son seyirde yaşadıklarım ile çok önemli deneyim kazandığımı düşünüyorum. Bence kriz anlarında en önemli olan konu teknede hiyerarşi bence . Kararlar nasıl alınacak? Evet teknenin bir sahibi ve kaptanı var. Peki kaptan yanlış karar veriyor ise ne yapılacak. ? Ya da kaptan doğru karar verdi de mürettebat uymuyor ise ne olacak ? Mürettebat arasında bir anlaşmazlık olduğunda sorun nasıl aşılacak ? Mürettebat arasında yaş ve tecrübe farkları var ise bu durumda ne olacak ?
Biz bu seyirde bu durumların hepsi ile karşılaştık.
Aramızda en kıdemli ve tecrübeli yelkenci Öcal abi idi. Sonrasında yelken tecrübesi adına ben , ancak ahşap motoryat tarzı dümen yapısına sahip Kiri Kiri düşünüldüğünde Serkan , hem tekne sahibi hem de ciddi deniz tecrübesi olan Erman ile birlikte dört kişi idik.
Ancak yaş olarak teknede En yaşlı Öcal abi sonrasında ben , sonra Serkan ve en sonunda Erman vardı. Teknenin sahibi ve Kaptanı olarak en gencimiz Erman'dı.
Bir önemli konu ise hiç birimiz birlikte seyir yapmadığımız gibi hiç aynı masada oturup muhabbet etmişliğimiz dahi yoktu. Çok yakın arkadaşlar dahi seyir sırasında ciddi tartışmalar yaşadıkları düşünülür ise bu açılardan değerlendirildiğinde Kiri Kiri personeli flotilla da en zayıf halka idi.
Bir diğer problem ise yaş ve tecrübe farklılıklarına rağmen tüm personelin kaptan olması ayrı bir risk faktörü idi.
Alkol kullanımı ise ayrı olarak ele alınmalı. Sonuçta keyif almak için seyir yapıyoruz ve çoğumuz alkol kullanıyoruz seyirlerde.
Şahsi tecrübem ; kim ki ben seyirde içmem ya da en fazla bir bira içerim diyor.. en çok içki tüketen genelde bu kişi olduğudur.
Kiri Kir de 6 Ocak gecesi yaşananlar hepimiz için ders niteliğinde .. O yüzden açık açık yazıyorum kimseyi eleştirmek yermek gibi bir düşüncem yok.
Birbiri ile hiç seyir yapmamış 58 ila 35 yaşında dört kişi , hepsi kaptan ve 72 deniz mili kış ve gece seyri.. Bence anlatılmaya değer.
Teknelerimizde çok katı kurallarımız mı olmalı? Bu kurallara uyacağız derken dost ya da arkadaşlarımızı incitmeli miyiz.? Ya da buna değer mi.? Kimi seyirlerde yaşananlar dolayısı ile yıllardır birbiri ile konuşmayan denizciler biliyorum. Sınır nerededir. ?
Bence en öncelikle seyire çıkmadan önce kaptan ve tekne sahibinin teknesi ve kendi tarzı ile ilgili bir toplantı yapması elzem. Özellikle flotilla tarzı gezilerde bu durum bir avantaj aslında. Daha başta anlaşılamayacak ya da kaptanın kuralları hoşa gitmiyor ise bir diğer tekneye geçme imkanı var.
Biz böyle bir toplantı yapmadık. Bu toplantıda görev dağılımı ve vardiya düzeni de kurmadık. Oysa ben kendi teknemde bu toplantıyı yapmadan yola çıkmam. Tuvalet kuralları dahil her türlü bilgiyi verir, kararların nasıl alınacağını bildiririm. daha en başında herkes, nasıl karar alınacağını bilir. Üstelik kişileri en çok tanıyan da benim. ÖCal abinin hem bilgisinden haberim var , hem de inatçı kişiliğinden.
Benim en büyük hatam böyle bir toplantının zaruretini bildiğim halde bu toplantıyı istememek oldu.
