Son bölüm.
5 Temmuz Perşembe
Bu günkü hedef Bodrum yarım adasını dönüp hava durumuna göre Gümüşlük ya da Yalıkavak.Sabah demir alıp çıkarken yan tekne Pınar beylerlede vedalaşıyoruz.Dümen Tanver abide tam 6 parça koltuk halatı kullanmışız bunları ayırıp rodalamak bir hayli vakit alıyor.Açığa çıkınca fazla bir şey yok rüzgar 5-8 knot aralığında,boşuna telaş yapıp erken mi kaçtık Gökovadan diye düşünüyorum.Anlıyacağız bakalım.Aynı yollardan geri dönüyoruz.
Sakin havayı bulunca eşimde dümen tutuyor.Face de de paylaştım şu notla.
‘’Eşim Özden kendini evinde hissetti ve teknenin yönetimine de el koydu’’
Karaadanın kuytusundan çıkınca rüzgar 10 knotları geçiyor,Kuzey batı-batı gibi geliyor.Haydi yelken vakti,tam arma yine açık.Bu sefer ana yelkeni kaçırmadan açıyoruz,tam açıldığında kalın dikişli yeri direğe giren ilk bölüm farklı bir yapıda,onu dışarı çıkarınca birkaç kere elle ittire ittire içeri almıştım,o birkaç cm. içerde kalması bile fayda sağlıyor kapatırken.Bir de zincir problemi vardı ,tekneyi aldığımız gün dikkat ettim tüm zincir üst üste yığılmış,alırken dikkat etmeyip yelkende devrilirse zincir bırakırken mutlaka sıkışacak.Bu yüzden her zinciri locaya alışta kakıç ya da ayakla içeride dağıttım,yükseklik olmayınca problem de ortadan kalkıyor.
Bol bol tramola ile batıya çıkıyoruz.Koca burnun güneyindeki kargı adasını geçince kıta sahanlığı sınırları ortaya net çıkıyor navionics de.
Tam sınırdayız,arada yunan tarafına da geçtiğimiz oluyor.Kos tarafından süratle gelen her tekneyi görüşümüzde bizim kıyılara tramola ile dönüyoruz.Aslında transitte gidebiliriz ama o tarafa gitmeyeceğimiz için Yunan bayrağını bürodan almamıştık.Ne olur ne olmaz buralarda bizim sahil güvenlikle –yunan sahil güvenliği köşe kapmaca oynuyorlar,karşılıklı geçişler,birbirini izlemeler.F-16 ların egedeki it dalaşı bu sularda da böyle devam ediyor.
Burnu dönünce rüzgarda artıyor 17-21 arası gösteriyor.TWS olarak görüyorum hep ,gerçek rüzgar tabiî ki.Zahirisi farklı orsaya,apaza,pupaya göre çok değişiyor hızlar.Bu yüzden en iyisi çıplak gözle izlemek,çok geldi fazla yattın ,yelken küçült.Tabi sağnaklara dikkat etmek kaydıyla.
Burnu dönüp kuzeye tramolalarla tırmanmaya başladık.dalga boyu büyüse de önemsemiyoruz.7 adalara giderken yediğimiz havalar ve denizlerde sonra
Turgut reisin açığından geçiyoruz.Tam karşıdaki adanın kuytusunda bir çok tekne var yarında burada yüzme molası verelim diyoruz sonrası marinaya dönüp tekne teslimi.
Nerede kalacağımıza karar veremedik,ya Gümüşlük yada palmarinin tam karşısında rüzgar altı kalan büyük motor yatların ,palmarine dünya para ödememek için kaldığı koy.
Gümüşlük önlerine gelene kadar hava ve dalga artıyor,zorlamayalım yalıkavak’a yarın sabah güzel havada gireriz diyerek Gümüşlükte karar kılıyoruz.İçeri girdik ama burasıda baya rüzgar alıyor,kıyılarda çok az yer var,gireriz girmesinede koltuk alana kadar ne olur Allah bilir.Bir çok teknede rest.ların açığına çapa atıp alargada kalmışlar.Müsait bir yerde var,acele karar verip çapa atıyoruz,arkamızdan gelen 2 tekne bizi bekliyor.Kaçan kaçana.
