Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: her şey rakı bardağının kırılması ile başladı..

  • *
  • İleti: 303
  • Viya böyle!
Başlık, 'fışkiyeyi kim kırdı?' gibi olmuş. :) Sanırım adı geçen rakı bardağı ile ilerleyen sayfalarda tanışacağız.

Kıbrıs tarafından bakınca rallinin hikayesi aşağı, yukarı şöyle gelişti;

Cumartesi öğleden sonra teknelerin selamet ve suhulet ile Mersin Marina'dan ayrıldığını haber aldık (Biz = Aydın Reis ve ben). Gerek ilgili gemi takip aplikasyonundan, gerekse de whatsapp aplikasyonundan seyri takip etmeye başladık. Sonrasında Kri-Kri'nin dümeninin arıza yaptığını, dümeni çalıştıran hidrolik kol dümen palasından sökülemediği için de teknenin kontrol edilemediğini, bu yüzden de Masall teknesinin yedeğinde herhangi bir sorun olmadan marinaya doğru geldiğini öğrendik.

Sabah, karga kahvaltısını yapmadan Aydın Reis ve kahve termosu evin kapısında belirdiler ve beraber marinaya yola koyulduk. Biz marinaya ulaştığımızda halen teknelerin 4-5 dm yolu vardı ve Avara teknesinden Erol Reis telsizden mesajları ile ortamı germeye ve beni taciz etmeye başlamıştı bile. :)

Teknelerin gelmesini bekleyemeden Aydın Reis, Serdar Reis’I havaalanında karşılamak ve marinaya getirmek üzere Lefkoşa yollarına koyuldu, ben de artık beklemekten sıkılıp botla marina girişine yöneldim, maksat az da olsa deniz havası almak. Genel durum şu vaziyette: Masal cenoası açık ve yedeğinde Kri Kri olduğu halde marinaya geliyor, Avara ise avare avare yelken yapıyor.

Aradan geçen dakikalar ile teknelerle mesafe azaldı ve artık simalar seçilir hale geldi. Teknelere tek tek uğrayıp hoşgeldiniz dedikten sonra, liman ağzında Kri Kri teknesini Masal’dan alıp, yedekleyerek, konforlu bir yere yanaştırdım. Mürettebatın uyumu mükemmeldi. Tam bir işbirliği içindelerdi. 

Daha sonra diğer iki tekne de güvenle bağlandılar. Gelen herkesle kucaklaştık ki Bülent Reis, Erol Reis, Mustafa Reis ve Öcal Reis dışındaki herkesle ilk kez karşılaşıyoruz ama akraba gibiyiz. Burak Reis ile de yıllar önce tanışmışız ama sonradan fark ettik durumu.

Sonrası ise tamamen gırgır şamata, eğlence, kahkaha...

Velhasıl çok keyifli iki gün geçirdik, çok güldük, çok eğlendik, hobim işim olduğu için bir kez daha şükrettim. Görmeden sevdiğim, güvendiğim, dostum dediğim adamların ellerini sıkmak, beraber kadeh kaldırmak, forumda okuduklarımızı birinci ağızdan dinlemek çok güzeldi. Eminim hepimiz her zaman gülümseyerek hatırlayacağız. En kısa zamanda daha çok katılımla tekrarlamalıyız.

Nazik hediyeleri için Serkan ve Bülent Reisler'e ayrıca olmak kaydıyla tüm reislere çok çok teşekkür ederim. Hanım bardak altlıklarını çok beğendi, çok zevklisiniz. İncir kolonyasına bayıldım. Şalgam ise tek kelime ile enfesss. Çok mahçup ettiniz.
 


  • IP logged
Yolu denizden geçen herkesle, elbet bir gün, bir yerde buluşuruz!

