Değerli Ahmet,
Türümüzün bir seri fauna ve flora seri katili olduğu tescillenmiştir.
"Eğer Avustralya’daki yok oluş istisnai bir durum olsaydı, insanların lehine şüphe
ederdik. Fakat tarihsel kayıtlar Homo sapiens‘in bir ekolojik seri katil olduğunu
gösteriyor."
" İlk başta buzullar Alaska’dan Amerika’nın geri kalanına erişimi engelliyordu ve
güneydeki topraklara ancak tek tük izcilerin geçmesi mümkündü. Ancak yaklaşık MÖ
12.000’de, küresel ısınma buzulları eriterek daha kolay bir geçiş yolunu açtı. Yeni oluşan
koridoru kullanan insanlar kitleler halinde güneye inerek tüm kıtaya yayıldılar. Aslında
arktik bölgede büyük hayvanları avlamaya uyum sağlamış olsalar da, kısa zamanda
olağanüstü çeşitlilikte iklimlere ve ekosistemlere uyum sağlamayı başardılar. Sibiryalıların
torunları ABD’nin sık ormanlarını, Mississippi deltasının bataklıklarını, Meksika’nın
çöllerini ve Orta Amerika’nın nemli cangıllarını mesken tuttular. Bazıları Amazon
havzasının nehirlerden oluşan dünyasını, bazıları And dağlarının köylerini, bazılarıysa
Arjantin pampalarını yurt olarak seçtiler. Tüm bunlar, bir ya da iki bin yıl içinde
gerçekleşti! MÖ 10.000 civarında insanlar çoktan Amerika kıtasının en güney ucundaki
Tierra del Fuego’ya yerleşmişlerdi bile. Amerika kıtası boyunca gerçekleşen insan seli,
Homo sapiens‘in zekasını ve erişilmez uyum sağlama becerisini çok net ortaya koyar.
Şimdiye dek başka hiçbir hayvan, tamamen aynı genlerle bu kadar farklı habitatlarda bu
kadar hızlı yayılmamıştır.[25]
Sapiens’in Amerika’ya yerleşmesi kesinlikle kansız değildi; arkasında uzun bir kurban
listesi bırakmıştı. Amerika’nın faunası 14 bin yıl önce bugünkünden çok daha zengindi.
İlk Amerikalılar, Alaska’dan güneye doğru Kanada’nın çayırlarına ve ABD’nin batısına
doğru ilerlediklerinde mamutlar, mastodonlar, ayı büyüklüğünde kemirgenler, büyük deve
ve at sürüleri, aşırı büyük aslanlar ve bugün hiç bilinmeyen düzinelerce başka büyük türle
karşılaşmışlardı. Bunların arasında kılıç dişli kediler ve sekiz ton ağırlığa, altı metre
yüksekliğe ulaşabilen dev tembel hayvanlar da vardı. Güney Amerika, daha egzotik
memeli, sürüngen ve kuş türlerine ev sahipliği yapıyordu. Amerika kıtası, Afrika ve
Asya’da bilinmeyen bitki ve hayvanların coşkun bir şekilde geliştiği büyük bir evrim
deneyi laboratuvarıydı. Ama artık değil. Sapiens’in gelişinden sonraki iki bin yıl içinde bu endemik türlerin çoğu ortadan kalktı."
Sapiens....
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.