Ana Menü

Son İletiler

#1
Genel / foruma resim yüklemek
Son İleti Gönderen Ersin Böke - 26 Aralık 2025, 21:49:07

arkadaşlar foruma resim yüklemek zaten zordu. Şimdi sanki daha zor olmuş gibi. Resim yüklemek istedim ama becerremedim. Bilgisayardan resim nasıl yüklenecek? Bilen var mı?
#2
Genel / Ynt: Düşünerek söylemek ve bel...
Son İleti Gönderen O.Utku Uçkan - 26 Aralık 2025, 15:20:22
   Ben de sizleri
#3
Köşe Yazıları / Ynt: Tuzlu Su Sinemaları: Medi...
Son İleti Gönderen Mehmet Atay - 26 Aralık 2025, 10:52:09
Alıntı yapılan: Çetin Kent - 25 Aralık 2025, 17:48:28.....
Hayatın dayattığı rollerden kaçıp kendi içsel huzurunu arayan tüm dostlarımla birlikte filmi seyrettik. Sevgili dostum Mehmet Atay'ın yıllardır rica ettiği bir yazıyı buraya eklediğim için de çok mutluyum. Ayaküstü olmaması gereken, emek harcamak gereken bir film seyretmecesiydi. Biraz uzun sürmüş olabilir. (35 sene kadar?!?!?!?!!??!)

"Seyrettiğiniz" için teşekkürler. Yüreği firarda olan herkese selamlar.

Çeto'm mutlu ettin beni; sen çok mutlu ol.
Bak son sahne ile ilgili yazını okurken yine gözlerim doldu.
Bu filmin bende yaşattığı duyguyu çok az filmde yaşadım.Benim için tek film seçmek zorundasın deseler o film bu filmdir. Site Sineması'nda izlediğim günden beri...
#4
Genel / Ynt: Düşünerek söylemek ve bel...
Son İleti Gönderen Mehmet Atay - 26 Aralık 2025, 10:45:21
Özlemiştim
#5
Genel / Ynt: foruma resim yüklemek
Son İleti Gönderen Çetin Kent - 25 Aralık 2025, 23:39:41
Hizliresim.com a yükledim Ersin. Gayet hızlı çalışıyor. Fotonun bbcode mu ne diye bir formatı var, onun boyutu tam oluyor. Link kopyala yapıştır tamamdır.
#6
Genel / foruma resim yüklemek
Son İleti Gönderen Ersin Böke - 25 Aralık 2025, 22:18:23

arkadaşlar foruma resim yüklemek zaten zordu. Şimdi sanki daha zor olmuş gibi. Resim yüklemek istedim ama becerremedim. Bilgisayardan resim nasıl yüklenecek? Bilen var mı?
#7
Köşe Yazıları / Ynt: Tuzlu Su Sinemaları: Medi...
Son İleti Gönderen Çetin Kent - 25 Aralık 2025, 17:48:28
Gemiye dönüşte Teğmen emir eri Farina'nın gelmemesine takılır, dağlara kaçtı herhalde, bulamadın mı diye Çavuşa sorar. Çavuş Lorusso arkadaşını ele vermez. "Büyük İtalya'yı baştan inşa edeceğiz, göreceksin Farina geri gelecek o İtalya'ya" diye yine ideallerini konuşturur.

1940'lardaki hikaye burada bitiyor.

Arada neler oluyor bilmiyoruz, ama önümüzde yeni bir sahne açılıyor, günümüzdeyiz! Meis adasına bir turistik gemi yanaşıyor.



O da ne! Beyaz saçlı, yaşlı başlı bir adam bize bakıyor, Teğmen Raffaele bu!



Kalabalık turist grubunun ve rıhtımdaki yatların arasından kiliseye gider, eski günlerden sesler kulaklarında çınlar. Sonra bir mezarlık ziyareti. Mezarlardan birinin üzerindeki haçta minik bir fotoğraf. Vasilissa!



Vasilissa'nın adını taşıyan bir restoranın önüne geldiğimizde kadının hayalini gerçekleştirdiğini anlarız.



Filmin en güzel sahneleri bence bu sonuna yaklaştığımız anlar. Farina, teğmene mektup göndermiş, Vasilissa'nın vefatını haber vermiş. Adresten de çok emin değilmiş, teğmeni görünce şaşırır. Teğmen "hep burada mı yaşadın" diye sorar, hiç görüşmemişler demek.



