Aşağı git Skip to main content

Gönderen Konu: Yengeç karada...

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Ynt: Yengeç karada...
#390: 07 Ocak 2020, 20:49:51
Söküm devam ediyor ve tabi ki söktükçe yeni sürprizler çıkıyor. Bugün arma bağlantılarını sökmeye başladım. Kıç ıstralya bağlantısından başlar başlamaz kıllanmaya başladım. Çok da kolay olmadı. Hatta bugün ancak bir tarafı bitirebildim. Yağmur başlayınca iskele taraf yarına kaldı.

Kendi adıma ilginç şeylerle karşılaştım. Mesela ilk çıkan saplamalardan birinin durumu şöyleydi:



Çarmık ayaklarına gelince iş daha da zorlaştı. Ama dahası paslanmazlarda mevcut çatlaklar da ziyadesiyle dikkatimi çekti:



Derken ikinci ıstralyanın baston üzerindeki mapası takıldı gözüme. Yaklaşık iki parmak havada duruyordu. Direği sökerken son durumuna dikkat etmemiştim. Başladım kurcalamaya. Son durumu şu:



Bastonla bodoslama arasından yürüyen su muhtemelen bastonun alt kısmını çürütmüş. Aralarında şöyle bir boşluk var ve gayet yeterli ne varsa bok etmeye:



Şimdi motor sökülürken bastonu da aşağıya almam kaçınılmaz oldu. Motor sökülürken diyorum, vinçsiz indirmek pek olası görünmüyor...

Hayırlısı diyerekten devam anlayacağınız.:)
  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

  • *
  • İleti: 558
Ynt: Yengeç karada...
#391: 08 Ocak 2020, 09:32:46
Allah sana kolaylık versin. Okudukça içim daralıyor.

Yeğenimin hanımının bir lafı aklıma geldi '' Gitti paracıklar ''  ;)
  • IP logged

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Ynt: Yengeç karada...
#392: 09 Ocak 2020, 00:12:39
Nerede bitecek, nasıl bitecek merak içindeyim valla. Bugün küheylanı ayırdık, yarın çıkacak dışarı. Hemen ardından da bastonu alacağım. Bazen bırakıp kaçasım geliyor  :)
  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Ynt: Yengeç karada...
#393: 09 Ocak 2020, 18:58:50
Bugün yine unutulmayacak ve yine bir sürü yeni şey öğrendiğim lanet günlerden biri oldu. Tabi yine deneyimleyerek öğrendim. Bugün konumuz küheylanın yerinden çıkması ve bastonun sökülmesiydi. İkisi de öttürdü.

Önce motorla başlayalım. Ali abi sağolsun, sorduğumda yüksekliğin sorun olduğunu, iyi bir operatör gerektiğini söylemişti. Gel gör ki asıl sorun yükseklik değil motorun geçeceği yerin ölçüsüymüş. Neyse, sırayla gidelim. Önce motor ayaklarından biri sıkıştı. Ayak kurtulmayınca daha "durun!" diye böğüremeden foundation'ın bir kısmını yerinden söktü. Yatak elden geçecekti ama yine de bu durum pek hoşuma gitmedi. Hayırlısı. Ardından küheylan su kanalına geldi sıkıştı. Çıkar mı, çıkmaz mı diye bayağı bir kurcaladık. Teorik olarak takılan kasnak sıyırırsa kurtarır diye düşündüysek de taşıyan zincir üzerindeki yükü yeteri kadar ciddiye almamışız. Kasnağın kurtulmasıyla 624 kg ağırlığındaki kütle tüm gücüyle savrulup, haince davlumbazın sancak duvarına ve tavanına çarptı. Tabi davlumbazın bir miktar canına okudu. Bir tamirat daha eklendi listeye. Detaylı inceleme yarına. Bugün artık kafa yormak istemedim. Hatta dönüp bakmadım bile diyebilirim. Neyse, şanzımanı da çıkarttıktan sonra sıra geldi bastona.

Bahsetmiştim, bastonu sökmeye karar verme sebebim ikinci ıstralyanın bağlandığı mapanın boşlamış olmasıydı. Söktüm tutan ne varsa. İki noktadan vurduk sabanı, başladık kaldırmaya ama nerde, kastı kaldı. Altına doğru bakınca bastonun altına bağlı olduğunu düşündüğüm mapanın saplamasının yaklaşık 45 derecelik açıyla bodoslamanın içerisine doğru girip, orada gözden kaybolduğunu farkettim. Bir ucu yok resmen. Ekstra bir on dakikalık uğraşla onu almayı başardık ve tekrar başladık kaldırmaya. Tabi kasan bir şey kalmayınca kolayca ama bir o kadar da dengesiz gelen bastonu güçlükle zaptettik. Ama o arada çürük olan bodoslamanın da özeti çıktı.