Dümen arızası ile ilgili ilk yorumu benzer tekne kullanmış olan Serkan verdi aslında. sonrasında Öcal abi dümene geçtiğinde benzer problemi daha önce yaşadığını , hidrolikte hava olduğunu bildirdi. Giderken dümeni çoğunlukla ben tutumuştum. Özellikle yelken açtığımızda. Yelken açık iken dümen kontrolü iyice kayboluyordu. O yüzden hep yelkenleri toplamak durumunda kaldık.
Dümen hidroliği ile ilgili problem konusunda teknede en az bilgisi olan bendim. MUhtemel Öcal abinin arız tespiti de doğru idi. en azından dümende bir sıkıntı olduğunu biliyorduk. Bu aşamada iki önemli sorun belirdi. Öcal abi söz konusu işlemin son derece basit bir işlem olduğunu ve rahatlıkla yapabileceğimizi söyledi.
Ben durumu şöyle değerlendirdim. Yolculuğun önemli bir kısmı tamamlanmıştı. Deniz , fırtına sonrası son derece çalkantılı idi. Motor bölümünde ışık yetersiz üstelik motor da sıcaktı. Karanlık ve çalkantılı bir denizde böyle bir tamirata girişmek her ne kadar basit gözükse de ciddi yaralanmalara yol açabilirdi.
Dümen arızasının hissedildiği andan itibaren bu iki görüş sürekli tartışılır oldu. Öcal abi muhtemel haklı arıza tespiti sonrası bunu düzeltmemiz gerektiğini , ben ise yolun büyük bir bölümünün geride kaldığını yelken açmadan dikkatli bir şekilde yola devam etmemiz gerektiğini savundum.
Dümen hidroliğini seyir öncesi kontrol eden ve Erman ve Serkan da benim görüşüme daha yakın olduklarından bir müdahale yapılmadı. Ancak Öcal abinin ısrarı devam etti.
Teknik açıdan bakıldığında bence Öcal abi haklı idi. En azından bir müdahalede bulunmasak dahi güvenliği elden bırakmadan basit bir kontrol yapabilirdik belkide. Nitekim dümeni tamamen kaybedince motor dairesine girmek durumunda kaldık. Ancak çok basit bir müdahalede dahi Serkan'ın kolları yara bere içinde kaldı.
Doğru karar hangisi idi ? Nerelerde hata yaptık. ? yelken açtığımızda dümen kontrolünü kaybettiğimizi bildiğimiz halde bununla ilgili bir karar almadık. Bunu ilk yaşayan olarak benim yelken açılmaması konusunda bir karar alınmasını temin etmem gerekirdi. Ben bir karar alınmadan uyumaya gittim.
İkinci hata bunun üzerine geldi. Ben motor sesinin kesilmesi ile uyandım. Dümende Öcal abi, Sekan ve Erman yelken açmaktaydılar. Güzel rüzgar çıktığını fark etmişler yelken gücü ile dümene daha az yük bineceğini düşünmüşler. Yelken açma kararını Erman almış. Ancak bence hata deneyimli yelkenci olarak Öcal abinin. Rüzgar Türkiye tarafından yani pupadan esmekteydi. Pupada dümen kontrolünün zorluğunu Öcal Abinin hesap etmesi gerekirdi. Üstelik Kiri Kiri ana yelken donanımı pupa seyri için uygun değildi. Bumbayı pupa seyri için yeterince salmak da mümkün değildi.
Üçüncü önemli hata gece seyrinde yelken açılırken teknenin yönünün Bu nedenlerle Türkiye ye doğru geri dönmüş olması idi. Yelken açanlar bunu yelken açma telaşı içinde farketmemiş durumda idiler. Sanırım Öcal abi bu durumu farketti ancak artık tekne dümen dinlemediğinden tekneyi rotasına sokamadı. Tekne bayılmış ve yönü değişmiş durumda yol almamaktaydı. Yönü değişmiş olan Kiri Kiri 'nin cenovası tersledi.
