Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Satılık yelkenli ilanlarına yorumlar..

C

Can Özsel

Ynt: Satılık yelkenli ilanlarına yorumlar..
#15: 27 Eylül 2017, 11:43:35
.
Kamaraya bile girmeden havuzlukta içilen bir kahve eşliğinde yapılan muhabbet sonrasında kaparo verdik.
İçeriye ondan sonra girdik, motoru çalıştırmadık. Sağa sola bakmadık.
Bir hafta sonra tekneyi teslim aldığımızda (ki aile çoktan Almanya'ya kesin dönüş yapmıştı), motoru çalıştırdık ve Ekincik rotasına koyulduk.
İlk görüşmede dikkat ettiğim şey
1. Halatlar gayet düzgün rodalanmış ve temiz idi
2. Aile içi muhabbetleri gayet güzeldi ve Ronald (sahibi) teknesine güvenip 10 günlük yola çıkan bir Alman'dı.

Bence havuzlukta içilen kahve teknenin kondüsyonunun tahmini için oldukça etkili bir gözlem.
Geçtiğimiz 2 gun Gocek ve Marmarise birkaç tekne bakmaya gittim. İlk tekne Göcekte. Sahibi ile öncesinde birkaç kez telefonda konuşmuştuk. Sesinden ve konuşmasından belli titiz birisi. Tekneye gittik daha girerken adamın titiz olduğunu, teknesine iyi baktığını orda yaptığımız sohbetten anladık. İçeriye girdik, birkaç yerine baktım tam tahmin ettiğim gibi, herşey gayet güzel. Daha fazla detaylara inmeye gerek yok diye düşünerek artık baktığım yerlere üstünkörü bakıyorum, bir yandan da genel geçer muhabbete ediyoruz tekne sahibi ile. Derken tekne sahibinin birlikte geldiği arkadaşı "yahu sintineye baksana, ilk önce oraya bakacaksın oradan anlaşılır teknenin durumu" dedi. Ben zaten oranında tertemiz olduğunu çoktan tahmin etmiş ve bakmaya dahi gerek duymamışım ama adamın gönlü olsun diye açtım baktım. Tahminim doğru tertemiz. Daha sonrası muhabbet, geyik ve bütçem dahilinde tekne sahibine ilettiğim teklifim derken tekneden ayrıldık.

Ertesi gün Marmaristeyiz. Tekne charter teknesi. İlan başlığının sonunda "Çok bakımlı" yazıyor. Fiyatı ise aynı boy ve model teknelere göre oldukça makul. Dolayısıyla beklentim de fiyat dahilinde ama ilanda yazan çok bakımlı ibaresi de "acaba" dedirtiyor. Tekne sahibi tentenin yenilenmesi gerektiğini söyleyince "açık açık eksiğini söyledi başka şeyler olsa onları da söylerdi" deyip daha yüksek beklentilerle tekneye gittim. Ama yinede telefon görüşmesinde pek ısınamadım.
Tekne alargada. Haliylen biraz toz toprak olmasını makul karşılarım. Tekneye çıktık ki daha adım atar atmaz dolap dümen üzerinde derilerin bazı yerleri artık yok olmuş. "Tamam" diyorum kendi kendime "zaten charter teknesi kimbilir kaç insan elledi normal." Sonra içeri girmeden halatların durumuna baktım, fena. Öne doğru yürürken güvertede birkaç yerde fiber kırığı vardı. İnsanın gözüne batar da tamir eder, o derece sıkıcı kırıklar. Direk dibine gittim elektroniklerin kabloları kopmuş, bağlamamışlar. Direğe baktım üzerinden pas akmış aşağıya, nerden geldiğini göremedim. Gurcatalara aydınlatma koymuşlar, kablolar öylesine bağlanmış sanki boşta duruyor. Rüzgarlı havada birkaç seyir sonra onlarda kopar. Cenova desen sarılı ama acmaya dahi gerek yok. Daha kapalıyken belli olan yırtıkları var. Ana yelkeni açmaya gerek görmedim. Hemen hemen aynı durumdadır diye tahmin ettim. Orda zaten pek hoşuma gitmedi. Kafamda tekneyi eledim. İçeri girdik yatakların minderleri rahatsız edecek derecede kirli. Bataryalar leş. Derken tekneye giderken benimle beraber gelen arkadaşım beklenen cümleyi kurdu. "oğlum önce sintineye bakacaksın oradan anlaşılır" deyip sintineye eğildi. "Abi boşver gerek yok belli işte tırt" dememe fırsat vermden eğilip açtı ki, içerisi su dolu. Sonrası benzer şeyler. Ayıp olmasın diye baktığımız birkaç yer daha elimizde kaldı ve tekneden ayrıldık.
Diyeceğim o ki tekne sahibi teknenin durumunu gayet güzel belli eder. Tekne sahibi ile muhabbet etmeden tekne almak bazen uygun olmayabilir.
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4253
Ynt: Satılık yelkenli ilanlarına yorumlar..
#16: 27 Eylül 2017, 14:31:14
Tekne kendini söyler dedikleri bu herhalde
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 1547
    • Classicboats Turkiye
Ynt: Satılık yelkenli ilanlarına yorumlar..
#17: 27 Eylül 2017, 16:27:40
Genelleme yapmak doğru değildir. Yerinde tespit.

