Daha önce yazdığım bir hatıram aklıma geldi ve alıntı yapayım istedim, bazen aşırı tecrübe de beraberinde risk içeriyor. Herkesin başına gelebiliyor yani.
Başka yerde bahsi geçen bu hikayeciği biraz detaylandıralım. İşte o gün sorunsuzca tekneyi uğurlamış ve selamet dilemiştik.Bizim oralarda denizle uğraşanlar Selamlaşma ve ayrılmalarda “Uğurlar Olsun” derlerdi birbirlerine. Herkes sesli sessiz uğurlar olsun demişti ama .Olacak işte. Bizim Reis ve teknenin zabit takımı bölgeyi çok iyi bilirler.Doğu batı doğrultulu seyirleri kıyı ve burun seyri yaptıkları için su altı yapısına ileri derecede hakimdirler.Her mevsim aynı yerlerde avlanırlar.Su altı ve kayalıkların yapısındaki dönemsel değişiklikleri bile bilirler. Bu yüzden riski çoğu zaman bilerek ve kişisel tatmin için kabullenirler. Ama o gün durum farklı bir hal alıyor.Olay olmadan önce makine su kesiyor ve bunu çözmek için neredeyse büyüklerin hepsi makine dairesinde ve sintinede uğraşıyorlar.Emiş vanası sökülüyor ve bu esnada makine düşük devirde manuel soğutulmaya çalışılıyor falan.Anlayacağınız içeride hummalı bir çalışma var.Hava kilit sis fakat deniz o kadar durgunki neredeyse hiç dalga yok.
Bu sıkıntılı durumda dümen tecrübesiz birisine daha ilk sezonu olan bir miçoya bırakılıyor.Kendisine daha öncede dümen tutturulmuş, aslında bu anlamda sınıfı geçmiş.Teknede dönüş seyirlerinde yenilere bu işler yaptırılır.Dümen de tutturulur, suda bastırılır, yemekte yaptırılır, her şey yaptırılır aslında.Pusulada gideceği yer gösteriliyor ve sorunsuz dümen tutuyor.Zaten hız çok düşük, denizde çalkantısız hiç bir sorun yok aslında.
Bu esnada yaptığı işe yeteri kadar önem vermeyen yeni denizci, az sonra denizcilik hayatının sonunu hazırlayacağından habersiz , ortalığın tenhalığından istifade dümeni bırakıyor ve kamara sokağına çöküp sigarasını yakıyor.Ardından arada bir kafayı kaldırıp tekne rotadan şaşmış mı diye bakıyor. Bu esnada hızlı hızlı kaçak göçek sigarasını tüttürüyor.Bu sırada aşağıda hummalı bir çalışma devam ediyor.Reis rotayı kısa tutmak için burun seyri yapıyor. Bu esnada burun başlarına çok yakın koylara uzak düşebiliyorlar. Nitekim dışarısı sisten göz gözü görmüyor.Yirmi dakikalık bir seyirde aslında tekneye ciddi bir şaşma yaşatmış.Ama bunu önemsememiş aşağıya da söylememiş.Arıza giderilmiş ve makinaya yol verilmiş ardından Reis yukarı çıktığında bir terslik hissetmiş tam nerdeyiz rotadan hiç şaştın mı diyecekken; bir çatırdı ve tekne aniden bir sarsılıyor ,bir anda herkes yerlerde .Eski teknoloji bir kavrama şanzuman aniden tornistan yapılamayan bir sistem, önce yol kesilecek , boşa alınacak ve tekrar tornistana geçirilecek.Bu esnada dişli sesleri ve çatırdısı korkunç bir şekilde duyulur.Şanzuman koluna kazma sapından koca bir uzatma yapılmış ve ikinci bir kişi tarafından içeriden kumanda edilirdi.
Kayaya bindirdikleri anda Reis çok kısa sürede kendini toparlıyor ve tornistan yaptırmıyor.Tekne kayanın üzerine iskele omuzluktan bindirmiş ve bir miktar oturmuş.Reis hangi kaya olduğunu ve nerede olduğunu biliyor.Hiç dalga olmadığı için tekne oynamıyor.Herkes soğukkanlı hemen başaltına giriliyor ve bakılıyor.İskele omuzlukta üç tana tahta patlamış.Hemencecik suyu kesmek için; Keser, çivi kutusu ,çıtalar ve muşamba ortaya çıkıyor.Baş bodoslamadaki demir basamaklardan yosunların neredeyse yarım metre boyunda olduğu kayanın üzerine buz gibi suya iki kişi iniyor ve çabucak muşambayı çıtalarla tutturuyorlar.Aynı zamanda tüm tulumbaların başında bir kişi vargücüyle suyu yenmeye çalışıyor.Acayip kas yapar eski usül demir tulumbalar, her bir çekişte neredeyse 10 litre su basar, gerisini siz düşünün.
Ardından kayanın üzerindeki iki kişi bizim “basarna” dediğimiz bir kaldıraç sistemini küreklerin elcik tarafıyla omurga altına sıkıştırarak uygularlar.Bir nevi manivela yani.Tekne tam yol tornistan yapar, onlarda küreklerle omurgayı oynatıp tekneyi geri yüzdürürler.
Ardından Rahmetli Anneannemin Köyü olan Fakaz Köyü, şimdiki adı İlyasbey , kumsalına tam yol baştan kara gidilip bindiriliyor.Şimdi küçük bir balıkçı barınağı olan bu köyde , mevcut barınağın yeşil mendireğinin hemen açığında sekiz kulaçta yetmiş santimetre derinlikte bu kayalık durur.Şu an mendireğe yakın kaldığı için özel teknelere ve büyük teknelere risk teşkil etmez. Bu barınak ve kayalık Meşhur Kerempe Fenerinin hemencecik doğusunda köyün önünde bulunur. Bu olayın olduğu sıralarda Kerempe Fenerinin sis düdüğüde acı acı çalarmış aslında.Ama olacak işte, başa gelecek varmış.
Bu kaza sonucunda bizim seyir kültürümüzde önemli bir değişiklik yapıldı. Eğer Dedem yada Koca Reis yani Son Denk Kayıkçısı dümende değilse ; sisli havada burun seyri yapılması yasaklandı.Bundan sonra açık seyir yapılıyor, saat dolunca kıyıya iniyor indiğimiz yeri tanıyıp nerede olduğumuza karar veriyorduk.İş biraz uzuyordu ama yeni sis seyir kuralları böyleydi.Eğer Koca zabitler dümeni bırakacaklarsa en yakın buruna bile 2-3 mil mesafede kalacak şekilde seyir yaptırıyorlardı.