hikayeyi tamamlayalım..
Evet bu sefer Tayo Mar sahiden satılıktı. İlana bile girmiş son derece uygun bir bedel dahi yazmıştım. Bir an önce satılmasını istiyordum. Hani parçalarını söküp satsan daha çok para edeceği kesin bir bedelden satılık idi.
Diğer taraftan Göcek 'te tekne görülmüş, kaporası dahi verilmişti. Tam da meşhur "arıza mal sahibi " özellikleri taşıyan bir sahibi vardı. Üstelik tüm tanıdıklarımın farklı noktalardan itirazları olmasına rağmen kararımı vermiştim.
Satın almak istediğim teknede etkilendiğim yapılmış olan değişikliklerdi. Benim de öyle bir teknem olsa aynı değişiklikleri yapardım. Fırsat ayağıma gelmişti işte ! Omurga salma, yekesini görebildiğim motoru dahi değişirilmiş bu refit edilmiş Folkeboat ile en az iki sene zaman kazanmış olacaktım. Ustalar ile filen da uğraşmama gerek kalmayacaktı. Fiyatı fa Tayo Mar gibi son derece uygundu.
Sonuçta her iki teknenin de Mayıs sonuna kadar marina bedelleri ödendiğinden bir dostum tekneyi almamı , ikisini de kullanmamı ve hangisi daha uygun ise diğerini satmamı önerdi. Son derece makul bir öneri idi ve bu sayede de Göcek 'te daha kalabalıklaşmadan seyirler yapma şansım da olabilecekti.
Alacağım teknenin yapılan tüm değişiklikler sonrası tek dezavantajı sokaklarının darlaşmış olması idi. Geceler süren Tayo Mar ile karşılaştırmalar, artık ev halkını da sıkmış olacak ki onlar da tekneyi almam konusunda bastırmaya başladılar. Hatta küçük kızım kendisine ait bir kamarası olabileceğinden hareketle al şunu baba diye ısrar edip duruyordu.
En son gece eşime artık son kez diye söz verip konuyu tekrar açtım. Konuşmaya başlamadan önce sanki bir iş toplantısı imiş gibi anlaştık. Kararımı verecektim ve bu karar artık bir daha değişmeyecekti.
Bu konuşmaya döneceğim ancak teknemi neden değiştirmek istediğimi kısaca özetlersem dahi olacak gibi.
Amacım tek başına seyir menzilimi uzatmak ve bu süreçte daha çok yelken basabilmek.
Şu ana kadar Tayo Mar ile yapabildiğim en uzun seyir süresi (tek başıma ) 14 saat. Kaldı ki bunun son dört saati gerçekten de çok yorucu oluyor. Bu da 70 ila 90 deniz mili gibi bir menzil yapıyor. Bu sürede etabı tamamlamak için daha fazla motor kullanmak zorunda kalıyorum. Oysa malumunuz benim görüşüm " yelkenli tekne yelkenle gider " olduğundan bu benim kabullendiğim denizcilik prensiplerimin dışında bir durum.
Yani benim için Alanya - Finike seyri eğer motor ile yapılacak ise araba ile karayolundan gitmek ile arasında bir fark yok.
Akdeniz 'de yelken yapmak istememin nedeni de bu. en son Kıbrıs seyrinde olduğu gibi eğer gün aşırı seyirler yapıyor iseniz denizin her durumuna hazırlıklı olmak gerekiyor. Ekim ayında Girne'ye giderken ve dönerken bunu yaşadım. Bunun verdiği heyecan inanılmaz.
Kaldı ki kısa kısa planlanan ve geceleri konaklamalı seyir programları çok zaman kaybettiriyor. Sonuçta çalışıyorum ve zamanlama da bir o kadar önemli. Tayo Mar 'ın arması gece seyri için çok oyuncaklı. Gece seyrinde ciddi bir tehlike söz konusu. İşte bu Folkeboat 24 m2 lik küçük yelken alanı , cenovasının yerinde floğunun olması , gibi nedenler ile gece seyrinde yelken basmak için çok avantajlı duruyordu.
