Nero koyunda 3 saat kadar uyudum , sonrasında köpek kıyıdaki ufak bir açıklığa çıkarılıp ihtiyacını giderdi o arada ben sallanmayan teknede güzel bir menemen yapıp çayımızı demledim , yeme içme faslından sonra kendimize geldik .
Ben teknemi tanıdığım ,salma yapısını bildiğim için bilinçli kuma oturtmuş , bu işi yaparken de sonrasını düşünerek tedbirlerimi alıp yapmıştım.
Serenity yerine göre salmasının üzerine oturup dik durabilecek karakterde bir tekne .
Filika ile sancağımızdaki demiri tekneye aldık , motoru çalıştırdım ve tornistan verdim tabiiki tekne oynamadı yerinden , gaz kolunu tornistanda bırakıp rüzgarı karşılayacak açıda bumbayı ayarlayıp anayelkeni açınca sert rüzgarla tekne olduğu yerde yattı ve oynadı, ben ırgattan zinciri toplarken de zincirin üzerine yürüyüp kolayca kurtuldu yerinden ve derin suya geri geldi , motoru hemen ileri tam yol verip dümeni iskele alabanda basarak ana yelkenin de çevirmesi ile girişin ağzında geniş yere geldim , bu arada anayelken mandarını boşlayıp indirmeyi unutmadik tekne rahatlar rahatlamaz tabii..
Motorla Nero Koyundan çıktım , hava kuzeybatıdan Samos adasının üzerinden ve boğazın içinden doğru daha bir şiddette esiyor , normal de de esen buboğaz boru gibi çıkarıyor giren rüzgarı .
Samos boğazının ağzında olduğumuzdan çok dalga yok ,kıyılar engelliyor dalgayı , tavşan adasını dolaşınca motorla boğaza doğru yol verdim fakat kafadan gelen rüzgar ı yenerek yeterince süratlenemiyorum motorla , daha doğrusu pervane patinaj yapıyor , üzerinde yol olmayınca da tekne bu havayı yenecek dümen dinleme süratine ulaşamıyor ,teknenin başını iskele tarafa, rüzgar altına geldiğim yere çeviriyor rüzgar.
Gerisin geri kös kös tavşan adasının kuytusuna döndüm , orada ana yelkeni tam açtım ,tekrar boğaza yol verdim Samos Boğazında tramola başlamıştı bu sefer. Çılgın gibi esen rüzgarda Samos adasına kadar yaklaştım sonra Türk kıyılarına döndüm ,ikinci kere Samos içlerine doğru yaklaştığımda Bayrak adasını pruvama alacak açıyı , yani kuzeybatı esen rüzgarda güneydoğu gidecek yönü yakalamıştım.
Bıkmış usanmıştım bu orsa seyirden günlerdir , sadece anayelken gitmem gereken teknede trinketi de çektim ve tekneyi Bayrak Adasına döndürdüğümde rüzgarı tam apazdan alan tekne 40 derece yattı ve uçar gibi gitmeye başladı.
Orada o şekilde giderken , Yunanlılar ve Bayrak Adasındaki nöbetçiler bizi görmüşse eğer ,adama bak ne cesur yelken yapıyor demişlerdir , bilmiyorlar ki hırsımı alıyorum, kendimi deşarj ediyorum.
Bayrak adasını , Dilek geçidini çok kısa sürede Türk tarafından geçtim ve boğazı çıkınca rotamı kuzey doğuya alarak yine dar apazdan çok hızlıca ,kısa sürede Kuşadası önlerine geldim.
Meğerse havayı bulunca epey hızlı gidiyormuş bu tekne.
Boğaz çıkışında ana yelken laçka , mendil kadar trinketle gidişimiz kısmen bir fikir verir , oralara kadar tam kafadan gelen havalara herhalde.
Özdere Gümüldür hattının iyice kuytusuna girdiğimizden , tam Güvercin adası açıklarında rüzgar iyice düştü , yelkenleri indirdik , motorla liman tarafına giriyoruz pupadan iri soluganlar geliyor ama rüzgar sıfır.
Problem değil teknem uzun salma ve pupa denizlerini iyi alır.
Marinaya 500 m. var artık , Boğaçhan ''Baba arkana dikkat! '' diye bağırdı , kafamı yan çevirebildim anca , haşır haşır diye bir sesle üzerimizde kırılan çok iri bir dalga gördüm.
Nerden nasıl geldi bilmiyorum tek bir devasa dalga geldi (o aralar Bodrum da deprem olmuştu , Ersin mi gönderdi acaba ?
) biz köpek dahil sırıksıklam , harita telefon vs. Yüzüyor yarısına kadar su dolmuş havuzlukta .!
Havuzluk o kadar kısa sürede tahliye ettiki kendini , bu da test oldu diye sevindim .
Bir yandanda düşünüyordum deniz ona kafa tuttuğumu sandı ve kızdı , elinden kaçırdığı için bana son bir ceza mı kesti diye.
Kuşadası Marinaya anons etmeden girdim , planım gereği hemen atelye tarafına bir yere yanaştım. Bu arada palamarlarda geldi ,uygunmuş yanaştığım yer.
Bu marinada hemen herkesi tanıyorum ve arkadaşlarım var.
Hoş beşten sonra ön büroya gittim , % 30 indirimli karaya alma kampanyası varmış , alalım dedim ve o gün çıktım karaya.
Zehirli boya yı güzel atmışım , Finike de sekiz ay oynamadan bağlı duran teknenin altı tertemiz çıktı. Sadece koyduğum bakır tozundan dolayı biraz yeşil renge dönmüştü boya.
Pahalı marka kullandığım pervane zehirlisi ise hiç çalışmamıştı (Yolda da zaten bir iki kere dalıp temizlemiştim..)
Atelye ekibine ben yokken onların yapacağı işlerin talimatını verip aynı gün marinadan ayrılarak Boğaçhan ı İzmir e arkadaşlarına bırakıp, apar topar oturumu yenilemek için Bulgaristan a döndüm.
Tabii nizami müracaat süremi kaçırdığım için bana ceza olarak oldukça uzun bir yenileme müddeti verdiler , o gün bugündür Bulgaristan dayım , marina ile telefonla konuşuyorum , bu pazartesi eylül 18 inde alacağım oturum kartını ve döneceğim inşallah memleketime ve hem de teknemin yanına.
Yaptığım işleri mevcut '' Serenity Notları'' başlığımda paylaşacağım.
Umarım ben Finike den yola çıkarken ''resim isteriz, seyir anılarını yaz '' diye beni tembihleyen siz reisleri tatmin edebilmişimdir.
Diğer seyir anılarında buluşmak üzere şimdilik hoşça kalın arkadaşlar.