Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Uğurlar ola

  • *
  • İleti: 1067
Ynt: Uğurlar ola
#150: 21 Mart 2018, 20:56:37
Teşekkürler Özgür kaptanım. Aklımda olacak.
  • IP logged
Güvenlik daha çok batıl bir inançtır. Doğada bulunmaz... Helen KELLER

K

Kamil Çelik

Ynt: Uğurlar ola
#151: 25 Mart 2018, 23:08:44
Hatalı bir yönlendirme yapmak istemem ama bu tip veya daha komplike su yapıcılar ile içme suyu ihtiyacınızı karşılayamazsınız su yapıcılardan yapılan su sadece acil durumda hayatta kalmak için içilebilir. İçme suyunuzu  taşımak zorundasınız .

İletileri yeni gördüm, ancak yazabiliyorum. Bu tür su yapıcılarla hertürlü içme suyu ihtiyacınızı karşılarsınız.
 Taşıma ve depolama alanları sınırlı bir teknede/ yüzen cisimde yüzlerde kilo/litre içme suyu taşımak hammalıktır, tehlikelidir, günümüz şartlarında gereksizdir..

 Bugün içme suyunun güvenlirliğinin emin olmadığı alanlara yapılan seyirlerden tutun, dünya turu yapanlara kadar birçok tekne artık yüzlerce kilo/litre içme suyu taşımıyor. Kendi tecrübemden örnek vereyim, 2011'de ARC'ta RORC Race Division bir X 55 te yarışan 8 kişilk bir ekip olarak sadece su yapıcı ile Atlantiği geçtik. Evet, tadı çok da güzel değil ancak 8 kişiyi 14 gün boyunca günde 3 litreden yeme-içme, ve tüm ekibi hemen  hergün çok da kasmadan tatlı suyla duş alacak şekilde idame ettirdi. Bunun yanında Batı-Doğu geçişinde, 4 kişi 1 ay boyunca kıyıdan/ marketten hiç su satın almadık.

Yani, şunu demek istiyorum, artık fiyatları makul seviyeelre gelen su yapıcılar sadece ''survival'' için değil, gündelik  ,içme de dahil, su ihtiyacı için kullanılıyorlar.

Yüksek fiyatlı survival kitleri herhangi bir su kaynağı olmadan havadaki nemden su üreten kitler yolunda ilerliyor.  ;)Ki bunlar şu an bizim erişimimiz için biraz uzakta, ama sadece şimdilik...
  • IP logged

K

Kamil Çelik

Ynt: Uğurlar ola
#152: 25 Mart 2018, 23:16:14
O da olabilir. Ben olabildiğince pratik olmaya çalışıyorum.  Bakarım olmayacak, 10 litrelik şişelere dönerim.  Bu şişeden 1,5 litreliğe günde iki kere su aktarırım.

Enes Reisim, işi sadece hacim olarak düşünmek çok da doğru değil bence. Batmazlığın çok önemli olduğu bir kanoda yüzlerce kilo gereksiz yük taşıyorsunuz. Yine hızın önemli olduğu bir bir deniz aracında yüzlerce kilo gereksiz ağırlık taşıyarak hızınızdan feragat edeceksiniz. Gereksiz.

Siz bu tür bir extrem geçişi yapacak ilk Türk, Dünya şartlarında da sayılı biri olacaksınız. Bence, bu tür bir hayati gereç için sponsor bulabilirsinz, sadece istemesini ve dile getirmesin bilin. Yani, iş biraz PR da gibi...

Selametle..
  • IP logged

B

Burak Doneray

Ynt: Uğurlar ola
#153: 25 Mart 2018, 23:22:52
Hatalı bir yönlendirme yapmak istemem ama bu tip veya daha komplike su yapıcılar ile içme suyu ihtiyacınızı karşılayamazsınız su yapıcılardan yapılan su sadece acil durumda hayatta kalmak için içilebilir. İçme suyunuzu  taşımak zorundasınız .

İletileri yeni gördüm, ancak yazabiliyorum. Bu tür su yapıcılarla hertürlü içme suyu ihtiyacınızı karşılarsınız.
 Taşıma ve depolama alanları sınırlı bir teknede/ yüzen cisimde yüzlerde kilo/litre içme suyu taşımak hammalıktır, tehlikelidir, günümüz şartlarında gereksizdir..

