Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: DENİZLERİMİZDE BULUNAN BALIKLAR

  • *
  • İleti: 1159
    • KUTUP YILDIZI
Ynt: DENİZLERİMİZDE BULUNAN BALIKLAR
#30: 10 Şubat 2017, 19:29:46
Et Balık Kurumu Umum müdürlüğü 1960 yılında ki bir yayını.
Görsel olarak çok fazla resim yok ancak ilginç bilgiler var.

Kofanalardan zindandelene kadar, türleri ülkemiz sularında kaybolmuş balıklar.



Balık ve Balıkçılık

http://www.zmo.org.tr/resimler/ekler/BALIK_BALIKCILIK/1960/60_08.pdf
  • IP logged
ВЛАДА / TEOS

  • *
  • İleti: 1159
    • KUTUP YILDIZI
Ynt: DENİZLERİMİZDE BULUNAN BALIKLAR
#31: 10 Şubat 2017, 19:38:41
Ahmet izninle trokanyanın solungaç dikeninin belirgin bir iki resmini koyayayım.









Bu da balığın solungaç dikenlerinin insan vücuduna batış şekli.

Dikkat edilirse her iki yanda ki solungaç dikenleri vucüda batmış durumda.




  • IP logged
ВЛАДА / TEOS

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı
Ynt: DENİZLERİMİZDE BULUNAN BALIKLAR
#32: 10 Şubat 2017, 19:41:15
Zehirli sınıfında  Trokonya familyasından
 Varsam balığı diye bilinen bir balık daha var.

Baş dikeni hemen hemen aynı,
ancak gövde rengi ve gövdede ki çizgileri biraz farklı sadece.



Şekli biraz farklı gibi, ben bunu görsem direkt trakonya derdim.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı
Ynt: DENİZLERİMİZDE BULUNAN BALIKLAR
#33: 11 Şubat 2017, 00:09:16
Dikenli ve zehirli balıklardan bahsedince hemen irana'yıda ekleyiverelim.

DİKENLİ VATOZ / İRANA / Dasyatis Pastinaca / Common Stingray
İrina yada Rina da denildiğini duymuştum, muhtemelen doğrusu Rina ‘dır.  İğneli yada dikenli vatoz diye  biliniyor. Kamçı gibi bir kuyruğu var ve bu kuyruğunda zehirli bir dikeni bulunuyor. Bu zehirli diken sayesinde kendisini koruyor. Ticari avcılığı günümüzde yapılıyormu bilemiyorum fakat 80 li yıllarda parakete ile avlanılıp yurtdışına gönderildiğine şahit olmuştum.O yıllarda biz de bir sezon köpek balığı ve irana avlamıştık. Eti kesinlikle lezzetli değil kayış gibi bir şey. Dip balığıdır ve kumluk zeminde yaşar. Karadeniz ve Marmara’da bolca bulunur, Ege ve Akdeniz’de de olduğunu biliyorum. Dip ağlarına , dibe indirilen yemli oltalara yada rapalalara yakalandığı görülür.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı
Ynt: DENİZLERİMİZDE BULUNAN BALIKLAR
#34: 11 Şubat 2017, 00:21:46
İrana görseli de şöyle;


Ayrıca bir sürü de iğneli vatoz çeşidi varmış.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 1159
    • KUTUP YILDIZI
Ynt: DENİZLERİMİZDE BULUNAN BALIKLAR
#35: 11 Şubat 2017, 13:06:04




Çoğu insan tarafından timsah adam olarak da bilinen Steve Irwin,
bir vatoz saldırısı nedeniyle Avusturalya'nın kuzeydoğu sahilinde
hayatını kaybetmişti. Saldırı sırasında yanında bir tek kameramanı Justin Lyons vardı.
Yıllar sonra Lyons, Steve Irwin'in ölümüyle ilgili ilk defa açıklamalarda bulundu.

<<  "Kameram açıktı. Şöyle düşünüyordum: 'Bu harika bir çekim olacak.
Kesinlikle belgeselde yer alacak görüntüler olacak, bu harika!'
Sonra birden vatoz önüne geçiverdi ve kuyruğunu göğsüne çılgınca saplamaya başladı."