Bodoslamayı olduğu yere, motor ve şanzımanı atölyenin önüne indirip, ardıma bakmadan eve kaçtım. Günün teması bildiğin alacakaranlık kuşağı...

Yarın önce hasar tespiti, ardından sökmeye devam.

Bu arada bastonsuz da nasıl sevimli geldi gözüme haspam. Hele ki fatura üzerindeki 7,5 metrekarelik etkisini düşününce...

  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Ynt: Yengeç karada...
#394: 10 Ocak 2020, 21:19:52
Ya şakası bir tarafa çok az insan kayığının her santimetrekaresini ellemiştir. Mesela yarın motorun altındaki yağ tepsisini çıkarttığımda görmediğim yeri kalmamış olacak. Bu arada geçen yıllarda neler biriktirmişiz orada, merakla bekliyorum



Bastonsuz hali gittikçe sevimli geliyor gözüme



Küheylan kumlama için bekliyor. Nerede, nasıl ve ne zaman henüz bende bilmiyorum, hayırlısı



Bu da emektar iç glen. Bir yolunu, daha doğrusu bütçesini bulabilirsem bunu da emekli etmek istiyorum artık.



Foundation bu hale geldi motoru çıkartırken. Bugün söktüm lamaları, altları beklediğimden çok daha iyi durumda çıktı. Yarın yatakları iyice bir gözden geçireceğim. 5 yıl önce tamir ettiğim bir kısmı vardı, kıçım kalktı valla, hala taş gibi
  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

  • *
  • İleti: 592
Ynt: Yengeç karada...
#395: 12 Ocak 2020, 12:38:45
Kolay gelsin Hakan kaptanım. Muazzam iş çıkarıyorsunuz. Ve çok güzel doküman çalışması da oluyor. Bunları dosya yapabilirseniz, satarken de güzel bir argüman olur alıcısına.
Tekrar kolay gelsin.
  • IP logged

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Ynt: Yengeç karada...
#396: 12 Ocak 2020, 13:01:50
Dosya yapmak yerine foruma üye yapmak yeterli :))

Şaka bir yana 7 yıldır yapılan her işe dair görsel kanıt mevcut. Benden sonra alacak olan gerçekten çok şanslı olacak.

SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Ynt: Yengeç karada...
#397: 17 Ocak 2020, 21:35:35
Sökmeye devam. 2015 sonbaharında yaptığımız pıraçollar da bodoslama tamiri için söküldü. Bir yandan karina ve bordanın zımparası başladı. Ama daha önemlisi çatıyı çatmaya başladık sonunda. Keresteyi veren Allah brandayı da verir dedik, bugün başladık çakmaya.





Önceki gün küfürün bini bir paraydı yine. Yengeç'in aldığımdan beri yerinden oynamayan su tanklarını çıkarttım. Hem takdir ettim, hem bayağı küfür ettim, bu denli ucu ucuna iş yapan ustaya. Bir de sonunda ölçüp biçip temiz su kapasitemi öğrendim. Hemen hemen 400 lt. Bu boyutta tekne için aslında az ama bu sene de böyle kalacak.



Bir diğer kabus start aküleri oldu. Kendilerinden bayağı bir zamandır kıllanıyordum. En sonunda onları da aldım dışarı ama alana kadar şaftım kaydı. Akü kutularını kendim revize etmiştim. 2014'te motorun koptuğu akşam aküler de devrildiğinden sağlama almak adına akü kutusunu elden geçirmiştim. Harbi sağlam iş yapmışım. Ama sorun şu ki, aküler yerindeyken yaparken nasıl çıkacağını hiç düşünmemişim. İki büklüm, tanesi 75 kg iki aküyü alana kadar çıkarttığım sesler ve ettiğim küfürler bayağı ilginçti. Aküleri sülfat kırma özelliği olan bir Bosch şarj cihazı ile rejenere işleminden geçirdim. Bir süre daha götürecekler gibi görünüyor.



Karinanın zımparası başladığı gibi yüzümdeki ifade değişti yine. Galiba ben tekneden çok ahşaba hastayım. Ama cidden hastayım. Ahşap ortaya çıktığı gibi durup durup okşamaya başladım yine. Kim der arkadaş şu teknenin ağacı otuz yaşını aşkın diye...