 Bugün içme suyunun güvenlirliğinin emin olmadığı alanlara yapılan seyirlerden tutun, dünya turu yapanlara kadar birçok tekne artık yüzlerce kilo/litre içme suyu taşımıyor. Kendi tecrübemden örnek vereyim, 2011'de ARC'ta RORC Race Division bir X 55 te yarışan 8 kişilk bir ekip olarak sadece su yapıcı ile Atlantiği geçtik. Evet, tadı çok da güzel değil ancak 8 kişiyi 14 gün boyunca günde 3 litreden yeme-içme, ve tüm ekibi hemen  hergün çok da kasmadan tatlı suyla duş alacak şekilde idame ettirdi. Bunun yanında Batı-Doğu geçişinde, 4 kişi 1 ay boyunca kıyıdan/ marketten hiç su satın almadık.

Yani, şunu demek istiyorum, artık fiyatları makul seviyeelre gelen su yapıcılar sadece ''survival'' için değil, gündelik  ,içme de dahil, su ihtiyacı için kullanılıyorlar.

Yüksek fiyatlı survival kitleri herhangi bir su kaynağı olmadan havadaki nemden su üreten kitler yolunda ilerliyor.  ;)Ki bunlar şu an bizim erişimimiz için biraz uzakta, ama sadece şimdilik...

http://blog.marinfirsat.com/wp-content/uploads/2015/02/AQUATEQ-MANUAL.pdf

Şahsen ben içme suyumu yanımda taşırım su yapıcıya güvenip içme suyu yanıma almadan uzun bir seyre çıkmam.Kullanma suyu olarak su yapıcıyı çok faydalı buluyorum yemeklerde yada yıkanmada bence güzel fakat içme noktasında yukarıdaki manuali okursanız bence sadece su yapıcıya güvenip içme suyu almadan yola çıkmak için iki kere düşünün derim.

Yapacağınız en uzun geçiş 40 gün olsun günlük 3 litreden 120 litre maliyeti 100 tl su yapıcının kullanacağı elektrik membranların bakımı değişimi arıza durumunda yada bakımı sırasında karşılaşılacak sorunlar cabası.İçtiğiniz suyun kalitesinin sağlığınıza etkisini ise konuşmaya bile gerek yok.Sonuçta ürettiğiniz suyu içini layıkıyla temizleyemediğiniz bir depoda taşıyacaksınız tatlı su deponuzu  temizlemek zorunda kalırsanız birgün çok şaşırabilirsiniz.
  • IP logged
« Son Düzenleme: 25 Mart 2018, 23:35:19 Gönderen: Burak Doneray »

R

Recep Ertürk

Ynt: Uğurlar ola
#154: 26 Mart 2018, 00:30:37


Su yapıcıların suyu içilebilir ama içmeyin gibi yaygın bir öğüt ortalıkta dolaşıyor. Birkaç yıl önce yat fuarında su yapıcı satan bir stand görevlisine "çiçek sulanabiliyor mu?" "yani teknede fesleğen yetiştirsek sulayabilir miyiz?" diye sormuştum.

Düşündü, emin olamadı, geriye gidip başka birine anlattı, o geldi ve benimle uzunca konuştu ve özet olarak, "henüz değil" demişti.

Bir işe yarar mı bilmiyorum. Aklımızda bulunsun...

  • IP logged

  • *
  • İleti: 1067
Ynt: Uğurlar ola
#155: 26 Mart 2018, 01:12:55
Kamil reisim,

Maddi koşulların yaşayış şeklimizi belirleyen önemli etkenlerden olduğu kanısındayım. Bunu dünya turu bakımından ele alacak olursak durumun öneminin daha dramatik boyutlarda olduğu rahatlıkla söylenebilir. Maddi olanaklarımın kısıtlı olduğu ortada. Ancak bugüne kadar denizcilikle ilgili maddi yetersizlikleri hiç bir zaman gerekçe göstermedim,  bundan sonra da böyle devam edeceğim.

