Sevgili dostlar, öncelikle konu başlığını GeKo’dan , konu başlığını açan korsandan izin alarak, aynen kopyalamıştım. Büyük harfle Türk yazılması bu nedenledir.
Forum(lar)da Türk denizciliğinin geliştirilmesi misyonu sürekli ön plana çıkarılan bir konudur. Bunun için de başarı öyküleri ve cesur girişimler her zaman toplumda bir heyecan ve motivasyon yaratmıştır diye düşünüyorum. Dolayısıyla, bu kişilerin rol modele dönüştürülmesi için gayret sarf etmek, denizciliğin geliştirilmesi amacına yönelik küçük küçük girişimlerden birisidir. Ama bu çabaların gerekli ya da gereksiz olduğu tartışılabilir, ve zaten her şey tartışılabilir, sorun yok.
Forumda yazan arkadaşların ayrı ayrı yaklaşımları, farklı bakış açıları olarak ta doğrudur. Konunun siyasallaşmamasını umarak söylemek isterim ki; Görüş olarak her hangi bir ulus, devlet, sınırlar, etnik ve sosyal kimlik, cinsel tercih, mesleki toprakçılık vs. gibi ayrımcılıklara karşıyım. Hatta insan ve hayvan ayrımcılığına ve de hayvanlar arsında tür ayrımcılığına da karşıyım. Balık tutmak dahil herhangi bir canlının öldürülmesi bana göre değil. Ama hiçbir konuda fanatik değilim ve doğanın böyle var olduğunun da bilincindeyim. Benimkisi sadece vicdani
.
Konuya dönersek; Bizim önümüzde İngiliz ya da İtalyan denizciliğini geliştirmek değil Türk denizciliğinin gelişmesine katkıda bulunmak gibi bir misyon olduğu sanıyorum genel kabul görmüş bir yaklaşımdır. Bayrağın yada milliyetin ön plana çıkarılması (belirtilmesi) eğilimi ise sadece bizim bir zaafımız (eğer öyle düşünülüyorsa) değil, tüm dünyada kullanılan bir tanımlama, sınıflandırmadır. Heyamolacı olmak ve flamasına sahip olmak ta bunun bir alt kimliğidir, vardır ve gerçektir (bizim için doğru olup olmaması ya da benimseyip benimsemememiz ayrı bir konudur). Bunu da zaten bu yarışın duyurusunda, katılımcı listesinde yazılanlar göstermektedir.