  • *
  • İleti: 1631
Efendim,

Öncelikle hikâyeye bir gece öncesinden başlamak gerek. Malum forumda aktif değiliz. E, öncesinde Hakan Tiryaki dışında da kimseyle yüz yüze tanışıklığımız yok. Kış günü Kıbrıs seyri lafını duyunca atladık da, “şimdi orada tanımadığım bir dünya kişinin arasında ne yapacağım ben” ile başladı Cuma akşamı. Bir yandan çanta hazırlanacak ki en sevmediğim şeydir, bir yandan Hanım’ ın “ne olur gitmeeee” yakarışları diğer yandan yabancı bir ortama girecek olmanın verdiği sıkıntı. Acaba Hanım biraz daha duygu sömürüsü yapsa da ben de “tamam gitmiyorum” desem ne güzel olur, hem çanta hazırlamam da gerekmez düşünceleri arasında çantaya bir şeyler tıkıştırmaca. Hanım 27 -28 kezden fazla ısrar etmedi. Hain kadın! Çanta bir şekilde hazırlandı ve saat sabah 4:00’ e kurulup “keşke biraz daha denizcilik tecrübem, bilgim olsaydı” kuruntuları ile yatıldı. Saat 3:20’ de kalkılıp alarm çalmadan kapatıldı ki Hanım uyanmasın. Ver elini havaalanı ve derken Adana. Mart kafede bir duble çay içerken Mustafa, Kemal, Ahmet ve Mustafa Reislerle buluşma. İlk hoşbeşten sonra araç geldi ve ekibin geri kalanı  gürültülü bir sevinçle birbirine sarıldı. Aklımdan ilk geçen şey “Bu adamlar amca, dayı çocukları herhalde, çocukluktan beri birlikteler sanırım” oldu.  Yoldaki muhabbeti, kahkahaları atlayıp doğrudan Mersin Marina’ya geleyim. 

Ersin Reis’ in pamuk eller cebe çığırışları arasında arabadan indik ve teknelere doğru yollandık. Avara teknesinde Erol Kaptan bir yandan bize hoş geldiniz diyor bir yandan da oradan oraya koşturup bir şeyleri derliyor topluyor. Bir şey lazım mı, biz ne yapabiliriz diyoruz, yok yok bir şey yok, siz geçip oturun ben hallediyorum diyor. Zor bela işin en ucundan tutmamıza izin veriyor da kendimizi biraz işe yaramış hissediyoruz. Ekip marinadaki bir tekneyi gezmeye gitmiş. Hadi ben de gideyim diyorum. Teknenin başına geldiğimde ilk dikkatimi çeken şey tek noktadan güverteye bağlanmış pasarella. Tekne de dalgayla sağa sola, ileri geri hareket ediyor ve her hareketinde pasarella yer değiştiriyor. Bu tip pasarellalar tehlikelidir, dikkat etmek lazım diyorum kendi kendime. Allahtan Kemal Reis teknede halatı tutuyor. Bir de kış günü burada suya düşmek var derken uygun anı kollayıp atıyorum adımımı. Atmamla birlikte pasarella ayağımın altından sola, bendeniz de sağa doğru savruluyorum. Mataforayı sol elle yakaladım ama tutunamayacağım. Aşağısı müsait mi acaba? Evet oğlum Melih, hiç Ocak ayında denize girmemiştin. Şimdi tam sırası. Derken Melih suda. Kemal Reis bağırıyor, “denize adam düştü”. Bütün marinaya ilan etmeyeydi iyiydi. Bir anda teknenin içinden etraftan bir dünya insan toplanıyor ve beni tekneye alıyorlar. Her yanımdan sular damlıyor. Herkes iyi olup olmadığımı soruyor. Kimisi kendisinin kaç kez pasarelladan düştüğünü anlatıyor. Öcal Reis bir kaburgasının hala kaynamadığını, halen kırık olduğunu söylüyor. Galiba kimse gülmeyecek, dalga geçmeyecek derken aklımdan su gayet güzeldi düşüncesi geçiyor. Hazır girmişken biraz daha kalsaydım keşke derken asıl sorun baş gösteriyor. Aynı pasarelladan geçip kıyıya çıkmak gerek. Öcal Reis arkadan sesleniyor: “Önden Melih geçsin, o nasılsa ıslandı”.  Avara’ ya dönüp üstümdekileri çıkarıyorum ve kuruları giyiyorum. Ben daha dışarı çıkamadan bütün giysiler vardevela tellerinde mandallanmış vaziyette asılı. Gelen geçen bir şey lazım mı diye soruyor. Ya bu adamlar neden bu kadar iyi? Birinin başına bir şey geldiğinde gülüp dalga geçmek yerine ne yapabilirim diye deli divane oluyorlar. Hep mi böyleler acaba? Bunun cevabını yol boyunca fazlasıyla aldım.

