Yapılacak o kadar çok şey varmış ki, neresinden başlasak bilemedik. Hemen bir plan yaptık ve yapılacakları bir liste haline dönüştürdük. Önce marina ofise gittik ve geldiğimizi haber verdik. Bu Portonovi marinayı D-Marin işletiyor, harika çalışanları var bize çok yardımcı oldular. Marinada ki benzin istasyonunu da bir Türk firması işletiyor. Yolunuz düşerse mutlaka uğrayın orada çalışan genç kardeşimiz Cüneyt size demleme çay ikram ediyor. Bu ara bilgilendirmeden sonra başlayalım iş akışımıza.
Öncelikle marina dan çıkıp kordon boyunda bir market bulduk. Bu bizim mahalle arası zincir marketler gibi bir küçük market. Çok çok acil ihtiyaçlarımızı buradan aldık. Sonrasında Marina ofisine gidip tüp değişimi , araç kiralama gibi ihtiyaçlarımızı nasıl giderebileceğimizi sorduk. Güzel bir şey oldu, Marina ofisinden teslim alıp yine aynı yerden teslim edebileceğimiz bir araç kiralama firması buldular. Bir saate kadar arabamız geldi. Kaptık oradan bir Dacia. Tivat'tan kiraladığımız arabayı da iptal edip ödediğimiz parayı da yaktık. Fiyatını merak edenler için araç kiralama bedeli günlük 15- 20 € arasında değişiyor. Sonrasında alışveriş listemizi alıp düştük yollara. Üç gün boyunca Tivat senin Herzegnovi benim gidip geldi. Aslında aradığımız bir çok şey çok yakınımızda varmış ama yabancı yer olunca bir çok şeyi bulmak o kadar zor ki. Örneğin 30 litrelik adetlerce bidonu nereden bulabilirsiniz. Bu bidonu İstanbul’da aradığınızı düşünün. Ya İstoç'a gideceksiniz yada uzak semtlerin mahalle nalburlarına . Eminönü'nde bile bulabilmek için dünyayı dolaşabilirsiniz. E bunu Montenegro da aradığınızı düşünün. Normal yakıt bidonlarının 20 likleri var ama dünya para tanesi 20-28 euro arasında. Ama biz araya araya bulduk. Bizim buradaki yapı marketlerinin bir benzerini bulduk, adı sanırım Ovni olması lazım. Orada bidonları 9 euroya bulduk, 30 litrelik bidonlar hemde . Hepsini aldık zaten 8 tane vardı. Sonra ahşap fırça sapı, kova, tencere, tava, tabak, bıçak , pil, yangın söndürücü, hortum, hortum başlıkları gibi bir sürü ekipmanı oradan tedarik ettik.
Sonrasında ülkedeki tüm marin malzeme satan yerleri dolaştık. Motor yağı ,şanzıman yağı, wd 40 , contact cleaner gibi bir sürü eksikleri tamamladık. Bu mağazaları artık her gün ziyaret edecektik. Çünkü tekneyi donatmaya başlayınca sürekli bir eksik çıkıyordu. Her gün gelip o varmı bu varmı diye arayış içinde oluyorduk. Neredeyse sıfırdan tekne donatıyorduk birde uzun yola hazırlama cabası. O daha başka bir şey. Bu teknenin alındığı günden bu güne kadar yaptığı yolu biz ona bir hafta da yaptıracaktık. Zaten Hırvattan ve diğer yerlerden gelen teknelerde ömürlerindeki en uzun yolculuğu bu transferlerinde yapıyorlar. Biz biraz daha hazırlıklı olmalıydık. Çünkü biz bu tekneyi satmaya almadık Kemal Abi uzunca bir süre kullanacak. Bu nedenle oda hiçbir masraftan kaçınmadı. Ne lazım dediysem onu tamamlamaya çalıştı.
Led ampüller, iskotalar, bağlantı kablosu başlıkları , invertör , takip cihazı, el telsizi, kafa lambası , el feneri, gibi şeylerin bir çoğunu gelirken yanımızda getirmiştik. Bu ülkelerde mesai saatleri çok kısa, çok ehlikeyifler neredeyse bir çok yer saat 16:00 gibi kapanıyor. Sabahta geç açılıyorlar bu nedenle tedarik işi çok zor. Birde bu ülkede Pazar günü hiçbir yer açık değil. Sadece restaurant ve cafeler. Diğer her yer kapalı.
Birde Herzegnovi’den Tivat’a gitmek için her seferinde feribota biniliyor. Feribot dediğime bakmayın arabalı vapurun küçüğü gibi bir şey. Dolasıya kalkıyor, yolu çok kısaltıyor, bu sayede tüm iç denizin çevresini dolaşmanıza gerek kalmıyor. Araç başı 4,5 euro, içindeki yolcuya para alınmıyor.
Günlerinde kısalmaya başladığı dönem sabahtan alışveriş peşinde koşuyor, sonrasında teknede çalışma yapıyorduk. Üç tam gün ve gece bu şekilde devam etti. Ama her gün yeni bir şeyi tamamlamanın verdiği haz her şeye değiyordu.
Hele bir tüp doldurma hadisemiz var ki evlere şenlik. Tüp bildiğiniz marin tüp ve contası bir şekilde düşmüş. Biz o şehirde ve ülkede conta bulamadık. Kemal abi ihtiyari imkanlarla conta kesti ve yaptı . Bir iki denemeden sonra bizi Türkiye’ye kadar getirecek bir conta alıştırdı. Bu işlem yaklaşık 3 saat sürdü. Bu arada dışarıda fırtına olanca hızıyla devam ediyor. Bir dursa direğe çıkacağız ama son güne kadar da durmadı. Bu ülkede tüp değişimi yok. Boş tüpü götürüyorsunuz benzinlik gibi bir yerde dolduruyorlar. Oradaki amca bize ertesi günü sabah 10:00 a randevu verdi gelin dolduralım diye. Gelin dolduralım dediği yer Tivat şehrinin öbür ucu . Bizim bulunduğumuz yerden trafik yoksa feribot dahil yaklaşık 45 dakika. Bu arada şehirde hiç trafik ışığı yok, bu çok güzel bir şey.