Heyamola Hey
Sağlık Ocağı => Teknede Güvenlik => Konuyu başlatan: Bülent Büyükdağ - 19 Temmuz 2017, 11:57:47
-
Ben kusurumu anlatayım da, konu öyle yürüsün gitsin.
Bir gün tek başıma Kıprıs'a gitmeye karar verdim. Planıma göre, akşam Masal'a gidecek, iki tek rakı içecek, bir güzel uyuyacak sonra sabaha karşı 03 sularında kalkıp yola çıkacaktım.
Akşam üzeri kayığa gittim. Biraz hazırlık yaptım. İlginç şekilde enerjisiz hissediyorum kendimi. Tekneyi doğru düzgün netalamadım bile. İki tek rakı içtim, kamarada uzandım. Kitap okudum. Uyuyamadım. Kalktım bir kadeh daha bir şeyler içtim. Yine uzandım. Uyumaya çabaladım. Olmadı. 23 oldu. Gitsem mi gitmesem mi diye düşünmeye başladım. Yeniden uyamak istedim. Yok. Gece 01 oldu. Hadi gideyim dedim. Yola çıktım. Ufukta şimşekler çakıyor. Poyraz. Cenovayı açayım dedim. Ne olduysa çapariz verdi. Kim gidecek başa dedim. Başa gittim. Düzeltmeye çalıştım. Öte taraftan açıp düzeltmeye çalıştım. Olmadı. Nasıl olduysa çapariz işte. Ortağın oğlu bir gün önce gelmişti. Dağınık etmiş, ben de netalamayınca başıma bu iş gelmiş. Aman boşver dedim. Motorla giderim. Bulutlar bir garip, Ahmet'i aradım. Rüzgar yükselecek dedi. Şimşekler iyice arttı. Şaka maka 15 mil yol gitmişim bu arada. Bir bira içtim. Sıkıldım. Başlarım Kıprıs'a dedim. Zaten dünyada bi biz tanıyoruz. Gerisin geri döndüm. Sabah 7'de bağlandım. Toplam 30 mil kadar yol yaptım. Kıprıs 55 mil.
Hep teknelerimiz hazır mı değil mi, şu yapılmalı bu yapılmalı, yelken şöyle böyle, motor öyle böyle diyoruz da, bütün bunları yapacak olan Reis/Kaptan.
O nasıl hazırlanmalı?
-
Bırak uzun yolu, keyfim yoksa ya da kıllanıyorsam bir şeylerden limandan burnumu uzatmam. Sayısız örneği vardır ki müşteri çevirdiğim bile olmuştur :)
SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
Ben kusurumu anlatayım da, konu öyle yürüsün gitsin.
Bir gün tek başıma Kıprıs'a gitmeye karar verdim. Planıma göre, akşam Masal'a gidecek, iki tek rakı içecek, bir güzel uyuyacak sonra sabaha karşı 03 sularında kalkıp yola çıkacaktım.
Akşam üzeri kayığa gittim. Biraz hazırlık yaptım. İlginç şekilde enerjisiz hissediyorum kendimi. Tekneyi doğru düzgün netalamadım bile. İki tek rakı içtim, kamarada uzandım. Kitap okudum. Uyuyamadım. Kalktım bir kadeh daha bir şeyler içtim. Yine uzandım. Uyumaya çabaladım. Olmadı. 23 oldu. Gitsem mi gitmesem mi diye düşünmeye başladım. Yeniden uyamak istedim. Yok. Gece 01 oldu. Hadi gideyim dedim. Yola çıktım. Ufukta şimşekler çakıyor. Poyraz. Cenovayı açayım dedim. Ne olduysa çapariz verdi. Kim gidecek başa dedim. Başa gittim. Düzeltmeye çalıştım. Öte taraftan açıp düzeltmeye çalıştım. Olmadı. Nasıl olduysa çapariz işte. Ortağın oğlu bir gün önce gelmişti. Dağınık etmiş, ben de netalamayınca başıma bu iş gelmiş. Aman boşver dedim. Motorla giderim. Bulutlar bir garip, Ahmet'i aradım. Rüzgar yükselecek dedi. Şimşekler iyice arttı. Şaka maka 15 mil yol gitmişim bu arada. Bir bira içtim. Sıkıldım. Başlarım Kıprıs'a dedim. Zaten dünyada bi biz tanıyoruz. Gerisin geri döndüm. Sabah 7'de bağlandım. Toplam 30 mil kadar yol yaptım. Kıprıs 55 mil.
