Çoğunlukla tek başıma seyir yaptığımdan, flok iskotaları da sokak başlangıcında olduğundan, sert havada dümen tutarken, flok ayarları gerçekten zor ve riskili oluyordu.
Makaraları tamir edince , flok iskotalarını sancak ve iskele tarafında ikişer makara ile mizana direk dibine kadar taşıdıım. Böylece oturduğum yerden floğun trim ayarlarını yapma şansım oldu. Ancak neredeyse bir aydır böyle bir havaya denk gelmemiştim.
Dün de yine İstanbul da dal kıpırdamıyordu. Ancak her nasıl olduysa, saat beşte sağnaklar ile 20 bahri mil rüzgar esmeye başladı. Apar topar alet çantasını toplayıp, yelekne çıktım. (Kusura bakma Köstekçi.. Valla birden çoktı. Yoksa seni arardım.. Bu hafta hiç rüzgar görünmüyor maalesef)
Önce ana yelkeni açacaktım ancak , flok trimi için ana yelkeni açmadım, bocurum, trinket ve flok üçlüsü ile kalamışa doğru seyir yaptım.
Flok iskotasının , elimin altında olması sayesinde , dar apaz , apaz ve orsa seyirlerinde bu maklelerde yazılanları da dikkate alarak seyir yaptım. Tayo Mar, bu üç küçücük yelken ile 4,5-5 bahri mil hız yaptı ki ben şimdiye kadar sadece bu üç yelken ile hiç bu kadar hızlı gitmemiştim.
İlgimi çeken bir detay ise flok rüzgar üstü tüylerinin hafif yukarı doğru kaydığı idi. Hava hareketini üç boyutlu incelemek lazım bence.
Bu nasıl olur diye düşünürken, aklıma kar yağarken yelken yapmak geldi. Bir kere yapma şansım olmuştu. Tipi halde kar yağarken yelken yapsak, sanırım havanın nasıl hareket ettiğini gözlerimizle görmüş olurduk..