nehirlerin kenarlarının aşınması problemine bakarken bununla da uğramış. Kolay ve sezgisel bir cevabı yok. Çay kenarlara doğru yükselirken dibe doğru da bir tür konveksiyon akımı oluşturuyor.

Yelkende olduğu gibi akışkanlar mekaniğinin tuhaf halleri...  :)
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Özgür Ökten - 10 Şubat 2020, 02:09:36
Aaa! Durduk yerde çay içerken mühim bir paradoksu mu dert etmişim?? Vay be! :D

ve yine meşhur "boundry layer" çıktı karşımıza..
şu ölümlü dünyadan akışkanlar mekaniği ve yelkeni de (diğer pek çok şey gibi) tam anlayamadan gidicez sanırım.. :/

Bilgiler için çook teşekkürler.. :)

(Bu arada wikipediaya takla atmadan tek tıkla girmek ne güzel şeymiş arkadaş.. herşeyi özler olduk memlekette..)
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Doğan Erbahar - 10 Şubat 2020, 11:57:08
Einstein için 1905 yılı "mucize yıl" (anus mirabilis) diye kabul edilir. Birbirinden bağımsız 3 önemli çığır açıcı konu (özel görelilik teorisi, foto elektrik etkisi, Brown hareketi) hakkında yayımladığı yıl... Ondan sonra 1916 yılında yine çığır açıcı olarak yayımladığı genel görelilik var. 1917'de ise günümüzde lazer olarak bildiğimiz olguyu öngörmüş.

(Benim yüksek lisans hocam Einstein için başkasının ölçüp kuru kuruya yayımladığı ama ne anlama geldiğini anlamadığı şeyleri anlamaktır onun en büyük özelliği demişti.)

Nobel ödülünü aldığı yıl 1921...

Bu akışkan makalesini ise ta 1926'da yayımlamış. Fizikçilerin bile %90'ı bilmez bunu.  :) Yayımlamamış olsaydı değerinden hiçbir şey kaybetmezdi zira, zaten dünyanın en büyük teorik fizikçilerinden biri olarak anılacaktı hep. Ama işte böyle adamları büyük yapan da bitmeyen bilimsel merakları. Kuzey yarım kürede nehirlerin akış yönüne göre hep sağ taraflarının niye daha fazla erozyona uğradığı daha önce Coriolis kuvveti ile açıklanıyormuş. Einstein sadece Coriolis kuvvetinin bunu açıklamakta yetersiz olduğunu göstermiş ve sıvının aşağıdan bir döngü yapması gerektiğini söylemiş. Aynı fiziksel prensip hem nehirlerde, hem bir fincan çayda, hem de meteorolojik olaylarda yüksek basınç - iyi hava, alçak basınç - kötü hava ilişkisinde etkin diye biliyorum. İnternette, popüler bilim yayınlarında bile tek tük rastlanır bu kırıntılara...

Vallahi helal olsun gözleminiz için...  :)
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Özgür Ökten - 10 Şubat 2020, 22:32:37
Dünyayı güzelleştiren şey insanın bitmek bilmeyen merakı..
Kötüleştiren ise sonsuz hırs ve açgözlülüğü..

Bu bahane ile selamlar olsun tüm zorluklar karşı yılmadan meraklarının peşinden tutkuyla gidip dünyamızı güzelleştiren bilim insanlarına..  :)xx :)xx :)xx
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Erol Şar - 13 Şubat 2020, 23:10:02
Yahu konu Einstein olunca dayanamadım.Yıllar önce Einstein la ilgili bir konferansta Galiba Boğaziçi Üniversitesindeydi  Feza Gürsoyu,ve de katılan diğer Prof.ları dinlemiştim.Gerçek fizikçiler farklı oluyorlar tabi.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Erol Şar - 13 Şubat 2020, 23:29:27
Benim yüksek lisans hocam Einstein için başkasının ölçüp kuru kuruya yayımladığı ama ne anlama geldiğini anlamadığı şeyleri anlamaktır onun en büyük özelliği demişti.)

