Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Acil Durum ve Kriz Yönetimi

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Acil Durum ve Kriz Yönetimi
OP: 11 Ocak 2018, 17:25:17
Son seyirde bolca üzerine konuştuk. Lafta kalmaması adına da bir başlık altında derleyelim istedim. Kendimce ana hatlarıyla girmek istedim. Konu başlığını dalış eğitmeni ve ilkyardım eğitmeni olarak açarken bildiklerimi paylaşmak ve daha fazlasını öğrenebilmek adına açıyorum. Niyetim kendimi bu konuda yeterli görüp de ders vermek değil, mevcut deneyim ve birikimimi tüm reislerin katkılarıyla geliştirmek.

Geçmişte özellikle ekstrem dalış organizasyonları için acil durum planları hazırladım. Bu çalışmaları yaparken söz konusu organizasyonların yapılacağı ortamların olası risklerini değerlendirerek o noktaya özel planlar hazırlardım. Fakat söz konusu tekne ve seyir olduğunda biraz daha şanslı olabiliriz gibi. Yani hepimizin su alma, yangın, sürüklenme vb krizler için asgari bir birikimi vardır. Ya da en azından teorik bilgisi vardır. Peki krizi yönetme kısmında ne kadar deneyimliyiz? Tek başımıza değil de bir ekiple ya da misafirlerimizle birlikteyken karşılacağımız bir acil durumu yönetirken nasıl hareket edeceğiz?

Teknelerimiz bulunduğumuz ortamın, yani denizin acımasız hatta karşı konulamaz sürprizlerine karşı asgari donanımlara sahip aslında. Can sallarımız, dingilerimiz, can yeleklerimiz... bir sürü acil durum ekipmanımız var. Ama genelde sorunlar tüm bu ekipmanlara karşın krizin doğru yönetilmemesi, koordinasyon eksikliği, görev dağılımı eksikliği gibi noktalarda karşımıza çıkıyor.
  • IP logged
« Son Düzenleme: 11 Ocak 2018, 17:35:41 Gönderen: Hakan Tiryaki »
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4253
Ynt: Acil Durum ve Kriz Yönetimi
#1: 11 Ocak 2018, 21:15:08
Üstünde fazlasıyla konuşulmalı.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4253
Ynt: Acil Durum ve Kriz Yönetimi
#2: 11 Ocak 2018, 22:07:24
Halatı ben verdim, :)
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Acil Durum ve Kriz Yönetimi
#3: 12 Ocak 2018, 03:22:54
son seyirde yaşadıklarım ile çok önemli deneyim kazandığımı düşünüyorum. Bence kriz anlarında en önemli olan konu teknede hiyerarşi bence . Kararlar nasıl alınacak?  Evet teknenin bir sahibi ve kaptanı var. Peki kaptan yanlış karar veriyor ise ne yapılacak. ? Ya da kaptan doğru karar verdi de mürettebat uymuyor ise ne olacak ? Mürettebat arasında bir anlaşmazlık olduğunda sorun nasıl aşılacak ? Mürettebat arasında yaş ve tecrübe farkları var ise bu durumda ne olacak ? 

Biz bu seyirde bu durumların hepsi ile karşılaştık.

Aramızda en kıdemli ve tecrübeli yelkenci Öcal abi idi. Sonrasında yelken tecrübesi adına ben , ancak ahşap motoryat tarzı dümen yapısına sahip Kiri Kiri düşünüldüğünde Serkan , hem tekne sahibi hem de ciddi deniz tecrübesi olan Erman ile birlikte dört kişi idik.

Ancak yaş olarak teknede En yaşlı Öcal abi sonrasında ben , sonra Serkan ve en sonunda Erman vardı. Teknenin sahibi ve Kaptanı olarak en gencimiz Erman'dı.

Bir önemli konu ise hiç birimiz birlikte seyir yapmadığımız gibi hiç aynı masada oturup muhabbet etmişliğimiz dahi yoktu. Çok yakın arkadaşlar dahi seyir sırasında ciddi tartışmalar yaşadıkları düşünülür ise bu açılardan değerlendirildiğinde Kiri Kiri personeli flotilla da en zayıf halka idi.

Bir diğer problem ise yaş ve tecrübe farklılıklarına rağmen tüm personelin kaptan olması ayrı bir risk faktörü idi.

Alkol kullanımı ise ayrı olarak ele alınmalı. Sonuçta keyif almak için seyir yapıyoruz ve çoğumuz alkol kullanıyoruz seyirlerde.

Şahsi tecrübem ; kim ki ben seyirde içmem ya da en fazla bir bira içerim diyor.. en çok içki tüketen genelde bu kişi olduğudur.

Kiri Kir de 6 Ocak gecesi yaşananlar hepimiz için ders niteliğinde .. O yüzden açık açık yazıyorum kimseyi eleştirmek yermek gibi bir düşüncem yok.

Birbiri ile hiç seyir yapmamış 58 ila 35 yaşında dört kişi , hepsi kaptan ve 72 deniz mili kış ve gece seyri.. Bence anlatılmaya değer.

Teknelerimizde çok katı kurallarımız mı olmalı? Bu kurallara uyacağız derken dost ya da arkadaşlarımızı incitmeli miyiz.? Ya da buna değer mi.? Kimi seyirlerde yaşananlar dolayısı ile yıllardır birbiri ile konuşmayan denizciler biliyorum. Sınır nerededir. ?

Bence en öncelikle seyire çıkmadan önce kaptan ve tekne sahibinin teknesi ve kendi tarzı ile ilgili bir toplantı yapması elzem. Özellikle flotilla tarzı gezilerde bu durum bir avantaj aslında. Daha başta anlaşılamayacak ya da kaptanın kuralları hoşa gitmiyor ise bir diğer tekneye geçme imkanı var.