Diğerlerinin üzerine çapa atmamak için yer tespiti yapıyorum.Fazla kaloma verip en yakın teknenin biraz altına düşüyoruz.Çapada tuttu, bakacağız artık.Umarım rüzgar artmaz..Biz salınırken bir tekne önümüze geçip bizim çapa attığımız yere çok yakın bir yere çapa atıyor.Tanver abi başa gidip tekneyi ikaz ediyor,Biri ellerini kaldırıp bir şey söylüyor.anlaşılmıyor haliyle.Çapa hep apiko halde zinciri bırakmıyorlar ,zincir etrafında sürekli dolaşıyorlar.4 kişi var teknede 2 si zincir locasında bir şeyler yapıyor diğer 2 si de içeri girip çıkıyorlar.Kalıcı değiller belli.Sanırım tamiratları bitti,tekrar koy dışına çıkıyorlar.
Rüzgar üzerine biraz daha koydu çapa birkaç mt. taradı,daha fazla kaloma vermek istemiyorum tam arkamız tavşan adasına geçilen sığlık.
Aklıma bir fikir geliyor,onu sunuyorum ortaya,nasılsa d-marinde yerimiz var.İsterseniz gidelim marinaya hava kararmadan,bu gece orda kalırız hem de marinada yemek yeriz,geceyi de tedirgin geçirmeyiz.Sabah tekrar çıkar yalıkavak yapar döner 15.00 gibide tekneyi teslim ederiz. .Tanver abi sarılıyor telefona Dragut sailing i arıyor.Gelen cevap şöyle bizim marina ile anlaşmamız farklı,isterseniz gelin marinada kalın ama 80 eur. Marinaya ödemeniz lazım.
Oysa sun sailden Göcek’de tekne kiraladığımızda bize istediğiniz zaman gelip kalabilirsiniz demişlerdi.1 haftada 2 giriş yapmıştık.Burası farklı demekki, yada firmanın teknesi kaldığı gün kadar marina ücreti ödüyor.
Bu arada bir katamaran geliyor yanımıza bizi geçip ileride demir atıyor,öyle profesyonelce S şeklinde demir bırakıyor ki,hayran kalıyoruz.Şimdi arkamızda sığlıktan önce katamaran var.Gece tararsak kıyıya düşmeden onun üzerine düşeriz ,bir şekilde alarm sayılır
Sonradan aklıma geldi telefonda Anchor lite diye bir demir alarm programı var,en son 2 sene önce kullanmıştım,aslında iyi bir program da.Hemen onu açtım,ama konumu tam demir indiğinde almak ve belli bir daire çapı vermek gerekiyor .Şimdi göz kararı mt. olarak ayarlamaya çalışıyorum her seferinde alarm çalmaya başlıyor.Vazgeçiyorum.
Gece olmadan yemek işini halletmemiz lazım.Kıyıdaki rest.lardan birinden bir şeyler söyleyeceğiz.Umarım botla getirirler,yoksa bu 4 kişi bu çırpıntılı havada kıyıya en az 2 sefer git gel,yemek yiyecek ne hal ne de kıyafet bırakır.Aslında alsalar bile benim kıyıya çıkmaya niyetim yok,ortaya söylüyorum isterseniz siz gidin,ben teknede kalırım,gelirken bana da bir şeyler getirirsiniz diye.Bu hava da tekneyi mürettebatsız bırakmak olmaz,sonunda emanet kiralık tekne,tararsa kıyıdan gelene kadar tekne kıyıda olur zaten
Sonuçta teknede yemeğe karar veriliyor.
Geçmiş yıllarda birkaç kere Gümüşlükte,Bodrum akyarlardan gelip yemek yemiştik,fiyatlarının da İstanbul iyi balıkçı fiyatları olduğunu da biliyorum.Çok fiyatlıysa balıktan vazgeçeriz diyoruz ve başlıyoruz netten rest. numaraları aramaya.Bize en yakın olan fenerci rest.dan.Netten numarasını bulup hemen arıyorum 20 dakika uğraştım telefona bakan yok.Melengeç i buluyorum arıyorum çağrı merkezi çıkıyor sadece rezervasyon alıyorlarmış.Bana başka bir numara veriyor.En son mimoza rest. numarasını alıp arıyorum oda Hamza bey diye birinin numarasını veriyor.Sonuçta birine eriştik şükür.Durumu anlatıyorum,motorumuz arızalı kıyıya çıkamıyoruz,botumuz ufak gelmemiz zor,siz siparişleri getirirmisiniz diye,tabi diyor seviniyoruz.Mezeleri sayıyor.Kalamar ,karides ve 5 çeşit meze daha ismarlıyoruz.Balık soruyoruz,Lagos var diyor(burada damı ?)Kg. fiyatını sorunca 220 tl.,barbuna da 220 diyor. diyor.Karşıda 120 den yiyince balıktan da vazgeçiyoruz.Mezelerin fiyatını sormuyoruz artık yoksa vazgeçeceğiz
Bir 10 dakika sonra tekrar arıyor,bizim botçu Bodruma gitmiş,siz gelip alabilirmisiniz.Hayır alamayız,zaten kürekle olmaz sıcaklar buz gibi olur, bu havada bu bot ya uçar,ya batar,gidip gelmek için diyorum. Yediğimiz yemekten daha fazla enerji almamız lazım gidip gelmek için
Sonunda neyse ben birini bulur 20 dakika sonra yollarım diyor.Yarım saat sonra çok eski bir fiber sandalla ,kürek çekmekten canları çıkmış 2 genç yemekleri getiriyor.Hesap diyoruz,rest.dan getirdiği hesap kutusunu veriyor.