Deniz bazen insanı ezer. Yani ezilirsiniz. Geçen sene yaptığım seyahatte bunu açık bir şekilde yaşadım. Eğer karaya çıkarak kıyı kıyı gitseydim bunun hiç bir etkisi olmayacaktı. Ancak karaya çıkmadan seyahat edeceğim dediğim noktada dışarıdan pek bir şey fark etmiyor gibi görünse de durum farklıdır. Üzerinize baştan bir baskı yüklemiş olursunuz. Buna ek olarak sadece motor gücüyle gitmek zorunda kalınırsa işte o zaman deniz ezmeye başlar. Ezmesi için öyle kötü bir havaya denk gelmeye gerek yoktur. Demir atamayacağm kadar derin yerlerde kıyıya yakın seyretmek zorunda kaldım. Öyle ki kıyı şeridinde sarp kayadan başka bir şey yoktu. Bunun söyle açıklayabilirim.  Kıyıya yakın seyrederken motor arıza verirse, o sırada hava dönüp rüzgar kıyıya doğru esmeye başlarsa demir atıp durumu idare edemeyeceğim için bir süre sonra botum o sivri kayalıklarda kaçınılmaz bir şekilde parçalanır. Bense ancak deniz kayağıma geçip paçayı kurtarabilirim. Bir yandan beni dünya turuna hazırlayan projemi,  diğer yandan nerdeyse bütün deniz donanımımı kaybeder, bir de bunun uzun süre ruhsal çöküntüsünü yaşarım. Seyir için motor dışında ikinci bir seçeneğim olmadığı için deniz beni ezip geçti. Neyse ki istediğimden fazlasını alıp deneyimledim. Baskıyla başa çıkabiliyordum. Bu seyahatten kendimce çıkardığım sonuçlardan biri asla seçeneksiz kalmamam gerektiğiydi.

Toparlarsam maddi olanaklarım elverdiği ölçüde yaşamsal donanımımı olabildiğince çeşitlendirmeye çalışıyorum. Öncelikle yeterli su stoğum olacak. İkinci olarak deniz suyunu damıtarak yeterli su elde edeceğim bir düzenek kuracağım. Bunlar şu anda benim için yeterli unsurlar. Buna bahsettiğiniz gibi bir su arıtıcı ekleyebilirsem suyla ilgili C Planı da gerçekleşmiş olur. Ancak ondan önce diğer donanım önceliklerim var.

Kanonun yüklü halde hızını görmeden hız konusunda pek yorum yapmak istemiyorum. Sonuçta dünya turunun doğru unsurları doğru oranda bir araya getirmek anlamına geldiğini düşünüyorum.



  • IP logged
« Son Düzenleme: 26 Mart 2018, 01:17:30 Gönderen: Enes Save »
Güvenlik daha çok batıl bir inançtır. Doğada bulunmaz... Helen KELLER

  • *
  • İleti: 1067
Ynt: Uğurlar ola
#156: 26 Mart 2018, 01:18:23
Sponsorluk konusu zayıf yerim. Bu konuda da iyi çalışmam gerekli.
  • IP logged
Güvenlik daha çok batıl bir inançtır. Doğada bulunmaz... Helen KELLER

  • *
  • İleti: 1067
Ynt: Uğurlar ola
#157: 26 Mart 2018, 01:20:55
Güncel haber olarak bütün yükü kanoya sığdırdığım ı söylemek istiyorum. Ayrıca  yaklaşık 60 litre kadar boş alanım kaldı.
  • IP logged
Güvenlik daha çok batıl bir inançtır. Doğada bulunmaz... Helen KELLER

O

Oktay Eryılmaz

Ynt: Uğurlar ola
#158: 26 Mart 2018, 01:41:00
Burak Reisin gönderdiği linkten Su Yapıcısı manuelini okudum. Yok canım hepsi böyle olamaz dedim bir kaç tane daha buldum okudum
Belki elektrik ,yer sorunu olmayan yeterli sayıda personeli olan yelkensiz deniz araçları için olabilir ama ben yolda orjinal ambalajlısını bulsam almam.
Ancak bu alet Okyanus geçmek için yaptığı su içilmese dahi elzem gözüküyor.
Hatta planlama bu aletten başlamalı diye düşündürüyor.
  • IP logged

B

Burak Doneray

Ynt: Uğurlar ola
#159: 26 Mart 2018, 02:30:49
DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜNÜN AÇIKLAMALARINA GÖRE;
SU KALİTE SINIFLANDIRMASI ŞU ŞEKİLDEDİR
TDS  DEĞERİ                           SU KALİTE SINIFI
               0 –   17    Ppm       1. sınıf yumuşak su          (SAF SU)
            18  –   60   Ppm                        1. sınıf az sert su              (KAYNAK SUYU)
             61 – 120   Ppm                        2. sınıf orta sert su           (ŞEBEKE SUYU)
           121 – 180   Ppm                        3. sınıf sert su                   (DİKKAT ZARARLI OLABİLİR)
              180 ve üzeri                            4. sınıf çok sert su            (İÇİLEMEZ)

Su yapıcılarının  ürettiği suyun TDS değeri  350-500ppm arası diye okudum Yukarıdaki bilgiye göre (alıntıdır)içilemez  ve zararlı olabilir diyor ama bir sürü içen tavsiye eden var.Aslında çok düşük ppm de sağlıksız içilemez saf su oluyor. (Çernobil patladığında televizyonda  çay içen bir bakan  geldi aklıma)Sanki içilemez değilde çokta sağlıklı olmadığı yönünde benim düşüncem .

