Şİmdi efendim yukarıdaki yazıyı şunun için yazdım. Elbete Aali 'nin dediği gibi ve benim örneğinde verdiğim üzere tüm sektörlerde kadın ön planda. Sonuçları başarılı ya da değil ancak kadını ön planda tutmamız gerekiyor.
Yani başlangıç noktamız doğru.
Ama öncelikle Tan Kaan 'ın alıntıladığı şu diyalog elbette ki çok yanıltıcı. Kadın zekasını bir nebze anlamamış bir erkek tarafından yazıldığı son derece belli
Şimdi konumuza dönersek. Tasarımcı bu taslağı bana benzer bir teknesi konusuna çok ısrarcı olduğum için gönderdi.
Ben de burada hayaller tersanesinde çalışmaya başladım. Kendisinden taslağı burada paylaşmak için izin istedim.
Karşılığında bu paylaşım sonrasında yapılacak tartışmalardan elde edilecek sonuçların kendisine farklı fakat önemli bir coğrafyadaki insanların tercihleri için fikir verecektir diye gerekçe sundum.
Yani bitmiş bir plan üzerinde tartışmıyoruz. Tam tersi elimizde kes yapıştır tekniği ile tekne tasarlayan önemli bir yabancı tasarımcı var ve biz taleplerimizi gerekçeleri ile birlikte yazarsak adam da bizim isteklerimize göre bir proje çıkaracak.
Aali 'nin Sanella 'nın tasarımcısına verdiği parayı buraya yazmayayım isterseniz. Kaldı ki biz belkide işin sonunda atıp tuttuğumuz tasarımı almayacağız belki de.
Konumuza dönersek yani bitmiş bir tasarım konuşmuyoruz. Gerekir ise teknemizi bir %10 büyütebiliriz de. Şimdi ihtiyaçlarımızı belirliyoruz.
Bir kere bu teknenin esinlenildiği kuzey denizi balıkçı tekneleri daha önce Yelken ile gidebiliyorlardı. O yüzden Aali 'nin yazılarını tekrar referans gösteriyorum.
Şimdi; Örnek gösterilen farklı tipteki motor sailor tarzı tekneler ile bu teknenin çok ciddi bir tasarım farkı var. O teknelerin bir çoğunda yelken yapmak için gerekli olan kriterler zayıf. Aşağıdaki fotoğrafa litfen tekrar dikkatle bakınız.
Bu bir motor sailor değil. Neden değil? Çünkü köşk (bunu da Aali den öğrendim ) geride. Köşkü kaldırın karşınıza hayranlık uyandıracak bir yelkenli bir ahşap iş teknesi çıkıyor.
Ama motor sailor üreten firmaların çoğu Kaan Özkan fikrinde olan müşterilere hitap ettiklerinden köşkü öne alıp , arkada geniş bir havuzluk yaramak istemişler. Bu durumda bence yelkenli bir tekneden bahsediyorsak ön önemli gereklilik seyir sırasında ana yelkenin görülmesidir . Ana yelkeni seyir yaparken kaptanı tarafından görülemeyen bir tekne , üzerinde yelken dahi olsa bence yelkenli bir tekne değildir.
O yüzden kıç tarafta bir havuzluk kazanacağız diye armamızdan fedakarlık etmeyeceğiz efendim. Üstelik yine bu resimde görüldüğü üzere mizana direği ve üzerindeki bocurum yelken zaten kendisi kontra değiştirmekte. BUnun önemine ayrıca değineceğiz.
Şimdi tekrar dönelim bizim kimlere hitap ettiğimize. Zenginlere tekne yapmıyoruz. Ya da alım gücü yüksek beyaz yakalılara da. Hedef kitlemiz onlar değil yani. Hedef kitlemiz tam da Aali'nin tarflediği kişiler. Bunlar da beğenir alırlarsa başımız üstüne.
O yüzden tekne bakım ve konaklama maliyetleri çok önemli. 29 feet tekne diye tutturmamızın nedeni bu. Yoksa yine dediğim gibi 43 feet Oysta var Bu kriterlere uygun. Uğraşmaya da değmez. Yaptırıver gitsin.
Şimdi 29 feet bir tekne bir erkeğin çok az yardım alarak tek başına kullanabileceği maksimum tekne boyu. Ayrıca marinalardaki en ucuz bedeli bu boylar ödüyor. Karaya alma ve bakım maliyetleri ucuz. 40 feet teknenin altına bir zehirli atmak ile 29 feet bir teknenin altına zehirli yapmak arasındaki farkı biliyorsunuz mutlaka.
Ancak klasik bir 29 feet yelkenli bir teknede özlenen ve talep edilen konforu sağlamak çok zor. Bizim de bu günümüzün biraz trawler çağrıştıran teknesini tercih etmemizdeki neden bu işte.
