Gönderen: Bülent Büyükdağ - 16 Ocak 2017, 09:59:37
Bir kere tekne dediğinin kamara kapıları boyundan azıcık aşağıda olmalı, dalıp dalıp giriş çıkışlarda kafayı çarpasın ki tek başına olmadığını, kendisinin de bir kişiliği, biçimi olduğunu sana anımsatsın.
Arada garip yerlerden garip sesler çıkartmalı, kıvranıp durmalısın nereden geldiğini aramaktan, kuş uykusu uyuyamayasın ki, onu korumakla yükümlü olduğunu, onun da sorunları olabileceğini bilmeni sağlasın, baba evinde olduğun hissine az bir kusur gelsin.
İlla bir yerinden memnun olmamalısın. Mesela mutfağı bir dirhem küçük olmalı, bir kamarası az veya fazla olmalı mesela. Mesela bumbası fazla aşağıda filan olmalı ki, arada kızıp kavga edebilesin.
Çok güzel, pek bir şahane olmamalı. Arada dönüp başka kızları/oğlanları da şöyle göz ucuyla süzme hakkını elinden almamalı. Sonra denize çıktığında bir sert havada seni sırtlamalı, göz ucuyla bakıp süzdüğün kızı/oğlanı unutup, "Allah yokluğunu vermesin, ödeyemem borcumu" diyebilesin.
Tekne dediğin, öyle beni her yere götürür, benimle her yere gelir hissi vermemeli, buna gemi denir, tekne değil. Ondan azıcık korkmalısın. Ama zor zamanda, yapmaz, bu tekne gitmez, kaptanı terk eder, denilen işleri yapmalı ki, sağ olsun, yalnız bırakmaz beni diyebilmelisin.
Sonra tekne dediğin, sana iş çıkartmalı. Ama böyle fantezi işler değil. Volan kayışı arada gevşemeli, tuvalet bozulmalı, bir tarafından minicik su sızmalı, elinde tornavidan, çekomastiğin eksik olmamalı, bencillik etmene izin vermemeli.
Tekne dediğin, ne olursa olsun, çartır, ahşap, başı kıçı bir ayrı, her neyse, içine girdiğinde, onunla olduğunda bir ruhu olmalı. Ortaklaştığın şeyleri başkalarına da duyumsatabilecek bir ruhu olmalı. Öyle her tarafı cıncıkla dolu donmuş evler gibi olmamalı, içinde birilerinin yaşadığını söylemeli.
Tekne dediğin, uzun süre onu yalnız bırakıp geri döndüğünde, hazırım sana, demeli ki, orada, onun içinde korunaklı/muhkem olduğunu bilesin.
Tekne dediğin karakterli olmalı. Her şeye evet dememeli mesela. Hangi koşulda ne yapacağını, neye kızacağını, neyden mutlu olduğunu bilmelisin. Her şeyi isteyemeyeceğini de bilmelisin ondan.
Tekne dediğin, şöyle rüzgarı görüp açtığında üstünü başını bir güzel, büyülemeli seni, onu seyretmekten onunla oynaşmaktan haz almalısın.
Hasılı bunca dem, işte tekne dediğin, içinde yunabileceğin, yaşıyorum ben, diyebileceğin bir şey olmalı.
Gönderen: Serkan Güvenen - 16 Ocak 2017, 10:50:42
Çok güzel yüreğinize sağlık , pazartesi pazartesi ne güzel geldi. :)
Gönderen: Kamil Kurdoğlu - 16 Ocak 2017, 11:00:49
Ben de bir tane evde var bir tane de marinada bağlı.
Aman ha bunlar aramızda.
Tapatalk kullanarak iPad aracılığıyla gönderildi
Gönderen: Erman Yerman - 16 Ocak 2017, 11:12:39
Kamil reis de tam da içimden geçenlere tercuman olmuş :)xx :)xx :)xx
Demek bu yüzden "she" diyorlar İngilizler gemilere....
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 16 Ocak 2017, 12:15:58
Herkes kendine göre belirlediğine göre çizgilerini, benim ki şöyle ;
* Bir kere kesinlikle içinde yaşayacağım, yani ne küçük ne büyük olmalı. Bence hem kullanım hem de ekonomi açısından, tekne modeline göre değişmekle birlikte 38-42 ft arası olmalı.
Sığabilecek ve 1 mt kısa gelmeme ihtimalini yükseltecek kadar büyük, her daim yalnız kullanım ve masraf kalemlerini de azaltacak kadar küçük.
* En önemlisi gövde ve arma. Gerisi keyfe göre. Gövden sağlamsa, yapısı güven veriyor ise her şey yapılır.
* Nerelerde, nasıl ve hangi mevsim kullanacağım önemli. Benim tercihim, her mevsim, açık deniz ve mümkün olduğunca kimsenin olmadığı yerler.
Bu da benim tercihimi, keç ve fazla yükseltilmiş olmayan pilothouse teknelere yönlendiriyor.
* Bu tercihlerimin belirlenmiş olması beni belki de son teknem diyebileceğim, uzun yıllar hem ev hem teknem olarak kabul edeceğim, yatırıma götürüyor.
* Akdeniz çanağında olsak da Cebelitarıktan dışarı kendimi gönül rahatlığı ile atabileceğimi bilmem önemli.
* Herkesin yelken yapmak istediği bir bölge var. Kimi dünya turu kimi kim, dünya gezisi. Kimisi için okyanus geçişi, kimisi için Karayipler. Benim ise hayalimde ki tekne ile gitmek istediğim yerin en başında Alaska geliyor. Bu da haliyle teknemin tamir ve sağlamlık faktörü göz önüne alındığında sac olması gerektiğini gösteriyor bana.