Su yapıcısı olupta bu değeri bilen varmı aranızda yada su yapıcısında ürettiği suyu test ettiren.
  • IP logged
« Son Düzenleme: 26 Mart 2018, 02:45:55 Gönderen: Burak Doneray »

B

Burak Doneray

Ynt: Uğurlar ola
#160: 26 Mart 2018, 02:52:04
Bir sorum daha var bilen varmı acaba ? Şebeke yada kaynak sularındaki sertlik (sanırım kireç ve mineraller oluyor bu ) ppm miktarı ile su yapıcısından elde ettiğimiz suda kireç olmayacağına göre bu Ppm oranı tuzmudur uzun yada kısa vadede böbreklerimize zararı nedir ?

  • IP logged
« Son Düzenleme: 26 Mart 2018, 03:07:19 Gönderen: Burak Doneray »

B

Burak Doneray

Ynt: Uğurlar ola
#161: 26 Mart 2018, 03:18:53
Birazda gülelim. ;D

http://dergipark.gov.tr/download/article-file/327806

İnsanlarda içme suyu kalitesi ve su yapıcılardan elde edilen suyun kalitesi ile ilgili bir çalışma olsada okusak. ;D
  • IP logged
« Son Düzenleme: 26 Mart 2018, 03:26:24 Gönderen: Burak Doneray »

K

Kemal Gündüz

Ynt: Uğurlar ola
#162: 26 Mart 2018, 06:46:05
Birazda gülelim. ;D

http://dergipark.gov.tr/download/article-file/327806

İnsanlarda içme suyu kalitesi ve su yapıcılardan elde edilen suyun kalitesi ile ilgili bir çalışma olsada okusak. ;D


Günaydın Burak Reis
Arıtılan suya mineral yüklemek tavsiye ediliyor. Mineral jeneratörü olarak adlandırılan bir aletten geçirilerek su yapıcının ürettiği su içilebiliyor. Aksi sakıncalı


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

B

Burak Doneray

Ynt: Uğurlar ola
#163: 26 Mart 2018, 11:38:07
Sağol Kemal reisim öğreniyorum ama suyun Ph değeride çok önemliymiş asidik ve alkali diyorlar güzel bir yazı buldum Güngör Uras yazmış aşağıda.

Ambalajlı (Cam veya plastik şişe veya damacanalarda satılan) su tüketimi giderek yaygınlaşıyor. Ambalajlı suların her birinin özelliği var. Aynı marka altında satılan ambalajlı sular eğer farklı kaynaklardan ambalajlanıyor ise onların özellikleri de farklı oluyor.

Suyun ana özellikleri sertlik derecesi ile pH ölçüsü. Okuyucularıma bu konularda derlediğim bilgileri aktarmak istiyorum

Suyun sertlik derecesi...

Yeryüzünden buharlaşarak bulutlarda depolanan sular yeryüzüne yağmur veya kar olarak dönerken atmosferdeki karbondioksidi çözer ve bir miktar asidik hale gelirler. Bu asidik yağmur suları kaya ve toprak katmanlarından geçerken bu defa da kayalardaki ve topraktaki kalsiyum karbonatı çözerler. İşte bu çözülmüş mineralleri taşıyan sulara sert su denilir.

Bir suyun sertlik derecesi sudaki kalsiyum karbonat miktarına bağlıdır. Su sadece kalsiyum karbonatı çözmez. Magnezyum sulfat, klorid, asit silisit tuzu ve demirden de etkilenir ve bu maddeleri taşır. Ancak, çözülmüş haldeki kalsiyum karbonat bir suyun sertliğine en fazla katkı yapan elementtir. Sert sular sağlık açısından bir risk oluşturmazlar.

