Gerçekten bir milat olmuş.. Bence yelken , dünyada uçmaktan önce yapılabilecek en güzel şey.. Verdiği haz inanılmaz..
Özellikle sert havalarda yelken yapacak isem, denize çıkmadan önce ciddi bir tedirginlik yaşarım. İçimden bir ses, özellikle o an teknesinde oturan birileri var ise " ne gerek var bu havada denize çıkmaya, otur teknende tembellik et, eksik işleri ile uğraş, bak şu, şu işler yapılmalı " gibi şeyler fısıldar.
Yelkenleri hazırlamaya başladığımda , rüzgarın uğultusu, bir meydan okuma gibi gelir. Bildiğiniz korkarım. Denize çıkmamak için bir sürü mantıklı sebep sayar içimdeki o ses. Sonuçta , çoğunlukla tek başıma yelken yapıyorum ve sert bir havada ve kışın yelken yapıyorsam, en çok korktuğum denize düşmektir. Sonuçta Tayo Mar denize yakın bir tekne ..
Ancak içimdeki ses ne kadar mantıklı şeyler söylese de daha doğrusu O bunları saydıkça ben den daha hızlı hareket etmeye başlarım. Çünkü dediklerine kanıp , yelkene çıkamayacağım diye korkarım.
Özellikle ana yelkeni açıyorsam, bu an , adrenalinin tavan yaptığı andır. Ana yelken açılır açılmaz tekne yürümeye başlar. Bu sırada çok çabuk, trinket ve flok açılmalıdır. Hele Bocurum da açık ise Flok ve trinketin açılmasındaki gecikme , Tayo Mar 'ı çılgın gibi rüzgar üstüne döndürüverir. Oysa ki ben , Flok ve trinketi , ana yelken çalışırken açmak isterim. Floğun iskotasını koç boynuzuna voltalarken, tekne zaten yatmış ve hızla yol alamaya başlamıştır.
İşte bu an sonrası en mükemmel andır. Tekneniz rüzgrın o ilahi gücü ile yürümektedir .. O yüzden hissettiklerini her halde buradaki herkes çok iyi anladı Bülent Reis.. Konu başlığı çok doğru olmuş. Şeytanın bacağını kırmışsın.. Hep böyle keyifli seyirler yapman dileği ile..