* Kullanım amacım ve gitmeyi hedeflediğim alana bakılınca enerji, ısı ve iç dizayn bu özellikler de göz önüne alınarak her mevsime uygun alanları olmalı.
* Teknelerin ruhu olduğuna inananlardanım. Sadece bir araç değildir benim gözümde. Onunla bağ kurarım. Bu yüzden kaba saba bir "şey" değil, her çizgisiyle her daim gözüme hoş gelmeli.
* Hepsini bir araya koyduğumda ortaya çıkan, "teknem nasıl olmalı" değilde, hayatımı o andan itibaren nasıl ve nerede geçireceğimi belirleyen önemli bir parçam olması.
* Bunları hayal eder ve bunu yapmak için beklerken sezonlar boşa mı geçmeli ? Elbette hayır, kiralarsın, arkadaşlarınla gidersin, kolay satabileceğin ve fazla değer kaybetmeyecek denizlerin "reno" sunu alabilirsin, sandalla yelken yaparsın, bot,kano vs. denizlerden kopmaz, her daim içinde olursun. Bunun içinde mutlu ve müteşekkir olmaya devam edersin.
Ha, edebi kısmı derseniz, o hayalimde ki "parçam" benim olunca anlatırım. ;D
Gönderen: Cem Gür - 16 Ocak 2017, 14:55:44
Tekne sahibi olacak veya halen tekne sahibi olan kişilerin her şeyden önce kendilerine karşı "dürüst" olmaları gerektiğine inanıyorum.Fransızların standart tekne teknik ayrıntılarını verirken veya tasarımlarında kullandıkları bir deyim var " programme de navigation" anlatmak istediği teknenin "seyir alanları ve sınırlamaları" olarak anlaşılabilir.
Hepimiz denize ve teknelere tutkun "abdallarız" . Toplumsal zorlamalar, hayatın yükleri bizleri bazen süreli bazen de ucu açık kaçışlara yönlendiriyor. O nedenle de "teknem nasıl olmalı?" sorusunun cevabında "her denize gider & reisine göre asgari yaşam kalitesine sahip " tekneler de en önde bayrak sallıyorlar.
Kamara ve yatak sayısı gerçek ihtiyaçtan x kadar fazla tutulmasının nedeni de genel olarak aile, çoluk çocuk, eş dost, yakın arkadaşların da zaman zaman tekneye gelecekleri ön kabulünden kaynaklanıyor.
Diğer olmazsa olmaz ise havuzluk. Ne olursa olsun havuzluk rahat olmalı. Ortadaki masa etrafında olabildiğince kişi oturup yemek/ içmek zevklerini üst üste oturmadan yerine getirebilmeli. Oysa modern tasarım teknelerin dışında "her denize gider"lerin havuzluklarının olabildiğince küçük hacimli olması aranır. Denizler içine dolarsa tekneyi ambale etmesin istenir.Vb....
Oysa hayat bana arzularımla olanaklarımın illa dengede olması gerektiğini öğretti. Aksi hallerde ya olanakların artmasını beklemekten ya da hayallerin çok uçuk olmasından kişi sadece karadan denize bakıp ömür tüketiyor.
Eğer, bugüne kadar varlığından haberdar olmadığım bir uzak akrabamın Mısır'daki mirasından pay kalmayacak ise hedef gördüğüm 30Ft kadar bir tekneyi sıfırdan yapmam neredeyse mandanın söğüt dalına yuva yapması kadar olanaklı. :P
İşte bu nedenlerle Şubat 2014'de aşağıdaki yazıyı yazdım. Okuduktan sonra tartışmaya açabiliriz.
http://egeiou.blogspot.com.tr/2014/02/kamarasiz-ambarli-tekneler.html (http://egeiou.blogspot.com.tr/2014/02/kamarasiz-ambarli-tekneler.html)
Gönderen: Dilek Ergül - 16 Ocak 2017, 15:08:37
Bülent Abi çok güzel resmetmişsiniz olayı, teşekkürler bu güzel yazı için.Neden ''She'' diyorlar.. ben anlamadım..
Kamil reis de tam da içimden geçenlere tercuman olmuş :)xx :)xx :)xx
Demek bu yüzden "she" diyorlar İngilizler gemilere....
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 16 Ocak 2017, 15:20:15
Öte yandan yazı içeriğine ses çıkartmakta güçlük çekiyorum. Zira böyle usta bir denizci karşısında yazdıklarım anlamlı gelmeyebilir. Ama "diyelim bakalım, nic olacaksa olsun" ;
Teknede elektroniğin "mutlak"lığına inanmıyorum. Özel konfora da inanmıyorum. Olurlarsa hayır diyeceğimden değil. Olmazlarsa da olur diyeceğimden.
Ama daha önce dedim, kullanımınızla ilgili biraz bu sanki. Kızım geliyor, severek. Hayır, açık alanda hacet gideremem. O gelmese de gideremem. Kapalı yer isterim. Olmazsa uyuyamam değil, bebek gibi de uyurum da, olabilecekken, sırf geleneksel diye böyle bir tercihte bulunmam.
Romantiğimdir ama iyi kötü modernizm bulaşmış bana da.
Mesela havuzluğun küçültülmesinden sağlanan fayda, Bavarıa'nın 2006 öncesi teknelerde yaptığı gibi, kıça yerleştirilmiş kocaman firarlarla çözülemez mi?
Hiç fazla yatağa gereksinim duymadım, çünkü konuk davet etmem.