Biz böyle bir toplantı yapmadık. Bu toplantıda görev dağılımı ve vardiya düzeni de kurmadık. Oysa ben kendi teknemde bu toplantıyı yapmadan yola çıkmam. Tuvalet kuralları dahil her türlü bilgiyi verir, kararların nasıl alınacağını bildiririm. daha en başında herkes, nasıl karar alınacağını bilir. Üstelik kişileri en çok tanıyan da benim. ÖCal abinin hem bilgisinden haberim var , hem de inatçı kişiliğinden.

Benim en büyük hatam böyle bir toplantının zaruretini bildiğim halde bu toplantıyı istememek oldu.

Dümen arızası ile ilgili ilk yorumu benzer tekne kullanmış olan Serkan verdi aslında. sonrasında Öcal abi dümene geçtiğinde benzer problemi daha önce yaşadığını , hidrolikte hava olduğunu bildirdi. Giderken dümeni çoğunlukla ben tutumuştum. Özellikle yelken açtığımızda. Yelken açık iken dümen kontrolü iyice kayboluyordu. O yüzden hep yelkenleri toplamak durumunda kaldık.

Dümen hidroliği ile ilgili problem konusunda teknede en az bilgisi olan bendim. MUhtemel Öcal abinin arız tespiti de doğru idi. en azından dümende bir sıkıntı olduğunu biliyorduk. Bu aşamada iki önemli sorun belirdi. Öcal abi söz konusu işlemin son derece basit bir işlem olduğunu ve rahatlıkla yapabileceğimizi söyledi.

Ben durumu şöyle değerlendirdim. Yolculuğun önemli bir kısmı tamamlanmıştı. Deniz , fırtına sonrası son derece çalkantılı idi. Motor bölümünde ışık yetersiz üstelik motor da sıcaktı. Karanlık ve çalkantılı bir denizde böyle bir tamirata girişmek her ne kadar basit gözükse de ciddi yaralanmalara yol açabilirdi.

Dümen arızasının hissedildiği andan itibaren bu iki görüş sürekli tartışılır oldu. Öcal abi muhtemel haklı arıza tespiti sonrası bunu düzeltmemiz gerektiğini , ben ise yolun büyük bir bölümünün geride kaldığını yelken açmadan dikkatli bir şekilde yola devam etmemiz gerektiğini savundum.

Dümen hidroliğini seyir öncesi kontrol eden ve Erman ve Serkan da benim görüşüme daha yakın olduklarından bir müdahale yapılmadı. Ancak Öcal abinin ısrarı devam etti.

Teknik açıdan bakıldığında bence Öcal abi haklı idi. En azından bir müdahalede bulunmasak dahi güvenliği elden bırakmadan basit bir kontrol yapabilirdik belkide. Nitekim dümeni tamamen kaybedince motor dairesine girmek durumunda kaldık. Ancak çok basit bir müdahalede dahi Serkan'ın kolları yara bere içinde kaldı.

Doğru karar hangisi idi ? Nerelerde hata yaptık. ? yelken açtığımızda dümen kontrolünü kaybettiğimizi bildiğimiz halde bununla ilgili bir karar almadık. Bunu ilk yaşayan olarak benim yelken açılmaması konusunda bir karar alınmasını temin etmem gerekirdi. Ben bir karar alınmadan uyumaya gittim.

İkinci hata bunun üzerine geldi. Ben motor sesinin kesilmesi ile uyandım. Dümende Öcal abi, Sekan ve Erman yelken açmaktaydılar. Güzel rüzgar çıktığını fark etmişler yelken gücü ile dümene daha az yük bineceğini düşünmüşler. Yelken açma kararını Erman almış. Ancak bence hata deneyimli yelkenci olarak  Öcal abinin. Rüzgar Türkiye tarafından yani pupadan esmekteydi. Pupada dümen kontrolünün zorluğunu Öcal Abinin hesap etmesi gerekirdi. Üstelik Kiri Kiri ana yelken donanımı pupa seyri için uygun değildi. Bumbayı pupa seyri için yeterince salmak da mümkün değildi.

Üçüncü önemli hata gece seyrinde yelken açılırken teknenin yönünün Bu nedenlerle Türkiye ye doğru geri dönmüş olması idi. Yelken açanlar bunu yelken açma telaşı içinde farketmemiş durumda idiler.  Sanırım Öcal abi bu durumu farketti ancak artık tekne dümen dinlemediğinden tekneyi rotasına sokamadı. Tekne bayılmış ve yönü değişmiş durumda yol almamaktaydı. Yönü değişmiş olan Kiri Kiri 'nin cenovası tersledi.

Ben hemen yelkenlerin kapatılması gerektiğini söyledim. O telaşla bunu  nasıl söyledim hatırlamıyorum. Ancak Erman ve Serkan da teknenin bayılmasından bir terslik olduğunu farketmiş olacaklar ki yelkenleri toplamaya başladılar.

ancak Öcal Abi kendiliğinden faça flok durumuna geldiğimizi , yelkenleri kapatmamamızı ve bu halde dümen hidroliğini daha rahat yapabileceğimizi söyledi. Oysa yelkenler açık iken palaya ciddi yük binmekteydi ve şahsi düşüncem bu durumda tamiratın daha zor olacağı yönünde idi. Herşeyden öte tekne bayılmıştı ve bu durumda müdahale şahsi görüşüm çok daha zor olabilirdi.  Nitekim yelkenleri kapattıktan sonra Erman teknede bir miktar kontrolü sağlayıp, Kiri Kiri yi tekrar rotasına soktu.

Ancak artık dümen kontrolü kaybedilmişti ve Kiri Kiri artık dümensiz kalmıştı. Ben telsiz anonsu ile önce durumu bildirdim ve kendi imkanlarımız ile neler yapabilieceğimize bakacağımızı ve sonrasında haber vereceğimizi telsizden anons ettim.