Lafın kısası bir dünya kuruntu ile başladığım bu gezide, karşılık beklemeden birbirinin yardımına koşan, bilgisini en zarif şekilde karşısındaki ile paylaşan, bunu yaparken büyüklük taslamayan, yardım ederken dahi bunu karşısındakini incitmeden, zorlamadan yapmanın en zarif yollarını içten gelen bir doğallıkla bulan bir ekiple karşılaştım. Çok güldüm, çok eğlendim, çok şey öğrendim. Öğrendikçe bilmediklerimin ne kadar fazla olduğunu fark ettim. İyi ve güzel insanların arasında olmanın ne kadar huzur verici ve özlediğim bir şey olduğunu fark ettim.

Herkese çok, çok teşekkür ederim. Bilmeden kalbini kırdığım, üzdüğüm kimse varsa özür dilerim, kusura bakmasın.

Benden “MOB” kısmı. Gerisi diğer Reislere havale…

Sevgiler,
O zaman o MoB değil MoP olsun Melih reisim :) ben de tanıştığıma çok memnun oldum :)


Tapatalk kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
  • IP logged

  • *
  • İleti: 989
Aksiyonunu yüksek bir seyir,en sevdiğim seyir tarzı :)  deniz dümdüzdü,hiç bir sorun çıkmadı,gittik geldik,böyle seyirmi olur kardeşim:) seyir dediğin böyle olur :)
bu geziye katılamadığıma bir kez daha üzüldüm.
  • IP logged
“Merhaba denizci, sen de senden sonrakilere anlat…”

  • *
  • İleti: 975

......

daha kendisi de bilmiyor ama Özgür Ökten desteği ile sanırım yakında hepimiz birer radyo sahibi olup, radyo üzerinden hava haritalarına ulaşabileceğiz. Bir radyo ve basit bir telefon aplikasyonu ile dünyanın neresinde olursanız olunuz bu hava haritalarını radyo sayesinde alabiliyorsunuz. sanırım Hasan abi de yardımcı olacaktır. Yazın bana bundan bahsetmiş ve göstermişti ancak çok önemsememiştim. Daha doğrusu anlamamıştım. Bir de Hasan abinin her durumda ne salaksın anlamıyorsun tarzı üslubu insanı daha baştan konudan soğutuyor zaten :)

..............

"Super Star'lar ile röportaj yapmadan önce çalışmak gerektiği gibi, bana yeterli alt yapı ile gelinmezse anlattıklarım anlaşılamaz.." diye kendimi savunmaya kalksam da hiç kimsenin anlamaması nedeni ile sanırım sorun benim ifade noksanlığımda..

Bu arada Navtex yayınlarını da alabiliyoruz bu radyolarla. Bendeki bu ;

https://urun.n11.com/portatif-radyo/tecsun-pl680-pll-fm-stereo-mw-lw-sw-ssb-air-band-radio-radyo-P175623641

Ancak hızımı alamayıp HackRf aldım. Onunla da bu radyonun yaptıklarına ilave tepemde izinsiz uçurulan Drone'ları da suya düşürebiliyorum :)

Neyse güzelim konuyu çok dağıtmayalım.

Sevgiler..

  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 1178
Yazılacak o kadar çok şey var ki , yalnız tekrar batmadigim için mutluyum 😂😂.

SM-N910C cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

  • IP logged

  • *
  • İleti: 1049
Sende mi Matay???

SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
r

Valla senden ötürü...
Yazarken ben de düşündüm.
İki kere salmayı vurmuşum, bir kere direği kafaya yemişim, 2 kere pervane düşürmüşüm, 3 kere Volvo motorun elektronik beynini yakmışım, bir kere yıldırım yemişim...
Ama valla yine de sana yapıştı.
  • IP logged
SARIYAZ  Turgut / Marmaris

  • *
  • İleti: 3573
şimdi gelelim meşhur rakı bardağına.. O gece , yani dümen kabiliyetini kaybetmeden :) hemen önce mutfaktan bir şangırtı geldi. Öyle bir dalga yedik ki lavabo içinde duran rakı bardağı fırlayıp , yere düştü ve darmadağın oldu. Dikkatlice temizledik. Bir iki dakika sonra tam yerleştirilmemiş portuç kapağı üzerine oturan Öcal abi portuça düştü :) Öcal abinin görüntüsü gerçekten görülmeye değerdi. Üzerinde bir yelken montu ve kafasında Rus kalpağı ile Öcal abi kutuplara yolculuk eder gibi idi. Bundan bir ya da bir buçuk saat sonra da zaten dümen problemini yaşadık..
  • IP logged