Hasılı, bence işi bozan, modern tekneler değil, basbayağı post modern tekneler. Zira bu postmodern tekneler yüzünden denizi de tüketim için araçsallaştırdı çoğu kişi ve buna sert bir tepki olarak da diğerleri, daha erken çağlara dönme eğilimine giriyor. Burada kafam karışıyor.
Sevgi ve saygıyla.
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 16 Ocak 2017, 15:21:12
Bülent Abi çok güzel resmetmişsiniz olayı, teşekkürler bu güzel yazı için.Neden ''She'' diyorlar.. ben anlamadım..
Kamil reis de tam da içimden geçenlere tercuman olmuş :)xx :)xx :)xx
Demek bu yüzden "she" diyorlar İngilizler gemilere....
Erman "erkek" olduğu için. Okuyan/yorumlayan kadın olsaydı, bu kez "neden he demiyorlar" diyebilirdi sanki? Yazı, sahibinden çıkarmış.
Gönderen: Erman Yerman - 16 Ocak 2017, 15:26:47
Bülent Abi çok güzel resmetmişsiniz olayı, teşekkürler bu güzel yazı için.Neden ''She'' diyorlar.. ben anlamadım..
Kamil reis de tam da içimden geçenlere tercuman olmuş :)xx :)xx :)xx
Demek bu yüzden "she" diyorlar İngilizler gemilere....
Bülent Reis anlatırken özellikle son kısımlarda sanki bir erkeğin gözünden bir kadını anlatmış. Ya da ben kendi perspektifimden öyle algılamışım. Tekne bu yazıda bana dişil bir varlık gibi geldi; gözümde bu şekilde canlandı. O yüzden... :)
Gönderen: Erman Yerman - 16 Ocak 2017, 15:28:02
Erman "erkek" olduğu için. Okuyan/yorumlayan kadın olsaydı, bu kez "neden he demiyorlar" diyebilirdi sanki? Yazı, sahibinden çıkarmış.
[/quote]
aynen öyle..
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 16 Ocak 2017, 15:28:17
Gönderen: Erman Yerman - 16 Ocak 2017, 15:36:21
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 16 Ocak 2017, 15:42:22
Eğer Ege'de bir sahil şehir/kasabasında yaşıyor olsaydım ve tek derdim bir yukarı bir aşağı gitmek olsaydı, bir çok noktasını katılırdım.
Ama dediğimiz gibi herkesin beklentileri farklı. Örneğin, benim yukarıda ki istek ve hedeflerimi yerine getiremem.
Üstelik beklentilerimi netleştirdiğim ve hayallerime uygun olabilecek tekneler, bir çok fabrikasyon teknesinden daha uygun fiyatlı yani ulaşabilmem daha mümkün.
Üstelik bu tarz iş tekneleri, çok geleneksel ve güzel de olsalar, planlarına sadık ve hakkıyla yapıldıklarında, hiçte düşünüldüğü gibi "ucuz" olmayacağını düşünüyorum.
Gönderen: Erman Yerman - 16 Ocak 2017, 16:11:30
ama kısa bir ihtiyaçlar listesi yapmıştık daha önce özetle:
Yaz/kış arkadaşlarımla veya tek başıma balık tutabilmeli, balık avına müsait olmalı. Orası burası yem artığı, balık suyu falan olduğunda kimse garip bakmamalı bunlar teknede doğal görülmeli. Ben zaten sonra temizlerim (Bana göre)
- Rüzgar oldumu motorsuz gitmeli, yelken seyrinde dip sırtısı / yüzey sırtısı çekilmeli (bana göre)
- Bordası yüksek olmamalı, suya yakın olmalı, denizi hissetmeli. (Bana ve eşime göre)
- Bugüne kadar yaz/kış, hiç kamarada uyumadım. Eşim de uyumadı... o yüzden güvertede uyuyacak geniş alanı olmalı. Yakınlarımız ve dostlarımız için, ayrıca zorunlu durumlarda bizim için de içeride 2 ila 4 kişilik yatak yeterli (Bana ve eşime göre)
- Önünde mangal yapacağımız, kıçında rakı içeğimiz bir yer olmalı. (Babama ve bana göre)
- Dostlarla, sevdiklerimizle oturup keyfedeceğimiz 6-8 kişilik bir oturma/masa düzeni olmalı
- Merdiveni rahat olmalı, denize rahat girip çıkmalı (Anneme ve eşime göre)
- Tuvalet olmalı (yakınlara göre)
Gönderen: Bulent Berksan - 17 Ocak 2017, 09:04:46
Bu durumda benim için en akıllıca cozum boyle denizi ve ruzgarı hissetüdebileceğim bir kayık (ama karakterli özel bişey) istanbulda bağlı ve senede 40-50 seyir + her sene guneyde 2-3 hafta guzel bir tekne kiralamak.
Gönderen: Cem Gür - 17 Ocak 2017, 13:38:49
İlgine teşekkür ederim. Nordik ülkeleri bir tarafa koyup- çünkü onlarda kamarasız tekneler çok daha fazla revaçta- Batı Avrupa ülkelerinde de denizciler ille de fabrikasyon kamaralı teknelere yönelmiyorlar. Fransa, İngiltere, İspanya, Katalunya örneklerinde olduğu gibi kulüp ve dernekler ellerindeki teknelerle hem programlı uzatılmış hafta sonu ve/ya günlük geziler düzenliyor hem de eğitim amaçlı kullanıyorlar.
