Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Son romantiklerin sonu..

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Son romantiklerin sonu..
#30: 19 Eylül 2017, 08:14:30
evet karışık kuruşuk yazmışım..

Şuradan başlayalım o zaman.

Son 50 yıl, ve hatta son otuz yılda yaşanan teknolojik gelişim hızı insanlık tarihinin hiç bir döneminde olmadı.

hani filimlerde olur ya bazen zaman makinesi bulunur ve insanlar zamanın ilerisine giderler.

Benim gibi 50 yaş gurubundakiler tam da böyleyiz işte bu teknolojinin hızı yüzünden. Sanki zamanda yolculuk etmiş gibi değilmiyiz?

Sevgili Tiryaki, benimde okuduğum kimi Hitit mektupları vardı . Sanki bugün yazılmış gibi.

Ancak bu son elli yıl gibi bir dönem , bilinen dünya tarihinde hiç yaşanmadı. Bakınız ,

Bernard Moitessier in kitabında , dolun ayın olduğu bir seyir sırasında , şöyle bir bölüm var.

Moitessier, aya bakar ve " inanıyorum ki bir gün insanlık aya gidecek " der.

Bu adam bizim çağımızda yaşadı. Bu yazdıklarından  üç beş sene sonra aya gidildi.

Daha önceden yaşanmamış şekilde hızla gelişen teknolojinin bu dönemde yaşıyan insanlara olan olumsuz etkisinden bahsetmeye çalışıyorum.





  • IP logged

  • *
  • İleti: 1049
Ynt: Son romantiklerin sonu..
#31: 19 Eylül 2017, 08:47:03
Milyarlarca yıllık dünya tarihindeki milyonlarca yıllık insanlık tarihini değerlendirirken, sadece bulunduğumuz dönemden bakmanın pek objektif olmayacağına inanıyorum.

Eminim tekerlek ve bu sayede artan ulaşım ve ticaret hacmi, barut ve bu sayede artan savaş ve işgal gücü, deniz araçlarının keşfi demeyeyim ama kullanımının artması ve bu sayede artan İpek Yolu ticareti, keşfedilen adalar, kıtalar...

Tüm bunlar ilgili çağda eminim hayatı büyük ölçüde değiştiren, insanların yaşam tarzını sarsan olaylardır.
  • IP logged
SARIYAZ  Turgut / Marmaris

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Son romantiklerin sonu..
#32: 19 Eylül 2017, 09:09:28
E olmuştur tabi.. Ben olmamıştır demiyorum ki.. Tarihte farklı dönemlerde insanları etkileyen çok daha trajik yaşanmışlıklar var.

Nitekim o yaşanmışlıklar sonucu dünyanın yapısı bügün böyle.

Ben teknolojik gelişimin kendisinden bahsetmiyorum. Artan gelişme ivmesinden bahsediyorum.

Bu gelişimin hızını da eleştirmiyorum. Hızladı ve hızlanmaya da devam edecek. Bu hızın çocuklarımızın ve kendi hayatımıza olan olumsuz etkilerini nasıl engelleriz bunu düşünüyorum.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1049
Ynt: Son romantiklerin sonu..
#33: 19 Eylül 2017, 09:48:27
Niye etkisi olumsuz olsun ki?
Benim gördüğüm çocuklar bu hızdan çok mutlu.
Şaka bir yana, insanın adaptasyon becerisi çok yüksek.
Burada yazışan çoğumuz işe başladığında, en hızlı iletişi aracı teleksti.
Sonra faks çıktı; sonra da email.
Ben işe başladığımda, tüm mektuplar elde yazılır, fakslanırdı. Bu nedenle de günde yazılan yazı sayısı sınırlıydı.
Şimdi "teşekkür ederim" yazanlar dahil günde en az 200 mektup alıyorum. Üstelik artık genç de değilim. Ama rahatsız etmiyor.
Bu sayede daha çok iş yapabiliyorum; ama aynı oranda kazanmıyorum. Ne yazık ki düzen böyle.
Ben sigortacılığa başladığımda nakliyat sigortalarında % 0,40 fiyata ucuz derlerdi. Şimdi % 0,02 fiyata pahalı deniyor. Niye? Artan hacim ve hızın sonucu. Şimdi ancak 20 poliçe kesilirse 1990'daki bir poliçe primi ediyor. Ama şimdi günde bir poliçe yerine 10 poliçe kesiliyor, hızla tahsil ediliyor, mutabakat online yapılıyor vs. vs.
Bırak akışa kendini... İnsanoğlu yapamayacağı işe girmez.
  • IP logged
SARIYAZ  Turgut / Marmaris