Irwin, yırtıcı hayvanlarla sayısız defa karşı karşıya gelerek kariyerini inşa etmişti.
Öldüğü sırada da Okyanusun En Ölümcül Canlıları başlıklı bir belgesel çekiyordu.

"Ancak ondan sonra kamerayı geri çekebildim ve Steve'in
dev bir kan havuzu içerisinde kaldığını gördüm."

Hemen tekneye geri döndük. Steve Irwin'in kalbinde yaklaşık 5 santimetreden büyük bir yarık açıldığını gördüm.

Justin Lyons, Irwin'i deşen vatozu şöyle anlatıyor:

"Kuyruklarında ölümcül bir zehir vardır ve eminim ki inanılmaz bir acı veriyordur.
Steve'in acıya aşırı yüksek bir toleransı vardı. Dolayısıyla biliyorum ki eğer Steve
bir şeyden acı duyuyorsa, o şey gerçekten müthiş bir acı olmalıdır."

Irwin, saldırıdan sonraki birkaç dakikada nefes alma problemleri çekmeye başladı.
Lyons'a göre, hastaneye hemen gitmeye çalışsalar bile muhtemelen çok geç olacaktı.
Lyons, Steve Irwin'in son sözlerini ise şöyle anlatıyor:

"Ona sürekli olarak: 'Çocuklarını düşün Steve. Dayan, dayan, dayan!' gibi şeyler söylüyordum.
Sonra bana son derece sakin bir şekilde baktı ve 'Ölüyorum.' dedi. Bu, son sözü oldu."





Evrim Ağacı Eklemesi:

Vatozlar son derece uysal ve sakin hayvanlardır.
Eğer ki tehlike altında olduklarını düşünmezlerse, ufak tehditlerden korunmak için
asla agresif saldırılar göstermezler, sadece onları korkutacak kadar güç gösterirler.
Çoğu zaman korkuya verdikleri ilk tepki hızla o bölgeden uzaklaşmaktır.
Ancak eğer ki güçlü avcılar tarafından tehdit altına girerse veya kamufle olduğu
bir bölgede üzerine basılacak olursa, verdiği ilk tepki kuyruğuyla tehdit unsurunu zehirlemektir.
Bu savunma eğer ki insanlara yönelikse, vatozun boyutlarına göre kuyruktaki iğne
genellikle bel altındaki bir bölgeye saplanır.
Zehir aşırı ölümcül değildir ve zamanında müdahale edilirse çoğu zaman iyileştirilebilir.
Zehrin asıl etkisi ilk 30-60 dakikada kendini gösterir ve son derece acı vericidir.
Ancak yapılacak tıbbi müdahaleler sayesinde bu acı dindirilebilir.
Fakat zehrin acısı ve sızlamalar 48 saatten uzun sürebilir.

Steve Irwin'in vakasında ise bu savunma hamlesi doğrudan kalbe hedeflenmiştir.
Bu, muhtemelen Irwin'in şanssızlığı dolayısıyladır.
Yani Irwin'i öldüren zehirden ziyade iğne darbelerinin mekanik etkisidir.

Irwin, kamera kaydı için yüzen bir vatoza arkadan yaklaşmak zorunda kalmıştır.
O sırada, göğsüne kadar gelen bir suyun içerisindeydiler.
Vatoz, arkadan kendisine dokunulduğunda bunu bir köpekbalığı saldırısı olarak algılamış olabilir.
Lyons'ın anlattığına göre vatoz, tıpkı köpekbalığı saldırılarında yaptığı gibi
birkaç saniye içerisinde kuyruğunu Irwin'e birkaç yüz kere saplamıştır.
Bu saplamaların birçoğu kemik ve ete denk gelerek yarıklara neden olmuştur.
Bu öncül darbeler göğüs duvarını delmeyi başarmıştır. Bu sebeple,
Irwin'in aldığı iğne darbelerinin bir kısmı akciğeri ve kalbi delmeyi başarmıştır.
İşte Lyons'ın gördüğü 5 santimetrelik yarık, aslında ufak bir iğnenin,
yüzlerce defa saplanmasıyla oluşmuştur. Bu da, kaçınılmaz sonu getirmiştir.