Yarın çadırın karkasını çakmaya devam.

  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

  • *
  • Donatan Temsilcileri
  • İleti: 830
Ynt: Yengeç karada...
#398: 17 Ocak 2020, 22:28:32
Ya şakası bir tarafa çok az insan kayığının her santimetrekaresini ellemiştir. Mesela yarın motorun altındaki yağ tepsisini çıkarttığımda görmediğim yeri kalmamış olacak. Bu arada geçen yıllarda neler biriktirmişiz orada, merakla bekliyorum


Kolay gelsin Hakan Reisim..

Yağ tepsisi ne alemdeydi?
  • IP logged

  • *
  • İleti: 1547
    • Classicboats Turkiye
Ynt: Yengeç karada...
#399: 17 Ocak 2020, 23:28:38


Yaklaş,iyice yaklaş bu kaplamaların dibine gir ve kokla. Miss gibidir şimdi ... Hele bir de kurusunlar...

Sadece bu ağaçları görmek bile bütün eziyete katlanmaya değiyor. Bir de olmadık paraya satmaya kalkmıştın tekneyi.
  • IP logged
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Ynt: Yengeç karada...
#400: 18 Ocak 2020, 00:07:10

Yağ tepsisi ne alemdeydi?

Sağolasın Eyüp,
Yağ tepsisi "anlatılmaz, yaşanır" tadındaydı. Kısaca felaketti. Sintineden beklentimin altında malzeme çıktı bu sefer :)

Cem, valla adım çıkacak ağaç fetişisti diye. Gidip gelip okşadım ağacı. Miss. Hele 5*10 keresteler yeni biçilmiş, nasıl güzel kokuyor. Çakmaya kıyamadım desem yeridir.
  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Ynt: Yengeç karada...
#401: 19 Ocak 2020, 18:24:35
2015 sonbaharında yeni yaptığım pıraçolları söktüm. Bodoslama tamiri için kaçınılmazdı. Bir de ferahladı ki ortalık :)







Bu arada Uğur usta (tekneyi yapan) geldiğinde babaların kendi yaptığı babalar olduğunu söylemişti. En az 32 yıldır Yengeç'i sırtlayan, motorumun koptuğu gece saatlerce KIYEM5'in ardından sürüklenmemizi sağlayan babaların önünde saygıyla eğilesim geldi. Daha da bir otuz yıl daha gider gibiler...



Bu da yenilenecek bodoslamanın durumu. Tatlı su çürüğü üzerine ders niteliğinde...
  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Ynt: Yengeç karada...
#402: 21 Ocak 2020, 20:20:49
Çatıyı neredeyse çattık...  :)

  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

  • *
  • İleti: 2304
  • Hayat suda başladı...
    • Denizci Kahvesi
Ynt: Yengeç karada...
#403: 25 Ocak 2020, 22:18:50
Tekne üzerine çadır kurmak ya da buradakilerin deyimiyle çatı kurmak ne zor işmiş arkadaş ya. Malum burada çekek alanında bir atölyede çalışıyorum kış geldiğinde ve ekip olarak yaptığımız işlerden biri bu. Ama gel gör kendi işin olunca ne büyük dert... Bu işleri ekipten bir arkadaşımız yapıyor normalde. Geçenlerde, tam ölçü alıp, malzeme siparişi vereceğimiz gün adam düştü, bayıldı. Gönderdik hastaneye. Bana bazen takılırlardı, "selam verdiğin adam altı ay yaşıyor." diye, tam da o kıvama geldik yine. Neyse, bir kaç günümüz arkadaşı bekleyerek geçti. Biraz iyileşir gibi oldu. Malzeme siparişini verdik. Ben kafama göre hesap kitap yapıp 70 tane 5*10 kereste yeter dedim. Ne olur, ne olmaz, 90 olsun dedim. Dediler yetmez. Yahu arkadaş, kendi çapımda mühendislik okudum, meslek lisesinde okudum, yıllarca fuar stantları tasarladım/imal ettim, nasıl yetmez dedim. Verdik siparişi. Geldi tahtalar. Arkadaş da kendini iyi hissediyormuş, o da gelince başladık bir ucundan. Bir kere, benim hesap yaparken yaptığım hata zeminde kullanılacakları atlamak olmuş. İlk gün onu farkettim. Ama asıl sorun şu ki, adam yazık günah kesmeyelim diye keresteleri bedenlerine çakıp çakıp uzatıyor. La arkadaş keresteye yazık, ama bana daha da yazık. O kerestenin parasını denkleyene kadar anam ağladı. Tabi yetmez öyle bol keseden birbirine çakıp çakıp geçersen...

