Nasıl bir şey ?
Genel olarak eski/yeni kullanılan sözlükler gibi mi ?
Abaşo: [Abaşo Gabya yelkeni]
Aborda: Bir teknenin diğerine veya bir iskeleye yanaşması
Abosa: Bosayı tut veya geçici olarak durdur, bosaya vurmak
Abramak: Kontrol altına almak, komutası altında tutmak, üstünden gelmek
Açıkta eylenmek: Bir teknenin sahilden veya iskeleden ya da limandan açıkta beklemesi
Admiralti demiri: Çiposu kollarına dik ve hareketli eski sistem bir demir cinsi
Aganta: Zincir veya halatı kısa bir zaman süresi için elde tutulup bırakılmaması [Aganta iskota, aganta borina borinata]
Ağız kuşağı: Armuz kaplamanın en üst sırası [bindirme kaplamanın da]
Alabanda: Bordanın iç kısmı veya dümenin 35° ye kadar basılması
Alabora: Altüst olma, teknenin ters çevrilmesi
Alama kürek: Hep birlikte kürek çekerken çekmeyi durdurmak için verilen komut
Alamatra: Karadeniz'de imal edilen balıkçı teknesi
Alarga: Açıkta demektir. [Alargada bekle, alarga dur.] [İtalyanca: largo] Alargaya çıkmak, açığa çıkmak.
Alaya sancağı: İşaret sancakları ile donatılmaya, alay sancaklarının çekilmesi denir
Alberaber: Hep birlikte kürek çekmek için verilen komuta
Alesta: Hazır olmak, hazır olarak apikoda beklemek Alesta tramola [Tramola etmeye hazır ol]
Altabaşo: Bir yelkenin alt yakası, alt ve aşağı anlamında da kullanılır
Amora yakası: Dört köşe bir yelkenin alt ve ön tarafındaki yaka[Karula yakası]
Ana güverte: Geminin veya teknenin üzerinde yürünen en üstteki güvertesi
Ana omurga: Postaların bağlandığı, baştan kıça kadar uzanan ağaç / demir kısım
Anele: Hareketli demir halka
Anele bağı: Aneleye yapılan bir çeşit bağ
Apazlama: Kemere istikametinden gelen rüzgar [Yelken seyri]
Apiko: Demirin vira edilişinde deniz dibinden kurtulup dimdik durduğu vaziyet, veya dikkatli olarak beklemek
Ariya: Yelkenin, sancağın veya çubukların aşağıya indirilmesi[Ariya sancak, ariya kürek]
Arma: Sabit donanım [Direk çarmıhları, istralyalar]
Armuz: Güverte ve borda kaplama tahtalarının arasındaki çizgi[Armuz tutmak, armuz kaplama]
Askı mapası: Bir demir kaldırmak için bedenine konmuş olan mapa
Aşırtma praçera yelken: Kavançalı seren yelkeni
Aşoz: Kaplama tahtaları için omurga ve bodoslamalar açılan oyuklar
Avara: Gemi, bot veya teknenin yanaşık olduğu yerden ayrılması[Avara etmek]
Aybocu: Zincirin ırgat çalıştırılarak aşağı alınması, indirilmesi
Ayı bacağı: Yelkenlerin farklı kontralarda açılması [Pupa seyir]
Aynalık: Kıç bodoslama üzerine konan ve dümen iğneciğinin üzerine konduğu tahta levha [Ayna kıçlı tekneler]
Aynalık tahtası: Bir teknede kıç taraftaki havuzda otururken arkaya dayanmak için konulmuş olan tahta levha
Baba: Halat volta etmek için ağaç veya metalden yapılmış silindirik biçimde güverte veya rıhtıma bağlanmış bir eleman
Babafingo: Yelkenli bir teknede eğer direk üç kısımdan ibaret ise; en üstteki parça. [İtalyanca: pappafico][Örnek: okul gemileri]