Doğan hoca Feynman hatıralarında,çeşitli okullarda verdiği derslerde bu durumdan özellikle bahseder.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Erol Şar - 14 Şubat 2020, 00:31:47


Asistanı Infeld bir konferansta,biz anlatıyoruz ama bu izafiyet meselesini dünyada sadece üç kişi kavramıştır diyince Einstein asistanına dönüp üçüncü kim yahu demiştir.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Doğan Erbahar - 09 Mart 2020, 16:01:37
3 aydır youtube kanalında yeni bir bölüme başladım. Her hafta bir soru soruyorum, 1-2 hafta kadar süre veriyorum sonra cevabı yayımlıyorum. Küçük ama ilgili bir kitle var takip eden. Her telden her seviyeden sevdiğim sorular... Bu haftaki soru aşağıdaki gibi:

https://www.youtube.com/watch?v=yvsUxu3os-c

Ha bunu niye denizcilik forumunda yayımladım? O da sorunun ipucu olsun zaten...  :)


NOT: Diğer sorulara göz atmak isteyen olursa oynatma listesi:
https://www.youtube.com/playlist?list=PLotNS0wTqORksolYvTab2lsi6450pkv0r
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Özgür Ökten - 09 Mart 2020, 16:43:16
Hocam, sanırım yelken ve tekne gövdesi üzerine etki eden kuvvetlerden bahsediyorsunuz, ama fiziğim daha ötesini anlamaya yetmedi! :)

(https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/4/46/Boatforcestop.svg/1280px-Boatforcestop.svg.png)
(https://sites.google.com/site/catalaocml/_/rsrc/1255893924055/home/sistemas-apoio-navegacao/velas/wvela13.jpg)
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Murat Erciyes - 09 Mart 2020, 18:21:58
Hocam haddim olmadan ve bildiğimce şöyle yanıtlayayım; yelkenli tekne ve akışkanlar özelinde tabii. Geometrik merkez akışkan içinde yanal direnç noktasını verir (CLR), tam olmasa da, bu noktayı bulmamızı sağlar. Örneğin ilginç şekilde büyük dümen palalı bir yelkenlinin yanal direnç noktası salmanın arkasına, firar kenarına doğru çıkar. Tekneler üzerinde yol yokken marinada yanaşırken falan yan rüzgarda önce başı kaçırmalarının sebebi.

Özellikle belirtelim ki, CLR ile ağırlık merkezi CG aynı nokta değildir ve tekne üzerinde kuvvetlerin ve momentlerin toplandığı yer de CLR noktası değil, ağırlık merkezi, yani CG’dir.

Bu kadar yazmaya sıfır yerine 3-5 puan verirsin artık? :)
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Doğan Erbahar - 09 Mart 2020, 18:42:30
Hocam haddim olmadan ve bildiğimce şöyle yanıtlayayım; yelkenli tekne ve akışkanlar özelinde tabii. Geometrik merkez akışkan içinde yanal direnç noktasını verir (CLR), tam olmasa da, bu noktayı bulmamızı sağlar. Örneğin ilginç şekilde büyük dümen palalı bir yelkenlinin yanal direnç noktası salmanın arkasına, firar kenarına doğru çıkar. Tekneler üzerinde yol yokken marinada yanaşırken falan yan rüzgarda önce başı kaçırmalarının sebebi.

Özellikle belirtelim ki, CLR ile ağırlık merkezi CG aynı nokta değildir ve tekne üzerinde kuvvetlerin ve momentlerin toplandığı yer de CLR noktası değil, ağırlık merkezi, yani CG’dir.

Bu kadar yazmaya sıfır yerine 3-5 puan verirsin artık? :)

Estağfirullah Murat Reisim... Tam olarak zat-ı alinizden öğrenilmesi gereken bir mevzu ve zaten aklıma geldiniz buraya yazarken. Ben soruyu sorarken aklımda çok daha temel birşey vardı: Bir cisim üzerinde suyun kaldırma kuvveti batan kısmın geometrik merkezine uygulanır.
 
Ama sonra üzerinde biraz daha düşününce ve okuyunca başka akışkan mekaniği uygulamaları da olabildiğini hissettim. Dediğiniz yan direnç noktası aklıma gelmemişti. Çok mantıklı! Ve ben de öğrenmiş oldum.