Hesap 355 Tl.(63 Eur.)Balıkta yok,rakıda.Diğerlerine nazaran haliyle daha pahallı.Ama güzel hizmet aldık
. Sonuçta Gümüşlükdeyiz.
Eh eşek değiliz iyi bir bahşişi hakkettiler.Hesabı bahşişi veriyoruz yemekleri alıp açıyoruz.O ne restoranın tabakları,bir de bunları geri alacaklar.Başka tabaklara boşaltsak buz kesecekler bu rüzgarda,bu arada rüzgar yememek için spreyhood'un fermuarlı camını bile kapattık..Biz gelir alırız yarım saat sonra diyor.Likitler hazır hemen yemeğe başlıyoruz.İyi kamufle ettikleri için sıcaklar gayet iyi hatta tabakları bile ısıtmışlar gibi geldi.Yan gözlede çocuklara bakıyorum,rest. rüzgar üstünde gidemiyorlar,daha sonra kıyıya dönüp iskeleye bağlanıyorlar.Bir 15 dakika sonra bizimkiler bir motorlu bota bağlanarak yanımıza yaklaşıyorlar,belki bize geleceklerdi bilemiyorum ,gelin tabakları alın diye işaret ediyorum.Hemen kalanları bizim tabaklara alıyoruz,sıcaklarıda yemiştik zaten.Geliyorlar, içimden sağlam bahşiş vermemize rağmen bir 20 tl. daha bahşiş vermek geçiyor,veriyorum yüzleri gülüyor.Birilerinin yüzünü gülümsetmenin hazzı yeter diyorum kendi kendime.
Hava karardı,tüm sahilin ışıkları yandı,rüzgar duracağına daha da şiddetleniyor.Arada hafif demir tıkırtıları geliyor.Sancağımızda hafif önde duran teknenin arkasına düşmeye başladık.Bu teknenin haricinde tüm tekneler yüzer gibi bir sancağa bir iskeleye periyodik gidiyorlar biz de dahil. Bu tekne mum gibi duruyor,hava kararmadan kontrolde ettim,kıçtan demir atmışmı diye o da yok. Tek farkı mizana direği var ve mizana yelkeni tam açık, bumba kasılmış bir şekilde. Bu gece biraz tedirgin yatacağız ,kerterizleri konuşuyoruz,iskele şurada katamaran şurada,yan tekne şu durumda diye,gece kim uyanırsa havuzluktaki feneri alıp baksın diyoruz.
Gece yine 1.30 a kadar oturuyorum rüzgarın dineceği falan yok.05.45 de uyanıyorum hemen dışarı atıyorum kendimi çok taramamış ama yanımızdaki tekne şu ana tam önümüzde,zincirimiz tam altında.Rüzgar daha hafiflemiş.Artık sabah hareket ederken bakacağız.
6 temmuz Cuma
Güzel bir kahvaltı yapıp bakınıyoruz.Artık yavaş yavaş çıkmamız lazım.marşa basınca önümüze düşen teknede bir hanım kokpite geliyor.ben yavaş yavaş demir toplayıp üzerlerine gidiyorum.hanımefendi de denizci belli,isterseniz ben biraz zincir toplayıp ileri gideyim diyor.Umarım sizin zincirinize dolaşmamışızdır diye cevap veriyorum.Bu arada eşide içerden çıkıyor,onlar ileri biz ileri,çok yakın bir mesafeden çapayı yerine yerleştiriyorum.Verdiğimiz rahatsızlık için özür dileyip yardımları için teşekkür ediyor,el sallıyarak ayrılıyoruz.
Nezaketi bırakmadıkça denizde olan her şey çözülür diye düşünüyorum.