Eskiden halkımız suyun en fazla sertlik derecesi ile ilgilenirdi. Şişelerin etiketine sertlik derecesini yazmak zorunlu olmadığından, şimdilerde tüketici içtiği suyun sertliğini bilemiyor. (Bilgi için: Sabunu köpürtmeyen su sert sudur.) Bu işin uzmanlarının verdiği bilgiye göre, suların sertliği Alman, Fransız, İngiliz sertlik derecesi ve ppm gibi çeşitli birimle tanımlanıyor. En yaygın kullanım Fr (Fransız Sertlik Derecesi) tanımı.

Bu tanıma göre 0.5 Fr çok yumuşak, 5-10 Fr yumuşak, 10-20 Fr orta sert, 20-30 Fr sert sudur. 30 Fr.den sonraki sulara çok sert su denilir. (Ambalajın üzerindeki yazıları okuyunuz. Bazı etiketlerde “Fr” işareti karşısında sertlik derecesini gösteren rakamlar olabiliyor.)

pH neden önemlidir?

Dr. İsmail Mert’ten öğrendiğime göre, pH bir çözeltinin asitik veya bazlık derecesini gösteren bir ölçü birimidir. Suyun pH değeri, hidrojen iyonlarının yoğunluğunu gösterir.

Sulu çözeltilere hidrojen iyonu verebilen maddelere “asitli maddeler”, sulu çözeltilere hidroksil iyonu verebilen maddelere de “bazik maddeler” denilir. Diğer bir ifade ile de hidrojen iyonu verebilen maddeler “asit”, hidroksil iyonu alabilen maddeler “baz” olarak adlandırılır.

Sulardaki pH yoğunluğu 1’den 14’e kadar rakamlarla ölçülür.

pH 7’de hidrojen ve hidroksil iyon düzeyi eşittir. pH 7’de su nötrdür.

Hidrojen iyonları artarsa suyun pH değeri düşer ve su asidik olur. Tam tersi, hidrojen iyonları arttığında pH değeri yükselir ve su alkali hale gelir.

İşte bunun için sudaki pH 7’nin aşağısı ise su asidik, pH 7’nin üzeri bazik sudur.

Türk standardına göre içme sularındaki pH değeri 4.5-9.5 arasında olmalıdır.

Yönetmeliğe göre, “Doğal Mineralli Sular”ın etiketine pH değerini yazma zorunluluğu yok. İnsani tüketim amaçlı kaynak suları ve içme suları etiketinde ise pH değerinin gösterilmesi gerekiyor.

Düşük pH’lı sular korozif oldukları ve bu özellikleri ile birtakım metalleri çözebildikleri için içilmemesi gereken sulardır.

Yüksek pH’lı sular özellikle mide rahatsızlığı olanlara ve diyet yapanlara tavsiye edilmektedir. Mide sorunu olanlarda asidite arttıkça, rahatsızlıklar artar.

Vücut, doğal olarak kanın pH’ının sürekli 7.35-7.45 aralığında kalmasına çalışır. Vücutta tüm metabolik işlemler dengeli bir pH’a bağlı olduğundan, “bazik” olan, yani pH’sı 7’den büyük olan suların tüketilmesi sağlığa yararlı sayılır.

Diyetle alınan gıdalarda asitlik artar, vücuttaki pH dengesi bozulur. İçilen suyun pH’sı ortalama 7.5 ve üzeri ise bu su vücuttaki pH’yı dengeleyebilmektedir.

Şişe sularının ve damacanalı suların tümünün etiketinde pH değerinin yazılması zorunluluğu vardır. İçtiğiniz suyun pH’sını kontrol ediniz.
  • IP logged

K

Kemal Gündüz

Ynt: Uğurlar ola
#164: 26 Mart 2018, 11:59:05
Sağol Kemal reisim öğreniyorum ama suyun Ph değeride çok önemliymiş asidik ve alkali diyorlar güzel bir yazı buldum Güngör Uras yazmış aşağıda.

Ambalajlı (Cam veya plastik şişe veya damacanalarda satılan) su tüketimi giderek yaygınlaşıyor. Ambalajlı suların her birinin özelliği var. Aynı marka altında satılan ambalajlı sular eğer farklı kaynaklardan ambalajlanıyor ise onların özellikleri de farklı oluyor.

Suyun ana özellikleri sertlik derecesi ile pH ölçüsü. Okuyucularıma bu konularda derlediğim bilgileri aktarmak istiyorum

Suyun sertlik derecesi...

Yeryüzünden buharlaşarak bulutlarda depolanan sular yeryüzüne yağmur veya kar olarak dönerken atmosferdeki karbondioksidi çözer ve bir miktar asidik hale gelirler. Bu asidik yağmur suları kaya ve toprak katmanlarından geçerken bu defa da kayalardaki ve topraktaki kalsiyum karbonatı çözerler. İşte bu çözülmüş mineralleri taşıyan sulara sert su denilir.

