Yengeç hala karada. Neydi, Tanrıyı kendine güldürmek istiyorsan Ona planlarından bahset!
Bir günümü kayda alabilsem inanın tüm dünya alem tanır beni. Cümle yutubır tövbe eder, kapatır kanalını. Nasıl becerebiliyorlar bir yandan kayda almayı, inanın anlayamıyorum.
Neyse efenim, geçenlerde baktım ki işler ilerliyor, boş bulunup tarih koydum; 18 Temmuz'da indireceğim artık kayığı. Ne de olsa artık ucu göründü diye düşünerek dillendirmeye de başladım çevremde. Olan benim gariban tornacıya oldu. Maşallah dediğin altı ay yaşıyor dedikleri türden bir hikaye...
Her şey yeter artık lan, işleyin şu şaftımı diye dükkanlarını basmamla başladı. Ertesi gün aradılar, uçarak gittim. Ahanda, şaftım, kovanım, kaplinim, pervanem... hepsi boylu boyunca uzanıyor dükkanın ortasında. Daha yerde görünce bilem gaza geldim, ahanda dedim bitiyor lan! Tornacı "abi glen nerede?" diye sorunca iş çirkinleşmeye başladı. La abicim, dört yıl oldu sökeli, diğer aksamla bir önceki tornacıya gönderdik diye hatırlıyorum. Aradım öncekini, dedi ne varsa verdik abi. Neredeyse dört yıl olmuş, şarlayamıyorum da adama. Dört ayrı yerde ne kadar malzeme varsa belki on kez aradım, yok. Öküz gibi pirinç parça yok anasını satayım. Sonunda yeni tornacıma dedim yapalım yenisini, kaç paralık şeydir ki... Bir saat sonra aradı, "abi yeni iki glen 28 bin lira, vereyim mi siparişi?" Kısa bir sessizlik oldu, çünkü nevrim döndü. Küfür seçmekte zorlandım ki pek sık gelmez başıma, cidden iyiyimdir bu konuda. "Kapat, geliyorum." dedim. Sonraki günler eski gleni arayarak ve de alternatif araştırarak geçti. Sonunda tornacı cidden halime acımış olacak ki, Fethiye'deki guletçi birilerini aradı, "Abi senin işi çözdük, bedava halledeceğiz." dedi. Lan sevineceğim ama sevinemiyorum bir türlü. Hayırlısı diyebildim ancak. Akşam parçaları alıp gideceğim dedi, ayrıldık,
Tornacı Göcekteki diğerleri arasından en az tanıdığım ama nedense başından beri sempati duyduğum bir arkadaş. Her durumda elinden geldiğince yardımcı oldu. Ama gel gör adamcağazın babasına önce ileri evre kanser teşhisi kondu, kısa bir süre sonra kalp krizi geçirdi ve yoğun bakıma kaldırıldı. Derken geçen hafta da rahmetli oldu.
Fethiye'de şaftı, kovanı işlemişler, bir iç glen, bir de dış glen yerine bir lama hazırlamışlar. İlk bakışta gayet iyi görünüyor. Fakat şöyle bir halt etmişler, dış glenin geleceği bölümü 90 mm malzemeden işlemişler ama benim kovanın yuvası 85 mm. Şu aradaki 5 milimetrelik fark 22 günüme maloldu. Delik yaklaşık 25 cm uzunluğunda ve bunu benim düzgün bir şekilde genişletmem mümkün değil. Yepyeni bir challange'ı aldım kucağıma, başladım yine kara kara düşünmeye. Tornacı hallederiz demişti ama adamcağız kendi derdinde. Ona rağmen dedi Fethiye'de bir eleman var, işi bu. Neyse dedim, yırttık. İşte bu konuşmadan sonraki 20 gün söz konusu elemanın 23 km mesafeyi katedip Göcek'e gelmesini bekleyerek geçti. İki gün önce arayıp 2 saate kadar oradayım deyince biraz olsun sinirim geçti. Ama gel gör, Göcek'e kadar gelip, 3 saat beni ağaç ettikten sonra akşamın bir saati, ben gelemiyorum diye mesaj atınca bende film koptu. Bolca küfürün ardından tesadüfen bir diğer marangoz arkadaşla karşılaştım. Anlattım mevzuyu. Şanslı günümdeymişim. Bir saat içinde bir iskele kurduk, alet edevat getirdi, aldık gönyeye, saldık matkabı ve bir kabus daha biterken yepyeni bir şeyler daha öğrendim.