Ancak ülkemizde sandaldan – iri boy yelken / motor teknelerine kadar bütün tekneler iki ana bölüme ayrılabilir:
-   Sahibinin sürekli elinin üzerinde olanlar.
-   Sahibinin elinin tekne üzerinde eli olmayanlar.

Birinci kategoride olanlarda sahip, teknesi her ne boy olursa olsun onu diri tutmak için didinir. Dişinden tırnağından arttırıp, yıllık bakımların hiçbirini aksatmaz. Kaza kırım sonrasında sigortalı / sigortasız, vakit kaybetmeden tamir işine girişir ve bitirir. Teknede yapılacak işlerin çoğunu boyacıya, marangoza, motorcuya, armacıya havale etmeden kendi yapar.
Teknesi onun için değerlidir. Titizlenir. Kendisi aksatmadan uyguladığı gibi misafirlerinden de kurallara uymalarını ister.

İkinci kategoridekilere gelince: Onları da iki ayrı bölüme ayırabiliriz.
-   Teknesini sevse de maddi olanakları onu canlı tutmaya, periyodik bakım ve onarımlarını yapmaya elvermediğinden olabildiğince ucuzcu ve yaratıcı olur. En acil, hayati olanları çoğu zaman da erteleyerek yerine getirir. Motor bakımı aksar, vernikler, boyalar dökülür, halatlar tarazlanır, elektronikler bazen çalışır bazen inat edip grev yapar. Zehirlinin miadı dolup tekne karinası sakal bağlar. Ama para gerektirmeyen, kendi iş gücü ile yapabileceği işleri elinden geldiğince yerine getirir. Motorunu, sintinesini temiz, tekne içini düzenli tutar, güvertede her şeyin yerli yerinde olmasına dikkat eder vs. vs… Para bulduğunda öncelik sırası ile yapılması gerekenleri yapar. Eksik kalan her işin, her donamın teknesini çökerttiğini, denizde olmadık yerde başına iş açacağının bilincindedir.

-   Bir de teknesine değer vermeyenler var. Saygı duymayanlar. Bunlar tekneye araba gözüyle bakanlardır. Onu sadece bir araç olarak görür. Genel fikir, sıkılmaya başladığında, gözü bir başka tekneye kaydığında “nerede trak orada bırak” tır. Maddi olanakları elverse de tekneye harcayacağı parayı zul görür. Kafasındaki yıpranma payı hesabından tatmin olmuş ise – ki kiralık çıkmalarını da bu bölüme koyabiliriz- teknesine yatırım yapmaktan kaçınır, onu daha uzun yıllar hizmet verecek, maddi değerini görece koruyacakken, farkında olmadan “çökmesine” yol açar.
Bu sınıfta olanlar için tekne sadece bir  yatırım aracıdır. Bu tekne sahiplerinin kahır ekseriyeti denizci olmayıp, deniz kültürünün ve disiplininin yakınından / uzağından geçmemiş kişilerdir. Kaza/kırım olduğunda önce “sigortaya” koşturur. Sigorta ödeme yaparsa içi rahatlar. Ödemez ise bin dereden su getirip, ustanın emeğini çalıp, olabileceğin en ucuzuna yaptırmaya kalkar, sonuçları aklına bile getirmez. Periyodik bakımları yaptırmasındaki temel güdü “yolda kalmamaktır”. Ama cebinden çıkan her kuruş için şikâyet eder.
Ama iş satmaya gelince olabilecek en yüksek rakamı ister. İlanlara yanıltıcı fotoğraflar koyar, hataları gizleme yoluna gider. Çoğu zaman, uzun zaman önce yapılmış olanları yakın tarihte yaptığını anlatır. Şaşkaza müşteri “ama bu da var – ama şu da yapılmalı” dediğinde olayı iyice önemsizleştirip harcanacak parayı iyice yerlerde süründürür.  Bu tip tekne sahiplerinin en sevmediği alıcı tipi işi bilen veya konusunda yetkin biri ile gelip tekneye bakanlardır. İşten anlamayan alıcıya teknesini allayıp pullar,  yakın tarihte başka alıcılar geldiğini en az ikisinden, üçünden cevap beklediğini vurgular,  her soruya anında bir cevap yetiştirirken, tersi durumlarda yüzü asılır, cevaplar kısa kısa olur, çok üzerine gidilirse “ Kardeşim mal bu. İster al, ister alma” noktasına kadar kabalaşabilir. Hatta "sörveyi" kafa kola almaya bile kalkanlar var.

Özetle, tekne almak bilene kolay, bilmeyene zor, eğer bilmeyen alırsa da hayatını karartacak, denizden soğutacak kara bir serüven olabilir.
Dış dünyadan bir yerlerden sörvey diploması olduğunu idda edenlere de çok fazla itibar etmeyip "neticesine teneke çakıp piyasaya çıkmakta yarar var. ;) Nihayetinde canınızı emanet edeceğiniz bir tekne alıp, hata kabul etmeyen, ayağınızın sağlam zemine basmadığı bir dünyaya çıkacaksınız.
  • IP logged
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.

 
Yukarı git