Dışarı çıkıyoruz,bu gün rüzgar erken başladı,hoş gecede durmadı zaten.10-12 knot arası esiyor.Rota yalıkavak,evin önünden geçip birde denizden foto alalım sonrada karşıdaki yatların yanında deniz molası veririz diyoruz.Evin önüne gelince uzaktan resimlerini çekmeye başlıyoruz.
Dürbünle bakarken yan komşularının terasda olduğunu söylüyor Dilek.Ben pompalı kornayı çıkarıp kuvvetlice basıyorum.Sanki vuvuzelle bu alet,çok sert ses çıkarıyor.Karşı sahile geçiyoruz ,çok kalabalık ve denizde esintili,kalmaktan vazgeçip Turgut reisin karşısın daki çatal adanin rüzgar altındaki koyuna gidiyoruz.Yalıkavaktan çıkar çıkmaz yelkenleri açıyoruz,bu son yelken yapışımız,rüzgar kolayına geliyor,geniş apazla çatal ada önlerine kadar geliyoruz.Sahil güvenlik burada cirit atıyor,malum hemen batı tarafı kardak kayalıkları.Koyda kalabalık,bir hayli irili ufaklı tekne var,sanırım çoğu Turgut reisden buraya geliyor yüzmeye.Adanın bu kısmı yüksek olmadığı için rüzgarda şiddetli esiyor ama dalga kaldırmıyor hiç.
Kıyıya 50 mt. kala zincir döşedik 8-9 mt.lere.Az bir kaloma verip tutunuyoruz.Doğru denize,burasıda rüzgardan sanırım soğuk geldi.Rüzgar Turgut reise doğru atıyor,hanımlara yüzerken rüzgar üstüne yüzün dönüşünüz kolay olsun diyorum.Sahil güvenlik bir ara gelip aynı koyun biraz açığındaki tonozuna bağlanıyor..Bir bot ve 3 asker kontrole çıkıyor.Bize de gelirler nasılsa daha buradayız. 1 saat sonra sıra bize de geldi.Evrak istiyorlar.Tanver abi ve Dilek Alman pasaportlarını veriyorlar,tekne kiralarken de öyle yaptıkları için.Vatandaşlığınız var ise Türk kimliklerinizi de alayım diyince Türk kimlikleride çıkıyor.Adb. ve Kmt. de soruyor,ben baştan çıkarmıyorum.Tanver ağabeyin ehliyeti uluslararası geçerli kanada ehliyeti,Kmt.. si Türk.Problem çıkarsa benim Adb. Kmt. i vereceğim.kanada ehliyetine 3 personel de bakıyor,bu arada formda dolduruyorlar.Sanırım bunlar yeni mezunlar,hepsi çok genç.Problem yok,tabi mavi kartıda kontrol ettiler,haftası geliyordu bir şey demediler.Zaten söyledik,tekne kiralık saat 15.00 gibi teslim edeceğiz diye.
Gayet kibarlar,kontrol bitince teşekkür edip gidiyorlar.Zaman doldu 14.30 da son demiri alıp çıkıyoruz yola.Turgut reis D-marine girince girişte sancaktaki iskeleye yanaşıp depoyu fullüyoruz,tekrar girişe gelip çift atık deposunu boşaltıyoruz,bunun için 45 Tl. alıyorlar72 lt. mazot aldı,. Palamar eşliğinde G portonuna yanaşıp geziyi sonlandırıyoruz.Tekne kontrolüne geliyorlar,eksikleri söylüyoruz.genelde bu firmadan memnun kaldık,tekne gerçekten güzeldi,bir şey sormak için aradığımızda da hep çözüm sundular.Bodrum-Gökova -Bodrum gezimizi earth deki çizimlerden 145 mil olarak hesapladım.Ancak bazı yerlerde çok fazla yelken yapıp birçok tramola attık,bir çok yerde de kavança atarak aynı yerlerde birkaç defa dolaştık bu yüzden ekstra bir 25 mil daha koyarak 170 mil olarak hesaplıyorum.Çoğunluğu yelken –motor olmasına karşın,azımsanmayacak milide sadece yelkenle yaptık.Yaptığımız yelken gerçekten nefisdi,artık bununla en az 1 sene idare ederim.
Gökovanın tamamını gezemesek bile gitmeyenlerin mutlaka gitmesini tavsiye ederim.Daha iyi yerler sizlerin başına.
Seyir notlarımı vakit ayırıp okuyanlara teşekkürler.Umarım yazdıklarımdan faydalanacak birileri çıkar,bu da beni son derece mutlu eder.Sevgiler.