Rotamız Halki… (21 Kasım Perşembe) En erken Deniz kalkmış, bu durum tüm seyir boyunca böyle devam etti.
Kimseyi uyandırmamaya çalışarak sessizce çıkıp, güneşli ama serin sabah saatlerinde boş Rodos sokaklarında gezip, açık bulduğu “bakery” den taze ekmek ve tuzlu, tatlı unlu mamullerle eli kolu dolu tekneye geldi..
Bizlerde uyanmıştık.. Kubilay aynı zamanda mutfak şefimiz.. Tekne havuzluğunda çok güzel bir kahvaltı sofrası hazırladı.. Çaylar demlendi, yumurtalar haşlandı, domates, biber, salatalık söğüş, beyaz peynir ve kaşar, zeytin, yağ ve bal.. Reyhan’ın gönderdiği poğaçalar da henüz bitmemiş..
Valla keyfimize diyecek yok, sofrayı görseniz böylesi Acem Şah’ında yok.
Kahvaltı sonrası, havuzluk ve masayı toplayıp temizledikten sonra yavaş yavaş seyir hazırlıklarına başladık.
Pasarellayı topladık, hafif bir rüzgar var, rüzgar altı koltuk halatını topladık. Motoru çalıştırıp, navigasyonun sigortasını panelden açıp, telsizi 16.kanala getirip, havuzluğa çıktım.
Tekne kaptanı olarak tüm yanaşma, bağlanma ve ayrılmaları ben yaptım. Tabi bu deneyimli ekiple bu işi yapmak inanın çocuk oyuncağı.. Birlikte çok uzun yıllardır seyir yapıyoruz..
Herkes işini son derece iyi biliyor, birbirini tamamlıyor, herhangi bir uyarıya gerek kalmıyor, sesler yükselmiyor, huzur içinde yanaşıyor ve ayrılıyoruz..
Rüzgar üstü koltuk halatını Deniz aldı, Ünal demiri topluyor, yeni Rocna 33 ve 12 ilk zincirle zıpkın gibi duruyoruz, sanırım ilk ve son kez Rodos’ta demirledik.. Diğer tüm limanlarda bomboş rıhtım ve iskelelere aborda olduk..
Pardon, bir kere de Nisiros Paloi Limanda 3 m suya demirledik, gerçi orda da aborda olabilirdik..
Rodos Mandraki limanın çamurlu zeminine gömülmüş çapamızı biraz zorlanarak yerinden söküp, topladıktan sonra yavaşça limandan çıktık. Akif ve Ünal usturmaçaları toplayıp vardavelaya asıyor.
İskelemize dönerek güney batı yönünde uzanan Rodos’u iskele bordamızdan izleyerek Halki ye doğru yaklaşık 35 nm sürecek seyrimize başladık..
Hava güneşli, açık bir gökyüzü var, rüzgar maalesef yok, anayelkeni bastık ama motorla seyrediyoruz.
Yeri gelmişken yani henüz stokları bitirmemişken içki durumundan bahsedeyim.
Ev yapımı 4 kg rakı ve 3 şişe viski’yi yapımcı arkadaşımız getirdi. Teknede 4 şişe şarap, 1 şişe viski ve yaklaşık 10 adet Bomonti Filtresiz bira vardı, ayrıca Marmaristen 4-5 şişe şarap, 2 düzine Bomonti filtresiz bira, bir litrelik rakı daha ilave alındı. Bunlar benim hatırladıklarım, eksiği varsa arkadaşlar hatırlatır ,yazarlar.. (Heyamola Hey üyesi seyir arkadaşlarım)
Deniz ve Akif seyire içki içmediklerini beyan ederek başladılar..
Neyse sonuç olarak bu stok daha ilk hafta bitmeden suyunu çekti, gittiğimiz yerlerde tavernalarda içtiğimiz uzo, rakı (Yunanlılara has, anasonsuz, küçük bardaklarda shot tarzı içiliyor), homemade sofra şarapları hariç bu yazdıklarıma..
Neredeyse her akşam 5 kişi bir şişe viski bitirdik..
………………………………
Biz, kendi küçük dar grubumuzla yıllardır kış ve bahar aylarında seyirler yapıyoruz, bu grupta arkadaşlar bana “komodor” der.. Bunun nedeni denizle ilk temas eden ve diğer arkadaşlara da bu güzel hobiyi tanıştırmamdır.
Çoğuna ilk yelken eğitimini ben ve Burhan vermişizdir.
Hatta bu işi sonradan profesyonelce yapmaya başladığımızda grubumuzun adından esinlenerek bir yelken okulu kurmuştuk. Hala eğitimlere devam ediyor.
Şimdi bu faaliyeti ben sürdürmediğim için rahatça yazıyorum.
Eğer çevremizde yelken eğitimi almak isteyen olursa her zaman yazıp, söylediğim şey Türkiye Yelken Federasyonu’nun kurumsal sitesindeki yelken okullarını tavsiye etmektir.
https://www.tyf.org.tr/sayfalar/tuyep-uygulama-merkezleri/Artık arkadaşlarımızın bir kısmı tekne sahibi oldu, hepsi deneyimli yelkenci oldu..
Niye anlatıyorum;
İlk bakışta 5 kaptanın olduğu bir ortamda teknenin yolunu zor bulacağı düşünülebilir.
Ssonuçta 2 hafta süren uzun seyirde nasıl oluyor da sakin, kavgasız gürültüsüz keyifli seyir yaptınız sorusu aklınızda oluyordur.
Tüm kararları ortak alıyoruz, tartışmalı durumlarda herkesi dinledikten sonra son kararı ben veriyorum, tüm arkadaşlar saygı duyuyor ve uyguluyoruz..
Bu kadar basit..
Şimdi bu seyrin ekibini tanıyalım..
………………………………………..
Uzakta Alimnia adası ve ardında Halki siluet olarak belirdi..
Sancak kıç omuzluktan gelmeye başlayan rüzgar biraz artınca Cenovayı da açtık, motoru kapadık hafif hafif tekne yürümeye başladı, ekipte herkesin keyfi yerine geldi, ince trimlerle uğraşmaya başladılar..
Yavaştan karnımız da acıkmaya başladı, önce biraz meyve yedik, biraz da kuruyemiş, bira eşliğinde...
Ama kesmedi…
Kubilay mutfağa indi, biraz sonra elindeki tahta tepsi ve üzerindekini görünce gözlerimize inanamadık..
Neyse ne dediğimi anlatamam en iyisi fotografını paylaşayım..
Göz açıp kapayana silip süpürdük, daha var mı? diye yalanarak Kubi’ye yalvaran gözlerle bakmaya başladık ama Halki’de akşam yemek yiyemeyiz diye yeter dedik..
Rotamızı Halki’ye doğru biraz düzeltince rüzgar da yön değiştirince tramola atmaya başlayınca Deniz dümende tekne dönmüyor dedi..
Ve denizde zor anlar..
(Devam edecek)