Hep teknelerimiz hazır mı değil mi, şu yapılmalı bu yapılmalı, yelken şöyle böyle, motor öyle böyle diyoruz da, bütün bunları yapacak olan Reis/Kaptan.
O nasıl hazırlanmalı?
[/quote
Kaptan ın alkol alıp almaması, en çok ne kadar almalı konusu hep kafamı kurcalar. Teknede zor durumlarda karar verme aşamasında alkol nasıl etki edecektir. Gereksiz bir kendine güven, rahatlık verir mi mesela,,,,
Benim görüşüm her reis ne kadar alkol ile nasıl etkilendiğini-hissettiğini bilip, ona göre alkol alacak ise de belli bir limitte kalması
-
Ben alkolü çok severim. Seyir srasında ise bira dahil hiç birini ağzıma koymam, özellikle reis bensem veya teknede yardımcı konumdaysam. Demirimin tuttuğuna emin olduktan sonra veya bağlandıktan sonra serbest. Bağlandığım veya demirlediğim yer hakim rüzgarlara kapalı olmak şartıyla.
-
Ben alkolü çok severim. Seyir srasında ise bira dahil hiç birini ağzıma koymam, özellikle reis bensem veya teknede yardımcı konumdaysam. Demirimin tuttuğuna emin olduktan sonra veya bağlandıktan sonra serbest. Bağlandığım veya demirlediğim yer hakim rüzgarlara kapalı olmak şartıyla.
Bence de doğrusu bu, netice de alkollü araç kullanmak sayılır.
-
Benim kayık kuru değil, ıslak. İçki içerim, bokunu çıkarmam. Bir tek bu mu sorun?
-
Aslında yine iş teknenin neta olmasına bağlı gibi.
Eğer cenova çapariz vermeseydi, o sabah Kıbrıs'ta mıydın, değil miydin? :)
-
Bence de doğrusu bu, netice de alkollü araç kullanmak sayılır.
Kayıtlara girmesi için yazıyorum, denizde alkollü araç kullanma sınırı 0.25 promildir. (mg alkol/ml kan)
Bknz: Madde:84/g : GEMİADAMLARI YÖNETMELİĞİ, Gemiadamlarının Vardiya Tutma Kuralları
http://www.mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=7.5.5668&sourceXmlSearch=&MevzuatIliski=0
Gerçi bu kural profesyonel gemi adamları için geçerli ama özel teknelerde ve amatörlerde de gerektiğinde (kaza, şikayet vb.) bu uygulanır diye düşünüyorum.
-
İçki içmeyi severim.. Seyirde asla içmem.. hele tek bir gün evvel de içmem.. Uzun seyir ise 2 gün evvelden de içmem.. İçene de bir şey demem.. ;)
Seyre hazırlık ise başka bir konu..içimde en ufak bir şüphe var ise çıkmamayı tecrübelerle öğrendim. Hayat zaten tecrübeler silsilesi. teknemi mutlaka bir gece evvelden hazırlarım. Hatta kullanacağım bazı cihazları dahil..el telsizinin şarjı, kafa lambası, çakı vs.. ve tüm kontrolleri yaparım.. en ufak seyirde dahi bir kontrol listem vardır, ona bakarım. Bu kontorlü yapınca kendimi daha hazır hissediyorum.
Açıkçası ciddiye alıyorum sanırım 2 nm dahi gidilse.. fazla olabilir bazen hatta sıkıcı.. bir de teknede misafir varsa oraya buraya bir şeyler atılmasına gıcığım. Acil durumda hep çapariz..
Bir de bir sır vereyim burada.. Bizim tekne 5 dakikada her tür seyre hazır hale gelebiliyor.. günlük yaşamamım da deniz bağları kavramına göre yaşıyorum.. masa üzerinde ki minik fesleğenim direğe bağlı durur gibi.. Posedion; Ali'ye sabır versin..
-
Ben kusurumu anlatayım da, konu öyle yürüsün gitsin.
Bir gün tek başıma Kıprıs'a gitmeye karar verdim. Planıma göre, akşam Masal'a gidecek, iki tek rakı içecek, bir güzel uyuyacak sonra sabaha karşı 03 sularında kalkıp yola çıkacaktım.