S

Serdar Çırak

He..hee.. Öcal abiyle şapkaları değiştik..Rus kalpak artık benim..Benim şapkada onda..yalnız son dönüş resminde Öcal abinin kafasında benim şapka vardı ama kulakları biraz mor gibiydi..:)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 3573
Öcal abi o şapkayı teknede kaybetti ve bulunması sırasında yaşadıklarımız teknede yaşanan en büyük problemdi :)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 2553
O şapka ömür boyu kayıp olmaz anca kayboldu denilipte emniyete alınır:)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 2553
Şimdi memleketim kayserideyim telefondan yazmak zor oluyor hemde ermeni üsulu fırında kelle, mantı , fırın ağazı kebap antirikot pastırma sucuk ve rakı işleriyle meşgulum ilk müsait zamanda bende gezi anılarımı yazacağım herkese sevgi ve selamlar :)
  • IP logged
« Son Düzenleme: 10 Ocak 2018, 23:27:43 Gönderen: Öcal Turan »

  • *
  • İleti: 1631
şimdi gelelim meşhur rakı bardağına.. O gece , yani dümen kabiliyetini kaybetmeden :) hemen önce mutfaktan bir şangırtı geldi. Öyle bir dalga yedik ki lavabo içinde duran rakı bardağı fırlayıp , yere düştü ve darmadağın oldu. Dikkatlice temizledik. Bir iki dakika sonra tam yerleştirilmemiş portuç kapağı üzerine oturan Öcal abi portuça düştü :) Öcal abinin görüntüsü gerçekten görülmeye değerdi. Üzerinde bir yelken montu ve kafasında Rus kalpağı ile Öcal abi kutuplara yolculuk eder gibi idi. Bundan bir ya da bir buçuk saat sonra da zaten dümen problemini yaşadık..

Sizin teknedeki bardak kırılması olayı çok tutunca bizim teknede devam filmini çektik  8)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1631
En başından başlamam kendi adıma daha doğru olacak sanırım. Kamber olarak kendimi listeye dahil ettikten sonra organize eden reislerin tekne paylaşımlarını görünce şaşırmış ve biraz burulmuştum açıkçası. Yüzyüze tanıdığım ve çokça zaman geçirdiğim Ersin, Ahmet, Burak, Öcal ve Serkan reisler ve telefonda uzun sohbetler edip tanışamadığım için eksik hissettiğim Erman reis farklı teknelerde seyir yapacaklardı. Bense hiç tanımadığım Erol, Suat, Hakan, Melih reislerle ve birkaç kez sohbet edebildiğim ama ısındım diyebileceğim Kemal reisin olduğu teknedeydim. Elbette çok emek verilen bu organizasyona sırt çevirecek değildim.  Bu arada Ersin reis de telefonla görüştüğümüzde beni motive etmek için kumarhaneye gideriz diyordu. Ne kumarhanesi birader Ocak ayında Hakan Tiryaki’nin olduğu tekneyle Mersin’den Kıbrıs’a gideceğim ben. Daha büyük ne kumar olabilir ki! :)

5 Ocak Cuma günü, bir gün öncesinden Burak reisle konuştuğumuz üzere, öğlen saatlerinde Hakan ve Burak ile havaalanında buluşup Adana’ya uçacaktık. Cuma sabahı noterdeki işimi tamamlayıp 11 gibi Kadıköy'e geldiğimde Maltepe’deki noter eksik evrak olduğunu ve 1-2 imza daha istediğini söyleyince “ 4:30 uçağına yetişemeyeceğim” dedim kendi kendime. Hem yetişemezsem ne fark ederdi ki?  Kaçıracağım uçak Ocak ayında Adana’ya gidecek ve ben oradan Kıbrıs’a seyir yapıp dönecektim. Aklımı mı kaçırdım ben? Diye sormadan edemedim kendime  :) Sonra Erman reis İstanbul’a lütfedip gelemeyeceğini beni harcayarak söylediğinden, ben gidip Erman reisle tanışacaktım. Evet gideceğim!. Hem aklımı kaçırdıysam da sorun değil. Ne de olsa benim gibi 14 kişi daha vardı bu organizasyonda. . Kimseye söylemezdik olur biterdi. :)