  • *
  • İleti: 1541
  • Bilen bilir
Ynt: Son romantiklerin sonu..
#34: 19 Eylül 2017, 10:11:07
:)

İnşaata gelmeden bir örnek vereyim .. Kapadokya da , aile şarapçısı bir firmanın sahibi, torunu için bağ yapıyordu. Muhtemel, o bağın şaraplarından hiç tadamayacak olmasına rağmen. Onun babası da hali hazırda kullanılan bağları , torunu için yapmış.

Benim damat Uzunkuyu'da tarla aldı ve ev yaptı içine.Babası asma dikti(şiraz) ve 5_6 yıldır Kayra ürünü satın alıp şarap yapıyor.Yazarken verdiğin bilgilere dikkat et okuyanlar doğru diye kabul edebilir.


Ben okurken ODTÜ de atık sular kavak ağacı tarlarında arıtılırdı. Hala öyle mi bilmiyorum.

Ders çalışmaktan çevre ile yarım yamalak ilgilenmişsin izlenimi aldım.ODTÜ böyle bir uygulamanın kokusu o an çıkardı.Kurulduğundan beri okuyanı (Liberaller),okumayanı eleştire eleştire bir hal olmuştur


Gelelim son romantiklere.. İyi niyetliydiler, birşeylerin doğru gitmediğini biliyorlardı. Değiştirilmesi gerekenleri biliyorlardı da ne koyacakları konusunda rasyonel değillerdi. Kedilerini yenileyenediler.
Tek kesişme noktamız genç ve duygusallardı ,işçi sınıfının sorunlarını çözebileceklerini düşündüler,kendilerini yenileyemeden öldürüldüler.
Hepsi gururlu, özgürlüğe düşkün adamlardı. Kendilerinden önce yaşadıkları ülkeyi düşünen gerçek vatanseverler..
Bozuk saat bile günde 2 kez doğruyu gösterirmiş.Ya da arada doğru bir şeyler serpiştir ki inandırıcı olsun.

Çoğu dönüştüler, kimileri öldüler, kimileri kırgın ve küskünler. Artık istenmiyorlar da . aynı Roninler gibi huzursuzluk kaynağı oldular.
İşte burası bam teliminin koptuğu nokta.Tam bir liboş çamuru.

Onların devri bitti. Onlar daha hayat sahnesinden çekilmeden üstelik. Ne şanssızlar.
Yazanın kendince iyi temennisi herhalde.


Baktım ki her kes kafasına göre sallıyor ben de bir deneyeyim dedim.

Üyeler kişisel fikirlerini yazarken diğer üyelerin değerlerine saygı göstermeliler diye düşünüyorum.

Al eline kalemi yaz aklına geleni olmamalı.

Cevap hakkını kullanan olabilir ;)

  • IP logged
DeDe

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Son romantiklerin sonu..
#35: 19 Eylül 2017, 10:50:04
Reis dede , düşündüklerimi yazarken diğer reşslerin hangi değerlerine sayfısızlık etmişim..?

Samimi soruyorum. Gereğini yapayım.

Ancak , öncelikle beş yıllık bağdan çıkan üzümden şarap filan olmaz. Yapanlar olur elbet. Ama soylaşmış bir bağdan çıkan üzümden yapılan şarapla alakası olmaz. Ege bölgesinde yetişen üzümden de şarap olmaz. Yine yapılır elbet ama bir klasmanı olmaz. Bu yazdığım da doğru ve kesin bilgidir.

Ancak daha önemli bir konu var. Şimdi buraya kopyalamaya üşendim. bülentin yazdığı , meşhır yazımız var. Başta duruyor. Orada burada yazılanların doğru olmayabileceği özellikle belirtiliyor. Bilim degisine makale yazmıyoruz yani.