Akşam üzeri kayığa gittim. Biraz hazırlık yaptım. İlginç şekilde enerjisiz hissediyorum kendimi. Tekneyi doğru düzgün netalamadım bile. İki tek rakı içtim, kamarada uzandım. Kitap okudum. Uyuyamadım. Kalktım bir kadeh daha bir şeyler içtim. Yine uzandım. Uyumaya çabaladım. Olmadı. 23 oldu. Gitsem mi gitmesem mi diye düşünmeye başladım. Yeniden uyamak istedim. Yok. Gece 01 oldu. Hadi gideyim dedim. Yola çıktım. Ufukta şimşekler çakıyor. Poyraz. Cenovayı açayım dedim. Ne olduysa çapariz verdi. Kim gidecek başa dedim. Başa gittim. Düzeltmeye çalıştım. Öte taraftan açıp düzeltmeye çalıştım. Olmadı. Nasıl olduysa çapariz işte. Ortağın oğlu bir gün önce gelmişti. Dağınık etmiş, ben de netalamayınca başıma bu iş gelmiş. Aman boşver dedim. Motorla giderim. Bulutlar bir garip, Ahmet'i aradım. Rüzgar yükselecek dedi. Şimşekler iyice arttı. Şaka maka 15 mil yol gitmişim bu arada. Bir bira içtim. Sıkıldım. Başlarım Kıprıs'a dedim. Zaten dünyada bi biz tanıyoruz. Gerisin geri döndüm. Sabah 7'de bağlandım. Toplam 30 mil kadar yol yaptım. Kıprıs 55 mil.
Hep teknelerimiz hazır mı değil mi, şu yapılmalı bu yapılmalı, yelken şöyle böyle, motor öyle böyle diyoruz da, bütün bunları yapacak olan Reis/Kaptan.
O nasıl hazırlanmalı?
Yedek kaptanını çağırmazsan böyle olur tabii.. !O__ ;)
-
Muhtemel Kıbrıs'taydım Murat. Ama yine muhtemel oflaya puflaya. Belki de daha büyük bir sıkıntıyla.
Öte yandan, Derdimiz bu mu? 24 saatte içilen 3-4 bira mı? Size yalnızca uyumak istediğimi ve uyumadan içki içtiğimi yazdım, siz yalnızca içki içtiğimi duymuşsunuz.
Bu çağın sorunu biraz da budur; insanlar hep kendi istediklerini duyar ve algılar, sizin söylediklerinizi değil.
-
Muhtemel Kıbrıs'taydım Murat. Ama yine muhtemel oflaya puflaya. Belki de daha büyük bir sıkıntıyla.
Öte yandan, Derdimiz bu mu? 24 saatte içilen 3-4 bira mı? Size yalnızca uyumak istediğimi ve uyumadan içki içtiğimi yazdım, siz yalnızca içki içtiğimi duymuşsunuz.
Bu çağın sorunu biraz da budur; insanlar hep kendi istediklerini duyar ve algılar, sizin söylediklerinizi değil.
Ama sen zaten birayı deniz tutmasın diye içiyormuşsun gibin bir şey duydumdu :)
-
Kesin. Tavsiye de ederim.
-
Teknede mataralar sürekli doludur. Viski ve konyak olur. Viski seyirde , özellikle sert havaya çıkılıyorsa içilir. Konyak ise sert havadan sonra. Hava sakin motor seyri yapıliyorsa kırmizı şarap açılır. Iki çeşit peynir ile hepsi içilir. Yaz ise seyirde dahi olunsa keraat vakti beklenir.
Yavaş yavaş keyfine varılarak içilir.. karadaki kural denizde de geçerlidir. Oturduğun gibi kalkılır.
Bu seviyede alkol insanı crsaretlendirir, seyir keyfini arttırır.
Ben normal hayatinda içip te seyirde içmiyorum diyene de inanmam. Seyirde içmeyen zaten içmeyi sevmiyordur.
-
Güneş batarken tüm yelkenler basılı tirilyeye dönmüştüm. Güç bela cebimmden mararayi çikardim. Iki firt konyak çektim. Ne konyakti ama..
