Ana Menü

Ebabil'in Lodosu

Başlatan Enes Save, 31 Ağustos 2019, 16:43:51

« önceki - sonraki »

Enes Save

Üzülmüyorum. Ama umursuyorum. Bu, Foça veya daha ötesine geçiş için üçüncü olanaktı. Sayıyorum. Gün gelir lazım olur belki. Haziran ortasıyla Ağustos ortası arası Karaburun - Foça veya Manl koyu -Foça kolayına rüzgarla geçiş için toplamda üç fırsat oldu.
Güvenlik daha çok batıl bir inançtır. Doğada bulunmaz... Helen KELLER

Enes Save

Açıklama yapma gereği duydum :

Yaşam, benim bakış açımla yapılan tercihlerle şans faktörünün sentezidir. Yani yaşam bir başka anlatımla karşımıza beklendik veya beklenmedik şekilde çıkan olanaklara ve zorluklara verdiğimiz yanıttır. Verdiğimiz yanıt yani tercihimiz yol ayrımında hangi yönü belirlediğimizi gösterir.

Sevgili babam yaşlandı. Sağlık sorunlarına bir yenisi daha eklendi. Şükrediyorum, hala kendi işini görebiliyor. Birlikte geçireceğimiz ne kadar zamanımız kaldığını bilmiyorum. Ancak bildiğim, onun yanında olmak istediğim. Bu nedenle Ebabil'le olan çalışmalarıma ara veriyorum.

Bu, yapılan bir fedakarlık olarak düşünülmesin, üzülürüm. Bu kavuşma,  ruhumun derinliklerinde bir daha asla dindiremeyeceğim bir muhabbet özlemini birazcık olsun gidermeyi olanaklı kıldı.

Denizler mi? Onlar beni biraz daha bekleyecek. Bu süre içinde kendi sağlığımı korumayı ümit ediyorum.

Güvenlik daha çok batıl bir inançtır. Doğada bulunmaz... Helen KELLER

Alp Çolakoğlu

Çok iyi bir tercih,babanıza sağlıklar,size sağlık ve kolaylıklar diliyorum.

Oğuzhan Oğuz

Enes çok geçmiş olsun. Babana sağlık ve şifa diliyorum.


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

Ahmet Kabaalioğlu

Alıntı yapılan: Enes Save - 16 Eylül 2020, 18:36:14

Sevgili babam yaşlandı. Sağlık sorunlarına bir yenisi daha eklendi. Şükrediyorum, hala kendi işini görebiliyor. Birlikte geçireceğimiz ne kadar zamanımız kaldığını bilmiyorum. Ancak bildiğim, onun yanında olmak istediğim. Bu nedenle Ebabil'le olan çalışmalarıma ara veriyorum.


Aynı durumdayız , seni çok iyi anlayabiliyorum. En doğrusunu yapıyorsun. Deniz mi Deniz orda duruyor zaten. Canın denize çıkmak isterse atla gel, kısa da olsa bir dolanır geliriz.
S/Y  Pruva S / Fatih / İstanbul
M/V Espadon / Fatih / İstanbul
M/V Deli Ağa  / İnebolu / Kastamonu

"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

Mustafa Ertör

Zor dönemler yaşıyoruz.Keşke dememek,iyi ki yi seçmek ne güzel.Allah babana sağlık ve uzun ömür versin.
BABA TUNCA /YEŞİLKÖY

Kenan Biçen


Çok doğru bir karar vermişsin Enes.
Aynı durum bir çoğumuzda mevcut.
Denize her zaman ulaşılır,yanımızda sonuçta.
Önemli olan yaşlanan aile üyelerimizin yanında olabilmek, onlarla daha fazla vakit geçirebilmek.
Babana uzun ömürler ve sağlıklar diliyorum.
Her hata bir ders, ne hata biter ne de ders.(Mevlanadan denizcilere)

Kemal Gündüz

Enes Bey
Babanıza sağlıklı uzun ömür dilerim. Birlikte vakit geçirmek önemli, sonra çok koyuyor


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

Enes Save

Bir forum konusuna yazdığım yanıtta kısa bir seyrin iyi geleceğini yazmıştım. Ebabil Foça'ya ulaştı. Artık resmi olarak Kuzey Egede.