Ben hemen yelkenlerin kapatılması gerektiğini söyledim. O telaşla bunu nasıl söyledim hatırlamıyorum. Ancak Erman ve Serkan da teknenin bayılmasından bir terslik olduğunu farketmiş olacaklar ki yelkenleri toplamaya başladılar.
ancak Öcal Abi kendiliğinden faça flok durumuna geldiğimizi , yelkenleri kapatmamamızı ve bu halde dümen hidroliğini daha rahat yapabileceğimizi söyledi. Oysa yelkenler açık iken palaya ciddi yük binmekteydi ve şahsi düşüncem bu durumda tamiratın daha zor olacağı yönünde idi. Herşeyden öte tekne bayılmıştı ve bu durumda müdahale şahsi görüşüm çok daha zor olabilirdi. Nitekim yelkenleri kapattıktan sonra Erman teknede bir miktar kontrolü sağlayıp, Kiri Kiri yi tekrar rotasına soktu.
Ancak artık dümen kontrolü kaybedilmişti ve Kiri Kiri artık dümensiz kalmıştı. Ben telsiz anonsu ile önce durumu bildirdim ve kendi imkanlarımız ile neler yapabilieceğimize bakacağımızı ve sonrasında haber vereceğimizi telsizden anons ettim.
İş artık öyle bir noktaya gelmişti ki Motor kapağını açınca aşağıya önce Öcal abi indi. en azından problemi tespit edebildi. Piston bağlı bulunduğu ahşap kaideyi parçalayıp yerinden çıkmış ve sintineye doğru kaymıştı. fizikleri daha uygun olduğundan önce Erman makine dairesine indi. Öcal abi hidrolik hortumunun sökülmesini istedi. Sökülünce yani yağ boşalınca pistonun serbest hareket edebileceğini düşündüm. Oysa Öcal abi pistonun yeke bağlantısının sökülmesini istemiş. Ancak üç kere hortumu sökmemizi söyledi. O da telaştan karıştırdı sanırım. Yağ boşaldığı halde piston yekeyi kasmaya devam etti. Erman bu sefer yeke bağlantısını sökmeye çalıştı ancak erişmek mümkün olmadı. O yorulunca bu sefer Serkan aşağıya indi. Serkan pistonu yerinden kaldırdı ancak yerine bağlamak imkansızdı. O gece tek doğru hareketi sanırım Serkan yaptı ve dümeni düzeltti. Böylece düzgün şekilde çekilmemizi sağlamış oldu.
Serkan çıktığında kolları yara bere içerisindeydi. Durum en istenmeyen yöne doğru gitmekteydi. Hem sinirlerimiz yıpranmış , moralimiz bozulmuş ve yorulmuştuk. Dışarıdan yekeyi tutan piston kolunu açabilir ya da kesebilirdik belkide. Ancak çok riskli olacağı kesindi. Kaldı ki marinada bağlı iken ve gündüz gözüne pistonu yerine oturtmak üstelik son derece tecrübeli Aydı reis tarafından yarım günde yapıldı. Ben malum olan ve sonrasında çok güldüğümüz anonsu yaptım.
Tüm bu yanlışlarımıza rağmen Kiri Kiri personeli olarak başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Her şeye rağmen hepimiz bir şekilde duygularımıza hakim olup, herhangi bir ciddi kaza yaşamadan bu problemi atlattık.
Öcal abi ilk uyardığında kontrol etsek problemi daha baştan çözebilirmiydik ? o sırada bir müdahale pistonun yerinden çıkmasını önleyebilirmiydi ? rüzgar çıktığında yelken açmasak dümeni kaybetmeyebilirmiydik? Bunların hiçbirine bir yanıt veremeyeceğiz artık.
Ancak gerçek şu ki önemli bir kazayı ucuz atlattık. Üstelik ve anlaşılan o ki bu sıkıntıyı Erman bir şekilde yaşayacaktı. Bence en doğru kişiler ile birlikteyken yaşandı . BU bir şans. elbette bir diğer şans ta Aydın Reis. Bence Kiri Kiri nin neresinde problem olmaz derseniz kesin Dümeni derim