Dikkat çektiğin yatırım bedeli ile kullanım gün sayısı oranları bazen akıl almaz boyutlara ulaşabiliyor. ?0-?
Gönderen: Bulent Berksan - 17 Ocak 2017, 16:33:22
Ayrıca tekne büyük de olsa önden arkaya geçmek hele az bozuk havada bana bile korkutucu geliyor. Bir cocuk yada yaşlı bir insan için çok çok zor. Onlara zor olmasa ben heyecan yaparım.
Denizle rüzgarla bütünleşilecek olan kullanma alanının kocaman ve düzayak olması süper . Peki ağırlıkları draftları direk boyları nasıl? akıntısız ve dalgasız bir denizde 15 knot apaz'da ne sürat yapabilirler mesela?
Bir de tip teknelere ne ad veriliyor abi? Resimlerine planlarına bakayım hiç olmaz ise.
Gönderen: Cem Gür - 17 Ocak 2017, 17:27:33
Resimlerini gördüğün tekne adı An Durzunel. Benim ilk aşklarımdan biri. Uzun zaman yapmak için gidip gidip geldim. Sonra tırandile karar verdik. O da 3 yıldır daha bitemedi. :-\
An Durzu'nun resimleri için ....
https://www.facebook.com/cem.gur.79/media_set?set=a.10150270416492900.348533.526872899&type=3 (https://www.facebook.com/cem.gur.79/media_set?set=a.10150270416492900.348533.526872899&type=3)
Gönderen: Hakan Tiryaki - 17 Ocak 2017, 18:29:06
İşte bu yüzden bir gün onunla Hint Okyanusu'na da çıkacağım. Belki daha ilerilerini de göreceğim. Çünkü içinde evimde ve güvende hissediyorum.
Gönderen: Mücahit Karabaş - 17 Ocak 2017, 23:51:47
Yıllarca bir teknem bile olmadan takip ettim böyle forum başlıklarını. Okudukça hayal ettim. Almaya karar verince okuduklarımdan etkilenip bir sürü kriter uydurdum kafamda. Sonunda yıllar süren arayışın ardından, kafamızdakine hiç benzemeyen, bütçemize uygun bir tekne sahibi olduk. İlk sene denizden çok barınakta ıvır zıvır tamiratlarla uğraştık. Tekneyi olduğu gibi kabul etmek yerine orasını burasını elleyip durduk. Yine de hep aksilikler oldu. Hep moralimiz bozuldu. Ben defalarca satıp kurtulmayı düşündüm. Eşim benden daha deniz aşığı olmasa, her aksilikte gülümseyerek işlere dalmasaydı ve beni de gaza getirmeseydi belki de ayrılmıştık Ekim’den. İkinci yılın yazında neredeyse 2 haftalık bir tatil yapınca herşey değişti. Tekneyle birbirimizi daha iyi tanımaya başladık. Biz zaten acemi denizcilerdik. Ekim, bizi hoşgördü. O, denizlerde bizden daha kıdemli olduğu için Poseidon’la aramızı da buldu kerata! Denizi de havayı da lehimize çevirdi. Biz de onu tanıdık. Huyunu suyunu, güçlü yanlarını, zaaflarını daha iyi öğrendik. Her iki taraf birbirimizi iyi ve kötü yanlarımızla kabul ettik. Şu an için emektar Ekim, bize göre Dünya’nın en iyi teknesi. Teknesiz forum takip ettiğim günlerde benim için çok önemli olan kriterler şimdi o eski sayfalarda kaldılar. Belki biz de bir gün Ekim’den ayrılacağız. O başkalarına denizi öğretmeye devam ederken, biz de başka bir kayıkla deniz derslerimize devam edeceğiz. Belki günün birinde tüm yaşadıklarımızı ve hayallerimizi bir plana döküp, varımızı yoğumuzu ortaya koyarak kendi teknemizi imal edeceğiz. Böyle bir tekne bile beklentilerimizi hangi oranda karşılar, kim bilir!
Tekne nasıl olmalı sorusuna bir sürü yanıt verilebilir. Bu başlığı okuyunca, yıllardır aklımdan hiç çıkmayan bir sahne zihnimde yeniden canlandı. Halikarnas Balıkçısı’nın Bodrum’dan ayrılırken, satmak zorunda kaldığı kayığı Yatağan’a sahilde son kez rast gelmesi, Yatağan’ın pruvasına sarılıp öpmesi... Birlikte aştıkları milyonlarca dalgayı anımsayarak duygulanması… O zaman diyorum ki tekne, Yatağan gibi olmalı, Reisiyle tek yürek…
Gönderen: Cem Gür - 18 Ocak 2017, 00:08:55
Gönderen: Can Deniz <Ercan H> - 18 Ocak 2017, 00:27:02
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 18 Ocak 2017, 00:36:38
Gönderen: Ersin Böke - 18 Ocak 2017, 01:18:48
Mücahit 'in bu yazısı şimdiye kadar okuduğum en güzel bir tekne nasıl olmalı yazısı.
eline sağlık Mücahit..
Gönderen: Öcal Turan - 18 Ocak 2017, 03:26:27
Gönderen: Ersin Böke - 18 Ocak 2017, 09:37:14
Gönderen: Erman Yerman - 18 Ocak 2017, 10:02:29
Gönderen: Serkan Güvenen - 18 Ocak 2017, 12:09:35
Yüreğinize sağlık mümkün olduğunca çok yazınki ,kaleminizden eksik kalmayalım sağ olun .