Siz ben tek başına nasil seyir yapıyorum sanıyordunuz.😀
-
valla seyirden önce günlerce hazırlık ve kontrol yapıp yine seyirde eli ayağına dolanan da gördüm, hiçbir hazırlık yapmadan çapariz dolu tekne ile çıkıp da şıkır şıkır her işini sorunsuz yapan da.. biraz insanın kendi karakterine bağlı bir durum sanırım.
alkol işi de aynı.. kişiye keyfe bağlı..
ama Ersin'e cevap olarak benim gibi denizde işi gereği hiç içmeyen ama karada normal içen/sevenler olduğunu hatırlatmak isterim.
-
Vay güzel konuymuş.
-
Bildiğim kadarıyla, diğer ülkelerde kayık marina gibi bir bağlama yerinde sabitlenmemiş ise, alargada veya tonozda bile alkollü olmak suç.
Sent from my SM-G900FQ using Tapatalk
-
Arkadaşım ben de ahanda tam bu nedenle marina kaptanı deryası oldum ;D
Selam olsun denizlerde olanlara 8)
-
Muhtemel Kıbrıs'taydım Murat. Ama yine muhtemel oflaya puflaya. Belki de daha büyük bir sıkıntıyla.
Öte yandan, Derdimiz bu mu? 24 saatte içilen 3-4 bira mı? Size yalnızca uyumak istediğimi ve uyumadan içki içtiğimi yazdım, siz yalnızca içki içtiğimi duymuşsunuz.
Bu çağın sorunu biraz da budur; insanlar hep kendi istediklerini duyar ve algılar, sizin söylediklerinizi değil.
Bülent korsan,
seyirden önce hatta seyirde alkol, ben dahil, birçoğumuz alıyor, burda size bir eleştirimiz kesinlikle yok ve olamaz,, ama yeri gelmişken bu konuyu biraz açtık,,, iyi de oldu Özgür korsan dan 0,25 promil limit i öğrenmiş olduk... herkes in yorumunu dinledik.. seyirde alkol almayanlara saygı duyuyorum ben öyle olamasam da,,,,
-
Kaptan'ın seyre hazırlığı ile ilgili daha detaylarda işlenecektir haliyle, ilginç bir başlık..
Açık sözlü olundukça çok da faydalı olacak hepimize diye düşünüyorum. :)
Benim bu konuda ilk söyleyeceğim; Kaptan'ın mental, psikolojik hazırlığı yapacağı seyre hazır mı? diye olacak..
Mental, psikolojik hazırlık, durumdan duruma, seyirden seyire değişir elbette..
* Seyir rotası bildik yerler mi?
* Seyir rotasını daha önceden değişik kaynaklardan çalışmış mı?
* Seyir rotasında bağlanacak yerler, koylarla ilgili bilgileri..
* B hatta C planları var mı? bu planlar uygulanabilir mi?
........
* Teknedeki mürettebat deneyimli mi?
* Misafir var mı? Yelkenli seyir konusunda bilgi ve tecrübeleri var mı?
* Çocuk var mı?
* Yaşlı ve hasta var mı?
* Teknenin büyüklüğü, kamara sayısı, havuzluğun rahat olup olmaması açısından ekip sayısı uyumlu mu?
..............
* Deniz tutuyor mu?
* Fiziki olarak kondüsyonlar yeterli mi?
* Seyirle ilgili beklentiler örtüşüyor mu?
.............
* Bütçe ve harcamalar konusunda aykırı görüşler var mı?
............
* Kaptan'ın temel bilgileri aktarma konusunda becerisi, ekibe liderlik edebilmesi yeterli mi?
* Kaptan kendine güveniyor mu? :)
-
Eyüp abi, şahanesiniz. Bu sorular üzerine söyleşmek istemiştim.
-
Çok güzel başlık olmuş ,
Yalnız seyir sırasında ev yapımı limoncello çok keyifli oluyor C:-) !O__
-
Eyüp ağabeyin kimi sorularına şu yanıtı vereyim;
Ben kendi payıma; bilmediğim yerlere seyir yapacaksam, psikolojik olarak hazırlıklı oluyorum.
Bildiğim sularda seyir yaparken neşeli, bilmediğim rotada seyir yaparken neşesiz oluyorum.
Ama aynı şekilde, bilmediğim sularda moralim bozulmazken, yani konsantrasyonumu kaybetmezken, bildiğim sularda moralim ve konsantrasyonum çabuk bozuluyor.