Badarna etmek: Bir halatın aşınmaması için üstünün halat veya koruyucu bir malzeme ile sarılması
Bakla: Zincirin bir halkası
Balon-usturmaça: Halattan, hasırdan veya sentetik malzemeden yapılmış, içi doldurulmuş veya şişirilmiş bir usturmaça çeşidi
Bandolet, bandra: Milliyeti gösteren sancak
Barbarişka: Tutulmakta olan bir halatın kaymaması için yapılan bir bağ çeşidi
Bastina: Palangalarda kullanılan bir nevi dilli makara[Karnıyarık bastika]
Baston: Ana cıvadranın üzerinde ileriye doğru uzatılmış çubuk
Baş: Bir teknenin ön ve ileri kısmı
Baş bodoslama: Omurganın baş tarafından teknenin başını meydana getirmek için yukarı istikamete doğru konulan ağaç parçası
Baş kasara: Genellikle gemilerdeki baş taraftaki yüksek kısım
Baş omuzluk: Kemere ile baş bodoslama arasındaki yuvarlak kısım
Baş parima: Bir botun baş üzerindeki analeye bağlanmış kısa halatı
Başlı: Baş tarafın kıça nazaran daha batık olması
Baştankara etmek: Tekneyi bir sahile beya kumsala baş taraftan oturtmak veya yanaştırmak
Başüstü: Bir botun baş tarafında oturabilecek ve ayakta durulabilecek platform
Bermuda arma: Uzun bir direk üzerine yelken açmak için düşünülmüş arma tipi[Marconi arma] Bu tip armada yelken sereni yok ancak bumbası vardır.
Bindirme kaplama: Armuz kaplamanın birbiri üzerine konularak yapılma şekli [Bama tiriz]
Bita: Madeni babaların bir tanesine, halat ve zincirlerin volta edilmesi için kullanılan silindirik madeni eleman
Bocurum: Yelkenli teknelerde kıç bodoslama / kıç aynalık üzerinde bulunan direğe çekilen yelken
Borda: Su kesiminden yukarıda kalan kısım
Borda feneri: Sancakta yeşil, iskelede kırmızı olarak yakılan 112,5 açılı fener
Borda iskelesi: Bir tekneye girip çıkmak için inip kalkabilen ve içeriye alabura olabilen bir merdiven tipi [Pasarella]
Boşa/boşa tutmak: Bir halat veya zincirin bedeni üzerine bosa tutarak abramak
Boş almak: Gevşek bir halatı germek için fazlasını çekmek
Boş vermek: Halatı kaçırmak
Branda: Eskiden yelken yapılan bir cins kumaş ya da kumaştan yapılan ve gemicilerin hamak olarak kullandıkları yatak.
Bumba: Yan yelkenlerin alt yakalarını germek için kullanılan bir cins seren.Yük gemilerinde yük aktarmak için ucuna palanga takılan seren
Burgata: Halat ve zincir ebadını ölçmek için kullanılan bir ölçü
Bükün: Halatın veya bir yomanın sağa veya sola doğru kollarının bükülmesi
Camadan: Camadan vurmak. Yelken alanının küçültülmesi
Camadan bağı: Bu küçültmeyi yapmada kullanılan bir bağ çeşidi
Camadan kalçeaları: Bu bağı yapmak için yelken üzerinde sıralanmış ve yelkenin her iki yüzünde bulunan bağcıklar.
Cankurtaran simidi: Denize düşenleri kurtarmak için çok hafif ve yüzer maddeden yapılmış, yuvarlak simit biçiminde ve bir salvoya bağlı aygıt.
Ceviz: Halatların ucuna tutabilmek için veya süs olarak yapılan bir cins düğüm şeklindeki işleme
Cıvadra: Teknenin baş tarafında dışarıya doğru eğik olarak uzanan sabit seren, genellikle yelkenli teknelerde flokları açmak için kullanılır.
