Bu transfer için evden çıkarken
döndüğümde anlatacak kim bilir ne hikayeler çıkacak diye heyecanlıydım ama sonuçta transfer açısından çok anlatacak hikayesi olmayan, sakin ve nispeten normal (!) bir transfer oldu bizim için.
Fakat transferini gerçekleştirdiğimiz tekne
(mi diyeyim gemi mi diyeyim çok emin değilim!) 'nin
kendisi ilginç olduğu için kısaca yazayım istedim;
Efendim, gemimiz
1941 yılında İngiliz Fairmile tersanesinde denize inmiş bir "
Fairmile B Motor Launch Boat" denilen kıyı (coastal) operasyonlarında kullanılan
ahşaptan yapılmış hızlı bir savaş gemisi. Asıl amacı Almanların U-Boat'ları ile etkin mücadele. (Detayları burada var;
https://www.wikiwand.com/en/Fairmile_B_motor_launch)
Aslında geminin yasal belgelerinde "
Vosper Thornycroft Motor Torpedo Boat" olarak geçiyor, ama döndükten sonra yaptığım araştırmalarda Thorycroft'un savaş döneminde 73ft üzeri tekne üretmediği, sadece daha küçük ve hızlı tekneler ürettiğini gördüm. Araştırmayı biraz daha derinleştirince bizim teknenin
teknik özellikleri ve dış görünümüne uyan Fairmile B olduğuna karar verdim.
2. Dünya savaşında İngiliz donanması için 650 adet üretilen bu gemilerin akıbetleri ve hikayeleri elbette çok net değil. Ne zaman emekli olmuş, kim ne zaman almış filan bilinmiyor. Sadece eski adından, görüntüsünden ve özelliklerinden ilerleyerek bu bilgilere ulaştım.
Velhasıl aradan yıllaaar yıllar geçmiş ve
1978 yılında bizim gemi sadece gövdesi ve kaptan köşkü kalmak üzere komple yenilenmiş ve 6 kamaralı modern bir motoryata çevrilmiş. Daha sonra 1999 yılında da kapsamlı bir yenilenme yapılmış.
Buyurunuz bu da şimdiki hali;
Gövdesi kontraplak üstüne elyaf ile kaplanmış. Motorları ise savaş sonrası yenilenmiş, 1950 yılında takılmış ve halen iyi şekilde çalışan 2 adet GM Detroit Diesel 6-110 model 350HP'lik 2 zamanlı dizel makine var.
Bir süredir Yunanistan sularında charter yapan tekne 2016 yılı başında el değiştirmiş, özel tekne olmuş ve yenilenmek üzere Türkiye'ye getirilme işini biz aldık.
(Ara not: Antalya serbest bölgede sırf bu yenileme işleri yapan tersaneler var, vergisiz ve tüm Akdeniz ülkelerinden daha ucuza yenileme işleri yapılıyor.)Tekne Yunanistan'ın Pire limanı karşısındaki
Salamina adasında bize teslim edildi.
Teslim edildi derken tabi al buyur anahtar gibi olmadı, 4 kişilik ekibimizle (2 kaptan, 1 makineci, 1 gemici) teknenin altından girip üstünden çıkıp hem tüm durumunu tespit etmek, hem güvenlik kontrollerini yapmak ve seyire hazırlanmamız 2 tam günümüzü aldı.
Kontroller bitince ve uygun hava şartlarını yakalayınca Çarşamba sabahı yola koyulduk.
Koskoca motoryat için ne havası kolluyorsunuz diyebilirsiniz, ki mantıklı bir tepki!
ama size bu 118 gross tonluk teknenin
34m lik boyuna rağmen sadece 2.13m su çekimi ve 5.45m genişliği olduğunu söylesem! t*"y+
Ben de bunu ilk öğrendiğimde "
hadi canım, bu tekne sert havaya denize filan gelmez, ancak gölde kullanılır" dedim, ama sonra bunun aslında ciddi bir savaş gemisi olduğunu düşününce "
ingilizlerin bildikleri birşey vardır elbet" dedim..
Sonra zaten ilk gün yağmurlar seller ile Pire'den çıkınca (Simi'yi ve Atina'yı seller bastığı zamanlar) Güney Ege'nin lodosla kabarmış dalgalarına girince anladık ki korktuğumuz kadar
dengesiz değilmiş, dalgaları yara yara gidebiliyormuş maşallah! Rahatladık!
Niyetimiz Rodos'dan çıkış işlemlerimizi yapıp direk Antalya'ya gitmekti ama yakıt sarfiyatı hesaplarımızın (
ve bize eski personeli tarafından söylenen) üstünde çıktığı için güvenlik için Kaş marinaya girip 1ton yakıt ikmali yaptık ve Cuma geceyarısı Antalya Serbest bölgede Setur'un çekek yerine bağlandık. (
Eski personelin tavsiyesi ve makinelerin yaşına hürmeten 1300rpm/9knot üstüne çıkmadan tüm seyiri yaptık. Normalde seyir hızı 12kn ve max hızı 14kn imiş..)
Eee? Hani olay, heyecan, macera!?
Ehh.. O da kısmen oldu tabi!
Rodos'tan çıkıp Kaş'a doğru ilerlerken sabah 05:45 civarlarında Kalkan'a 7 mil mesafedeyken
iskele şaftımız motordan ayrıldı! Evet bildiğin şaft motor kaplininden çıktı!
En az seyir vardiyası kadar ciddiyetle uyguladığımız makine vardiyası ve çok tecrübeli makinecimiz Cem Türkmen'in hassasiyeti sayesinde çok ciddi bir riski atlattık. Eğer zamanında müdahale etmeseydik
4m boyunda ve kol kalınlığındaki şaft gidip dümen palasını kırsaydı hem palayı/dümen kontrolünü ve motorlardan birinin itişini kaybedecek hem teknenin ahşap olması sebebiyle kıçtan ciddi hasar almış olabilirdik. Olmadı.
Normalde 24 saat boyunda her 30dk 'da bir yaptığımız makine, şaft ve mekanik kontrollerde kulağa garip gelen bir ses ve titreşim nedeni ile gece boyunca 10dk'ya indirince şaft sadece kaplinden çıkıp 1-2cm uzaklaştığından (toplamda 30cm civarı bir hareket) yakaladık ve iskele makineyi stop ettik.
Yaklaşık 3 saat süren uğraşlar sonucunda muhtemelen
1950'den beri hiç sökülmemiş kaplini söktük, şaftı içine geri soktuk, kaplini sökünce içinde düşmüş halde bulduğumuz somununu geri taktık ve setuskurunu sıktık ve yola devam ettik.
Kalkan'ın açıklarından Patara-Yediburunlar önlerine doğru 3,5 mil geri sürüklendiğimiz bu sürede şansımıza hava ve deniz çok sakindi, hiçbir gemi trafiği yoktu. Açıktan direk Rodos-Kaş rotasını tuttuğumuz için kıyıya yaklaşma vb. olmadı.
Nihayetinde tekneyi serbest bölgedeki bir tersanede yenilenmek üzere Setur Antalya'nın 200 tonluk liftine bıraktık ve evlerimize döndük.
Okuduğunuz için teşekkürler, yeni maceralarda görüşmek üzere!
öZgür (tapatalk)