Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Son romantiklerin sonu..

  • *
  • İleti: 3573
Son romantiklerin sonu..
OP: 17 Eylül 2017, 18:41:37
Öyle Bizim Bülent gibi uzman değilim bu konularda.. Kongur reis ile tartışırlarken imrenerek okuyorum. Korkarak yazıyorum. Bunlar benim özellikle son dönem gözlemlerim. Felsefik takılacağız yani .. Hem de felsefe gibi bir deryayı bilmeden,, eh denizci değilmiyiz sonuçta.. Bilmediğimiz denizlere açılmak gibi işte..

gelelim konumuza..bana göre romantik çağ, 1996 yılında cep telefonunun icadı ile bitti. Yep yeni başka bir çağ başladı. Benim böyle atıp tutmama neden olan da hiç bir bilim adamının daha önceden öngöremediği bir dönem başladı. Bu yeni çağ ile birşeyler de yazabilirim ancak konumuz değil.

Ben biten  bu çağa romantik çağ adını verdim. İnsanlık adına önerilen tüm iyi düşünceler, bu yüzyılda misili misli cezalandırıldı. Belki koyduğum isim yanlıştır. Belki de verdiğim tarih. Umurumda değil. Çünkü derdim yaşanmışlıklar ya da yaşananlarn, yaşanacakların da ötesinde..

Bu çağın bitmesi ile birlikte , geleceğe saflık derecesinde umutla bakan, bunun için ömrünü, hayatını en hafifinden hayatının gidişatını değiştirmiş ya da değiştirilmiş olan bu romantik çağda yaşamış , son romantiklerden bahsediyorum. Yani bizlerden.

Sorun şu.. Her şey öyle hızlandı ki. Bir devrin kapanması , o devri yaşayanların artık olmaması ile kapanıyordu. Oysa bu son bahsettiğim romantik çağın bitmesi ve ne olduğu bilinmeyen , umurumda da olmayan çağın başlaması diğerlerine hiç benzemiyor . Neden mi.. ?

Bu romantik dönem bitti bitmesine de .. Bu çağda yaşayanlar henüz yok olmadılar .. Kimileri ve çoğunluğu hızlıca transfer oluverdiler yeni çağa.. Yetmedi en hızlı savunucuları oldular kimileri..

Bir kısmı kısmen geçti.. İş yaşamında orada, özel hayatında son romantik olmaya çalıştı.

Geriye Çağları  kapanan , inandıkları değerler küçümsenen , bir avuç son romantikler kalıverdiler ortada.. İşte ben bunlardan konuşmak istiyorum bu sefer.

Son romantikler. Kaybolmuş ve kaybolacak değerlerin son , komutansız kalmış başıboş askerleri..

Soru şu.. Son romantiklerini sonu nasıl olacak?

  • IP logged
« Son Düzenleme: 17 Eylül 2017, 18:47:03 Gönderen: Ersin Böke »

n

nuri_kongur

Son romantiklerin sonu..
#1: 17 Eylül 2017, 20:03:20
..

Son romantikler. Kaybolmuş ve kaybolacak değerlerin son , komutansız kalmış başıboş askerleri..





Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged
« Son Düzenleme: 17 Eylül 2017, 20:05:54 Gönderen: Nuri Kongur »

T
  • *
  • İleti: 2171
Ynt: Son romantiklerin sonu..
#2: 17 Eylül 2017, 20:39:04
Soru şu.. Son romantiklerini sonu nasıl olacak?

Romantizm dediğin kente özgüdür.
Özü tembelliktir.
Uzakta olana ve ulaşılmaza hasrettir.

Cevap ;
Son romantikler genç yaşta ya veremden ölmeye ya intihar etmeye meyilldir. Tarihte genellikle böyle olmuştur   ;)
  • IP logged

n

nuri_kongur

Ynt: Son romantiklerin sonu..
#3: 17 Eylül 2017, 23:14:47
Ersin reis, daha iyi anlamak için soruyorum: beklentiyi boşa çıkaran şey nedir? Beşerin özünde kötüyü istemesi mi? Yoksa beşer ne yaparsa yapsın kendisini zorlayan şartların hep kötü mü olması? Burada cep telefonun zararı ne? Mahremiyetin yok olması mı? Yoksa mahremiyeti sağlayan , gerektiğinde ulaşılamama imkanınında vaz geçmek mi?


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Son romantiklerin sonu..
#4: 18 Eylül 2017, 11:45:28
Cep telefonunu nirengi aldım çünkü, cep telefonunu teknolojiyi bireyselleştirdi. Bizim yaş gurubu teknoloji diyince uydular, aya marsa giden roketler anlar.