Cunda: Uç demektir. Direk cundası, seren cundası, bumba cundası. Cunda yakası: yelkenin seren yakalarına gelen uçlarına denir.
Çalım: Geminin baş ile kıçı arasında inik meyil veya kıç tarafta su kesiminin altındaki dar kesim.
Çamçak: Teknede biriken suyu toplamak için tahtadan yapılmış bir cins kepçe
Çarmık: Direklerin her iki bordasına bağlanabilmesi için gerilmiş tel halatlar.
Çene: Omurga ile bodoslamamın birleştiği köşe
Çıma: Halat, elincesi veya yomaların uç kısmı
Çımariva: Personelin tekne boyunca yan yana selamlama için dizilmesi
Çıpo: Özellikle admiralti demirinde bedenin üst kısmından anelesinin altında geçen kollara dik olarak bağlanmış hareketli veya sabit ağaç veya metal kollar.
Çördek yakası: Seren yakalarının geriye bakan kısımları, üç köşe yelkenlerdeki en üstteki pik yakası
Çubuk: Ana direklerin üzerine konulan ekleme direkler
Dabılbatım: Gemilerin karinası yırtıldığında teknenin su almaması için postaların iç tarafına ikinci bir kaplama konur ki, bu iki kaplama arasındaki double-bottom denir. Bu bölüm safra ve yakıt deposu olarak da kullanılır.
Deniz Demiri: denizde ve rüzgarda hareketsiz kalan teknenin dalgalar borda vermemesi için baştan veya kıçtan denize attıkları koni şeklindeki branda torba.
Dakron: Yelken yapımında kullanılan kumaş.
Dese etmek: Halatın veya zincirin iyice gerilmesi
Dingi: Bir çifte kürekle kullanılan patalya
Direk fistanı: Direğin güverteye girdiği veya etrafına çevrilen kuşak
Doblin: Bir halatın iki çıması arasındaki sarkık kısım
Doblin almak: [Vermek, Tutmak] Bir halatın iki çımasının gemide kalmak üzere bordadaki veya sahildeki bir babaya iki, üç kez sarılması
Döküntü: Deniz yüzeyine yakın kayalık kümeler
Döşekli: Altı düz olan tekne
Dirisa etmek: Yön değiştirmek, rüzgarın dirisa etmesi, bumbayı dirisa etmek
Dümen: Gemiyi istenilen yöne çevirmek için saç veya tahtadan yapılmış olup kıç tarafa monte edilen yelpaze şeklindeki bir parça
Dümen başlığı: Yeke evini kuşatmak - kuvvetlendirmek için dümen şaftının etrafına geçirilen maden başlık
Dümen bodoslaması: Kıç bodoslama
Dümen boğazı: Dümen yelpazesinden yukarıda kalan kısım
Dümen dolabı: Dümen yekesine bağlı mekanizmasını çevirebilmek için yapılmış olan aygıt.
Dümen donanımı: Dümen yekesi ile dümen dolabı arasında kalan tel halat mekanizma, uskurlu şaft ve kolar ile bunların geçtikleri makaralı sistemin tümüne verilen isim
Dümen yelpazesi: Dümenin esas ana parçası
Dümen zaviyesi: Dümen yelpaze sathının omurga ile yapmış olduğu açı
Dümenci pusulası: Dümen dolabının hemen önüne konulmuş olan mıknatıslı pusula
Dümentası: Yekenin dümene bağlandığı en üst kısım
Edonanımı: Mekanik olan ırgat gibi aygıtların el ile çalışabilmesi için yapılmış olan donanım
Eğlenmek: Bir teknenin stop ederek veya çok ağır yol ile gideceği yere varması
El dümeni: Kol gücü ile bir taraftan diğer tarafa basılan dümen
El incesi: Bir tekneden diğerine veya sahile atılan ucunda kurşun bir ağırlığın ceviz ile kaplı olduğu ve sonuçta bir halatın bağlanarak gönderildiği, parekete savlosu gibi incecik bir halat
El iskandili: Elektrikli iskandil olmayan teknelerde,derinlik ölçmek için çımasına 5 kg lık bir kurşun asılmış ve üzerine kulaç taksimatı yapılmış olan savlo
Faça etmek: Seren yelkenlerin bir taraftan prasya olduğu halde kapatılması
Façuna etmek: Badarnanın tel veya mürnel ile sıkı sıkıya bağlanmasıdır.