Vatozların sebep olduğu insan ölümlerinin sayısı bilinmemektedir.
Ancak en iyi tahminler, tüm zamanlarda yaklaşık olarak sadece 17-30 insanın
vatoz saldırısı dolayısıyla öldüğünü söylemektedir.
1991-2001 yılları arasında sadece Amerika'da 1943 kişi hayvan saldırıları dolayısıyla
hayatını kaybetmiştir. Bu 10 yıllık periyotta, zehirli deniz hayvanları tarafından
sadece 2 ölüm meydana gelmiştir. Yani muhtemelen bu 10 yıllık periyotta
hiçbir vatoz sebepli ölüm yaşanmamıştır
(insanların ölümüne neden olabilecek diğer zehirli deniz hayvanları düşünülürse).
Bu açıdan bakıldığında, Irwin'in talihsizliği daha net bir şekilde anlaşılabilir.

Hazırlayan: ÇMB (Evrim Ağacı)



  • IP logged
ВЛАДА / TEOS

  • *
  • İleti: 1159
    • KUTUP YILDIZI
Ynt: DENİZLERİMİZDE BULUNAN BALIKLAR
#36: 11 Şubat 2017, 13:32:25
1999 - 2011 yılları arasında Kocaeli Gölcükte bulunduk.
Gölcük kavaklı sahilinden balıkçı kayığımızla önce Ford iskelesinin önüne,
orada bir şey bulamazsak Makine kimya endüstrisinin hurdalığının önüne demir atıp balık avlardık.

Yine böyle bir balığa çıktığımız gün, Ford iskelesinde ki  bekçilerin
iskeleye çok büyük bir tekne yanaşacağı uyarısı üzerine yekeyi MKE önüne doğru kırdık.

Ben baş üstünde elimde çapa denizi seyrederek yol alırken,
birden körfezin ortasında en az 20-30 kulaç olması gereken bir yerde,
acaip sığ bir alanın  ( 50-60 santim, deprem sonrası oluştuğunu söyledi yöre sakinleri )
üzerinden geçmeye başladık.
Oldukça şaşırmış bir halde bu sığlık ne diye düşünürken,
sığlıktaki kumlar birden bulandı ve aşağıda ki resimde görünen Manta ortaya çıktı.





Oldukça estetik hareketlerle yavaşça teknenin önünden uzaklaştı.
kanatlarını açtığında  6 metrelik kayığımızı yaprak sarma dolması gibi saracak büyüklükteydi.
Korkmadım dersem sallamış olurum.

Bizim sularımızda bulunurmu,
yoksa Forda araç yüklemeye gelen gemilerin balast sularıyla körfeze gelip burada mı büyüdü
onu bilemiyorum.






  • IP logged
ВЛАДА / TEOS

  • *
  • İleti: 1467
    • AÇIK DENİZ AKADEMİ
Ynt: DENİZLERİMİZDE BULUNAN BALIKLAR
#37: 11 Şubat 2017, 14:03:29
Ben de 2007-2011 arası Seymen (Kocaeli-Başiskele) sahilde idim.
Kayık tamiratları sırasında eskilerden çok güzel balık hikayeleri dinlerdim.
En beğendiğim zamanında İstanbul'a giden en büyük en yaşlı değerli istakozların körfezden gittiği, o istakozları sepetlerin içinde ıslak yosunlarla paket yapıp canlı canlı kayıkla (yelken+kürek) Karaköy'e götürdüklerini anlattıklarıydı.

Can hocamın anlattığı kadar olmasa da körfezde 1m çaplı vatoz görmüşlüğüm vardır.


Bir de şöyle bir foto buldum, buraya koyalım gözümüz şenlensin;
  • IP logged
« Son Düzenleme: 11 Şubat 2017, 14:05:09 Gönderen: Özgür Ökten »
><(((º>

  • *
  • İleti: 1159
    • KUTUP YILDIZI
Ynt: DENİZLERİMİZDE BULUNAN BALIKLAR
#38: 11 Şubat 2017, 14:07:41
Özgür aynı dönemlerde aynı yerde bulunmuşuz.
Ben de adı sonradan Baş iskele olan Yuvacık sırtlarında ki kalıcı konutlarda oturdum.
2009-2011 yıllarında Bahçecik önünde ki battı çıktı yapımı nedeniyle,
Gölcükte ki okula gidiş gelişte hep Baş iskele sahil hattını kullandım.