İş artık öyle bir noktaya gelmişti ki Motor kapağını açınca aşağıya önce Öcal abi indi. en azından problemi tespit edebildi. Piston bağlı bulunduğu ahşap kaideyi parçalayıp yerinden çıkmış ve sintineye doğru kaymıştı. fizikleri daha uygun olduğundan önce Erman makine dairesine indi. Öcal abi hidrolik hortumunun sökülmesini istedi. Sökülünce yani yağ boşalınca pistonun serbest hareket edebileceğini düşündüm. Oysa Öcal abi pistonun yeke bağlantısının sökülmesini istemiş. Ancak üç kere hortumu sökmemizi söyledi. O da telaştan karıştırdı sanırım. Yağ boşaldığı halde piston yekeyi kasmaya devam etti. Erman bu sefer yeke bağlantısını sökmeye çalıştı ancak erişmek mümkün olmadı. O yorulunca bu sefer Serkan aşağıya indi. Serkan pistonu yerinden kaldırdı ancak yerine bağlamak imkansızdı. O gece tek doğru hareketi sanırım Serkan yaptı ve dümeni düzeltti. Böylece düzgün şekilde çekilmemizi sağlamış oldu.

Serkan çıktığında kolları yara bere içerisindeydi. Durum en istenmeyen yöne doğru gitmekteydi. Hem sinirlerimiz yıpranmış , moralimiz bozulmuş ve yorulmuştuk.   Dışarıdan yekeyi tutan piston kolunu açabilir ya da kesebilirdik belkide. Ancak çok riskli olacağı kesindi. Kaldı ki marinada bağlı iken ve gündüz gözüne pistonu yerine oturtmak üstelik son derece tecrübeli Aydı reis tarafından yarım günde yapıldı. Ben malum olan ve sonrasında çok güldüğümüz anonsu yaptım.

Tüm bu yanlışlarımıza rağmen Kiri Kiri personeli olarak başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Her şeye rağmen hepimiz bir şekilde duygularımıza hakim olup, herhangi bir ciddi kaza yaşamadan bu problemi atlattık.

Öcal abi ilk uyardığında kontrol etsek problemi daha baştan çözebilirmiydik ? o sırada bir müdahale pistonun yerinden çıkmasını önleyebilirmiydi ? rüzgar çıktığında yelken açmasak dümeni kaybetmeyebilirmiydik? Bunların hiçbirine bir yanıt veremeyeceğiz artık.

Ancak gerçek şu ki önemli bir kazayı ucuz atlattık. Üstelik ve anlaşılan o ki bu sıkıntıyı Erman bir şekilde yaşayacaktı. Bence en doğru kişiler ile birlikteyken yaşandı . BU bir şans. elbette bir diğer şans ta Aydın Reis. Bence Kiri Kiri nin neresinde problem olmaz derseniz kesin Dümeni derim :)




 
  • IP logged

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Ynt: Acil Durum ve Kriz Yönetimi
#4: 12 Ocak 2018, 10:16:51
Bir kaç basit olgu var aslında;
1. Her vakıanın kendi dinamikleri vardır. Dolayısıyla genel bir doğru yoktur.
2. Her kriz bir kişi tarafından yönetilir. Tekne söz konusu olduğunda o kişi kendini yetkin görüyorsa ve aksini belirtmediyse teknenin kaptanıdır.
3. Acil durumu yöneten kişinin temel işlevi öngördüğü acil durum planı dahilinde koordinasyonu sağlamak ve yönetmektir.
4. Acil durumu yöneten kişi gerekmedikçe fiziki olarak görev üstlenmez.
5. Acil durumu yöneten kişinin talimatları prensip olarak sorgulanmaz.

Gelelim kritik sorulara;
1. Kriz doğru yönetilmiyorsa ne yapılmalıdır?
2. Özellikle tekne söz konusu olduğunda mürettebatın söz hakkı nerede başlar?

Kri Kri örneğinden yol almaya devam edersek, ki öncelikle Böke'ye teşekkür ediyorum, tüm içtenlik ve açıklığıyla paylaştığı için, ilk önemli sorun kendisinin de belirttiği gibi seyir öncesi bir istişare olmaması. Açıkçası bu durum bizde de olmadı ama Avara mürettebatı refleks olarak yağ sorununda krizi Erol'a bırakarak sadece onun talimatları doğrultusunda hareket etti. Mandar koptuğunda da vardiyada olan Suat kaptanın. Başında da dediğim gibi, olgular ve dinamikler farklı ama kriz yönetimi kendiliğinden ilkinde tekne sahibi ve kaptan Erol'un, ikincisinde Suat kaptanın liderliğinde aşıldı. Lütfen karşılaştırmanın hiçbir övgü ya da yergi içermediğini atlamayın, sadece tespit. Kri Kri tayfası en baştan iç dinamiklerini öngörebilmek ya da belirlemek adına bir istişarede bulunmuş olsa durum farklı olabilirdi.

Son ana kadar sorunun filoyla paylaşılmaması bu olayda ilave bir soruna sebep olmamış olabilir ama kanaatimce yanlıştır. 3 tekne ve 15 reis her tekne ya da her reisin sorunlarını paylaşmak ve çözebilmek adına bir aradadır ve eşit sorumluluğa sahiptir. Bir dalış eğitmeni olarak PADI sistemine yakınlığımın temel nedeni "sorunu oluşmadan önleme" prensibidir. Burada da semptomlar daha önce paylaşılsa belki sorun oluşmadan önlenebilir ya da en azından denenebilirdi.

Teknede kader birliği etmiş dört reisin hepsinin fikir ve tespitleri ciddiye alınmalıdır. Burada kastım, Serkan dümenle ilgili tespitinin ciddiye alınmaması. Aynı şekilde Öcal reisin uyarıları da daha ciddi değerlendirilse belki de sorun daha hafif atlatılabilirdi.

Erman inanılmaz bir adam. Bu kadar iyi niyet çok yorucu olmalı. Bir adam bu kadar zamanda ancak bu kadar sevilir diyeyim kısaca. Ama bu olayda önemli eksiklikleri olduğunu düşünüyorum ki yüzüne de söyledim. Sıfır noktasında teknenin hem sahibi, hem de kaptanı olarak insiyatif kullanması gerekir. Özellikle ortak karar alınamadığı durumlarda. Aksi durumda belirsizlik ve tereddüt farklı koşullarda ağır sonuçlara sebep olabilir. Nitekim Öcal abinin alkollü olarak yakıt iskelesine bağlama manevrası denemeleri hiç yaşanmamalıydı.