Falaka: İki matafora cundaları arasında bulunup can halatlarının bağlandığı tel halat.
Farş tahtaları: Ağaç bir teknenin sintine üzerindeki aralıklı tahtaları
Filika: Savaş gemilerindeki kürekli veya yelkenli tekneler
Fırdöndü: Zincirin gamba almaması için aralara konan bir eksene bağlı olarak dönen iki yarım bakladan oluşan kilit
Firengi: Güvertedeki suyun denize akıtılabilmesi için yalı kütükleri üzerinden bordaya açılan oluklu delikler
Flador: Çarmıhların gerilmesi için kullanılan sistem
Flama: Üç köşeli sancak
Flasa: Halatı meydana getiren incecik ipler
Flok: Baş taraf çekilen üç köşe yelken
Fora etmek: Bir yere bağlanmış olan halatın oradan çıkartılması [Sivil denizcilikte: MOLA]
Frişka: Bütün yelkenleri camadan vurmaksızın kullanılabilecek derecedeki sert rüzgar
Fundo (funda): Demirlemek için verilen komut
Gabya: Ana direk ile babafingo çubuğu arasındaki çubuk veya yelken
Gaga: Demirin iki ucundaki tırnakların en uç kısmı
Gamba alamak: Halatın veya zincirin kendi etrafında dönmesi veya burulması
Genova: Flok yerine çekilen çok daha büyük flok
Gerdel: Gemi ve teknelerde kullanılan tahta kova
Giz: Kıç direkteki kısa seren
Gomina mil: uzunluğun 1/10 = 185 metre
Gönder: İnce düz ve uzunca olarak çekilmiş çubuklar. [Sancak gönderi, filika kanca gönderi, cıvadra gönderi]
Göz demiri: Bir gemide kullanılan ana demirler
Gradin yakası: Bir yelkenin yan kenarları
Grandi direği: Birden fazla direkli gemilerdeki en yüksek direk
Gulet: Brig'ten küçük iki direkli hafif armalı pruvası kabasorta armalı, praçılaya benzer uskuna
Gurcata: Bir direk üzerinde çanaklık kurmak için mauna kolları üzerine omurgaya aykırı olarak yerleştirilen kollar. Yelken teknelerinde direkten inen istrelyaları açmak için kullanılan kollar.
Güverte: Gemilerde ve teknelerde baştan kıça kadar döşenmiş tahta veya madeni platform döşeme
Güverte kaplaması: Güvertenin kaplanması için kullanılan malzeme
Güverte hattı: Güvertenin bordadaki izdüşümü
Halat: Bitkisel sentetik veya çelikten yapılmış ve bükümlenerek çeşitli kollarda birbirlerine sarılmış, bükülmeye ve çekmeye uygun urgan
Halat bosa: Demir atıldıktan sonra demirin ağırlığını ırgat üzerinden almak için çımaları güvertedeki mapalar bağlı diğer uçlarında ceviz bulunan kısa halatlar.
Hamla: Kürek çekilirken küreğin bir periyot içindeki mesafesi [Hamle]
Hamlacı: Kürekli teknelerde serdümene en yakın kürekçi
Havuzluk: Yelkenli veya kürekli bir teknede kıç tarafta topluca oturulacak yer.