İki günün sonunda zemini çaktık ve dikmeleri diktik. Daha başlarken ilk sorduğum soru basitti aslında; "neden ayakları ve makasları hazırlayıp, sonra ayağa kaldırmıyoruz?" Öyle olmaz, dikemeyiz deyince vardır bir bildiği diyerekten devam ettik. Allahı var iyi de çalışıyor. Ama gel gör benim biraz mühendis, biraz tasarımcı kafam sürekli daha basit, daha efektif alternatifler üretip duruyor. Gel gör, tokmağı verdik bir kere. Üçüncü gün ayakları diktik ve sıra geldi makasları, yani çatıyı hazırlayıp yerine monte etmeye. İşte o üçüncü gün bizim arkadaşın doktor kontrolü varmış. Bir de üzerine bi cihaz takacaklarmış. İki gün de o cihaz kalacakmış. Uzun lafın kısası, önceki gün ayıptır söölemesi piç gibin kaldım dikmelerimle baş başa. Ekipteki diğer arkadaşlarla konuşuyorum, abi diyorlar, onları hazırlayıp dikecektik. Lan iyi de onu bende sööledim ama dinlemedi ki adam. Vardır bir bildiği dedim ama içten içe de denklemin bileşenleri tepsi gibi ortada, ne bildiği olacak, 5 metre yükseklikte makas çakılacak dikmelere.

Neyse, ekibin kalanından da bi halt çıkmadı. ÖÖle, bööle dediler, bolca küfür yediler falan :) Dedim iş başa kaldı. Başla makaslara, sırayla gidelim. Başla da, hangi keresteyle. 90 tane 5*10'u yemiş, bitirmişiz. Şakası bir yana, cidden cepte para da yok, deli olacağım. Başladım çekekte gezinmeye. Gördüğüme çökeceğim. O arada bir marangoz arkadaşım geldi aklıma, onu aradım. Dükkanda olacak, git al dedi. O kadar da rahat söylüyor ki, git al diye. Lan iyi de onu taşımak da ayrı dert. Sağolsun, bir başka arkadaşta da römork var, onu aradım. Gittik bi 30 tane kadar keresteyi yükledik getirdik. Getirdik de, lan sabah geldiğimde kapısı olmayan benim kayığın olduğu alana öğle vakti kapı yapmışlar. Tabi ki iyi bir şey yapsınlar da aracı içeri sokamıyoruz. Beton atmadan açamayız dediler, "eee" dedim. Yarına hallolur dediler. Neyse dedim, römorku atölyenin önüne bırakıp başka işlere giriştim.

Ertesi gün kapı yine açılmadı. Yahu bütün ekip başka teknede çalışıyor. Sırtımda kereste taşımak istemiyorum. Hadi dedim, birgün daha bekleyeyim. Sonunda Cuma günü şarladım ama neye yarar, Çarşamba'ya kadar açamayacağız dediler. Pes dedim. Bir beton için bir hafta! İş başa düştü ve otuz küsur keresteyi başladım yine taşımaya. Bolca küfürden sonra artık makaslara geçebilirim dedim ama nerdeee.

Ekip toplandı. Durum değerlendirmesi yaptık. İyice tadım kaçtı. Biri boydan boya bir kuşak atalım diyor, biri sepetli vinç çağıralım diyor. Lan arkadaş bir kıytırık çadır kuracağız, sanırsın Eyfel Kulesini yeniden yapıyoruz. Yağmuru kesecek kıçıkırık bir çadır...

Ekip gitti. Ben başladım makaslara. Nah başladım! Taşırken ağırlığından kıllanmıştım ama o kadar bezmişim ki hiç bakmamışım bile. Getirdiğim keresteler 10*20 çıkmadı mı... Ulan çatıda kullanmayacak olsam nefis ama o ağırlıkla çatıda kullanmam mümkün değil. Deli olacağım. Dükkandan yükle. Getir. Ta bilmem nereden taşı indir. Şimdi bir de geri gidecek bunlar. Dün 15:00 civarı pes edip bir arkadaşın kamyonetini ödünç alıp attım kendimi Dalaman'a. Bulduğum ilk keresteciden 20 tane daha 5*10 aldım, döndüm ve tabi yine araç girmediği için bir de onları taşımak zorunda kaldım. Hava kararırken tek tesellim, yaş ve ağır ama  mis gibi kokan 5*10 kerestelerim oldu :)

Bu sabah ekibin bir kısmı ile sabah erkenden makasları çakmak ve yerine takmak üzerine anlaştık. Hatta bir arkadaşımı daha çağırdım, dedim ne olur, ne olmaz, hiçbir şey yapmasa alet verir, ucundan tutar.