Tam tersine doğru olmasa bile düşünceleini yazmalarını istiyoruz insanların. Siz doğru bildiğiniz ancak yanlış olan bir bilgiyi paylaşırsınız, bir diğeri de çıkar neden yanlış olduğunu anlatır. Biter gider.

Ancak sizin özelinizde eleştirdiğim forumculuk mantığında insanlar yazmaktan çekiniyorlar.

Altını çizerek yazayım. Fikirlerimizi yazıyoruz. Yanlış ta olabilirler. Nitekim sizin yazdığınızın üzüm ile ilgili yanlış olduğu gibi.

Yeni bir forum geleneği oluşturmalıyız , korkmadan yazabilmeli insan. Dediğim gibi doğru olması gerekmez.

Ama saygısızlık boyutu önemli , yazdıklarımda saygısızlık varsa hemen gereğini yapabilirim. O bölümler de koca reisten rica ederiz kaldırılır.

Ama hem yazılanları kişilerin değerlerine saygısızlık olarak görüp, eleştiriken aynı hataya düşmemeli insan.

Benim yazdıklarımdan siz alınıyor iseniz ben de sizin liboş demenizden alınabilirim mesela.

Kendisi  için istediğinizi başkasına yapmamalı insan.

ODTÜ deki kavak  tarlası da gerçek. Bilesiniz.

Burada kafaya göre yazmak serbest yani.. Ama kırıp dökmeden..

Önemsediğim için tekrarlıyorum,

Yazarken incitme , incittiysen telafi et, edemiyorsan git..

Kural bu ve bu kadar basit..

O yüzden saygısızlık olan yerleri belirtiniz ve hatta koca reise şikayet ediniz ki ben de hemen ve acilen gereğini yapayım..



  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4253
Ynt: Son romantiklerin sonu..
#36: 19 Eylül 2017, 11:04:15
Dede'den ayrılıyorum, ben saygısızlık görmedim.

Ama şu oluyor Ersin, özellikle bizden yaşça büyüklerde; Senin büyük bir iyiniyetle yazdığın tümcelerde tanımladığın nitelikte kişilerden kimileri, senin de belirttiğin gibi, öldüler, öldürüldüler.  Ve bunların bir kısmı, bizden yaşça büyük bu ağabeylerin sınıf arkadaşları, yol arkadaşları, ahbapları. Bu nedenle hayli bir hassaslar. Senin yazdığında bana göre de en küçük  bir şey yok. Ama onların da hassasiyetlerini anlamak gerekiyor, kanısındayım.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

T
  • *
  • İleti: 2171
Ynt: Son romantiklerin sonu..
#37: 19 Eylül 2017, 11:27:00
Dede'cim.
Ersin'in değerlere saygısızlık edecek son adam olduğunu düşünüyorum.
Bir çok konuda, bir çok kişiye göre fikirlerini ortaya dökmekten çekinmeyen, bunları yaparken de son derece samimi olan birisidir. Bilinçli olarak kimseyi kırmaz, kıramaz.
Bakmayın öyle ben kibar değilim filan dediğine siz.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1541
  • Bilen bilir
Ynt: Son romantiklerin sonu..
#38: 19 Eylül 2017, 12:34:54
Böke kaptan,
Liberalim diye öğünen sensin.Ben sadece kısaltılmışını yazdım.
Kayranın Amerikalı danışmanı  senin kadar bilemez tabii ki.
Ben 5-6 yıldır Kayra alıyor diye yazdım.Bağ 5.5 yaşında değil.
10-15 yaşlarında olmalı.
Kavaklık olması içine atık boşaltıyor anlamına mı gelir?
Sen yazarken belki fazla dikkat etmiyorsun ama okuyan dikkat ediyor.
Benim için önemli olan,değerli olan senin için olmayabilir.
Ölenlerin ve hayatta olan ve bir döneme değer katmış insanların hakkındaki yorumların beni rahatsız etti.
Neler olduklarını yazdım,iyi oku.
Çok konuşurken lokum derken başka bir şey denebilir dikkat etmek lazım.
Çok yazarken  daha da dikkatli olmak lazım.
Forumu çok sahiplenmiş gördüm seni ;)
Sahibi isen attır gideyim.
Bir de ben burada Böke kaptana cevap yazdım sanıyordum :)
Reis sıfatını hiç ama hiç sevmiyorum.
Yazının başında, kendince çok yerinde kullanmışsın. :)xx
Tansiyon artınca reyting artar fena mı yani. ;D
  • IP logged
DeDe