Asla vazgeçme!
Güvenlik daha çok batıl bir inançtır. Doğada bulunmaz... Helen KELLER

Ahmet Kabaalioğlu

S/Y  Pruva S / Fatih / İstanbul
M/V Espadon / Fatih / İstanbul
M/V Deli Ağa  / İnebolu / Kastamonu

"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

Mücahit Karabaş

Ebabil'in maceralarını çok özledik. Selametle devam etsin yoluna.

Enes Save

Teşekkür ederim.

Uzun zamandır kendimde gözlemlediğim bir hususu aktarmak istiyorum. Kara yaşantısında gözlerim bozuluyor, buna karşılık olarak deniz yaşantısına geçtikten bir hafta on gün sonra gözlerimdeki yaşıma uygun keskinlik geri gelmeye başlıyor. Denizdeki yaşantımı çok sevdiğim için uzun zaman boyunca bunun bende bir plasebo etkisi yarattığını düşündüm. Ancak bu sefer gözlerim beş günlük daha kısa bir zaman aralığında toparlandı. Hal böyle olunca denizin iyileştirici etkisine iyice inanmaya başladım.

Hava tahminlerine bakınca on yedi günlük kapanmanın (?) ardından Ebabil'i aylar sonra biraz olsun ilerletmek için hafta sonuna kadar biri salı diğeri perşembe günü olmak üzere elime iki fırsat geçtiğini gördüm ve bunu değerlendirmeye karar verdim.

Plan pazartesi sabah saat beşte arabaya binip Manal koyunun yanındaki Saklıkoy'a, Ebabilin bulunduğu yere geçmekti. Öyle de oldu. Ancak marifetmiş gibi hiç uyumadan yola çıktım.
Güvenlik daha çok batıl bir inançtır. Doğada bulunmaz... Helen KELLER

Enes Save

Karadayken şehirler arası araba sürerken süratim saatte seksen-seksen beş kilometre aralığındadır. Hatta trafiğe engel olmayacaksam yetmiş kilometre hızla seyir ettiğim olur. Yani seyrediyorum, araba kullanmıyorum.  Bu nedenle zorunlu durumlar dışında otobanı yeğlemem. Oysa durum bu sefer değişikti. Hız limitlerinin izin verdiği ölçüde hızlı gitmem gerekiyordu. Böylece Saklıkoy'a erken varıp Ebabil'i aynı gün seyre hazırlayacak, salı günkü güneyli rüzgarlarla en azından Foça'ya ulaşabilecektim.

Yasak sona erince hareket edip aracımı yedek deposu dahil olmak üzere yakıtla doyurup Akçay'dan yola koyuldum.  Ne kadar kaçınmaya çalışsam da İzmir'in sabah trafiğine yakalanıp biraz zaman kaybettim. Dört saate yakın bir yolculuktan sonra Saklıkoy'a vardım. İnip üzerimde sadece deniz şortu kalana kadar soyundum. Plajlara kar yağdı!

Stabilize rıhtımdan dikkatli bir şekilde denize adım atıp balçığa saplanmamaya dikkat ederek bir kaç adım ilerledim ve kıçtan kara Ebabil'in üstüne çıktım. Ön incelemeden sonra bıraktığim gibi kaldığını görünce sevindim. Sadece gövdelerin çevresine siyah midyeler oluşmuştu. Artık o kadar olacaktı.
Güvenlik daha çok batıl bir inançtır. Doğada bulunmaz... Helen KELLER

Enes Save

   Sonrasında yeniden karaya, aracıma geçip beş dakika uzaklıktaki Manal koyuna, Ahmet N. Davran'a (Ahmet abi) geçtim. Okyanuslar aşan büyüğümü özlemişim. Ahmet abiyle arkadaşlığımız sanal alemde 2015 yılına, belki daha da eskiye dayanır. Gerçek hayatta ise 2017 yılında tanıştık. O sırada denizci büyüğüm okyanus aşırı yolculuklarını tamamlamış evine, Manal koyuna dönüyor, bense Karaya Çıkmadan 1000 Deniz Mili maceramı yaşıyordum. O sırada Kaş-Kekova yönünde seyrediyordum. Denizler buluşturdu. Tabii uzun uzadıya konuşamadan o yoluna ben yoluma...