Makina dairesine girilerek müdahale etmek ya da etmemekten önemlisi bence buna koşullar değerlendirilerek karar verilmiş olması. Kimin gireceği sonraki adım.

Bir aradaydık, yüz yüze baktık, yedik, içtik, güldük, eğlendik ve ortak bir hedefe yol aldık. Dolaysıyla gönül rahatlığıyla, çekinmeden yazıyorum. Burada, özellikle bu ekip içerisinde kimsenin art niyetli olduğuna inanmadığım gibi, bunları yazarken şahsi olarak da eleştiri değil tespitte bulunmaya çalıştığımı belirtmek isterim.

Bu arada, Kri Kri'de görsel açıdan doyumsuz olsa da, baş ıstıralyanın desteklerinden biri olan sakal -baston ile bodoslama arasındaki bağlantı- liftini kopukken bu denli uzun bir yolda ve soluğan söz konusuyken yelken basmanız bana göre yanlıştı. Kanaatimce kazanılacak en değerli yeti riski oluşmadan önleme öngörüsü olacaktır. Oysa bu durumda yelken basmak biraz Türk işi, "bir şey olmaz abi" kafası gibi.

Mürettebatın söz hakkı nerede başlar, nerede biter? Bu da bir önemli ve baş belası soru. Erman 35 yaşında diye tabi ki söz hakkı Öcal reisten az olamaz. Ya da Serkan'ın söz hakkı tekne sahibi diye Erman'dan az olamaz. Ama unutmayın ki, son sözü kaptan söyler. İşinize gelir ya da gelmez. Tekneye adımınızı atarken bu gerçeği kabul edin ya da kendi tekneniz dışında seyir yapmayın. Suat kaptanım 7 kez Atlantik geçmiş, yedi denizde fink atmış olabilir ama aksi kararlaştırılmadıkça son sözü Erol kaptan söyler. Suat kaptan da, ben de, diğer arkadaşlar da tekneye adımımızı atarken bunu kabul etmiş oluruz. Bir kaç asır önceye dönerseniz, gemide isyanın cezası basit ve nettir :)
  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4253
Ynt: Acil Durum ve Kriz Yönetimi
#5: 12 Ocak 2018, 11:03:24
Kri-Kri'nin  bir ara anlamsız rota tuttuğunu görünce bir şeyler olduğunu sezdik ve telsiz bağlantısı kurduk. Erman Reis dümende bir terslikler sezdiğini ve o nedenle deneme yaptığını, şimdilik bir sorun olmadığını söyledi. Ama hafızam yanıltmıyorsa, 30 dakika kadar sonra anlamsız hareketler yine başladı, kısa bir süre sonra da o tarihi anons geldi.
O sıra geniş apaz tam armaydık, Kri Kri'ye rota kırmamızla şansımıza rüzgar iyice yükseldi, bu kez apazdan gelen 19-20 rüzgarla Masal en hızlı koşularından birini yaptı. O kadar çabuk vardık ki, kimse anlamadı bile.

  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 5811
    • Son Denk Kayıkçısı
Ynt: Acil Durum ve Kriz Yönetimi
#6: 12 Ocak 2018, 11:48:06
Kri-Kri'nin  bir ara anlamsız rota tuttuğunu görünce bir şeyler olduğunu sezdik ve telsiz bağlantısı kurduk. Erman Reis dümende bir terslikler sezdiğini ve o nedenle deneme yaptığını, şimdilik bir sorun olmadığını söyledi. Ama hafızam yanıltmıyorsa, 30 dakika kadar sonra anlamsız hareketler yine başladı, kısa bir süre sonra da o tarihi anons geldi.
O sıra geniş apaz tam armaydık, Kri Kri'ye rota kırmamızla şansımıza rüzgar iyice yükseldi, bu kez apazdan gelen 19-20 rüzgarla Masal en hızlı koşularından birini yaptı. O kadar çabuk vardık ki, kimse anlamadı bile.

Evet ya , mesafe çok fazlaydı aslında biz halatla uğraşırken nasılda geiverdik birden yanına, bu arada yedekleme halatı verdiğimiz anda hava 19 esiyordu ve bir önceki günkü fırtınanın soluganları vardı. Sabahleyin güneşin doğuşuyla  yumuşadı ve kolayımıza oldu.
  • IP logged
S/Y Bidarka / Fatih / İstanbul


"Son Denk Kayıkçısının Hatırasına"


https://sondenkkayikcisi.blogspot.com/

T
  • *
  • İleti: 2171
Ynt: Acil Durum ve Kriz Yönetimi
#7: 12 Ocak 2018, 12:17:34
Ne sizlerin yaşadığı olay hakkında bir şey söyleyebilirim ne de teknede başıma böyle bir şey geldiği için tecrübemi ancak uzun bir süre doğa şartlarında ve gerek yalnız gerek grupla, ciddi extrem coğrafya ve durumlarda, doğanın insafına bir çok defa kalmış biri olarak, başlık açısından azıcık, küçücük bir şeyler söyleyebilirim.

* Doğanın hangi parçasının içinde olursanız olun, hata affetmez. Yola çıkmadan önce her türlü senaryo gözden geçirilmeli, önleyici ve sonlandırıcı hazırlıklar yapılmalı. Herkes tarafından paylaşılmalı. Kişilerin meslek, fiziki yapı ve kondisyonu, düşünce yapısı ( soğuk kanlılık, analitik düşünme vb.) yapılacak iş bölümü için önemlidir. Bu, hep gözardı edilen, kişilerce garip yada söylemeye çekindikleri bir şeydir. Ve en büyük hatadır. Her grupta öncelikle bir "lider" olması zorunludur. Bu diğer doğa aktivitelerinde en tecrübeli ve bilgili kişidir. Denizde bu kişinin "tekne sahibi kaptan" olduğu varsayılır.

