Birde hangi fırtına kimin fırtınası, bu da önemli bir olgu. Daha önce bir yerlerde yazmıştım. 80 bin tonluk bir gemide süvari iseniz sizin fırtınanız başkadır, kırk metre boyunda bir gırgır teknesi reisiyseniz sizinki de başkadır, sekiz metre bir balıkçı kayığında reisseniz daha bir başkadır, aynı şekilde 25 feet bir yelkenlinin fırtınasıyla 47 feet bir yelkenlinin fırtınasıda başkadır. Bu yüzden birinin fırtına dediği hava diğerinin keyifli ve kolayına yelken seyri de olabilmektedir.
Buna katılmıyorum. Fırtına fırtınadır. Rüzgar hızı 27 knot'u geçtiğinde, 7 boforun üzerine çıktığında fırtına olarak adlandırılır. Yabancıların "gale" dediği şey bizde "fırtınamsı rüzgar" olarak adlandırıldı. 47 ft bir teknede 20 knot havayı fırtına diye adlandıran reisler olabileceği gibi, 25 ft'lik bir teknenin reisi aynı havayı güzel yelken yapılacak hava olarak değerlendirebilir. Fırtına ise bir tanedir: 27 knot üzeri rüzgar.
Bahsettiğim şey bofor skalasındaki tanım değil. Şöyleki biz balıkçılık yaparken denizde çalışamadığımız hava bizim için fırtınadır, kötü havadır ama aynı havada siz yelkenle keyifli seyir yapabilirsiniz. Aynı havada 80-100 bin tonluk bir geminin rüzgar altında dalga bile olmaz.
Başka bir örnekte şöyle olabilir , benim Asterix 15 havadan sonra ana yelkene camadan isterken, Mustafa Abi'nin
Baba Tunca (muhtemelen bir çok kişi biliyordur Baba Tunca Ocean Cruiser bir kayık) çok daha yüksek havalarda yelken küçültmeyi gerektirebiliyor. Farklı iki teknede ki aynı ben işte o iki havaya farklı bakıyorum. Anlatmak istediğim tam da bu.
Yada şöyle başka bir örnek; bir kez Ege de gemi yolculuğuna çıkmıştım, hava Atina'dan dönüşte 40 ın üzerine çıktı devasa gemi yol kesti flapları açtı akşam yemeği servisi devam etti. O hava adamlar için fırtına değildi, sadece garsonlar yengeç gibi dolaşıyorlardı. 45 esen hava benim için mevcut kayığımla fevkalade fırtınadır.