Adana’da tadı damağımda kalan, hatta dönüş uçağını bilerek kaçırmama değecek lezzette yemekler için Bülent reise ve ev sahipliğine teşekkür ederim.  Sabah eğlenceli bir yolculuğun ardından teknemizle tanıştık. Avara teknesi belki de ayrı bir başlığı hakkediyor. Ancak çok güzel dizaynı olan harika denizci bir tekne. Avara teknesi "keel step mast" yani direğin salmaya kadar indiği bir tekne. Ev gibi tekne. Dümeni çok söz dinleyen, rüzgar dostu Avaraya kocaman teşekkürler…

Tüm mürettebat havuzlukta. Bir yandan Erol ve Suat reisleri kesiyorum. Ne de olsa birisi tekne sahibi diğeri de o güne kadar duyduğum kadarıyla çok tecrübeli, 7 kere pasifik geçmiş bir kaptan. Somurturlar mı? Asabi olurlar mı? Umursamazlar mı? Diye kendi kendime sorduğum sorulara cevaplar arıyordum. Erol reis yelken tecrübemizi sordu. Melih reis çok mütevazi bir şekilde “0” dedi. Ben de “ne sıfırı tecrübelisin” dedim hiç düşünmeden. Sonra seyir boyunca öğrendiklerimi farkedince “ulan ne tecrübesi sen “0” altındaymışsın hıyar Kamber” demeden edemedim kendime :) . Kendimi batıracağım bir de Melih’i gazlıyormuşum resmen. Bari Serkan olsaydı. Hiç değilse tecrübeli bu konuda  8)  !O__

Neyse ki Hakan sağolsun çok geçmeden motordaki alarmı farkederek Suat ve Erol kaptanlarla ilgili aklımdaki sorularıma cevapları bulmamı hızlandırdı. Hakan ve alarm yan yana olunca “aha” dedim  0/_/  . Erol reis motor bölmesinin kapağını açınca atladım yanına. Bir miktar yağ manuel yağ pompasının pistonunun yukarı pozisyonda kalması sebebiyle dışarı atılmıştı. Biraz yağ ekleyip kapağı kapattık. Ama gördüğümüzden fazlasını eklememize rağmen yağ çubuğunda çizgi en dipte. Yola devam ettik. 15 dakika sonra tekrar yağ kaçırdığını gözlemleyince yine motor stop edildi. Pistonun yukarıda kalmasını sebep olarak sanmıştık ancak sonuçmuş. Yüksek basınç tahliye hortumu 90 derece kırık olduğundan basıncı atamayınca motor yağ tahliye pompasını açıyormuş  Erol abi farkedince rahatladı ve gülümseyerek herkese yağımızın bittiğini haber verdi   C:-) Masall teknesini anons ettik. Asli görevi olması sebebiyle! (Birileri “Allahsız” diye kulaklarımı çınlatıyor ama neyse…) bize bir bidon yağ getirdiler. Dümende Ahmet abinin oğlu aslan Mustafa (Mustafa Ertör reisle isimleri karışmasın diye, yine Mustafa Ertör reisin tanımıyla ve hakettiği şekilde kendisine Aslan Mustafa diyeceğim ki Mustafalar karışmasın.). Solugan olduğundan direkler çarpışmasın diye uzaktan alacağız yağı. Kakıç hazırladım. Suat kaptan gerek yok ben tutarım dedi. Erol, Suat ve Kemal reisler güvertede. Melih reisin MoP sonrası elbiseleri yarı kuru olarak sancak vardavela tellerine asılı duruyordu. Elbiseleri kenara aldık. Bidon suya düşerse ki ben %99 ihtimal veriyordum, Melih reis talimli olduğundan bidonu almak için onu atarız diye düşündüm  :)  3 metre mesafeden 5 kiloluk bidonu o soluganlı denizde havadan gelirken sapından tutup hızını yavaşlatmak için arkasına doğru döndüren Suat kaptanı izlerken ağzım açık kaldı. Matrix filmindeki kurşundan eğilerek kaçış sahnesi gibiydi hiç abartısız. Masall teknesi mürettebatından bazıları bir bidon yağ için 150 euro fiyat biçip ödeme isteyince biz de Avara mürettebatı olarak kol saatlerimize bakmaya başladık.  ::) Ekibin o anda kaynaştığını düşünüyorum. Yağımızı doldurduk ve yola devam ettik. Tabi yol boyunca tik gibi oldu motor yağına bakmak bizde. Sonrasında keyifli güverte sohbetleriyle devam eden seyrimiz Ersin reisin telsizden ödevini yapmayıp öğretmenine cevap vermek zorunda kalan öğrenci edası ve ses tonuyla “tüm çabalarımıza rağmen maalesef dümen hakimiyetimizi kaybettik” anonsu ile bölündü  :D . Masall teknesi bizdeki yağ sorununun detayını bilmediğinden bize güvenmeyerek Kri- Kri teknesini yedekleme görevini üstlendi. Masall halat hazırlığındayken Kri-Kri teknesinde Öcal reisin Ersin reise "sen baskın karaktersin" haykırışları bize gelmiyordu ama sonrasında öğrendik. Öcal reis niye bunu dert etti hala anlamadım. Ersin Böke 1.80 boyunda 140 kilo ağırlığında. Bu durumda ben baskın olamam tabi ki Ersin olur . Şaka bir yana yedekleme ders niteliğindeydi. Detayını usta kaptanlar anlatır. Telsiz konuşmalarında gerginlik farkedilmeyecek gibi değildi. Kri-Kri ve Masall gece karanlığında pruvaları etrafında kafa kafaya dans ediyorlardı. Suat kaptan yaklaşıp arkadalarından geçip durumu uzaktan izleyip öncü tekne olacağımızı söyledi. Erol reis telsizi kapıp “Masall ve Kri-Kri size doğru geliyoruz aranızdan geçeceğiz” anonsunu yapınca bizde kahkaha tufanı koptu. Ancak diğer tekneler deniz müsaade etse neredeyse dansa ara verecekleri kadar derin bir sessizlik oldu telsizlerde. Sonra herkes rahatladı. Yola çıkalı birkaç saat olmuştu ki denizde kriz nasıl yönetilir sorusuna farklı farklı cevaplar alınan ders notları cebimdeydi  Çok uzun yazdım ama yaşadıklarımın çeyreği bile değil.