Bu arada foto denizin bereketini en yalın haliyle anlatmakta.
  • IP logged
ВЛАДА / TEOS

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı
Ynt: DENİZLERİMİZDE BULUNAN BALIKLAR
#39: 12 Şubat 2017, 02:11:33
Teşekkürler eklenti ve ilaveler için. Can Abi ben bu bahsettiğin balığa hiç denk gelmedim ama belgesellerde çok görmüştüm.İrana dan bahsedince normal vatozdan da bahsetmek lazım.

VATOZ / Raja Radula / Rough Ray

İrana dan farklıdır , herhalde dünyanın her yerinde bir sürü çeşidi var. Yurdumuz da tüm denizlerimiz de bulunuyorlar. Karadeniz'dekilerin sırt desenleri daha alacalı bulacalı ve daha koyudur. Ağdan çıktığında burnundan tutardım dudakları aynı insan dudağı gibidir. Kuyruklarıyla ağı çok karıştırdıkları için kalkan ağına vurmasını sevmeyiz. İrana nında normal vatozunda ağa verdikleri zarar büyüktür. Hem ağdan çıkartması zordur hemde daha sonra ağha kuyruklarıyla oluşturdukları düğümü açmak saatlerimizi alır. Yurdumuz da ekonomik değeri olmadığı için sevmeyiz işte. Avrupa ülkelerinde tüketildiğini duymuştum. Bir zamanlar parakete ile avcılığı yapılmıştı. Eti bu balığında kayış gibidir, yenecek balık değil aslında. Diğerleri gibi bu da dip balığıdır, kumluk diplere kendini gömer ve bu şekilde avlanır. Yılın belirli dönemlerinde su yüzüne yükseldiğini de görmüştüm muhtemelen üreme amaçlıdır diye düşünmüştüm.


  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı
Ynt: DENİZLERİMİZDE BULUNAN BALIKLAR
#40: 12 Şubat 2017, 02:47:58
İSTAVRİT / Trachurus / Atlantic Horse  Mackerel
Yurdumuzda anlayan anlamayan, amatörü profesyoneli herkesin tutarak  ve canavar balıklarında yiyerek bitiremediği zavallı bir balıktır. Mevsimi sezonu mezonu olmaksızın önüne gelen herkes bu garibimi avlar. Yurdumuzda benim bildiğim üç tür istavrit var. Bunlar ;
Sarıkuyruk,
Karagöz İstavriti,
Akdeniz’de ve Ege’de bulunan tür (Bunun adını bilmiyorum ama derin su istavridi demişler.)
İstavritin küçüğüne “Kıraça” denir. Haziran- Eylül arası üreme dönemidir. Hızlı büyürler.
Ayrıca Karadeniz’de azmanı vardır ama son yıllarda görmedim. Bazen kıyı ağlarında çıkıyormuş, nadiren de kıyı ağlarına vuruyormuş.
Gırgırla, voli ağlarıyla, sade göz istavrit ağlarıyla ve çapari ile avlanır. Oltayı eline alan herkes tutar.
Izgara da,  tava da  ve fırında pişirilir, pilakisi, buğulaması  ve benzeri türevleri olmaz.



  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 1631
Ynt: DENİZLERİMİZDE BULUNAN BALIKLAR
#41: 12 Şubat 2017, 13:45:02
Hazır konu istavrite gelmişken ben de kendi istavrit tarifimi vermek isterim. En lezzetli tarifler elde en az malzeme varken ortaya çıkan tariflerdir der şef aşçılar. Benim tarif elde sadece istavrit varken ortaya çıktı...