Farina teğmeni arka tarafa götürür, bir sürprizi vardır. İki ihtiyar bastonlu mastonlu titreyerek evin arkasına gelirler ki ne görelim! İhtiyar bir koca adam oturmakta. Tahmin doğru. Çavuş Lorusso zor gören gözleri ve bembeyaz saçlarıyla teğmeni süzüyor, çıkartamıyor! "Kim bu?"





Üçü birden önce kahkahalara boğuluyorlar sonra öksürüklere. Sizi gidi ihtiyarlar!

İdealist Lorusso'nun İtalya'ya döndüğündeki hayal kırıklıklarını dinleriz. Hayat hiç kolay olmamıştır, hiçbir şeyin değişmesine izin vermemişlerdir. Çavuş ideallerini gerçekleştiremeyeceğini anlayınca yenilgiyi kabullenmiş ve "kazandınız!" demiş, "ama ben yokum" Adaya geri dönmüş! "Dünyayı değiştirmemize izin vermediler, biz de kendimizi değiştirdik."



Teğmene "peki sen ne yapıyorsun?" diye sorar Çavuş, o da der ki "sana yardım edeyim", ceketi çıkarır ve üçü birden patlıcan soymaya başlarlar!!!



Rakı masasındaki üç ihtiyar patlıcan soymaya, sohbete, bazen uyuklamaya bazen de arkalarındaki güzelim Akdeniz manzarasını seyretmeye geçtiğinde onlardan uzaklaşır gideriz.



Filmin sonunda ekranda gözüken cümle ise kendini, filmi ve seyredenleri bir kaç kadeh boyu sorgulatır.



"Kaçmakta olan herkese adanmıştır" gibi basitçe de çevirebilirsiniz. Fakat İtalyanca aslındaki "stanno scappando" ifadesi şimdiki zamanı (süregelen bir eylemi) belirtiyormuş. Yani bu kaçış bitmiş bir eylem değil, bir yaşam biçimidir. Bu yüzden çeviride "hâlâ" veya "etmekte olan" gibi süreklilik bildiren ifadeler, o duygusal boşluğu daha iyi dolduruyor.

Hayatın dayattığı rollerden kaçıp kendi içsel huzurunu arayan tüm dostlarımla birlikte filmi seyrettik. Sevgili dostum Mehmet Atay'ın yıllardır rica ettiği bir yazıyı buraya eklediğim için de çok mutluyum. Ayaküstü olmaması gereken, emek harcamak gereken bir film seyretmecesiydi. Biraz uzun sürmüş olabilir. (35 sene kadar?!?!?!?!!??!)

"Seyrettiğiniz" için teşekkürler. Yüreği firarda olan herkese selamlar.
#8
Köşe Yazıları / Ynt: Tuzlu Su Sinemaları: Medi...
Son İleti Gönderen Çetin Kent - 25 Aralık 2025, 16:27:36
Gemi gelir!

Bir İngiliz gemisidir. Adaya geldiklerinde düşman oldukları ve onları getiren gemiyi batıran İngilizler, bugün onları almak üzere adaya ulaşmışlardır.



Limana gelen jilet gibi İngiliz subaylar bizimkilerin hallerine şöyle bir bakarlar. Gayet adalı olmuşlardır artık, askerlikle alakaları yoktur.



Köylülerde bir hareket olur, sevinçle gemiden gelen başka bir filikaya doğru koşmaya başlarlar. Almanların esir ettiği, götürdüğü adalı erkekler İngilizlerin gemisiyle geri gelmiştir. Aileler tekrar erkeklerine kavuşurken dul sandığımız hanımın eşi de çıkagelir. Katırcı Strazzabosco ve kadının son bir bakışmalarına şahit oluruz. Film boyunca tek bir kelime konuşmayan kadınla, Katırcı Strazzabosco'nun hikayesi de sessiz sedasız biçimde son bulur.



İngilizler gemiye eşek almak istemez, bizim Strazzabosco ile İngiliz subayları arasında kısa süreli bir tartışma yaşanır.



Herkes gemiye gitmek üzere hazırlık yaparken emir eri Farina ortalarda yoktur. Çavuş onu saklandığı yerde, Vasilissa'nın bodrumundaki bir fıçının içinde bulur. Farina gitmek istememektedir. ÇAvuş yeni İtalya'yı inşa etmekten, yeni sorumluluklardan, İtalya'ya karşı görevlerinden, ideallerden bahseder. Farina ise geçmişte konuştuğumuz "unutulma" dan dem vurur. "Bizi unuttular ben de onları unutmak istiyorum"



Çavuş: "Issız bir adada bir zeytin fıçısı içinde mi yaşayacaksın?"
Farina: "Anlamıyorsun, ben ilk defa kendimi burada yaşıyor hissediyorum. Hem Vasilissa bir restoran açmak istiyor. Bana ihtiyacı var!"