Hırça mapası: Zincirin zincirlikteki çımasının omurgaya bağlandığı kilit
Hisa etmek: Bir şeyi yukarı kaldırmak. [Hisa sancak, hisa kürek]
Irgat: Demir almada, halatları dolayıp gemiyi yanaştırmada veya karaya çekmede kullanılan, hidrolik, elektrikli, istimli veya insan kuvvetiyle çalıştırılan yatay veya dikey mekanizma [Yatay ve manivela kuvvetiyle çalıştırılanlar = bocurgat]
Iskaça: Direk ve cıvadraların alt başların alt başlarındaki topukların yerine oturması için açılmış olan yuva
Iskanca: Değiştirmek [nöbet, vardiya, kürek]
Iskarmoz: Kürekli teknelerde küreğin bağlanması veya oturması için ay veya çelik şeklindeki lumbar ıskarmoz denilen aygıtlar
Iskota: Yelkenlerin iskota yakalarını kullanmak, yelkeni rüzgar ile doldurmak için halat - palanga donanımı
Iskota yakası: Kabasorta yelkenlerde alt yakalar; randa, pik veya floklarda alt geri köşe
İç omurga: Postaları [bir ahşap teknede] omurgaya daha sıkı bağlamak için baştan kıça kadar uzanan ikinci bir omurga
İğnecik: Dümenin kıç bodoslamaya bağlanabilmesi için, erkek ve dişi olarak konmuş olan menteşe
İskandil: Denizin derinliğini ölçmek
İskandil: Kurşunu İskandil salvolarının bağlandığı ağır kurşun - ağırlık
İskandil salvosu: İskandil kurşunlarının bağlandığı işaretli salvo
İskarça: Bir liman veya koy içindeki kalabalık tekne gurubu, karışık olarak demirlemiş olan tekneler topluluğu
İskele: Teknenin sol yarısı veya gemiye girip çıkmak için kullanılan sürme veya inip kalkan merdiven
İskele tavası: İskelelerin alt ve üstünde girip çıkmada ilk basılan platform
İspavlo: Katrasız kendirden yapılmış iki kollu sicim [kırnap]
İstinga: Yelkenleri toplamak için kullanılan selviçe [Hareketli donanım]
İstinga etmek: Yelkenleri toplamak
İstralya: Direk ve çubukların cundalarında baş ve kıça doğru inen sabit arma, veya teknelerin postalarını baştan kıça kadar birbirlerine bağlayan kuşak
İşkampavya: Harp gemilerinde personel taşımakta kullanılan motorlu büyük filika
Kabasorta arma: Serenleri direklere dik ve kemere istikametinde olan dört köşe yelkenli arma
Kalastra: Kuntra güvertelerin üzerine alınan filikaların oturtuldukları ağaç veya metal kürsü
Kaloma: Demir üzerinde bulunan teknelerin denizde bulunan zincir mesafesi. Boşluk ve rahatlık, tolerans, ölçülü
Kaloma etmek: Zincir gerektiğinde daha fazla salmak, [Kaloma vermek]
Kana rakamları: Gemilerin çektikleri su derinliğini göstermek için baş ve kıç dikmeler hizasına sancak ve iskele taraflara desimetre veya feet cinsinden çizilmiş rakamlar. [Romen ve italik]
Kandilisa: Yelkenleri yukarı kaldırmak için kullanılan halat.Trinket ve maestra serenlerinin kandilisası : ıstriseGabya serenlerin kandilisasına : MantiFlok ve randa yan yelkenlerin kandilisasına: Çördek /Mandar denir.
Kapele muşamba: Pusla, dümen dolabı, kaporta, vinç gibi kısımların yağmur ve güneşten korunması için yelken brandasından yapılmış kılıfların geçirilmesi için verilen emir.
Kaplama: Postaların üzerine boyuna kaplanan saç veya tahtalar.
Kaporta: Gemi veya tekne içindeki kapılara ve güverteden aşağı iniş ve çıkış merdivenlerinin üzerindeki kapalı yerlere denir.