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 18 Ocak 2017, 12:56:57
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 18 Ocak 2017, 16:14:57
Bu yazıdan tamamen bağımsız olarak,
Önce yazdım, sonra sildim. Aklımdan geçenleri yazmaz isem ne anlamı var ki diye düşündüm ve yanlış anlaşılmamayı umarak yazıyorum.
Böyle yazılar güzel, okuyalım, feyz alalım, biz de yazalım.
Yazalım ama soruya da cevap verelim. Verelim ki kişilerin "teknem nasıl olmalı" sorusunun cevaplarından, hangi şartlarda hangi kriterler göz önünde bulunduruluyor öğrenelim, tercihlerin sebeplerini, kriterlerin doğruluğunu ve yanlışlığını konuşalım. Bilmediğimiz bir çok sebep yada farklı alternatif çıktığında tercihlerimizi daha doğru düzenleyebiliriz.
Tecrübeler bunu için var, yol gösterecek birçoklarımıza.
Böyle şeylerde duygusal değil mantıksal düşünmeyi tercih ediyorum.
İsteklerim neler ?, şartlarım neler ?, yapısal doğrular neler ? Sac ayağı gibi. Bu üçünü aynı yerde değerlendirdiğimde ortaya mantıklı bir sonuç çıkar.
İsteklerimi biliyorum, şartlarımı da. Eksik olan şey yapısal doğrular. Tecrübeler, edinilmiş bilgilerin paylaşılması ile bu 3 temel noktayı bir araya getirebilmek daha kolay.
Haa, demeyin şimdi ne odun herif bu, güzelim yazının arkasından yazılacak şey mi bu diye... Mutluluğun, elindekini sevebilmek ve yetinebilmek olduğunu bilmiyor mu diye...
Doğru soru, doğru cevap.
Soru şu, "Teknem nasıl olmalı ?"
Yemişim edebiyatını, cevap ne arkadaş ?
Gönderen: Can Deniz <Ercan H> - 18 Ocak 2017, 16:43:10
Evet Mücahit çok güzel ifade etmiş çok romantik, benimde çok hoşuma gitti hissettikleri düşündükleri.
Ama Kaan'ın de dediği gibi işin bir de öteki yüzü var.
Elimde ki liralar, sevdiğim kızı alabilir mi.
Aile etrafım sevdiğim kızı benimseyebilirmi.
Aldığım kız zor denizlerde beni ve ailemi güvenle taşıyabilirmi,
Güvertesi kıç havuzluğu geniş eşimin / kızımın konfor içinde güneşlenebileceği alan sunan,
ama ağır denizlerde salavatı akıllara getiren bir tasarımı yemişim.
İsterse bilmem kaç yılında yılın teknesi seçilsin, isterse bilmem ne koyunda tüm gözleri üzerine toplamış olsun.
Tüm çabalarıma rağmen, başı ayrı kıçı ayrı oynuyorsa,
orta şart denizlerde bile çıkardığı sesler korku filmi müziklerini hatırlatıyorsa / hatırlatacaksa,
Her sezon hemen hemen inşaa maliyetine yakın ruj - oje - rimel istiyorsa / isteyecekse.
Teknem olmasın daha iyi.
Gönderen: Mücahit Karabaş - 18 Ocak 2017, 17:09:33
Düşüncelerimi yazarken aynı anda tekneli ve teknesiz Mücahit oldum. Teknesiz Mücahit, yazılanları kıskandı ve konuyu baltalamak istedi. Tekne sahibi olan da yumuşatıp romantik bir hava vererek olayı kapatmaya çalıştı :)
Konunun açılması ve yazılanlar çok güzel. Ufkumuz genişlemeye devam eder. Belki alt başlıklar olsa daha iyi olur. “Bir okyanus teknesi nasıl olmalı?” Veya “Bir performans teknesi nasıl olmalı?” gibi.
Bu başlığı ilgiyle takip edeceğim.
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 18 Ocak 2017, 17:26:31
Fikir tartışmasında alınganlık olmamalı.
Alt başlıklar ise dağıtır konuyu bence.
Herkes, kim ne der diye düşünmeden, düz mantık, beklentilerini sebepleri ile yazsa, fikirlerin mantığa dayandığı kriterler çıkar diye düşünüyorum.
Gönderen: Mücahit Karabaş - 18 Ocak 2017, 17:42:48
Ne alinmasi yahu? :) via boyle
Gönderen: Öcal Turan - 19 Ocak 2017, 02:21:09
Senden başlayarak herkes niyetini söylesin bizler de hep beraber yazalım daha güzel olur gibime geliyor.
Sevgi ve selamlar,
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 19 Ocak 2017, 16:17:38
Ben anlatamamışım demek ki.
Mesela, ben istek, şart ve kendimce yapısal doğrularımı yazdım. Yanlışım, eksiğim varsa lütfen konuşalım.
Siz de kendi istek, şart ve yapısal doğrularınızı yazarsınız ve diğer reislerde böyle elbet. Siz tercihlerinizde, sebeblerini de yazacağınız için belki bir soru çıkar, bir farklı görüş çıkar, bilmediğimiz bir uygulamayı öğrenmiş oluruz demek istiyorum.
Yani herkesin kendi kriterlerini ortaya koyması demek bir anda bir çok farklı tür tekne ve uygulama hakkında fikir ve bilgi sahibi olabileceğimiz anlamına gelir diye düşündüm. :-[
Gönderen: Öcal Turan - 19 Ocak 2017, 20:56:25
Hani şartlar ne gösterir ,yapabiliriz yapamayız Allah bilir ancak rahmetli Sadun Boro ağabeyimizin izlediği rotada solo bir dünya seyahati hep gönlümde yatmıştır.
