Çakmak ne zaman icad edildi bilmiyorum. Ancak kibrit ile kıyaslandığında daha çok yeni olduğunu söyleyebiliriz. Serda Çırak 'ın bahsettiği havalı puro çakmaklarını biliyorum. Gerçekten de bu iş için yapılmışlar. Hem Aynı Serdar Çırak 'ın söylediği gibi gerçekten de kullanışlılar. Her havada da yakmak mümkün.
Her durumda kibritten avantajlı. Peki ben neden ısrarla kibrit kullanıyorum? Anlatması öyle zor ki.. bir kere basit.. Bozulmaz etmez.. Belki nemlenir biraz , kurutursanız yine aynı işlevini görür. Ama nedeni bu değil..
Bana göre kibrit bir gelenek. Yine bana göre eşyaların da bir ruhu var . Daha doğrusu oluşuyor. Bir eşya ne kadar kullanılırsa sanki o kadar ruhu varmış gibi geliyor bana. Eskiden beri kullanılan bu eşyalar sanki geçmiş ile bir bağ kurmama neden oluyor.
Sevdiklerimi hatırlatıyorlar bana. Babam çakmak kullanmazdı. Dedem de.. Uzun sigara takılan piposunu kibrit ile yakardı. Babam kibrit yanar yanmaz, kutusunu siper edip avucunun içine alır , sigarasını öyle yakardı.
Yelken yaparken babamın kayığına flok basması ve o keyifli yüz ifadesi gelir gözümün önüne.. O kadar atıp tuttuğum rakıyı ilk açtığımda da o ilk anoson kokusu geldiğinde de babam aklıma gelir. Akşam üstü tek katlı evimizde , mutfakta basit ama lezzetli mezeler hazırlar , annemle birlikte çay bardağında rakı içerlerdi. Yeni rakının o doğru dürüst açılmayan kapağını babam, hızlıca ve sertçe çeviriverir, böylece metal kapak kaymadan açılıverirdi. Açılır açılmaz da anoson kokusu gelirdi.
O yüzden o ince belli çay bardaklarını da çok severim. Daha böyle bir sürü şey.. Babamdan , Annemden , aile büyüklerimden gördüklerimi kullandıkça bu çok sevdiğim ancak kaybettiğim insanları hatırlıyor, o anları yeniden yaşıyorum sanki.
Bir de işin başka bir yönü var. Serdar Çırak alınmasın.. Şimdi koca bir cohiba çıkarmışsınız.. zaten bu puronun algısı , imajı başka. İçmeyene de kokusu çok kötü gelir. Bir de bunu havalı bir çakmakla ve ustalıkla yakınca bu kötü imaj pekişiyor sanki. Ben biraz bunun için de kibrit ile yakıyorum .