Öncelikle hepinize teşekkürler. Sorularınızın bir çoğuna metin içerisinde yanıt bulacağınıza eminim.
Hermes alevler içinde son mücadelesini verirken biz de Taha ile birlikte tonozdan da kurtulup ağır ağır limanın çıkışına doğru yöneldik. Önümüzde bir dalış teknesi var, onu izliyoruz. Bu sırada limanın büyük teknelerinden biri -sac teknedir kendisi- kendi imkanları ile müdahale etmek üzere pozisyon aldı. Tabi bu durum limandan çıkmaya çalışan diğer tekneleri fena halde zora soktu. Kanal 16 efsane günlerinden birini yaşıyor bu arada; adap madap kalmadı, yardıran yardırana.
Limanın ağzına doğru yaklaşırken sancak kıç bodoslamamdan iki tekne hızlıca kaçmak üzere çıkış yaparken, önümdeki dalış teknesi nedendir bilinmez, durdu. Bildiğiniz durdu ama, abartmıyorum. İki tekne üzerime gelirken daracık liman çıkışında görkemli bastonumuzu az bir miktar da olsa arkadaşın pasarellasından doğru soktuk. Neyse ki o kadarla kaldı, yol verdi ve hep birlikte kendimizi limanın dışına attık.
Bir kaç dakika sonra küheylanı boşa aldım, bir sigarayı hakettiğimi düşündüm ve okkalı bir küfür salladım. Aslında Yengeç'i kurtaran o lanet olası, bir türlü yanıma alamadığım Camel paketi yine motorun üzerinde kalmıştı. Tabi sonra bir küfür daha, motor tam da yanan teknenin arkasına bırakmıştım. Kıç kurtuldu ya, sırayla aklıma geliyor teker teker hepsi. Öncelikle yine sigarasızım, motor yangın mahallinde, eee, bir de botum vardı çıkarken...
Hemen bir arkadaşı arayıp motorumu sağlama aldırdım. Ardından korkarak pruvaya geldim ki emektar bot hala yerli yerinde. Yavaş yavaş kendime geliyorum ama bir yandan da kabullenemiyorum olan biteni. Bu derece göz göre göre olması, aslında rahatlıkla engellenebilir olması... Neyse, hala olayın şokundayım sonuçta. Telsizi dinlemeye devam ederken liman çıkışındaki manzarayı izliyorum bir yandan. Çözen kaçıyor.
Telsizden dinlediğimiz şey aslında iyi niyetle ama çaresizce yapılan bir mücadelenin yansıması. 3 yıl önce Kaş'a ilk geldiğim günlerde ilk sorduğum sorulardan biri acil durum planıydı. 3 yıl önce yoktu, bugün de yok ve umarım bir sonraki sene olacak. Daha üç gün önce bağlama parası olarak 6.799 TL ödedim ve en önemli iki riske karşı savunmamız üç kulhüvallah bir elham düzeyinde. Yangın ve hırsızlık.
Limanda yangın pedestalleri (nozle) var ama gel gör hiç kimse kullanmadığına göre sadece görüntüde var. Daha da önemlisi, olası bir yangında bunları kimin kullanacağı belli değil ki.
İtfaiye söylenene göre bayağı geç gelmiş. Şöyle düşünün, ben Yarımada uzak diye orada oturmuyorum. Söz konusu mesafe 5,5 kilometre. İtfaiye ile limanın arası 2,5-3 kilometre. Bir itfaiye ekibi 3 km mesafeyi yarım saatte alamıyorsa takkeyi önüne koyup düşünmesi gereken bir kent var karşımızda.
Liman apayrı bir trajedi. Kaş Limanı ya da yakın zamanda uydurulan ama mevzuatta dahi karşılığı olmayan adıyla Kaş Belediyesi Yat Limanı aynı zamanda belediye otoparkı olarak hizmet veriyor. Tekne cayır cayır yanarken arkasında bir sıra da otomobil vardı. Yine aynı limanda otopark olarak kullanılan alan gün içerisinde yamaç paraşütü iniş pisti. Daha önceki yıl direğime takılan paraşütçüyü hemen hemen herkes bilir. Ve tabi aynı liman bıçkınların motorsikletleriyle şov yaptıkları, geceleri hemen her köşesinde gençlerin biralarını içtiği, gün içerisinde halkın yürüyüşe geldiği, kıyısında balık tuttuğu, mendireğinde günü batırdığı alan.
Anlayacağınız liman sahasında bir liman alanında olması gerekenler dışında her türlü aktivite var. Sabit sekseni aşkın teknenin bulunduğu limandan sezon boyunca hemen her gün mavitur yapan guletler, çevrede seyreden yelkenliler de faydalanıyor. Tabi yer bulabilirlerse.
Bu derece canlı, hareketli bir liman sahasında halen hizmet veren belediyenin işletme belgesi yok. Pedestaller dökülüyor. Korunaklı alan yok. Dileyen, dilediği tekneye girebilir ama neyse ki Kaş bu konuda çok iyi; hırsızlık neredeyse hiç yok. Çalışanların yeterliliği apayrı bir tartışma konusu. Çünkü sadece iki kişi çalışıyor. Bu iki kişiden ihtiyaç duyulan tüm hizmeti beklemek de pek gerçekçi değil. Limanın telsizi ve botu yok. Olsa da kullanacak ehliyeti sahip çalışanı yok. Yangın için belirli aralıklarla yerleştirilmiş nozle'lar varsa da çalışıp çalışmadığında dair hiç bir fikrim yok. Kaldı ki çalışıyor olsa herhalde Hermes alevler arasında kalmışken itfaiyeyi beklemek yerine onlar kullanılabilirdi. Uzun lafın kısası liman ya da tam adıyla Kaş Belediyesi Yat Limanı güvenlik söz konusu olduğunda hemen her açıdan fiyasko. Bu açıdan bakıldığında Hermes'te başlayan yangından kim sorumlu bilemem ama sonrasındaki süreçte belediye ciddi olarak sorunlu.