* Deniz üzerinde "kaptan"ın önemli bir olgu olduğu doğrudur ancak, Uzun yıllar her türlü şartta gelişmiş tecrübe ile bilginin bir araya gelmiş hali olan kaptanlık ciddi sorumluluk ister, unutulmamadır ki, bizler öncelikle tekne sahibi denizcileriz. Şayet yanımızda "gerçek" bir "kaptan" var ise, tecrübesinden en açık şekilde faydalanmak önemlidir.

* Kişilerin neyi ne kadar bildiklerini "söylemesinin" bir önemi yoktur. Sadece bir ön bilgidir. Aynı zamanda mütevazı olmak için bilmiyorum demek, doğa koşulları için doğru değildir. Bilginizin olduğu konuyu, açıkça ve teorik yada pratik bilgi olup olmadığını belirtmek mutlaka gereklidir. Herkesin, bir diğerini samimiyetle gözlemlemesi, hatalı, eksik bir uygulama gördüğünde uygun dille anlatabilmesi ve karşı tarafında bunu alabilmesi önemlidir. Sonuçta eylemlerin sonuçları o an orada olan herkesin hayatı ile ilgilidir.

* Böyle bir aktivite içerisinde, "ego" asla olmamalı, her bilgi, aklımızda ki soru işaretleri gerçekleşmeye başlayan bir durum herkesle paylaşılmalı, yapılan, yapılması planlanan şeyler anlatılmalı, gelecek olan fikirlerin değerlendirilmesi çabuk ve objektif bir şekilde yapılmalı. Aksi davranan kişiye, grup tarafından doğru bir dille olması gereken beklenti anlatılmalı. Unutulmamalı ki, herkes birbirinin hayatından sorumludur ve bir diğerine hayatını emanet etmesi gereken anlar olacaktır.

* Tecrübeler gösteriyor ki en büyük felaketler akla bile gelmeyecek yada hiç önemsenmeyecek basit bir çıkış noktası ile başlar. ( Bir ayakkabı bağının kopma noktasına geldiğini, uyarıya rağmen kişinin önemsemediğini ve sonucunda iki kişinin bir yardan yuvarlanarak ciddi yaralanmalara ve sakatlığa neden olduğunu gördüm. Tamamen şans eseri ölümden döndüler)

* Denizciliğin en avantajlı olduğu konulardan biri, gerçekleştiğin de herşeyin çok çabuk gelişebildiği ve yardımın uzun süre gelemeyebilecek olması göz önünde bulundurularak bir çok tedbir şart koşulmuş ve yine bir çok senaryo için gerekli koşul ve kurtarma ekipmanı hazır bekletiliyor olmasıdır. Kriz yönetimi için en gerekli şey, soğuk kanlı olmak, herşeyi çabuk ama sakince denemek, ne zaman pes edilmesi gerektiğini bilmek ve bu cihazların nasıl kullanıldığının tam olarak öğrenmektir.
  • IP logged

S

Serdar Çırak

Ynt: Acil Durum ve Kriz Yönetimi
#8: 12 Ocak 2018, 12:32:33
Yelkenle uğraşırken resmen geriye dönülmüş ve tekne bayıldığında durum anlaşılmış...
Chartplotter vb. yokmuydu..
Zor anlar için aklıma şu soru geldi..TR den elli mil uzakta ve açık denizde,etrafta yardımcı tekne olmasaydı..teknede Erman dan başka reis olmasaydı..Erman ne yapardı..En önce Erman reis cevap vermeli.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1649
    • instagram
Ynt: Acil Durum ve Kriz Yönetimi
#9: 12 Ocak 2018, 16:47:18
Çok önemli bir konu ve en başta kendim olmak üzere hala ciddi dersler çıkarılabilecek hususlar var. Bu yüzden içtenlikle olayları ve içine bulunduğumuz şartları anlatmaya çalışayım. Konuyla ilgili her türlü eleştiriye açık olduğumu belirterek başlıyorum...

Bu organizasyona hazırlanırken Bülent Abi kendi teknesinin kuralları açıklamış ben de benzer şekilde ne yapabileceğimizi aktarmıştım. Mürettebatın benden daha deneyimli olduğunu öngörerek seyir öncesi bir toplantı yapabileceğimizi ve kararları ortaklaşa alabileceğimizi ifade etmiştim ( Nitekim kriz yönetiminde dahi Masal teknesinde benzer bir karar mekanizmasının oluşturulduğu görülüyor) Seyir başlangıcında da normal seyir şartları dahilinde vardiya, yemek vs. konuları özellikle sorduğumu hatırlıyorum. Tabii bunlar kriz anına yönelik planlamalardan çok uzaktı..

