Hikayeye devam..
Hüseyin o gece ölmedi. Basit yarabereler ile atlattı geceyi. Kervan da da öyle büyük bir zarar yoktu. El bain .. Dedesinin bir gözünü kaybettiği halde neden şükrettiğini daha iyi anlamıştı. Bir gün oldukları yerde kaldılar, yaralar sarıldı, kırlıan dökülenler tamir edildi
Bir gün sonra kervan tekrar yola çıktığında, sanki iki gün önce hiç böyle şeyler yaşanmamış gibiydi. Ancak Hüseyin de dahil olmak üzere, tüm kervancılar yaşadıklarınna ve nasıl olup , hayatta kaldıklarına inanamıyorlardı.
İşte bu dalgınlık, her zaman tetikte olmaları gereken Zahma geçidine geldiklerinde de devam etti.
El Bain in geldiğini erken anlayıp, hayatlarını kurtarmışlardı ama, Zahma geçidinde yaşanacaklar tam bir felaket olacaktı.
Zahma geçidi , kervanlara saldırıların en çok olduğu bölgeydi. Genelde burayı geçerken , herkes tetikte olur, elde ne silah var ise hazır edilirdi.
Haramiler hep oradaydılar. Zayıf gördükleri kervana saldırırlardı daima. Bu haramiler için kervan çok değerli idi.
Yılda en fazla bir kervana saldırırlardı. Çok saldırı kervancıların yolunu değiştirmesine neden olurdu. Yılda bir kervan , kimsenin gözüne batmıyor, zaten haberi gidene kadar birçok kervan da geçmiş oluyordu.
İşim sırrı kervandan geriye hiçbirşey kalmaması idi. Böylece kervanın saldırıya uğradığı değil , yolunu kaybettiği düşünülüyordu. Yolunu kaybedip , telef olan karvan sayısı, saldırılandan fazlaydı o dönemlerde.
Zaten çok da bir şey yapmaları gerekmiyordu aslında haramilerin. Kervanın her şeyi para ediyordu. Genelde gece baskını yapar, herkesi kıskıvrak yakalarlardı. Haramiler hiç kimseyi öldürmezlerdi. Hatta yakaladıkları kervancıların kılına bile zarar gelsin istemezlerdi.
Bu güçlü kuvvetli, çöl şartlarına alışık esmer adamlar, Rabat taki köle pazarında çok iyi para ediyorlardı çünkü. Neredeyse develer kadar para ediyorlardı.
Bu kervan ise öyle başı bozuk haldeydi ki , Haramilerin şefi, gizli gizli takip edip, konak yerine baskın düzenlemek yerine , hemen saldırmayı tercih etti. Neredeyse bir yıldır bir kervana saldırmamışlardı.
Herşey çok çabuk oluverdi aslında, kervandakiler karşı bile koyamamışlrdı. Tüm kervan yağmalanmış, adamların hepsi zincire vurulmuş, Rabat a doğru yola koyulmuştu bile.
Hüseyn yaşadıklarına inanamıyordu. İki günde her şey altüst olmuştu. Hala hayattaydı ama herşeyini kaybetmişti. Ölsem daha iyiydi.Demek anlatılanlar yalan değilmiş.Bunca kervan yolda kaybolmamış diye düşündü.
O an kuşağının altında duran beze sarılı içindeki sert cisim karnına batar gibi oldu.
Rahabba.. !! Yaşasın diye sevindi .. Rahabbası kaybolmamaıştı. Hala kuşağındaki yerinde duruyor, yürüdükçe , bezden çıkan alt sapı, karnına çarpıyordu.
Hala bir umut vardı.. Hla birşeyler yapabilridi. Çok yaşamayacağını sanan Hüseyin bilmiyordu ancak o gün, farkı renkte bir çölde başlayacağı hayatın ilk günüydü..