Ahmet abi çay ikram etti. Kahvaltı et dediyse de hiç bir şey yemeden, bir bardak çay içimlik süre kadar sohbet edip Ebabil'e geri döndüm. Artık üstümde nasıl bir motivasyon varsa aç karnına işe koyuldum. Aç karınla çalışmak nadir yaşadığım bir durum. Ebabil! Bebeğim benim. Seni nasıl da terk edip gittim. Ama beni tanırsın, ben böyleyim. Sen hem denizlerle mücadele et hem de benim gibi bir hayırsızı üstünde barındır.

Balıkadam elbisemi giydim, tahta spatulayı, kürekleri ve diğer gerekli eşyaları Ebabil'e götürdüm, kıç halatı çözdüm, Ebabil'e bindim, demir aldım ve kürek çekmeye başladım. Amacım Ebabil'i dip yapısı balçık olmayan bir yere götürüp spatulayla onu midyelerinden arındırmaktı. Bir süre kürek çektikte  sonra Saklıkoyun karşı kıyısına ulaştım. Dip yapısını uygun görünce kürek çekmeyi bırakıp denize girdim ve Ebabil'i çekmeye başladım. Baktım her şey yolunda koyun burnuna kadar böyle devam ettim. Ebabil'i de orada temizledim.

Batıl inançları pek olan biri değilimdir. Ancak denizle ilgili yaşantımda zaman içinde bunlardan bir tane edinmiştim : "Ruhunu katarak çabalarsan deniz seni ödüllendirir."

Nitekim
Güvenlik daha çok batıl bir inançtır. Doğada bulunmaz... Helen KELLER

Enes Save

Ebabil'in midye temizliğini neredeyse bitirmiştim ki rüzgar çıktı. Bir süre eseceği yöne karar veremedi. Sonrasında beni rotaya oturtacak şekilde batıdan-güneybatıdan esmeye başladı. Hemen toparlandım, mizana yelkeni fora, demir alındı, bir kaç kürek darbesiyle Ebabil'in pruvası çevrilip seyir başladı. Ebabil henüz uzun bir seyre hazır değildi. Ancak bu kadar davetkar olan rüzgarı reddetmek olmazdı. Çünkü bir sonraki gün koydan çıkmak için uygun esintiyi umma sorunu ortadan kalkıyordu.

Bu rüzgarla Kum burnuna rahatlıkla erişebilecek olsam da rüzgarı apazdan alıp sancak kontra seyretmeye başladım. Böylece rüzgar lodos yerine kıbleden esse bile burnu aşabilirdim. Ama Ebabil'e kürekle yön vermekte zorlanıyordum. Zira kürekle rahat dümen tutabilmek için ön direk ana yelkeninin de çalışıyor olması gerekiyordu  Kısa bir süre bu böyle devam etti. Sonra rüzgar bir azaldı, durdu, yeniden başladı. Burnu dönebilecek miydim?

Bunları düşünürken uygun rüzgar yeniden başladı ve seyir sonuna kadar sürdü. Henüz dümen sistemini kurmamış olsam da dümen palası yerine takılıydı. Palayı üstünden bir elimle tutup Ebabil'e yön vermeyi deneyeyim dedim. Şaşırtıcı şekilde başarılı oldum! Çünkü palanın üstüne fazla yük binmiyormuş. Gidiyoruuuuz!

Rotayı istediğim gibi oturttuktan sonra pruvayı Kum burnuna doğru çevirip rüzgarı pupadan almaya başladım. Doğrusu keyfime diyecek yoktu. O gün Mordoğan'a varabilir, hazırlıkları tamamlayıp bir sonraki gün  Foça'ya, belki Bademli'ye varabilirdim.

Biz hesap yapıp duralım, birileri gülmeye başladı.
Güvenlik daha çok batıl bir inançtır. Doğada bulunmaz... Helen KELLER