Bu sabah kovanı yerine oturttuk, cuk gibisinden bir ses geldi. Şimdi yarın motorun pabuçlarından birine koymayı unuttuğum ayar somununu koymak için motoru kaldıracağım. Alternatörleri, şanzımanın yağ soğutucusunu ve bir düzine kadar daha ıvır zıvırı monte edeceğim ve artık mekanikte yol almaya başlayacağız.
Tabi bu arada başka bir neşeli haber de çekekten geldi. BoatMover bakıma giriyormuş, 15-20 gün atamayacaklarmış daha kayığı. Sadece güldüm :9
Tüm bunlar olup biterken bir yandan tüm su tesisatını tekrar yaptım. Kafama takılan saçma uygulamalar vardı, yeniledim. Kovanları, fittings malzemelerini, kelepçeleri, hortumları komple elden geçirdim. Sintine pompalarını yeniden kurguladım, takviye yaptım. Sadece pis su tankıyla günlerce uğraştım en doğru sistemi kurabilmek, bağlantıları adam gibi yapabilmek için. Geçmişte kullanılan vanalar ve yerlerinden dolayı vanalar neredeyse işlevsizdi, artık her şeyiyle cillop gibi oldu. Maseratörü yeniledim. Elektrikli tuvaletleri komple dağıtıp bakımlarını yaptım. Tuvaletlerden birini yükseltmek için altına bir ahşap yaptım, vallahi yerine koymaya kıyamadım, o kadar güzel oldu şerefsiz. Eskisi odun gibi bir şeydi. Yenisinde tuvalet taşının kalıbını alıp 10 cm yüksekliğinde bir ağacı bildiğin işledim
Eş zamanlı olarak aynı ağaçtan nefis bir bumba yatağı, bir pusula altı ve iki de vinç altlığı yaptım. Benim gözümde sanat eseri gibi oldular, bakmaya doyamıyorum resmen.
Aslında mekanik, kaymaz boya ve dümen tesisatının tekrar montajı dışında denize inmeye engel bir iş de kalmadı. Diğerlerinin yanında çok ufak tefek denebilecek işler kaldı. Bazıların göre her biri kallavi iş gibi geliyor ama benim pek de gözümü korkutmuyor.
Geçen hafta hantal dümen palasını söktük tekrar mekanik işleri için. Gözüme takılan bir kaç şey vardı derken komple bir daha giriştim ona da. Sonra hızımı alamadım, karinada gözümü rahatsız eden bir kaç kabarıklık vardı. Bir arkadaşımı çağırdım, daldık ona da, açtık, yeniden sardık, macunladık, vurduk astarı. İçim rahat etti.
Neye bulaşmışım arkadaş ben... İnanın bir günümü sözcüklerle anlatabilmem mümkün değil. Hele ki 40-45 derece güneş altında ya da içeride 40-45 derece sıcakta iş yapabilmek, itiraf etmeliyim, biraz kıçımı kaldırıyor. Tamam, bu saatten sonra genç hissettiremiyor belki ama öküz gibi hissediyorum kendimi
"Rakılı akşamlar, gün batımları
Çocuk gibi ağlar yaz sarhoşları
Olmamış yaşamlar, eksik yarınlar
Hatırlatır her şey eski aşkları"
Son bir kaç gündür Göcek adasında havuzlukta oturmuş rakımı yudumlarken ahanda bunu mırıldandığımı hayal edip duruyorum. Nereye bağlayacağım, kışa ne halt edeceğim, hiç bir fikrim yok ama umurumda da değil şu an. Tek isteğim havuzluğumda oturup, her damlasını kanla, terle, tuzla hakettiğim o rakıyı içebilmek.