Tekneyi boyuna değil, yukarı doğru büyütüyoruz. Aynı mimarların küçücük odaları çok yüksek tavanlı yapıp, daireyi ferah gösterme çabası gibi.
Amerikan tarzı tasarımlar bunun için çok uygun. Örnek benim artık kafanıza kazınmış olan Tayo Mar ile ilgili yazdıklarımdan hareket edelim.
Ben hep, Bir ingiliz iş teknesinden esinlenilmiş diye yazıyorum ya. Şu esinlenilmiş kısmını açalım biraz. Cem GÜr ifadesi ile yazalım.
"Amerikan tasarımcıları Avrupalılara göre daha şişman , karınlı tekne tasarlarlar , bu yüzden de draftı daha az olur. " demişve eklemişti. Bu açıdan bakıldığında Tayo Mar bir İngiliz iş teknesi sayılmaz. Daha çok Amerikalı bir teknedir " dediydi.
BU yorumu Aali'ye sorduğumda benzer destekleyici bir açıklama da O'ndan gelmişti.
Bu yüzden İngilizler hiç America's Cup kazanamamışlar o dönemlerde.
Bu tekne de 29 feet olmasına rağmen önemli bir iç hacim sunuyor kullanıcıya. O yüzden bu modeli tercih ettim. Ahmet Kali 'nin 28 feet Hunter'ine binenler bu Amerikan tarzının modernize edilmiş halini rahatlıkla fark ederler.
28 feet tekne , Avrupalı 34 feet tekneden çok daha ferah ve kullanışlıdır.
Şİmdi gelelim Türk kullanıcının en önemli karekteristiklerinden birine. Bizim insanımız denizden korkar. Aslında insan sudan korkar.
Yapılan bir araştırmada insanların kurtarma amacı ile yanan bir eve girerken , suda bir insana yardım etmek ile kıyaslandığında daha az korktuğunu göstermiş. Muhtemel İsveçli bilim adamları yapmıştır bu araştırmayı.
Ben sert ve iri dalgalı bir denizde Tayo Mar da ayakta durmayı , oturmaya yeğlerim. Çünkü oturduğumda dalgalar gözüme daha bir büyük görünüyorlar ve korkutucular. Ayakta olduğumda ise teknenin her yerini daha rahat görüyorum ve dalganın aslında benim boyumdan çok da büyük olmadığını görüp rahatlıyorum.
O yüzden bu " köşk " olayı bizim hedef kitlemiz için çok uygun. Seyir halinde ayakta durma imkanı veriyor bize. Kaldı ki köşkün içinde , dümenin hemen arkasında son derece fonksiyonel bir masa ve karşılıklı oturaklar düşünülmüş. Hr türlü hava koşulundan bağımsız olarak bu masada kağıt haritanızı açabilir, üzerinde çalışabilir, ya da seyir sırasında hava sert dahi olsa rahat rahat yemek yiyebilirsiniz.
Köşkte gördüğünüz tü cam ve kapılar açılıyor. Yani burası , ön tarafında serpinti görüğü, üstünde bimini olan hatta üzerine bir de güneş panelleri olan , yetmedi kıçında matafora takılı bir havuzluktan her durumda daha ferah bir mekan.
Daha önce yazdığım gibi mutfak hemen arkanızda ve bir basamak aşağıda. Ayrı bir alan yani. Bizim kadınlarımız evlerde " Amerikan " denilen tarz, aslında Amerikan evleri ile hiçbir alakası olmayan mutfak tipinden nefret ederler.
Küçük dahi olsa ayakta durulabilen ve " ayrı " bir mutfak kadınların her zaman tercihi olmuştur. Tekne konusunda da farklı olacağını hiç sanmıyorum.
Kıç tarafta döşek altı bir tuvalet, baş kamarada dinlenenleri rahatsız etmemek adına çok önemli bir ekleme.
Tan Kaan, baş kamara üstündeki alanı neden küçük buldu anlamadım. O alandan çok daha küçük havuzlupu olan tekneler biliyorum ben.
Özellikle bir koyda , bildiğiniz piknik masası tarzı açılır kapanır sandalye ve masalar açılarak burada rahatlıkla oturulur. Bence tek sorun Mutfağa uzak olması. Belki de kimi kap kacak için burada küçük bir portuç bile düşünülebilir.
Bu modelin bir diğer tarzı daaynı boydaki bir klasik yelkenli tekneye göre daha " güven verici " görünmesi olacaktır.
Köşk ve amerikan tarzı karınlı yapısı tekneyi çok daha heybetli gösterecektir. Ailesi için tekne almak isteyen nispeten daha genç kulak için bu anlamada " güvenlik " başta geleceğinden bu yapı bizim hedef kitlemizi bu kounda da etkileyecektir.
Devam edeceğiz..