Misafir, denizden anlamaz biriyse caniyane duygularım kabarıyor.
Mürettebattan habersiz karar vermemeye, kararlarımı gerekçeleri ile onlara anlatmaya özen gösteriyorum.
"Şu kadar sonra tramola atacağız" "çünkü, şu yöne , şu gerekçe ile gitmemiz gerekiyor" kadar ayrıntılı oluyor bu durum. Genellikle hayli zaman önceden haberdar ediyorum bunları.
Deniz durumunu aklım erdiğince anlatmaya, işte şurada dalgadan çıkarız, Eğer hava şuraya kadar yükselirse yelkenleri küçültürüz gibi anlatımlarda bulunuyorum.
Ama işte bazen, bir moralim bozuluyor, devam etsem varacakken, dönüyoruz diyorum, hem ortada fol yok yumurta yokken.
-
Benim yelkenli tekneden en keyif aldığım yön, daha önce gitmediğim bir yere ilk kez tekne ile gidiyor olmam. Gideceğim yer- ada, hakkında ön bilgi edinmek, limanı, girişi, bağlama koşulları, o yerdeki sehrin -köyün durumu, tarihi vs. Rüzgar yönü ne olacak, seyir ne kadar sürer, gece nasıl geçer vs. Her yeni bir yer yeni bir heyecan, biraz stress ama istediğiniz yere varıp teknenizi güvenle bağladıktan sonra, birşeyi başarmış olmanın verdiği mutluluk ve akabinde köyü-adayı keşfetme heyecanı... Tüm bu planlamalar beni güncel iş vs hayatımdan tamamen uzaklaştırıp kopartıyor..
-
Konuya Eyüp Abinin sorularını cevaplayarak, başlayayım.Kendimi biraz eleştireyim.
Kaptan'ın seyre hazırlığı ile ilgili daha detaylarda işlenecektir haliyle, ilginç bir başlık..
Açık sözlü olundukça çok da faydalı olacak hepimize diye düşünüyorum. :)
Benim bu konuda ilk söyleyeceğim; Kaptan'ın mental, psikolojik hazırlığı yapacağı seyre hazır mı? diye olacak..
Mental, psikolojik hazırlık, durumdan duruma, seyirden seyire değişir elbette..
Her zaman seyre hazırım ama yalnız seyir yapmayı ve çok uzun seyirleri hiç sevmem, ayrıca karada ki sorumluluklarımdan kurtulamadığım ve telefonu bir kenara bırakamadığım için rahat olamam. Belki ileride bu mental rahatlığa ulaşabileceğimi umut ediyorum.
* Seyir rotası bildik yerler mi?
Burada saçma bir rahatlığa sahibim , herhangi bir haritadan rotaya bakmam yeterli gibi geliyor. Seyir öncesi bu rotayı ciddi çalışmam ama kafamda enterasan bir şekilde planlarım.
* Seyir rotasını daha önceden değişik kaynaklardan çalışmış mı?
En büyük eksikliğim ve zaafım, hiç çalışmam.
* Seyir rotasında bağlanacak yerler, koylarla ilgili bilgileri.
.
Harita üzerinde sessizce içimden yorumlarım, çoğu liman ve barınağa girince ilginç bir şekilde önce sıradan bir yere yanaşır yada demirlerim. Yarım saat gözlem ve yerel halkla sohbetten sonra en korunaklı yere yerleşirim ve hiç sıkıntı yaşamam.
* B hatta C planları var mı? bu planlar uygulanabilir mi?
Kimseyle paylaşmadığım, kendi kendime yorumladığım, bir sürü planım olur kafamda ve inatlaşmadan uygularım. Baştan paylaşmam gereken bu planları çoğu zaman uygulamadan hemen önce paylaşırım. Buda kötü birşey.
........
* Teknedeki mürettebat deneyimli mi?
Deneyimli kişilerle seyir yapmayı tercih eder ve çok keyif alırım,
* Misafir var mı? Yelkenli seyir konusunda bilgi ve tecrübeleri var mı?
Misafir ve çocuk varsa her şey değişir, plansız hiç bir şey yapmam, tekneyi iyice tanıtır, olabilecekleri anlatır ve yapılması gerekenleri tek tek söylerim. Örneğin ben denize düştüğümde beni alabilecek bir misafirime ne yapması gerektiğini anlatırım.