Çavuş bunun bir suç, askerlikten firar olduğunu biliyorsun değil mi der, o kadar.

Ada sakinleri kıyıda toplanır ve büyük bir coşkuyla el sallayarak senelerdir yanlarında kalan bizim kafadarları gemiye uğurlarlar. Munaro kardeşlerle dağda "pastoral" bir yaşam süren çoban kız da uğurlamalarda askerleri yolcu etmektedir. Karnı burnundadır tabi. Film sonrası en çok yapılan şamatalardan biri buradan çıkar: Baba, Munaro kardeşlerden hangisi?



Filmin "ahlaka mugayir" sahneleri doğal olarak televizyonlarda kesiliyor, yine de kalan kısımları  enfes. :)
#9
Genel / Ynt: Düşünerek söylemek ve bel...
Son İleti Gönderen Bülent Büyükdağ - 25 Aralık 2025, 15:24:37
Seviyoruz Dedeciğim sizi.
#10
Köşe Yazıları / Ynt: Tuzlu Su Sinemaları: Medi...
Son İleti Gönderen Çetin Kent - 25 Aralık 2025, 14:10:36


Kilisedeki bir nikah merasiminden açılırız. Papazın okuduğu duaları duyarken bir yandan da Teğmenin boyadığı duvarlardaki azizlere gözümüz kayar. Tüm fresklerdeki insan yüzleri bizim müfrezenin askerlerinin kopyasıdır. Kıytırık müfrezemiz kilise duvarlarında ölümsüzleşmiştir iyi mi!





Ha bu arada kilisede evlenen çifti söylemeyi unuttuk: Farina ve Vasilissa!



Köy meydanında mezeler ve içkiler su gibi tüketilirken tek bir asker eğlencede yoktur. Evet tahmininiz doğru, Akdeniz açıklarında minik bir sandalda yalnız başına kürek çeken ve özlediği eşine gitmek üzere kaçan bir askerden bahsediyorum. El bombasıyla balık tutarken, patlamayla köylünün silahları gizlediği minik deniz mağarasında saklanan sandal ipinden kurtulup Noventa'nın karşısına çıkmıştı. Şans diye buna derim! 3 senede beceremediğini tam bir geminin gelip onları alacağı zamanlarda başardı!







Geminin onları almaya gelecek olması sanki biraz adadaki büyüyü bozmuştur. Düğündeki eğlence,  yerini yavaş yavaş hüzne bırakır. Yemekler içkiler bitip insanlar meydandan dağılırken, sarhoş ihtiyarlar son danslarını ederken, Katırcı Strazzabosco  yerli dul hanıma kalbini açarken, Çavuş Lorusso da meşhur iç dökmelerinden birini yapmaktadır. Sarhoş kafası işte. Gemi geliyor, tatil bitiyor, okula geri dönüyoruz gibi bir hismiş. Kader, sevgi, birine bağlanmak diye dereden tepeden bir sürü konuyu telsizci Colasanti'ye anlatırken, birden telsizi bozuk Colasanti Çavuş Lorusso'ya açılıverir! Uzun süredir Çavuşa hayrandır, seviyordur, cesaretini toplayıp işte sonunda söyleyebilmiştir!



Bu film çok başka yerlere gitti azizim. Filmde her türlü "uç" var, bunun sebebi biraz da yapımcılar sanırım. Çekildiği senelerde yapımcıları tanımıyorduk ama sonra sonra birden dünyanın bildiği politikacılar olarak karşımıza açıktılar. Cecchi Gori ve Silvio Berlusconi'den bahsediyorum. İtalya'nın medya devleri oldular, ses getiren filmleri var, biri Milan kulübünün başkanlığını yaptı,  diğeri Fiorentina'nın sahibi. Biri başbakan oldu, diğeri senatörlük yaptı. Berlusconi biraz değişikti hatırlarsınız, ölünün ardından konuşulmaz ama o kafadaki iki adamdan bu kafada bir film çıkması da normal. Arkalarında finansal suçlardan, rüşvete, seks skandallarına kadar bir çok hikaye bıraktılar. Gori hala yaşıyor sanırım. Gori'nin Postacı ve Hayat Güzeldir gibi filmlerin yapımcısı olduğuna da belirtelim.