Efendim öncelikle arayarak geçmiş olsun diyen tüm dostlara teşekkürler..
Eyüp hocam bizimkisi plan elbette, bir çeşit motivasyon diyelim işte.
Bunları yazma nedenim etrafımdaki çoğu kimsenin aynı Ahmet'in dediği gibi " çalışıyorsa dokunma " gibi bir ya da benzer bir düşünce ile yapılması gereken rutin kontrolleri yaptırmaktan çekiniyor oluşu.
Şu an çalışıyor olabilir. Önemli olan ileride yaşlandıkça ortaya çıkabilecek sorunları önceden görüp, bunlar için önlemler almak. Gerisi artık bizim elimizde değil elbette.
Konumuza dönelim. İlk kez anjiyo yaptıran birisi olarak açıkçası hayli heycanlı idim. Heycanım korkudan değil de meraktan kaynaklanıyordu aslında. Gerçekten müthiş bir teknoloji. Önce kısaca özetlemek istiyorum.
İstanbul 'daki doktorumun emekli olması , benim Alanya 'da olmam , pandemi gibi malum sorunlar yüzünden yıllık standart kontrollerimi burada Alanya 'da yaptırmak zorunda kalmıştım. Geçen yıl Kıbrıs seyri öncesi efor testi ve ultrason ile bir kontrol yaptırmıştım. Sıkıntılı bir durum söz konusu değildi.
Ancak bu sene yeni bir kardiyalog ihtiyacı ortaya çıktığından ve benim doktorun anlattıklarına ikna olmam gibi bir takıntım olduğundan bu seçim çok önemli idi. Birsen hoca ile çok iyi bir diyalog kurmuştuk ve gerçekten de çok iyi bir doktordu. O'nun üstüne doktor bulmam gerçekten de çok kolay olmadı.
Kendisinin tavsiyesi üzerine gittiğim bu doktorun yaklaşımından gerçekten etkilendim. Yöntemi hoşuma gitti.
Önce Ultrason ve diğer tetkikleri yaptırdı. Bundan önce bilmediğim bir hasarın kalpte oluşmadığını gözlemledik. Geçmişe yönelik bu araştırmanın verileri ile gelecek için planlama yapma imkanı doğdu. Hoca önce BT anjiyo istedi. Bu yöntem ile kalp damarlarının tüm durumunu görmek mümkün oluyor. Kalbi besleyen üç kroner damarın sol dalın alt kısmında ve şu meşhur ramus intermedius 'un sol ayrımında bir daralma farkedilince Doktor anjiyo ile bu bölgede daha detaylı bir tetkik yapmak istedi.
Burada belirtmem gerekir ki tüm bu taleplerin hiç biri son dönemlerde sıkça rastladığımız profesyonel yaklaşımlardan kaynaklanmadı.
Böye işlerde elimi çabuk tutmak istediğimden acil bitirmem gereken işleri tamalayıp , dün anjiyo için randevu aldım. Anjiyonun kendisinden öte, hazırlıklar ve sonrası daha çok zaman alıyor. İki tip anjiyo yöntemi var. Kasık atardamarı ya da bilek atardamarından giriş. Son zamanlarda bilek atardamarı tercih edilir olmuş. Sonrasında kasıkta ağrı ve kum torbası konularak kanama olmasın diye 6 saatlik bir bekleme gerekmekte. Bilekte ise şişen bir bant takılarak 3-3,5 saat gözetimde tutuluyorsunuz. Her yarım saatte bir şişen bantın havası alınarak bir kanama olmadığı görüldüğünde taburcu ediliyorsunuz. Öncesinde ise kan testleri yapılıyor. Bunların sonucunun çıkması 1-1,5 saat sürüyor. sonrasında anjiyo odasına alınıyorsunuz.
Anjiyo için sadece bileğinize lokal anestezi yapıyorlar. Bir komplikasyona nenen olmamak için müthiş hızlı çalışılıyor. Şu benim denizcilikte kullandığım "hızlı ol ama acele etme " lafı tam da burası için söylenmiş sanki. Hızlı ve seri hareketlerle iki hastabakıcı sizi anjiyoya hazırlıyor. Her yaptıkları işlemi tek tek anlatıyorlar. Sonrasınında doktorunuz geliyor ve sizin psikolojinizi anlamak için havadan sudan sohbet edip sonrasında işleme başlıyor. O 'da hastabakıcılar gibi her işlemi tek tek anlatarak işlemi tamalıyor. Önce sol arter sonra benim meşur Roma imparatoru isimli ramus intermedius ve en sonunda da sağ artere bakılıp , resimler alınıyor.