* Çocuk var mı?
* Yaşlı ve hasta var mı?
Bu zaten her şeyden önemli maksimum dikkat ve plan uygularım, özellikle tekneye biniş ve inişte en uygun yeri seçer ve teknede de en güvenli yere oturmalarını sağlarım.
* Teknenin büyüklüğü, kamara sayısı, havuzluğun rahat olup olmaması açısından ekip sayısı uyumlu mu?
Benim gibi küçük kayığı olanlar için bu önemli bir konu ve bende buna dikkat ederim.
..............
* Deniz tutuyor mu?
İlginç bir şekilde beni deniz tutar ama bu göreceli bir şey sanırım, yelkenli teknelerde şimdiye kadar hiç deniz tutmadı ama eminim çalkantılı bir hava da, üstünde yol olmayan bir teknede, sintine de çalışırsam ve mazot kokusu da olursa tutar sanırım.
* Fiziki olarak kondüsyonlar yeterli mi?
Yeterli olduğumu düşünüyorum fakat zaman zaman saçma bir şekilde limitlerimi zorladığımı düşünürüm.
* Seyirle ilgili beklentiler örtüşüyor mu?
Önemli bir konu ama çok ciddi deneyimlerim yok bu konuda.
* Kaptan'ın temel bilgileri aktarma konusunda becerisi, ekibe liderlik edebilmesi yeterli mi?
* Kaptan kendine güveniyor mu? :)
Bu en önemli konudur bence , kaptan tüm ekibe ve misafirlere karşı ciddi bir güven köprüsü kurmalıdır. Onlara sürpriz yaşatmamalı ve bir çok şeye karşı onları önceden hazırlamalıdır.
Güzel bir konu daha gelişiyor ve paylaşılıyor, teşekkürler katkıda bulunanlara.
-
Kendi deneyimlerimden yola çıkarak
Kaptan sıkıntılı ise (kendini yetersiz hissetme, keyifsiz olma, hazırlıksız olma vs gibi) mürettabat da gergin ve sıkıntılı oluyor.
Tekne hayatına başladığımda, yetersiz kalma korkumdan ve tecrübesizlğimden daha agressif olduğumu farketmiştim (ya da mürettabat farkettirmişti)
Şimdi ilk kez gideceğim yerlerden önce bir miktar tedirginliğim olmasına rağmen, bir şekilde hallederiz diyerek "vira bismillah" diyorum
Not: Teknem fırtınaya hazır bu arada 8-)
-
İster bildik yer, ister bilmedik, palamar çözene kadar içime sıkıntı basar: ya motor bozulursa, ya şu koparsa, ya vana patlarsa filan diye...
Motor çalışınca geçer.
Sonra ne zaman ki denizin üzeri koyulaşmaya başlar, yine içimi sıkıntı basar: bu rüzgar daha ne kadar yükselecek diye... yelkenlim var ama rüzgar ve dalga sevmiyorum. İkisi ayrı ayrı olursa, sorun değil.
-
Sonra ne zaman ki denizin üzeri koyulaşmaya başlar, yine içimi sıkıntı basar: bu rüzgar daha ne kadar yükselecek diye... yelkenlim var ama rüzgar ve dalga sevmiyorum. İkisi ayrı ayrı olursa, sorun değil.
Yalnız değilmişim.
-
Sonra ne zaman ki denizin üzeri koyulaşmaya başlar, yine içimi sıkıntı basar: bu rüzgar daha ne kadar yükselecek diye... yelkenlim var ama rüzgar ve dalga sevmiyorum. İkisi ayrı ayrı olursa, sorun değil.
Yalnız değilmişim.
Kesinlikle değilsin :)
-
Sonra ne zaman ki denizin üzeri koyulaşmaya başlar, yine içimi sıkıntı basar: bu rüzgar daha ne kadar yükselecek diye... yelkenlim var ama rüzgar ve dalga sevmiyorum. İkisi ayrı ayrı olursa, sorun değil.
Yalnız değilmişim.
Hatta bayağı bir kalabalığız galiba :D
Kesinlikle değilsin :)
-
Sanki nüfus artıyor :)
-
Sonra ne zaman ki denizin üzeri koyulaşmaya başlar, yine içimi sıkıntı basar: bu rüzgar daha ne kadar yükselecek diye... yelkenlim var ama rüzgar ve dalga sevmiyorum. İkisi ayrı ayrı olursa, sorun değil.