Bildiğimiz bu rotada aynı zamanda kasırga ,tayfun ve muson mevsimini geçirecek ve gezecek bir çok koy , nehir ve sığ atoller olduğu gibi Bulgaristan da oturduğum için Tuna nehri ile de ilgili projelerim gereği , ve yaşımız ,bütçemiz enerjimiz de değişik tekne tipleri edinip tekrar tekrar donatmaya artık yetmeyeceğinden , benim isteyeceğim tekne ;
Sağlam bir arma ve gövde yapısına , tek başıma abrayabileceğim maksimum 35 feet uzunluğa ,klasik ve denenmiş denizci bir form a sahip ,lamine ahşap ya da epoksi elyaf olmalı , Açık denizlere çıkabilmeli aynı zaman da Tuna nehri ,Missisipi gibi akarsulara girebilmeli , içerisinde en az 4 kişi barınabilmeli ,kamara da baş yüksekliği en az 1.90 m olmalı ,.Bakımlı olup yaşı önemli olmayan , Elektrik-elektronik olarak mümkün olan herşey portatif ve en basit , elektriğini sahilden bağımsız sağlayabilen ve tasarruflu kullanabilen bir tekne olmalı idi.
Gelelim benim alıp refit ettiğim teknem Serenity e ;
-Alman yapısı , 1991 model ,gövde ile bütünleşik içi 2200 kg kurşun dolu orta uzun salmaya sahip , yeke dümenli ve dümen palası alttan destekli , normal kalınlıkta teller başta ve kıçta çift istralya ile klasik markoni arma ,ön ufak yelkenler kendinden tramola sistemli ,Flok furling ,direk yatabilir ,kendine monte basamaklara ve bumbada sabitleme palangasına ,yani sağlam bir gövde ve arma yapısına sahip .
Ancak istediğim klasik sülün gibi bir form a sahip değil , içerisinin rahatlığına rağmen açık denizler için biraz fazla karınlı (9.95 boy a 3.25 m. En.)dolayısı ile rüzgar üzerine gidişi de biraz zayıf , yine lamine ahşap veya sıfırdan yapılışından epoksi elyaf değil. Ve maalesef salma bölgesinde yaşının getirdiği bakım ihtiyacı vardı ki işe başlayınca neredeyse kendisinin tamamına baktırdı bana. :) ,Polyester-elyaf gövde, ancak ben refit sırasında su hattını komple ve borda da 20 Cm. Üzerine kadar epoksi ve biaksiyal elyaf kaplayarak kriterimi karşılamaya çalıştım. Yine su hattının altındaki seacoc ları özel kızıl bronz döküm olanlarla vanaları dahil değiştirdim..
-Tuna nehri , Missisipi ,gibi sulara problemsiz girebilir , köprülerin altından geçmek ,,çin direği katlanır (kendi aparatı var,kendiniz katlayabiliyorsunuz) ve su çekimi 1.20 m. Motor 65 Hp. Burada hemen hemen tüm kriterlerimi karşılıyor. Sadece bazı ülkeler benim artık eski model kalmış OM 616 Mercedes motora çevre açısından ne der onu bilemiyorum.
- Elektronik olarak radar , derinlik göstergesi , rüzgar göstergesi ,AIS receiver , navtex ve sabit VHF hariç (iki de el telsizim var) herşey portatif şu anda. Radar benim için öncelik değildi ancak teknenin üzerinde geldi ,onun yerine bir rüzgar dümeni olmasını tercih ederdim. Birisi el tipi ,birisi ahşap kutusunda antika ve birisi de havuzluğun kamara duvarına takılıp çıkabilen üç adet portatif pusulam , 1 adet Sangean ATS909 portatif radyom var. Tekne içerisine giden TV kablolarını ve TV için 220 tesisatını ben söktüm attım.
Haritası olmayan iki adet basit el GPS im , Open CPN yüklü bir laptop um ,marin traffic ve Zello yüklü bir kısmen su geçirmez telefonum ,yeke tipi otopilotum var. Türk , Yunan , Karadeniz pilot kitapları ile yine bu bölgelere ait kağıt haritalarım eksiksiz.
Ancak , Ais receiver yerine transponder olmasını , yine bir uydu telefonum olmasını tercih ederdim ama duygusal nedenler devreye girdi. ;)
Elektrik olarak 1 motor (105 AH ve 3 servis aküsü (1+2 idi ben artırdım ) ve 240 Wat güneş panellerim , ikiside portatif özel yapım bir redresörüm ve Alman malı 350 Watt tam sinüs invertörüm , mobitronic akü monitorum var.
Sigorta panelim çok teferruatlı , daha sade olmasını isterdim ancak onu sadeleştirecek bilgi ve yetenek bende yok. Can Deniz hocam vakit bulurda el atar bir gün inşallah. :)
İçerde tüm lambaları led e çevirdim ancak yine de akşamları gazlı gemici fenerimle oturmayı seviyorum. :)
Güvertede 4 kişilik can salım (Birde 6 kişilik vardı ama onu ıskartaya çıkardım tekneme göre gözüme büyük geldiğinden) ,birisi 2.80 m. şişme Zodiak diğeri 3.20 m. Çift gövde fiberglass olmak üzere 2 servis botum ( onların da birisini ıskartaya çıkaracağım ),Honda 5 hp 4 zamanlı motorum, 1000 watt elektrikli ırgat (Havuzluktan da kumanda edilebilir ) , Havuzlukta manuel sintine pompası , gerektiğinde havuzluğun üzerini tamamen kapatan bimini ,tüm yelken halatlarını havuzluğa getiren makaralar-piyanolar , donattığım bumba freni palangası, krom borudan vardevela , Vs.Vs. Var.