Aynı şekilde yelkene ve kanata uygulanan lift merkezinin de bununla ilişkisi var mı acaba şimdi diye merak ediyorum.  :)

Bu soruları sormaya başladığımdan beri paylaştığım insanlardan gerek youtube'da gerek başka yerlerde aklıma daha önce hiç gelmeyen şeyleri yazan yorumlar geliyor, çok iyi oluyor ben de genişletmiş oluyorum bakış açımı...
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Murat Erciyes - 10 Mart 2020, 19:13:13
Ben soruyu sorarken aklımda çok daha temel birşey vardı: Bir cisim üzerinde suyun kaldırma kuvveti batan kısmın geometrik merkezine uygulanır.
...
Aynı şekilde yelkene ve kanata uygulanan lift merkezinin de bununla ilişkisi var mı acaba şimdi diye merak ediyorum.  :)
Suyun kaldırma kuvvetinin batan cismin geometrik merkezine uygulanması çok doğru. Taşırdığı su homojen olduğu için, yani yoğunluğu aynı olduğu için kaldırma kuvvetinin etki noktası geometrik merkezde.

Yelkendeki itme (lift) kuvvetinin merkezi ise tamamen trim ile elde ettiğimiz profilin üzerindeki basınç dağılımı ile ilgili bir şey, yelken yüzeyi ile değil. Ama konu geometrik merkez ise, evet, orsa yakasından güngörmeze kadar bu basınç dağılım eğrisinin geometrik merkezinde lift kuvveti etki eder. Tabii hemen anlaşılacağı üzere direk boyunca bumbaya paralel orsa yakası-güngörmez hatlarındaki basınç dağılımları aynı olmayacağı için, itme kuvvetinin etki noktaları da değişir.

Bu kadar detaya rağmen uçaklarda standart profillerde bu nokta hücum kenarından (orsa yakasından) %25-30 civarındadır.
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Doğan Erbahar - 10 Mart 2020, 21:07:44


Yelkendeki itme (lift) kuvvetinin merkezi ise tamamen trim ile elde ettiğimiz profilin üzerindeki basınç dağılımı ile ilgili bir şey, yelken yüzeyi ile değil. Ama konu geometrik merkez ise, evet, orsa yakasından güngörmeze kadar bu basınç dağılım eğrisinin geometrik merkezinde lift kuvveti etki eder. Tabii hemen anlaşılacağı üzere direk boyunca bumbaya paralel orsa yakası-güngörmez hatlarındaki basınç dağılımları aynı olmayacağı için, itme kuvvetinin etki noktaları da değişir.


3 boyuttaki şeklinin geometrik merkezi diye anlıyorum bunu Murat Reis'im doğru mudur?
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Murat Erciyes - 11 Mart 2020, 17:13:24
Şöyle gösterelim, daha önce yaptığımız Arvel Gentry tercümelerinde kullandığımız çizimleri kullanarak. Çizimde gördüğünüz (umarım yüklenecek) yelken kesiti üzerindeki kuvvetlerin oluşturduğu geometrik şeklin geometrik merkezinin, pek tabii olarak yelken yüzeyine olan izdüşüm noktası itme kuvvetinin o yelken kesiti üzerindeki etki noktasıdır.

Aslında sorunuzun, yani geometrik merkez ne işe yarar'ın bir cevabı da burada kendiliğinden çıkıyor: Kuvvetlerin taşındığı öyle bir nokta ki, momentler -sıfır- oluyor. Yani etki merkezi.

Tabii söylediğiniz gibi çizimdeki bu kuvvet dağılımını direk boyunca üç boyutlu oluşturduğunuzda, bu 3B şeklin geometrik merkezinin yelken yüzeyine olan izdüşüm noktası diyebiliriz.


Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Doğan Erbahar - 30 Mayıs 2021, 00:45:37
Rüzgar gücü ile giden bir taşıt tam rüzgar altına rüzgardan hızlı gidebilir mi? Soru bu...

Ben bir fizik doçentiyim, aşağıdaki videoyu görmemiş olsam imkanı yok cevabı verirdim. Üstelik videoyu çeken adamın da fizik doktorası var, o bile açıklamakta zorlanıyor... Akışkanlar mekaniği öyle manyak birşey işte...  ;D

https://www.youtube.com/watch?v=jyQwgBAaBag

NOT: Çarkçıbaşılarımız, şu youtube embed olayını nasıl düzelteceğiz forumda?
Başlık: Ynt: Fizikçi Gözüyle Denizcilik Kavramları
Gönderen: Ersin Böke - 30 Mayıs 2021, 13:27:38
çok keyifle izledim. Neden olduğunun açıklaması da çok iyi yapılmış.