Karanfil: Pruva ve grandi direği cundaları arasındaki tel halat
Karavele kaplama: İçi kutrani dışı armuz kaplama olan bir kaplama şekli.
Karina: Bir teknenin su altında kalan ıslak kısmı (dış kısmı).
Karula yakası: Bir yan yelkenin direğe yakın alt yakası (köşesi).
Kasa: Halatların çımalarına açılmayacak şekilde yuvarlak şekilde yapılan ve dikişle emniyete alınan yuvarlak büyük halkalar.
Kasara: Teknelerin baş orta ve kıç kısımlarında güverteden daha yüksek olan güvertelere veya kısımlara denir.
Kastanyola: Demir zinciri akarken durdurabilmek için ırgat etrafına konan demir veya çelik şerit çember (bir çeşit fren balatası).
Kavanca: Herhangi bir şeyi bir taraftan diğer tarafa geçirmek veya aşırmak ya da bir yerden diğer bir yere aktarmak.
Kemere: Güvertenin döşenebilmesi için posta uçlarını birleştiren enine (omurgaya dik) konan kısımlardır. (yarım olanına ÖKSÜZ KEMERE denir).
Kerte: Bir dairenin 32'de biridir. (11 derece 15 dakika).
Kerteriz: Herhangi bir maddenin bir tekneden olan yönünü mıknatıslı veya cayro pusla ile tayin etmek veya ölçmek.
Kerye: ıki haltı birleştirmek için veya halatın çımasına geçici kasa yapmak için [sadece madeni halatta] kullanılan cıvatalı mengene
Kıble: Güney
Kıç: Teknenin geri tarafı
Kıç bodoslama: Omurgadan kıç taraf kaldırılan dik kısım [Ağaç veya maden]
Kıç gönderi: Kıç tarafta sancak çekilmesi için dikilmiş olan gönder.
Kilit: 12,5/15 kulaç zincir uzunluğu veya iki kilit zinciri birbirine bağlayan bir tarafı değirmi diğer tarafı harbili bir cins zincir baklası.
Kinistin valfı: Gerektiğinde bir tekneye denizden su almak için su kesiminden aşağıya konmuş ve gerektiğinde uzaktan açılıp kapatılabilecek valf.
Koç boynuzu: Baş ve kıç omuzluklar ile mataforaların üzerinde bulunan ve halat volta etmek için kullanılan boynuz şeklinde iki kulaklı madenler.
Kol: Flasaların bir tarafa bükülmesi sonucu halatta elde edilen elemanlar. Flasa gibi bütün halat boyundadırlar.
Koltuk: Bir teknenin aborda olduğu yere sıkılması için baş ve kıç omuzluklardan verdiği halat.
Kontra mizana direği: Mizana direğinin gerisindeki direk
Kontra omurga: Ana omurganın aşınmaması için altına konan şerit halindeki parça.
Kontra tavlon güverte: Eski harp gemilerine ait bir güverte katı
Kontrata mizana direği: Kontra mizanadan sonraki kıç direk
Körkapak: Lumbuzları içerden kapayan demir kapak
Kuntra: ıskota yakasına bağlanan iki inceden birisi iskota olarak kullanıldığında diğeri kuntra olur. Kontra kontr kelimesinden gelme olup, karşı-zıt-yedek anlamında kullanılır.Kuntra omurga, bodoslama-grandi-güverte gibi Kuntra flok-kuntra mizana ve benzeri.
Kurt ağazı: ıçinde halat geçmesi için güverte üzerinde baş ve kıç omuzluklarına monte edilen demir yastıklar.
Kutrani kaplama: Ahşap diagonal (çapraz) kaplama
Küpeşte: Güverte üstündeki borda kaplaması.
Kürek lumbarı: Askeri filikalarda iskarmoz yerine küreklerin oturtuldukları oyuk yerler (küpeştede takazlık tahtasında)