Tekrar benzer organizasyon olursa ben bu teknede ve bu ekiple olmak isterim. Herşey için çok teşekkürler. Detaylı düşünülüp, doğru insanları doğru yerde buluşturan müthiş bir ralliydi. Görünmez kahramanlara, uzun uzun planlayan reislere çok teşekkürler.
  • IP logged
« Son Düzenleme: 11 Ocak 2018, 02:05:52 Gönderen: Oğuzhan Oğuz »

  • *
  • İleti: 3573
Şu bir gerçek ki bu seyirde Kamber kendini aştı. Yaptığı espiriler ve hazırcevaplığı yüzünden kasıklarıma ağrılar girdi. Şu yazıyı okurken dahi gülüyorum. Tekne dağılımları konusunda ciddi çalışmıştık. Herkesin keyif alabileceği , tecrübe edineceği bir seyir olsun istedik. Örneğin ben tirhandil ile sefer yapma hedefim olmasa kesinlikle Suat kaptan ile seyir yapmak isterdim.

Masal da Bülent ilk defa teknesinin yönetimini bırakıp uyumuş. :) Aslında fırsat bulup balon açabilselerdi Bülentin en çok seveceği yelken balon yelken olurdu.

Bu arada bu balon yelken işini herkes sevdi. Bir seyir programı da balon yelken için mi yapsak. ? Bu arada bu ekip Ekim ayında Göcek Rodos seyri yapmayı planlıyor.. kaçırmayın derim..
  • IP logged

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 830
Sakın, kendi aranızda yazılanları okuyup anılarınızı tazeleyip, gülümsediğinizi sanmayın..
Tüm yazılanları, denizde yaşadıklarınızı ben de yanınızdaymışım gibi canlandırıp okuyor, kah öğreniyor, kah gülüyorum...

Böylesi güzel pekişen dostluklar hiç bozulmasın, yeni seyirlerde bizlerin katılımıyla daha da çoğalsın..

Not: Göcek-Rodos seyri düşüncesini okudum, seyir anılarınız ile birleştirdiğimde bu ekibin bu kısa rotayı yüzerek bile gidebileceğine eminim, bu yüzden Göcek- Girit şeklinde revize edilmesini öneririm.. :)
  • IP logged
« Son Düzenleme: 11 Ocak 2018, 11:30:09 Gönderen: Eyüp Oğan »

 
Yukarı git