İtfaiyenin müdahalesini açıkta olduğum için izleyemedim ama anlatıldığı kadarıyla o da evlere şenlik. Köpük sınırlıymış, su bitmiş, tankerle su gelmesi beklenmiş vs. Kendi adıma şahit olduğum kısmı dün sabah, yani Hermes battıktan ve tamam artık, bitti dendikten sonraki kısmı bile fikir vermeye yetecektir. Saat 11:00 civarı hava Batıdan bindirmeye başladı ve hafif hafif tüten tekne beni kıllandırdı. Hemen 112'yi aradım, Kaş İtfaiyesine aktardılar. Durumu anlattım, adam benim haberim yok, vardiya değişti dedi. Bir jurnalleri olmasa dahi Kaş kadar bir yerde haberinin olmamasına inanamadım. Neyse, durumu anlattım, rüzgarın artmaya devam edeceğin, en azından tedbir amaçlı bir ekibin burada bulunması gerektiğini söyledim, tamam dediler, geliyoruz. Saat 13:30 gibi Sahil Güvenlik Komutanı arayarak tekrar itfaiye ekibinin geldiğini ve teknenin yeniden alev alabileceğini söyledi. Çağıranın ben olduğumu söyleyerek tekrar limana döndüm. Gerçekten de tahminin doğru çıkmıştı. Hermes'in yüzeyde kalan kıç kısmı içten içe yanmaya devam ediyor, bazı noktalarda ufak tefek alev hareleri teknenin dışına kadar çıkıyordu. Bu noktadan sonraki müdahale yine ders gibiydi. Tekne bulunamadı, bot da bulunamadı ve itfaiye eri mayosuyla suya atlayıp önce sudan, sonra da teknenin üzerine çıkarak son kalan alevleri de bertaraf etti. İtfaiyemizin durumu budur.
Gelelim teknelerin durumuna. Öncelikle bir arkadaşımız var ki adını anmadan geçmem mümkün değil, Oray Kaş'ın önemli bir kısmını kurtardı. Dalış tekneleri malumunuz dalış tüpleri ve daha da önemlisi Oksijen tüpleri taşıyor. Hermes'in hemen iki yanındaki teknede iki adet Oksijen ve bir adet Helyum tüpü hemen üst güvertedeydi ve Oray başkasına ait olmasına karşın hemen atlayarak tekneyi açığa aldı. Zaten izleyen bir kaç dakika içinde Hermes'in alevler içerisindeki direği tam da o boşluğa devrildi. Oray bu kadar seri davranmasa sonuçları ne olurdu öngörmek gerçekten zor.
Teknelerin genel sorunu, denizcilikle ilişkimizin ya da günlük yaşantımızın da temel sorunu; bilgisizlik, cahillik, bencillik... yani denizcilikle uzaktan yakından alakası olmaması gereken temel kavramlar. Şöyle düşünün, alevlere en yakın tekneyim, çıkmaya çalışırken bir yandan da sancağımdaki tekneyi kollamam gerekiyor. Bir öncelik, aklı selim, hiç bir şey yok. Allah ne verdiyse yardırarak kaçmak dışında en ufak bir bilinçli, rasyonel hareket yok.
Bir kaç dakika sonra limanın ağzında öyle bir filo oluştu ki zaman zaman film setinde gibi hissettim kendimi. Sanırsınız Kaş'ı ablukaya aldık, düşmesini bekliyoruz. Sahil Güvenlik sayısız anons yaptı, nafile. Herkesin derdi sönünce bir an evvel yerine dönmek. Sadece küçük bir kısım çevredeki tonozlara yönelerek bekledi. Önemli bir kısmı bütün geceyi liman girişinde eğlenerek geçirdi.
Telsiz adabı apayrı tartışılması gereken bir konu. 16 dışında bir haberleşme kanalı belirlenene kadar saatler geçti. 16 üzerinde çakışmalar, zaman zaman küfürleşmeler...
Hepsinin temelinde aynı sorun tabi ki, acil durum planı olmaması, acil durum tatbikatlarının yapılmaması.
Bir diğer önemli eksiklik bu noktada başlıyor. Bildiğim kadarıyla Liman Başkanlıklarının sorumlulukları arasında bu acil durum yönetimi ve tatbikatları. Kaş'ın lokal dinamikleri özellikle bu tip pozisyondaki insanların görevlerini yapmalarında önemli bir engel teşkil ediyor. En basiti, görevini tam olarak yapan bir Liman Başkanı olsa 30 metrelik Hermes teknesi 11 metrelik Güzellik ve 15 metrelik Yengeç teknelerinin arasında bağlı olabilir miydi?
Daha da devam edecek...
"Clouds and winds and oceans I choose my fate to be... Whom the sea has taken Never shall be free."