"Neden?" - "Nasıl?" - "Ne için?" soruları hem tırandil sahiplerinin hem de yapımcılarının "beyn"leri ni yakmadıkça bu devekuşları ortalığı kasıp kavurmaya devam edecekler.
Hele bir de "antik çağlardan beri ....." diye başlamıyorlar mı ezber cümlelerine.....Antik dönemde ayna kıçlı tekneler mi vardı? Daha o çağlardan beri her türlü teknenin kaba ölçüleri zaten 1/3tü ve geleneksel tasarımda hâlâ da öyledir. Bütün bu vodvilin yerine dürüstçe " Evet tırandil denen bir tekne var(dı). Yetmişli yıllarda Namilerin Memet Kalimnos'ta nasıl yapıldığını öğrenip buraya da getirmişti. Biz de zamanında çok güzel tırandiller yaptık. Ama artık tırandil falan yapmıyoruz. Sadece, o eski formalardan esinlenip, modern yelkenlere ve donama uygun gayıklar yapıyoruz" deseler hem çabaları hem de ortaya koydukları çok daha değerli olacak.
Komprime haplara bayılıyoruz. O hapları sorgulamadan kullanalım ama hiç bir dirhem katkı yapmak için çaba harcamayalım. Ve ne yazık ki ayrıntılarda gizlenmiş yanlışları da yuvarlanarak büyüyen çığa katkıda bulunalım.
Örnek mi? Osman Kademoğlu, Tırandili tarif ederken diğer özellikleri yanı sıra
• İki Başı Bir
•
Bodoslamaları hilal şekilli• Geniş, yuvarlak gövdeli......vs . vs. olarak tanımlıyor. Kim kıç bodoslaması da, başta olduğu gibi hilal şekilli tırandil gördü aranızda? Kıç bodoslama omurgaya doğru içe eğimli ama düz bir çizgi ile aşağı iner.
En kaba hali ile Yunan Deniz tarihçisi Damianidis'in tırandil formu budur.
Ki bu çizimde de örneğin omurga olması gerekenden uzun
Yine de modernize edilmiş tırandilleri bir arada görmek, izlemek insanı heyecanlandırıyor.
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.