Yalova'da büyüdüm. Yalova ben ortaokulda okurken kıyı ilçesiydi, şimdi şehir genişledi. Yılın her mevsiminde denizle yakın olmak kaçınılmazdı. En keyifli zamanı tabi ki yaz aylarıydı. 14 yaşındayken ben ve kuzenim sandal kiralar Yalova açıklarına kürek çeker açılır ve çapamızı atıp çaparilerimizle balık tutardık. Oraların en çok yakalanan balığı dipten 5-6 kulaç yukarıda istavrit ve dipte bulunan mezgitlerdi. Bir gün kuzenle yine balığa çıkmıştık. Bir sürü balıkçı takasının denizin üzerinde öbeklendiği alana doğru kürek çekip kimseyi rahatsız etmeyecek bir noktada çapamızı attık. (Deniz adetidir, genç çiftler, aileler bazen arkadaş grupları yine sandal kiralayıp kürek çekerek açılıp denize girerlerdi. Diğer tekneler çapalarını diğer insanları rahatsız etmeyecek bir mesafede bırakmaya özen gösterirlerdi). Saldık çaparilerimizi denize değerli reisler :) Çapariler sıvama (10 iğnenin 10 unda da balık olduğu zaman sıvama aldık denirdi. Sadece Yalova'ya mı özgü bir terim bilemiyorum.) istavritle dolup gelmeye başladı. 2 saat geçmemişti ki yaklaşık 3-4 kilo istavrit almıştık. Sülale geniş olunca hep beraber yeriz akşam yemeğini deyip avlanmaya devam ettik. Bu arada sevincimizi bastırıp kafamızı kaldırdığımızda balıkçıların tamamının bizim sandala doğru baktığını gördük. Pek balık tuttukları yoktu nedense. Bir istavrit sürüsünün tam üzerinde olduğumuzu düşündük ve avlanmaya devam ettik :) . Saat öğleden sonra 1 olmuştu ve biz yanımıza ne su ne ekmek hiç birşey almadan çıkmıştık. Bu kadar verimli geçeceğini düşünsek tedarikli gelirdik ama tüm balıkçılar gibi biz de şaşkındık. Koca koca balıkçı amcalar yerine yeni yetme 14 yaşında iki çocuk kovaları dolduruyorduk. Ben açken ben değilimdir saygıdeğer reisler. Zaten sandalda öyle güneşlik falan hak getire. Güneşin altında kavrulup duruyoruz. Kıyıya gidip geri gelirsek çapa attığımız yere geri gelemeyiz malum balıkçı amcalar var sırada bekleyen :)

İşte bu şartlar altında bulmak zorunda kaldığım istavrit tarifimi sizlerle paylaşıyorum. İstavritin kafasını atıp bıçakla karnında ikiye ayırıp içini temizliyorsunuz. Kılçıklarını temizledikten sonra deniz suyuyla balığınızı yıkıyorsunuz. İstavritinizi afiyetle yiyebilirsiniz. Yarım kilo kadar yemiştim ve en ufak bir mide problemi yaşamadık ne ben ne de benim kuzen :)

Afiyet olsun 8)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı
Ynt: DENİZLERİMİZDE BULUNAN BALIKLAR
#42: 12 Şubat 2017, 22:15:48
İZMARİT / Spicara Flexuosa / Blotched Picarel

Tüm denizlerimiz de bulunuyor. Kayalık, kumluk, şamandıra dipleri, iskele altları, köprü ayakları, gemi altları gibi yerlerde bulunur. Kıyın ağlarında yakalanır, en çokta olta ile tutulur. Yemli tutulabildiği gibi çapari ile de tutulabilir. Oltaya vurduğunda fazlaca çırpınır hemen fark edilir.
Izgarası, haşlaması güzel olabilir ama kızartması için tulum çıkartılmalı çünkü derisi  çok kalındır. Bazen Karadeniz’de sürü halinde dolaştığı da olur.