Teknede 1 CQR ,1 Danforth kıç çapası ile 1 katlanır 4 kollu çapam ve 1 şemsiye tipi bot çapam ,2 adet nehir kenarları veya kıçtan koltuk almak için çakmalık köşe profil kazığım ve 45 m. 8 mm zincirim var. Gönül daha fazla zincirim olmasını arzu ederdi .Ancak zincirliğim ancak buna kifayet ediyor ve orası ile oynamak istemedim.
Salma yatağı üzerinde 180 Lt. Mazot tankım , motor yanlarında 2x175 lt su tankım , baş kamara da ayak ucunda yerine göre yaptığım 80 Lt. Epoksi pis su tankım var.
Mutfak tezgahında Buzdolabım (şu anda arızalandı yeni termostad istiyor) , Özel yapım alman malı krom fırınlı ocak (üç gözlü ,sallanır tip) ,ve lavabo. Tuvalette yine manuel tuvalet (Üç yollu vanalar ve manuel pompalar ile denize ,tanka veya güverte tahliye flanşına tuvaleti veya tankı yönlendirebilir) ve lavabo. Duş havuzlukta var sadece.
Trumatic gazlı ısıtıcı (vebasto) , sıcak soğuk marin klima var. Bence bunlar yapacağım iş için fazlalık , klima için bir de jeneratör alacağız sahilde elektrik olmayan yerde çalışsın diye , haydi bir teferruat daha. :) ama tekne ile beraber geldi ne yapayım, ben de stoğumdaki :) mazotlu vebastoyu bir arkadaşımıza verdim.
Senelerin çöpçülüğü ile birikmiş elektrikli - elektriksiz alet,takım,krom vida ve civata kutuları , kablolar,kilitler,makaralar vs.vs Var oğlu var. Ne kadar sadeleşmeye çalışırsam çalışayım yine de çok malzeme var yer kaplayan.
Şu anda takım yelkenlerim hafif hava balonu dahil var. Yedek ana yelkenim , fırtına floğum ve trisail fırtına yelkenim yok , bunları edinir seyahat bütçemi de denkleştirirsem , Vira Bismillah. :)
Hızlıca aklıma gelenleri yazdım , şu ''Ancak'' diye başladığım negatif gördüğüm şeyler olmasa ,gönlümdeki tekneyi tam buldum demekti , ama bütçemiz ve şansımız buna yetti ,aklımızın erdiği elimizin yettiğince bir şekle getirdim. Ona da şükürler olsun , Allahım olmayanlara da versin.
Soracağınız unuttuğum bir şey varsa kusuruma bakmayın ve lütfen sorun arkadaşlar.
Kaan Reisim , tam direkt madde madde yanıtlayamadım sorunu , lafın akışı doğaçlama ancak böyle oldu , belkide faydalı tavsiyeler alacağım şimdi ,iyi oldu diye düşünüyorum. :)
Selam ve sevgiler ,
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 19 Ocak 2017, 21:33:57
Serenity'i refit ederken biraz fotoğraflarından görüp duymuştuk ama böyle ayrıntılı harika olmuş.
İsteklerin, yerine getirebilecek şartlarda bir tekne ve rotaya yani hedefe uygun bir yapı. Daha ne olsun.
Tunadan başlayıp yapılacak kanal seyri ile Avrupayı geçip, okyanusa varmak harika olur. Bence Rüzgar dümenini 2. el okyanus çıkışında olmadı biraz daha aşağılara inerken bulursun sanki.
Kasırga sezonunda ICW'de çok rahat edersin bu tekne ile bence.
Bir şey kalmamış valla, hani neredeyse atıcaksın palamarı, son raddeye gelmiş ;D Hadi hayırlısı. Çok sevindim.
Gönderen: Öcal Turan - 19 Ocak 2017, 22:02:42
Öcal abi,
Serenity'i refit ederken biraz fotoğraflarından görüp duymuştuk ama böyle ayrıntılı harika olmuş.
İsteklerin, yerine getirebilecek şartlarda bir tekne ve rotaya yani hedefe uygun bir yapı. Daha ne olsun.
Tunadan başlayıp yapılacak kanal seyri ile Avrupayı geçip, okyanusa varmak harika olur. Bence Rüzgar dümenini 2. el okyanus çıkışında olmadı biraz daha aşağılara inerken bulursun sanki.
Kasırga sezonunda ICW'de çok rahat edersin bu tekne ile bence.
Bir şey kalmamış valla, hani neredeyse atıcaksın palamarı, son raddeye gelmiş ;D Hadi hayırlısı. Çok sevindim.
İnşallah Kaan cım teşekkür ederim. :)
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 20 Ocak 2017, 11:59:09
Gönderen: Öcal Turan - 20 Ocak 2017, 12:06:50
Abi senin bunu şöyle güzel bir seri haline getirsek?
Nasıl yapalım yani Bülent reisim , tüm hikayeyi mi alayım forum a ?