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4253
Ynt: Son romantiklerin sonu..
#39: 19 Eylül 2017, 13:09:09
Aman Dedecim, bizim reytinge filan ihtiyacımız yok.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 1541
  • Bilen bilir
Ynt: Son romantiklerin sonu..
#40: 19 Eylül 2017, 13:15:01
Bülent kaptanım, :)

Sence yok bunu biliyorum da,bazıları biliyor mu şüpheliyim. ;D
  • IP logged
DeDe

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4253
Ynt: Son romantiklerin sonu..
#41: 19 Eylül 2017, 13:39:12
Hiç şüphe duymayın Dedecim. Burada yazı yazan , okuyan yorum yapan kimse reyting peşinde değil. Tam tersi 10 aydir hiç aşağı düşmeyen düzeyi koruma derdinde.
Hassasiyetinizi anlıyorum ama sahiden de Kaan'in dediği gibi alt anlam aramayalım yazilanlarda.
Sevgi saygı ve muhabbetle
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Son romantiklerin sonu..
#42: 19 Eylül 2017, 14:30:04
sıradan gidelim. 1983 1989 yılları arasında , ODTÜ de doğu kapısının orada bir kavak ağacı alanı vardı. Bu alan, ODTÜ evsel atık sularını arıtmak kullanılırdı. Kavak malumunuz çok su çeken bir ağaç olduğundan sanırım özellikle bu ağaç seçilmişti. Atık su , bu bölgeye , Mayıs ayı itibarı ile verilirdi , yaz boyu devam ederdi. meşhur mavi Mersedes servisler oradan geçerken sıcak havada pencereleri kapatırdık.

Şaraplık üzüm, mümkün olduğunca denizden uzak , özellikle tepe ve yamaçların güneye bakan cephelerinde yetiştirilen asmalardan elde edilir. Kayalık, taşlık, alanlarda yetişen asmaların verdiği üzüm , şarap yapımında tercih edilir.

Şaraplık üzüm alınacak yetişkin asmaya su verilmez. Böylece suyu mümkün olduğunca dipten bulması beklenir. Böyle yerlerde yetiştirilen asmaların kökleri aşağı doğru , diplere doğru iner. Derin su, toprağın tüm minerallerini içere içere oralara indiğinden , üzüme bambaşka bir lezzet verir. Şarap imalatçıları bu yüzden kışın yağan karı çok önemserler. Kar ,yağmur gibi akıp gitmediğinden ve yavaş yavaş eridiğinden toprağın diplerine kadar işler.

Elazığ bölgesindeki öküzgözü, ve Diyarbakır bölgesindeki Boğazkere üzümleri bu nedenle bilinen en iyi şaraplık üzümlerdendir. Keza Siraz, Kapadokya bölgesinde Emir, Tokat ta Narince , Anadolu da artık soylaşmış şaraplık üzt düzey asmalardır.

Ege bölgesi gibi yağışı daha çok yamur olarak alan, ovalık ve kumluk arazilerde , asma bitkisi daha çok su alabilmek için , köklerini yüzeye salar. Kökler diplere gitmez. O yüzden , su ,içerdiği mineraller açısından  dağlık bir alanda , yavaşça eriyen ve toprağa nüfus eden suya göre daha az mineral içerir.

Denize yakın bağlarda ise , tuz , ne yazık ki asmanın aromasını ciddi şekilde bozar.

Bir diğer önemli konuda yıl içerisindeki güneşli gün sayısıdır. Örneğin , doğu ve güneydoğu bölgesinde en az sayıdaki güneşli gün sayısı, Fransa daki en iyi üzüm rekoltesinin alındığı maksimum güneşli gün sayısından çok daha fazla olur.