Bireyselleşen teknoloji , etik değerleri alt üst etti. Bizler tel dolap görmüş son kuşağız.

Benim büyük kızım bile televizyonsuz bir hayat bilmiyor. Rahmetli babam nefret ederdi televizyondan. O yüzden mahallede en geç biz aldıktı. Aile muhabbetimizi bozdu derdi hep..

Rahmetli bir de akıllı telefonları görseydi ne ne derdi kim bilir.. ?

Bireysel teknoloji haytımızı basitleştirdi ama karşılığında özgürlüğümüzü, mahremiyetimizi elimizden aldı.

Meşhur 1984 kitabını eski tüfekler bilir. The big brother.. Her yeri izleyen kamaralarla dolu bir dünyayı red eden köylülerin hikayesini anlatır.

Yazar ne bilsin ki insanlar bu özgürlük ve mahremiyeti seve seve teslim edecek..

Annem evde pirzola yedikmi, ertesi günü arkadaşlarımıza söyletmez sıkı sıkı tembih ederdi birde. Şimd adam gittiği restoranda yediği yemeği içtiği içkiyi koyup, fottoğraflayıp yayınlıyor. Gittiği mekanlarda check in yapıyor ben şuradaydım diye.

Resmen ayıp bana göre.. Ama bu kuşak için değil.

Bakın çekilen selfilere,, herkesler ne de mutlu..

Gelin bizim yelkencilikten de örnek verelim.

 Navigasyon, takip sistemleri ile güvenlik , rahatlık verildi, ama özgürlük satın alındı.

Big brother gerçek oldu. Her yerde ve yazdığınız e mailler bile bilinip , okunuyor.

Özgürlük, güvenlik ve rahatlık verilerek çok ucuza satın alındı. Güvenlik bir ihtiyaç olsun diye de güvensiz bir dünya yaratıldı..

Yeke dümen kadar basit işte.. Bülent yazdıydı bir zamanlar. Artık iyi kötü yok.. Kötü ve daha kötü var diye..

Teknoloji rahatlık ve tembellik  vaadiyle özgürlüğümüzü , hayallerimizi , haytımızı çaldı , çalıyor.

Baksanıza iki pompa yapmak bile zor geliyor .. Elektrikli tuvalet bile var artık. Ne kadar gereksiz nasıl farkedilmiyor? hiç hareket etme.. Sonra git spor salonlarına para bayıl. İşe yaramayan kaslar yap, bunlar için ilave protein al. Genç yaşta vücudunun canına oku..

Bir televizyon programında vardı. Bir doktor konuşuyor , kalp krizi geçirmiş bir yaşlı adam spor yapmaya karar vermiş. Doktor yasaklamış. aman ha demiş. Hasta şaşırmış , e ama Amerikalılar yapıyor diye.. Cevap çok acı.. Onlar o yaşlarına gelene kadar zaten yapıyorlardı. Sen bu yaşında başlarsan daha çabuk ölürsün ..

Kilosu normal olan sadece toplumun yüzde onu ve gençler. O da bir kısmı.. Neredeyse hepimiz obez sınırındayız. Bir baksanıza..

Aranızda sabah koşan var mı?



  • IP logged

T
  • *
  • İleti: 2171
Ynt: Son romantiklerin sonu..
#5: 18 Eylül 2017, 12:11:29
Bu yazdıklarının büyük kısmı romantizmden çıktı, F.T.System'e geldi.
Ki sınırları zorlayacak kadar var olmaya çalıştığım bir şey.
Yelkenli tekneleri sevmemin, açık denizler hayal etmemin önemli sebeplerindendir.

  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Son romantiklerin sonu..
#6: 18 Eylül 2017, 12:57:02
Eh ben de zaten romantik dönem derken kelime anlamını biraz çarpıtarak kullandım.  :)

Şimdi bakınız geçenlerde yine yabancı kaynakları okurken bir şey dikkatimi çekti.

1940 lı yıllarda fiberglas tekne imal edilmeye başlandığında , ilkyapılan formlar, ahşap teknelerin formları.

Omurga salma , skeg pala v.s. Sonra ve zamanla bu form , yani salma yapısı değişiyor. Malumunuz şimdi kullanılan torpil salma yaygınlaşıyor. Tekneler genişliyor. Neden?

Ahşap tekne formu, fiberglas için uygun değil de ondan. ( bir iki çok iyi tasarlanmış fiber tekneyi hariç tutuyorum, onlar da efsane oluyorlar zaten) Ahşap yüzüyor . Ama fiber yüzmüyor.