Gönderen: ERDEMCAKIR - 20 Ocak 2017, 12:35:32
Bakınız Nadire Berker & Selim Yalcin çiftine.Hakan Erim'e S/Y Ekip adlı teknelerini emanet edip bir tekne siparişi verdiler Fransız Alubat tersanesine.Direksiz teslim aldılar teknelerini. Önce bir güzel nehirden Avrupayı dolandılar. Eyfel manzarasında likit tükettiler havuzlukta,tekne köprülerinden tünellerinden geçtiler.Sonra döndüler yurda.Hazırlandırlar yola çıktılar, Akdeniz Atlas Karayipler,şimdi de kafamı karıştıran bir tur atıyorlar 3 okyanus 2 burun biraz buzullar falan.
https://www.alubat.com/ovni-445
Gönderen: Tan Kaan Özkan - 20 Ocak 2017, 13:22:56
Ama problem şu ki kendi payıma ; 2.eline bile 380,000$ istenen bir tekne beni fazlası ile aşar. "Şartlar" bence herkesin ulaşabileceği düzeyde kalmalı.
Gönderen: Dilek Ergül - 20 Ocak 2017, 20:13:50
Öcal abi,Ben sizin yerinize olsam rüzgar dümenini kesinlikle burada takar ve denerim..ki ben öyle yapacağım..oralarda usta bulmak, kromcu bulmak vs hayli zor ve pahalı.. kaldı ki 2.el bulamama şansın çok fazla.. ama her zaman derim kiiii...siz daha iyi bilirsiniz..
Serenity'i refit ederken biraz fotoğraflarından görüp duymuştuk ama böyle ayrıntılı harika olmuş.
İsteklerin, yerine getirebilecek şartlarda bir tekne ve rotaya yani hedefe uygun bir yapı. Daha ne olsun.
Tunadan başlayıp yapılacak kanal seyri ile Avrupayı geçip, okyanusa varmak harika olur. Bence Rüzgar dümenini 2. el okyanus çıkışında olmadı biraz daha aşağılara inerken bulursun sanki.
Kasırga sezonunda ICW'de çok rahat edersin bu tekne ile bence.
Bir şey kalmamış valla, hani neredeyse atıcaksın palamarı, son raddeye gelmiş ;D Hadi hayırlısı. Çok sevindim.
Gönderen: Öcal Turan - 21 Ocak 2017, 00:01:50
Hem sorunsuz nehir seyri yapacak,hem okyanusları aşacak,hem de buzullara gidecek tekneler var tabii.
Bakınız Nadire Berker & Selim Yalcin çiftine.Hakan Erim'e S/Y Ekip adlı teknelerini emanet edip bir tekne siparişi verdiler Fransız Alubat tersanesine.Direksiz teslim aldılar teknelerini. Önce bir güzel nehirden Avrupayı dolandılar. Eyfel manzarasında likit tükettiler havuzlukta,tekne köprülerinden tünellerinden geçtiler.Sonra döndüler yurda.Hazırlandırlar yola çıktılar, Akdeniz Atlas Karayipler,şimdi de kafamı karıştıran bir tur atıyorlar 3 okyanus 2 burun biraz buzullar falan.
https://www.alubat.com/ovni-445
Erdem reisim , refit dahil benim tekne maliyetim (işçiliği ben yaptığım için) 25.000 Euro. Emekli ve az biraz birikimiyle bu işi yapacak olan ben direk sökme ve takma maliyetini bile hesaplıyorum. Yaban ellerde bizim usul dolaşacağım yani.
Senin örnekteki tekne direğiyle beraber sorunsuz nehir seyri yapamamış gibime geldi hem. :)
Gönderen: Öcal Turan - 21 Ocak 2017, 00:08:13
Öcal abi,Ben sizin yerinize olsam rüzgar dümenini kesinlikle burada takar ve denerim..ki ben öyle yapacağım..oralarda usta bulmak, kromcu bulmak vs hayli zor ve pahalı.. kaldı ki 2.el bulamama şansın çok fazla.. ama her zaman derim kiiii...siz daha iyi bilirsiniz..
Serenity'i refit ederken biraz fotoğraflarından görüp duymuştuk ama böyle ayrıntılı harika olmuş.
İsteklerin, yerine getirebilecek şartlarda bir tekne ve rotaya yani hedefe uygun bir yapı. Daha ne olsun.
Tunadan başlayıp yapılacak kanal seyri ile Avrupayı geçip, okyanusa varmak harika olur. Bence Rüzgar dümenini 2. el okyanus çıkışında olmadı biraz daha aşağılara inerken bulursun sanki.
Kasırga sezonunda ICW'de çok rahat edersin bu tekne ile bence.
Bir şey kalmamış valla, hani neredeyse atıcaksın palamarı, son raddeye gelmiş ;D Hadi hayırlısı. Çok sevindim.
Seninle aynı fikirdeyim Dilek , ancak çaresiz kalırsam artık acil durum palasından vazgeçip (bende pala ve skeg krom çelik biliyorsun o biraz güvence veriyor ) sadece yukarıda yekeye kumanda edecek bir sisteme yöneleceğim ama yine burada yola çıkmadan olacak o da.
Bu arada sen de az bilmezsin yani. :)
Gönderen: Suavi Alten - 22 Ocak 2017, 15:56:39
Gönderen: Bülent Büyükdağ - 23 Ocak 2017, 09:34:51
Gönderen: Suavi Alten - 23 Ocak 2017, 11:53:10
Benim de hiç yoktur eşya ile bağım. Otomobillere hele hiç yoktur. Ama bu tekne işi bir garip Suavi. İlginç bir bağ kuruluyor. Neden oluyor, nasıl oluyor, niye oluyor, tam çözemiyorum.
Valla 3 sene önce TayoMar'la birkaç saatliğine bir flört etmişliğimiz olduydu Ersin Kaptan ve duayenler nezdinde. 8) Görür görmez içimi gıcıklayıvermişti fıstık. :-* 4 şubatta ikinci kez "çıkacağız" bakalım. :)