Buralarda arz-ı endam etmeyen, uzun yıllardır tanıdığım, teknesini yaparken, o dönemde O, İzmir'de ben İstanbul'da haftada en az 3-4 kere, her defasında da saatlerce telefonda konuştuğumuz, neredeyse teknesini uzaktan destekle birlikte ayağa kaldırdığımız arkadaşım, marina kiraları, bakım onarım giderleri, transfer işlerinin iyice azalması, oğlunun okul masrafları vs gibi nedenlerle çok sevdiği 11 metre kotra arma ahşap teknesini 3. kez satılığa çıkarttı.
Bir kaç yıl önce piyasa ilk çıkışı 165.000 Avro iken geçen zaman içinde ayakları biraz daha suya erdi ve şimdi fiyatı 300 bin Törkiş liralarına indi.
Oysa birkaç ay önce 200.000liraya müşteri çıkmış fiyatı az bulup reddetmiş, hatta bu fiyatın kendine ve emeğine hakaret olduğunu yorumlamıştı.
İki gün önce yine telefonla aradı. İlan için kimsenin aramadığını, bilmem kaç kişinin baktığını, 8 kişinin favorilerine eklediğini söyledi ve can alıcı sorusunu sordu. "Sence benim teknem kaç paraya satılır ?"
Bunun cevabını üç aşağı beş yukarı ben biliyorum. Kırmadan, dökmeden aklımdaki rakamı söyledim. Tabii hemen isyan etti. Motorun şu kadarcık saatinden girip, armasından, kendi elleri ile ördüğü kendir usturmaçalardan, fırtına performansından, diriliğinden, havuzunun genişliğinden, iç mekanlarının rahatlığından dem vurdu. Bütün tekne satıcıları gibi.
Uzun konuşmalar, şikayetler, hayal kırıklıkları vs sonrasında şunu önerdim.
İlanı siteden bir süre için, mesela 1 ay - 45 gün kaldır.
Yeniden ilan verdiğinde fiyatı sadece
1 Lira olarak yaz.
Çünkü yazdığın fiyat cazip değil.
Aramak için neden görmüyorlar.
İlgilenenler merak edip telefon etsinler. Sen de tekneyi layıkı ile anlatma fırsatı bul.
Çünkü ilandaki ayrıntıları kimse okumuyor. Okusa da anlamıyor. Fiyatı konusunda da önce ilgilenenlerin tekneyi görmeleri sağla sonra fiyatı ver.
Göstererek cezbet.
Arayanlardan tekneyi gördükten sonra onların fiyat teklifi vermelerini iste.
Belki ortak bir yerde buluşursunuz
Yıllar önce tüccar bir başka dostum şöyle demişti: "
Bir emtianın anlık değeri ona ödenen bedeldir"
En yakın yelkenci, tekneci arkadaşlarım, eski ortaklarım çook uzun zamandır "ahşap tekne"den vebalı gibi kaçıyor. Konuşurken mangalga kül bırakmayan gelenekselciler iş gerçekeğe döndüğünde satışı kolay olacak, bilinen bir polyester alıyor.
Günün şartlarında, hangi babayiğit kahraman 11 metre, 7.5 ton, cutter armalı, tam omurgalı, her tarafı el emeği, göz nuru ahşap vernikli, üstelik yığma tekneyi almaya yeltenir?
Ahşap tekne, amatör denizcilik camiasında genelin sadece x (tek haneli)/1.000 oranında payı olan, tutkulu, gerçekten ahşaba değer veren, gelenekselciliği ve minimalizmi yaşam tarzı olarak kabul etmiş ve yaşayanların "nişi". Genel kabul "deli işi".
“İçinde ütopya olmayan bir dünya haritasına bakmaya bile değmez… İlerleme dediğin, ütopyaların gerçekleşmesidir” diyordu Oscar Wilde.