Koca, soğuk kış hala bitmek bilmedi İstanbul da . Oraya mı gitsem buraya mı derken , Haziran geldi bile.
Neyse ki içim rahat. Nereye gidersem gideyim, Zafer abi (Türkmen ) benden önce gitmiş zaten. Üstelik nerede mazot almış, nerede hangi koyda uyumuş hepsi işaretli Google Earth da. Nerede yelken yaptığı da belli. Bence tek eksik akıntılar ve kısıa kısa bilgilendirmeler olabilirdi. (Al sana pilot kitap o zaman )
Yine ve muhtemelen Marmara da sopa yiyeceğim. Bir yerde üçlemeler kıstıracak beni yine. Oysa bilmem kaç tane hava durumu sitesine bakmış ve yahu bu hava da nereden çıktı diye bildiğim tüm küfürleri saydırıyor olacağım.
Tam da bu havada palayı yeniden yaptığım için aklımı seveceğim. Ege'nin tuzlu suları yine özenle yağladığım güverteden tüm yağları söküp alacak.
Akşam üzerleri denizin beş metre altında soğuttuğum , ideal ısısına getirdiğim özen ile seçtiğim kırmızı şarabımı, ceviz ve eski kaşar peyniri ile içerken, güneş panelinden , buz dolabına kadar dünya masrafı bana göre beş para etmez bira ya da kola için harcayanları izleyerek kıs kıs güleceğim.
Gece yine dolunay çıkacak. Ben bu sefer Ahmet ile teyid etmeden ertesi günü hava nasıl olacak tahmin edip tuturmaya çalışacağım. Muhtemelen tutmayacak.
Uykuya dalmadan hemen önce bir küçük kadeh konyak içip, teknemin koynunda sanki ana kucağındaymış gibi, sevgiliye hasret uykuya dalacağım.
Rüyamda jashua Slocum bana yawl arma ayarları ile yanlış yaptığım yerleri söyleyecek. O kadar gerçek sanacağım çünkü, uzun beyaz sakallarını yüzümde hissetmiş olacağım.
Sabah kahvaltıda, pastırmalı yumurtamı, zeytin ve izmir tulumu ve ceviz ile kahvaltı ederken, bu garip rüyayı düşünüyor olacağım. Ahmet'in kışın getirdiği kızılcık reçelini yerken bunların da buz dolabında saklanmasına gerek olmadığı işe ilgili foruma bir yazı yazacağım.
Sıkılıp, havuzluğa yayılıp, bir sigarillo yakacağım. Canım kahve çekecek. Ama demlediğim bergamutlu çay da çok keyifli. Muhtemelen tembellik edip, çay içmeye devam edecek , gerekçe olarak ta ziyan olmamasını gösterip, keyifle kendimi kandıracağım.
Bütün yıl seyirde özellikle hava beklerken okumak istediğim kitaplardan birini açacağım. Bu arada ben tek bir kitap ile yetinmem. aynı anda birkaç kitap okuyabilirim.
Uyku basacak.. Bumbaya gerdiğim eski , yıpranmış tentenin altındaki gölgede kestireceğim. Tam da bu sırada yapmam gereken ancak yapmadığım dandik bir iş aklıma takılacak. Kalkıp, düzeltince uykum kaçacak ve yarım saat içinde muhtemelen yelken basmış olacağım.
Tam da bu anda Jashua Slocum un bir gece önce rüyamda söylediklerinin doğru olduğunu fark edivereceğim. İstediği düzeltmeleri yapınca , Tayo Mar hızlanacak. Ben bu sırada ürpermiş ve etrafı kolaçan ediyor olacağım.
Kimse yok.. Ürperti geçecek. Bu sefer de kimsenin olmaması hüzünlendirecek beni. Abuk bir nedenle karımı aramak üzere telefonu elime alacağım. Sonra muhtemelen kapris apacağım, ' denizin otasındayım, insan bir merak eder diye aramayacağım. Bir sonraki beş dakika arasam aramasam ikilemi ile geçecek.
Elbette dayanamayıp arayacağım. Sesini duydum ya .. Rahatlayacağım. Ancak kendime karşı suçlu hissetmemek için hemen sitemi yapıştıracağım. Telefonu kapatınca üzüleceğim. Niye sitem ettim ki diye.
Tam da o sırada tekneden geçen sene kovduğum her şeyi bok eden Ersin gelecek.
" geri zekalı " diyecek. Kadıncağızı uyandırdın. Herkes mecbur mu senin kalktığın saatte uyanmaya.
" sen git bir kış boyunca kadını tek başına seyir yapabilmek için ikna etmeye uğraş, artık nasıl tecrübelendim diye böbürlen, teknede yaptğın işleri anlatıp, kafasını ütüle, hatta yanına birini mi alsan diye teklif ettiğinde numaradan çekemem ben kimseyi diye sinirlen, gelmek isteyenleri, tek tek sudan bahaneler ile ele sonra kimse beni merak etmiyor diye sitem et.. Gerçekten çekilecek adam değilsin ya"
Sanki her şeyin sebebi kendisi değilmiş gibi bilmiş bilmiş konuşan geri zekalıya tam da bir tane yapıştıracakken, Tayo Mar 'ın yanında yunuslar belirecek..
Coşku ile onları görüntülemeye çalışacağım. nasıl da güzeller. i... ne japonlar bir de kesip yiyor bun güzelim güzeli hayvanları. Bu küfür de japonlara gelsin. ' uelen ben sizin yedi sülalenizi ........ , samuray bozuntusu p...ler. Denizde yiyecek başka balık mı yok ta bu en az insan kadar akıllı hayvanları avlıyorsunuz. Bok yiyin..
Başlayacağım onlar ile konuşmaya bu sefer.. Hşşt bana bakın. Kalın bu sularda. Sakın japonya ya gideyim demeyin ha.
o da ne ? Yahu gelmişiz neredeyse be. Nasıl da geçti zaman. Kala kala iki mil kalmış. yarım saate varırım diye hesap yapacağım.
tüm bunlardan başka , belki de bir daha hiç karşılaşmayacağımız yelkenci dostlar ile tanışacak muhabbet edeceğiz. Biribirimize yaşadığımız hikayeleri abarta abarta anltacağız. İçkiler ikram edilecek. Olmadık yerlerde olmadık aksilikler çıkacak, bu yeni dostlar ile yardımlaşacağız.
Yanımdan geçen motoryatların dalgası Tayo Mar'ı sadece hafifçe sallayacak. ben onlara nanik yapacağım, Hani şu her defasında daha şiddetli tokat yediği halde -acımadıkiiii -diye adamı deli eden yaramaz çocuklar misali.
Ne diyelim. Vira Bismillah.. Şunun surasında bir şey kalmadı.. Bakalım neler yaşanacak. ? Tabi eğer daha yaşanacak günümüz varsa.