Bir sabah plan doğrultusunda Cemil, beni ve Sabri'yi arabasıyla aldı, Güllük Egesu Marinanın serbest olan (Bu bölge sığ olduğundan salması sabit veya karinası derin olan tekneler giremiyor) kıyı tarafına götürdü. Havanın uygun olduğunu görünce hazırlandık ve avara olduk. Marinanın dışına çıkınca yelken açıp rüzgarı arkamıza aldık. Bir süre keyifle seyretsek de Karaburun-Yılan adası hizasını geçince rüzgar önce kesildi, sonra yeniden başladı, saat yönünde dönüp batılı devam etti. Ebabil henüz orsaya giremediğinden iskele yapıp Yılan Adasına gitmeye karar verdi.
Oysa bir önceki gün rüzgar tüm gün ve gece boyunca körfezin dışına doğru ne de güzel esmişti. O rüzgarla Yalıkavak'a hatta Akyarlar'a bile varılabilirdi. Amaç seyir ise her zaman hazır olunmalıydı, her zaman! Bu fırsatı nasıl da kaçırdım. İçim içimi yese de durumu hazmetmeli, kendimi bağışlamalıydım. Deniz nasılsa bir gün güdük kalan bu özelliğimi de geliştirecekti. Tıpkı beni fiziksel ve zihinsel olarak daha güçlü ve dirençli hale getirdiği gibi...
Yılan adasına varınca korunaklı gürünen tarafa demirledik. Denizdeki kayalara dikkat edip kıçtan kara bağlandık. Toparlanıp adaya çıkıp keşfe koyulduk.
Güvenlik daha çok batıl bir inançtır. Doğada bulunmaz... Helen KELLER