O yüzden, Yukarıda saydığım cins üzümler , tüm dünyaca bilinen üzümlerdir.

Üzüm homojen bir meyva değildir. Dış taneleri daha güneş gördüğünden daha olmuş, içeride ve güneşi az gören alt taneler daha az olgun olurlar. Bağ bozumu sırasında , toplanan salkımlardan şaraplık olarak istenen şeker oranına sahip, tane miktarı , toplam mahsülün % 10 ila % 15 i kadardır.

Yani şaraplık üzüm nakliyeye gelmez. Bu en olmuş tanelerin kabukları çabucak yırtılır ve esas şarap yapılacak üzüm suyu heba olur eğer nakliye yapılacak ise.

O yüzden , şato şarapçılığı tabir edilen şarapçılık , en çok değer verilen şarapçılık şeklidir. Bağda toplanan üzümler, hemen bağın kenarında ya da çok yakınında bulunan imalathanelerde işlenir. Böylece birinci şıra denilen üzüm suyu heba olmaz.

Birincı şıranın önemi sadece lezzet olarak değil, içindeki şeker oranı ile de ilgilidir. Şeker , alkole dönüşüp, %12 oranında alkole dönüşmesi gerekeceğinden üzüm suyunun şeker oranı da çok kritiktir.

Yüz yıllık tabir edilen bağlar ise bu işte ayrıca önem taşır. O bağda yetişen asmalardan soylaştırılan ve sadece yetiştiği tepede çok güzel aroma veren bir bağdan alınan asma, hemen yan tepede bile istenen verimi vermez bazen.

Şarap imalatı ise çok daha meşakkatli başkaca detaylara sahip. Balon tipi presler. İkinci şıra ve üçüncü şıra üzümler, sofra şarapçılığı apayrı konular..

Özellikle kapadokya bölgesi ise kaya kavları ile dünyanın belkide en doğal dinlendirme tanklarına sahiptir.

Tabi biz bilmeyiz bu işleri, Amerikalı uzmanlar daha iyi bilir.





  • IP logged

T
  • *
  • İleti: 2171
Ynt: Son romantiklerin sonu..
#43: 19 Eylül 2017, 15:48:52
Ersin'in açtığı başlıkta ki 1909 yılı istiridye teknelerinin videolarını görünce bu konuyla bağlantılı geldi bana. Sanki anlatmak istediği, Yitmeye yüz tutan değerlerin, teknoloji karşısında ki kaybetmeye mahkum ama insanların gönüllü olarak kabul ettiği yok oluşun son yardım çığlıkları.
Şöyle ki ;

Aradan 100 yıl geçtikten sonra, her şey değişmiş. Tam da teknoloji almış başını gitmiş.

Şu an dünyada ki herşeye en doğru yaklaşım olarak görülen ve mantıken doğru ama duyguları hiçe sayan o 4 harf her şeyi belirlerken + ile istediğiniz her şeyi "modern" hale getiriyor, günümüze uyarlıyor, projeler üretiyor, kayıpları kurtarırken, uzay çağının nimetlerini üretiyorsunuz.

Örneğin ;
S.T.E.M.+O = Science, Technology, Engineering, Math and Oysters ( Bu, New York Billion Oyster Project sloganı olmuş.)
S.T.E.M.+SB = Science, Technology, Engineering, Math and Sailboat
S.T.E.M.+H = Science, Technology, Engineering, Math and House

Bu durumda esas soru S.T.E.M. en doğru olan mıdır? Sınırları nedir? Bizler o geçilmemesi gereken çizgiyi nereye koymalıyız ?
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 830
Ynt: Son romantiklerin sonu..
#44: 19 Eylül 2017, 16:01:44

Tabi biz bilmeyiz bu işleri, Amerikalı uzmanlar daha iyi bilir.


Tüm yazıyı ilgiyle okudum, bu son cümle ise beni çok gülümsetti..

Ersin' in bu yönünü hiç görmemiştim.. Bir incinme bu kadar naif ifade edilebilir.. :)
  • IP logged

 
Yukarı git