Ersincim,
güzel konu açmışsın.
Ya da belki başkaları için güzel ya da enteresan değildir de ; benim için anılarla dolu eski güzel zamanlara ait meseleler...
Izninle ufak tefek düzeltmeler yapayım önce ; tekneyi aldığim dönemde tekne almayı düşünmüyor degildim, alacak halim yoktu. Ayrica kafayı kendi yapacağım modern ve çeneli gövdeli, asgari 10m boyda, aluminyum bir tekneye takmıştım. Yani Folkeboat ile benim hayal ettigım teknenin tek ortak özellikleri ikisinin de suda yüzebilmeleriydi herhalde...Ama o "namussuz Folkeboat " ben aluminyum ve performansci kayıkçidan bir ahşapcı ve illa klasik olmasa da , kibarcasi retro design'ci, öz Türkçesi " çakma klasikçi " bi meraklı yarattı.
Uçarıyı Kurt Kiremit fabrikasının bahçesinde bir agacin altinda keşfettigimde ve almam için israr edildiginde ( yeni ev almış ve borçlanmıştik, yeni çocuğumuz olmuştu filan falan) karizmayı çizdirmemek için " param yok " diyemedigimden, " nasil olsa kabul etmezler " diye düşündüğüm bir ödeme plani önerdim. Ben " yürü git evladım, başımızi derde sokma..." cevabıni beklerken, " tekne senindir, istersen hemen indirelim suya..." cevabını aldım ve tekne sahibi oluverdim. Bir biçimde taksitler odendi, tekne yürutuldu.
Ikinci söylemek istediğim, - dünyada binlerce benzeri olduğu gibi, mesela Ingilizlerin bindirme değil, düz kaplanmış Folkeboatlari baska bir örnektir-; Uçarı ve biri hariç diger Arduman Folkeboatları ( govde boyutlari, ana tasarım ve ölçulere dokunulmadan) orjinal Folkeboat planindan kimi farklılıklara sahiptir. Mesela denize giderleri olan yükseltilmiş havuzluk ya da bir parca yükseltilmiş kamara yapisi gibi.
Uçüncü soyleyecegim Uçarı ile hiç camadan talimi yapmadım, zira yelkende camadan tertibati yoktu. Benim problemim diregin konumu ve ( hiç kullanılmamiş, sifir ) yelkenlerin biçilmesiyle ilgiliydi. Bir sezonun sonunda diregin dogru konumunu deneme yanilma yoluyla tespit ettim. Parayı bulup North Sails Turkiyeden sevgili Irfan da bana iki yelken yapınca ; bizim düz gidemez hantal Folkeboattan bir yarış tazısı çıkıverdi...Bir rallide 11,5 m civarina kadar 14-15 tekne Güzelceden çikmıştık, 7.65 m boylu Ucarida eşim ve 2 ve 4 yaşlarinda iki kızim, filonun başina geçtik ve Sivriadaya kadar kimse bize yetişemedi. Sanırım ilk yetişip gecen Kaan Erdem ve Maydonoz'u olmuştu.
Folkeboat herşeye rağmen elbette bir hız makinası değil...Ama denizcilerin yüzyillar oncesinden bildikleri gibi, narin teknelerin göreceli hızlı olacaklari prensibine göre tasarlanmış. Ingilizcesi aklıma gelemedi şimdi, Almanların Schaerenkreuzer dedikleri, fyord gezgini diyebilecegimiz kuzeyli tekne tipi. Bu tipte boyu 15 metrelere varıp eni 2 metreyi anca aşan yarış tekneleri bir asırdır üretiliyor ve bunlar çok güzel yürüyor tabii...Ama iç hacim arama ! Iskandinavlar bu en/boy oranini ( ya da oransizligini ) bir dönem öyle abartmışlar ki denize indiği sezon tüm kupaları göturen tekne ilk kışinda karada ortasindan bükülüverir, kullanilmaz hale gelirmiş. Ensiz ama yüksek safra oranlı, hiç de hafif sayilamayacak tekneler bunlar ).
Uretilmiş Folkeboat sayisi ise binden çok fazla. Uydurmuyorsam 4000li bir rakam ve bu sayıyla dünyada hala en fazla üretilmiş tekne olma rekorunun sahibi idi.
Harika bir teknedir. Şu an çok titiz bir dostum getirtilen plandan en ufak bir aykıriliğa izin vermeden Tuzlada Barbarosda bir tane inşa ettirdi, suya inmek üzere, bende dört gözle ilk deneme turlarını bekliyorum.
Son olarak da ( seni ve bazı sevgili dostlarımı kızdırmayi göze alarak ) bir şey söylemek istiyorum : Eğer bu günün çözumlerinin yanliş olduğu, doğrunun geçmişte yapılmış olanlar olduğunü düşünürsek önemli bir hataya düşeriz. Ilmin ve fennin 100 senede, 50 senede ilerlememiş hatta geçmişin gerisine düşmüş olduğunu düşünmek fahiş bir hata olur...Akla da aykıri elbette.
Günümüz teknelerinden klasiklerin tadını alamiyorsak da daha rahat yaşıyoruz üstlerinde, daha rahat kullanıyoruz. Elbette daha güvensiz de değiller...Ama artık başka kriterlere göre tasarlanıyorlar...Burada biz kullanıcilar tasarimla ilgili bir itirazda bulunacaksak bu ancak " kimi seri uretim tekneler tek tek son kullanici müsteri için değil, charter firmalarının ticari gereksinim ve şartlarına göre üretiliyorlar, bu nedenle de tam benim aradıgım tekne olamıyorlar " savı olabilir. Günümüz dünyasında da buna çare yok...Otomobil üretsem Ersinin istedigi arabayı mi yaparim, yoksa benden senede 20.000 araba alacak arac kiralama şirketinin patronunun tarif ettiği arabayı mi ? ( Kim takar Böke'yi gibi oldu kusura bakma
)
Maruzatım bunlardır efendim, kalın sağlıcakla