Fiber tekne için daha geniş yüzeylere ihtiyaç var. Hem fiberglass bir sektör haline gelmiş.

Ahşap tekne kötüleniyor hemen. İlk teken alacak adama neden fiber diye sorun, cevabı ahşap ile uğraşamam olacaktır. Sonra görürsünüz ki fiber tekne de en az ahşap kadar bakım istiyor. Ahşap bakımdan sonra sıfır gibi olurken, fiber de asla sıfır görüntüyü yakalayamazsınız üstelik.

Bir de hemen yeşil , ve çevreci söylem ortaya konuyor. Ya bu fiber tekneler yerine ahşap kullanılsaydı. ? Ağaç kalmazdı değil mi.. ? Allah korusun.. İyi ki fiber var.

Oysa ve bence öyle değil işte , fiber değil de hala ahşap kullanılıyor olsaydı, o zaman endüstriyel ormancılık çok ciddi gelişim kaydedecekti. Belki de yeni ağaçlar üretilecekti. Tik kadar dayanıklı , ladin kadar esnek, tekne yapımı için melezlenmiş bir kereste.. Neden olmasın ?

Onun yerine finer teknolojisi geliştirildi. Neden? Çok karlı..

Marinalarda en çok şu ayrılmış çöp tenekelerine gülerim. Hani kağıt , cam filan ayrılıyor ya.. Bunlar zaten çöp tesislerinde ayrılıyor o ayrı konu. Ama 50 feet fiber teknesinden çıkıp, çöpleri ayrıştırmış teken sahipleri çok güldürür beni.

Fiberglass geri dönüşümü olmayan bir malzeme. biliyormuydunuz. ?

Fiberglass yüzmüyor. O yüzden de panel şeklinde üretilip, arasında daha hafif malzemeler ile dolgu yapılıyor.

Kedisi yüzmeyen bir malzemeden yapılan bir " modern " teknenin formu da o yüzden binlerce yılın tecrübesinden apayrı bir formda üretiliyor.

Geri dönüşümü olmayan malzemeden yapılan, geleneksel formlar ile ilgisi bile olmayan bu tekneleri de toplumların çevreye duyarlı en elit kesimi kullanıyor  iyi mi?

Oysa tekneler ağaçtan yapılıyor olsa , endüstriyel ormancılık çok daha gelişecek, ormanlar, ağaçlar saha bir önemli olacaklar insan için.

Hiç ormanda dolaşmamış, ormana sadece piknik yapmak için giden kişiler gerçekten bir orman gördüklerinde şaşkınlıklarını gizliyemiyor. Endüstriyel ormancılık sadece ağaçları kesmiyor. Buduyor. Ağaçları daha da gelişsin diye seyrekleştiriyor, bir ormandan kereste olarak öyle çok yan ürün çıkıyor ki..

Hem , fiber endüstrisine göre , daha çok insan istihdam ediyor edüstriyel orman.

Eğer tekneler ağaçtan olsaydı , bilinenin aksine daha çok ormanımız, daha temiz denizlerimiz ve daha çok orman ile ilgili iş yapan insanımız olurdu. Daha temiz hava solurduk. Ormanlar daha kıymetli olurdu bizler için hem.

Endüstriyel amaçlar ile yetiştirilmiş bir ormanı sıkıysa yakınız bakalım neler olurdu o zaman?

Doğru dürüst teknelere binerdik. Spor salonlarında hiçbiryere gitmeden koşacağımıza, biraz zımpara ile aynı kaloriyi harcardık işte..

Ağaç tekne demek , daha çok orman , daha temiz hava, daha temiz deniz, daha çok iş ve daha adil gelir paylaşımı , daha uygun fiyat demek olurdu.


İyi ki fiber var ağaçlara yazık olmasın.. Şeytani bir akıl..

E peki bu kadar ağırlaşmış , yüzebilen bir yüzey sağlanmış ama gidemeyen bir fiber tekne nasık yol alacak..? Gelsin koca koca yelkenler , büyük beygir motorlar..

Kadınlara oyna , bu kadar tost gibi basılmış tekenyi, konfora bula, ekipmanla doldur, lüks ve gereksiz ne varsa monte et, sonra binlerce Euroya sat.

Şeytani dehadan başka bir şey değil bu dostlar.

Sonra bunları yazana da bu yazdıklarına dair hiç bir fikir öne sürme, ve böyle olduğu halde de sabit fikirli de..

Yakışır..











