İki gündür gerilimli işler var gündemde. Daha önce hiç yapmadığım, mümkünse bir daha da yapmak istemeyeceğim türden işler.
Önce dünden başlayalım. Motoru yerine geri koyarken motor takozunun ayar somununu bulamamıştım ve sağolsun aklı evvel Hasan, "Sonra koyarız abicim, bir şey olmaz." demişti. Bazen akıl tutulması mı oluyor ya da o an o bahaneye sorgusuz sualsiz sarılmak daha mı cazip geliyor bilmiyorum. O günden beri kafama takılıp duruyor bu saçma iş. Neyse, birkaç gün önce kaba layn ayarı yaparken o malum pabuçta bir kasma olduğunu farkettik. Kasmanın nedeni pabucun tijinin motor üzerindeki yuvaya biraz kalın geliyor gibi görünmesiydi. Teorik olarak olay basit; motorun altına kriko vurulacak ve şanzımanlar birlikte yaklaşık 550 kilo gelen azman yerinden kaldırılacak, malum pabuç çıkartılıp motor üzerindeki yuva temizlenecek. Bir de ayar somunu eklenip tekrar inecek. Yahu arkadaş tek başına olunca safi stres bu iş. Ucunda motoru devirmek var!
Bir tahta takozla vurdum krikoyu, ağır ağır başladım kaldırmaya. Her seferinde 1 cm kadar
Çok şükür motoru devirmeden aldım pabucu dışarı. Attım bir çizik daha. Tabi erken atmışız çiziği. Bir saat sonra tornacı geldiğinde iş yine çirkinleşti. Motorun ayağını işlemek için bir önceki gün bir saat kadar uğraşıp laynına aldığım iskele alternatörü sökmem gerekti. Bir de üzerine motorun ayağındaki deliği temizleyip, denemek suretiyle motoru bir 8-10 kere daha kaldırıp indirmem gerekti. İki saat önce üçbuçuk attığım iş sıradanlaşıverdi
Motoru bir önceki gün bayağı bir toparladık. Bir kısmında Hasan el attı sağolsun. Bir kısmı yine tek başına bana girdi. Hortumları falan hallettik ama eksoz manifoltunun saplamaları neredeyse bitikti, onları sökmek biraz uğraştırdı. Bugün yenilerini aldım. Mazot tanklarının contaları kalın geldi, kapaklar oturmadı, bugün yeni conta aldım. Kesilmek ve delinmek üzere bekliyor. Günde kaç kalem işle uğraştığımı kestiremiyorum artık. Sürekli bir şeyleri takıyor ya da takamayıp elden geçiriyor ya da değiştiriyorum.
Neyse, bugün en sonunda sevgili Cem (Gür) ile saatlerce üzerine konuşup, kafa patlattığımız kovanın sabitlenmesi mevzuuna sıra geldi. Ben inatla kovanı sabitlemek için beton atmanın saçma olduğunu söylüyor, iki noktadan daha sabitlenmesinin yeterli olacağını düşünüyordum. Cem de sağolsun sorup, soruşturuyor ve alternatifler üzerine kafa patlatıyordu. Sonunda gün gelip çattığında pes ettim ve betona karar verdim. Ama betonun ağaca tam olarak yapışmamasından dolayı ağacı izole etmek üzere alternatif arayışına girince en makul çözüm zift gibi göründü. Alabandaları temizleyip ziftleyecek, böylelikle bir şekilde su yürüse dahi beton ile ahşabın arasına giremeyecekti. Fakirliği gözü kör olsun. Epoka falan gibi alternatif bir ton malzemeyle tanıştım yol aldıkça ama rakamlar saçma sapan. Dün inşaat malzemeleri satan arkadaştan aldım bir teneke zift, dedim hayırlısı.
Arkadaş çok çirkin bir iş bu. Stresli, sıkıcı ve en beteri de bu sıcakta olacak iş değilmiş. En büyük sorun ziftin kıvamı. Hava gün içerisinde 40 derecelerde olunca zift öyle bir kıvama gelmiş ki tenekeden alabilmenin imkanı yok. Yoğun, esnek ve çektikçe uzuyor. Oysa ben parça parça keser, kırar falan kaynatırım diye umuyordum. Bir diğer sorun taşıma mevzuunu aradan çıkartabilmek için makine dairesinde, yani göt kadar yerde kaynatmak zorunda kalmak. Akşamüstü bir küçük tüp, bir eski büyücek çaydanlık ve bir teneke zift ile giriştim mevzuya. Çıkmıyor ulan tenekeden şerefsiz! Kollarım koptu, ittir, kaktır, küfret; olmuyor. Bir ara tenekeyi koyayım ocağın üzerine dedim, onu da gözüm yemedi. 25 kilo kadar zifti göt kadar makine dairesinde devirebilme ihtimalimi düşününce daha çok eziyet, daha az riski seçtim. İki sopayla kanırta kanırta, sara sara her seferinde kuş kadar zifti çaydanlıkta eritip başladım dökmeye. Döktükçe makul ısı aralığı, uygulama yönü vs daha bir yerli yerine oturdu ama gel gör bir kaç küçük ama berbat yanığa engel olamadım. Hatta iş bittiğinde o kadarına şükrettim. Diyeceğim o ki, rabbül deniz düşmanıma vermesin böyle bir eziyet. 22:00 civarı ufak tefek eksikleri ertesi gün fırçayla tamamlamak üzere küfrü basıp çıktım kayıktan. Tabi devamında daha da çirkinleşti mevzu. Önce arabanın sürücü koltuğu, sonra salondaki koltuğun minderi... la arkadaş nereye oturduysam bir yerlerimden bulaştırmayı becermişim. Neyse ki depomda mazot vardı. Aklınızda olsun benzin, mazot ya da balata spreyi henüz katılaşmamışsa kolayca çözüyor. Aseton sadece masaj yapıyor, bir boka yaramıyor. Eldiven şart. Hatta benim gibi mallık edip ince eldiven değil iş eldiveni kullanmak lazım. Kaynamaya başladığında dökmek gerek, daha inceliyor ve daha iyi nüfuz ediyor. Sıçrayınca çok pis yakıyor. Dahası almaya çalıştığınızda derinizle birlikte geliyor. Benim gibi mallık yapıp hamamoğlanı gibi çalışmayın. Aslında böyle saçma bir işiniz varsa hiç yapmayın. Ya bir cengaver bulun, verin parasını yaptırın ya da sittiredin, başka bir malzeme kullanın. Çekilir dert değil. Hele ki tek başına, aklınızdan bile geçirmeyin.