Sabah gittim ki bizim ekibin başka bir teknede atacağı boya bugüne kalmış. Dediler boya işi bitsin, hallederiz. Fazla üzerinde durmadım bile, yalama oldum artık bende. Saat 11:00 civarı başladım makasları ölçüp biçip çakmaya. Derken 10'luk çivi bitti. Bu arada 4 gündür benzin almayı unuttuğum için ağaç motoru yerine el testeresiyle iş yapıyorum. O derece bezdim ki, gidip benzin alasım yok. 10'luk çiviyi öğle yemeği dönüşü alırım dedim, boş durmamak için de ince tahta kuşakları çakayım dedim. Bu arada hala tekim ve yardıma gelecek arkadaştan henüz ses yok. 3 metre boyunda ahşapları, hemen hemen aynı mesafedeki açıklığa çakmak için iki el pek yeterli olmuyor. Abuk subuk pozisyonlara giriyor insan. İşte öyle bir abuk pozisyondayken tek çivi ile tutturduğum -döndürebilmek için- tahta kaydı, döndü ve işaret parmağımı da arasına aldı. Acı eşiğim bayağı yüksek, dolayısıyla acısı pek koymadı ama tırnağın dibinden olduğunu görünce o lanet tahtayı çakıp atölyeye döndüm. Hızlıca bir pansuman, bolca küfür ve tırnağın yerinde kalması temennilerinin ardından tekrar işe döndüm. Yakın gözlüğümü takmayı unutmuşum. İlk keser darbesi de çivi yerine az evvel sakatladığım işaret parmağımın yanı başındaki başparmağıma inince cidden nevrim döndü Önce yardıma gelecek olan arkadaşımı arayıp ona küfrettim. Meğer o da önceki gece halı sahada pert olmuş :) Sonra dedim bir ara ver, bu işin sonu boka saracak. Atladım, gittim yemeğe.

Yemekten dönünce tekrar aldım elime testere, keser ve metremi, ikibuçuk saatte yedi adet makası tek başına bitirdim. Artık nasıl bir gözüm dönmüşse. Sonra başladım merdivenle tırmanıp 4 metre yüksekten geçecek ahşap kuşağı çakmaya. Onu da bitirmek üzereydim ki son bir kaç taneye hatun yetişti, tuttu ucundan. Ha, bitmek üzereydi derken, iş akışı şöyle; al tahtayı çık merdivene, tek çiviyle tuttur, in aşağı, al merdiveni bir sonraki ayağa, çık yukarı, tahtayı merdivenin altından arkaya devrilmeden atlat, çak, tekrar in aşağıya, yeni bir tahta al, aynı dikmeye tek çivi ile tuttur, in aşağıya, bir önceki ayağa dön, tek çiviyle tutturduğun tahtayı sağlama al. Bu  ayaklardan 16 adet var :) Günün sonunda bizim yılan hikayesine dönen çadır iyice ortaya çıktı. Şimdi sıradaki "level" açıklıkları 4,70 m ila 7 metre arasında değişen makasları dikmelere çakmak.

İnsan işini ya kendisi yapmalı, ya da tamamen dışında kalmalı. Bezdim artık bu bağımlı kalma durumundan... Ki daha yeni başlıyoruz
  • IP logged
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be...  Whom the sea has taken Never shall be free."

  • *
  • İleti: 237
  • Hep gülelim birbirimize, saygı ve sevgi ile.
Ynt: Yengeç karada...
#404: 27 Ocak 2020, 13:39:24
Kolay gelsin ve geçmiş olsun. Okurken her şey gözümde canlandı. Sizinle beraber daraldım ve canım acıdı.Tırnak sonunda düşecek; ona ayrılmamış gibi davranın. Alttan gelen yeni tırnak onu ittikçe ucundan kesersiniz. sonunda yeni tırnak eskiyi tam olarak ayırır zaten ciltten. sizin daha fazla canınız acımamış olur.

Başka usta ve elemanlarla çalışmanın dayanılşmaz acısını da sizinle beraber yaşıyorum. Keşke daha kolay olsa.
  • IP logged

 
Yukarı git