Olayın başlangıcına gidersek; Serkan'ın dümen nöbeti esnasında iskeleye doğru rotamızı ilk kaydırdığımızda dümen tepkilerinde bir aksilik olduğu ortaya çıktı ancak ben tekrardan dümene geçip rotayı düzeltebildim. Öcal Reis dümenin hava yapmış olabileceğini ve aşağıdan havasını alırsak sorunun düzeleceğini belirtti bu an tam da Oğuzhan Reis'in hepimize rota ve Karpaz Gate'in konumunu teyit ettirdiği andı. Bu aşamada sorun bence hepimiz tarafından sadece hidrolikteki basit bir hava olarak değerlendirildi ve seyre devam ettik. Bu sürede önce ben ardından Ersin Reis iyi dümen tuttuk ve neredeyse hiç sapma ve kontrolsüz kalma durumu olmadı. Sorun ikinci aşamada ilk yelken denememizde ortaya çıktı, Kuzey- Kuzeybatı yönlü rüzgarda ben yelkenleri basarken Ersin Reis dümendeydi ve tekne tam iskele alabanda yapmaya başladı. Yelkenleri basıp dümene geçtiğimde dümen Ersin reisin Sancak alabanda komutuna cevap vermiyordu, dümene geçip dümeni iskeleye çevirip tekneyi tam bir tur attırarak tekrar rotasına dönderdik. Bu aşama ise Bülent abinin telsizle bize herşeyin yolunda olup olmadığını sorduğu ve bizim de eğleniyoruz diyerek cevap verdiğimiz aşamadır yanlış hatırlamıyoram.
Bu aşamadan sonra dümendeki hava bence hepimiz için daha ciddi bir uyarı niteliğindeydi ve Öcal Reis haklı olarak aşağıya inip dümenin havasını almamız gerektiğini belirtti, hatta aynı durumda kendi teknesinde yaşadığı durumu ve pistonu nasıl kaybettiğini anlattı. Üçüncü aşamaya geçene kadar Öcal ve ben yine dümendeydik ve özellikle Öcal abinin kontrolünde ip gibi gittik, tabii dümen kontrolü zorlaşmıştı ancak kısa manevralara olumlu tepki veriyordu. Bu aşamada aramızda aşağıya inip havanın alınıp alınmamasıyla ilgili tartışmaların uzunca bir süre devam ettiğini hatırlatmalıyım. Öyle ki Öcal reisin talimatıyla ben tam aşağı inecekken Ersin reis şu an bu haliyle zaten devam etmekte olduğumuzu ve aşağıya inmenin tehlikeli olduğunu uyararak haklı sebeplerle karşı çıktı, açıkçası bu yaklaşım bana da uygun geldi. Eğer dümende sadece havadan ötürü bir durum vardıysa böyle devam edilebilirdi. Benim için en zor anlar bu aşamada başladı; herkes iyi niyetiyle yardımcı olmak istiyordu ancak fikir ayrılığı bir çatışmaya dönüştü, kaptan bendim ama gemide iki ayrı kutuptan sert rüzgar esmeye başlamıştı ve bu durumu idare etmekten çok uzaktım.Durum yapıcı bir ortamdan çok uzaktı ve taraflar teknenin sahibi ve kaptanı olarak kararı benim almam gerektiği yönünde taleplerini bana yöneltmeye başladı. İşte burada bir tarafta sorun devam ederken bir taraftan da ortaya çıkan tartışmanın merkezi haline geldiğimi hissettim. Ki zaten bütün bu seyir esnasında kendime en çok kızdığım ve eleştirdiğim nokta burasıdır. Yol boyu canımı sıkan ilk şey ekibin ahengini kaybetmesine neden olmamdır.     
Sonuçta Ersin, Serkan ve benim mutabık olduğumuzu düşünerek devam etmeye karar kıldık ancak bundan sonra da belki de haklı olarak Öcal Reisin eleştirilerine maruz kaldık. Olay 3. aşamada patlak verinceye kadar seyrimiz yine nispeten sorunsuz devam etti.
3. aşama (bence pupadan değil geniş apazdan)  başlayan güzel rüzgarla son aşamasına ulaştı. Ben tekrar yelkenleri açıp tekneyi rahatlatmak istedim. Kri-Kri yelken açtığınızda otopilota bağlamış gibi çok rahat giden bir tekne ve bunun bize fayda getireceğini düşündüm. Bu Ersin reisin ifade ettiği gibi yaptığım diğer bir hatadır. Ancak eğer tekneyi aykırılatmasaydık yine işe yarayabilirdi. 

Ve kriz anı, Öcal reisin aşağı inemediğini, benim inip pistonu tutan tablanın trifonlarının ahşap desteklerden ayrıldığı ve ortalık yerde dümen palasının hareketiyle salındığını gördüm. Yerine kaldırmayı denediysem de başarılı olamadım ve Serkan Reis'ten yardım istedim. Kendisi elini kolunu hiçe sayıp, tablayı tekrar ahşabın üzerine getirdi ancak iki ahşap destekten birisi yerinden çıkmıştı ve teki kalmıştı. Amacımız tablayı tekrar desteklerine sabitlemekti ancak hareket eden palayla birlikte pistonda ileri geri gittiğinden bu mümkün olmadı. Burada daha sonradan aklıma gelen şeyi orada neden yapmadım diye hala şu an hayıflanıyorum. Şayet dümen palasını arkadan bir halat yardımıyla kasıp hareketini kısıtlayabilseydik belki de geçici olarak dümeni tekrardan işler hale getirebilirdik. Bunu yapamayınca  ikinci seçenek olarak pistonu iptal edip yeke dümen devam edebilir miyiz diye düşündük. Öcal Reisin talimatıyla pistona giden hortumu devre dışı bıraktım, bunu yaparken de 3 defa sorduğumu hatırlıyorum ama daha sonrada konuştuğumuzda onu yanlış anladığımı görüyorum. Nitekim boruyu çıkarsam da piston boşalmadı.. ve bu noktadan sonra o meşhur anonsla yardım talep ettik. Tabii ciddi bir hayal kırıklığı yaşadığımı belirtmem lazım.. Şimdi bence madde madde irdelemeli:

 - Kri-Kri bu seyre hazır mıydı?
Evet bence hazırdı, daha bir önceki haftasonu motor ve dümen bakım ve kontrollerini yapmıştım. Hatta aşağıya indiğimde arızayı veren yerde gördüğüm kadarıyla bir problem veya aksama da yoktu.. Yelken ve baston sakalı konusunda Hakan Reise hak vermemek elde değil, bunu ihmal ettim, ancak önceki seyirlerimde geçtiğimiz 2 ayda toplam 30 saat motor ve yelken 4 kuvvete ulaşan havalarda seyir yaptım) hatta teknelerin altını temizlemek için dalgıç çağırdığımızda da yaptırabilirdim ancak mevcut havada bir problem yaratmayacağını ve 1 ay sonra karaya aldığımda halledebileceğimi düşündüm. (Türk işi)

- Kaptan gemisine ve ekibe hakim miydi?
Önemli tecrübe ve mekanik bilgi eksikliğim var. Örneğin piston hava yapınca pistonun üzerindeki vidaları gevşeterek almam gerektiğini bu seyirde öğrendim. Diğer taraftan ayrılma, yanaşma, teknemin motor ve yelken seyrinde tepkileri konusunda nispeten iyi yolda olduğumu düşünüyorum.
Ailemle ve arkadaşlarımla yaptığım seyirlerde de ufak tefek aksaklıklar yaşadık ancak bunların tamamında onlarla da daha sonra yaptığımız tartışmalarda durumu iyi bir şekilde yönetebildiğimi düşünüyorum ancak bu olayda yetersiz kaldığımı görüyorum. Bunun en önemli nedenin ise fikir ayrılıklarının neden olduğu gerilim sanıyorum ve ben bunu iyi yönetemedim.   