  • IP logged

T
  • *
  • İleti: 2171
Ynt: Son romantiklerin sonu..
#7: 18 Eylül 2017, 13:11:14

Sonra bunları yazana da bu yazdıklarına dair hiç bir fikir öne sürme, ve böyle olduğu halde de sabit fikirli de..

Yakışır..

 ;D ;D ;D
Buna çok güldüm işte. Allah iyiliğini versin.
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 830
Ynt: Son romantiklerin sonu..
#8: 18 Eylül 2017, 13:17:48
Ersincim, adamlar betondan tekne yapmışlar - ki ilk duyduğumda çok şaşırmıştım-, sactan tekne yapmışlar, alüminyumdan tekne yapmışlar..
Bunların hiçbiri tek başına yüzmez..

M.Ö. 287-M.Ö. 212 yılları arasında Siracusa Sicilya’da yaşayan bir adam "suyun kaldırma kuvvetini" bulmuş. Yaklaşık 2300 yıl önce..

Ne demek istediğini anladığımı sanıyorum ama gidiş yolun doğru değil sanki.. :)
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4253
Ynt: Son romantiklerin sonu..
#9: 18 Eylül 2017, 13:41:26
Kesin dogru olarak yanlış yol.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 5811
    • Son Denk Kayıkçısı
Ynt: Son romantiklerin sonu..
#10: 18 Eylül 2017, 13:47:05
Ben baştan bi daha okuyayım cep telefonundan tahta kayığa nasıl geçiş yaptık diye. Bir yerlerde bir şey kaçırdım herhalde.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 1049
Ynt: Son romantiklerin sonu..
#11: 18 Eylül 2017, 14:32:34
Nerde yazmıştım ben, şu Ersin'le ilgili kabullerimi...
  • IP logged
SARIYAZ  Turgut / Marmaris

  • *
  • İleti: 283
Ynt: Son romantiklerin sonu..
#12: 18 Eylül 2017, 14:36:06
Ben baştan bi daha okuyayım cep telefonundan tahta kayığa nasıl geçiş yaptık diye. Bir yerlerde bir şey kaçırdım herhalde.

Hah, ağzına sağlık. Bir ben değilmişim kaybolan.
Bulunca haber et :)
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4253
Ynt: Son romantiklerin sonu..
#13: 18 Eylül 2017, 14:47:14
Eğer bu çağın dindarları, gereğinden fazla dindar, dinsizleri de gereğinden fazla dinsiz olmasaydı, pekala, fiber tekne için, İnsan Tanrı'yı alt etti, şakasını yapardım. Ne ki, öyle değil, herkes birden siperlere girip, nişancılarını öne sürer.

Endüstriyel ormancılık? Vahşi ve doğanın efendisi olmaya alışık insanlık endüstriyel ormancılık mı yapacakmış?
Bir kestane ağacı kaç yılda "ağaç" oluyor?
Fiber dönüşmüyor mu? Bal gibi dönüşüyor. Öyle bir fabrikada, SASA'da büyüdüm ben. Mesele insanların onu dönüştürme çabası olup olmamasında!
Kaç tane ağaçlarla kaplı ada gördünüz?
Yeşil Kıprıs derlerdi, dibine işemeye ağaç yok!
HR, Amel fiber değil mi? Kaç ahşap tekneyi ezer geçerler?
Sahici ahşaptan masa alın, kaç para veriyorsunuz?
Ersinim, söylense söylense şu söylenir, ahşap teknelerin şu nevi üstünlükleri vardır. Ama işi doğaya getirirsen fena çuvallarsın. Uzay'a ahşap üzerinde gitmiyoruz, hayli bir alüminyumla yol alıyoruz.
Gemilerimiz çelikten.
Keyifle bindiğin araban.
Ve şimdi ne olur, sana muhabbetimi herkes bilir, kızma bana,  bu konu gerçekten yıpranmış, Fener-Galatasaray işine dönmüş bir konu. Bu merkezden bilgi çıkmaz. Romantik dönemle de ilgisi yok. Romantizmin doğaya dönüşle filan ilgisi yok. O daha çok, beraber ölmek, it gibi sevmek, ulan ne olacak bu memleketin hali demekle, dünyanında dibine korum, yaşamın da, yetti gari demekle,  fahişelere anlam yüklemekle ilgili bir şey.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4253
Ynt: Son romantiklerin sonu..
#14: 18 Eylül 2017, 14:52:37
Bi de geçen, 1982  model Hans Kristiyan'a baktım, fiber, 100.000 amerikan doları istiyorlardı.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

 
Yukarı git