  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı
Ynt: DENİZLERİMİZDE BULUNAN BALIKLAR
#43: 13 Şubat 2017, 22:49:47
KALKAN / Psetta Maxima / Turbot
Ege, Marmara ve Akdeniz’de de görülmesine rağmen asıl  bulunduğu denizimiz Karadeniz’dir. Benim ise hayatımın bir bölümünde palamut ve lüferle birlikte en fazla haşır neşir olduğum bir balıktır. Benim çoçukluğumda kalkancılık adında apayrı bir balıkçılık türü vardı. Uzmanlaşılmış bir branş gibiydi. Tam anlamıyla balığa yaşama ve üreme şansı tanıyan bir balıkçılık türüydü.Ağların göz açıklığından dolayı 2 kilonun altındaki balıklar yakalanmazlardı. Ağın gözünden geçip kurtulurlardı. Neyse bu hikaye kısmı bitmez bu balığa ve balıkçılık türüne ait o kadar çok anım varki konu başlığı gümbürtüye gider.
Gelelim kalkana ; beyaz etli bir dip balığıdır. Normal zamanlarda derin sularda kumluk zeminlerde yaşar. Bulunduğu bölgeyi çok terketmez,  kıyı - açık doğrultusunda hareket ederler. Mayıs ayında havyar dökmek üzere kıyıya doğru harekete başlarlar. İyice kıyıya kum taş sınırına geldiklerinde havyarlarını dökerler.Öyle bir çizgiye yavrularlar ki tam o noktadan sonra dalga kırılır. Zararlı canlılar çok fazla o bölgelerde gezemezler.
Avcılığı 15 Nisan’dan itibaren yasaktır. Günümüzde en çok trolle avlanılır, ama kalkan ağı kullanımı da bazı yörelerde  devam etmektedir. Kuzey de yetiştiriciliğinin yapıldığını ve yetiştirilen balıkların renklerinin daha açık olduklarını duymuştum.
Karnının altı beyaz ve sırt kısmı koyu renkli , kılçıkları haricinde birde düğmeleri olan bir balıktır. Eti beyaz renktedir. Erkek olanı makbuldür. Dişisi daha büyük olmasına rağmen havyar boşluğundan dolayı daha az eti çıkmaktadır.
Pişirme şekillerinde ise ızgara, şiş, buğulama, tava ve haşlaması yapılır. Favorim ince dilim tava olmakla beraber kalın dilim haşlamasını da severdim.

  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

  • *
  • İleti: 5812
    • Son Denk Kayıkçısı
Ynt: DENİZLERİMİZDE BULUNAN BALIKLAR
#44: 15 Şubat 2017, 00:18:39
HAMSİ / Engraulis Encrasicolus / European Anchovy

Karadenizin gözbebeği, bana göre en güzel balık ve benim bir numaramdır. Hiç avcılığını yapmadım avcılığında bulunmadım ama avlayanları yakından izledim. Bizim hamsi takımımız yoktu ayrıca benim balıkçılık yaptığım zaman Batı Karadeniz de hamsi avlayan takım yoktu genelde Doğu Karadeniz in tekneleri gelir bu avcılığı yaparlardı. Şimdiki gibi balık bitirilene kadar avlanılamazdı. Balık bulucu cihazlar neredeyse yoktu ve olanlarda bu kadar gelişmemişti. Avcılığın bir raconu vardı yani. Bir gırgır hamsi ocağını çevirecekse önce sandalı indirir , reis ocağın üstüne sandalla gider, yemli oltayla ocaktan birkaç balık tutar ve yeterli büyüklükteyse ağı mola ederdi. Ben bu avcılık kültürünün son birkaç yılına yetiştim. Şimdilerde ise sadece yemek için tutulmuyor, kedi köpek maması, gübre vs. yapmak için yıllık balık stoğu bitirilene kadar tutuluyor. Sürdürebilir balıkçılık falkan bana göre hikaye yani. Zaten her türlü balığın yemi olan hamsinin düşmanı çok, birde endüstriyel avcılar eklenince  Şubat ayını balık stoğunun çoğu göremiyor.
Neyse dertlendim birden, bu hamsi Eylül’ deKaradeniz’in Kuzeyinden Trabzon tarafına geçer, Kasım Ayında dağ başlarına kar düşmeye başladığında Batı Karadeniz’e gelir. Sinop –Boğaz arasında gezer durur. Bu sırada çeşitli büyüklüklere ulaşır ama çoğu üreme şansı yakalayamaz. Kışında Marmara’da yakalanır, Marmara’da yakalananlar daha büyük olurlar, bence aynı aileden ama lezzeti farklı oluyor.
Günümüzde avlama şekli gırgır ve yüz trolü ile yapılır. Eskiden dalyan ,ığrıp gibi sistemlerde kullanılırdı.
Pullu bir orta su balığı olup planktonla beslenir.
Pişirme şekline gelince, valla bana göre herşeyi olur. Hatta kılçığı bile yenir. Benim favorim kar yağarken ızgarasıdır. Yoksa ahali , buğulama, pilaki, haşlama, tava , ızgara, pilav, ekmek ve benzeri aklımıza gelen her türlüsünü yapmaktadır.




  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

 
Yukarı git