- Ekibin diğer üyeleri tekneye ve kaptana yardımcı mıydı?

Belki bu soruya ekipteki diğer kişiler de cevap vermeli. Genel itibariyle herkes bilgisi ve tecrübesi dahilinde azami destek verdi bunun için müteşekkirim ancak tartışma anında sukünet ve aklı selime ihtiyacımız olduğu anlarda tansiyonu düşürüp kafa kafaya veremedik. bunları ifade ederken sakın yanlış anlaşılmasın ortada kavga dövüş, bağırış çağırış kesinlikle yoktu). Burada özellikle Serkan ve Ersin reise teşekkür etmeliyim alkol konusunda çok ihtiyatlı davrandılar ve beni hiç yalnız bırakmadılar.

- Yakıt alımı için dümeni Öcal Reise neden verdim

Tüm yazı boyunca olabilince ekibin diğer üyelerini zikretmekten kaçındım ama bu soruda konu ben ve Öcal Reis olduğu için böyle devam etmek durumundayım sanırım. Öncelikle bunun kesinlikle doğru bir karar olduğunu düşünüyorum. Daha ayrılmaya başlarken kendisi sürekli yanımdan komutlar vermeye başlayınca ve benim yanıtlarım sanırım kendisini tatmin etmedi ki devam etti. İdareyi kendisine verip kontrollü şekilde takip etmenin en doğru olduğunu düşündüm çünkü tekneyi mi ortamı mı kontrol edeceğime karar vermem gerekiyordu.  Benim ona dümeni bıraktığım gibi aynı şekilde kendisi de olmadı deyip dümeni iade etseydi memnuniyetle dümene geçer ve rahatlıkla teknemi yanaştırırdım. Ancak aldığı işi yine kendisi bitirmesi bitirmesi gerekiyordu ve öyle ya da böyle bitirdi. Bu konu biraz hassas o yüzden açıklama ihtiyacı hissediyorum ama amacım kimseye ders vermek, ceza kesmek, bak konuştun ama yapamadığını falan göstermek değildir. Olay beni gerekecekti, Öcal Reis daha deneyimliydi. Ben Öcal Reisin yerinde olsam Erman ben alkollüyüm sen devam et derdim.   

   
- Erman Teknede Tek Olsa Ne Yapardı
   
Bunun cevabını vermek çok zor, benzer şekilde Öcal Reis de sormuş okyanus geçerken Masal yanında olmaz diye.. Şunu biliyorum ki, aldığımız karar o anki şartlara bağlıydı ve bizimle birlikte bir dünya deneyimli denizci ve iki iyi tekne vardı. Varsayıma dönersek, ilk yapacağım şey sanırım olayın tamiri için daha uzun süreler harcar, bir şekilde dümen palasında kaynaklı olan ve pistondan gelen kolu tutan parçayı kırıp pistonu etkisiz hale getirerek yekeye dönmeye çalışırdım. bu olmazsa akıntı çapam ile veya iplerle bir dümen tertibatı oluşturmak olurdu.. Son çare ise telsizle yardım çağrısında bulunurdum.. Tabii her olay kendi şartlarını doğuruyor.. Bu konudaki diğer görüşler de benim için çok kıymetli olacaktır..

Amacım bu yazıda kimseyi kırmadan dökmeden sadece kendimi, teknemi ve şartları eleştirmektir. Kri-Kri ekibinin tümüne tekrardan bu zor şartlarda benimle ve teknemle seyrettikleri için ve yardımları için ayrı ayrı teşekkür ederim. Dilerseniz bunun üzerinden ben, genel olarak ekip ve Kri-Kri üzerinden devam edelim.. 
  • IP logged
Akdenizli, Balıkçı

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Acil Durum ve Kriz Yönetimi
#10: 12 Ocak 2018, 17:12:22
Öncelikle biraz önce Erman reis ile görüştük. Bugün halihazırda elimde olan , tam da Kiri Kiri için uygun ireco dan dümen palasını bu seyrin anısına yapıp, hediye edeceğim. Tiryaki'nn daha önce yaptığı gibi içinde bir mektup olacak. Erman 'dan gerekli ölçüleri istedim.

Kişileri değil de konuyu tartışıyor olmamızdan çok memnunum. Hepimiz ve okuyanlar için önemli dersler içeriyor. Halat ile sabitlemek örneğin çok akılcı bir yöntem olabilirdi.