Bu arada büyük konuşmamak gerek belki ama bir kaç gün önce kaba layn ayarı yaparken çok küfrettim bunca yıl bu kayığa bu eziyeti çektirdiklerine. Motor uygun açıya geldiğinde şaft da uzayınca daha ilk denemede neredeyse cuk diye ses geldi. Aradaki fleksibıl kaplini bile kullanmaya gerek kalmayacak gibi görünüyor. Geçmişteki sorun şaftın muska tahtasına kadar gelmesi, oradan sonra arada eski bir iç glen ve bir oto mafsalından oluşan absürt bir sistem kullanılmasıydı. Çıplak gözle bile motor ve kovan arasındaki yükseklik farkı göze batıyor, mafsal ancak bir noktaya kadar kaçıklığı tolere edebiliyordu. Yarın bir aksilik olmazsa mekaniği tekrar oturtup betona hazır hale getireceğiz. Yani herşey son şeklini alacak ve sabitlenecek. Sonra bir beton mikseri bulup kayığa beton döktüreceğim; şaka gibi
Onu da kendim yaparım diyordum ama güvertede harç karıştır, makine dairesine taşı... yalan o iş.
Empati yoksunu ya da komple soyulmuş bir teknenin ne demek olmadığını bilen güruh hala aklınca laf çakıp, dalga geçmeye devam ediyor ama bir allahın kulu da bir işin ucundan tutayım demiyor. Teknenin her noktasına bir şeyler var, çünkü her an bir yerinde montaj, ayar, sabitleme vs işi var. Bir türlü toplanamıyor. Mesela merdivenden salona iner inmez sağda elektrik malzemeleri var, çünkü bir yandan elektrik tesisatı ile uğraşıyorum. Rölelerin bir kısmını değiştirdim, buzdolabını sonunda çalıştırdım ama korozyon yapan bağlantı panelini hala değiştiremedim. Çünkü yapan arkadaş sağolsun, nefis iş yapmış, her terminali numaralamış ama numaraların hangisi nedir, hiçbir emare yok. Hepsini teker teker deneyerek bulmak gerekiyor. 64 terminal sadece ana panoda var. Kokpitte de 38 terminal daha. Rölelerin üzerine kağıt stikırla yapıştırılan etiketler uçup gittiği için röleler de karakutu. Şansa denk gelirse ne ala...
İkinci tuvaletin önündeki farş bir aydır açık çünkü oradaki sintine pompası-aktarma pompası-drenaj suyu sistemini tek giderden başabilmenin geçmiştekinden daha stabil ve güvenli yolunu keşfetmemi bekliyor.
Birinci tuvaletin dolap kapakları takılmayı, rafları sabitlenmeyi, tuvaleti elektrik bağlantılarını bekliyor.
Mutfak tezgah arası mozaik ve evyelerin montajını ve yeni ocağını bekliyor.
Sintine pompaları komple elden geçti, iki tanesine yol verilip yenileri alındı. Bir tanesini komple elden geçirdim. Yengeç'te sabit üç adet sintine pompası var. Her biri flatörlü, ikisi miço, birisi impelırlı. İki miçodan birini aynısıyla, diğerini düşük profilli yatay olanıyla değiştirdim. Bir küçük 24 V dalgıç yedek bekliyor. Bir manuel Whale pompaya ilave bir de manuel Sure pompayı da devreye sokup sokmama konusunda kararsızım.
Havuzlukta tiklerin silinmesi ve masanın montajı dışında kalan iş yok. Güvertede kıyamet gibi montaj işi var.
En büyük kalemlerden biri dümen sisteminin kıçta yer alan kısmının revizyonu olacak gibi. Büyük ölçüde yeniden tasarlanacak. Eski sistemde bir kutu profil postalara bağlanmış ve piston ve kol bu profil üzerine monte edilmişti. Muhtemelen sargı bitmeden yapılmıştı montajı, çünkü sabitlemek için kullandıkları saplamalara ulaşmanın mümkünatı yoktu. Şimdi bir de üzerine postaları kapattığım için sistemi komple yeniden kurgulamak gerekecek. Bu da önümüzdeki haftanın işlerinden biri. Bu arada tüm hidrolik hortumlar değişti, tüm jaklar paslanmaz olarak basıldı, hidrolik kilidi, pompa vs hepsi revize oldu.
Durum bundan ibaret. Devam...