Bir suyun sertlik derecesi sudaki kalsiyum karbonat miktarına bağlıdır. Su sadece kalsiyum karbonatı çözmez. Magnezyum sulfat, klorid, asit silisit tuzu ve demirden de etkilenir ve bu maddeleri taşır. Ancak, çözülmüş haldeki kalsiyum karbonat bir suyun sertliğine en fazla katkı yapan elementtir. Sert sular sağlık açısından bir risk oluşturmazlar.

Eskiden halkımız suyun en fazla sertlik derecesi ile ilgilenirdi. Şişelerin etiketine sertlik derecesini yazmak zorunlu olmadığından, şimdilerde tüketici içtiği suyun sertliğini bilemiyor. (Bilgi için: Sabunu köpürtmeyen su sert sudur.) Bu işin uzmanlarının verdiği bilgiye göre, suların sertliği Alman, Fransız, İngiliz sertlik derecesi ve ppm gibi çeşitli birimle tanımlanıyor. En yaygın kullanım Fr (Fransız Sertlik Derecesi) tanımı.

Bu tanıma göre 0.5 Fr çok yumuşak, 5-10 Fr yumuşak, 10-20 Fr orta sert, 20-30 Fr sert sudur. 30 Fr.den sonraki sulara çok sert su denilir. (Ambalajın üzerindeki yazıları okuyunuz. Bazı etiketlerde “Fr” işareti karşısında sertlik derecesini gösteren rakamlar olabiliyor.)

pH neden önemlidir?

Dr. İsmail Mert’ten öğrendiğime göre, pH bir çözeltinin asitik veya bazlık derecesini gösteren bir ölçü birimidir. Suyun pH değeri, hidrojen iyonlarının yoğunluğunu gösterir.

Sulu çözeltilere hidrojen iyonu verebilen maddelere “asitli maddeler”, sulu çözeltilere hidroksil iyonu verebilen maddelere de “bazik maddeler” denilir. Diğer bir ifade ile de hidrojen iyonu verebilen maddeler “asit”, hidroksil iyonu alabilen maddeler “baz” olarak adlandırılır.

Sulardaki pH yoğunluğu 1’den 14’e kadar rakamlarla ölçülür.

pH 7’de hidrojen ve hidroksil iyon düzeyi eşittir. pH 7’de su nötrdür.

Hidrojen iyonları artarsa suyun pH değeri düşer ve su asidik olur. Tam tersi, hidrojen iyonları arttığında pH değeri yükselir ve su alkali hale gelir.

İşte bunun için sudaki pH 7’nin aşağısı ise su asidik, pH 7’nin üzeri bazik sudur.

Türk standardına göre içme sularındaki pH değeri 4.5-9.5 arasında olmalıdır.

Yönetmeliğe göre, “Doğal Mineralli Sular”ın etiketine pH değerini yazma zorunluluğu yok. İnsani tüketim amaçlı kaynak suları ve içme suları etiketinde ise pH değerinin gösterilmesi gerekiyor.

Düşük pH’lı sular korozif oldukları ve bu özellikleri ile birtakım metalleri çözebildikleri için içilmemesi gereken sulardır.

Yüksek pH’lı sular özellikle mide rahatsızlığı olanlara ve diyet yapanlara tavsiye edilmektedir. Mide sorunu olanlarda asidite arttıkça, rahatsızlıklar artar.

Vücut, doğal olarak kanın pH’ının sürekli 7.35-7.45 aralığında kalmasına çalışır. Vücutta tüm metabolik işlemler dengeli bir pH’a bağlı olduğundan, “bazik” olan, yani pH’sı 7’den büyük olan suların tüketilmesi sağlığa yararlı sayılır.

Diyetle alınan gıdalarda asitlik artar, vücuttaki pH dengesi bozulur. İçilen suyun pH’sı ortalama 7.5 ve üzeri ise bu su vücuttaki pH’yı dengeleyebilmektedir.

Şişe sularının ve damacanalı suların tümünün etiketinde pH değerinin yazılması zorunluluğu vardır. İçtiğiniz suyun pH’sını kontrol ediniz.


Sağol Burak Reis
Ben mesela hiç merak edip dışarıdan alınan içme sularının etiketlerine bakmadım. Bakmak lazım artık


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

 
Yukarı git