YAnımızda başka tekne olmasa ne olurdu..? birşey olmazdı. Bir şeklide dümeni kasan piston kolunu söker , süpürge sapını yekeye bağlar yürürdük. Ancak ciddi zaman kaybı söz konusu olurdu. Karar vermemizdeki en önemli etken diğer tekneleri geciktirmek riski idi. Zaten sıkı bir program vardı ve bundan daha daha fazla zaman kaybı yaşayamazdık.
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 760
    • sy-gezgn
Ynt: Acil Durum ve Kriz Yönetimi
#11: 12 Ocak 2018, 17:17:02
Efendim konu Kri Kri üzerinden gittiğine göre öncelikle söylemek isterimki; sorun diğer teknelerle geç paylaşıldı hatta, ,ş ,şden geçtikten sonra paylaşıldı. Bu da bence; olayların bu hadde gelmesine sebeplerin en başında gelenidir. Dikkat edilecek olursa; diğer 2 tekne sürekli telsizden birbirlerine; yelken açtık, makina kapattık, yağ sorunumuz var, vs. vs. şeklinde bilgi akışı sağlarken Kri Kri bu olayı içerisinde çözmeye çalışması flotilla mantığına biraz aykırı kalmış.
Şimdi; olayı niteleyecek olursak, bu ve buna benzer olaylar ile çoğu kez karşılaşmış biri olarak problemin;
1- Teknenin dümen dinlemeyip gezmesi neticesinde hidrolik sistemde hava kalmış olama olasılığından,
2- Piston montaj yerinin doğuracağı sebeplerden,
olması şeklinde değerlendirmemi bildirebilirdim. Dolayısıyla konu eğer kapalı devre içerisinde hava kalması sebebinden olması durumunun değerlendirilirken hiç de bahsedildiği gibi makina dairesine girmeye gerek olmadığını ve sistemin kontrolünün dümen mili üzerindeki hava tapasından kontrolünün yapılabileceği bilgisini aktarırdım ki hata buradaysa hidrolik/atf ikmali yapılıp problem de halledilmiş olurdu. Hatta, bu şekilde de tekne geze geze hedefine giderdi. Ancak;
sorunun asıl piston montaj yerinden kaynaklandığı zaten piston yatağının da kırılması neticesinde anlaşılmıştır. İlk kontrolden sonra yani sistemde hava olmadığı anlaşılmış olduğu taktirde sorunun ivedi olarak halledilip pistonun yerine montajıın sağlanması gerekmekteydi. Hadi o da böyle idare edilebilir şeklinde değerlendirilmiş dahi olsa, yelken asla basılmamalıydı zira, bilindiği gibi yelken ile tekne sürekli rüzgar üzerine kaçmak isteyecek ve biz bunu engellemek içinse rüzgar altına sürekli dümen kırmak durumunda kalırız. Bu da pala da sürekli bir su direncine sebebiyet olur. Bence dümen kontrolü de bu aşamadan sonra oldu diye düşünüyorum. Çünkü, su direnci baştan piston bağlantı noktalarınca karşılanabilir olsa dahi sürekli aynı güce maruz kalan piston yatağı bağlantı yerindeki en zayıf noktadan ya da sallanmakta olan yerinden parçalanarak çıkacaktırki bu da dümen hakimiyetinin kaybına sebep olmuştur.
Lafı toplayacak olursak tek hata diyemesem dahi; en önemli hata problem zamanında fiğer teknelerle paylaşılmamasından kaynaklıdır diyebilirim. Ancak ekipce alınan bir karar var ki saygı duyulması da gerekli.

Bu konuyu bizim yaşadığımız yağ problemine bağlayacak olursak;
Benim için önemli olan yağ kaçağının hararet neticesinde olmaması ve herhangi bir contanın yağ kaçırmamasıdır. Çünkü bu bize içsel büyük bir problemin olmadığını göstermektedir ki yüzeysel kaynaklanan sebeplere odaklanmamıza neden olmuş ve yağ boşaltım pompasının pistonunun yukarıda olması sebebiyle basınçla yağın buradan çıktığını görmemizdir. Tespit doğru ancak, Erol reisin bizden önce orada çalışması nedeni ile tornavida kullanımını rahatlamak adına kendisinin pistonu yukarıda bırakmış olmasını düşünmesi bizi yanıltmış ve eldeki yedek yağımızdan da olmamıza neden olmuştur. İkincisinde de pistonu yukarıda görünce o zaman basınçlı hava tahliye hortumundaki kırıklık farkedilmiş ve hortumu devre dışı bırakarak pet şişeye basınçla birlikte çok az miktarda tahliye olan yağıda yönlendirerek sorunun nihayi çözümüne ulaştık. Tabi bu durum da diğer teknelerle paylaşıldığından Masall'ın yağ vermesi neticesinde de sorunsuzca sistemimizi işler hale getirmiş olduk.

Tiryaki reis haklı, kriz yönetimi esnasında her nekadar bir brifing yapılmasa dahi bir hiyerarşi vardırki o da teknenin donatanının da kaptan olması nedeni ile en başta o gelir. Sonrası falan, filan. Biz buna hep uyduk ki, olması gerekende budur bence.

Flatillo'larda sorun küçükken diğer teknelerle paylaşılmalı ki kriz anında net düşünülemeyen bazı konuların da perspektifi ilgili tekneye çizilebilsin.
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4253
Ynt: Acil Durum ve Kriz Yönetimi
#12: 12 Ocak 2018, 17:20:20
Dilerseniz bunun üzerinden ben, genel olarak ekip ve Kri-Kri üzerinden devam edelim..


Bu doğru bir tartışma yöntemi değil.
Türkiye'de yapılan hatalara bir yenisini ekler.
Bana kalırsa bir olaydan deneyim çıkartmak için yapılması gereken şey, kişileri değil, "olayı" özne haline getirmektir.
Daha önceki bütün kaza/terslik tartışmaları kişileri öne çıkartarak yapıldığı için hep kadük kaldı.
Biz isterseniz Suat Reisin yaptığı gibi yalnızca olayı konuşalım,
Kişiler- Kri Kri mürettebatı- kendi aralarında bunu tartışırlar dilerlerse.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

  • *
  • İleti: 3573
Ynt: Acil Durum ve Kriz Yönetimi
#13: 12 Ocak 2018, 17:34:09
Zaten öyle olmuyor mu ?

Bak meğerse dümenin oradan da halledilebilir olduğunu da bu vesile ile öğrenmiş olduk. Kaldı ki Erman dümen göbeğinden yere yağ aktığını söylemişti bende bir anlam verememiştim..
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 4253
Ynt: Acil Durum ve Kriz Yönetimi
#14: 12 Ocak 2018, 17:37:16
Eğer ERman'ın yazısından alıntıladığım şekilde yürütürsek, öyle olmaz. Bunu demek istemiştim.
  • IP logged
Saatin fazla tiz tıkırtısında,ışık yıllarının ömür süremizle alay eden sesini de işitiriz.

 
Yukarı git