Bilmeyenler vardır. Folkboat 'larda camadan yok. Çünkü gerek yok. Bu özelliğine hayran olmuşumdur hep.
Peki neden daha büyük bir tekne değil? Yanıtı çok basit. Uluslararası kabul tek başına seyir için maksimum tekne boyunu 28 feet olarak verir. John Vigor amca da ırgatsız çekebildiğin demir ağırlığının tuttuğu tekne senin için uygun teknedir dediğinden ve şu ana kadarki tecrübelerim de bu yönde olduğundan bu tekne bana çok uygun gelmişti.
Bir diğer neden de elette ki işin maliyeti. Bunu da göz ardı etmediğimi belirtmek isterim. Her Tayo Mar 'ı karaya aldığımda ki yarın karaya çıkacak iyi ki 23 feet teknem var diye seviniyorum.
Gelelim verdiğim kararda etkili olan nedenlere. En önemlisi ve başından beri hiç değişmeyen ve hep göz ardı etmeye çalıştığım en önemli fark.
Tayo Mar sahip olunabilecek en küçük " ocean cruiser " yani bir açık deniz teknesi. Oysa Folkboat özellikle zamanının yarışları için tasarlanmış bir " daysailer " Elbette daha sonra geliştirilen benzerleri ile açık denizlerde de kendisini kanıtlamış müthiş bir tasarım. Binlercesi yapılmış. Eh Nordik'ler de Akdeniz'de yaşamıyorlar elbette.
Folkboat da bu açıdan bakıldığında bir ocean cruiser. Hani yok aslında birbirimizden bir farkımız ama biz Osmanlı bankasıyız hesabı. Zaten öyle olmasa bu derece gelgitler yaşamazdım ki.
Bir diğeri ise çok daha kişisel. Tekenin sahibi öyle güzel değişiklikler yapmış ki. Kullanımı müthiş kolaylaşmış ve kibarlaşmış. Resmen küçük bir yat olmuş. Yani kendi ihtiyaçları için çok anlamlı değişiklikler yapmış. BUnu ben de yapabilirim diye düşündüm. Artık bir uzvum gibi olan Tayo Mar 'a hiç böyle yaklaşmamıştım.
Oysa kabullandiğim felsefeye de uygun küçük dokunuşlar neden olmasındı ki?
İşte nedenlerden biri de bu. Tayo Mar yarın itibarı ile Mart sonuna kadar refit edilmek üzere karaya çıkıyor. İlk değişiklik tuvalette. Pompasından nefret ettiğim TMC marka tuvalet gidiyor (ki o kadar uğraştım yeni gibi olduydu) yerine pompasının yumuşaklığına hayran kaldığım Jabsco tuvalet geliyor.
Flok ve trinket söküldü ve İzmir 'e Yelkenbiçer 'e gönderildi. Yenileri yapılacak. Gelen fiyata göre muhtemel ana yelken de yenilenecek. Fiyatı makul olursa krem rengi istiyorum beyaz yerine. BU durumda bocurum da değişecek.
Neyse yine yapılacak işlere daldım. Son kararımı vermemde en etkili olan ise eşimle yaptığımız son konuşmaydı. Ben defalarca dinlediği iki tekne özelliklerini anlatırken beni susturup şöyle söyledi.
" sen hangi tekne ile mutlu olacaksın? Buna karar vermelisin. Bizi düşünme. Sen hangi teknede mutlu olacaksan O bizde kalsın. sen mutlu olursan biz de mutlu oluruz. Bizi tekne değil senin mutlu olman mutlu eder "
Galiba işin sırrı burada..
Kararımı daha uzun seyirler yapabilmek için Tayo Mar 'ı kendi ihtiyaçlarıma göre refit etmek yönünde verdim.