İşlem yapılırken hiç bir şey hissetmedim. Sadece boğazımda çok hafif bir gıcıklanma duygusu oldu , çabucak geçti. Damar girişinde lokal anestezi ve damar açıcı bir ilaç yaptılar. Hastabakıcı ya da hemşire , doktorun talimatlarına göre üzerimde sallanan kameramsı cihazı çeşitli yönlere kaydırıp durdular. Büyük monitörlerden kendi kalbimi izlemek çok tuhaf gedi açıkçası. Kendi kendime "adamlar resmen içime kamera sallandırdılar yuh " diye düşündüm. Bir ara aklıma çocukluğumda izlediğim bir bilimkurgu filmi geldi. Çok önemli bir hastayı iyileştirmek için bir görev timi mikrop ölçeğinde küçültülüp damarlardan enjekte ediliyor ve tümörü yok ederek vücuttan kaçıyorlardı.
Saç teli kalınlığında bir boru, ucundan ilaç fışkırtılarak resim çekiyor ve damarların durumunu inceliyorlar. Akıl alır gibi değil benim için bu teknolojiyi duymuş ancak görmemişler için açıkçası.
Ben, üç günlük anjiyo bilgimle daralma olan yerlere bir stend takarlar diye düşünüyordum ama öyle olmadı. Benim daralma var diye düşünülen damarım doğal olarak daha dar, sağ arter ise daha geniş çıktı. Roma İmparatoru kılıklı damarda ise bir daralma yokmuş. BT anjiyonun da kimi yanlış görüntülemeler olabileceğini böylece öğrendim. Doktorumun neden Anjiyo istediğini de anlamış oldum.
Böylece bir damar açma işlemi olmadan anjiyo sonlandırıldı. Sonrasında doktor gelip detaylı bir açıklama yaptı. Geniş sağ arterin de sakıncası olabileceğini anlattı. Kendimi hep daralmaya şartlamış benim gibiler için bu iyi bir şey sanılırken aslında kimi riskler barındırabiliyormuş.
İşte orada doktor benim konuma girdi. Akışkanlar mekaniği! Boru çapı daralırsa akış hızlanıyor , büyürese hız düşüyor. Düşük hızlı kan akışı pıhtılaşma riskini arttırabildiğinden kan sulandırıcı kullanmam gerektiğini anlattı.
Benim gibi aspirin ile büyümüşler için aspirin hep benim ilacım olmuştur. Çocukluğumuzda her hastalığa annem aspirin verdiğinden ota boka aspirin içen ben şimdi her gün düşük bir miktar içerek bu takıntımdan da kurtulmuş oluyordum.
Taburcu olduktan sonra bu durumumu Side girişindeki meşhur Dedem et lokantasında kutladık elbette. Ama bu sefer abartmadan. Yolu düşenler mutlaka uğrasınlar konsepti çok farklı. Anlatmayayım da sürpriz olsun gitmek isteyenlere.
Pompa ile ilgili yapılması gerekenler şimdilik bitti. Şİmdi hedef kalan kilolardan da kurtulmak. Böylece pompayı gereksiz yüklerden de kurtarmış olacağız açıkçası. Keza kilo vermeye başladığımdan beri daha lezzetli tercihler yapmaya başlamıştım zaten. Şimdi bu tarz öğünlere yeni tarifler ekleme zamanı.
Düşünsenize 1987 yılında yani ben daha ünüversite son snıfta iken bu stent teknolojisi ilk kez ortaya çıkmış. Bundan önce böyle bir teknoloji yoktu. Hele son hali gerçekten hayretler uyandiricı. Stentlerin üstü artık ilaç kaplı. Hatta metal yerine eriyenini de ypmaya başlamışlar ama tam istenen sonuç alınmadığından geri çekilmiş. Ancak yeni teknoloji bu olacak anlaşılan. Takılan stent bir yıl içinde damar içinde kaybolup eriyor. Damarı eski haline getirip, plakları da çözüyor anlayabildiğim kadarı ile.
Çok basit bir tomografi ile tüm kalp damarlarınız görüntüleniyor. Bir kan sonucu ile prostat kanseri riskiniz olup olmadığı anlaşılıyor. Kolonoskopi ile kalın bağarsakta kansere dönüşen polipler bulunup yakılıyor. Uzun süredir katarakt için lens değiştiriliyor. Oysa dedem son yıllarını bu katarakt beleası yüzünden eve kapanmak zorunda kalarak geçirmişti.
Çekinecek ya da korkacak bir şey yok. Gitmeyerek sadece gerçeği bir süreliğine bilmiyor oluyorsunuz. Oysa hastalıklar ilerleyince çok daha tehlikeli bir biçimde ortaya çıkabiliyorlar. İyi ki bu teknoloji var. Üstelik tüm bunları A sınıfı bir özel hastahanede kendim ödeyerek yaptırdım. Toplam masrafı TAyo Mar için bu sezon harcıyacağım paranın %30unu geçmedi.
Arayıp hal hatır soran , geçmiş olsun dilklerini ileten dostlara tekrar teşekkür ederim.