Yalnız değilmişim.
Hatta bayağı bir kalabalığız galiba :D
Kesinlikle değilsin :)
Kendimi çok iyi hissettim şimdi. :)
-
Rüzgar olsun da ; Dalga ister olsun ister olmasın. Rüzgarı hissetmek rahatlatıyor hem beni hem teknemi. :)
-
Arkadaş her uzun seyirde 36-38 hava yiyince, hem de kafadan, iflahum kesildi artık. 10-15 knot candır. Zaten acelem olsa denize çıkmam. Çay bardağım düz durmayınca seyrin keyfi kalmıyor benim için. 18 knot sınır, 20 üzeri keyif yok, sadece seyir.
SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
-
Bu başlığı her görüşümde aklıma Oğuzhan Reis geliyor. Kendisi çiçeği burnunda bir denizci olarak ne zaman görsem seyre hazır. Marinaya her cumartesi gidişimde onun Dorko 15’le sürekli seyre çıkma hevesini görmemle birlikte bana da bir enerji geliyor. :)
Bazen acemi bir denizci olarak denizde başımıza gelmiş olumsuz bir durumu deneyimli bir denizciye utana sıkıla anlatırken, Ondan da bir dolu benzer hikaye dinlemek insanı çok rahatlıyor. O aptallıkları yapan sadece ben değilmişim diye kendi kendime sevindirik oluyorum. Gönül tabi ki kimse olumsuzluk yaşasın istemiyor. Ama bir gerçek var ki, denizciliğimizi geliştiren en önemli etkenlerden birisi hatalarımız… Hatalarımızın sadece bizi etkilediği durumlar tolore edilse de sevdiklerimizi, misafirlerimizi etkileyecek olumsuzluklar hayat boyu peşimizi bırakmayacak vicdan yaralanmalarına neden olabilir. Bu konuyu açan ve katkıda bulunanlara teşekkürler. Eyüp Reis’in sorduğu sorular çok önemli. Denize çıkarken bedensel zindeliğimiz ve psikolojik durumumuz çok çok önemli. Çok kısa bir mesafeye bile gidecek olsa içimizdeki en ufak bir sıkıntı kabusa dönüşebilir. Ne zaman içimizden birisi seyre çıkmayı istemese mutlaka bir olumsuz durumla karşılaşıyoruz. Geçen sene tonoz halatımız ve şamandramızı göz göre göre pervaneye sarıp braketi kırdığımız gün olduğu gibi…
Teknede misafirimiz, hele de çocuk varsa kendimi daha gergin hissediyordum. Önceleri bunu konuklara yansıtmamaya çalışsam da, onlar bir şekilde seziyorlardı. Son zamanlarda önceki deneyimlerde beni rahatsız eden ne varsa seyre çıkmadan konuklarıma söylüyorum ve uyarıyorum. ( Şimdi onlar düşünsün ?0-?) Bu beni daha rahatlatıyor. Kötü bir şey olmadan insanları uyarmak önemli. Beni en çok tedirgin eden konuklar seyir sırasında sürekli konuşan ve çok soru soranlar. Bu hem dikkat dağıtıyor hem de en sevdiğiniz arkadaşınıza bile içten içe gıcık olmanıza neden oluyor. Benim iki senede öğrendiklerimiz sana iki saatte nasıl anlatayım? :) Sonuçta denize çıktığınız kişiler çok önemli. Kaptan seyre istediği kadar hazır olsun yine de hep tetikte olmak zorunda.
Ankete katkısı olması bakımından, Ben de içki içmeyi severim ama seyirlerde en fazla bir keyif birası içebiliyorum. Kendime sınır koyduğumdan değil, nedense devam etmek içimden gelmiyor.
Denizi, yelkeni ve tekne hayatını sevdiklerimizle paylaşmak çok güzel. Onlarla gidilen ve sorunsuz dönülen tüm seyirler insanı mutlu ettiği gibi, sorumluluğunu yerine getirmiş bir reis olarak kişisel gelişimine de çok fazla katkı sağlıyor.
-
Deniz de tek başına tekneden sorumlu iken, seyir sırasında veya teknesini bağlayıp iyice emniyetini almadan , iki biradan fazla içki içebilen insan denizi yeterince tanıyamamış ve dolayısı ile acemidir bence. :)
-
Öcal kaptanım,
size cevap gibi olacak ama aslında genele bir yazı yazıyorum.
Birincisi alkol konusunda yazarken acayip tırsıyorum.
Ge ko da iken birayı çok sevdiğimden fazlaca muhabbetini yapmam nedeni ile, hakkımızda
soranlara 'bırakın onu içer içer önüne gelene sarar''diye açıklama yaptıkları için yoğurdu üflüyorum.
Bir bira aç karnına sıcakta lakır lakır içilirse kandaki alkol seviyesi çok kısa zamanda sindirilme nedeni ile 50 promilin üzerine,kişiye bağlı olamakla beraber, çıkabilir.
Ben yelken yaparken soğuk bir bira içmek kadar keyif aldığım çok az şey vardır.
Ama araba kullanacak isem o gün birayı ağzıma koymam desem yeridir.
Gittiğim yerde yemekte bir bira içersem 3-4 saat sonra çıkarım.
Bu benim araç kullanırken reflekslerimin azalacağı ve diğer araç kullanan trefik canavarlarını algılama kabiliyetimin düşeceği içindir.
Denizde ise trafikte olduğu şekilde bir yoğunluk olmaması fark yaratıyor sonuçta !O__
-
Niye bana cevap olsun Utku Dede . ? :)
Sanırım ben alkolü bu sitedeki çoğu kişiden fazla , hatta kendi alkolümü kendim üretecek derecede seviyorum. Teknem sağlamdaysa veya kara gezmesinde nasıl birisi olduğumu bilenler biliyor zaten. (Dibinde Kuşadasındayim artık ,geleceğim Sığacığa zaten. :) )
Ancak ben çok saygı duyuyorum gücüne ve korkuyorum deniz den .
Kestiği cezalar , yediğim sopalar çok ağır olabiliyor ve tecrübemle biliyorum ki herhangi bir hata yapmamam ,mesela gece yarısı tekne taradığında toparlayabilmem veya seyirde yelkenim sağnakla parçalandığında başa gidip o havada onu indirebilmem , pervanem bir halata liman içinde dolanırsa onu kurtarabilmem vb. İçin o an zinde ve fit olmam lazım.
Bir yerim ağrıyorsa bile cesaret edemiyorum tekne kullanmaya.
''Tek başına tekneden sorumlu iken '' diye başlamıştım yazıya dikkat edersen. :)
-
Öcal kaptanım,ben şu aralar, Manal koyunu seyreden,yeni yaptırdığım evin eksiklerini tamamlamakla meşgulüm.Arada 1 günlüğüne de olsa Far Out küsmesin diye marinaya da uğruyorum.Görüşüp tanışmayı çok arzu ederim.
Ben denize o kadar saygılı ve o kadar korkuyorum ki marinada yatmayı tercih ediyorum ;D
Karşımda dizi dizilmiş alargadaki teknelere bakıp bu sıcakta o teknelerde nasıl uyuyorlar diye düşünmeden edemiyorum ?0-?
-
Öcal kaptanım,ben şu aralar, Manal koyunu seyreden,yeni yaptırdığım evin eksiklerini tamamlamakla meşgulüm.Arada 1 günlüğüne de olsa Far Out küsmesin diye marinaya da uğruyorum.Görüşüp tanışmayı çok arzu ederim.
Ben denize o kadar saygılı ve o kadar korkuyorum ki marinada yatmayı tercih ediyorum ;D
Karşımda dizi dizilmiş alargadaki teknelere bakıp bu sıcakta o teknelerde nasıl uyuyorlar diye düşünmeden edemiyorum ?0-?
Manal a da geleceğim , hatta tekneyi oraya bağlamayı bile düşünüyorum kışlama için . :)
Karşındaki sıra sıra teknelerden Storm Bird ve reisi Ahmet Davran a çok selam.
-
Karşındaki sıra sıra teknelerden Storm Bird ve reisi Ahmet Davran a çok selam.
Karşı burnun ucunda salınıp duruyor güzel güzel.
Arada dürbünle yanımdakilere gösterip,anlattırıyorum''bu kız okyanusları aştı da geldi'' diye. 8)